Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • Aktüel
    • Akademik
    • English
    • Arabic
    • Diğer Diller
  • Programlar
    • Televizyon
    • Radyo
    • Youtube
  • Yazışmalar
    • Tüm Sualler
    • Sual Başlıkları
    • Sual Gönder
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder

Sual Başlıkları

“Muamelât”

için arama neticeleri gösteriliyor
  • Sual: Gayrımüslimlere ücretle hizmet etmek câiz midir?
    Cevab: İcâre akdinde tarafların aynı dinden olması gerekmez. Müslümanın dârülislâmda gayrımüslime hizmetçilik etmesi câiz değildir. Çünki bu cemiyette hakir görülen bir iştir. Âyet-i kerime, gayrımüslimleri âmir edinmeyi yasaklamaktadır. Bununla beraber sütanne veya hamam tellâkı gibi başka işlerde gayrımüslime ücretle çalışmak câizdir. Ücret ile zimmînin şarabını taşımak, üzümünü toplayıp sıkmak, kilise tamir etmek İmam Ebû Hanîfe’ye göre câiz; İmâmeyne göre mekruhtur. Müslüman müşteriye, gayrımüslimlere veya fâsıklara mahsus elbise ve ayakkabı dikmek mekruhtur. Gayrımüslim kadının Müslüman çocuğa ve Müslüman kadının gayrımüslim çocuğa sütanne olarak tutulması câizdir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bankada çalışıp maaş almak câiz midir?
    Cevab: Bankaların bütün muameleleri hukuka aykırı olmadığından, kazançları da meşru malla karışık bulunduğundan, burada çalışıp maaş almak câizdir. Nitekim kazancı karışık olan, yani serveti meşru ve gayrımeşru mal ile karışmış bulunan kimsenin verdiği şeyin kendisinin gayrımeşru olduğu bilinmedikçe almak ve kullanmak câizdir. İbn Âbidîn, haksız alınan verginin toplanmasında ücretle çalışmak câizdir, diyor. Bu da zaman zaman dine aykırı işler yapmakla emrolunan hâkim, polis, vergi tahsildarı gibi devlet memurları için bir cevaz yoludur.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Dârülharbde kaçak elektrik kullanmak câiz midir?
    Cevab: İbn Âbidin diyor ki: “Bir topluluktan, haksız yere bir vergi, haraç veya rüşvet istenirse; kendine düşeni vermek câizdir. Vermeyip, bunu kendisinden def etmek daha iyidir. Çünki zulmü hususunda zâlime yardım sayılır. Elverir ki bu durumda kendisine düşen hisse ötekilere yüklenmesin. Yani bir köye beşyüz altın haksız vergi konulsa, o köy halkından her biri bu vergiye iştirak etmek zorundadır. Çünki vergi maktudur ve vermeyenlerin hissesi diğerlerine yüklenecektir. Maktu değil de, şahıslar üzerine konulan haksız vergiyi, sahte para ile ödemek veya üzerinden herhangi bir şekilde atmak câizdir”. Elektrik şirketleri harcadıkları parayı abonelere yüklediği için, kaçak elektrik kullanmayıp abone olanlar, hem kendi sarfiyatların, hem de kaçak kullananlarınkini ödemek mecburiyetinde kalıyor. Bu sebeple kaçak elektrik kullanmak câiz değildir. Muayyen sayıda kişinin kazanacağı imtihanlarda kopya çekmek de buna benzer.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Alış-veriş yaptığımızda, akdin zamanında ifa edilmemesi sebebiyle zarara uğruyoruz. Bunun için karşı taraftan cezaî şart veya gecikme fâizi isteyebilir miyiz?
    Cevab:

    Semene mahsub edilmek, akid bozulursa karşı tarafta kalmak şartıyla pey ve pişmanlık akçesi (kaparo) verilmesi veya akdin zamanında ifa edilmemesi hâlinde ceza ödemeyi baştan şart ve taahhüt etmek câiz değildir. Akid bozulursa veya ifa edilmezse, alacaklı bunu talep edemez, aldıysa iade eder. Çünki borç zamanında ödenmezse alacaklı hemen icrâya başvurabilir. Gerekirse borçlunun bu kıymette bir malına el koyabilir. “Sattığın koltuk takımını şu tarihe kadar teslim etmezsen, şu kadar ceza ödeyeceksin” gibi bir şart böyledir. Su, elektrik, havagazı, telefon faturalarını zamanında ödemeyip gecikme fâizi vermek zorunda kalmak da böyledir. Ancak satım akdi yapılıp, kaparo birinci taksit olarak verilmiş ise, alıcı da satıcı da geri dönemez; kaparoyu isteyemez. Geri kalan alacağı için icrâya başvurur. Malı da o zamana kadar elinde tutabilir.
    Hanbelî mezhebinde akid sahih olursa semene mahsub edilmek, sahih olmazsa satıcıda kalmak üzere verilen paraya urbûn denir. Bu bakımdan akid zamanında îfâ edilmezse veya bozulursa karşı tarafa bir meblâğın cezâî şart (gecikme fâizi) olarak ödenmesinin önceden şart koşulması veya alıcı vazgeçerse kaparonun satıcıda kalması şartı, Hanbelî mezhebine göre câizdir. Bin lira peşinat verip mal alsa, zamanında geri kalanı ödemese ve malı almaktan da kaçınsa, üç mezhebde satıcı geri kalan alacağı için icrâya müracaat eder. Parayı alana kadar da malı elinde tutabilir. Hanbelî’de satıcı akdi feshedip bu parayı alabilir.
    İcrâ dairesindeki işlerin uzun sürmesi ve yüksek enflasyon gibi haller sebebiyle zarara uğrama mevzubahis ise Hanbelî mezhebi taklid edilebilir. Dört mezhebde de alacağın her zaman altın üzerinden kıymeti istenebilir.

    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Sayfiye evimizin bitişiğinde boş bir arsa var. Sahibi var; fakat gelip gitmediği için bilinmiyor. Bu arsayı ekip biçebilir miyiz?
    Cevab: Bu adam arsa sahibinin vekili değildir. Elinde emanet de değildir. Mecelle’nin 96. maddesinde, “Bir kimsenin mülkünde onun izni olmaksızın âhar bir kimsenin tasarruf etmesi câiz değildir” diyor. İbni Âbidin der ki, “Bir kimse başkasının tarlasını ekse, ektiği tarla, o kimsenin tarlası ise ve ziraat için hazırlamışsa, kiracı sayılır. Ücret hususunda da örfe bakılır. Ziraat için hazırlamamışsa, kiraya verecek ise, mahsul ekenindir; tarla sahibine ecr-i misl (emsal kira) öder. Kira için de hazırlanmamışsa, boş duruyorsa, ekmek tarlaya noksanlık vermişse, bu noksanlık tazmin edilir”. (İbni Âbidin, Gasp bahsi). Netice itibariyle sahibi bilinmeyen arsa, eğer sahibinin izin vereceği iyi biliniyor veya çok zannediliyorsa, arsaya zarar vermeksizin ekilip biçilebilir. Arsanın kıymetinde noksan olmuşsa, tazmin eder. Arsa sahibi baştan veya sonradan izin verirse günah ve tazmin gerekmez.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Hayat sigortası fonunda paramız var. Ayrıca Emekli Sandığı’nda maaşımızdan yapılan kesintiler birikiyor. Bunların zekâtını verecek miyiz?
    Cevab: Tekâüt sandığı ve hayat sigortası fonunda biriken paralar, rehin verilen mala veya mükâteb, yani efendisiyle belli bir meblağı ödeyince hürriyetine kavuşmak üzere anlaşma yapan kölenin kazandığı mallara kıyas edilmiştir. Nasıl ki bunlar nisâba katılmıyor ve zekâtı da verilmiyorsa, tekâüt ve hayat sigortası fonunda biriken paraların da ele geçmedikçe zekâtının verilmesi gerekmeyecektir. Çünki zekât vermek için hem mal, hem de mülk olması, yani elinde ve salâhiyetinde bulunması lâzımdır.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Organ nakli câiz midir? Kıyamet günü bedenler tekrar yaratıldığında insanın o organı eksik kalmayacak mıdır? İnsanın başkasına verdiği organı ile günah işlenirse, organı veren mesul olur mu?
    Cevab:

    Hazret-i Peygamber, “Ey Allahın kulları! Hasta olunca, tedâvî ettiriniz! Çünki Allahü teâlâ, hastalık gönderince, ilâcını da gönderir” buyuruyor. Müslüman, mütehassıs tabip, şifa vereceğini ve başka ilacı olmadığını söyleyince, hastanın idrar, kan, şarap içmesi, leş yemesi câiz olur. Ulemâ, Hazret-i Peygamber’in, “Allah, haram kıldığı şeyde, şifâ yaratmamıştır” hadîsini, şifâlı olduğu kesin bilinmeyen haramlara hamletmişlerdir. Kadının sütünü satmak bâtıldır. Müslüman ve mütehassıs tabib (tabib-i müslim-i hâzık), kadın sütünün muhakkak iyi edeceğini ve başka ilacı olmadığını söylerse; hastanın, kadın sütü içmesi ve satın alması câiz olur. Kan vermek de böyledir.  Bir organı kurtarmak, hayatı kurtarmak gibi zarurîdir. Çocuğun yaşayacağı ümid edildiği zaman, çocuğu annesinin karnından çıkarmak için, ölmüş olan annesinin karnını yarmak câiz olur. İmam-ı A’zam Ebû Hanîfe, bu sebeple, bir kadının karnının yarılmasını emretmiş, kurtarılan çocuk çok zaman yaşamıştır. (İbn Âbidin; İbn Nüceym, Eşbah).
    “Ben öldükten sonra, kanımın ve organlarımın, hastalara, yaralılara verilmesini istiyorum” demek câiz değildir. Çünki organlarını vakfetmek, hibe etmek, âriyet vermek yahud vasıyyet etmek câiz değildir. Bunların üçünün de sahîh olabilmeleri için, mütekavvim mal ile yapılmaları lâzımdır. Hür insan ve hiçbir parçası mal değildir. Harbde esîr alınan kölenin ve câriyenin, yalnız canlı olan bütün bedenine mal denilmiş ise de, organları ve ölüleri mal sayılmamıştır. “Ben öldükten sonra, kanımın, uzuvlarımın bir müslümana verilmesinde zaruret olursa, verilmesi için, izin veriyorum” demek câiz olur.
    Organını vermiş olan kimse, ölümden sonraki dirilişte bu organdan mahrum kalmaz. İmam Gazâlî hazretleri, “Bir insanın çeşitli yaşlarındaki bedenleri başka başka oldukları gibi, aynı boy ve şekilde, fakat başka zerrelerden yapılmış bir bedenle kabirden kalkacaktır. Bu yazımız anlaşılınca, insan insanı yerse, yenilen organın, hangi insan ile yaratılacağı, yiyen ile mi, yoksa yenilen ile mi birlikte yaratılacağı gibi sorulara lüzum kalmaz. Çünki, o uzuvların kendi değil, benzerleri yaratılacaktır” buyurmaktadır (Kimya-yı Seadet).
    Günahı işleyen organ değil, beyin ve kalbdir. Bu sebeple organı veren mesul olmaz. Kan ve organın verildiği kimsenin Müslüman olup olmaması da bir ehemmiyet taşımamaktadır. İnsanlar Allah’ın ev halkıdır. “Allah’ın mahlûklarına acıyana, Allah da acır” hadîs-i şerifi meşhurdur. Kaldı ki gayrımüslimin sonradan Müslüman olup olmayacağı bilinmez.

    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Osmanlıların İslâmiyetteki fâiz yasağını bertaraf ettikleri söyleniyor, hatta bu hususta vesikalar gösteriliyor. Osmanlılar gerçekten fâiz yasağını kaldırmış mıdır?
    Cevab: Para darlığının bulunduğu, karz yoluyla kredi temin edilemediği zamanlarda ulemâ muamele satışını tavsiye etmektedir. Muamele satışında, meselâ, on altın alıp, on bir altın ödemek hususunda uyuşulunca, on altını borç olarak verip, bir altına da kalem, defter gibi bir şeyi borç alana satmak câizdir. Böylece on bir altın borçlanılmış olur. Satış önce, borçlanma sonra da olabilir. Hatta meselâ, borç isteyen kimse bir malı on liraya peşin satıp teslim ettikten sonra, bunu o kimseden on bir liraya veresiye geri satın alsa bu da muteberdir. Ancak bu çeşit satışlarda muamele ile satılacak malın fiatı, borç mikdarının devlet tarafından tesbit edilen¬ yüzdesinden fazla olamaz. (İbn Âbidîn). Osmanlı Devleti'nin son zamanlarında yüzde on beşe kadar muameleye izin verilmekteydi. Murâbaha Nizamnâmesi bu nisbeti tayin etmektedir. Osmanlıların son zamanlarındaki bankalar bu usule göre çalışırlardı. Meselâ, banka veznesindeki memur elindeki bir kalemi veya saati ya da (ekseriya) bir kitabı yüz altın kredi isteyen kimseye on altına veresiye satar, sonra istenilen mikdarı borç olarak verir, böylece müşteri bankaya yüz on altın borçlanmış olurdu. Fâiz, işte bu satışlardaki fazlalığa denir. Fâiz, fazlalık demektir. Günümüzde fâiz kelimesinin yanlış olarak ribâ karşılığı olarak kullanılması, bu zamanlardan kalma bir gelenek olsa gerektir. Bu farkı bilmeyenler, Osmanlılar devrinde ribânın meşru kabul olduğu zannına kapılmışlardır.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Satılan vakıf eserlerini satın almak câiz midir?
    Cevab: Bir belde işgal edilip, vakıflara dokunulmasa, bunlar vakıf hüviyetini devam ettirir. Ancak vakıflara el konulup satışa çıkarılsa, düşmanın elinden kurtarmak maksadıyla müslümanın bunu satın alması ve herhangi bir işte kullanması (oturması, ticaret yapması, kirâya vermesi, satması) câizdir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir arkadaştan bir buçuk milyar lira borç alacağım. Bana lira lâzım. Fakat arkadaşın kur zararına uğramaması için, dolar olarak borçlanmak istiyorum. Bunun birinci yolu, arkadaşın parasıyla dolar satın alması ve bana bunu borç vermesi, benim de bu parayı liraya çevirerek ihtiyacımı gidermemdir. Fakat burada önce dolar satın alıp daha sonra bunu liraya çevirmekten ötürü bir kur kaybı oluşacak. Buna mâni olmak için arkadaştan doğrudan lira alıp, arkadaşa bunun karşılığına denk gelen şu kadar gram altın ya da şu kadar dolar borçlu olmam uygun mudur?
    Cevab:

    Arkadaştan doğrudan türk lirası alıp, bunun karşılığında şu kadar dolar veya şu kadar altın ödeyeceğim diye borçlanmak câizdir. Ödenecek mikdar belirtilmese bile, o liranın veya başka paranın piyasadaki değeri düşse, altın olarak karşılığı ödenir. Ama 1000 dolar karşılığı lira alınsa, 1000 dolar karşılığı lira ödemek şart koşulsa, olmaz. 1000 dolar karşılığı lira alınsa, 1000 dolar ödemek şart koşulabilir. Hatta mesela 50 teneke buğday ödeneceği de şart koşulabilir. Hiçbir şey söylenmese, kâğıt paranın borç alırken altın olarak karşılığı ne ise, ödeme zamanında o (bizzat altın veya para olarak) verilir. Yani başta ne kadar ödeneceği konuşulmasa bile, kıymeti kadar altın ödenir. Ödeme zamanında daha düşük ödemeye alıcı; daha fazla ödemeye de borçlu razı olursa bu kadar da ödenebilir. 
    Alışverişte para kesat olursa, yani kıymetten düşerse veya geçmez olursa, İmam Ebû Yûsuf’a göre pazarlıktaki, İmam Muhammed’e göre, revaçtan düştüğü veya kalktığı zamandaki altın üzerinden kıymeti verilir. Fetvâ İmam Ebû Yûsuf’a göredir. Meselâ 300 lira borçlanıldığı zaman bununla bir altın alınabiliyor; borç ödendiğinde ise altın 400 liraya yükselmiş ise, borçlunun 300 değil 400 lira ödemesi gerekir. Ancak baştan 300 verip, “geri 400 isterim” denemez. Çünki altın fiyatının vaziyeti önceden bilinemez. Böylece alacaklı enflasyon zararından korunmuş olur. Böylece modern ekonomik sistemdeki gibi fâiz istemeye de gerek kalmaz.

    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Fıkıh kitaplarında vekâlet bahsinde diyorki: (Yemeğe çağrılan kimseye, malımdan istediğin kadar yi ve al ve dilediğine ver, hepsi halâl olsun denilse, yidikleri halâl olur. Aldıkları ve başkasına verdikleri halâl olmaz. Çünki, mikdârı bilinmiyen ta’âmın yimesini halâl etmek câizdir. Fekat mikdârı bilinmiyen malı almak için vekîl etmek ve mechûl ve ayrı olarak teslîmi mümkin olan malı ayırmadan hediyye etmek sahîh değildir). Bunu okuyunca aklıma geldi ki, biz okulda kantinde çay alıyoruz ve alırken şekeri de hemen oradan alıp masaya oturuyor veya sınıfa çıkıyoruz, şekerler ikili paketler halinde, ben de 3 şekerli içiyorum, yani 1 tane artıyor. Bunu da geri veremeyeceksem, israf olmasın diye yanıma alıyorum. Yukarıdaki yazıya göre aldığımız bu şeker haram mı oluyor?
    Cevab: Olmuyor. Sahih olmaması, mesela bir misafirlikte ikram edilen yiyecek içindir. Buna ibaha denir. Hibeden (bağışlamadan) farklıdır. Ama ibahada da ibaha eden, ikram eden, yanında götürmesini veya bir başkasına vermesine izin veriyorsa veya birşey demeyeceğini biliyor veya çok zannediyorsa câiz olur. Baştan böyle bir izin vermesi sahih değildir. Sonradan verirken görse de birşey demese câiz demektir. Kantinde aldığınız şekerin bu mevzuyla bir alakası yoktur. Şeker sizindir. İstediğinizi yaparsınız. Hatta masada bir başkası birakmışsa, bu da terkedilmiş mal olduğundan bunu da mülk edinebilirsiniz.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bugün çekler, kullanılış biçimi ve kullanıldığı yerler nazar-ı itibara alındığında dikkat etmemiz gereken hususlar nelerdir. Câiz olmayan, fasid noktalar nelerdir?
    Cevab: Çek kullanmak câizdir. Kâğıt para gibidir. Ancak çeki başkasına ciro etmek Hanefî mezhebinde câiz değildir. Çünki alacak, borçludan başkasına satılamaz, bağışlanmaz. Hanefî mezhebinde İmam Züfer, sadece bir kişiye çekin cirosunu câiz görmektedir. Mâlikî ve Şâfiî mezhebinde de mikdarda tenzilat yapmamak şartıyla müteaddit ciro câizdir. Bono ve sened kırdırmak da böyledir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Hâmiline çek yazmak câiz midir?
    Cevab: Çek yazan kimse, bankayı, borçlu olduğu kimseye borcunu ödemek üzere vekil etmiş oluyor. Dolayısıyla hâmiline çek yazıldığı zaman, bunun yazılıp verildiği ilk şahsın gidip bankadan alacağını alması câizdir. Ancak hâmiline çeki alan kimse, bunu borçlu olduğu bir başkasına veremez. Çünki alacak, yalnızca borçluya satılır veya bağışlanır. Ancak ihtiyaç olduğunda, İmam Züfer veya Mâlikî yahud Şâfiî mezhebi taklid edilerek, hâmiline çekin, bir başkasına da satılması, verilmesi câiz oluyor.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Birisinden alınan çek ile başkasından mal almak câiz mi?
    Cevab: Câizdir. Ancak bu çekin ilk ciro edildiği kimse olmak gerekir. Eğer ikinci ve sonraki ciro edilenler ise, böyle bir ciro Hanefî mezhebinde câiz olmadığı için, böyle bir çek başkasına da verilemez. Ancak Mâlikî ve Şâfiî mezhebinde çekin müteaddit ciro edilmesi câizdir. İhtiyaç varsa, bu mezhebler taklid edilir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bugünki müslümanların İslâmiyyetin muamelattaki hükümlerine (bey, şirâ, vekâlet, havâle, fâiz) uymamaları câiz midir?
    Cevab: İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed, Ahkâm-ı İslâmiye’nin tatbik edilmediği yerlerdeki müslümanların, kendi rızaları ile ve menfaatlerine olmak şartıyla, bey ve şirâ ahkâmına uymamalarını câiz görmektedir. Dolayısıyla bugün müslümanların, Ahkâm-ı İslâmiye’nin tatbik olunmadığı Almanya, Fransa gibi memleketlerde, gerek oradaki gayrımüslimlerle, gerekse birbirleriyle olan muamelattaki münasebetlerinde Ahkâm-ı İslâmiye’ye uymamaları, fâsid akid yapmaları, karşı tarafdan fâiz almaları câiz; ancak fâiz vermeleri ve bu muameleden zarar etmeleri câiz değildir. Taraflar müslüman ise ve bunlardan birisi Ahkâm-ı İslâmiye’ye uymak isterse, karşı tarafın da uyması gerekir. İki taraf râzı olsa bile, böyle yerlerde bey ve şira ahkâmına uymak takvâdır; İmam Ebu Yusuf ve üç mezhebe göre lâzımdır.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Arkadaşlar bir şey aldı. Yanlarına para almamışlar, bana sen öde, biz öderiz dediler. Ben de kredi kartı ile ödedim. Sonra bu alışverişe bonus puanı isabet etti. Bunu o arkadaşlara ödemem lâzım mı?
    Cevab:

    Havâle kabul eden, havâle alana borcun tamamını veya bir kısmını hibe etse (bağışlasa), havâle edenden havâle edilen mikdarı alır. Burada bonus, havâle alana havâle kabul edenin hediyesi hükmündedir.

    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Şirket beni yurt dışına gönderiyor. Sen harca, dönüşte biz veririz diyor. Kredi kartı ile alışveriş yapıyorum. Bunu şirketten peşin almam câiz midir? Bu harcamalarıma ikramiye isabet ediyor. Şirkete ödemeli miyim?
    Cevab: Vekâlet akdi vardır. Câizdir. Vekil ve ecirin, kendisine sahipleri veya hariçten başkaları tarafından verilen bahşiş veya hediyeler, ücretinden indirilemez. (Hukukı İslâmiyye Kâmûsu, İcâre bahsi)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir arsa satın almak istedim. Sahibi satmadı. Toplu Konut İdaresi’ndeki tanıdıklarım vâsıtasıyla istimlâk ettirip, bize konut yapmak üzere tahsis ettirmemiz câiz midir?
    Cevab: Bir zâlim veya ehl-i örf (memurlar) vâsıtasıyla başkasından temin edilen mal gasp hükmündedir. (Tahtâvi ve İbn Âbidîn, Gasb bahsi.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir şirkete yaptığımız web sayfasında noel tebriki var. Bize günah olur mu?
    Cevab: Yapılan işin bizzat kendisi günah değilse, günaha vesile olmasından dolayı mesuliyet terettüb etmez. Web sayfasında günah da işlense, sayfayı yapana değil, yaptırana günahtır. Nitekim kilise tamirinde çalışmak, gayrımüslimin şarabını taşımak, kâfire küfr alâmetleri satmak, şarap yapana üzüm satmak câizdir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir kimse fakire para hediye etse; sonra bunu zekâtına saymak istese câiz midir?
    Cevab: Önce hibeden rücu ettim der. Sonra mal hâlen fakirin elindeyse bunu zekâtına sayması câiz olur. Değilse olmaz. (Hindiyye.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir kimse borçlusunu kumar masasında görse, önünde kazandığı paraları alacağına mahsuben alsa câiz olur mu?
    Cevab: İçinde kendi parası da olduğu ve mülk-i habis olduğu için alabilir. Kaldı ki, dârülharbde harbîlerden rızâsı ile mal çekmek câizdir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir adam deri işlese, karısı ve kızları da yardım etse, derilerin kazancı kime aittir?
    Cevab: Karısı ve çocukları babalarına hizmet etmiş sayılırlar. Ücrete hak kazanmazlar. Yaptıkları babanındır. (İbn Âbidîn).
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Vekil umumî vekil ise, bir başkasını vekil edebilir. Bu da bir başkasını vekil edebilir mi?
    Cevab: Edemez. Ancak ikinci vekil, bir üçüncüyü vekil etse, bu da bir kurban alsa, birinci vekil izin verirse câiz olur. Yani birinci vekil müteaddid vekiller tayin edebilir. (İbn Âbidîn; Mecelle 1466.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Kurbanı ikinci vekil alsa, bir başkasına kestirebilir mi?
    Cevab: Vekil, bu gibi işleri başkasına yaptırabilir. Kesen kişi üçüncü bir vekil sayılmaz. Kurbanı vekilin alması mühimdir. Yoksa müvekkilin malı olmaz. Malı olmayan bir hayvan da kurban edilemez.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Zekât vekili kendisine umumî vekâlet verilmiş olmasa bile, bir başkasını vekil tayin edebilir. Bu da bir başkasını, bu da bir başkasını edebilir mi?
    Cevab: Edebilir. (Tahtavî; Dürerü’l-Hükkâm, III/881.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir kimse mallarını öldükten sonra şu senin, şu senin, şu senin, ama hepsi ölene kadar benim diyerek varisleri arasında paylaştırabilir mi?
    Cevab: Paylaştırabilir, ama öldükten sonra varisler itiraz edebilir. Hibe, kabz ile tamam olur. Burada kabz yok. Ölüm ile hibe fasid olur. Böyle şartlı hibe zaten câiz değildir. Ölümünden sonraya muzaf hibe de câiz değildir. Çünki ölüm ile şahsiyet sona erer, mallar üzerinde tasarruf salahiyeti biter. Ancak ölünceye kadar bakma akdi yapabilir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Vekil, müvekkilinin kurbanını kasaba kestirirken, müvekkilinin ismini söylemesi gerekir mi?
    Cevab: Gerekmez. Vekilin, icâre akdi yaparken müvekkilin ismini söylemesine gerek yoktur.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Küçük çocukla markete gittiğimizde, çocuk aldığı şeyi parasını ödemeden yese câiz mi?
    Cevab: Fiyatı belli ve rızâya ilim olduğundan (razı oldukları bilindiğinden) câizdir. (İbn Âbidîn, Bey bahsi.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: On ton zeytinim var. Fabrikaya zeytinyağı yapılmak üzere veriyorum. Şu kadarı da ücret desem fasid oluyor. Ne yapmak lazım?
    Cevab: Baştan muayyen bir mikdar zeytini ayırıp ücret olarak verebilir. Veya sana iş bittikten sonra şu kadar zeytinyağı vereceğim diye anlaşmalıdır. (İbn Âbidîn, Fasid icare ve tahhan bahsi.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir arkadaş bana beş altın borç verdi. Sonra üçünü götürdüm, aldı. Sonra ikisini götürdüm. Benim sana düğün hediyyem olsun dedi. Yıllar sonra bana mektup gönderip, o altınlar benim değilmiş, kullanmam câiz değilmiş, sen o iki taneyi götür, benim o zamanki dükkân sahibimi bulup ver dedi. Kendisine götürdüm, almadı, dükkân sahibine götüreceksin, dedi. Ne yapmam lazım?
    Cevab: Hediyye kullanılıp tüketilince veya değiştirilince geri istemek câiz değildir. Velev ki geri almak câiz olsun, kendisine götürüp vermek kifâyet eder. Üçüncü bir şahsa havâlesini kabul etmek zorunda değilsiniz.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir Müslümanın kâfirlere domuz eti ve şarap satması caiz midir?
    Cevab: Dârülislâmda müslümana ve kâfire domuz eti, leş, şarap satamaz. Çünkü Müslüman için bunlar mal değildir. Dârülharbde bunları kâfire satmak İmam Ebu Hanife’ye göre câiz ise de, iş haline getirmek müslümana yakışmaz.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Yurtta kantinde çay var. İsteyen gidip alıyor. Deftere ismini yazıyor. Ödenecek zaman belli olmadığı için bu alış-veriş fâsid oluyor mu?
    Cevab: Sahihtir, fasid değildir. Bu alış-veriş veresiye olduğu söylenmediği için peşin sayılır. Bedelin hemen ödenmemesi satışı veresiye yapmaz. Veresiyeden bunun farkı, semeni satıcı istediği zaman talep edebilir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bazılarından bir şey satın alıyoruz. O anda paramız olmuyor. Sonra verirsin diyor. Verilecek tarih konuşulmadığı için câiz olur mu?
    Cevab: Veresiye veya taksitli olduğu satış esasında konuşulmayan her satış peşin sayılır. Bu da peşindir. Satıcı parasını dilediği zaman isteyebilir. Taksitli satışta taksit mikdarı ve ödenecek zaman belli olmalı. Bundan önce verilebileceği gibi, satıcının rızasıyla bundan sonra da verilebilir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir arsayı, sinagog yapılacağını bildiğimiz halde satmak câiz midir?
    Cevab: Ateşgede olarak kullanılmak üzere bir binayı satmak câizdir. Kiralamak ise İmam Ebu Hanife’ye göre câiz, İmameyn’e göre mekruhtur. (İbni Âbidîn, Alışveriş bahsi.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Kurban alırken fiyat konuşmadık. Câiz mi?
    Cevab: Fâsid akidle alınan hayvanı kurban etmek câizdir. (Hindiyye.) Ancak fâsid akid yapmak günahına girildiği gibi, sevab da alınamaz. Hayvanı geri verip, fiyat konuşarak tekrar sahih bir akid yapmalı, sonra kesmelidir. Kesilmiş ise, kurban olmuştur. Tövbe gerekir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir talebe yurduna verilen kurban etlerini bir soğuk hava deposuna verip, o adam bunu kullanıp, bize başka etten her hafta şu kadar vermesi câiz mi?
    Cevab: Fâiz olur. Ama eti adama satarlar. Parasıyla her hafta veya her ay şu evsafta et vermesi üzere selem akdi yapabilirler.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Araba çarpıp öldürdüğü adama mahkeme tazminat hükmetti. Nasıl paylaşılır?
    Cevab: Dârülharbde yaşayan bir müslüman bir başka müslümanı amden veya hatâen öldürse, kendisine ne kısas, ne diyet gerekir. İmameyn ve üç mezhebe göre diyet verir. Bu kavle göre diyeti almak câiz olur. İmam Şâfiî’ye göre de kısas veya diyet ile mes’uldür. (İbn Âbidîn, Müstemenin hükümleri babının sonu.) Alınan diyet şer’î vârislerine ait olup, ferâiz ahkâmına göre tevzi olunur.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Herhangi bir ihalede şirketlerden birinin diğerlerine ihaleye girmemeleri için para vermesi ve diğer şirketin bunu alarak ihaleden çekilmesi câiz mi? Alınan para helal olur mu?
    Cevab: İslâmiyette hak satılmaz. Ancak te’lif hakkı, telefon hakkı gibi devredilmesi örf hâline gelmiş bazı hakların para karşılığı devredilmesi câizdir. Buna ferağ denir. İhâleye girmek de bir haktır. Ancak kanunî bir hak değildir. Dolayısıyla devrederek alınan para neyin karşılığıdır? Hele aslında ihâleye girmek gibi bir niyeti olmayıp, sırf para almak için girer görünmek hiç uygun değildir. Müslüman böyle şeylere tevessül etmez. Nitekim satıcıya giderek malı almak için değil, alana gadr etmek için malın fiatını arttırmak haramdır. Nitekim âyet-i kerimede meâlen buyuruldu ki: Şer’î bir sebep olmadan bir din kardeşinin malını almak câiz olmaz. Hatta ihâleye tek başına girip, başkalarını bir şekilde sokmayıp, malı ucuza almaya niyetli iseler, buna yardımcı olmak hiç câiz olmaz. (Hamza Efendi, Bey ve Şirâ Risâlesi.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Taraflar anlaşarak umumi olarak bey ve şirâdaki hükümlerin aksini kararlaştırabilirler mi? Mesela; mutlak satışta mülkiyetin anlaşmayla değil de teslimle geçeceği konusunda anlaşabilirler mi?
    Cevab: Kararlaştıramazlar. Hüküm ifade etmez. Ancak bu misaldeki husus, akde zarar vermez.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Fıkıh kitaplarında peşin satışta önce mebî’in teslim edilmesi şart edilirse satış fâsid olur, diyor. Şimdi Türk hukukunda akit serbestisi olduğundan, taraflar çoğu kere akdi fâsid edecek şartlar kararlaştırabiliyorlar. (Mesela mebî’in önce teslim edilmesini.) Daha sonra bu şart yerine getirilmeyince avukat bu şartın yerine getirilmesini dâvâ edebilir mi?
    Cevab: Dârülharbde İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre edebilir. Hanbelî mezhebine göre her yerde edebilir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Şart koşmamışlar; ama önce mebî teslim olmuş, sonra semen teslim olmuşsa akdin sıhhatine halel gelir mi?
    Cevab: Hayır.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Fıkıh kitaplarında “Alırım, alıyorum ve satarım, satıyorum gibi müdâri’ ve hâl şeklinde ve emr şeklinde söylemekle de, bey’ sahîh olursa da, söylerken, şimdi diye niyet etmeleri lâzımdır” diyor. Karşımızdaki herhangi bir kimse alıyorum veya satıyorum dese; fakat biz onun şimdiki zamana niyet ettiğini de bilmiyoruz. Satış sahih olur mu?
    Cevab: Hâlin icabından bu anlaşılır. Zaten sonradan ben geçmiş zamanı kastetmemiştim derse, satış fâsid olur. Böyle demedikçe, sahih olarak kurulur.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Fıkıh kitaplarında muhayyerliği anlatırken diyor ki: “Hâzır ise de, kapalı olduğu için veyâ hâzır olmadığı için görülmiyen mebî’ler, işaret edilerek tanıtılmazsa, sözbirliği ile bey’ câiz olmaz. Paket, kutu içinde, ölçmeden alınan şeyler, mikdarı yazılı olsa bile, söylenmedikçe toptan satış demektir.” Bana bir koli küçük boy defter getir diyor. O da bir koli getiriyor; ama üstünde yazı ve işaret yok. Bunu senden aldım diye satış yapılınca sahih olmuyor mu?
    Cevab: Defterlerin kolisi gelince, hazır ve işaret edilmiş olduğu için götürü (toptan) satılması sahih olur. Rüyet (görme) muhayyerliği vardır.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Fıkıh kitaplarında diyor ki: “Mislî olanlar, altın veya gümüş ile veya kâğıd para ile değiştirilirken tayin edilirse, mebî olurlar. Meselâ, filân yerdeki şu kadar kile buğdayımı, bu kadar altına sana sattım demek gibi. Eğer tayin edilmez iseler, yine mebî olurlar. Fakat, satış selem olur. Meselâ, şu kadar kile buğdayı, bu kadar liraya satın aldım deyince, selem olur. Bize 1 koli kitap gönderiyorlar. Sonra göndereni arayıp 1 koli kitabı senden şu fiyata satın aldım diyoruz. O da sattım diyor. Satış selem mi oluyor?
    Cevab: Selemde mebî ortada yoktur. Burada var. Normal satış oluyor.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Veresiye satışta, tecil tarihi konuşulduysa her iki tarafın da zamanı iyi bilmesi ve zamanın muallak olmaması gerekir. Eğer zaman konuşulmamışsa mebî’in tesliminden itibaren 1 ay sayılır. Peşin satış yapılıp, borcun tecilinde zamanın iyi bilmemesi de olabilir. Peşin satıştan sonra borcun tecilinde, zaman konuşulmazsa da 1 ay mıdır?
    Cevab: Peşin satışta borcun tecili müddetinin konuşulması lâzım değildir. Konuşulmamışsa, tüccar arasındaki örf ve âdete göre bir müddet nazara alınır. Alacaklı alacağını her zaman isteyebilir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Umumî vekil edince tayin edilen para teayyün eder mi? Zekâtta paranın teayyün etmesi fakire gösterirken mi olur? Yoksa kendi başına şunu zekât olarak vereceğim diye niyet etse de teayyün etmiş olur mu?
    Cevab: Vekile verilen para, tayin ile teayyün eder. O para ile işi yapması gerekir. Aksi takdirde vekâleti sona erer. Kendi parasına karıştırabileceği söylenirse, teayyün etmez. Zekâtta para teayyün etmez, gösterdiğini değil de, başkasını verebilir. Çünki zekât bir akid değildir. Zekât için ayırdığını da vermek zorunda değildir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Fıkıh kitaplarında, “Peşin olan semeni ödenen binâyı teslim almadan önce, ancak başkasına hediye etmesi, satması câizdir. Fakat kirâya veremez” diyor. Semeni peşin ödenen binayı satabiliyor da neden kiraya veremiyor?
    Cevab: Satım ve hibede mülkiyeti devrediyor. Kirada ise menfaati devrediyor. Teslim almadan mülkiyet geçer ama henüz binanın menfaatına malik olmamıştır. Kiraya verse, kiracıya nasıl teslim edecek? Nitekim başkasında kirada bulunan malını da kiraya veremez.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Türk hukukunda her nevi alacak yazılı sözleşme ile 3. bir şahsa temlik edilebilir. Burada ise anladığım kadarıyla bazı ayrımlar var. Câiz olmayan bir alacak temliki yapılmışsa avukat bu alacağı takip edebilir mi?
    Cevab: Alacağın temliki Hanefî mezhebinin sahih görüşüne göre câiz değildir. Ancak İmam Züfer’e göre nasıl ki alacaklının alacağı borç mukabilinde borçlusundan mal alması sahihtir; borçlusunun dışındakilerden alması da sahihtir. Bu borç alınamazsa satıcı alacağını müşteriden alır. Mâlikî ve Şâfiî mezhebinde alacak, mikdarda tenkîsat yapılmamak şartıyla üçüncü şahsa satılabilir. Böyle ihtilaflı bir husus olduğu için, avukatın takibinde şer’en mahzur yoktur.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Fıkıh kitaplarında “Semen deyn ise yalnız müşteriye peşin satabilir. Semen deyn ise bayı dilediği alacaklısını müşterisine havale edebilir” diyor. Alacaklısını müşteriye havale etmek, deyn olan semeni deyn karşılığında satmak demek değil midir?
    Cevab: Havale, başka delillerle meşru olmuş bir husustur. Havalenin sahih olması için, havale edenin, havale edilen şahısta alacağının olması gerekmez. Havalede, havale edilen kişi (müşteri), borcunu bir başkasına ödemeyi taahhüt eder. Alacağın satılmasından farklıdır.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Tapuda tescil banka hesabına para girmesi gibi teslim yerine geçer mi?
    Cevab: Gayrımenkulün teslimi için, anahtarın teslimi, binanın tahliyesi gibi hususlar teslim sayılır. Eskiden kanunen tescil mecburiyeti yoktu. Binaenaleyh bugün tapu tescili de alıcının mülkte tam tasarrufuna imkân veren bir husus olduğu için teslim sayılır.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Fıkıh kitaplarında diyor ki: “Satışın câiz olması için, mebî’in tayin edilmesi, yani kendisine veya bulunduğu yere işaret edilmesi lâzımdır. Mebîin kendisine veya bulunduğu yere işaret edilmezse, satış sözbirliği ile câiz olmaz. O yerde, aynı isimde başka bir malın mebî ile birlikte bulunmaması lâzımdır.” Kendisine işaret nasıl olur? Mesela, 10 tane ilmihal demek, kendisine işaret midir? İlmihal denilince biri Mızraklı İlmihali anlar, diğeri de Büyük İslâm İlmihali’ni anlarsa ne olur?
    Cevab: Mebî ortada ise mesele yoktur. Mebî bir sandıkta veya ambardadır. Şu sandıktaki ilmihali sana 10 liraya sattım dediği zaman akid kurulur. Sandıkta ilmihal yoksa akid fasit olur. Var ise sahih olur. Birbirinin aynısı iki tane ilmihal var ise, yine olmaz. İlmihal denince meclisin hususiyeti, alıcı ve satıcının maksatları, muteber örf nazara alınır. Umumî bir kitapçıdan vasfını söylemeden ilmihal alınsa, olmaz. Mutlaka yazarı veya tam ismi söylenir. Aksi halde satıcı herhangi bir ilmihal verir. Alıcı da parasını verip alırsa akid kurulur. Alıcı ben bunu kasdetmemiştim derse, zaten akid kurulmadığı için hüküm ifade etmez. Yani bunları almak zorunda değildir. Ama mesela bir kitabevinden bir ilmihal alınmışsa, orada yalnızca bir tane ilmihal satılıyorsa o ilmihal kasdedilmiş demektir. Raftaki şu kırmızı ilmihali aldım derse, taayyün etmiş olur. Yanındaki yeşili veya başka yerdeki kırmızıyı veremez.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bugün için satışın sahih olmayacağı asgari miktar nedir?
    Cevab: Kıymeti, bir felsden, yani o beldede tedavül eden câri paranın en ufak biriminden aşağı olan malın satışı câiz değildir. Bir felsten aşağı alışveriş yapılamayacağı ve bunun sahih olmayacağı İbni Abidin’in Reddü’l-Muhtar kitabında yazıyor. Fels, altın ve gümüş dışındaki paradır. Ödemede problem meydana getireceği için alışverişte satılan malın piyasada tedâvül eden paranın en düşük birimine eşit, yani en az bir fels kıymetinde olması lâzımdır. Aksi takdirde karşı taraf bunun semenini nasıl ödeyecektir? Altın ve gümüşün tedavül ettiği zamanlarda, bir dirhem gümüş, yüz felsti. Bir fels, bir santigramdı. Dolayısıyla bir fels, altın liranın 15 binde biri idi. Bu kadar ucuz malın, bir fels değerinde olacak fazla mikdarı için veya başka cins mallar ile birlikte tek bir sözleşme yaparak toptan satılması câiz olur. Meselâ piyasadaki en düşük para 5 kuruş ve bir mektup zarfı da 2,5 kuruş ise, 5 kuruş verip iki zarf almak icap eder.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bakkallarda akıllı, fakat bâliğ olmamış çocuklara şeker, çikolata gibi satışlar yapmakta bugün için zaruret var mıdır? Yahut yapmazsa fitneye sebebiyet verir mi?
    Cevab: Bülûğa ermemiş akıllı çocuğa pirinç, ekmek gibi şeyleri bakkalın satmasında mahzur yoktur. Velisinin gönderdiğine delâlet eder. Ama şeker, çikolata gibi şeyler alıyorsa satılmaz. Çünki bunları kendisinin kendi malından aldığı anlaşılır ve velisinin izninin olmadığına delâlet eder. Ama velisi telefonla veya imzalı pusula yazarak iznini beyan etmişse veya önceden “Bu çocuk ne alırsa satabilirsin!” diye umumî izin vermişse olur. Gelen çocuğu reddetmek her zaman mümkün olamayacağı için, dârülharbde bey ve şiraya uymadan alışveriş yapmak İmam Ebu Hanîfe ve İmam Muhammed’e göre câiz olduğundan, bu zamanda böyleleri ile bu gibi alış-veriş yapmak ihtiyaç hâlinde câiz olabilir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Babası akıllı olmayan çocuğu kucağına alıyor ve parayı buna verdiriyor. Alacağı malı da (meselâ sakız) çocuğa kabz ettiriyor. Bu şekilde akid câiz midir?
    Cevab: Burada akdi yapan babadır. Çocuk resul (haberci) gibidir. Akid sahihtir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Fıkıh kitaplarında diyor ki: “Mebînin teslîmi mümkün ise, fakat ayn değilse, müşteri tanımıyorsa, satış fâsiddir. Bir sürüden bir koyun satmak gibi”. Satış nasıl fâsid oluyor? İlk bilgiye göre, satışın selem olması gerekmez mi?
    Cevab: Balıktan başka hiçbir hayvan selem olmaz. Bir sürüden bir koyun belirsiz bir mebidir. Sürünün yanına gelip hangi koyun olduğunu tayin etmek gerekir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Fıkıh kitaplarında diyor ki: “Satışta mebî yedi türlüdür:.. 5-Bir kimseye ödünç verilmiştir. Yalnız ona ve peşin satmak câiz olup, başkasına satmak fâsiddir. 6- Bir kimseye emânet, âriyet yahud kirâ veya rehin yahud sermâye olarak verilmiştir. O kimseye satmak câiz ise de, alıp, tekrar teslîm etmek lâzımdır. 7-Mebî, gasp veya hırsızlık yahut hıyânet suretiyle müşteride bulunur. Bu müşteriye satılabilir. İkinci teslime ihtiyaç yoktur”. Bunların farkları nedir? Bir kimseyi umumî vekil edip ona bir miktar para verince para emânet olarak mı kalır?
    Cevab: Ödünç, karz demektir. Para gibi istihlâk olunacak (tüketilecek) şeyler üzerinde yapılır. Kendisini değil, mislini ödeyecektir. Dolayısıyla aldığı onun mülkü olur, mislini ödeme borcu altına girer. Bu mikdarı ona satmak veya bu mikdar karşılığında satış akdi yapmak câizdir. Tekrar alıp vermeye gerek yoktur. Çünki zaten mülküdür. Hatta harcamıştır. Başkasına da satamaz. Çünki alacağın temliki câiz değildir. Emânet, âriyet, kirâ ve rehinde mal ortadadır. Tüketilmez. Kendisi ödenir. Bunu satmak için geri alıp, tekrar vermek lazımdır ki teslim vâki olsun. Gaspta, gasbeden mala mâlik olur, aynını veya mislini ödeme borcu altına girer. Binaenaleyh bunu satarken tekrar teslime lüzum yoktur. çünki zaten gasbedenin mülkündedir. Mülkünde olanı alıp tekrar teslim abestir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Hesaba gelen para kabz edilmiş olunur mu? Telefonla yapılan veya MSN ile yapılan satış, yüz yüze satış mıdır? A, B den karz-ı ayn olarak bir miktar para istiyor. Fakat parayı EFT yoluyla C nin hesabına geçmesini istiyor. C yi de B den A için gelecek olan parayı alması için umumi vekil tayin ediyor. B EFT yi yapıyor. Bu işlemde paranın hesaba geçmesi 15 dakika kadar bir süre alıyor. Daha para hesaba geçmeden A, senden aldığımı karz-ı haseni ödüyorum diyerek peşin parayı B ye elden veriyor. Borç ödenmiş midir?
    Cevab: Hesaba gelen para hükmen kabz sayılır. Yani başkası mâni olmaksızın o paraya tasarruf edebilmek kabz yerine geçer. Telefon veya internetle yapılan satış sahih olmakla beraber, isbatı müşküldür. Yani karşı taraf o ben değildim dedi mi, ispatlayamazsanız, ortada kalırsınız.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Noterde yapılan gayrımenkul satışı sözleşmesi geçersizdir. Tapuda yapılması lâzımdır. Noterde yapılan bu sözleşmeyi avukat iptal ettiremez mi?
    Cevab: Gayrımenkul satışı da icap ve kabul ile kurulur. Tapuya tescil, kanunî mecburiyettir. Satıcı tapuyu veremezse, alıcı ayıp muhayyerliği gerekçesiyle akdi fesheder. Burada da avukatın iptali, satışı iptal etmez; alıcıya fesih hakkı verir. Vakıa satışı noterde yapması onun da kabahatidir. Noter böyle bir satışı yapar mı, ona da şaşılır.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: A, B’ye bir gayrimenkulu vaad ettiği tarihte teslim etmiyor. Aradan aylar geçiyor. B’nin maksadı gayrimenkulde oturmaktır. Açılacak teslim dâvâsında, gayrimenkulün kiraya verilebileceğinden dolayı, rayiç kira bedelinin iadesi talep edilebilir mi?
    Cevab: Vaadler, Hanefî mezhebine göre, borç doğurmaz. Kişi vaad ettiğini hukuken yapmak zorunda değildir. Bu ahlâkî bir borçtur. Dolayısıyla B, A’dan hiçbir şey talep edemez. Ancak B, A’ya ev kiralayıp, zamanında boşaltıp teslim etmezse, B, akdi fesheder veya evin kendisine teslim edilmediği aylar için ecr-i misl (emsal kira) talep eder. Kirayı peşin ödemişse, o aylara düşeni geri alır.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Kişinin psikolojik durumunun bozulduğundan yahut işini kaybettiğinden yahut meslekî, siyasî, sosyal mevkii sebebiyle, manevî tazminat istenmesi ve bunun için dâvâ açılması uygun mudur?
    Cevab: Müessir fiil dışında, manevî tazminat istemek meşru değildir. Ancak helâlleşmek karşılığı istenebilir. Ulemâ hakkı ıskat yoluyla bedel istenebileceğine fetvâ vermiştir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Acentalar, bir firma için senelerce çalıştıklarını ve bu firmaya bir çok müşteri bulduklarını, dolayısıyla, bir portföy oluşturduklarını iddia edip portföy tazminatı istiyorlar. Bu tazminat istenebilir mi?
    Cevab: Portföy mal değil ise de, bir bilgi bankasıdır. Devri için para istenebilir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Tefecilerin yaptıkları iki iş meşhurdur. Birincisi, belli miktar alacağı, alacaklıdan daha düşük fiyata satın alıp, bunların tahsilâtını yapmak; ikincisi, ödünç verip, vâdesinde fâizi ile almaktır. Bu şartlarda tefeci avukatı olmak câiz midir? Bazı büyük şirketler sadece birincisini yapıyorlar. Bunların avukatlığını yapmak câiz midir? Yanında çalışılan avukat bu tip işlerin takibatını yaparsa, bu işleri takip etmek câiz midir? Tefeci avukatlığı yapan bir avukat, ben mümkün mertebe borçlunun menfaatine davranmağa, borçlunun hukukunu korumağa çalışıyorum. Halbuki benim yerimde bir başkası olsa, borçluyu ezecek, diyor. Bu niyetle tefeci avukatlığı yapmak câiz midir?
    Cevab: Bunların hepsi İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre dârülharbde câiz olmakla beraber kazancı tayyib değildir. Mamafih bu niyetle belki kazancı da tayyib hâle gelir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Ödeme tarihi konulmuş bir borç senedi uyarınca, alacağı takip etmek câiz olur mu?
    Cevab: Olur. Hanefî mezhebinde karz senedine tarih koymak câiz değil ise de, konması, akdi ifsad etmez. Alacaklının talep hakkını da ertelemez. Mâlikî mezhebinde böyle bir tarih konması meşrudur.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: İşveren hiçbir sebep göstermeden, işçinin iş akdini fesh edebilir mi?
    Cevab: Zamanı dolmadan veya iş bitmeden tek taraflı olarak feshedemez. Feshederse, kalan zamanın ücretini ödemekle mükelleftir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bankanın avukatlığını yapan, bankanın meşru olmayan işlerinin takibini yapabilir mi?
    Cevab: Bankaların bütün muameleleri gayrımeşru değildir. Kaldı ki böyle olanların bazısına da İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed dârülharbde cevaz vermektedir. Bu kavle göre yapabilir. İbni Abidin, meşru olmayan verginin topanmasında çalışmaya cevaz vermektedir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir kimse geliyor, kiracısını çıkarmak istediğini söylüyor. Avukat da müvekkilin oğlunun o işyerinde bir iş yapacağını yahut çocuğunun evlenip o evde oturacağını söyleyerek, ihtiyaçtan tahliye dâvâsı açıyor. Hakiki olarak böyle bir sebep olsaydı, uygun olur muydu?
    Cevab: Bir kimse kiracısını ne sebep olursa olsun, kira müddeti bitmeden çıkaramaz. Kira müddeti bitmişse, şer’î hukukta çıkarabilir. Mer’î hukukta çıkaramamaktadır. Dolayısıyla yalan beyanla çıkarmak isteyene müddet dolmuşsa vekillik şer’en câiz olmaktadır.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Böyle bir ihtiyaç yokken, bu sebeplerle dâvâ açmak uygun olur mu?
    Cevab: Kira müddeti bitmişse olabilir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Çalışığım şirket beni bir iş için Ankara’ya gönderdi. Tayyare biletimi de verdi. Dönüşte ben kardeşimin arabasıyla geldim. Tayyare biletini iade etmem gerekir mi?
    Cevab: İşveren işçiyi mutlak şekilde «Şu işi yap.» diye tutsa işçi bir başkasına da yaptırtabilir (İbn Âbidîn). Ayrıca işçiye verilen bahşiş ve hediyeler ücretten indirilemez. Ayrıca muhâlün leh (havâleyi alan), muhâlün aleyhe (havâleyi kabul edene) havâle olunan borcu hediye ederse, muhâlün aleyh (havâleyi kabul eden), muhîlden (havâle verenden), havâle olunanı isteyebilir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Oto galerimiz var. Müşteri gelip 10 bin liralık arabayı beğeniyor, 1000 lira kaparo veriyor. Ertesi gün gelip vazgeçiyor. Kaparoyı vermek gerekir mi?
    Cevab: Hanefî mezhebinde böyle bir şart geçersizdir. Akdi de fâsid yapar. Alıcı tek taraflı olarak akdi feshedemez. Vazgeçtim deyip gelip isterse, satıcının kaparoyu iade etmesi gerekmez. Ancak anlaşarak ikale yapılabilir. Bu takdirde kaparo iade edilir. Alıcı hediye ederse câiz olur. Ancak zarara uğramak mevzubahis ise, meselâ o gün bir başka müşteri kaparo alındığı için geri çevrilmiş ise, Hanbelî mezhebi taklid edilebilir. Hanbelî mezhebinde kaparo şartı câizdir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Kurban satıcısı kurbanınızı keserim, yüzerim, etini tartarım, ne kadar gelirse o kadar alırım diyor. Bu câiz mi?
    Cevab: Semen belli olmadan yapılan alışveriş sahih değildir. Hayvan mülk olmaz. Mülk olmayan da kurban edilemez
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Seferî olan veya nisab miktarı malı olmayan, fakat kurban günü nisab miktarı malı olacağını bilen kişi, bu durumda iken kurban vekâleti verse vâcib sevabı alır mı?
    Cevab: Kurban kendisine üçüncü günün sonunda kurban kesecek kadar bir vakitte vâcib olur. Dolayısıyla önce vekâlet verebilir. Ama kurban zengin olduktan sonra kesilmelidir. Yoksa tekrar kesmek gerekir. Gerekmez diyenler de vardır.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bazıları İsrail’in Filistin’de yaptıklarını gerekçe göstererek Yahudilere ait şirketlerin mamullerini almamak lâzımdır; aksi takdirde Filistin’de masumların öldürülmesinde senin de bir payın olur diyor. Nasıl hareket etmek gerekir?
    Cevab: İnsanın hamiyetli hareket etmesi takdire şâyândır. Fakat bunlar istismara müsait hususlardır. Bazı kötü niyetliler, bunu fırsat bilip, rakiplerine zarar vermek için bunlar hakkında asılsız ithamlarda bulunarak haksız rekabet yapmakta; şirket ve kişilerin isimlerini lekelemektedir. Gayrımüslimlerle alış-veriş yapmanın fıkhen bir mahzuru yoktur. Kârının nereye gittiği bilinemez. Her Yahudi’nin İsrail politikalarını benimsediği söylenemez. Bunlar çok abartılı hareketlerdir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: İçki satan yerlerden alış veriş edilmemesinin sebebi nedir, böyle yerlerden alış veriş yapmanın hükmü nedir? Bu gibi yerlerdeki mallar mülki habis olup, buralardan alış-veriş yapmak câiz olmuş olmaz mı?
    Cevab: Şarap müslüman için mal değildir. Dolayısıyla sattığı zaman semeni de mülkü olmaz. Kendi mülküne karıştırınca, bu habis mülk ile muamele etmek malın sahibine değil de, başkasına câiz olur. Nitekim kazancı karışık olan, yani serveti meşru ve gayrımeşru mal ile karışmış bulunan kimsenin verdiği şeyin kendisinin gayrımeşru olduğu bilinmedikçe almak ve kullanmak câizdir. Sadece içki satıyorsa veya bu içki semenini kendi mülkü ile karıştırmadan para üstü veya başka bir malın semeni olarak verirse, almak bilen için haramdır. Şarap satmayan yer bulamazsa alışveriş yapması câiz olur. Şaraptan başka içkileri içmek haram olmakla beraber, bunları satmak sahih, ama mekruhtur.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir vekil, vekilliğinde bulunan bir iş için bir başkasını vekil etse, kendi vekilliği son bulur mu?
    Cevab: Hayır.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: (Dürret-ül-beydâ) kitâbında diyor ki, (Yemeğe çağrılan kimseye, malımdan istediğin kadar yi ve al ve dilediğine ver, hepsi halâl olsun denilse, yidikleri halâl olur. Aldıkları ve başkasına verdikleri halâl olmaz. Çünki, mikdârı bilinmiyen ta’âmın yimesini halâl etmek câizdir. Fekat mikdârı bilinmiyen malı almak için vekîl etmek ve mechûl ve ayrı olarak teslîmi mümkin olan malı ayırmadan hediyye etmek sahîh değildir). Öte yandan fıkıh kitaplarında kadın kocasının malını ondan izinsiz başkalarına yedirip veremeyeceği için, kocanın önceden bunun için zevcesine izin vermesi iyi olur deniyor. Yukarıdaki fetvâya göre koca zevcesine önceden nasıl izin verebilir?
    Cevab: Dürretü’l-Beydâ bir fetvâ kitabıdır. Müşahhas (somut) meseleye umumî kaide çerçevesinde cevap verilmiştir. Fıkıhta kâide şudur: Meçhul bir malın alınması istikametinde yapılan vekâletler sahih (geçerli) değildir; çünkü alınacak malın ne bedeli bellidir, ne de hangi mal olduğu bilinmektedir. Ancak umumî vekâlet bahis mevzuu olduğu zaman iş değişir. «Gördüğün malı benim için satın al.» demesi gibi umumî bir vekâlet olursa bu muteberdir. Hibede de umumî vekâlet muteberdir... İbni Nüceym, Bezzâziyye'den naklen der ki: Tek başına «Sen benim emrim (iş yapmam) câiz olan her hususta vekilimsin» denildiğinde o adam, malını korumaya, satmaya, almaya, hibe etmeye ve sadaka vermeye mâliktir. Hatta bu maldan kendi nefsi için yemiş olsa, eğer müvekkilin yememesi hususunda bir kastı yoksa, yemesi de caizdir. Mamafih İmam Ebu Hanîfe bu şekilde umumî vekâletin sadece ivazlı akitlerde, yani alım satımda vekâlet olduğu görüşündedir. Dolayısıyla bu ifade köle azad etmeyi, hibe ve sadaka gibi teberrulara (karşılıksız kazandırmalara) şâmil değildir. Fetvâ da böyledir. Ancak “Malımdan dilediğine hibe etmekte umumî vekilsin” denmişse, bu takdirde vekil müvekkilin dilediği malından dilediği kimseye hibede bulunabilir. (İbni Âbidin, Vekâlet bahsi).

    Bir kimsenin malından dilediğini alması için başkasına izin verebilmesi ihtilaflıdır. Nitekim Tatarhâniye'de diyor ki: «Falan adam benim malımdan neyi elde ederse o onun için helâldir.» dese o kişi de onun malından alırsa helâl olur. «Kim ki benim malımdan ne alırsa ona helâldir» sözünde ise; bir kişi herhangi bir şey alırsa helâl olmaz. Ebû Nasr dedi ki: «Helâl olur ve zâmin de olmaz (ödemez).» Eğer kişi: «Sen benim malım sana helâldir, dilediğini malımdan al» dese İmam Muhammed’e göre; onun malından hassaten dirhemler ve dinarlar (altın ve gümüş para) helâl olur.» (İbni Âbidin-Alışveriş bahsi).

    Meçhulün hibesi sahih olmadığı gibi, bir çuval buğdayın yarısı gibi taksimi mümkün olan malın ayrılmadan hibesi de sahih değildir. Hibede ve bütün akidlerde malın belli olması lâzımdır. Müşâ (ortak) malın da hibe edilmek istenen kısmının ayrıldıktan sonra hibe edilmesi gerekir. Ancak bir kimse malımdan dilediğin kadar ye ve al ve dilediğine ver dediği zaman, bunu dediği kimse diyenin gözü önünde muayyen bir mikdar ayırıp aldığında, mal meçhullükten ve müşâlıktan (ortak mal olmaktan) çıkar. Memedeki sütü, koyun üzerindeki yünü, topraktaki hurma ağacını ve ağaç üzerindeki hurmayı hibe etmek sahih değildir. Çünkü bu hibe hisseli malın hibesi gibidir. Fakat sayılanlar yerlerinden ayrıldıktan sonra hibe ve teslim edilirse, engel olan şüyu (ortaklık) ortadan kalktığı için caiz olur. Ama bu ayırmanın mâlikin izni ile hibe olunan kişi tarafından yapılması yeterli midir? Dürer'in açık ifadesine göre, evet yeterlidir. (İbni Âbidin, Hibe bahsi). O halde bir kimse bir başkasına, muayyen bir malından almasını söylediğinde, ikisinden biri bu maldan belli bir mikdar alıp ayırdığı zaman, hibe (hediye) tamamlanmış olur.

    Şu halde yemeğe çağrılan kimseye, malımdan istediğin kadar ye ve al ve dilediğine ver, hepsi helâl olsun denilse, yedikleri helâl olur; aldıkları ve başkasına verdikleri helâl olmaz. Burada ibâha mevzubahistir. İbâhanın umumî hükmü budur. Bir şeyi karşılık beklemeden yemesi için bir başkasına izin vermeye ibâha denir. Bir kimseyi yemeğe çağırınca, önüne konan şey, hediye edilmiş olmaz, ibâha edilmiş, yani yemesine izin verilmiş olur. Ancak yediği mülkü olur, sahibinden izinsiz başkalarına veremez, yanında götüremez. Ancak sahibi izin vermişse, yahud vereceğini çok zannediyor ise verebilir ve götürebilir. Bu rızâ, yukarıda söylendiği gibi açık bir rızâ olabildiği gibi, görüp de men etmemesi veya men etmeyeceği çok zannedildiği hallerde de delâleten rızâ vardır. Rızâyı ilim, hürmeti nefyeder. Yani râzı olduğunu bilmek veya çok zannetmek rızâ sayılır, malın haramlığını ortadan kaldırır. Bir kimse başkasına “Malımdan dilediğine yedir ve ver” dese, dilediğine dilediğini yedirip verebilir. Çünki umumî vekildir.
    7 Temmuz 2010 Çarşamba
  • Sual: Evimizi 115 bin liraya satılığa çıkardık. Emlâkçıyla her hangi bir ücret vermemek üzere anlaştık. Emlâkçı evi yüksek fiyattan satışa çıkarmış ve 116 bin liraya pazarlık etmiş. Sonra bize “Alıcı çok pazarlıkçı çıktı. Komisyonumun da tamamını alamıyorum. Bu yüzden siz 115 bin lira alacaksınız. Bana bin lira vereceksiniz. Alıcı size sorarsa 116 bin liraya sattığınızı söyleyin” dedi. Paramızı aldık, tapu muamelesini yaptırdık. Bin lirayı alıcının gözü önünde komisyoncuya verdim. Bu satış câiz oldu mu?
    Cevab: Emlâkçı sizin nâmınıza 116 bin liraya pazarlık yapmış. Akit sahihtir. Emlâkçıya komisyon vermemek üzere anlaştı iseniz, komisyon verme borcunuz yoktur. Alıcıya 116 bin liraya sattım demenizde de yalan yok. Çünki doğrusu budur. Ancak bin lira emlâkçının hakkı değildir. Kendi rızânızla emlâkçıya bin lira verebilirsiniz.
    22 Temmuz 2010 Perşembe
  • Sual: Ev alırken emlâkçıya gittik. Gösterdiği 135 bin liralık evi beğendik. 130 bin lira olursa alacağımızı söyledik. Emlâkçı bizi arayıp 131 bin liraya indiğini söyledi. Sonradan ev sahibinin emlâkçıya bana 130 bin lira verin, gerisi sizin olsun dediğini ve bizden aldığı fazla bin lirayı emlâkçıya vadettiğini öğrendik. Bu arada emlâkçı bizden iki bin lira komisyon ve üç bin lira tapu masrafı istedi. Tapu masrafının 2.500 lira tuttuğunu öğrendik. Satıcı bize hak verip, emlâkçıya vadettiği bin lirayı bize verdi. Satıcının bu parayı emlâkçıya vermeyip bize vermesi emlâkçının parasını gasp olur mu? Bu parayı bizim almamız uygun mudur? Satış câiz midir? Komisyoncuya fazla para vermek mecburiyetimiz var mıdır?
    Cevab: Evi 131 bin liraya almışsınız. Satıcı bin lirayı ne isterse yapar. Emlâkçı sizden 2 bin lira komisyonu hak eder. Tapu masrafları da ne kadar tutarsa, üstünü size iade eder. Satış sahihtir.
    22 Temmuz 2010 Perşembe
  • Sual: Ben bir kurumda ihaleli inşaat işlerinde görev yapmaktayım. Görev gereği bazı şirketler kuruma iş için bazı özel araçlar temin ediyorlar. Bazı arkadaşlar bu araçları özel işlerinde kullanmanın doğru olduğunu, bazıları da yanlış olduğunu söylüyor. Bu konuda aydınlatıcı bir bilgiye ihtiyaç duyuyoruz.
    Cevab: Bir işe veya memuriyette çalışan kimsenin kendisine iş için tahsis edilen vasıtaları hususi işlerinde kullanması caiz değildir. Ancak vasıtayı tahsis eden makamın/işverenin rızası varsa, veya razı olacağı biliniyorsa veya çok zannediliyorsa, yahut herkesin razı olabileceği kadar basit ve zaruri işler ise caiz olur. Mesela gece hamile hanımı sancılansa, bu araba ile hastaneye götürse, işverenin niye götürdün demeyeceği çok zannedilir. Bu insanın vicdanına terkedilmiştir. Herkes kendi vaziyetini daha iyi bilir.
    5 Ağustos 2010 Perşembe
  • Sual: Paraya ihtiyacı olup, karz bulamayan birisi, kredi kartını, tanıdık bir esnafın pos makinesinden geçirtip, bu parayı esnaftan alsa, esnaf bu kişiden ayrıca ücret alabilir mi?
    Cevab: Kredi kartını pos makinesinden geçirip, sonra bu meblağ kadar esnaftan nakit para almak, satış gibi gözükse bile, aslında karz muamelesidir. Akitte görünüşe değil, maksada itibar edilir. Para bankadan borç alınmakta; banka esnafı vekil etmektedir. Kart komisyonunu, satış gibi göründüğü için muamelenin kdv gibi vergilerini kart sahibi ödemesi gerektiği gibi; esnaf ayrıca bir muamele ücreti alabilir. Esnaf parayı önce verir de, sonra kartı pos makinesinden geçirirse, kendisi borç vermiş; bankayı da kefil etmiş olur. Banka parayı esnafa öder; kart sahibi de bankaya öder.
    Kart sahibi borcu, kartı veren bankaya, yani borcun temlik edildiği bankaya öder. Esnafın, kart komisyonu ve vergileri kart sahibinden tahsil etmesi caiz olduğu gibi; muamele masarfı adıyla muayyen bir mikdar istemesi caiz olur.
    Esnaf, kendi kartını kendi pos makinesinden geçirse ve satış yapmış gibi gösterip para alsa, bu hakikatte bankadan borç almak mânâsına gelir. Para çekip fâiz ödememek şartıyla câiz olur. Bankaya kart komisyonu ödemek muamele masrafı sayılır; muamelenin resmî vergisi de tabiatiyle esnafa aittir. Esnaf, kendi kredi kartından çektiğinde doğrudan kendisi bankadan fâizsiz borç almış olur. Banka, esnafın kendi kredi kartını kendi pos makinesinden geçirmesini yasaklamadığına göre buna zımnî izni var demektir. Her iki halde de ödenen komisyon fâiz değil, muamele masrafı karşılığıdır. Bu işler için bankanın bir muamele masrafı yaptığı hakikattir. Şer’î hukukta borçlanma esnasında sened masrafının alacaklı veya borçluya ait olmasını kararlaştırmak câizdir. Kredi kartından para çekmek ise fâiz işletildiği için câiz değildir. Kredi kartını zamanında ödemeyip fâiz ödemek zorunda kalmak da câiz olmaz.
    10 Ekim 2010 Pazar
  • Sual: Markette dolaşırken çeşitli malları alıp market arabasına koyuyoruz. Sonra vazgeçip geri yerine koyarak başkasını alabilir miyiz?
    Cevab: Her alışveriş, her akid iki tarafın icab ve kabulü ile olur. Marketin malları rafa dizmesi icaba davet, sizin bunu market arabasına koyup kasaya getirmeniz icab, kasiyerin kasaya girip borcunuzu söylemesi de kabul demektir. Binaenaleyh kasada parasını ödemedikçe müşteri raftan aldığı malı geri koyabilir veya değiştirebilir.
    13 Aralık 2010 Pazartesi
  • Sual: Necip Fazıl'ın vasiyetinde dediği bir şey var: ''Her ferdin, en aşağı yüz tevhid kelimesi okuyup sevabının mislini bana hediye etmesi... 70 bine dolması lazım'' Bu ne demektir? Tevhid kelimesi nasıl söylenir? Sevabının misli ne demektir?
    Cevab: Kelime-i tevhid, lâ ilâhe illallah demektir. Bunun 70 bin tanesine hatm-i tehlil denir ve imanlı ölmüş ise ölüye çok fayda eder. Azabı varsa kaldırır. Okuyan sevab kazanır. Bu sevabları başkasına hediye ederse, kendisinden azalmamak kaydıyla, bir misli o kimseye yazılır.
    19 Aralık 2010 Pazar
  • Sual: İnşaat şirketimiz bankalardan kredi kullanıyor. Bunlarla inşaatları yapıyor, malzeme alıyor, personel maaşı ve taşeron ödemelerini yapıyor. Belirli ilerleme seviyelerine gelince de istihkak düzenliyor, işverenden parasını alıp kredi geri ödemelerini yapıyor. Bu döngü sürekli yenileniyor. İdareler parayı mutlaka banka hesabına yatırıyorlar. Ayrıca ihaleye girebilmek için gereken teminat mektubunu da bankalar belirli hacimde kendileriyle iş yapan müşterilerine limit dâhilinde veriyorlar. Bu yüzden bankalar ile çalışmak ve bu limitleri arttırmak zorunluluğu var. Yeni kurulan bir şirketin iş hacmi belli seviyeye gelene kadar önceden para harcanıp sonra istihkak yapıldığından dolayı finansman açığı doğuyor. Şirket bundan önceki devirlerde bu açığı bankadan kredi kullanmak şeklinde çözmüş. Şimdi şirketin elinde kârlı gözüken bir iş var ve buradan elde edilecek kâr ile bir sene zarfında tüm kredilerin kapatılmasına niyet edildi. Bu niyet işi kurtarır mı?
    Cevab: Banka ile çalışmanın mahzuru yok. Ama bankadan kredi kullanıp faiz ödemek caiz değildir. Niyetle kurtulmaz. Şirketin daha fazla kâr edeceği kat’i değildir. Şirketler, ticarî firmalar sermaye ile kurulur. Sermaye olunca kredi almaya ihtiyaç kalmaz. Sermayesi olmayan firma ve şirket kurmaz, ücret ile çalışır.
    21 Ocak 2011 Cuma
  • Sual: Bir GYO şirketi ile ortak bir proje yapıyoruz. Burada müşteriler bizim inşa ettiğimiz yerleri satın alıp parasını ortak hesaba peşin yatırıyorlar. Bu paralar bizim inşaat ilerlememize paralel olarak GYO tarafından ortak hesaptan serbest bırakılıyor. İşin başında satışlar çok iyi gitti ve hesapta oldukça yüklü bir para birikti. Bu toplanan paraları GYO nemalandırıyor ve bize fâiz ödüyor. Bu fâizleri ne yapacağız ? Bunlarla banka fâiz ödemelerini yapmak uygun olur mu ? Başka ne şekilde değerlendirilebilir?
    Cevab: Bunlar adı fâiz olsa da, bir fâizli akid neticesinde tahakkuk etmiş değildir.  GYO şirketinin ihsanı mesâbesindedir. Kaldı ik başta böyle anlaşılmış olsa bile bu fâizleri almak İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre câizdir. Zaten paranın altın üzerinden kıymet kaybetmesini de borçlu tazmin etmelidir. Bu faizler bunu ancak kapatabilir. Bunlar şirketin (dolayısıyla şirket ortaklarının) mülküdür. Bunlarla kredi faizi ödemek, kredi almayı meşrulaştırmaz.
    21 Ocak 2011 Cuma
  • Sual: İslam hukukuna göre hangi hallerde maddi tazminat alınabilir? Günümüzde açılan tazminat davalarının İslâm hukukuna göre bir hükmü var mıdır? Bilhassa sağlık sektörü bakımından değerlendirir misiniz?
    Cevab:

    İslam hukukunda tazminat şahsa ve mala karşı olmak üzere iki kısımdır. Mala karşı olanlar gasp ve itlaf hâlinde bahis mevzuu olur. Bir kimse gasp ettiği malı tazmin eder. İtlâf bir başkasının malını telef etmektir. Bunu kasten yapmışsa veya kasıt olmasa bile bizzat sebebiyet vermişse öder.

    Şahsa karşı tazminat, şahsın öldürülmesi veya yaralanması hâlinde bahis mevzuu olur. Kasten öldürmede mağdurun yakınları kısas isterse fail idam edilir; isterlerse katilin bunlara bir meblağ ödemesi karşılığında anlaşırlar. Katil kısastan kurtulur. Kasten olmayan öldürmelerde zaten ceza mağdurun yakınlarına diyet adıyla tazminat ödemektir. Uzuv kesme ve yaralamada da kasıt varsa, kısas yapılır. Kasıt yoksa mağdura diyet ödenir. Trafik kazalarında fail kusuru nispetinde tazminat öder. Spor müsabakalarında da böyledir.

    Cerrahi müdahalelerde doktor izinle ve aklın ve tıbbın gereklerini yerine getirmişse, mesuliyetten kurtulur. Aksi takdirde tazminat öder. Hacamat, sünnet, kan alma, iğne yapmada da böyledir. İzinsiz veya yanlış yapılmış ise tazminatla mükellef olur. Osmanlı şer’iyye sicillerinde hastaların kendi rızâsıyla ameliyat olduğu ve bu ameliyat neticesinde ölürse doktordan bir şey talep edilmemesi hususunda beyanını hâvi hüccetlere rastlanır.

    Tıbbî müdahale, trafik kazası, spor müsabakalarında failin kusuru varsa tazminat (diyet) ödenir. Tazminat (diyet), bedenî kaybın yanında, masrafları ile iyileşinceye kadarki nafakasının karşılığı olarak hesaplanır. Hanefilerden İmam Ebu Yusuf’a göre elem tazminatı adıyla manevi tazminat da ödenir.

    Bugün açılan tazminat davalarında gasp ve itlaf hususunda bir mesele bulunmamaktadır. Laik hukuk ile şer’î hukuk arasında bir fark yoktur. Adam öldürme ve yaralama hallerinde kısas ve diyet Hanefî mezhebine göre ancak dârülislâmda tatbik olunabilir. Bu bakımdan laik hukuk sisteminin muteber olduğu bir yerde kısas ve diyet istenemez. İstenmeden verilirse alınabilir. Diğer üç mezhebde dârülharbde de bir müslümanın öldürülmesi veya yaralanması hâlinde diyet ödenir. Bu bakımdan zamanımızda trafik kazası, iş kazası, spor müsâkabaları ve sağlık sektöründe doğan ölüm ve yaralama hallerinde, kusur varsa, mağdura veya yakınlarına ödenecek tazminat diğer üç mezhebe uygun olarak verilebilir ve alınabilir. Suç ve kabahatlerin bir dünyevî ve bir de uhrevî ciheti olduğundan, Hanefî mezhebinde bu tazminatlar, diyet olarak değil, hakkın helal edilmesi karşılığında verilebilir veya alınabilir. Çünki hakkın devri (ferağ) karşılığında bir şey istemek câizdir.

    3 Mart 2011 Perşembe
  • Sual: Dükkânın her ay kirâsını ödemek karşılığında, kârın % 10’unu almak şeklinde bir ortaklık caiz midir?
    Cevab: Buna ortaklık denmez. Ortaklık kâr ve zarara olur. Burada borç ödeme bahis mevzuudur. Hibe ahkâmına tâbidir. Bir şey karşılığında hibede bulunmak câiz ise de, bu şeyin mevcut ve malum olması, ayrıca derhal teslim edilmesi şarttır. Çünki hibe ancak kabz (teslim alma) ile tamam olur. Burada karşılık ne mevcut ve ne de malumdur. Üstelik ileri bir tarihte verilecektir. Bu bakımdan fâiz olur.
    13 Mart 2011 Pazar
  • Sual: Cuma günü ezan okunduktan sonra alış-veriş yapmak mekruh olduğuna göre, Cuma namazı ile mükellef olmayanlara da alış-veriş yapmak mekruh mudur?
    Cevab: Cuma günü iç ezan okunduktan sonra imam Cuma'nın farzında selâm verene kadar işiyle meşgul olmak veya alış-veriş yapmak Cuma ile mükellef olanlara tahrîmen mekrûh olur. Nitekim kadınlar, Cuma ile mükellef olmadıklarından onlara mekruh değildir. (Ni’met-i İslâm, Tefsir-i Kurtubî)
    22 Mayıs 2011 Pazar
  • Sual: Fetâvâ-yı Hindiyye’de “Selem satışında bâyi vekil tutamaz” diyor. Ben bir otomobil fabrikasında çalışıyorum. Müşterilerle selem akdi yapıyoruz. Selemde bâyinin vekil tutamamasının hikmeti nedir?
    Cevab: Selem vekili parayı (semeni) kabzettiği zaman, selem malı borcu zimmetinde kalır. Bir kimsenin kendi malını satıp, semeni başkasına şart kılması caiz değildir. Bunun için selem almakta vekâlet câiz değil, ama selem yapmakta câizdir (İbni Âbidin, Vekâlet bahsi). Selem malı satanların adamları, vekil değil, resul (haberci) sayılır. Akdi kendi adlarına değil, zaten firmanın, fabrikanın sahibi adına yapmaktadır. Şu halde câiz olur.
    17 Haziran 2011 Cuma
  • Sual: Fıkıh kitaplarında “Her şeye vekilimsin denilen umumî vekil, talâk, hediye, sadaka ve vakıftan başka her şeyi, sahibi adına yapabilir” sözünden sonra “Birisine, her şeyde vekilimsin dese, yalnız malını korumak için vekil etmiş olur. Her şeyde vekilimsin, emrin câizdir dese, bey’ ve şirâ ve hibe, yani hediye etmek ve sadaka gibi bütün muamelatta vekil yapmış olur” diyor. Şu halde birisini umumî vekil yapmak nasıl olmalıdır?
    Cevab: Vekâlet hususî ve umumî olmak üzere ikiye ayrılır. Belli bir işi yapmak üzere vekil etmişse, hususî vekildir. “Bana şu binayı al!” dese böyledir. “Sen benim her hususta vekilimsin” derse umumî vekâlet bahis mevzuu olur. Vekil, müvekkili adına her şeyi yapabilir. İmam Muhammed’e göre böyledir. Ancak İmam Ebu Hanife’ye göre boşama ile köle azadı ve vakıf dışında her şeyi yapabilir. Mezhebin asıl kavli ve fetvâ da böyledir.
    Fıkıhta hiçbir akide şekil şartı aranmadığı halde, umumî veya hususî vekâlet ile risâleti ayırmak için müvekkilin kullandığı lafızlara ehemmiyet verilir. Durup dururken “Ben seni vekil tayin ettim” gibi umumi ve mutlak bir sözle de umumî vekâlet sabit olur. Her şeyde vekilimsin sözü, şey tabiri kullanıldığı için, mallarını korumaya hamledilir ve vekâletin en alt derecesidir. Bu bu söze ilâveten “Emrin (işin) câizdir” dediği zaman, malı koruma yanında muamele salâhiyeti de vermiş olur. “Seni her işte vekil tayin ettim” demesi de böyledir.
    Böyle umumî vekil olan kimse, boşama, azat ve vakıf dışında, hibe, ibrâ gibi teberruları da yapabilir mi? Ebulleys gibi yapabilir diyen de vardır, Zahîre’de olduğu gibi yapamaz diyen de vardır. Fetvâya esas olan da yapamaz diyenlerin sözüdür. (İbni Âbidin, Vekâlet bahsi).
    17 Haziran 2011 Cuma
  • Sual: Bir fıkıh kitabında ınân şirketi anlatılırken diyor ki: “Şerîklerin hepsinin veyâ bir kısmının çalışması şart edilirse, sermâyeler ve işleri müsâvî olup, ba’zılarına veyâ ba’zıları çalışıp, çalışanlara fazla nisbetde kâr vermek câiz olduğu gibi, sermâyeler farklı olup, sermâyesi az olanlar çalışıp, kârı müsâvî olarak bölmek câiz olur. Sermâyesi çok olanın çalışmasını şart etmek câiz olmaz ve kâr, sermâyeler nisbetinde bölünür”. Inan şirketinde kâr şartnâmeye göre bölündüğüne ve yalnız sermâyesi çok olanın çalışmasını şart etmek câiz olduğuna göre, “sermâyesi çok olanın çalışmasını şart etmenin câiz olmaması ve kârın sermâyeler nisbetinde bölünmesi” ne demektir?
    Cevab: Inân şirketinde kâr sermâyeye değil, şartnâmeye göre bölünür. Ortaklardan birisi iş yaparsa, sermâyesi az bile olsa kendisine fazla kâr verilebilir. Ancak metindeki bir üst cümleden de anlaşıldığına göre, kâr eşit bölünüyorsa, sermâyesi çok olanın çalışması şart edilemez. Çünki bu karşılıksız bir kazanç olur. Çünki kâr ya sermâye veya müşteriye karşı damânı (mesuliyet) yüklenmenin karşılığıdır. Çalışmışsa, kâr şartnâmeye göre değil, sermayeye göre bölünerek adalet temin edilmiş olur. (İbni Âbidin, Şirket-i Inan bahsi).
    10 Temmuz 2011 Pazar
  • Sual: Birkaç kişi zekât ve fıtralarını vermem için bankaya para yatırmış. Halbuki fıkıh kitaplarında “İki zenginin de vekili olan kimse, bunların zekâtlarını, haberleri olmadan karıştırır, sonra fakire verirse, zekât verilmiş olmaz. Vekil sadaka vermiş olur. Zekâtları karıştırınca, kendi mülkü olur. Fakire, kendi malını vermiş olur” diyor. Bu halde nasıl davranmak icap eder?
    Cevab: Birkaç kişi, zekât veya fıtrasını bankaya yatırarak göndermiş ise, bunun karışmasını zaten önceden kabul etmiştir ve buna zımnen izin vermiş demektir. Nitekim fıkıh kitaplarında “Zenginlerin izni ile karıştırmış ise veya karıştırdıktan sonra ve fakirlere vermeden önce izin almış ise, caiz olur. Fakirlerin vekili olan kimse, aldığı zekâtları, habersiz karıştırıp, sonra fakirlere dağıtması caizdir. Zenginlerin vekilinin de, bunlardan izinsiz karıştırdıktan sonra vermesi caiz olur da denildi” diyor. Buradan anlaşılıyor ki, izinsiz karıştırmaya cevaz veren zayıf bir kavil de vardır. (İbni Âbidin, Zekât bahsi başı)
    8 Ağustos 2011 Pazartesi
  • Sual: Havale kabul eden ile havaleyi alan uyuşarak, havale olunan borçtan az veya çok verirse, havale verenden, bu verdiği mikdarı isteyebilir mi?
    Cevab: Havale kabul eden ile havaleyi alan uyuşarak, havale olunan borçtan az verirse, havale verenden, bu verdiği mikdarı isteyebilir. Havale olunan mikdarı isteyemez. Çok verirse, havale olunan mikdardan fazlasını isteyemez.
    Yani A, B’ye olan 100 lira borcunu C’ye havale ediyor. C, ödediği bu parayı sonra dönüp A’dan alacaktır. B ile C anlaşıp 80 lira veya 120 lira ödediği zaman, A’dan bu kadar para ister, havale olunan 100 lirayı isteyemez. Eğer ödediği 80 lira ise bir mesele yoktur. Çünki havale kabul eden, havale veren borçlunun halefidir, onun yerine geçer, onun haklarını kullanır. Ama 120 lira ödemesi A’ya iradesi dışında bir külfet getirir.
    Havaleyi alan, kabul edeni ibra, yani borcunu helâl ederse, havaleyi kabul eden, havale verenden bir şey isteyemez. Fakat, havaleyi alan, kabul edene hediye ederse, kabul eden, havale verenden, havale olunanı isteyebilir. İşte, bankaların, tüccarların, bono, sened kırmaları bunun için caiz değildir.
    Nitekim İbni Abidin bu hususta şöyle diyor: Havale kabul eden, havale edenden, havale olunan mikdarı isteyebilir. Havale alanla anlaşarak daha az vermişse, havale olunan mikdarı değil, verdiğini isteyebilir. (Arapça metn, Cild: IV, Sahife 305)
    8 Ağustos 2011 Pazartesi
  • Sual: Emlâkçıyım. Komisyon alacağıma karşı müşteri sened verdi. Kendisi kayıptır. Bu borç zekât nisabına katılır mı?
    Cevab: Kirâ (ve ücret) alacaklarının zekâtı verilmesi hususunda iki rivâyet vardır: Bir rivâyete göre, alacağını alıp üzerinden sene geçmedikçe zekât yoktur. Çünkü menfaat, hakikî mal değildir. Mehir gibi olur. Zâhir rivâyete göre ise zekâtı verilir. Nisap miktarı eline geçtiği zaman zekâtı vermek vâcip olur. Çünkü menfaatler hakikatte maldır. Ancak zekâtın vâcip olması için mahal değildir. Çünkü nisap olmaya yaramazlar. Bunlar bir sene devam etmezler. Bütün bu söylenenler, o kimsenin aldığı borçtan başka malı olmadığına göredir. Başka malı varsa, bu borç kazanılmış mal gibi, olur ve elindekine katılır. O halde alacaklının başka malı varsa, kirâ (ve ücret) alacağını nisaba katar. Eline geçince zekâtını verir. Hiç malı yok da sadece kirâ (ve ücret) alacağı varsa, bu alacak nisab mikdarını aşsa bile nisaba katılmaz. Dolayısıyla zekâtı verilmez. Bu borcun nev’i, yani zayıf, orta ve kuvvetli alacak olup olmadığı hususunda da üç rivâyet vardır. Zâhir rivayete göre ise orta borçtur. (İbni Âbidin, Zekât bahsi) Şu kadar ki senedli olmakla beraber borçlunun kayıp olması itibariyle alacağınızın zayıf alacak olduğu anlaşılıyor. Zayıf alacak nisaba katılmaz, ele geçtikten sonra o senenin zekâtı verilir.
    8 Ağustos 2011 Pazartesi
  • Sual: Nikâh yaparken, kadın bulunmaz, vekili veya velisi bulunursa, kızın, babasının ve dedesinin ismini söylemek kâfi midir? Şahitlerin bunları şahsen tanıması gerekir mi?
    Cevab: Nikâhta iki erkek veya bir erkek iki kadın şahidin bulunması akdin sıhhati için şarttır. Evlenecek kadının meçhul olmaması şarttır. Nikâhlanan kadının şahitlerce başkalarından ayrılması lâzımdır. Tâ ki bilinmezlik ortadan kalksın. Eğer yüzü örtülü olarak orada bulunuyorsa, kendisine işaret kâfidir. Ama ihtiyatlı olan yüzünü açmaktır. Şahsını görmezler de başka bir odadan sesini işitirlerse, orada yalnız başına bulunduğu takdirde nikâh caizdir. Yanında başka bir kadın daha varsa caiz olmaz. Çünkü meçhuliyet, bilinmezlik ortadan kalkmamıştır. Kadın gaip olur da şahitler sözünü işitmezlerse, meselâ nikâh akdini kadının vekili yaparsa bakılır: Şahitler kadını bilirlerse, onu kastettiğini anladıkları ismini zikretmek kâfidir. Kadını bilmezlerse, mutlaka kendi ismiyle babasının ve dedesinin isimlerini zikretmek gerekir. Koca için de böyledir. Bir kavle göre gaipte olan şahıs şahitlerce bilinen bir kimse olsa bile, akdin mutlaka ona izafe edilmesi lâzımdır. Nitekim gaip kadın veya erkeği şahitler tanıyorsa, yalnız ismini söylemek kâfidir.

    Bilmekten murad, nikâhı kıyılanın filan kızı filane olduğunu şahitlerin bilmesidir. Yoksa şahsını tanımaları değildir. İsim söylemek de şart değildir. Murad, ya isim yahut isim yerini tutacak ve kadını tayin edecek bir şeydir. Bir kimse birine kızını nikâh eder de adını söylemezse, o kimsenin iki kızı bulunduğu takdirde akit sahih değildir. Çünkü hangisi için yapıldığı belli değildir. Bir kızı varsa, akit muteberdir. Kızın ismini söylemese de olur. Ancak başka bir isim söyler, bu isimde bir kızı yoksa, nikâh olmaz. Bir kızı olan bir adam bir oğlu bulunan birine şahitler huzurunda “Kızımı senin oğluna nikâhladım” dese, öbürü de kabul etse, nikâh sahih olur. (İbni Abidin, Nikâhın musahhaf sözlerle akdi bâbı)
    19 Eylül 2011 Pazartesi
  • Sual: Düğünde başkaları tarafından getirilen hediyeler karz (borç) hükmünde midir?
    Cevab: Bu sual Fetâvâ-yı Hayriye'de sorulup cevaplandırılmıştır. Hayrü’r-Remlî şöyle cevap vermiştir: Bu meselede yaşadıkları beldenin örfü muteberdir. Örfe göre karşılıklı olarak gönderiliyorsa, onun karşılığını aynen vermek gerekir. Eğer misliyattan ise misli verilir, kıyemiyattan ise kıymeti verilir. Eğer örf bunun aksine ise, yani onu karşılık beklemeden hibe yoluyla veriyorlarsa, onun hükmü de diğer hükümleriyle birlikte hibe (hediye) gibidir. O halde helâk edilirse, geri alınamaz.
    İbni Âbidin hibe bahsinde der ki: “Bizim memleketimizde örf müşterektir. Evet, bazı köylerde düğünde gönderileni karz sayarlar. Hatta düğünlerde köyün kâtibini getirerek hediye edenleri ve hediyeleri yazdırırlar. Hediye edilen kişi de, birisi düğün yaptığında deftere müracaat ederek onun hediye ettiği değerde bir şey hediye eder”. Anadolu’nun bazı yerlerinde de böyledir. Hatta uzun zaman geçmişse, yüzü tutanlar, “Ben size daha önce şöyle bir hediye getirmiştim” diye hatırlatırlar.
    21 Eylül 2011 Çarşamba
  • Sual: İnternette .... diye bilinen bir sistem vardır. Bunun câiz olup olmadığı hususunda ne dersiniz? 1. Sisteme en az 330 TL vererek giriş yapılıyor. Bunun bir karşılığı yoktur. Bu paralar aşağıda açıklanacağı üzere üyeler ve sistemi kuran kişi arasında değişik yüzdelerle taksim ediliyor. Sisteme başkalarını da buraya dâhil edebilecek en az 4 kişiyi daha bulunduğunda artık para kazanmaya başlanıyor. Ve direkt getirilen üye sayısı 10''u bulduğunda büyük bir ilerleme kaydetmiş olunuyor. Bu bir ağ gibi uzayıp gidecek ve kişiler çoğaldıkça daha fazla para edilecektir. 2-Bu sistem, bazı firmalarla anlaşmış durumdadır. Üyelerinin, ile anlaşmalı iş yerlerinden indirimli alış-veriş yaptığı bir sistem. Üye olan kişilere ... diye adlandırılan bir kart verilmektedir. Ve alış-verişini yapan kişi kasada bu kartı gösterdiği zaman indirim kazanmaktadır. Bu indirim ise direkt hesabına nakit olarak yansıtılmaktadır. Örneğin benim üye yaptığım kişi alış-veriş yaptığında % 0.5’i, onun üye yaptığı kişi alış-veriş yaptığında ise yine ; % 0.5’i benim hesabıma nakit olarak geçmektedir. Kendi yaptığım alış-verişin ise ; % 1’i bana nakit olarak dönmektedir. İki alt üyeden sonraki alt üyelerin yaptığı alış-verişler ise belli bir sınıra geldiğinde ... pozisyon hesabı sistemi ile hesaplandıktan sonra hesabıma nakit olarak geçmektedir. Bu sistemde alt üyelerin alış-verişinden üst üyeler, üst üyelerin alış-verişinden de alt üyeler kazanabilmektedirler. Pozisyon hesabı sistemi bunu sağlamaktadır. Tabii üstte yer alan üyeler her zaman daha çok kazanır. Bu sistemde kazanç; yapılan alış-verişlerden elde edilen indirimin, üyeler arasında nakit olarak pay edilmesine dayanır. 100 TL lik alışverişte ; % ; 15 indirim varsa bu 15 TL nin: 1-Sistem 2-Üyeler 3-Çocuk ve Aile Yardımlaşma Fonu 4-Vergi Olarak Devlet arasında paylaşılmasıdır. Sistemde amaç; büyük bir tüketici topluluğu oluşturarak firmalardan indirim kazanmak ve alış-verişlerden üyelere para kazandırmaktır. Sorular: 1. Bu sistemden elde edilen para helal midir? 2. Alt veya üst üyeler haram olan bir alış veriş yaptığında (içki, domuz eti vs.) bize bir günahı olur mu? Çünkü onun alış verişlerinden diğerlerine de hisse verilmektedir. 3. Üye olurken karşılıksız para vermek caiz midir? Bu parayı daha sonra alamıyorsunuz. 4. Üyelerin pozisyon alırken verdikleri paralardan diğer üyelere de verilmesi caiz midir? Üyelere ve diğerlerine yüzdelik durumuna göre taksim ediliyor.
    Cevab: 1-Bu bir ortaklık ise, sermayeyi geri alamamak şartı, bu ortaklığı ifsad eder. Borç ise keza. Bu para hibe ise, ortaklara önceden tayin edilmiş nisbetlerde verilmesi caizdir. Ama bu hibenin şartı, istikbale matuftur. Hibede karşılığın derhal kabzedilmesi gerekir. Yoksa şart fasid olur. Öyle anlaşılıyor ki, burası bir klübdür. Klübe âzâlık para iledir.
    2-Üyenin domuz, içki satın alması veya satması, diğerlerine sirayet etmez. Vekâlet mevzubahis değildir. Alışverişinden hisse verilmiyor. Komisyon veriliyor. Bu satış darülislamda sahih değildir. Binaenaleyh bu satıştan komisyon talebi de caiz değildir. Ama firma verirse, kendi ihtiyarıdır, alınır.
    3-Firmanın dilediği müşteriye tenzilat yapması, müşteri getirene prim vermesi caizdir.
    4-Para hibe veya klübe giriş ücreti olarak veriliyor ise, ortaklara önceden tayin edilen şart nisbetinde diğerlerine dağıtılması caizdir.

    Netice itibariyle bu şekilde bir işe açıkça haram veya fâsid denemez. Ama içinde fâsid unsurları barındırdığı da bir gerçektir. İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed, İslam ahkâmına göre idare edilmeyen memleketlerde, müslümanın menfaatine olmak ve karşılıklı rıza şartıyla fâsid muamelelerin sahih sayılacağını ictihad buyurmuştur.

    İşin başka bir ciheti de şudur: Tecrübeler göstermiştir ki, bu gibi kolay yoldan para kazandırmayı va’d eden işler, suiistimallere elverişli ve sonu gelmeyen işlerdir.
    18 Ekim 2011 Salı
  • Sual: Kilo ile kurban satın almak câiz midir?
    Cevab: Canlı hayvanın etini tartı ile satmak bâtıldır. Canlı hayvan etini tartı ile satmak veya satın almak isteyen kimse, pazarlık yerinde hayvanı tartıp etini kilo üzerinden kendi kendine hesap edip çıkardığı fiyata göre canlı hayvanı toptan pazarlık ederse, yani satış hayvan üzerinden yapılırsa câiz olur. Kilo fiyatı bellidir. Hayvan tartılır. Bir fiyat söylenir. Bu fiyat üzerinden pazarlık yapılırsa, akid sahih ve kurban muteber olur. Eğer bazı büyük marketlerde yapıldığı gibi, kurban kesildikten sonra tartılıp fiyat tayin edilirse yine caiz değildir. Çünki satılan hayvanın fiyatı baştan belli olmalıdır. (İbni Abidin, Alışveriş bahsi). Daha önceki senelerde bilmeden bu şekilde kurban kesmiş olan kimsenin kurbanı sahihtir. Günahı için tövbe etmek gerekir.
    6 Kasım 2011 Pazar
  • Sual: Hava parası almak caiz midir?
    Cevab: Normal şartlarda kira müddeti bittiği halde, çıkmak için kiralayandan veya bir başkasından hava parası istemek ve almak caiz değildir. Kira müddeti bitmeden kiralayan çıkarmak isterse, çıkmak için tazminat istemek câizdir. Bir kimse mülk sahibinin izniyle malda vitrin, dolap, makine, hark, su değirmeni, bina gibi şeyler yapmışsa, kira müddeti bittiği zaman çıkarılmak istenirse, kiracının bunlara karşılık bir tazminat istemesi caizdir. Buna hulüvv veya ferağ akçesi denir. (İbni Abidin, Alış-veriş bahsi)
    15 Kasım 2011 Salı
  • Sual: Alışveriş yapmak için dükkâna gelen travesti tabir edilen kişileri dükkândan kovmak caiz mi?
    Cevab: Asla uygun değildir. Travesti olmak en nihayet günahtır. Herkese güler yüz ve tatlı dil lâzımdır.
    15 Kasım 2011 Salı
  • Sual: Esrar, afyon gibi uyuşturucular hakkında dinî hüküm nedir? Haramlık dereceleri içki gibi midir?
    Cevab: İçkilerin bile haramlık derecesi aynı değildir. Az içmekle çok içmek de haramlık derecesi bakımından aynı değildir. Bunların ilaç, narkoz olarak kullanılması ve satılması caizdir.
    15 Kasım 2011 Salı
  • Sual: Online kumar oynatan bir internet sitesinde çalışmanın dinî hükmü nedir?
    Cevab: Dârülislâmda İmameyn’e göre tahrimen mekruh, İmam Ebu Hanife’ye göre câizdir. Dârülharbde ikisine göre de câizdir. Ama kazancı tayyib, bereketli değildir.
    15 Kasım 2011 Salı
  • Sual: İçki de satılan yerden alışveriş yapmanın hükmü nedir?
    Cevab: İçki satmayan emsali varken yapmamak iyidir. Ancak kazancı helâl ve haram karışık olan ile akid yapmak sahihtir. Şu kadar ki, içki satışının semeni, para üstü olarak alınmaz. Ama kasaya koyup diğer paralarla karışırsa, almak câiz olur.
    15 Kasım 2011 Salı
  • Sual: İçki için fıçı üretimi; içki partileri için mekân hazırlama işinde çalışmak caiz midir? Bu kişinin kazancı helâl midir?
    Cevab: İkisi de câizdir. Nitekim İmam Ebu Hanife’ye göre ücret ile zimmînin şarabını taşımak, üzümünü toplayıp sıkmak, kilise tamir etmek caizdir. Çünki işin bizzat kendisinde günah yoktur. Ancak tayyip, bereketli kazanç değildir.
    15 Kasım 2011 Salı
  • Sual: Fotoğraf stüdyosu açmak caiz midir? Kazandığım para haram mı olur?
    Cevab: Câizdir. Ayna satmaya benzer. Çünki fotoğraf çekmek ile canlı resmi yapmak aynı şey değildir. Mısır başmüftüsü Bahîtü’l-Mutiî bu hususta bir risale kaleme almıştır.
    15 Kasım 2011 Salı
  • Sual: İçki reklamı olan formalarla spor yapmak caiz midir? Spor yaparken nelere dikkat etmek gerekir?
    Cevab: Mekruhtur. Başkalarının görmesi dinen câiz olmayan yerlerinin açılmamasına, farzların terk edilmemesine, oyun üzerinde kumar oynanmamasına (başkası ile bahse girişmek veya başkaları bu oyun üzerine spor-toto gibi bahis oynamak gibi) dikkat etmelidir.
    15 Kasım 2011 Salı
  • Sual: Bir muhasebeci, vergi kaçıran mükelleflere göz yummaktan ve onlara yardımcı olmaktan dolayı mes'ul olur mu?
    Cevab: Müşterilerinin kabahatlerini araştırmakla mükellef değildir. Gerekirse kendilerine bir defa ikaz eder. Nitekim fıkıh kitaplarının vekâlet bahsinde, dava vekilinin müvekkilinin aleyhine beyanda bulunamayacağı yazar.
    15 Kasım 2011 Salı
  • Sual: Çocukları okula göndermeyip çalıştırmak haram mıdır?
    Cevab: Babanın çocuğuna hayatta lâzım olacak bilgileri öğretmesi vecibedir. Bugün bunlar kısmen mekteplerde veriliyor. Ancak her çocuk okuyacak diye bir kaide yoktur. Zeki ve kabiliyetli çocuklar okur. Okuyamayacak olanlar, istidatlarına göre mesleğe yönlendirilir. Okumayacak çocuğu okutmak, hem çocuğa kötülük olur; hem de istidatlı olanların önünü kesmek demektir. Bu bakımdan okumayacak çocuğu okutmamak, hayırlı olur. Bir meslek öğrenmiş olur. Mektebe gitseler, belki asalak olacaklardır. Bu bakımdan, ebeveynin, çocuğu için hayırlı görerek onu okutmaması, mesleğe yönlendirmesi caiz, hatta iyidir. Hiç okutmayıp meslek de öğretmemek, ebeveyn vazifesini yerine getirmemek olur ki günahtır. Anne-babanın ihtiyacı varsa, çocuğu bünyesine uygun işte çalıştırmaları ve getirdiğinden nafaka yapmaları caizdir. Ancak yine de çocuğa din ve dünya bilgilerinden yetecek kadar öğretmeleri farzdır.
    15 Kasım 2011 Salı
  • Sual: Veznedar, gün sonunda fazla çıkan paraları alabilir mi? Bunlarla diğer günlerdeki açıkları kapatabilir mi?
    Cevab: Fazla çıkan paralar verenin rızasıyla verilmişse veznedarındır. Değilse lukatadır. Sahiplerine geri vermelidir. Sahibi çıkmazsa fakirse alabilir.
    15 Kasım 2011 Salı
  • Sual: At yarışları caiz midir? Hipodromda at antrenörlüğü, at işletmeciliği, veterinerlik gibi meslekler caiz midir?
    Cevab: At yarışı oynamak kumardır, caiz değildir. Bahsettiğiniz işlerin kendisi haram değildir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Çaycının, dem iyi çıksın diye, çaya karbonat atması caiz midir?
    Cevab: Müşteriyi aldatmak haramdır.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: İçkili otellerde kalmak ve yemek yemek caiz midir?
    Cevab: Yapılan işin kendisi haram değildir. Malı haram ile karışık olan kişiyle muamele yapmak câizdir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Huzurevinde çalışan kişi, o insanları yıkamak durumunda kalıyor. Bunun gibi şeyleri yapmak dinen câiz midir?
    Cevab: Doktor gibidir. Câizdir. Zaruretler memnuları (yasakları) mübah kılar.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Bazı kuruluşlar, halktan yardım toplamak maksadıyla çekiliş düzenliyorlar. Böyle bir çekilişe katılmakta mahzur var mıdır?
    Cevab: Hayır için değilse, yani elde edilen paralar, fakirlere, muhtaçlara dağıtılmıyor veya bir hayır işine sarfedilmiyorsa, kumardır, mahzurludur.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Bazı İslâm büyüklerinin insanları imamlık ve müezzinlik yapmaktan, başkasına kefil ve vasi olmaktan men eden ifadelerine rastlıyoruz. Bu ifadelerde ne anlatılmak istenmektedir?
    Cevab: Bunlar veballi işlerdir. Ehliyet ve adalet gerektirir. Herkes bunu beceremez. Kul hakkına ve günaha düşer. Nitekim Hazret-i Ömer, vasi olmak ilk defasında saflık, ikinci defasında ahmaklık, üçüncü defasında hâinlik demektir buyurmuştur. Ancak bu işler yerine göre farz veya sünnet-i kifâyedir. Yapılmazsa, herkes günaha girer veya kerâhate düşer. Onun için kendine güvenenin böyle bir işe girişmesi, girişmeden evvel de fıkıh kitaplarındaki hükümlerini öğrenmesi ve mümkün mertebe adalete riayet ederek vazife yapması gerekir. İmam, müezzin, kadı, kefil, vekil, vasi olmak çok sevaplı işlerdir. Nitekim İmam Ebu Hanife, kendisine yapılan kadılık teklifini adaletle hükmedemeyeceğinden korkarak kabul etmemiş, bu yolda işkencelere maruz kalarak vefat etmiştir. Talebeleri İmam Ebu Yusuf, Züfer ve Muhammed ise kadılık vazifesi kabul edip insanlara faydalı olmayı tercih etmiştir. Herkesin ve her devrin hâli başkadır. Demek ki hakkıyla vazife yapamayacağından korkan kimsenin böyle işleri kabul etmemesi takvâ, etmesi fetvâdır. İhlâsla hareket edene Allah yardım eder. Nitekim "Kim Allah'ın dinine yardım ederse, Allah da ona yardım eder; ayağını sağlam tutar" âyet-i kerimedir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Güvenlik görevlilerinin cuma namazına gidememesi hakkında bilgi verir misiniz?
    Cevab: Özür sebebiyle gitmemek dârülharbde câizdir. Dârülislâmda zâten izin verirler. Çok kritik hallerde burada da gitmemek câizdir. Cuma namazına gidemeyen öğle namazını kılar.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Bazı memur ve işçiler sıhhatli günlerinde bile hasta raporu alıp şahsî işleriyle meşgul oluyorlar. Bunların çalışmadıkları günün ücretini hak ettiklerini söylemek mümkün müdür?
    Cevab: Hususi firmada veya hakiki şahsa çalışıyor ise, aldığı para haram olur. Memur ise, hakikî şahıs olmayan devlete karşı bir günahtan söz edilemeyecek olsa bile, bundan birisi zarara uğramışsa memur günaha girer.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Yıllık iznim dosyama eksik işlendiği için, iki gün izin hakkım varmış gibi gözüküyor. Bunu kullanmak kul hakkına girer mi?
    Cevab: Aldatmak câiz değildir. Âmirinize gidip gerçeği anlatmanız, size daha fazla avantaj temin eder.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Bazı kişiler bankalara prim yatırarak ikinci emeklilik hakkı kazanıyorlar. Dinen bu özel emeklilik câiz midir?
    Cevab: Garer (belirsizlik) bulunan bir muamele olduğundan dârülislâmda câiz değildir. Dârülharbde İmam Ebu Hanife ve Muhammed’e göre câizdir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Ticari maksatlı toplantı, düğün ve seminer salonu işletmek caiz midir? Günümüz düğünlerinin birçoğunda, kadınlı erkekli aynı salonda ve müzik eşliğinde düğün yapılmaktadır. İçkisiz olmak şartıyla, böyle bir iş yeri işletebilir miyim?
    Cevab: Seminer salonu işletmenin mahzuru yoktur. Düğün ve sair eğlencelerde helâl ve haram karışık ise, kendisi işletirse, günaha vesile olmak mekruhtur. Kendisi işletmez de mülkünü kiraya verirse bunun kendisi haram olmadığından içkili düğün yapsalar bile mülk sahibine câizdir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Teknokask, laptop gibi teknolojik mamulleri yangın, kırılma ve benzeri haller için sigortalatmak câiz midir?
    Cevab: Dârülislâmda câiz değildir. Dârülharbde İmam Ebu Hanife ve Muhammed’e göre kazâ sigortası yapmak ve yaptırmak câizdir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Siftah açmak hakkında bilgi verir misiniz? Halk arasında, sabah siftah yaptığımızda parayı yere atmak, sakala sürmek hurâfe mi, yoksa dinimizde böyle bir şey var mı?
    Cevab: Yere atmak paraya kıymet vermemeyi, sakala sürmek ise bereket ve kanaati ifade eder. Dinimizde yok ise de gelenek olmuştur. Mahzuru yoktur.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Nakit paraya sıkıştığımızda, kredi kartı ile altın alıp bunu hemen geri bozdurmak ve bu parayı kullanmak câiz midir?
    Cevab: Altının, kâğıt para karşılığı taksitle veya kredi kartıyla alınması câizdir. Alınınca mülkü olur, dilediğini yapabilir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Ülkemizin kalkınması için yerli mallarını mı tercih etmeliyiz? Bu durum yabancı ülkelerle dostluk bağlarımızı koparıp ırkçılık yapmamız manasına gelir mi?
    Cevab: Yerli veya yabancı mal satın almanın dinen ve hukuken bir hükmü yoktur. Hangi ülkeden olursa olsun kaliteli malı tercih etmelidir. Yerli malını üretenlerin de ekseriya Türk-İslâm kültürüne bağlı kimseler olduğu söylenemez.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: İnternet üzerinden faaliyet gösteren bir marketing şirketi kurup, satış ağı şeklinde kazanılan prim caiz mi?
    Cevab: İnternet üzerinden kredi kartıyla veya ödemeli olarak alış-veriş yapmak câizdir. Satış ağı şeklinde kazanılan paraya ise, komisyon veya vücûh (itibar) ortaklığı hissesi olarak değerlendirilerek cevaz verilebilir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Tatlı, meyve, sebze gibi yiyecekleri tartarken, ambalajın, kutunun veya poşetin darasını almak gerekir mi? Darasını almadan yiyecekle beraber tartmanın bir mahzuru var mıdır?
    Cevab: Gerekir ise de, alınmayıp tarttıktan sonra “Borcum nedir?” diyerek götürü satış yapınca mahzur kalmaz.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: İslâmiyete göre, vergi vermenin ve fatura kesmenin hükmü nedir? Bir alışveriş yaptığımızda fiş veya fatura alma mecburiyeti var mıdır? Fiş vermeyen günaha girer mi?
    Cevab: Müslüman kanunlara riayet etmeli, suç işlememelidir. Aksi takdirde ceza ve zarara uğrar ki bu dinen câiz değildir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Mal almak için birisine para verilse, o kişi de malı ucuza alsa, kalan parayı kendisi için alabilir mi?
    Cevab: Vekil, müvekkil gibidir. Malı kaça almışsa, müvekkilinden o kadar alabilir. Müvekkili rıza gösterirse veya önceden ücretli vekâlet için anlaşılmışsa alabilir. Malı pahalıya almışsa, aradaki farkı da kendisi karşılar, müvekkilinden alamaz veya malı kendisi alır müvekkilinden aldığı parayı iade eder.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Kurayla ve taksitle otomobil veya ev satan organizasyonlara dâhil olmak câiz midir? Sistemden çıkınca verdiğimiz taksitler geri verilmekle beraber, organizasyon ücreti geri ödenmiyor. Kurada ilk/son çıkan kişi daireye farklı ücret ödüyor.
    Cevab: Organizasyon ücreti muamele masrafı olarak görülebilir. Organizasyona girdikten sonra ortada olmayan ev veya arabayı satmak câiz değildir. Kurada ismi çıkınca, hazırdaki ev veya arabayı öncekilerden ve sonrakilerden farklı fiyat ve taksitlerde satın almak üzere akit yapılırsa câiz olur.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Kumar oynayan bir site ile ortaklık kurmak, web sitemizin modelini verip hisse almak câiz midir?
    Cevab: Kumar oynamak caiz değildir. Kumar oynatan site ile ortak olmak İmam Ebu Hanife ve Muhammed’e göre dârülharbde câizdir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: İnternet kafe işletmek haram mıdır?
    Cevab: Yapılan işin kendisi haram olmadığından câizdir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Arsası alınmış, projesi onaylanmış, ancak inşaatı henüz başlamayan bir yerden devre mülk veya daire satmak caiz midir?
    Cevab: Mevcut olmayan malı satmak câiz değildir. Hanefî mezhebinde menfaat ve hak da satılamaz. Bunun için, arsayı müteahhide verip de, buna karşılık, buraya yapacağı apartmandan kat almak câiz olmaz. Bunun gibi bir müteahhidden, yapacağı bina, yapılmadan satın alınamaz. Bu bina ve apartman katı, yapılmadan önce, selem yolu ile de satın alınamaz. Çünki, malı vermek zamanı gelinceye kadar çarşıda bulunmayan şey ve misli bulunmayan şey selem yapılamaz. Parayı emânet veya borç verip, bina bitince bu para üzerinden satış yapılır. Binayı müteahhide istisnâ yolu ile yaptırmak câizdir. Binanın teslim zamanı belli olmasa veya bir aydan az olsa, sözbirliği ile câizdir. Bir aydan çok olursa, İmameyn’e göre, istisnâ yine sahih olur. Bu maddelere uyularak, arsanın belli bir kısmı, meselâ üçte ikisi, hisse-i şâyıa olarak müteahhide veresiye olarak satılır. Müteahhidden alacağı olan paranın karşılığı olarak, istenilen kat, müteahhide istisnâ yolu ile yaptırılır. Çünki, kendi arsasına, projesine göre, istisnâ yolu ile apartman yaptırılması câizdir. İstisnâ yolu ile yaptırılacak apartmanın veya katın proje ve planının ve kullanılacak her malzemenin cinsinin ve fabrikasının önceden söz kesilirken bilinmesi, kararlaştırılması lâzımdır. Mâlikî mezhebinde üst hakkı (apartmandaki daire hissesi) müstakilen satılabilir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Ticarî taksi, dolmuş, otobüs gibi hatlar vatandaşın eline geçtikten sonra, astronomik fiyatlara satılıyor. Bu astronomik fiyatlara satılan hatlara ödenen para caiz midir?
    Cevab: Hak, tek başına satılamaz. Ancak satılması örf olmuşsa satılabilir. Taksi, dolmuş, otobüs hattı gibi hakların satılması (hulüvv) hakkın ferağı olarak görülür. Bu da Mâlikî ve bazı Hanefî âlimlerine göre caizdir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Emitasyon, sahtecilik, bir başka deyişle meşhur markaların ismiyle sahte elbise üretmek marka taklidi yapmak câiz midir?
    Cevab: Burada sahtecilik yok, taklit vardır. Marka sahibi râzı değilse, câiz olmaz. Marka sahibi râzı ise, fark bâriz ve müşteri kandırılmıyorsa câizdir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Kaçakçılık yapmak, kaçak mal alıp satmak caiz midir?
    Cevab: Müslüman kanunlara uymalıdır. Ceza ve zarara uğramak câiz değildir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Günümüz dünyasında vakıf malları hususiyetini yitirdi mi, alınıp satılabilir mi?
    Cevab: İslâm hukukuna göre vakıf malı, harap olup vakfa faydalı olacak başka bir malla değiştirmek maksadı dışında satılamaz. Şer’î manada vakıf kurmak, şimdiki kanunlara göre mümkün değildir. Bugün bir vakıf malı, vakıf maksatlarına uygun olarak kullanılıyorsa, alınıp satılamaz. Vakıf olmaktan çıkarılmış ise, gaspçının veya mürtedin elinden kurtarmak maksadıyla alınıp mülk edinilebilir ve başkasına satılabilir. Zira gâsıp, gasp etmekle habis de olsa mâlik olmuştur.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Yıkılan bir câminin yeri, câmiden başka bir maksatla kullanılabilir mi? Satılabilir mi? Yerine ev veya işyeri yapılabilir mi? Yoksa kıyâmete kadar ibâdethâne olarak kalması mı gerekir?
    Cevab: Yıkılıp, yeniden inşâına imkân verecek kadar geliri olmayan vakıflar satılamaz. Benzeri maksatlarla hizmet veren vakıflara tahsis edilir. Meselâ bir imârethâne harab olup müstağnâ (istifade edilemez) vaziyete düşse, gelirleri yakındaki bir başka imârethâneye sarfedilir. Bu da yapılamazsa vakfın enkazı ve eşyâsı vakfedene veya vârislerine döner. Bunlar belli değilse lukata hükmüne girer. Yani beytülmâle verilir; bu da yoksa satılıp fakirlere dağıtılır. Arsası ise vakıf olarak kalır. Çünki arsayı kirâya verip istifade etmek mümkündür. İslâmiyete göre idare olunmayan yerlerde yıkılan bir mescidin arsası vakfedenin mülkiyetine, yoksa vârislerin mülkiyetine döner. Bunlar mevcut değilse lukata hükmündedir. Fakirlere verilir. Bir câmi gâsıbın veya mürtedin elinde ise, kurtarmak maksadıyla satın alınıp, tekrar câmi yapılabilir. Bu mümkün değilse, başka maksatlarla kullanılabilir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Bir babanın hayattayken vârislerinden birine bir malı hibe etse, baba vefat ettikten sonra diğer vârisler o maldan miras haklarını isteyebilirler mi?
    Cevab: Hibe edip (bağışlayıp) teslim edince o malla hibe edenin ve vârislerinin alâkası kalmaz. İsteyemezler. Ama ölüm hastalığında hibe etmişse, hibe ancak mal varlığının (varsa borçtan artan kısmının) 1/3 ünden muteberdir. Vârisler geri kalanı isteyebilirler. Birisine 500 lira hibe edip ölse, geride 1000 lira malı kalsa, 100 lira da borcu olsa, hibenin ancak 300 lirası muteberdir. Ölüm hastalığı, kişinin ölümünden bir sene kadar evvel teşekkül eden, hastada ölüm korkusu doğuran ve ölümle neticelenen kanser gibi hastalıklardır. Batan gemide, salgın hastalık çıkan yerde, cephede düşmanla çatışmada, doğumda ölen kimsenin hâli de böyledir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Riyâdü'n-Nâsıhîn'de "Satılan şeyin ayıbını ve satın alınan şeyin kıymetini gizlemek fâiz olur" diyor. Bir kimse sattığı malı kaça aldığını söylemek mecburiyetinde midir?
    Cevab: Satış akdinde malın belli bir fiyatı olur (semen). Bu malın kaça mal olduğunu, kaç liraya alındığını söylemek lâzım değildir. Yukarıdaki ifadede kasdedilen, satın alınan malın kıymetini satıcının saflığından veya başka bir şeyden faydalanmak suretiyle gizleyerek, düşük fiyatla almaktır. Bir malın antika olduğunu bilmeden satan kimsenin malını ucuza almak böyledir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Bir kasaba gidince, meselâ 1 kilo et ver diyoruz. Ama o bir kiloyu biraz aşkın et veriyor. Hiç konuşmadan parayı uzatsak, bâyi para üstünü verse, böyle alışveriş olur mu?
    Cevab: Götürü satış olur. Sahihtir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Alışveriş yaparken 1 kilo et ver yerine, şu kadar liralık et ver demek mi daha uygun olur?
    Cevab: Hayır gerekmez. Borcum nedir veya buna ne vereceğim denince götürü satış olur. Bu akid muteberdir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Pastaneden alışveriş yaparken 3 poğaça ve 3 simit istemiştim. Bana toplam şu kadar dedi. Parasını verdim. Eve geldiğimde 4 tane poğaça koymuş olduğunu anladım. Ama yemiş bulunduk. Sonra pastaneye gittim. Fazladan verdiği poğaçanın fiyatını ödedim. İlmihâle baktım: Toptan alınan şeyler, meselâ 100 koyun 100 lira şeklinde satın alınıp, sürü fazla ya da eksik çıksa, satış fâsid olur diyor. O zaman bu benim yaptığım satış fâsid mi oldu?
    Cevab: Koyun mislî mal değildir. Poğaça ise mislî maldır. Yani ya iade edilip semen geri alınır; yahud kabul edilip eksik semen ödenir. Siz kabul etmişsiniz. Zaten yanlışlıkla koymuş, bu fesad değildir; hata sayılır.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Bir kimse, alışveriş yaparken kasada bir sürü şeyin fiyatını toptan ödese; hepsini götürü usulü satın alsa; eve gelip kontrol ederken fişte meselâ peynirin fiyatının yanlış yazıldığını, daha fazla para ödediğini fark etse ne yapar? Bu peynire ödediği fazla parayı geri alabilmek için ya bütün satışı bozacaktır. Çünki hepsini toptan almıştır. Aldığı bütün malları iade edecek ve parasını geri alacaktır. Ya da o haliyle kabul edecek; ama bu sefer de aldanmış olacaktır. Müslümanın aldanması da caiz değildir. Böyle bir halde markete gidip peynirin fiyatına fazla ödeme yaptığını söyleyip fişi ibraz etse, market de yanlışlıkla ödenen fazla parayı geri verse caiz olmaz mı?
    Cevab: Götürü satışta malın ölçek kıymeti belli ise, yani ölçeği şu kadar olmak üzere bir yığın mal götürü satılırsa, böyle satış câizdir. Malum olan birim fiyatına göre mal eksik ise, alıcı muhayyerdir. İsterse akdi bozar, isterse malı kabul eder ve satış bedelindeki fazlalığı taleb eder. Nitekim götürü satışta malın birim fiyatı bilinirse, muhayyerlik hakkı doğar. (İbnü’l-Hümâm, Fethü’l-Kadîr)
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Alışveriş yaparken “aldım, sattım” gibi geçmiş zaman söylenerek alışveriş yapılması lâzım geldiği, "evet" gibi âdet olan kelimeleri söyleyince şimdiki zaman mânâsını düşünmemiz gerektiği fıkıh kitaplarında yazıyor. Geçen gün bir mal aldım ve kasiyere fiyatını sordum. Şu kadar lira dedi ve alıyor musunuz diye sordu? Ben de evet manasında başımı salladım. Parasını ödedim ve çıktım. Sonra aklıma geldi ki içimden "şimdi alıyorum" gibi bir şey geçirmedim. Bu alışverişimiz sahih oldu mu?
    Cevab: Malın fiyatı belli ise, bu parayı satıcıya verip, malı almakla akid sahih olarak kurulur. Buna bey’-i muâtât denir. Yukarıda söylenenler, böyle olmayan, icap ve kabulün sözlü beyan edildiği satışlardır. Akid sahihtir. Vesveseye gerek yoktur.
    20 Kasım 2011 Pazar
  • Sual: Alışveriş yaparken 1 kilo çikolata alınsa, ama içine bir kaç tane yanlışlıkla başka marka ve fiyatta çikolatadan karışmış olduğu görülse, ne yapmak gerekir? Bu farklı olan çikolataları geri mi vermeli? Yoksa yenebilir mi? Bu farklı çikolatalar geri verilirse, alınan eski kiloda eksilme çıkacağından satış bozulur mu?
    Cevab: Hata muhayyerliği vardır. Alıcı ister kabul edip, yer; fiyatı fazla ise farkı öder; isterse malı geri götürür ve parasını geri alır. Yediği kadarı ücretten düşülür.
    20 Kasım 2011 Pazar
  • Sual: Bir yakınımız, “Bir komşumuz bir giysi istediğinde ya da eve gelen misafir bir giyecek istediğinde ona verdiğimiz zaman ya hediye etmemiz, ya da ona satmamız lâzımdır. Kullanmak için ödünç veremeyiz, haram olur. Çünki fıkıh kitaplarında ev, dükkân, elbise gibi kıyemî malları ödünç vermek fâsiddir ve hemen geri vermek lâzımdır diye yazar” dedi. Bir komşumuz gelip, bir kıyafetimizi ya da başka kıyemî bir eşyamızı kullanmak ve sonra geri getirmek üzere istese, hatta bir tarih de belirtse, meselâ bu cuma getiririm dese, biz de versek, fâsid mi olur? Bu verdiğimizi kullanması haram mı olur?
    Cevab: Kıyemî malın ödünç verilmesinin câiz olmaması demek, bunun karz akdi ile verilmesinin câiz olmaması demektir. Karz, ancak para, buğday gibi mislî ve istihlâk olunan (tüketilen) mallarda olur ve burada malın aynısı değil, misli, benzeri ödenir. Kıyemî mallardaki ödünç, âriyet akdi ile olur. Malın aynısı iade olunur. Elbise ödünç verilir; aynen geri iade edilir. Helâk olmuşsa, kıymeti ödenir. Türkçe bazen kifâyet etmiyor. Karz’ın da, âriyetin de karşılığı ödünç olunca, yakınınız böyle anlamış.
    20 Kasım 2011 Pazar
  • Sual: Evde annem, kardeşim ve ben birbirimizin eşyalarını istediğimiz gibi kullanabilmek hususunda birbirimize izin verdik. Bu halde kullanmak câiz olur mu? Birbirimizin mallarını başkalarına da verebilir miyiz "İstediğimiz gibi" kullanma izni aldığımız için?
    Cevab: İzin vermeseniz de kullanabilirsiniz. Çünkü kullandıktan sonra da izin verilebilir. İzin vereceğini bilmek veya çok zannetmek de kullanmayı mübah kılar. Başkasına âriyet verilmemesi önceden şart koşulmamışsa ve kullananın değişmesiyle değişmeyen bir mal ise, başkasına âriyet verilebilir. İmam Şâfiî ve İmam Ahmed’e göre verilemez.
    20 Kasım 2011 Pazar
  • Sual: Bir yakınımız şöyle dedi: “Meselâ bir mağazadan bir mal alındı. Sonra herhangi bir sebepten ötürü geri iade edildi. Önce parayı geri almak gerekir. Ondan sonra isteniyorsa o mağazadan yeniden bir mal alınabilir”. Bazı mağazalar, bu malın yerine başka bir mal alabilirsiniz; paranızı geri veremeyiz diyor. Bu halde parayı geri kabz etmeden, bu para karşılığında yeni bir mal almak caiz olur mu?
    Cevab: İkalede veya şart muhayyerliğinin kullanıldığı hallerde, akid bozulup mal iade edildiğinde, parayı geri almak şart değildir. Malı iade edince, bedeli olan para, mağaza sahibinin uhdesinde müşteriye ödenecek bir borç olarak kalır. Sonra yeni malı alınır. Bu paranın karşılığı olarak akid yapılır.
    20 Kasım 2011 Pazar
  • Sual: Her hafta kapımıza sütçü geliyor. Kilosu 2 liradır. Kapımıza 6 lira bırakıyoruz. Daha sonra apartmanın otomatına basıyoruz. Sütçü önce parayı alıyor; sonra sütümüzü getiriyor. Biz sütçüyü bu sayede hiç görmüyoruz. Böyle alışveriş caiz midir?
    Cevab: Satıcıyı görmek lazım değildir. Telefonla bile satış yapılır. Satıcının, alıcının, semenin ve malın belli olması kâfidir. Bu şekilde alış-verişe bey’ül-muâtât denir. Hiç konuşmadan fiyatı belli olan mal alınıp, semen (para) verilir. Böyle alış-veriş caizdir.
    20 Kasım 2011 Pazar
  • Sual: Alışveriş yaparken satıcının malına dokunmak caiz midir?
    Cevab: Kirletmemek, buruşturmamak, zarar vermemek şartıyla elle muayene câiz ve bazen lâzımdır. Ekmek gibi bir mal ise, dokunup almamak kul hakkı olur.
    21 Kasım 2011 Pazartesi
  • Sual: Vaktiyle bazı alışverişler yapmıştım. Sonradan bunların fâsid olduğunu öğrendim. Şimdi benim parama haram karışmış mıdır? Ne yapmalıyım?
    Cevab: Fâsid muameleyi bozmak, yeniden sahih olarak kurmak gerekir. Bu mümkün değilse, fâsid muameleden elde edilen mal veya semen mülk olur. Tevbe etmek gerekir. Bir muamelenin şer'en mahzurlu olması, ondan kazanılan paranın da haram olduğu manasına gelmez. Yapılan muamele, kazanılan paraya tesir etmez. Ancak bu mal, gasb, zulüm, rüşvet, hırsızlık, fâiz, haraç ve hıyânet yollarından biri ile ve şarap satarak elde edilmiş olsaydı, malın tamamını habîs yapardı. Bu mal tazmin edilmedikçe, o mülk kullanılmaz.
    29 Kasım 2011 Salı
  • Sual: Fıkıh kitaplarında, “Ustanın, yaptığı şeyi belli zaman için garanti etmesi, sahih değildir. Bu zaman içinde bozulursa, tamir etmez” yazıyor. O halde garantili mamul alıp satmakta ve o mamul bozulursa ücretsiz tamir ettirmekte mahzur var mıdır?
    Cevab: Hanefî mezhebinde taraflardan birine menfaat getirmeyen şart yapılmaz, akde de tesir etmez. Taraflardan birine fayda sağlıyorsa, akdi fâsid yapar. Bu bakımdan garanti şartıyla satışta, şart muteber değildir. Garanti etse bile, usulüne uygun yapmışsa, tamir etmesi gerekmez. Mal ayıplı çıkar ise, zaten alıcı muhayyerdir. Akid yapılırken, garanti şart edilmezse, önceden belli olsa bile, akid muteberdir. Bu zamanda bazı âletler için garanti örf hâlini almıştır. Bir hükmün delili örf ise, bu örfün değişmesiyle hükmün de değişmesi İmam Ebu Yusuf’a göre câizdir. Buna göre garanti şartı da câiz olur. Hanbelî mezhebinde her türlü şart muteberdir. Dârülharbde, İmam Ebu Hanife ve Muhammed’e göre de garanti şartlı satış muteberdir.
    8 Aralık 2011 Perşembe
  • Sual: Açık arttırma caiz midir?
    Cevab: Câizdir. Satıcı icaba davete der, alıcılardan gelen her bir teklif icab, satıcının kabulü ise kabuldür.
    8 Aralık 2011 Perşembe
  • Sual: İçki satılan büyük marketlerden tenzilatta olan mamulleri satın almakta mahzur var mıdır?
    Cevab: İçki satılan dükkândan alışveriş yapmak câiz ise de tayyip değildir.
    8 Aralık 2011 Perşembe
  • Sual: Alınan malların tek tek fiyatını değil de toplam fiyatı ödeyerek yapılan bey fâsid midir?
    Cevab: Fiyatı bilmek lâzım değildir. Kasaya ödeme yaparken, “Borcum ne kadar?” diye sorulsa veya hiç sormadan kasiyer “Borcunuz şu kadar” deyince, akit sahih olarak kurulmuş olur. Buna götürü satış denir.
    23 Aralık 2011 Cuma
  • Sual: Malında haram karışık olanın hediyesini almak câiz, ama ibâhası câiz değil midir?
    Cevab: Hediye edenin veya yemek yedirenin malı helâl ve haram karışık ise, haramı ayırd edemeyen kimseye bu hediyeyi almak câizdir. Bunun ikramını, yani ibahasını kabul etmek de câizdir. Harzem âlimlerinden birisi zâlim vâlinin hediyesini kabul eder; ancak yemeğini yemezmiş. Sebebi sorulunca, “Yemek takdimi ibâha (mübah yapmak) olur. Bunu yiyen, onu sahibinin mülkü olmak üzere yer ve bu suretle zâlimin yemeğini yemiş olur. Hediye ise mülk edindirmektir. Binaenaleyh o kimse kendi mülkünde tasarruf etmiş olur” diye cevap vermiştir.
    23 Aralık 2011 Cuma
  • Sual: Fıkıh kitaplarında "Deyni veresiye, yani deyn karşılığı olarak borçluya da satmak bâtıldır. Yani alacağı yerine başka bir şeyi ileride alması bâtıldır." ve "Fakirin, zekâtı teslim almadan satması fâsiddir. Ganimet malını taksim edilmeden önce satmak fâsiddir.” Neden birinde bâtıl, diğerinde fâsid deniyor?
    Cevab: Zekâtta fakirin ve ganimette gâzinin hakkı olduğu için, fâsid oluyor. Deyni deyn ile satmakla aynı şey değildir. Yanında olmayan mal deyn değildir, mal onundur, vardır; ancak müşteriye tarif etmediği için fâsid oluyor. Eğer böyle bir mal mevcut olmasaydı, bâtıl olurdu.
    23 Aralık 2011 Cuma
  • Sual: Alışverişi ezan vakti yapmak mı mekruh, yoksa ezanı duyduğunda mı?
    Cevab: Cuma günü iç ezanla imam selâm verene kadar alışveriş mekruhtur. Bunun dışında, ezanı işiten her Müslümanın câmiye gitmesi sünnet-i müekkededir.
    23 Aralık 2011 Cuma
  • Sual: Bir yeri, bankaya veya içki de satan birine kiraya vermek caiz midir?
    Cevab: Bankanın kazancının tamamının dinen haram olduğu söylenemez. Çünki yaptığı işlerin çoğu İslâmiyetin cevaz verdiği işlerdir. Kaldı ki kazancı veya işi tamamen haram bile olsa, İmam Ebu Hanife’ye göre içki satana da, kiliseye de ev kiralamak câizdir. Çünki kiralamak başka bir akittir. Akitte haramlık yoktur. Kiracının evde ne yapacağı kiralayanı alâkadar etmez. Nitekim ev tutup, zina etmesi mümkündür. Bundan kiralayan mes'ul değildir.
    23 Aralık 2011 Cuma
  • Sual: Sınırsız yiyecek şu kadar diye ilan eden bir lokantaya veya pizzacıya iki arkadaş gidip, bir kişilik sınırsız menü söyleyerek, ikisi beraber yiyebilir mi?
    Cevab: Sınırsız yiyecek demek, yiyebildiğin kadar demektir. Bu yemeği ikinci biriyle paylaşmak câiz olmaz. Zaten lokantalar da buna izin vermemektedir. Hamama iki kişi gidip, bir kişi parası vererek, "Arkadaşım benim yıkanacağım suyun yarısı ile yıkanacak" demeye benzer.
    27 Aralık 2011 Salı
  • Sual: Altı ay kadar önce evlendim. Düğün masrafları vs. için kredi kullandım. Daha sonra pişman oldum. Bir yere sordum. Gelen cevapta bankadan kredi alınan paranın kendisinin haram olduğu söylendi. Şimdi ne yapabilirim?
    Cevab: Bankadan fâiz ile kredi almak ve fâiz ödemek câiz değildir. Bu şekilde bir kredi alınmışsa, fâsiddir. Bozulması gerekir. Fâsid akid ile alınan mal veya para mülk olur ise de, kullanmak câiz değildir. Akdi bozup, iâde etmek gerekir. Akdi bozmak mümkün değil ise, artık yapacak bir şey yoktur. Tövbe edilir. Bununla alınan eşyalar haram olmaz. İslâm hukukuna göre idare edilmeyen memleketlerde, karşılıklı rıza ile ve müslümanın menfaatine olmak şartıyla fâsid yoldan alınan mal veya paranın haram olmadığı İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed tarafından ictihad buyurulmuştur. Fıkıh kitaplarında, fâiz alma hâlinde, sadece fâizin değil, o paranın tamamının haram olduğu sözü, fâiz olarak alınan fazlalık sahibine geri verilip tövbe edilmedikçe geri kalan parayı (anaparayı) kullanmak helâl olmaz mânâsına gelir. Bunun da muhatabı fâizle borç veren, yani bankadır.
    10 Ocak 2012 Salı
  • Sual: Düğünde evlenene takılan altın zekât yerine geçer mi? Zekâta niyet edilse mesuliyet kalkmış olur mu?
    Cevab: Düğün veya herhangi bir yerde verilen hediyeye zekât diye niyet edilirse ve verilen de zekât almaya ehil ise zekât yerine geçer (İbni Abidin).
    9 Şubat 2012 Perşembe
  • Sual: Doğan çocuğa hediye edilen altın ve paraları velilerin kullanması uygun mudur? Çocuğun akrabası ile üçüncü kişiler arasında bu bakımdan fark var mıdır?
    Cevab: Fakirse kullanabilir. Fakir değilse, ödemek şartıyla kullanabilir. Velisi çocuğun malından mesuldür. Başkasına kullandırırsa, kefil sayılır. Ödenmezse veli öder.
    9 Şubat 2012 Perşembe
  • Sual: Konut kredisi kullanmaya dair hükümleri biraz açıklar mısınız? Kredi sözleşmesi imzalanırken yapılabilecek birkaç değişiklikle muamelenin câiz kılınması mümkün müdür? Bazı bankaların katılım katkı payı adıyla aldığının hükmü nedir? Banka çalışanının krediyi vermede salahiyetli olup olmadığını bilmeden krediyi tahsil etmede alıcıya düşen bir araştırma mükellefiyeti var mıdır?
    Cevab: Banka muamelelerini tek taraflı olarak değiştirmek kolay değildir. Kanun ve nizama bağlıdır. Resmî vesikalarla tanzim edilmesi gerekir. Banka çalışanı bankanın vekilidir. Ama o da kendi insiyatifi ile bu resmî hükümleri değiştiremez. Esas olan yazılan mukaveledir. Ancak evi banka satın alıp kâr koyarak size satabilir. Fâiz için de ucuz bir malı size veresiye satar. Buna muamele satışı denir. Ancak böyle câiz olabilir. Hiç evi olmayanın ve karz bulamayan kimsenin, nafakadan olduğundan dolayı, bir ev almak için, fâizle kredi almasına izin verilir. Bu zamanda kira öder gibi taksit ödendiğinden böyle almak elverişli olmaktadır.
    9 Şubat 2012 Perşembe
  • Sual: Haram mal satan (içki, domuz eti vs.) bir yerden helâl olan bir ihtiyaç malzemesini almanın hükmü nedir? Oradan alınan para üstü ile yapılan alış-veriş fâsid olur mu?
    Cevab: Malı helâl ve haram ile karışık kimse ile muamele yapmak câizdir. Böyle bir kimseye mal satıp bedelini almak câiz olduğu gibi, bu kimseden mal alıp para verdikten sonra para üstü de alınabilir. Ancak böyle haram olan mal satmayan emsali varken buradan almamak iyi olur. Meselâ şarap satın alan birinin verdiği parayı bakkal kasaya koymadan size verirse, bu para üstünü almak uygun değildir. Çünki şarap Müslüman için mal değildir. Böyle bir satış câiz olmadığı için, o para da bakkalın malı olmaz. Size de veremez. Ancak parayı kasaya koyup diğer helâl parayla karıştırınca bu mahzur ortadan kalkar.
    13 Şubat 2012 Pazartesi
  • Sual: Kadının şâhidliği mevzuunda Kur’an-ı kerimde ticarî meselelerde bir erkek ile iki kadın şahid şartı vardır. Diğer geçtiği yerlerde (bildiğim kadarıyla) sadece şâhid ifadesi kullanılıyor. Fakat kitaplarda diğer muameleler için de bir erkek ile iki kadının şâhidliğinin gerektiği hususu yazıyor. Bunun dayanağı nedir ve neden Kur’an-ı kerimde sadece bu hususta söylenmiş de, diğer yerlerde söylenmemiştir?
    Cevab: Burada zikr-i cüz, kasd-ı küll vardır. Buradaki hüküm diğerlerine kıyas edilmiştir. Hadlerde kadının şâhidliği hiç muteber değildir. Buna mukabil ebelikle alâkalı hallerde ve ibadetlerde tek kadının beyanı muteberdir.
    13 Şubat 2012 Pazartesi
  • Sual: Hibe edilen şey, karşı tarafa teslim edildikten sonra hibeden vazgeçilebilir mi?
    Cevab: Mal teslim ettikten sonra rücu (hibeden dönmek) caizdir. Mahrem akraba arasında ise, karşılığında başka bir hediye verilmişse, hibe edilen mal tüketilmiş veya elden çıkarılmış ise rücu (dönmek) artık mümkün değildir.
    13 Şubat 2012 Pazartesi
  • Sual: Hanıma olan mehr borcunu, kurban ve zekât için nisab hesabına katmamız gerekiyor mu? Biz borç olarak katacak mıyız? Hanım alacaklı olarak katacak mı?
    Cevab: Mehr borcu nisaba katılır, yani erkek bu borcu zekât nisabından düşer. Çünki ödemekle mükelleftir. Ancak mehr alacağı kadın için nisaba katılmaz, zekâtı verilmez. Kadın bu alacağı ile zengin sayılmaz. Çünki mehr, zayıf borçtur. Alabileceği şüphelidir.
    13 Şubat 2012 Pazartesi
  • Sual: Akıllı, ancak bâliğ olmayan çocuğumuza gelen hediyeleri başkasına verebilir miyiz?
    Cevab: 7 yaşından büyük (mümeyyiz, akıllı) çocuğun, zararlı muameleleri velisinin izniyle de yapması mümkün değildir. Talâk vermesi, köle âzâd etmesi, birine borçlu olduğunu söylemesi, ödünç, sadaka, hediye vermesi böyledir.
    13 Şubat 2012 Pazartesi
  • Sual: Yurt dışındaki müşteriler Türkiye piyasasını ve nakliye firmalarını bizim kadar iyi bilemediği için bizden yardım istemektedir. Bu gibi hallerde nakliyecilerden onlara müşteri bulduğum için şahsıma makul bir komisyon talep etmemin bir mahzuru olur mu? Bu vaziyeti çalıştığım firmaya ve müşteriye söylememe gerek var mıdır?
    Cevab: Dellâllık (aracılık, komisyonculuk) meşru bir iştir. İcare akdine girer. Bunun karşılığında ücret almak caizdir. Başkasına söylemeye ve izin almaya da lüzum yoktur.
    17 Şubat 2012 Cuma
  • Sual: Hem mehr-i muacceli, hem de mehr-i müecceli kızın da rızası ile çok az bir miktarda tayin etmek, meselâ her ikisi için 10'ar euro tayin edilse câiz midir?
    Cevab: Mehrin ekalli (en azı) on dirhem gümüş veya bir miskal altındır. Bugün için takriben 5 gram altın kıymetinden aşağı olamaz.
    17 Şubat 2012 Cuma
  • Sual: İlmihal’de ödünç vermek bahsinde “Al, sarf et diye verilip, hediye olduğu söylenmeyen para, teslim edilince, ödünç verilmiş olur. Al, giy diyerek verilen elbise, hediye olur” şeklinde bir cümle geçiyor. Meselâ hava soğuk, arkadaşım benim montumu ödünç almak niyeti ile istiyor, “Senin montunu alabilir miyim?” diyor, ben de ödünç vermek niyeti ile “Al, giy!” dediğim takdirde, bu hediye mi oluyor? Yoksa bir önceki cümlede geçen para mevzuu gibi montu geri getirince ödünç verilmiş mi oluyor?
    Cevab: Âriyet (ödünç) niyetiyle değil de, hibe (bağışlama) niyetiyle verilip, hediye, hibe olduğu söylenmeyen elbise hediye olur. (İbni Abidin)
    17 Şubat 2012 Cuma
  • Sual: Komşum bana bakkaldan bazı şeyler almam hususunda sipariş verdi. Ben de alıp götürdüm ve hediye ettim dedim. Kabul etmedi ve parasını vermekte ısrarcı oldu. Ben de parayı aldım. Başta hediye ettim dediğim için, bu siparişler ve para kimin malı sayılır?
    Cevab: Sipariş vekâlet vermek demektir. Malları alınca, satın alanın değil, sipariş verenin mülkü olur. Malları teslim edip, hediye ettim deyince, parasını hediye ettim, yani ibrâ ettim demektir.
    28 Şubat 2012 Salı
  • Sual: Kapıda ödeme yoluyla internet üzerinden alışveriş yapmak sahih midir? Yani mamulün resimlerini görüyoruz; hususiyetlerini biliyoruz; kargocu getiriyor; parasını kargocuya veriyoruz veya kredi kartı çektiriyoruz. Bu şekilde satın almak sahih midir? Bu şekilde mamul satmak isteyenler, nelere dikkat etmelidir? Kargo şirketini vekil mi etmelidir?
    Cevab: İnternetteki tanıtım icaba davet, sizin talebiniz icab, kapıya getirmeleri de kabuldür. Alış-veriş sahihtir. Kargo şirketi, satıcının ecîri (işcisi) veya resulüdür (vekilidir).
    3 Mart 2012 Cumartesi
  • Sual: Bazı ilan sitelerinde online mağaza açma imkânı vardır. Yıllık belli bir ücret ödenir. Mağaza açınca, satmak istenen mamuller orada tanıtılır. İsteyen kredi kartıyla girip site üzerinden satın alabilir. Bu mağazalar kapıda ödeme yoluyla da yollayabilir. Site üzerinden kredi kartıyla alışveriş yapınca, o ilan sitesi %2 gibi bir komisyon kesiyor ve komisyonu kestikten sonra kalan meblağı satıcının hesabına yatırıyor. Bu komisyon kesip satış yaptırması sahih midir?
    Cevab: Komisyon, vücuh (itibar) şirketindeki kâra veya icare akdindeki ücrete benzetilebilir. Her iki halde de sahihtir.
    3 Mart 2012 Cumartesi
  • Sual: Depremden dolayı İstanbul’a geldim Van’da bir borcum var ama adama ulaşamıyorum ne yapmam lazım?
    Cevab: Alacaklıyı bulmak bu zamanda zor değildir. Ölmüşse, vârisine verilir. Hiç biri bulunmazsa fakirlere verilir. Sahibi sonra çıkarsa ödenir.
    23 Mart 2012 Cuma
  • Sual: Altınlarımı beyime hediye ettim deyip zekâtını vermemek olur mu?
    Cevab: Kadın altınlarını kocasına hediye ve teslim ederse, bunlar kocasının mülkü olur. Zekâtını kadın değil, erkek verir.
    23 Mart 2012 Cuma
  • Sual: Birinden alacağım var. Alacağımı istemeye gittiğimde “Param yok, ama milli piyongo bileti aldım” dedi. Bileti bana verdi. “Çıkarsa senin” dedi. Biletten çıkan parayı kullanmak câiz midir veya ne kadarını kullanabilirim?
    Cevab: Dârülislamda câiz değildir. Dârülharbde, yani İslâm hukukuna göre idare olunmayan yerlerde, piyango biletini alma günahı, kumar günahı, bileti alıp verenin olur. İkramiye çıkarsa, alana kullanmak câiz olur.
    25 Mart 2012 Pazar
  • Sual: Bir ilmihalde şu ifade geçiyor: "Bir kişinin bir malı iki veya daha fazla kişiye hibe etmesi câiz olmaz. Taksîmi mümkin ise, ayırıp, parçalarını her birine ayrı ayrı vermelidir. Bunun için, bağışınn yardım kurumuna değil, kurumun başkanına yapılması lâzımdır. Bağış, hükmî şahsa değil, hakîkî şahsa verilince, sahîh olur." Bu ifadeye göre bir vakıf, cemiyet veya kitabevine yapılan bağışlar, müesseseye yapıldığı için sahih olmuyor mu? Doğrusu nasıl olmalıdır ki bağışlar sahih olsun?
    Cevab: Vakfa, cemiyete ve kitabevine yapılan bağışlar, sahibine yapılmış şartlı hibe sayılır. Sahihtir.
    25 Mart 2012 Pazar
  • Sual: Bir ilmihalde şu ifade geçiyor: "Malından bir mikdarını sadaka vermeyi adayan kimse, bu sadakayı zekât malından verir. Ticaret malı yoksa, altın veya gümüşten geçerli olanı verir. Başka mallardan veremez. Mikdar bildirmedi ise, her cins zekât malından mâlik olduklarının hepsini verir. Kâğıd ve her metal para, zekât malı değildirler. Altın ve gümüşten para olarak geçerli olanın karşılığı olarak kullanılan senedlerdir. Bunların yerine, kıymetleri kadar, altın, gümüş verilir. Evini veya belli bir malını sadaka etmeyi adayan kimse, bunu veyâ kıymeti kadar altın, gümüş sadaka verir." Bu ifadeye göre bir kimse, her ay kazandığımın onda birini fakirlere vermeye niyet etse, bunu altın ve gümüş olarak mı vermesi gerekir? Sadaka olarak adamak ile vermeye niyet etmek ya da vermeye karar vermek aynı şey midir? Aynı yerde şu ifade de geçiyor: "Bir kişinin bir malı iki kişiye hibe etmesi câiz olmaz; ama bir malın iki fakire sadaka verilmesi câizdir. Fakire hibe edince sadaka olur." Bu cümlelerde iki farklı izahat var. Birisinde iki kişiye hediye edilmez, ama öbüründe hibe edilir diyor. Farkı izah eder misiniz?
    Cevab: Kasdedilen bütün bir maldır. Bir çuval buğday, bir kese altın, bir deste banknot iki veya üç kişiye hediye edilemez. Taksim olunup hediye edilebilir. Ama bir evi, iki kişiye hediye etmek mümkündür. Sadaka kâğıt paradan da verilebilir. Allah rızası için sadaka vermeyi adayan, zekât malından verir. Bu da altın veya gümüştür. Niyet etmek adak değildir. Adak olması için ağzından söz olarak çıkması lâzımdır.
    25 Mart 2012 Pazar
  • Sual: Memlekete gitmek için bilet alacaktım. Param olmadığını fark ettim.Biletçiye vaziyeti izah ettim, kabul etmedi. Tam o sırada birisi “Parasını ben veririm, ver bileti” dedi. Bileti aldım. O yardım eden adam gitti. Biletçi dedi ki: “Memleketten gelince bana şu kadar lira vereceksin” dedi. Ben de tamam dedim, ama hâlâ vermedim. Çünki bu parayı yardım eden adama vermeyeceği, cebine atacağı yüzde yüzdür.
    Cevab: Bileti alan adama borçlusunuz. Onu bulup sorarsınız. Bulamazsanız, adam ismini cismini vermediğine göre hediye etmiş olduğu anlaşılıyor. Biletçiye ödemek zorunda değilsiniz. Ama size biletçiye ödersiniz demişse, biletçiye verirsiniz.
    25 Mart 2012 Pazar
  • Sual: Bir gazeteci her ay gazete parası toplamak için geliyor. Bizde de ekseriya bozuk para olmuyor. Bütün para veriyoruz. Gazeteci bunu ileriki bakkaldan bozdurup getireyim diyor. Paramızı alıp gidiyor. Geldiği zaman verdiğimiz paradan kendisine gazete parasını daha önceden almış oluyor ve bize sadece para üstünü veriyor. Biz de kabul ediyoruz. Bu alışveriş sahih oluyor mu? Biz demeden kendiliğinden paramızdan gazete parasını almış ve paramızı hemen bozduramadığı için ileriki bakkala gidiyor. Yani bozdurma işlemi de peşin olmamış oluyor.
    Cevab: Bu para bozdurmak değildir. Gazeteciye ücret ödemektir. İkisi farklı şeydir. Gazeteci sizin vekiliniz olarak paranızı bozduruyor. İçinden alacağını alıyor. Üzerini size getiriyor.
    26 Mart 2012 Pazartesi
  • Sual: Bize para borcu olan biriyle helâlleşsek, ama niyetimiz o para dışındaki haklarımız olsa, borç düşer mi? O borca da niyet ederek söylesek borç düşer mi?
    Cevab: Bütün haklarını helâl etmişse, o borç da düşer. O borcu sözle istisnâ etmek lâzımdır.
    27 Mart 2012 Salı
  • Sual: Dayanışmalı tüketici topluluğu oluşturulan bir sistemde gayrimüslim olan iki kişi sisteme katılsa ve anlaşmalı marketten içki ya da domuz eti alsa, bu alış satıştan elde edilen ve firmadan alınan indirim bedeli tüketiciler arasında paylaşılsa caiz olur mu?
    Cevab: Dârülharbde, yani İslâm hukukuna göre idare olunmayan memleketlerde, İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed'e göre caizdir.
    27 Mart 2012 Salı
  • Sual: Firma sahibi bir müslümanın, şirket müdürü olarak bir gayrımüslimi tayin etmesi mahzurlu mudur?
    Cevab: Gayrımüslimlerle icâre ve hemen her akdi yapmak câizdir. Bu işe ehil müslümanla yapmak evlâdır.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Pazar yerinde satıcının malının ambalajını izinsiz açıp bakmak câiz midir?
    Cevab: Değildir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Matbaası olan bir arkadaş, intenette beğendiğimiz herhangi bir veya resmi kopyalayıp tablo hâlinde basıyor. Bu kul hakkına girer mi?
    Cevab: Sahibi razı değilse, bunu çoğaltıp satmak kul hakkına girer. Sadece kopyalamak câizdir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Ciddi maddî sıkıntı içindeyim. Ahlakî ve dinî yaşantısı kötü zengin bir akrabam, bana para vermeyi teklif etti. Kabul etmedim. O halde bir miktar parayı ödünç veriyorum diyerek verdi. Ben de aldım. Bunun dinen mahzuru var mıdır? Ödünç vermesini kabul etmem zillet sayılır mı?
    Cevab: Cenab-ı Peygamber, “Ya rabbi sevmediğin kullarından bana iyilik nasib etme, ta ki gönlüm onlara meyletmesin” diye dua edermiş. Mecbur kalmadıkça böylelerinden iyilik kabul etmemelidir. Borç almayı zaruret kılan bir hal varsa, başkasından da bulunmuyorsa alınabilir. Allah yardımcınız olsun.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Hususî bir iş yerinde, işte kullandığımız bir âleti, yetkilisinden izin almadan, özel işimizde kullanmamız câiz olur mu? Arkadaşın malını ondan habersiz kullanmak veya yemek caiz olur mu?
    Cevab: Kimsenin malını (arkadaş da olsa) ondan izinsiz kullanmak, yemek, başkasına vermek câiz değildir. Ama önceden izin verirse veya izin vereceği çok zannediliyorsa câiz olur. İşyerinde de bir-iki hususî telefon, ataç, kâğıt gibi şeylerin kullanılmasına patronlar umumiyetle göz yummaktadır.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Düğün davetlerine gittiğimizde herkesin önüne yemekler geliyor. Bir de sofraya ayrıca bir tabak içinde meyve, börek, kürdan, kâğıt peçete konuyor. Bunları isteyen kullanabiliyor. Ortaya konmuş bu şeylerden orada kullanmayıp evimize götürsek câiz olur mu?
    Cevab: İbahedir, yenebildiği kadar yenir. Başkasına verilemez, eve götürülemez. Ancak ziyafet sahibi izin verirse veya izin vereceği biliniyor yahud çok zannediliyorsa başkasına vermek veya götürmek caizdir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Şirketin ortaklarından birine veya çalışanlarından birine, firmalardan çeşitli hediyeler geliyor. Bu hediyeler şirkete mi aittir, yoksa hediye gönderilen kimseye mi aittir?
    Cevab: Şirket sahibine aittir. Önceden veya sonradan şirket sahibi tarafından izin verilirse, hediyeyi alan da buna sahip olabilir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Alınan ödünç paranın, taksitle ödenmesini istemek câiz midir?
    Cevab: Caizdir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Müslümanlar kiralık ev sıkıntısı çekerken, evini boş tutmak günah değil midir?
    Cevab: Günah değildir, ama hoş da değildir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Emanet bırakılan parayı kullanarak, para kazanmak haram olur mu? Servise tamir için bırakılmış arabayı veya âleti, sahibinin haberi olmadan, servis şahsî işi için kullanabilir mi?
    Cevab: Baştan izin verilmemişse veya izin vereceği bilinmiyorsa câiz olmaz. Bu vesileyle kazanılan para da kazanana helâl olmaz; malın sahibine verilir veya fakirlere sadaka edilir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Poşetle, kese kâğıdıyla da tartılan gıdalar oluyor. Bazıları, “Böyle alış-veriş fâsid olur, darasını ayrıca alması gerekir” diyor. Böyle bir şey var mı?
    Cevab: Götürü alınca, yani “Borcum ne kadar?” deyip hepsinin parası sorulup ödenince câiz olur.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Borcunu veremeyen fakirleri sıkıştırmak haram mıdır?
    Cevab: Borcunu ödeyecek malı veya parası yoksa, borçluya mühlet vermek vâcibtir. Varsa, sıkıştırmak, hatta icra marifetiyle borcunu tahsil etmek câizdir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: İnşaat şirketi olarak, plaj sitesi, içki fabrikası, turistik otel gibi yerler yapmak uygun mudur? Arsa karşılığında daire yaptırmak caiz midir?
    Cevab: Câiz ise de tayyip (hoş) bir kazanç değildir. Arsa karşılığı daire, istisnâ akdinin şartlarına uygun olarak yapılırsa câizdir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Kasaba, manava borcu varken, lüks gıdalar yemek ve lüks eşya kullanmak câiz midir?
    Cevab: Elinde zaruri ihtiyaçtan fazla malı veya parası olan hemen borcunu ödemelidir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Arkadaşımla bir iş yaptık ve benim 100 TL paramı aldı. Vereceğini söyledi. Ama kendisini tanıdığım için vermeyeceğini iyi biliyorum. Ondan habersiz parasını alsam ve haberi olmasa, ama sonra bana parayı verirse ben de ona geri vermeye niyet etsem, câiz olur mu?
    Cevab: Alacaklı, borçlusunun malını ele geçirirse, alacağı kadar alabilir. Sonra parayı verirse, almanız câiz olmaz. Fitne çıkmasın diye alıp hediye eder, yahud gizlice cebine koyarsınız.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: İngilizlerle ve Yahudilerle ticaret yapılması uygun değil diye duydum. Böyle bir şey var mıdır?
    Cevab: Mürted dışında herkesle ticaret yapmak câizdir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Bir cevabınızda: Ahkâm-ı İslâmiye’nin tatbik olunmadığı Almanya, Fransa gibi memleketlerde, gerek oradaki gayrımüslimlerle, gerekse birbirleriyle olan muamelattaki münasebetlerinde ahkâm-ı İslâmiye’ye uymamaları, fâsid akid yapmaları, karşı taraftan fâiz almaları câizdir. Merak ettiğim, bu cevaz, fâiz ve zarar dışında bütün hususlarda mıdır ve bâtıl satışlar dâhil midir?
    Cevab: Fâiz ve fâsid satışlar böyledir. Bâtıl satışların da böyle olduğu Fethü’l-kadir’de yazılır.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Borçlu kimse ölürse, borcunu kim ödemelidir?
    Cevab: Terekesinden (bıraktıklarından) ödenir. Geride mal kalmazsa, vârisleri isterse öder, isterse ödemez.
    8 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: İşveren işçiye taahhüd ettiklerini vermediği takdirde, işçi ondan habersiz o kadarını alabilir mi?
    Cevab: Alacaklı, borçlusu borcunu ödemediği takdirde, borçlunun malından alacağı kadar alabilir.
    8 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Borcu olan kişi borç verebilir mi? Bir kısmı uzun vadeli olan birçok borcum varken, maaşımla bu borçların bir kısmını ödemek yerine, borç isteyen birine yardımcı olmam uygun olur mu?
    Cevab: Borcu olan kişi eline para geçince hemen borcunu ödemelidir. Borç veremez, hediye veremez, lüks sarfiyat yapamaz. Alacaklı razı ise olur.
    8 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Talebeyim. Babamın haram parasıyla umreye gitsem, yaptığım ibadetlerden sevap alır mıyım?
    Cevab: Paranın tamamı haram ise ve bu kesinkes biliniyorsa, bunu verenden almak câiz olmaz. Bununla yapılan ibâdetten de sevab hâsıl olmaz. Helâl ve haram mal karışık ise, alana helâl olur ve bununla yapılan ibâdetten sevab alınır.
    8 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Sahibi tarafından 20 sene kullanmayan araziyi, bir başkası kullanabilir mi? Aynı hüküm devlet arazisi için câri midir? Araziyi ihyâ veya mal edinme şartları nelerdir?
    Cevab: Şahsî mallarda mürurızaman (zamanaşımı) olmaz. Elli sene de geçse, sahibi malını alır. Bu zaman zarfında o araziyi ekip biçen kimse, arazi sahibi ile helâlleşmeli ve ona ecr-i misl (kirâ) ödemelidir. İslâm devletinde, halife, devlete ait araziyi, gerekirse bedeli ile halka satabilir. O zaman mülk olur. Sahipsiz araziyi ise ihyâ eden mülkiyetini kazanır. İhyâ için arazinin etrafını çevimek, sürmek, taşlarını ayıklamak vs gibi işler yapmak ve ayrıca halifeden izin almak lâzımdır.
    8 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: İşyerim adına bozdurduğum yüksek miktarda dövizlerden dolayı, dövizcinin vereceği komisyonu alabilir miyim? Mesela 10,000 doları liste fiyatı 1,240'dan bozuyorken, bana diyor ki 1,260'dan sana bozarım. Bu aradaki 20 kuruşluk farkı kendime alsam olur mu?
    Cevab: Vekil, tenzilat farkını kendisi alamaz. İşyerinin kendisi 1.240'a bozdurmuş sayılır. Dolayısıyla 20 kuruş işyerine aittir.
    10 Nisan 2012 Salı
  • Sual: İş yerinde çalışan işçilerin yaptığı hatalardan dolayı, malın telef olması halinde işçiden bedelini tazmin etmek caiz mi?
    Cevab: İşçinin kasıt veya ihmali varsa öder.
    10 Nisan 2012 Salı
  • Sual: Maçlarda, konserlerde karaborsa bilet satmak caiz mi? Yani gişeden alıp bir miktar üzerine koyup satmak caiz mi?
    Cevab: Kiralayan, kiraladığı malı bir başkasına kirâlayabilir. Aradaki farkı sadaka vermelidir (İbni Abidin).
    10 Nisan 2012 Salı
  • Sual: Midye satmak caiz midir? Hanefi mezhebine göre midye yemek caiz değildir. Buna göre Hanefi mezhebinden birinin restoranında midye satması caiz midir?
    Cevab: Midye ve benzeri deniz mahsulleri (balık dışındaki) yenilmez ve satılmaz. Satmakta bir ihtiyaç varsa (meselâ Çin’de veya Şâfiîlerin yaygın yaşadığı Malezya gibi yerlerde ise) Şâfiî mezhebini taklid ederek satabilir.
    10 Nisan 2012 Salı
  • Sual: Kiracıdan alınan depozitoyu, ev sahibi şahsî harcamalarında kullanabilir mi?
    Cevab: Emanettir, izinsiz kullanamaz, kendi parasına karıştıramaz. Baştan kullanmak ve parasına katmak üzere izin almışsa, kullanabilir.
    10 Nisan 2012 Salı
  • Sual: Dârulharbde gayrimüslimlere içki satmak câiz midir?
    Cevab: Bazı âlimlere göre câizdir. Şarap dışındakileri satmak ittifakla câizdir (İbni Abidin).
    10 Nisan 2012 Salı
  • Sual: Hristiyan ve Yahudilerin işaretlerini bazı eşyalar üzerine işleyip kendilerine satmak caiz midir?
    Cevab: Gayrımüslimlere dinlerinin alâmetlerini satmak câizdir (İbni Abidin).
    10 Nisan 2012 Salı
  • Sual: Yılan derisi ticareti yapmak câiz midir?
    Cevab: Müslüman olmayanlara satmak dârülharbde câizdir. Bazı âlimlere göre dârülislâmda da câizdir.
    10 Nisan 2012 Salı
  • Sual: Komşuda yangın çıktı, evimiz de bu yangında büyük zarar gördü. Bizim uğradığımız zararı yangına sebep olan komşu ödemekle sorumlu değil mi?
    Cevab: Yangına kasıt veya ihmal yoluyla sebebiyet vermişlerse öder, yoksa ödemez.
    10 Nisan 2012 Salı
  • Sual: Şirket adına yaptığım tahsilattan, bozuk para nedeniyle kalan fazla miktarı alabilir miyim? Bu para bana helâl mi, yoksa şirkete mi vermem gerekir?
    Cevab: Vekilin muameleleri, şirkete aittir.
    10 Nisan 2012 Salı
  • Sual: İlaç firmalarınca biz doktorlara değişik hediyeler veriliyor. Bize "Bir ihtiyacınız var mı" diye soruyorlar. Biz de varsa söylüyoruz, getirip veriyorlar. "İlacımızı yazarsanız size şunu alırız" diye bize bir şeyler vaad ediyorlar. Ya da biz onlara; "Bize şunu alırsanız, ilaçlarınızı yazarız" diyoruz. Bizim bu yollarla elde ettiğimiz promosyonlar şer'an câiz midir?
    Cevab: Rıza ile verilmektedir. Câizdir. Yine de şarta bağlı olarak yapmamalıdır. Zira gerektiğinde bu ilacın yazılması, hasta için zararlı olabilir. Yazılmadığı zaman da ilaç firmalarına yalan vaadde bulunulmuş olur.
    10 Nisan 2012 Salı
  • Sual: Korsan kitap basıp satmak yahut korsan kitap almak caiz midir? Eser sahibinin veya yayınevinin hakkına girilmiş olur mu? Kitabın roman vs olmasıyla, ilim (mesela hukuk) kitabı olması farkeder mi?
    Cevab: Korsan kitap vs ticareti yapmak kul hakkıdır, caiz değildir. Hem de suçtur. Ancak bilgiyi elde etmek herkesin hakkı olduğundan, korsan kitap alan kimse, aldığı malın meşru mâliki olur. Bunu çoğaltıp satması, ticaretini yapması câiz değildir. Nitekim bir kimse satın aldığı kitabı bir başkasına ödünç verip okutabilir; fotokopisini çekip verebilir.
    10 Nisan 2012 Salı
  • Sual: Avukatlık yapmak caiz midir? Câiz ise hangi sahada olabilir? Siz savcılık, hâkimlik gibi hangi işte çalışmamı tavsiye edersiniz?
    Cevab: Niyeti, nafakasını helâlinden temin etmek, kimseye muhtaç olmamak; dinine ve insanlara hizmet etmek olunca, hepsi uygundur. Heves ve istidada bakılır. Her işi yaparken hıyanet, yalan, dalavere ile harama düşmek mümkündür. Avukatlık hakkındaki menfi sözler, spekülasyondur. Avukatlık, bugün insanlar için çok lüzumlu ve hakkıyla yapılırsa yapan için çok ecirli bir iştir. İnsanların işini halletmek kıymetli bir ameldir. Hâkim ve savcı için de insanları zulümden korumak, haklarını almalarına yardımcı olmak ne güzeldir!
    11 Nisan 2012 Çarşamba
  • Sual: Elimizdeki peşin para yetmediği için, almak istediğimiz gayrımenkulü finans bankası bizim adımıza alıyor, tapusunu bizim üzerimize yapıyor ve belli bir kâr koyarak vadeli bir şekilde yine bize satıyor. Bunu yaparken tapuya ipotek koyuyor. Satın almaya mevzu olan menkul ya da gayrımenkulün ipotek edilmesinin câiz olmayacağını, akdi fâsid kılacağını delilini bildirmeden söylediler. Bu muamele câiz midir?
    Cevab: Satın alırken, borç karşılığında bir malın rehnini şart koşmak caizdir. Mal, mülk olmadan rehnedilemez. Bu ev, mülk olduktan sonra ipotek edilebilir.
    11 Nisan 2012 Çarşamba
  • Sual: Sitenizdeki bir cevap dikkatimi çekti: İslâmiyette mülkiyet hakkı masundur (dokunulmazdır) . Âyet-i kerimede buyuruluyor ki: “Herkes için çalıştığı kadarı vardır”. İnsanlar günaha girmeden, hak yemeden dilediği kadar kazanır; haram işlemeden dilediği gibi de harcar. Buna kimse karışamaz. Zengin olmak, mal kazanmak, refah içinde yaşamak suç değildir." Buradan sanki şöyle bir şey anlaşılıyor: İnsanlar çalıştığı oranda kazançları artar veya eksilir veya insanların rızkları sanki çok çalışma ile doğru orantılıdır.
    Cevab: Öyle bir netice çıkmıyor. Bahsi geçen ayet-i kerimedir. Kasdedilen, insan çalıştığından menfaat görür. Buna kimse müdahale edemez. Sen çalıştın ama bu senin hakkın değildir diyemez. İnsan çalışmayıp, mükafat beklerse, Allahı imtihan etmiş olur ve mükafat göremez. Çalışmayıp, hediye ile de mülk sahibi olunabilir. Prensip budur. Ama ayeti kerime mutlak değildir. Cenabı Hak hiç çalışmadan da mükafat verebilir.
    11 Nisan 2012 Çarşamba
  • Sual: Talebelerimden fotokopi parası toplamıştım. Ancak bir ara yanımda para kalmadığından, bunu kullanmak vaziyetinde kaldım. Tekrar parayı koydum. Acaba günah işledim mi? Tevbe ile affolur mu, helâllik mi almak gerekir?
    Cevab: Umumi vekil etmişlerse veya razı olduklarını bilmek veya çok zannetmek özür olur. Eğer suizanna sebep olmayacaksa çocuklara söyler, helallik alırsınız. Zaten çocukların paraları birbirine karıştırılmışsa, bu takdirde ancak umumî vekillik mevzubahistir.
    11 Nisan 2012 Çarşamba
  • Sual: Dünyayı süslediği, dünyaya rağbeti arttırdığı için kuyumculuk ve müteahhitlik tenzihen mekruhtur diye işittim. Aslı var mıdır?
    Cevab: Helâlinden olduğu müddetçe bütün işler makbuldür. Dünyayı imar mânâsına geldiği için bina yapmak, kuyumculuk, kalbi kararttığı için kasaplık, avcılık ehlullah tarafından makbul işlerden görülmemiştir. Ama haram veya mekruh da değildir. Kazancı da helâldir. Ayrıca bu gibi değerlendirmeler mutlak değildir; zaman ve mekâna göre değişebilir.
    13 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Marketten online olarak sipariş vermiştim. Benim istediğim mamulün üç farklı renkte kutusu vardı. Ama içindeki mamul aynıdır. Ben mavi renklisini seçmiştim; ama kırmızı renkli kutu yollanmış. Acaba bu alışveriş câiz oldu mu?
    Cevab: Hata sebebiyle muhayyerlik hakkınız vardır. Yani malı iade edip, istediğinizi alma hakkınız vardır. Bu istediğiniz yoksa, akdi bozabilir veya bu mala razı olabilirsiniz.
    13 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Aşağıda kurguladığım foreks muamelesinin fıkıh kaidelerine aykırı noktalarını bildirmenizi rica ederim: x bankasındaki veya aracı kurumundaki döviz hesabımda 50.000 dolar ve 50.000 euro param vardır. Doların değer kazanacağını düşündüğümde, hesabımdaki euro'yu forex piyasaları tarafından belirlenen (eur-usd) parite değeri üzerinden dolara çeviriyorum. Euro'nun değer kazanacağını düşündüğümde ise dolar hesabımdaki paramı euro'ya çeviriyorum. Şayet doğru bir tercihte bulundu isem kâr ediyorum ya da tersi oluyor. Bu muameleler esnasında görüldüğü üzere alım-satım yapılan menkul kıymet "anında" ve tamamen peşin olarak malum hesabımdan tahsil ediliyor veya tasarrufum altına geçiyor. Teslim şartı sağlanıyor. Ayrıca vade yoktur. Sadece elimde olan bir kıymeti alıp satıyorum. Elinde olan şeyi alıp satma ile alâkalı kâide yerine gelmiş oluyor. Fâiz de bahis mevzuu değildir. Aracı kurum veya banka ise, verdiği hizmete karşılık tıpkı bir döviz bürosu gibi alım satım fiyatı arasındaki farkı kullanarak kar ediyor.
    Cevab: Anlattığınız sistemde şer’î bir mahzur olmadığı anlaşılıyor. Yeni dövizin hesaba yatması teslimdir. Bu bakımdan sarf satışı sahih cereyan ediyor. Yeni satın alınan dövizi, bankanın hesaba yatırdığına hükmediliyor. Aracı müessesenin komisyon alması caizdir.
    14 Nisan 2012 Cumartesi
  • Sual: Bir Şâfi'î ilmihalinde alış-verişte icab ve kabul şarttır yazıyor. Acaba bu bir kavil midir? İcab ve kabul şart ise, fitne çıkma ihtimali olan yerlerde Şâfiîler Hanefî’yi taklid mi edecektir? Geçmişte yaptığı alış-verişlerin vaziyeti ne olur?
    Cevab: Hanefî mezhebinde icab ve kabul lafızları söylenmeden götürü usulle alışveriş (bey bi’t-teâti) sahihtir. Şâfiî mezhebinde değildir. Hanefî taklit edilir. Geçmiştekiler için de böyle niyet edilir.
    14 Nisan 2012 Cumartesi
  • Sual: Birisine oğluna vermesi için 50 TL versem, sonra oğluyla karşılaştığımda babana arkadaşın için 50 TL verdim desem, para kimindir? Oğul ne yapmalıdır?
    Cevab: Bu beyan hibeye hamledilir. Para oğula aittir. Ancak dilerseniz hibeden rücu edebilir.
    14 Nisan 2012 Cumartesi
  • Sual: Bir kişi x'e; bu parayı seninle y'e verdim paylaşın dese ve daha sonra z'ye de x'i kastederek ona para verdiğini ve ikisinin olduğunu ve yarısını almasını söylese bu durumda ne yapılması gerekir? para kime aittir?
    Cevab: Hediye vermiş ise, olmaz. Çünki taksimi mümkün olan bir malı, iki veya daha çok kişiye hisseli hibe etmek caiz değildir. Parayı bozdurup, ayrı ayrı vermelidir. x, parayı iade etmelidir. Bu mümkün olmazsa bozdurup yarısını y'ye verir. Sadaka ise her halükârda olur.
    14 Nisan 2012 Cumartesi
  • Sual: Bir kimse x'i muhatap alarak y'ye şu kadar miktarı ver dese ve dahi sonra y ile karşılaştığında z'ye ulaştırmasi için x'e bir miktar para verdiğini söylese, para kimindir? Paranın verilmesini istediği kişi ile karşılaşıp mesela “Ben size ulaştırması için oğlunuza bunu verdim” desem, sonra oğlu ile karşılaştığımda “Arkadaşım için babana para verdim” desem para kimindir?
    Cevab: x vasıtası ile y'ye, z'ye vermesi için para göndermiştir. Para z'ye ulaşıncaya kadar verenindir. y, z'ye vermeyi kabul etmişse, verir. Etmezse iade eder. x ve y resuldur (habercidir).
    14 Nisan 2012 Cumartesi
  • Sual: Borç alınan para nemalansa, örneğin altın alınsa, altın kıymetlense, o artan kısım kime ait olur?
    Cevab: Borç para alan, ödeme zamanı gelince, altın kıymetini ödemek zorundadır. Aksi takdirde faiz yemiş olur. Dolayısıyla altın alınmasa bile, altın kıymetindeki artmayı bu paraya yansıtıp öyle ödeyecektir. Altın değil de, başka bir şekilde nemalandırsa, borsa, faiz, tahvil gibi, yine altın üzerinden kıymetin öder. Ama nemalandırmak üzere şirket kurmuşlarsa, bu nemadan hissesine düşeni öder.
    14 Nisan 2012 Cumartesi
  • Sual: Cevhere’de fıtranın kâğıt para olarak verilebileceği yazılıymış. Bu kavle göre zekât da ihtiyaç hâlinde kâgıt para olarak verilebilir mi?
    Cevab: Bu kolaylık küçük mikdarda olduğu ve bir günlük nafakayı temin maksadına matuf bulunduğu için fıtra hakkındadır. Altın ve gümüşün zekâtı, kendilerinden altın ve gümüş olarak verilmelidir. Bu zor ise, ödünç aldığı altın veya gümüş ile zekât verilip; sonra kâğıt para ile bu altın veya gümüş geri satın alınıp alacaklıya ödenir.
    14 Nisan 2012 Cumartesi
  • Sual: İcralı malları almak uygun mudur?
    Cevab: Haksız yere haczedildiği bilinmiyorsa caiz ise de ağlayanın malı gülene hayretmez.
    16 Nisan 2012 Pazartesi
  • Sual: Mahalle bakkalından, bakkal sâhibi gelmeden, sabah erkenden gelen ekmekten alıp, parasını sonra bakkala ödesek olur mu?
    Cevab: Rızaya ilim, rıza sayılır. Yani razı olduğunu bilmek yetişir. Bu, peşin alışveriş demektir. Parası sonra da ödenebilir.
    16 Nisan 2012 Pazartesi
  • Sual: Bir lokantaya, pastaneye giderek yiyip içiyoruz ve sonra da hesabı kasaya ödüyoruz. Fiyatları önceden sormadığımız için bu alış veriş uygun mudur?
    Cevab: Fiyat baştan belli olduğu için akid sahihtir.
    16 Nisan 2012 Pazartesi
  • Sual: Başkasının kartıyla alışveriş yapınca, kart sahibine parayı ödeyeceğimiz zamanı tayin etmek mi, etmemek mi gerekir? Sonra öderim denmemişse borç olmaz mı? Bu borç muaccel (âcil) midir? Ve alacaklısından hediye almak câiz olmadığı için, bu kişiye bir şey ikram etmek caiz olur mu? Bu kişiyle samimi arkadaş olmak, öteden beri birbirine bir şey hediye etmek cevaba tesir eder mi?
    Cevab: Başkasının kartıyla alışveriş yapınca, borç bu kart sahibine havale edilmiş oluyor. Havale borcunda tarih koşmak câizdir. Öderim dese de demese de öder. Tarih konuşulmuşsa, müeccel; değilse muacceldir. Karzda tarih konuşmak doğru değildir; konuşulmuşsa da uymak gerekmez. Karz alacaklısından hediye istemek fâiz olur. İstemeden verilen hediyeyi almak câiz ise de, İmam Ebu Hanife alacaklısının gölgesinden bile geçmezdi. Çünki borçlu hediyeyi verirken, daha ziyade karşıdakinin alacağı sebebiyle vermektedir. Ama öteden beri hediyeleşmeleri âdet olan iki kişi arasında ise, borçlunun alacaklıya hediyesi, ziyafeti câizdir.
    16 Nisan 2012 Pazartesi
  • Sual: Bir arkadaş kargosunu göndermemi rica etti ve o işin yaklaşık ücretinde bir mikdar parayı bana hediye etti. Bu fâiz oldu mu? Çünki iş yapmamı emredince, bana borçlanmış olabilir. Gerçi başta hediye etmesi şart koşulmamıştı. Bu hediyeyi işi yapmadan önce vermesi rüşvet olur mu?
    Cevab: Kargoyu göndermek için size vekâlet vermiş; ücretini de ödemiştir. Hediye demekle hediye olmaz, kasdı kargo ücretidir. Akidlerde itibar lafza değil, mânâyadır.
    16 Nisan 2012 Pazartesi
  • Sual: Borç olarak değil de, âriyet olarak birine mal verdiğimizde, zaman tayini fâiz olur mu? Alan kişi şu vakit getiririm dese ve biz hiçbir şey demesek yine de zaman tayin edilmiş olur mu?
    Cevab: Âriyette zaman tayini câizdir. Ama bu tayin, (tarla dışında) âriyet vereni bağlamaz. Yine dilediği zaman âriyet verdiğini geri isteyebilir. Mâlikî mezhebinde bağlar.
    16 Nisan 2012 Pazartesi
  • Sual: Fülûs aynı sayıda fülûs karşılığında satılınca, yani kâğıt para bozdurulursa, ikisinin de ayrılmadan önce kabz edilmeleri lâzım mıdır?
    Cevab: Para bozdururken (bütün lira, küçük liralarla veya lira, mesela dolarla değiştirilirken) ikisinin peşin kabz edilmesi lâzım ve kâfidir. Çünki, burada fâizin iki şartından yalnız birisi bulunduğundan, yani aynı cinsten oldukları için veresiye satışı câiz olmaz. İkisinin de kabz olunması lâzımdır. Ancak ikisinin de aynı sayıda olması gerekmez. Meselâ yüz liralık kâğıt parayı, tutarı yüz liradan az olan ufak paralarla bozmak câizdir. (Bedâyi’)
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Altın veya gümüşün kâğıt para ile satışının veresiye olması câiz midir?
    Cevab: Altın, altın karşılığı; gümüş de, gümüş karşılığı satılırken, ikisinin de peşin olması ve ağırlıklarının aynı olması şarttır. Ancak altın veya gümüş kâğıt para ile veresiye veya taksitle satılması câizdir. Çünki fâzin şartlarından cins birliği yoktur. (Fetâvâ-i Hindiyye)
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Bir fıkıh kitabında Hadîka’dan naklen diyor ki: “Zamanımızda helâl ve haramı gözetmek, hattâ Ebülleys-i Semerkandî’nin en kolay olan fetvâsına bile uymak çok güç oldu. Bu fetvâya göre, malının çoğunun halâl olduğu sanılan kimsenin verdiği hediyeyi almak, onunla alış veriş ve kirâlamak câiz olur. Malının çoğu helâl olduğu sanılmayan kimse ile bunlar câiz olmaz. Çünki, harâm olduğu bilinen mal elden ele geçince, haramlığı yok olmaz” diyor. Şu halde bugün bir insanın malının çoğunun helâl olduğu nasıl anlaşılacaktır?
    Cevab: Herkesin elinde bulunan malı onun mülkü bilmelidir. Gasp, zulüm, şarap satışı, rüşvet, hırsızlık, fâiz, haraç ve hıyânet yollarından biri ile ele geçtiği açıkça bilinen bir mal, o kişinin mülkü olmaz. Bunu ondan almak, kullanmak, yemek helâl olmaz. Başka malları, mülkü kabul edilir. Onları verince almak haram olmaz. Haramdan topladığı malları, kendi helâl malı ile yahud birbirleri ile karıştırsa, mülk-i habîs denir. Bu habîs karışımdan verince, haram olduğunu tanımadığı malı, parayı almak câiz olur. Verilenin bizzat kendisinin harâm mal olduğu bilinirse, bunu ondan hiç bir suretle almak câiz olmaz. Bu ifadelerden anlaşıldığına göre: Habîs mülk, hediye, kirâ ve satış akdine mevzu olunabilir. Haram malın kendisini tanıyan için bu câiz değildir. Ama karşısındakinin malının habîs olduğunu bilen, ama haram malın kendisini tanımayan için câizdir. Çoğunun haramdan olduğu iyi biliniyorsa, bu karışık mal ile her çeşit muamele mekruh oluyor. Bu ise, en kolay olan Ebülleys fetvâsından bile hafiftir. O halde Ebülleys fetvâsındaki câiz olmaz kelimesini, mübah olmaz veya mekrûh olur diye anlamak gerekir.
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: A, B’ye olan 100 lira borcunu C’ye havâle ediyor. C, ödediği bu parayı sonra dönüp A’dan alacaktır. B ile C anlaşıp 80 lira veya 120 lira ödediği zaman, A’dan bu kadar para isteyebilir mi, yoksa sadece havale olunan 100 lirayı mı isteyebilir? Havâle kabul eden ile havâleyi alan uyuşarak, havâle olunan borçtan az veya çok verirse, havâle verenden, bu verdiği mikdarı istiyebilir mi?
    Cevab: B ile C anlaşıp 80 lira veya 120 lira ödediği zaman, A’dan yalnızca havâle olunan 100 lirayı isteyebilir. Eğer ödediği 80 lira ise bir mesele yok. Çünki havale kabul eden, havale veren borçlunun halefidir, onun yerine geçer, onun haklarını kullanır. Havâle kabul eden ile havâle alan anlaşıp, daha fazla mal verirse, havâle edenden bunu istemesi, havâle edeni iradesi dışında bir şeyi ödemeye mecbur etmek demektir. Dolayısıyla B, A’dan ancak 80 lira isteyebilir. Nitekim İbni Abidin bu hususta şöyle diyor: Havale kabul eden, havale edenden, havale olunan mikdarı isteyebilir. Havale alanla anlaşarak daha az vermişse, havale olunan mikdarı değil, verdiğini isteyebilir. (IV/305) Şu halde, havâle kabul eden ile havâleyi alan uyuşarak, havâle olunan borçtan az verirse, havâle verenden, bu verdiği mikdarı istiyebilir. Havâle olunan mikdârı istiyemez.
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Zekât vekili, kendisine verilen zekât malı veya parasını, emredilen kişiye vermezse veya kendi parasıyla karıştırırsa, yahud kaybederse veya harcarsa, zekâtın vaziyeti ne olur?
    Cevab: Zekât olarak ayrılmış mal veya para zekât sahibinde veya vekilinde kaybolsa, zekât verilmiş olmaz. Vekil, bu parayı emredilen kişiye vermezse veya kasıt ya da ihmâliyle kaybederse, yahud bunu kendi malıyla veya parasıyla izinsiz karıştırırsa, zengine tazmin eder. Zekât mal veya para, kasıt veya ihmâli olmadan vekilin elinde kaybolursa, vekil mesul olmaz; zengini zekâtını verme borcu düşmez. (İbni Âbidîn)
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Öğretmenim. Her il yahud ilçede il milli eğitim ya da ilçe milli eğitim müdürleri maaş ödemeleri hakkında muayyen müddetler için bankalar ile anlaşmaktadır. Bankalar kendilerinden maaş alan öğretmenlere promosyon olarak muayyen mikdar para vermektedir. Bunların alınmasında dinen bir mahzur var mıdır?
    Cevab: Bu promosyon, paranızı bize yatırırsanız (vedia ederseniz), size hediye veririz demektir. Bankaya yatırılan maaşlar bir karz olsaydı, bunu yatırırken üçüncü şahıs lehine böyle bir şart koşmak lağv ve fâiz olurdu. Yani şart yerine getirilmez; ama banka ile şirket (müdürlük) için günah bahis mevzuu olurdu. Üçüncü şahsın mesuliyeti olmadığından, bu promosyon maaşlıya câiz ve helâldir. Vedia akdinde ise böyle bir şart koşmak câiz ve alınan para maaşlıya da, şirkete (müdürlüğe) de helâldir.
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Bir evde anne, erkek ve kız evlat yaşıyor. Erkek evlat çalışıyor, anne ve kızın da gelirleri var. Bunların müşterek bir bütçesi var, buradan hepsi ihtiyaçlarını alıyor. Erkek evlat, asabi mizaçlı biridir. Sinirlenince ve başka sebeplerle hep hakkını haram ediyor; sonra sinirleri yatışınca tövbe ettim, tüm hakkımı da helâl ettim diyor. Buna göre, hakkını haram edince, daha önceden kullanılmasına izin verdiği kendi eşyalarını ve eve herkesin yemesi için aldığı yiyecekleri, herkesin kullanması için aldığı eşyaları, kız kardeşin yemesi ve kullanması helal olur mu? Haram ettikten sonra eve aldığı şeyleri kız kardeşin yemesi ve kullanması helal olur mu? Daha sonra tövbe ettim ve tüm hakkımı helal ettim deyince, haram ettiği haklarını helal etmiş olur mu?
    Cevab: Bir kimse birine bir şey satsa, kiralasa veya hediye etse, yedirse, helâl etmiş demektir. Sonradan haram ettim dese de kıymeti olmaz. İnsan ancak karşılıksız bir hakkını, mesela bir alacağını helâl veya haram edebilir
    24 Nisan 2012 Salı
  • Sual: Evlendiğimizde bize altın ve para olarak hediyeler geldi. Bunların bir kısmı ile araba aldım. Geri kalan kısmı, hanımımda duruyordu. Şimdi geçimsizlik sebebiyle ayrılmak üzereyiz. Hanımım bu hediyelere ilâveten, arabayı da kendisine vermemi istiyor. Böyle bir talepte bulunabilir mi? Düğünde gelen bu hediyeler kime aittir?
    Cevab: Düğünde gelen hediyeler, kime verilirse verilsin, açıkça gelinin veya damadındır denmedikçe, kız tarafından gelenler kızın, erkek tarafından gelenler erkeğindir. Hatta bazı yerlerde bu hediyeler karz hükmündedir. Yani meselâ o altını takan, kendisi de düğün yaptığında aynısını beklemektedir.  Binaenaleyh kız ancak kendi tarafından gelen hediyelere maliktir. Fazlasını isteyemez. (İbni Âbidin, Kitabü’l-Hibe)
    27 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Zevcem boşanmak üzere mahkemeye müracaat etti. Ben de boşanmayı kabul etmek istiyorum. Ancak karşı taraf maddî ve manevî tazminat talep ediyor. İslâm hukukunda boşanan tarafın böyle bir tazminat hakkı var mıdır? Şayet mahkeme bunu kabul ederse, ben bu tazminatı öderken mehre niyet edebilir miyim?
    Cevab: İslâm hukukunda taraflar hangi sebeple olursa olsun boşandığı zaman, kadının ödenmemiş mehr, ödenmemiş nafaka ve ayrıca iddet nafakasından başka bir talebi olamaz. Bu bakımdan mahkeme karar verse bile, bu tazminat kadına helâl değildir. Ancak kadın, bu tazminatı almadığı mehr, nafaka ve iddet nafakasına karşılık olarak alabilir; erkek de bu niyetle verebilir. Hanefî mezhebinde, alacağın takası (mahsubu) için aynı cinsten olması şart ise de, diğer mezheplerde şart değildir. Binaenaleyh altın alacağın karşılığı, aynı kıymette kâğıt para olarak takas yapılabilir.
    27 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Ahlâk kitaplarında vazifeden istifa etmek caiz değildir yazılıdır. Burada kastedilen vazife, polislik, öğretmenlik gibi meslekler midir, yoksa her türlü meslekten istifamı kastediliyor? Hangi hallerde istifa etmek caizdir?
    Cevab: Riyâdü’n-Nâsıhîn’de diyor ki: “Kesbin (kazancın) beşinci yolu, hizmettir. Yusuf aleyhisselâm, Enbiyâ-i ulil-emri vel-ebsârdan olduğu halde, kulların sıkıntıda olduğunu görüp, hükûmet reisi kâfir olduğu halde, ona giderek vazife istedi. Böylece, insanlara hizmet etti. O halde, kullara hizmet edeceğini bilen ve bunu kendinden başka yapacak kimsenin bulunmadığını gören, bu vazifeye bir zâlimin geçmesini önlemek ve müslümanlara hizmet etmek için, kâfir olan âmirden bile vazife istemelidir. Münhal imamlığı, müftülüğü, vâizliği, öğretmenliği, polisliği istidâ, yani taleb etmelidir. Bir iyilik yapamasa da, hiç olmazsa, müslümanların zararına çalışmayı önlemek de ibâdet olur. Vazifeden istifâ etmek de, bunun için câiz değildir.” Bu bakımdan, ayrıldığı takdirde insanların zarara uğrayacağı veya daha kötü birisinin gelip insanlara kötülük yapacağı yukarıda sayılan hallerde vazifeden ayrılmak uygun değildir. Her iş böyle değildir.
    27 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Yanımda çalışan bir işçi vardır. Fakat beni çok üzüyor. Verilen işi yapmıyor. Aksi cevaplar veriyor. İşe zamanında gelmiyor. Burnunun sürtülmesi için işten çıkarmak istiyorum. Kul hakkı olur mu?
    Cevab: Maiyetindeki memuru kötü halleri sebebiyle işten çıkarmak kul hakkı olmaz. Mukavele müddeti bitmişse, sebepsiz çıkarmak bile kul hakkı olmaz.
    27 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Kurban kesildiği zaman, derisini ne yapmak lâzımdır?
    Cevab: Kurban derisi ya fakire tasadduk edilir veya seccâde, su kırbası, heybe gibi kolay tükenmeyecek bir şey hâline getirilip kullanılır ya da elbise gibi devamlı faydalanılacak bir şeyle değiştirilir. Kurban etini satsa veya derisini yiyecek gibi helâk olacak bir şeyle değiştirse câiz olmaz.
    Kurban etini de bedelini sadaka etmek için satmak câiz değildir. Kurban etinde ancak yemeye ve yedirmeye hak sahibidir. Ancak etini de, derisi gibi, devamlı faydalanılacak bir şeyle değiştirmek câizdir. Kurban derisinden dağarcık yaptıktan sonra bunu kiraya vermek câiz değildir. Vermişse, ücreti tasadduk eder.
    Kurban eti ile yenecek bir şey satın alsa, bunu yedikten sonra kıymetini tasadduk etmek lâzım gelmez. Kurban etini para karşılığı satmışsa, bunları tasadduk eder. Bunlar zekât yerine geçmez.
    Kurban eti ve derisinin satışı İmam Ebu Hanife ve Muhammed’e göre sahihtir, ancak mekruhtur. Etini veya derisini kasaba kesme ücreti olarak vermek de sahih, ancak mekruhtur. Hazret-i Peygamber, Hazret-i Ali'ye, “Kurbanın örtüsünü ve yularını tasadduk et ve kasaba ücret olarak onun etinden bir şey verme!” buyurmuştur.
    Kurbanlığın sütünden de istifade edilemez. Eğer memeleri dolu ve yakında kesecekse, memelerine biraz soğuk su serpilir. Yoksa sağılır ve tasadduk edilir. (İbni Abidin)
    8 Mayıs 2012 Salı
  • Sual: Memleketimizde nargile tütünü imal edip satmayı planlıyoruz. Ama bu kazanacağım paranın helal veya haram olması hususunda şüphelerim vardır.
    Cevab: Tütün aslen mübahtır. Üretmek ve satmak caizdir. Tuz da helaldir; bazılarına ve çok yenirse herkese zarar verir. Ama hiçbir âlim tuz istihsaline ve satışına haram dememiştir.
    8 Mayıs 2012 Salı
  • Sual: Kasaba daha önce alınmış bir eti götürüp kıyma yaptırırken, kasap ilk önce eti tartıyor, sonra kıyma yapıp tekrar tartarak aynı miktarda kıyma veriyor ama daha önce makine kalan karışmış olabiliyor, bu câiz midir?
    Cevab: Umumi belvadır. Caizdir.
    8 Mayıs 2012 Salı
  • Sual: Pazardan satın alınan bir kilo portakalın içinde iki tane çürük olduğu anlaşılıp tekrar satıcıya götürülse satıcı ise tartmadan iki tane yeni portakal verse faiz olur mu?
    Cevab: Olmaz, ayıp muhayyerliği sebebiyle iade hakkı vardır.
    8 Mayıs 2012 Salı
  • Sual: İslâmiyyette depozito istemek câiz midir?
    Cevab: Rehin sayılmak suretiyle dört mezhebde caizdir. Cezai şart olarak sadece Hanbelide caizdir.
    8 Mayıs 2012 Salı
  • Sual: Yurt dışında çalışan birisini işyeri çalıştığı saat üzerinden daha aşağı mikdarda sigorta yapıyor ve maaşı az gözüküyor. Böylece işçinin devletten yardım alma hakkı doğuyor. Bu yardımı almak uygun mudur?
    Cevab: Düşük sigorta yapılmasından doğan farkı işyerinin ödemesi lâzımdır. Bu devletin borcu değildir. İşyerinin borcudur. Çünki işçi ile işyerinin anlaşması maaş+sigorta ödeme bedeli üzerindendir. Dârülharbde bile olsa, kandırarak bir kâfirden mal çekmek câiz değildir. Ancak anladığım kadarıyla devlet bu gibi hususlarda tolerans gösteriyor. Bir başka husus, eğer devlet o vatandaştan hakkı olmayan bazı şeyler (haksız vergi veya ceza gibi) tahsil etmişse, o zaman şahsın devletten alacağı doğar. Bu kadar mikdarı alabilir. Müslüman nerede bulunursa bulunsun İslâmiyetin güzel ahlâkının numunesi olmak mecburiyetindedir. Hele kanunlara uymamak, hele bir de neticede ceza doğuyorsa, caiz değildir. İşyerini şikâyet etmelidir.
    11 Mayıs 2012 Cuma
  • Sual: Şirketlere yükleme ve boşaltma hizmeti veriyoruz. Bu işi yaparken de bazı kişileri çalıştırıyoruz. Bu kişilere ücretlerini iş bitince vermek câiz midir?
    Cevab: Bu kişiler eğer sizin ortağınız değilse, ortada bir icâre akdi vardır. Sizin işiniz bunları bağlamaz. İş bitince, işçi ücrete hak kazanır. Ama eğer ücretin ödenmesi için önceden bir zaman kararlaştırılmışsa, ücreti o zaman hak eder. Bu tarih, o yükleme-boşaltma işinin tamamlanması da olabilir. Tarih tayin edilmemişse, işçi ücretin sonra ödenmesine rıza gösteriyorsa, işveren bakımından mesele yoktur. Eğer bu kişi ile mütemadiyen böyle çalışılıyorsa, aralarında bir hususî örf teşekkül etmiştir; her akide bunu konuşmaları gerekmez. Elverir ki yapılacak işin ne olduğu tam olarak tayin edilsin. Aksi takdirde akid fâsid olur.
    11 Mayıs 2012 Cuma
  • Sual: Bir kişi X yılında 100 lira borç alıyor. 100 lira o dönemde 10 altına tekabül ediyor. 10 sene sonra 10 altının değeri 500 lira olmuş olsun. Bu durumda adam X+10 yılına gelindiğinde borçlu olduğu kişiye; i) 10 altın; ii) 500 lira verir; iii) 100 lira + 8 altın verir. Bunlardan hangisi uygundur?
    Cevab: Her üçü de câizdir. Ama 10 altın borç vermişse, alacaklı razı olmadıkça 500 lira veremez, 10 altın vermelidir.
    11 Mayıs 2012 Cuma
  • Sual: Para borcu ödenirken, niçin ödeme zamanındaki altın kıymeti esas alınıyor da, gümüş kullanılmıyor?
    Cevab: Birincisi altının karşılığı olarak gümüşün değeri fevkalade düşmüştür. Asrı seadette bire yedi iken, şimdi neredeyse bire kırka kadar düşmüştür. İkincisi basılı ve ağırlığı belli altın bulmak kolaydır; ama artık gümüş para tedâvül etmediği için basılı gümüş bulmak neredeyse imkânsızdır. Ama maksat paranın değeri korumak olduğuna göre, karzda para alıp, gümüş olarak karşılığını vermek caizdir. Ama zekât ve sair nisaplarda artık gümüş kullanılamaz. Ayrıca altın ile borçlanmışsa, arşı taraf razı gelmedikçe kıymeti kadar gümüş ödeyemez.
    11 Mayıs 2012 Cuma
  • Sual: Para borçlarında ödeme zamanında altın üzerinden kıymetini istemek, meselâ 100 lira borç verip, bunun ödeme zamanındaki altın üzerinden kıymeti olan 500 lirayı istemenin fâizli krediden en farkı vardır? Bu halde para ile para satın almış ve faiz vermiş olmuyor mu?
    Cevab: Baştan bu mikdar şart etmediği için câiz oluyor. Baştan beşyüz lira ödeyeceği konuşulmuş olsaydı, veya her ay için anaparaya şu kadar eklenecektir denseydi, fâiz olurdu.
    11 Mayıs 2012 Cuma
  • Sual: Para borçlarında ödemde zamanındaki altın kıymetinin nazara alınması câiz ise ve maksat paranın değerini korumak ise, altın veya gümüş hiç karıştırılmadan, lira karşısında değerini nispeten koruyan bir döviz kuru veyahut başka bir ölçü de kullanılabilir mi? Misal olarak 100 euro’ya tekabül eden 200 lira borç alan, bir sene sonra 100 euro olarak veya o zaman 100 euro’nun karşılığı mesela 250 lira ödeyebilir mi?
    Cevab: Para borcu, döviz kuru veya meselâ buğday fiyatına da bağlanabilir. Ama bunun karşılıklı rızaya dayanması gerekir. Ama para borcunun karşılığını altın veya altın kıymetinde para olarak istemek, borçlu razı olmasa da mümkündür.
    11 Mayıs 2012 Cuma
  • Sual: Bir kişi hem alıcı hem satıcı olamaz, yani hem alıcıya hem de satıcıya vekil olup kendi kendine alışveriş yapamaz. Para bozdurmak ise fülusun fülusa satışıdır. Ben bir şirketin malî işlerine bakıyorum. Kasadaki paraları kullanmaya izinli ve vekilim. Kendi paramı kasadan bozdurabilir miyim?
    Cevab: Vekil, satın almak üzere vekil olduğu şeyi kendisi için alamaz. Ama vekilin elindeki para emanettir. Buradan para bozdurması vekilin sarf satışı yapması demek değildir. Emaneti kullanmaktır. Buna izin verilmişse, ki muhasebeciye her zaman umumi izin verilmiş sayılır, bozdurabilir. İkisi aynı şey değildir. Vekile, git bana döviz al dense veya para bozdur dense, karşılığında kendi dövizini veya parasını veremez. Ama müvekkil ile doğrudan akit yaparsa olur.
    20 Mayıs 2012 Pazar
  • Sual: Bir meyve bahçesi satıldığında, meyve ağaçlarındaki meyveler satışta bahis mevzu olmamış ise kime aittir? Bir hoca efendiye bu sual sorulduğunda, Behcetü’l-Fetâvâ’dan: "Bir bağın satışında (asma) üzerindeki üzüm(ün kime ait olacağı) anılmazsa, satışa dahil olur." İbaresi delil alınarak, şöyle cevab vermiş: Bağ veya meyve bahçeleri, satışa çıkarıldığı zaman, hey'et-i mecmuası ile ortaya konur. Mal sahibi, üzerindeki meyvenin kendisine ait olduğunu şart koşarak satıştan istisna edebilir. Fakat bunu ifade etmeden satış yapılması halinde, asmaların üzerindeki üzüm veya ağacın üzerindeki meyve müşteriye ait olur.
    Cevab: Akid yaparken açıkça söylenmedikçe meyveler satışa dâhil değildir. Ağaç bile satılsa, açıkça söylenmedikçe meyvesi satışa dâhil değildir. Nitekim mebînin (satılan şeyin) bitişik parçası veya müştemilâtı olmayan, örfen de mebîye dâhil sayılmayan şeyler akde girmez. Ev satıldığı zaman dolaplar, kanepeler, sandalyeler; bahçe satıldığı zaman limon ve çiçek saksıları, ağaç fideleri; ağaçlar satıldığı zaman meyvesi; tarla satıldığı zaman ekini, açıkça söylenmedikçe akde dâhil olmaz. Bâyi ekini, meyveyi, eşyâyı toplayıp tahliye etmeğe mecbur olur. Ancak birlikte satılması örf olan yerlerde, meselâ beygirin yuları, gemi, söylenmese de akde dâhil olur. Hadis-i şerifte “Meyva satıcısınındır. Meğerki satın alan onu şart koşmuş olsun" buyuruluyor. Meyve almak isteyen, bahçe veya ağacı değil, meyveyi satın alır. Hepsini istiyorsa, hepsini söyler. Bir adam tarlasına ekin ekmiştir veya bahçesi meyve vermiştir. Bunu satışa çıkardığı zaman, ekini ve meyveyi hasad ettikten sonra satmayı murad eder. (İbni Abidin, Alışveriş bahsi)
    20 Mayıs 2012 Pazar
  • Sual: Vasiyet etmek vâcib midir?
    Cevab: Üzerinde hac gibi dinî bir vecibe veya zekât, fıtra, başkasına ait bir borç yahud emanet bulunan kimsenin vasiyette bulunarak bunları haber vermesi vâcibdir. Aksi takdirde borçlu olarak âhirete gitmiş olur. “Vasiyetini yazmadan iki gece geçirmek bir müslümana helâl olmaz” ve “Vasiyet yapmadan ölen kimseye, âhirette konuşma hakkı verilmez” hadîs-i şerifleri bunu gösterir. Hazret-i Peygamber vefat etmeden evvel Hazret-i Ali’ye bir Yahudi’ye olan borcunun ödenmesini ve rehindeki zırhının alınmasını vasiyet buyurmuştu. Uhdesinde borç ve emanet bulunmayan kimsenin vasiyet yapması müstehabdır. Buradaki vasiyet, malının muayyen bir kısmının hayır işlerine harcanmasını vasiyet etmek demektir. “Beni şuraya defnedin”, “Kabrimi şöyle yapın” gibi hususlar meşru vasiyet sayılmaz.
    8 Haziran 2012 Cuma
  • Sual: Hükûmetin fiyatlara kâr haddi koyması câiz midir?
    Cevab: İslâmiyette serbest piyasa ekonomisi câridir. Herkes malını dilediği kişiye ve fiyata satar. Hükûmetin fiyatlara kâr haddi koyması câiz değildir. Hadis-i şerifte “Sakın başkasının malına kâr haddi koymayınız. Fiyatları koyan Allahü teâlâdır” buyuruldu. Enes bin Mâlik rivayet etti: Medine-i münevverede pahalılık oldu. Ya Resûlallah! Fiyatlar yükseliyor. Bize si’r, yani kâr haddi koyunuz denildi. Fiyatları koyan Allahü teâlâdır. Rızkı genişleten, daraltan, gönderen yalnız Odur” buyurdu. (İbni Mâce, Ebu Davud, Tirmizî, Müsnedü İmamı Ahmed, Bezzâr, Ebu Ya’lâ ) İbni Âbidin der ki: Esnafın hepsi fiyatları fâhiş olarak [mal oluş fiyatının iki misline] arttırdığı, pahalılığın millete zarar ve zulüm hâline geldiği zaman, hükûmetin tüccârlara danışarak uygun bir narh, kâr haddi koyması câiz olur. Hükûmetin koyduğu bu fiyata uymak vâcibdir. Yükseğe satılmışsa akid muteberdir; alıcının ücrette tenkis yaptırma (indirtme) hakkı vardır. İmam Mâlik buyurdu ki: “Vâli kıtlık senesinde eşyaya narh koymaya memurdur”. Burada İmam Mâlik, narh için fâhiş bir fiyatın varlığını aramamıştır. Bazı âlimlere göre narh yalnızca ekmek ve ette olur. (Reddü’l-Muhtar, Alışveriş bahsi). İmam Şa’rânî Mizanü’l-Kübrâ’da Hazret-i Ömer’in narh koyduğunu rivayet eder.
    8 Haziran 2012 Cuma
  • Sual: Kargo şirketimde bazen paket kayboluyor. İçinde ne olduğunu bilmiyoruz. Mal sahibine karşı mesuliyetimiz nedir?
    Cevab: Kargocu ecîr-i müşterektir. Ecîr-i müşterek, yani terzi, kargocu gibi herkese çalışan işçi, İmam Ebu Hanife’ye göre emindir; kendi sun’u (fiili, eseri) olmaksızın (yangın, gasp, hırsızlık gibi) meydana gelen zararı ödemek zorunda değildir. Çünki ücret amelin karşılığıdır. Mecelle’de de böyledir. Meselâ bir hamalın sırtındaki yük, başkalarının izdihamından dolayı düşüp parçalansa, hamal ödemez. Ama İmameyn’e göre öder. Zira ücretle çalışmaktadır. Ücret hem ameli, hem de korumasının karşılığıdır. Ecîr-i müşterek, kasıt ve kusuru olsun olmasın, mutadı aşsın aşmasın, kendi sun’uyla (fiiliyle) meydana gelen zararları tazmin eder. Meselâ hamal ayağı kayarak veya kendisi kalabalığa sokulup düşse, taşıdığı malı öder. Taşıdığı malı geciktirir de, mal bozulursa yine öder. Müteahhir ulemâya göre, ecîr-i müşterekin elindeki mal, sakınılması mümkün olmayan bir sebepten telef olsa, aralarında o malın kıymetinin yarısı üzerine cebren sulh olurlar. Yani ecîr-i müşterek malın yarısını öder. Kargocunun çalıştırdığı şoför, büro memuru gibi kişilerin verdiği zarardan da, kargocu müşteriye karşı mesuldür. Gerekirse bunlara rücu eder. Kargonun ne olduğu malum değilse, bunu kargo sahibinin ispat etmesi gerekir. Aksi takdirde kargocu örfe göre bir tazmin ile mükelleftir. (Ali Haydar-Mecelle Şerhi)
    9 Haziran 2012 Cumartesi
  • Sual: Yurt dışında yaşayan ve gayrı Müslimlerle ister istemez temas hâlinde bulunanlar için başka dinden olanların bayramlarını kutlamak veya bayram dolayısıyla getirdikleri hediyeyi kabul etmenin hükmü nedir?
    Cevab: Fitne çıkarmamak, İslâmiyetin güzel ahlâkını göstermek maksadıyla tebrik edilir, hediyeleri alınır; ama kalben bu güne hürmet etmek caiz değildir. İbni Abidin der ki: Müslümanın gayrımüslime hediye vermesi veya ondan hediye kabul etmesi câizdir. Nevrûz ve Mehrican günlerinin adıyla, yani “bu günün hediyesi olarak” diyerek veya bu niyetle hediye vermek câiz değildir, haramdır. Eğer bunu, müşriklerin tazim ettiği gibi tazim ederek yaparsa kâfir olur. Şayet bu günlerde, tazim kasd etmeden halkın âdetine uyarak bir müslümana hediye verse kâfir olmaz. Ancak, şüpheyi def etmek için bunu anılan günlerden önce veya sonra yapmalıdır. Daha önce almadığı bir şeyi bir günde satın alsa; eğer bu günleri tazim için satın almışsa kâfir olur. Ama eğer yemek içmek ve nimetlenmek için almışsa kâfir olmaz. Bu dinî bir gün değilse, hiçbir şey gerekmez. Rivayete göre Serbel Mecûsîlerinden zengin birisi vardı. Müslümanlara karşı gayet iyi davranırdı. Çocuğunun başının traşı dolayısıyla bir davet tertipledi. Davetinde birçok müslüman da bulundu. Bazıları, Mecûsî’ye hediye verdiler. Bu hâl müftiye ağır geldi. Hocası Ali es-Suğdi'ye: «Memleketinin halkına yetiş; dinden çıktılar, Mecûsîlerin şiârı olan şeyleri yaptılar» diyerek hâdiseyi anlatan bir mektup yazdı. Ali es-Suğdî de şu karşılığı verdi: «Zimmet ehlinin davetine icabet şeriatta serbesttir. İyiliğe iyilikle mukabele âlicenaplıktır. Başı tıraş etmek de dalâlet ehlinin şiarından değildir. Dolayısıyla bu kadarcık bir şey ile müslümanın kâfir olduğuna hükmetmek mümkün değildir. Evlâ olan; bu gibi hallerde sevinç ve neşe göstermek için müslümanların onlara muvafakat etmemeleridir.»
    9 Haziran 2012 Cumartesi
  • Sual: Me'zun köle borçlandığı zaman, efendi bu borçtan mesul müdür?
    Cevab: Efendisinin kendisine izin verdiği ve böylece muameleler bakımından tam ehliyetli hâle gelen köleye me’zun köle denir. Me’zun köle borçlandığı zaman, bu borç kendi kıymetini aşıyorsa, efendi ya bu borcu öder; ya da kölenin satılmasına razı olarak üstündeki mesuliyetten kurtulabilir.
    26 Haziran 2012 Salı
  • Sual: Birisi, birçok müşterilerden alacaklarını tahsil ettikten sonra birisinin 50 lira civarında fazla verdiğini fark edip, kimin verdiğini bilemezse, ne yapmalıdır?
    Cevab: Tek tek sorarak öğrenmeye çalışır. Bulamazsa bir fakire tasadduk eder. Fakirse kendi de kullanabilir.
    26 Haziran 2012 Salı
  • Sual: Hastaya okuyana veya muska yazana para verilir mi?
    Cevab: Efsunlamak, yani hastaya iyileşmesi için Kur’an okumak veya Kur’an âyetlerinden muska yazmak ibâdet değil tedavidir. Bu sebeple ücret istenebilir ve verilebilir. Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Biz, bir seriyyede (Resûlullah aleyhisselâmın gönderdiği askerî bir seferde) idik. Bir yerde konakladık. Yanımıza bir cariye gelip: "Kabile reisimizi bir zehirli haşere soktu. Onunla meşgul olacak erkekler de şu anda yoklar. Sizde rukye yapan (hastaya okuyan) biri var mı?" dedi. Bunun üzerine bizden bu hususta mahâretini bilmediğimiz biri kalkıp onunla gitti ve adama okuyuverdi. Adam iyileşti. Kendisine otuz koyun verdiler. Bize sütünden içirdi. Ona: "Yahu sen rukye bilir miydin?" dedik. "Hayır, ben sadece Fâtiha okuyarak rukye yaptım" dedi. Biz kendisine "Resûlullah aleyhisselâma sormadan (bu verdiklerine) dokunma!" dedik. Medine'ye gelince, vaziyeti arzettik. Resûlullah aleyhisselâm "Fâtiha'nın rukye olduğunu (tedavi maksadıyla okunacağını) sana kim söyledi?” dedikten sonra, “Verdikleri koyunları paylaşın, bana da bir hisse ayırın!" buyurdular." (Buhari; Müslim; Ebu Davud; Tirmizi)
    26 Haziran 2012 Salı
  • Sual: Bazı marketler, belli bir kıymette mal alan müşterilerine çekilişle hediye veriyor. Bu çekilişlere katılmakta mahzur var mıdır?
    Cevab: Akid yapılırken, taraflardan birisine faydalı olan bir şart ileri sürmek fâsiddir. Akdi de fâsid yapar. Marketten alışveriş yapanlara ikramiye va’d etmek de böyledir. Ancak söz kesilirken, yani akid yapılırken, müşteriye satın aldığı maldan başka bir şey de vermek şart edilmezse, satıcı tarafından hediye olarak sonradan vermek ve bunun için müşteriler arasında kur’a çekmek câiz olur.
    29 Haziran 2012 Cuma
  • Sual: Teyp veya hoparlör ile okunan ezan ve kıldırılan namaz câiz olmadığına göre, telefonla yapılan akidlerin de sahih olmaması veya teypten müzik dinlemenin mahzuru olmaması gerekmez mi?
    Cevab: Verilen misallerin hiç biri diğerine benzememektedir. Her câmide ezanın müezzinin kendi sesiyle okunması şarttır. Merkezî ezan, sahih olmaz. İmama uymanın sahih olması için de imam ile aynı mekânda bulunmak şarttır. İmam bir odada bulunup, cemaat bu odayla bağlantısı olmayan başka bir odada olsa, arada hoparlör veya televizyon irtibatı olsa, bu odada imama uyanların namazı sahih olmaz. Çünki ezan ve namaz gibi ibâdetlerde vâsıta kullanmak câiz değildir. Akdin sıhhati için, birbirine uygun iradenin ortaya konulması kâfidir. İsbat şartı ayrıdır. Binaenaleyh telefonla akid yapmak, vekâlet vermek, zevcesini boşamak câizdir.
    Telefonda, radyoda ve hoparlörde bir söyleyen adamın sesi; bir de elektrikle mıknatısın hâsıl ettiği metalik ses vardır. Yekdiğerine çok benzeyen bu iki ses, ayırd edilmese bile birbirinin aynı değildir. Birisi asıldır, ikincisi bunun benzeridir. Sinemada ve televizyonda hareket eden şekiller gibidir. Hiç kimse bu şekiller, kendilerini meydana getiren asıl kimselerin aynıdır diyemez. Akidlerde, boşanmakta, zekât vermekte yazışmak ve vekil tayin etmek, yani vâsıta kullanmak câiz olduğu malumdur. Telefon ve hoparlör de mektup gibi vasıta olduğu için caiz olmaktadır. Ezanda ve nemazda ise kendinin okuması şarttır. Onun için zekât vekâleti ve boşanma ile ezan ve nemaz bu bakımdan ayrılmaktadır.
    Teyp, çalgı âletinin çıkardığı sesi kaydedip neşredince, çalgı âletini kendisi olmaktadır. Musikide esas olan, ahenkli ses çıkışıdır. Çalgı âleti zaman ve mekâna göre değişebilir.
    3 Temmuz 2012 Salı
  • Sual: Arabaya kasko yaptırmanın dinen mahzuru var mıdır?
    Cevab: Kaza ve hayat sigortası, garer (belirsizlik) bulunan akid olduğundan dârülislâmda câiz değildir. Dârülharbde İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed'e göre caizdir.
    6 Temmuz 2012 Cuma
  • Sual: Peşin alırsanız 100, veresiye alırsanız 120 lira denilerek yapılan, bir başka deyişle vade farkı bulunan bir satış caiz midir?
    Cevab: Câizdir. Her iki söz birer icabdır. Bunlardan biri kabul edilir ve böylece akid sahih olarak kurulmuş olur. Yani müşteri peşin aldım veya veresiye aldım der ve bu semenle akid yapılmış olur. Hazret-i Peygamber’in “Bir akidde iki akid olmaz” hadîs-i şerifi, müşterinin bu alternatifli teklife cevab vermeden malı kabul ettiği akidler içindir. Bu şekilde bir akid, müşterinin hangi şekilde, peşin mi, veresiye mi kabul ettiği belli olmadığı için câiz değildir.
    6 Temmuz 2012 Cuma
  • Sual: Emlâk pazarlamacısıyım. Bir daire satışı üzerine müşteriyle uzun görüşmeler yaptım. Kendisini razı ettim. Tam mukavele yapacakken, bir başka arkadaş öne geçip işi bitirmiş. Bu satış câiz midir?
    Cevab: Deylemî’de geçen bir hadîs-i şerîfte “Birinin fiyatı üzerine fiyat vermeyin. Kardeşinizin sözleşmesi üzerine sözleşme yapmayın” buyurulmaktadır. İkinci şahıs, fiyatı kırsın veya yükseltsin ya da aynı fiyatı versin fark etmez. Hanefî ve Şâfiîlere göre böyle bir satış günah olmakla beraber sahihtir, netice doğurur. Mâlikî ve Hanbelî mezhebine göre fâsiddir.
    9 Temmuz 2012 Pazartesi
  • Sual: Vâdesiz veya vâdesi gelmiş borcu olup, hiç parası ve malı bulunmayan kimse bankadan kredi alarak borcunu ödeyebilir mi?
    Cevab: Fâizli kredi almak, malı, parası olmayan ve karz-ı hasen ile borç bulamayan kimseler için ancak zaruret hâllerinde câiz olur. Zaruret ise hayatı, uzvu kaybetmek korkusudur. Hâsılı nafaka için fâizli borç almak câizdir. Ama bir borcu ödemek için fâizli kredi almak zaruret değildir. Zira borcu olup, hiç parası ve malı bulunmayan kimseye, alacaklının mühlet vermesi vâcibdir. Ancak alacaklı belâlı olup, öldürmek veya vurmakla tehdit ediyor, bunu da yapmaya kâdir ise belki… Hem bir hususî şahsa olan borcunu ödeyemeyen kimse, bankadan aldığı krediyi fâizli olarak nasıl ödeyecektir?
    11 Temmuz 2012 Çarşamba
  • Sual: Çay ocaklarında marka ile çay alışverişi oluyor. Bu alışveriş sahih midir? Marka ile çaydan başka limonata, su da alınabilir mi?
    Cevab: Marka maldır. Mal ile mal alınıp satılmış olur. Şu halde marka ile çaydan başka, limonata, su gibi şeyler de alınabilir. Veya marka hususî örf gereği semen olarak kabul edilebilir. Şu takdirde para gibi muamele görür.
    12 Temmuz 2012 Perşembe
  • Sual: Kredi kartı ile alışveriş ettiğimiz esnaf banka ile anlaşmalı olmadığı için taksit yapmıyor. "Biz tek çekim yapalım, siz bankayı arayıp bu alışverişinizi taksitlendirirsiniz” diyor. Bankayı arayıp alışverişi taksitlendirmek sahih midir? Banka meblağa fark koyarsa veya koymazsa vaziyet ne olur?
    Cevab: Havale edilen mikdarı veya her çeşit borcu karşı tarafın rızası ile taksitlendirmek mümkündür. Bankanın bu meblağa fazlalık koyması câiz değildir. Fâizin bir çeşidi de peşin borcu tecil etmek veya taksitlendirmek için meblağı arttırmaktır.
    12 Temmuz 2012 Perşembe
  • Sual: Selem alışverişi ile elde olmayan malı satmanın bâtıl olması arasında ne fark vardır?
    Cevab: Selem, bu hükmün hadis-i şerif ile getirilmiş bir istisnasıdır. Ama selemin de sahih olması için şartları vardır. Buğday gibi, fabrikanın üreteceği meselâ otomobil gibi ortada olmayan mislî mallar selem ile alınabilir.
    12 Temmuz 2012 Perşembe
  • Sual: Bankaların likit fon muamelesi caiz midir?
    Cevab: Likit fon denilen sistemde bilindiği kadarıyla, banka mudinin parasıyla fon alır. Bu fonda, para, repo, altın, döviz ve hisse senedi gibi yatırımlara bağlanır. O fonun yükselişine göre az mikdarda da olsa muntazam ve garantili şekilde mudinin parasında artış olmaktadır. Bu fonda fâiz ve hisse senedi gibi şer’î hükümlere uygun olmayan hususlar bulunduğu için, bankaya para yatırıp B tipi (likit) fon veya A tipi fon muamelesine girmek, bankaya para yatırıp fâiz almak gibidir. Dârülharbde İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed'e göre câizdir.
    13 Temmuz 2012 Cuma
  • Sual: Vadeli işlemler borsasına girip sözleşme satın almak câiz midir?
    Cevab: Burada yatırımcı altın, döviz, borsa, buğday gibi hususlarda para yatırıp sözleşme almakta ve yatırdığının birkaç misli teminat kazanmaktadır. Buna göre vade içinde ve sonunda sözleşme mevzuu olan şey yükselirse, yatırımcı çok kazanmakta; ama bu vade içinde veya sonunda, sözleşme mevzuu mal yatırılan paranın altına düşerse, paranın tamamı yanmakta ve yatırımcı çok zarar etmektedir. Başlangıçta yatırımcının tahmini tutarsa yüksek kâr etmekte, tutmazsa, elindeki para sıfırlanmaktadır. Burada garer (bilinmezlik) olduğundan dolayı tipik bir kumar muamelesidir.
    13 Temmuz 2012 Cuma
  • Sual: Bakkaldan bir şey aldığımız zaman, hesaba yaz deyip, sonra ödemek câiz midir?
    Cevab: Mal alırken veresiye demedikçe peşin alışveriş sayılır. Parası, bakkalın rızası ile sonra ödenebilir. Ama alırken veresiye denmişse, ödeme tarihi ve varsa taksit mikdarı beyan edilmelidir.
    26 Temmuz 2012 Perşembe
  • Sual: İnternetten elbise almak mümkündür. Beğenilmezse veya ayıplı ise geri alınıyor ve ücret kredi kartına iade ediliyor. Bu şekilde alış-veriş sahih midir?
    Cevab: Sahihtir. İnternetteki resimli izahat icaba davet, müşterinin bu daveti tıklaması icab, şirketin kabulü ile mal eve teslim edilmektedir. Görme ve ayıp muhayyerliği vardır.
    27 Temmuz 2012 Cuma
  • Sual: Bir şey satın aldığımızda, mal 10 lira ise, üzerimizde 9,5 lira varsa, 50 kuruşu sonra veririm desek, akid sahih olur mu?
    Cevab: Akid sahihtir. Peşin alışverişte, satıcının rızası ile alıcı semeni dilediği zaman verebilir. Ödeme zamanı belli alışveriş, veresiye alışveriştir. Veresiye denmeden yapılan bütün alışverişler peşin sayılır.
    27 Temmuz 2012 Cuma
  • Sual: Bir alışverişte bir miktarı peşin, bir miktarı da veresiye olabilir mi? Veresiye olan kısmının zamanı belli mi olmalıdır?
    Cevab: Olabilir. Taksitlerin zamanı ve mikdarı belli olmalıdır.
    27 Temmuz 2012 Cuma
  • Sual: Taksitli alışverişlerde taksitlerin müsavi olması şart mıdır? Mesela birisi 50 lira birisi 45 lira olursa sahih midir?
    Cevab: Taksitle satışın sahîh olması için, taksit adedinin ve her taksitin ödeme tarihlerinin ve her taksitde ödenecek mikdarın belli olması lâzımdır. (Mecelle şerhi Dürer)
    28 Temmuz 2012 Cumartesi
  • Sual: Malın kusurunu gizleyerek malı satmak fâiz olur buyuruluyor. Malın ufak tefek her kusurunu söylemek gerekir mi?
    Cevab: Malın kusurunu, büyük olsun, küçük olsun, müşterinin muayenesiyle anlayamayacağı şekilde gizlemek câiz değildir. Ancak kusurunu söylemek lâzım değildir. Zaten satıştan sonra kusur anlaşılırsa, müşterinin geri verme hakkı vardır.
    28 Temmuz 2012 Cumartesi
  • Sual: Tartı veya hacim ile ölçülmeyen malların aynı cinslerinin birbirine satışlarında ancak veresiyenin fâiz olacağını söyleyerek buna misal olarak bir yumurtanın iki yumurtaya peşin olarak satılmasında fâiz olmayacağını yazmışsınız. Bu yumurtalar nev'leri farklı yumurtalar için midir? Yani 3 tane bıldırcın yumurtasını 1 tane tavuk yumurtasına satmak fâiz olmaz demek midir?
    Cevab: Yumurta misali tavuk yumurtası içindir. Mekîl ve mevzun olmayan (hacim veya tartı ile ölçülmeyen) malların peşin mübadelesinde müsavi (eşit) olmaları gerekmez, ribâel-fadl teşekkül etmez. Farklı hayvanların yumurtaları başka çeşit maldır. 3 bıldırcın yumurtası 2 tavuk yumurtasına peşin ve veresiye satılabilir.
    28 Temmuz 2012 Cumartesi
  • Sual: Bir kişinin 1000 lirası olsa, şu iş olursa bir fakire 1000 lira vereceğim diye nezretse, henüz vadesi gelmemiş borcu da olsa, nezri borcundan önce mi yerine getirecektir?
    Cevab: Bu nezr sahih değildir. Zira mutlak 1000 liraya mâlik değildir. nezrin adağın) sahih olması için, o anda bunu yapabilecek mâlî kudrete sahip bulunması gerekir.
    28 Temmuz 2012 Cumartesi
  • Sual: Kadının namahremler arasında açık olarak çalışıp kazandığı haram mı olur?
    Cevab: Kadının nâmahremler arasında açık çalışması câiz görülmemiş ise de, yaptığı işin kendisi haram değilse, kazandığı para da haram olmaz. Tefeci fâizin, fahişe ise fuhşun karşılığında para almaktadır. Fâiz ve fuhş haramdır. Karşılığında para almak da haramdır. Zira ücrete müstehak bir amel değildir. ikisini karıştırmamalıdır.
    28 Temmuz 2012 Cumartesi
  • Sual: Bir bilgisayar toplayıcısı, parçaların hususiyetlerine göre fiyat verip 3 gün sonra gel al dese, parayı da peşin alsa, elde olmayan malı satmış olmuyor mu?
    Cevab: İstisnâ (sipariş) satışında, semenin tamamen veya kısmen peşin alması alıcının rızası ile câizdir. Alıcı râzı olmazsa, iş bitirilince verilir.
    28 Temmuz 2012 Cumartesi
  • Sual: Karz akdi ancak mislî ve istihlâk olunan (tüketilen) mallarda cereyan ettiğine göre, benzeri bulunmayan bir parfüm borç verilebilir mi? Veya iki kırtasiyeci birbirinden satmak için bir kitabı borç alamaz mı?
    Cevab: İstihlâk olunabilen demek, istifadesi tüketilmesine veya elden çıkarılmaya tâbi olan mal demektir. Bazı mallardan aynı devam ederken istifade edilebilir. Ev, dükkân, arazi, at, araba böyledir. Bunlar icâre ve âriyete mevzu olabilir; karza olamaz. Altın, gümüş, para, yiyecek, içecek maddeleri ise istifadesi tüketmek veya elden çıkarmakla olduğu için icâre ve âriyete mevzu olamaz; mislî de olduklarından karza mevzu olur. Ziynet ise âriyet olur. Bunda akdin mevzuu malın kendisi değil, menfaatidir. Binaenaleyh mislî bir kitap okumak için alınırsa âriyet, satmak için alınırsa karza mevzu olabilir. Karz olması da gerekmez. Kitapçı komşusundan aldığı mislî malı satın almış olur. Veya vekâleten satmış olur. Burada karza hükmetmeye gerek yoktur. Çünki tüccar arasında bu şekil hareket örf olmuştur. Piyasada misli bulunmayan parfüm karza mevzu olmaz. Ama sahibi rıza ile kullandırabilir. Bu takdirde kullanılan kısmı hediye etmiş olur. Buna ibâha denir. Birine yemek yedirmeye benzer.
    28 Temmuz 2012 Cumartesi
  • Sual: İkinci el bir araba, eskime, kilometre, boya gibi hususiyetler sebebiyle kıyemî mal mı sayılır?
    Cevab: Bu arabanın misli piyasada bulunabiliyorsa mislî maldır. Birebir uysun uymasın, benzeri bulunabilir. Boyası, kilometresi fiyattan düşülebilecek şeylerdir. Ama çok eski model arabalar kıyemîdir.
    28 Temmuz 2012 Cumartesi
  • Sual: Turistik bir mıntıkadaki hediyelik eşya mağazamıza bikiniyle gelen turistlere satış yapmamız câiz ve kazandığımız helâl olur mu?
    Cevab: Câiz ve helâldir. Satıcı veya müşterinin dinî, amelî ve ahlakî vaziyeti, akde ve kazanca doğrudan tesir etmez.
    28 Temmuz 2012 Cumartesi
  • Sual: Düğünlerde gelin arabasının önünü kesip, para alıyorlar. Câiz midir?
    Cevab: Düğünde, bahşiş alabilmek için, gelin arabasının önünü kesmek, gelinin sandığının üzerine oturmak, kapıyı kilitlemek gibi hareketler her ne kadar âdet olmuşsa da, rüşvete benzediğinden yanlıştır. Emrivâki yoluyla insanlardan mal, para veya menfaat istemek uygun değildir. Düğün alayının zarf içinde veya metal para serpmek suretiyle istenmeden dağıttığı paraları almak ise câiz, hatta bereketlidir.
    12 Ağustos 2012 Pazar
  • Sual: Alış verişte pazarlık yapmak şart mıdır? Şu fiyata verir misin dense, satıcı razı olmazsa ne lâzım gelir?
    Cevab: Alışverişte pazarlık yapmak sünnettir. Terki mekruh değildir. Herkes malını dilediği fiyata satabilir, müşteri de alır veya almaz.
    12 Ağustos 2012 Pazar
  • Sual: Vaktiyle içki içen bir kimsenin bakkala, lokantaya bira borcu olsa, içki mal olmadığı için bunlara ödemese, günah olur mu?
    Cevab: Şarap Müslüman için mal değildir, ama diğer içkiler maldır. İçilmesi haram olsa bile, satışı kerahet ile câizdir. Üstelik şarab ve diğer alkollü içkiler Müslüman olmayanlar bakımından maldır. Şu halde ödemek gerekir. Ayrıca kanuna aykırı davranmak suçtur.
    12 Ağustos 2012 Pazar
  • Sual: Sürpriz paket diyerek bazı satışlar yapılıyor. Satıcı firma, pakete bazı ürünler koyuyor, ama içinde neler olduğunu söylemiyor. Böyle bir paketi satın almak caiz olur mu?
    Cevab: Mebinin belli olması lazımdır. Paketi açtıktan sonra kabul beyanında bulunulursa akid tamam olur. Bazı alışveriş merkezlerinde daha ziyade çocuklara hitab eden, belli bir demir para atılınca, karşılığında içinden herhangi bir oyuncağın düştüğü makineler vardır. Bu şekilde bir alışveriş fâsiddir.
    12 Ağustos 2012 Pazar
  • Sual: Bir kimsenin, bir işi alabilmek için işverene bedava iş yapması caiz midir?
    Cevab: Taraflardan birisine menfaat temin eden şart fâsiddir, akdi de ifsâd eder. Ama önceden numune olarak bir işi yapılmışsa, örfe göre câiz olur.
    12 Ağustos 2012 Pazar
  • Sual: Zekât ve sadaka-i fıtr vermek üzere vekil edilen kimse, fakir ise bu zekâtı kendisi alabilir mi?
    Cevab: Umumi vekil, kendisine verilen zekât, fıtra, fidye ve keffareti fakirse kendisi alabilir; fakirlerse ailesine verebilir. (İbni Abidin)
    1 Eylül 2012 Cumartesi
  • Sual: Bir kimseye veya malına bakılıp nazar değse, kul hakkına girilmiş olur mu? Zararın tazmini gerekir mi?
    Cevab: Güzel bir şey görünce mâşaallah demek dinin icabıdır. Müslümanın Müslüman üzerindeki haklarındandır. Nitekim Nesâî'deki hadîs-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: «Sizden herhangi bir kimse, nefsinden, malından veya kardeşinden bir şeyin hoşuna gittiğini gördüğü zaman bereketle dua etsin. Zira şüphesiz nazar değmesi haktır.» Bereketle dua şöyle demesidir: «Tebârekallahu ahsenü’l-hâlikîn.» (Ya Rabbi, buna bereket ihsan eyle). Bazı âlimlerin dediğine göre bir kişi kötü nazarla bilinmişse ondan sakınmak uygundur. Resmî makamlar onu halkla haşru neşr olmaktan men etmelidir. Evinde oturmaya mecbur etmelidir. Eğer fakirse kendisine yetecek kadar maaş vermelidir. Çünkü bunun zararı sarımsak ve soğan yiyenin zararından daha fazladır. Hazret-i Ömer, bu gibi insanların halka karışmasını yasaklardı (İbni Abidin). Bir kişi güzel bir şey görüp de bereketle dua etmez ve nazarı değerse günaha girer. Ancak zararın tazmini gerekmez. Zira zararın nazar ile meydana geldiği kat’î olarak bilinemez.
    1 Eylül 2012 Cumartesi
  • Sual: Beyim dinî hükümlere vâkıf değil. Ramazan orucunu farklı mazeretler göstererek tutmadı. Fidye vermeye de borçlarımızı mazeret göstererek gönüllü değildir. Ben kendisinin nâmına verebilir miyim?
    Cevab: Zekât, fıtra, fidye ve kefaretlerde vekâlet câizdir. Ama sahibinin buna niyet etmesi şarttır. Yani kocanız size fidyemi ver diye vekâlet vermedikçe, fidyesini veremezsiniz. Verdiğiniz kocanızın fidyesi yerine geçmez. Kaldı ki parası olmayan fidye vermez, istiğfar eder.
    1 Eylül 2012 Cumartesi
  • Sual: Taksitleri belirlemeden, bir yılda ara sıra ödemek şartıyla mal satmak câiz midir?
    Cevab:

    Eğer satış yapılırken taksitle olduğu söylenmemişse, peşin sayılır. Semeni satıcının rızasıyla dilediği zaman öder. Satıcı semeni dilediği zaman isteyebilir. Semen verilmeden malı teslim etmeyebilir. Böyle bir akidde alıcının elime para geçtikçe ödemek veya dilediğim zaman ödemek şartıyla demesi, akdi ifsad eder.  Eğer satış taksitle veya veresiye denilerek yapılmışsa, taksit ve vâdenin bilinmesi gerekmektedir. Nitekim “Semenin tecilinde ve taksitinde müddet malum ve muayyen olmak lâzımdır” (Mecelle madde: 246). Bunlar tayin edildikten sonra, satıcının rızasıyla önce veya sonra ödemesinde mahzur yoktur. Bir sene sonra şu tarihte ödemek şartıyla deyip de bu bir sene içinde muayyen aralıklarla eline para geçtikçe ödemesi akde zarar vermez.

    7 Ekim 2012 Pazar
  • Sual: Bir kimse kredi kartını bir başkasına ödünç verse, o da zamanında unutarak veya kasıtlı ödemeyip fâize düşse, bundan kart sahibi mesul olur mu?
    Cevab: Başkasının kredi kartı ile alışveriş yapmak, borcu bu kişiye havale etmek demektir. Bu kişi de bankaya havale etmektedir. Banka alacağını kart sahibinden ister. Aradaki şahsın caiz olmayan muamelelerine vasıta olmak, bunları ödemek, kart sahibini de mesul kılar. Bu mesuliyet borcu zamanında ödemeyeninkinden daha hafiftir.
    20 Ekim 2012 Cumartesi
  • Sual: Mobil cihazlar için program yazıyorum. Bu program, meşhur haber sitelerinin manşetlerindeki haberleri gösterecektir. Bunlardan bazısı dine, ahlâka aykırı olabilir. Böyle bir şey yapmam câiz midir?
    Cevab: Her hazırlanan programın müsbet veya menfi işlerde kullanılması mümkündür. Bunu önceden bilmek ise imkânsızdır. Silâh imal etmek gibidir. Ama menfi işin bizzat kendisini yapan, bundan mesul olur. Silahla adamı vurmak veya kâtilin eline silah vermek gibi.
    20 Ekim 2012 Cumartesi
  • Sual: Müşterek menfaatimiz icabı olan bir işi takip eden arkadaşım, sonra benden ücret talep etti. Böyle bir hakkı var mıdır?
    Cevab: Vekil önceden ücret kararlaştırılmamışsa, bu yaptığı iş teberrudur. Ücret isteyemez. Ama mesleği bu ise (avukat, emlâkçı, tellâl gibi), o halde ecr-i misl verilir.
    24 Ekim 2012 Çarşamba
  • Sual: Geçen sene kurban bayramında İstanbul'daki kardeşim bayram kurbanını almak ve kesmek üzere beni kendisine umumi vekil tayin etti ve kurban bedelini de peşinen verdi. Fakat ben ehemmiyetsiz bazı sebeplerden kardeşimin kurbanını alıp da kesemedim. Utandığımdan kardeşime de vaziyeti bildiremedim. Şimdi ne yapmam gerekiyor?
    Cevab: Bayramda vâcib olduğu halde kurban kesilmemişse, orta halli bir koyun kıymeti fakirlere sadaka olarak verilir. Müvekkilin kurbanı kesilmemişse, bu zimmetine borç olarak kalır. Vekilin hatası sebebiyle günaha girmez. Günah, vekâletin icabına riayet etmediği için vekile aittir. İstiğfar lâzımdır.

    Vekil, kurban bayramı için vekil edilmiştir. Bayram bitip de kurban kesme imkânı ortadan kalkınca, vekâlet infisah eder, bozulur. Vekil, kurban parasını müvekkiline hemen geri vermek mecburiyetindedir. Bu para elinde emânet hükmündedir. Kullanamaz, başkasına veremez. Elinde sebepsiz tuttuğu için gasb günahına girer.

    Vekile vaziyeti söylemezse, vekil herhangi bir mesuliyet altında girmez. Ancak vekil bunu gizli tuttuğu her an gasb günahı artar.

    Vekil, müvekkile söylemeden kurban bedelini fakirlere tasadduk ederse, vekil borçtan kurtulabilir. Nitekim bir kimse, bir başkasını borcunu onun haberi olmadan ödeyebilir. Ancak bunu vekile bildirmesi gerekir. Vekil, kabul ederse mesele yoktur. Etmezse, müvekkile tazmin etmesi icab eder.

    Tasadduk, borç ödeme yanında aynı zamanda da bir ibadet olduğundan, buna da niyet icab ettiğinden, kesilmemiş kurban bedelinin vekilin haberi olmadan sadaka verilmesi câiz değildir. Nitekim zekât, fıtra, diyet gibi dinî borçlar için vekil tayini câizdir. Ama mükellefin haberi ve niyeti olmadan bir kimsenin bunları ödemesi câiz değildir. Ancak bu verdiği henüz fakirin elinde iken, harcamamışsa, mükellef niyet ederse, câiz olur. Burada da kurban bedeli fakirin elinde iken müvekkile haber verilse, o da kabul etse, câiz olur.
    24 Ekim 2012 Çarşamba
  • Sual: Mevcut olmayan malın satışı caiz olmadığına göre, henüz arsasından başka bir şeyi mevcut olmayan proje safhasındaki daire ve devre mülklerin satışı nasıl olur? Kat karşılığı daire alınabilir mi?
    Cevab:

    Mevcut olmayan malı satmak câiz değildir. Arsayı müteahhide verip de, buna karşılık, buraya yapacağı apartmandan kat almak câiz olmaz. Bunun gibi, bir müteahhitten yapacağı bina yapılmadan satın alınamaz. Bu bina ve apartman katı, yapılmadan önce, selem yolu ile de satın alınamaz. Çünki bina mislî mal değildir. Fakat binayı müteahhide istisnâ yolu ile yaptırmak caizdir. Binanın teslim zamanı belli olmasa veya bir aydan az olsa, ittifakla caizdir. Bir aydan çok olursa, İmameyn’e göre caizdir. Arsanın belli bir kısmı, meselâ üçte ikisi, hisse-i şâyia olarak müteahhide veresiye olarak satılır. Müteahhitten alacağı olan paranın karşılığı olarak, istenilen kat, müteahhide istisnâ yolu ile yaptırılır. Çünki kendi arsasına, projesine göre, istisnâ yolu ile apartman yaptırılması caizdir. İstisnâ yolu ile yaptırılacak apartmanın veya katın proje ve plânının ve kullanılacak her malzemenin cinsinin ve fabrikasının önceden söz kesilirken bilinmesi, kararlaştırılması lâzımdır. Arsası olmayan kimsenin, bir apartman katını, inşa edilmeden önce, peşin semen ile satın alabilmesi için, ya istisnâ yapılır; yahud semeni müteahhide emânet olarak verir. İnşaat bitince satış sözleşmesi yapılır. Müteahhidin, apartmandaki ve arsadaki hisse-i şâyiasını birlikte olarak satması caizdir. Bu da mümkün olmazsa Mâlikî mezhebi taklid edilir. Bu mezhebde üst hakkının (arsaya bina yapma hakkının) müstakil olarak satışı caizdir.

    24 Kasım 2012 Cumartesi
  • Sual: Mushaf satmak caiz midir? Bir insan geçimini sağlamak için hat veya tezhible uğraşabilir mi? Dinî kitap satabilir mi? Caiz değil ise, kurbanlık satılması ya da imamlara maaş verilmesi de dinî ticarete âlet etmek değil midir?
    Cevab: Satılan Kur’an-ı kerim değil, kâğıt ve mürekkep ile emek ve nafaka karşılığıdır. Piyasada hediyesi kelimesi kullanmak edebdendir. Osmanlılarda da mushaf yazan hattatlar yazdıkları kimseden para alırdı. Hattat, sadece Kur’an-ı kerim yazarak geçimini sağlamaz, başka şeyler de yazar. Ahmed bin Hanbel gibi bazı âlimler mushaf yazarak elde ettiği parayı helâl görerek, bununla hayır hasenat yapmayı tercih etmiştir. Muteber dinî kitap ticareti yaparak geçinmek câizdir. Ancak kâr haddini yüksek koymamak, nafaka kadar almak müstahsen görülmüştür.
    24 Kasım 2012 Cumartesi
  • Sual: Bankalarda altın hesabı vardır. Altını bozdurup, lira karşılığını hesaba yatırıyorlar. Bu tutar kaç gram altına denk geliyorsa, hesabınızda o kadar para oluyor. Yani gram karşılığı lira oluyor. Altının gram değeri artarsa, hesaptaki para da artıyor; azalırsa, para da azalıyor. Hesapta fizikî olarak altın değil, lira tutuluyor. Hesaptan çekmek isteseniz, ancak lira çekebiliyorsunuz. Bu hesabı kullanmak şer’an uygun mudur?
    Cevab:

    Yatırılan paradır. Para, ödeme zamanı gelince veya istenince altın kıymeti üzerinden ödeniyor. Zaten İslâm hukukunda para ile yapılar akitlerde, paranın değeri düşerse, altın üzerinden kıymeti ödenir. Altın hesabı tam bunu karşılıyor. Aslında altın alındığı yoktur. Yani bu bir altın alma muamelesi değildir. Bu bakımdan altın hesabı tam İslâm hukukuna uygundur. Câizdir, hatta fâizli muameleden kaçınmak isteyenler için uygun bir imkândır.

    24 Kasım 2012 Cumartesi
  • Sual: Bir fıkıh kitabında “Vekilin işi bitince, vekillik de biter. Sahibinin ölümü ile de, vekillik biter ise de başkasının hakkı karışmış ise bitmez” diyor. Başkasının hakkı derken kasdedilen nedir?
    Cevab: Muhayyerlik, kefalet, rehn gibi hususlar kasdedilmektedir. Mesela bir borçlu malını rehnedip, birini rehnolunan malı satmak üzere vekil etse, rehin verenin izni olmadıkça vekili azledemez. Çünki başkasının hakkı karışmıştır.
    24 Kasım 2012 Cumartesi
  • Sual: Zekât vekili, zekâtı vermesi tenbih edilen kişi ölmüşse, vârislerine verebilir mi?
    Cevab: Vekil müvekkilin talimatına uymalıdır. Zekâtı, ismi söylenen fakirin, fakir vârislerine vermişse, müvekkil işitip kabul ederse câiz olur, denildi.
    24 Kasım 2012 Cumartesi
  • Sual: Bir fıkıh kitabında okuduğuma göre, bir kimse borcunu ödemesi için birini vekil etse, vekil borcu teslim etmeden alacaklı mürted olsa ve ölse, vekil borçlunun parasını geri öder. Çünki mürtede vermesi caiz değildir. Çocukları bu parayı alamaz mı? Nitekim iddet müddeti içinde mürtedin mirası karısına kalıyor.
    Cevab: Mürted, İslâm hukukunda ölü hükmündedir. Mürted iken kazandığı mal, beytülmale; önceki malı ise, vârislerine aittir. Beytülmâl veya vâris alacağı taleb edebilir.
    24 Kasım 2012 Cumartesi
  • Sual: Bir devlet dairesinde müfettişim. Vazifem iş yaptırılan müteahhitleri kontrol etmektir. Bu sebeble müteahhitin şantiyesinde vazife yapıyorum. Müteahhit burada öğle yemeği veriyor. Ama bazen bize dışarıdan yemek veya tatlı ısmarlıyor. Bunu yemek; ayrıca iftar verse gitmek câiz midir?
    Cevab: Hâkimin, tarafların hediyesini alması, davetine gitmesi câiz değildir. Zira taraf tutmasına yol açabilir. Burada da âdete bakılır. Âdet olmasa da, müfettiş hâkim gibi değildir. İki tarafın da hediyesini alabilir. Elverir ki, bu hediye ve ikram karşılığında adaletsizlik yapılmasın.
    24 Kasım 2012 Cumartesi
  • Sual: Osmanlı tebası olup tehcir edilen gayrımüslimlere ait malları, emvâl-i metrûke sayılıyor. Bunları devlet başkalarına tahsis ediyor. Bu malların üzerinde gayrımüslim mâliklerin mülkiyet hakları devam etmesi gerekir. Bu mallar gerçekten metruk sayılabilir mi? Üzerlerinde tekrar mülkiyet kurulması câiz midir?
    Cevab: Devlet bunlara el koyuyor. Karşılığında başka arazi veriyor veya göç edilen devlet önceden buradan göçürülenlerin arazisini yeri muhacirlere veriyor. Mîrî arazi ise, zaten devlete aittir. Ev ve sair mülkler ise haksız yere el konmuş mağsub maldır. Bunlar üzerinde tekrar mülkiyet zarureten kurulur. Mürtedin elinden kurtarmak maksadıyla mal edinilebilir. Bunu şer’î hukuk kaideleri üzerine oturtmak zordur. Zira politik bir mevzudur.
    24 Kasım 2012 Cumartesi
  • Sual: Emlâk işiyle uğraşıyorum. Gelen müşterilerin bankadan mesken kredisi almasına yardımcı oluyorum. Banka da bana komisyon veriyor. Bu iş mahzurlu mudur?
    Cevab: Evi olmayan kimsenin, faizsiz borç da bulamıyorsa, bankadan kredi çekmesi caizdir. Size gelen müşterilerin böyle olduğuna hüsnü zan ederek aracı olmak câizdir. Alınan para da helâldir. Yine de tayyip bir iş değildir.
    24 Kasım 2012 Cumartesi
  • Sual: Kullanmadan önce parasını ödeyip sınırsız internet almak, ne kadar kullanacağı belli olmadan parayı verdiği için câiz midir?
    Cevab: Hamama giren kimsenin ne kadar su kullanacağı belli olmadığı halde, önceden belli olan ücreti öder. Bu da ona benzer. İstihsanen caizdir.
    6 Aralık 2012 Perşembe
  • Sual: Bir kişinin almış olduğu sınırsız internete daha sonra başkalarının da ortak olması caiz mi?
    Cevab: Bir kişi kiralamış; sonra bunu başkalarına da kiraya vermiştir. Caizdir. Belli kotayı aşınca, hız düşüyor. Çok kullanan, hızın erken düşmesine sebep oluyor. Diğerleri bunu bilmekte ve razı gelmektedir. Hamama girmeye benzer. Bu da istihsanen câizdir.
    6 Aralık 2012 Perşembe
  • Sual: Kola alana, bardak yanında hediye diye yapılan satış câiz midir?
    Cevab: Taraflardan birine faydalı olan şartı akid yapılırken ileri sürmek fâsiddir. Akdi de fâsid yapar. Akid yapılmadan ilan edilip, akid yapılırken söylenmezse helaldir. Bahsettiğiniz misalde, aslında kola ve bardak beraber satılmaktadır. Bu bakımdan câiz olmaktadır.
    6 Aralık 2012 Perşembe
  • Sual: Ahmed'in Mehmed'e borcu var. Ahmed mal satıyor ve Mehmed'e olan borcundan düşülmesi için, müşteriden parayı doğrudan Mehmed'in hesabına göndermesini istiyor. Câiz olur mu?
    Cevab: Alacaklısına, borcunu Mehmed’e ödemek hususunda talimat veriyor. Mehmed, kabul ederse, resul (haberci, vekil) hükmündedir. Sonra elindeki bu emanet ile Mehmed’e olan borcunu takas (mahsub) yapar.
    6 Aralık 2012 Perşembe
  • Sual: 100 lira borç verip, 110 lira isterim dese ve borcun ödeneceği gün o 100 liranın değeri altın üzerinden 110 veya daha az olsa, başta şart koşulduğu için yine de fâiz olur mu? Ayrıca sadece altın üzerinden mi, yoksa beyaz eşya vs üzerinden de kıymeti istenebilir mi?
    Cevab: Akid baştan fâizli ve fâsid bir akiddir. Akdi bozmak ve yeniden usulüne uygun olarak yapmak lâzımdır. Akdi bozmak mümkün değilse, meselâ 100 lira kullanılmışsa, fâsid icâre hükümleri câri olur. Borçlu 110 lira değil, sadece 100 liranın altın üzerinden kıymetini öder. Beyaz eşya fiyatları altın gibi açık değildir, değişkendir. Mechuliyet-i fâhişe (açık meçhuliyet) nizaya sebebiyet vereceğinden uygun değildir.
    6 Aralık 2012 Perşembe
  • Sual: Ahmet, Veli'den ve Veli'nin oğlu Ali'den borç aldı. Daha sonra Veli, o miktardaki kendi parasından oğlu Ali'ye, Ahmed’den habersiz olarak, Ahmed'in borcu olarak ödedi. Daha sonra da Ahmed, Veli'ye oğlu Ali'ye vermesi için borcunu verdi. Ama Veli daha önceden oğluna parayı verdiği için bunu kendisi alıp kullandı. Veli ve oğlu Ali buna râzıdır. Bu muamele câiz midir?
    Cevab: Veli, fuzuli (vekâletsiz iş gören vekil) olarak Ahmed’in borcunu ödemiştir. Ahmed’e söyleyip rızasını alırsa, ödeme tamam olur. O zamana kadar ödeme askıdadır. Ahmed bunu kabul etmek mecburiyetinde değildir. Ahmed kabul etmezse, Veli bu ödemeden dönebilir.
    6 Aralık 2012 Perşembe
  • Sual: Bir kırtasiyeye borçluyum. Hemen istemesinler diye arkadaşlarıma kitap götürerek kırtasiyeye müşteri kazandırmış oluyorum. Alacaklıdan istifadenin fâiz olması sebebiyle, bu câiz olur mu?
    Cevab: Alacaklının, borçludan herhangi bir istifadesi câiz değildir. İmam Ebu Hanîfe yolda yürürken, alacaklı olduğu kimsenin evinin gölgesinden geçmezmiş. Ancak örf ve âdete göre istifade mahzurlu değildir. Meselâ bir kimse, arkadaşından alacaklı olsa, öteden beri aralarında böyle şeyler yapılıyorsa, yemeğine gidebilir, hediyesini kabul edebilir. Bahsettiğiniz misalde kırtasiyecinin zaten bunda bir iradesi yoktur. Yine de hoş değildir.
    6 Aralık 2012 Perşembe
  • Sual: Müşterek bir elma ağacının meyvası toplanmadan ortaklardan birisi kendi payından bir başkasına hediye verebilir mi?
    Cevab: Taksimi mümkün olan mal, taksim edilmeden başkasına hediye ve ibâha edilemez. Edilmişse, taksimden sonra bu mikdar, ortağın hissesinden düşülür. Diğer ortağın rızası varsa, ikisi beraberce bu kimseye ibâha etmiş, yani ikramda bulunmuş sayılır, câizdir.
    6 Aralık 2012 Perşembe
  • Sual: Arazimizin üzerinden imar geçti ve belediye düzenlemesi dolayısıyla, tanımadığımız kimselerle, bu yerin bir parçası üzerinde paylı mülkiyetli olacak şekilde mülkiyet tesis edildi. Şu anda da izâle-i şüyu davası devam ediyor. Bu arazinin bir parçası üzerinde paylı mülkiyete sahip mâliklerden herhangi biri ekip dikebilir yahut başka bir şekilde kullanabilir mi?
    Cevab: Mülk şirketidir. Hissesi kadar kullanabilir. Hissesini kullanması mümkün değil ise, muhâyee yoluyla kullanır. Mesela bir sene o eker, ertesi sene diğer mâlik eker. Diğer mâliklerden izin almamışsa veya alamamışsa, ecr-i misl öder. Birincide tevbe etmesi de lâzımdır.
    15 Aralık 2012 Cumartesi
  • Sual: Kadınların aralarında yaptıkları altın günü veya para günlerini, nihayetinde borç vermek olarak görüp cevâz verenler vardır. Ne dersiniz?
    Cevab: Altın günü yapmak caiz değildir. Bu götürülen altın eğer borç vermekse, menfaat şartlı borç fâizdir. Borç verme şartıyla borç verilmez. Ayrıca bir karz akdinde gün (vâde) tayini de akdi ifsâd eder. Mübâdele (trampa satışı) ise, aynı malın birbiriyle veresiye mübâdele fâizdir. Hediye (hibe) ise şartlı ve ivazlı hediye satış sayılır. Ama veresiyesi fâizdir. İvazın derhal verilmesi gerekir. Burada rıza da akdi fâsid olmaktan kurtarmaz. Kabul gününe altın veya para götüren kadın, bunu babasının hayrına yapmıyor. Dolayısıyla hediye değildir.
    15 Aralık 2012 Cumartesi
  • Sual: Kanuni Sultan Süleyman zamanında çıkarılmış bir kanunnâmede içki ithalatı tanzim ediliyor. İçki imali, satışı ve içilmesi dinen yasak olduğu halde, böyle bir şeye neden yer verilmiş olabilir?
    Cevab: İslâm devletinde yaşayan gayrımüslimler içki imal edebilir, içebilir, satabilir. Devlet de bundan vergi alabilir.
    15 Aralık 2012 Cumartesi
  • Sual: İmam ve müezzinlerin maaşla çalışması câiz midir?
    Cevab: Evet. Bu işler ilk zamanlar fahrî olarak yapılırdı. Mütekaddimîn-i fukaha (hicri üç yüz tarihine kadar yetişen fakihler) ibâdet ve tâat karşılığında ücret alınmasını men etmişlerdir. Müteahhirîn-i fukaha (hicri üç yüz senesinden sonra yetişen fakîhler) ise ders okutma, Kur'ân-ı Kerîm'i öğretme, ezân okuma, imamlık yapma karşılığında ücret alınmasının câiz olduğuna fetva vermişlerdir. Aksi takdirde bu işi yapan kimselerin azalacağı, din hizmetlerinin zayıflayacağı düşünülmüştür. Aldıkları maaş yaptıkları işin değil, orada o saatte hazır bulunmalarının karşılığıdır. (İbni Abidin, Vakıf bahsi)
    21 Aralık 2012 Cuma
  • Sual: 1999’da bir arkadaşıma kâr ortaklığı olarak yüklü bir mikdar dolar ve mark verdim. Arkadaşım bu parayı çalıştıracak ve bana da 40 günde bir ödeme yapacaktı. Bir kaç kere ödeme yaptıktan sonra işlerim iyi gitmiyor diyerek durdurdu. Sonrada ben battım dedi. İşini bırakıp memleketine döndü. 10 yıl başka işler yaptıktan sonra tekrar eski işine başladı. Şimdi vaziyeti düzeldi ve borcunu ödemek istiyor. Bir hocaya sormuş; aldığın parayı aynen ödersin; fazlası fâiz olur, cevabını almış. Nasıl ödemesi gerekir?
    Cevab: Müdârebe, yani emek-sermaye şirketinde, para (sermaye) birinden, çalışma başkasından olan şirket çeşidinde, şirket batarsa, yani sermaye yok olursa, sermaye sahibi bir şey isteyemez. Zira ortaklık kâra ve zararadır. Ortada emek sahibinin hıyanet veya kusuruna dair bir delil yoksa, emek sahibinin yeminine inanılır. Karz akdinde ise, yani şirket değil de borç para verilmesi hâlinde, verilen kâğıt paranın ödeme zamanındaki altın üzerinden kıymeti istenebilir (İbni Abidin-Karz bahsi). Anlatmanızdan anlaşıldığı kadarıyla, arkadaşınız size ne öderse ihsan etmiş olacaktır. Ne verirse kabul ediniz.
    6 Ocak 2013 Pazar
  • Sual: Giyim işiyle iştigal eden birisi, tek fiyat söylerse, müşteri tenzilat yapmadığı için serzenişte bulunuyor. Tenzilat yaparsa, zarar ediyor. Bu kişi sattığı mallara pazarlık payı koyabilir mi?
    Cevab: Satıcı malını dilediği fiyata satabilir. İstediği fiyatı söyleyebilir; sonra da istediği kadar tenzilat yapabilir.
    6 Ocak 2013 Pazar
  • Sual: Pastanede çalışan birinin, yılbaşında üzerinde Noel Baba, çam ağacı gibi oyuncakların olduğu pastaları taşıması caiz midir?
    Cevab: Bir mahzuru yoktur. Bunlar küfr alâmeti değildir. Küfr alâmetlerini bile gayrımüslimlere satmak caizdir.
    17 Ocak 2013 Perşembe
  • Sual: Bir alışveriş sırasındayken önce malı alıp, sonra ücretini mi ödemek gerekir?
    Cevab: Sünnet olan budur. Satıcı parayı almadan, malı vermeyebilir. Ama razı ise mesele yoktur.
    2 Şubat 2013 Cumartesi
  • Sual: Bir devlet memuru âmiri olduğu makamda bulunan kayıt dışı bir eşyayı satıp, o parayı yine o müessese için harcayabilir mi?
    Cevab: Evet. Bu işi için umumî izinli sayılır.
    17 Şubat 2013 Pazar
  • Sual: Kitapçıya telefon açıp, “Bana şu kitabı şu adrese gönder. Parasını hemen hesabına yatırıyorum” dense, kitapçının eline para hemen geçmediği için bu alışveriş sahih olur mu?
    Cevab: Paranın verilmesi akdin şartı değildir. Telefon açmak icab, kitabın gönderilmesi kabuldür. Kitapçı, akdi yapmakla paraya hak kazanır. Para yatmadan dilerse malı göndermeyebilir.
    17 Şubat 2013 Pazar
  • Sual: Bazı ilaçlar insanların karakterlerini çok değiştiriyor. Akılları gitmiyor ama karakterleri değişiyor. Mesela bir anda ters bir fikre yönelebiliyor. Bu kişilerin dinen mesuliyetleri nedir?
    Cevab: İstemeyerek sarhoş olan kimse günahkâr olmadığı gibi, ehliyeti de yoktur. İşlediği suçtan ceza almaz. Nikâhı, talâkı, yemini ve hiçbir akdi muteber olmaz. Ancak verdiği bedenî veya maddî zararı öder.
    17 Şubat 2013 Pazar
  • Sual: Bir kimse arkadaşına başka bir ülkeden getirmek üzere bir sipariş verse, bu sipariş 10 lira olsa, emek karşılığı olarak 12 lira isteyebilir mi?
    Cevab: Sipariş verilirse, vekâlet münasebeti vardır. Borç, malın fiyatı kadardır. Ama bir hizmeti geçtiği için fazla vermek caizdir. Bu meblağ alana helâldir. Ama başta ücret şart edilmemişse, vekil bu işi teberru olarak yapmış olur ve ücret isteyemez. Dolayısıyla 10 lira hakkıdır. 12 ister de 10 lira verirse yapacak bir şey yoktur. Ama 12 lira verirse almak caizdir. Malın fiyatı ne kadar diye sorulduğunda 10 lira yerine 12 lira demek câiz değildir. Yalan olur. Bu iş için masraf etmişse, bunu ekleyebilir. Eğer sipariş olmasaydı, vekil olmazdı. Kendi aldığı malı dilediği fiyata satabilirdi.
    17 Şubat 2013 Pazar
  • Sual: Ev alırken hanımım bana bileziklerini verdi. Bu ev kimindir? Bilezikleri ödemem gerekir mi?
    Cevab: Ev, satın alanındır. Bilezikler borç olarak verilmiş ise ödemek lâzımdır. Hediye verilmiş ise ödenmesi gerekmez.
    17 Şubat 2013 Pazar
  • Sual: Senedli, taksitli bir alışverişte peşinat istemek caiz midir? Bunun bir nisbeti var mıdır?
    Cevab: Peşinat varsa o alışveriş veresiye demektir. Veresiye alışverişte taksit mikdarları ve taksitlerin ödeme tarihleri belli olmak zorundadır. Eğer peşinat alınıyorsa, bu ilk taksit demektir.
    17 Şubat 2013 Pazar
  • Sual: Taksitli bir alışverişte, ele para geçse ve bu para taksitlerin sadece bir kısmını kapatabilecek bir miktar olsa, o parayla taksitlerin bir kısmı kapatılabilir mi?
    Cevab: Taksitli alışverişte taksitler zamanı gelince ödenir. Bir veya daha fazlası veya tamamı bir defada da ödenebilir. Birkaç tanesinin peşin ödenmesi, hepsinin peşin ödenmesini gerektirmez. Ama bir taksit ödenmezse, hepsi peşine döner.
    22 Şubat 2013 Cuma
  • Sual: Fıkıh kitaplarında araba kiralanmak istenirse önce kiralama parası verilmelidir, diyor. Bir yerde örf, ücretin müddet bittikten sonra ödenmesi şeklinde ise caiz midir?
    Cevab: Ücret ve müddet belli ise, sonra da verilebilir. Müddet belli değil ise, fâsid icâre olur. İş bitince, o müddetin piyasa ücreti istenebilir.
    22 Şubat 2013 Cuma
  • Sual: Bir araba 24 saatliğine kiralansa; kiralayan kişi arabayı 30 saat sonra getirse ve arabayı kiralayan kişi de sesini çıkartmazsa, câiz olur mu? Arabayı kiralayan ek para isteyebilir mi?
    Cevab: Araba kiralayan ses çıkartmazsa, razı olmuş demektir. Ancak araba sahibi dilerse ilâve ücret isteyebilir. Özürsüz geciktirmişse ve araba sahibi gecikmeye râzı gelmemişse, ayrıca tövbe ve helâlleşmek gerekir.
    22 Şubat 2013 Cuma
  • Sual: Bir malı satarken, eğer kişiler razıysa, aldım sattım demelerine gerek var mıdır?
    Cevab: Malın fiyatı belli ise, para verilip mal alınarak götürü satış yapılabilir. Değilse, malın fiyatı sorulur. Sonra icab ve kabul yapılır. Yani bu malı bu fiyata aldım; karşı taraf da sattım der. Müşteri konuşmadan parayı verir, satıcı da semen kadar alır ve malı teslim ederse de caiz olur.
    22 Şubat 2013 Cuma
  • Sual: Marketten aylık alışveriş yaparken, teker teker aldığımız mamullerin fiyatlarını bilmek gerekir mi?
    Cevab: Kasadan geçerken toptan söylenen para verilir. Zira vasıf ve fiyatları farklı malları götürü olarak almak caizdir.
    22 Şubat 2013 Cuma
  • Sual: Bir işçi tutulduğu zaman akdin sıhhati için neler konuşulmalıdır?
    Cevab: İşin ne olduğu, işin müddeti ve ücret konuşulmalıdır. İş, duvar örmek gibi zamanlı değil ise, işin mahiyetini konuşmak kâfidir. Uşak gibi işlerde müddet de konuşulur. Yapacağı iş (tarla ırgatı, ev uşağı gibi) örfen belli ise tarife gerek yoktur. Belli değil ise işin ne olduğu da konuşulmalıdır.
    22 Şubat 2013 Cuma
  • Sual: Kireç, kireç ile vâdeli satılırsa fâiz olur mu?
    Cevab: Hanefî mezhebinde hacim veya tartı ile ölçüldüğü için fâiz olur. Ama Şâfiî mezhebinde yenecek şey olmadığı için fâiz cereyan etmez.
    22 Şubat 2013 Cuma
  • Sual: İnternetten alışveriş yapıldığında, mamul kargoyla yollansa, alışverişin kiminle yapıldığı bilinmediği için câiz olur mu?
    Cevab: Caizdir. İnternet sitesi kime ait ise, akdin karşı tarafı odur.
    22 Şubat 2013 Cuma
  • Sual: Bir iş için işyerinden birkaç saatliğine ayrılsam, yerime arkadaş baksa, aldığım maaşın bu kısmı bana helâl olur mu?
    Cevab: Arkadaşınız size ihsan ettiği için, maaş sizin hakkınızdır. Ücret isteseydi, o zaman ona ücret ödemeniz gerekirdi.
    22 Şubat 2013 Cuma
  • Sual: Birinden alacağım vardır. Vefat etti. Çocukları bu alacağı ödemek zorunda mıdır?
    Cevab: Vârisler, ölenin mal varlığından ödemek mecburiyetindedir. Zaten bir kimse ölünce mal varlığından önce defin masrafları karşılanır. Sonra borçları ödenir. Sonra kalan kısmın üçte birinden varsa vasiyetleri yerine getirilir. Geri kalanı vârisler paylaşır. Ölenin malı yoksa; vârisler ödemek zorunda değildir.
    22 Şubat 2013 Cuma
  • Sual: Haczedilmiş ( hacizli ) malı satın almak câiz midir?
    Cevab: Haczedilmiş malın haksız yere hacredildiği bilinmedikçe bu malı almak câizdir. Her ne kadar bu satışta mal sahibinin iradesi yok ise de, borcunu ödemediği için bu mal üzerindeki hakkını kaybetmiştir. Zamanında satıp borcunu ödemeliydi. Yine de ağlayanın malı gülene hayretmez. Bu sebeple malın kıymetini vermelidir. Fırsat bilip fiyat kırmak, hele diğer taliplerle anlaşıp fiyatı düşürmek câiz değildir.
    22 Şubat 2013 Cuma
  • Sual: Bir kişiye başkasına götürmesi için bir saat veya bir kilo elma verilse, o kişi bu malları kullansa, meselâ elmaları yese, saati başkasına satsa, sonra pişman olsa, yediği bir kilo elmanın yerine iki kilo daha güzel elma alsa, saatin yerine de daha pahalı iki saat alarak ilk başta götürmesi gereken kişiye götürürse, burada fâiz meydana gelir mi?
    Cevab: Vekil veya haberci yahud emanetçi, uhdesinde bulunan başkasına ait malı, izin verilmemişse kullanamaz; satamaz; başkasına emanet veremez; kullandıramaz. Aksi takdirde mal mevcut ise aynısını sahibine veya verilmesi gereken yere verir. Kullandığı için tevbe eder ve sahibi ile helâlleşmek gerekir. Mal telef olmuşsa, elma gibi mislî mal ise mislini, el yapımı eşya gibi kıyemî mal ise kıymetini öder. Ayrıca tövbe edip, sahibi ile helalleşmelidir.
    5 Mart 2013 Salı
  • Sual: Evde yapılan böreği pişirmek için fırına götürsek, fırıncı bunu pişirip karşılığında para alsa, ortada mal olmadığı için câiz olur mu?
    Cevab: Bu bir satış değil, icâre akdidir. Fırıncının aldığı hizmet bedelidir, câizdir.
    5 Mart 2013 Salı
  • Sual: Fıkıh kitaplarında “Zenginin fakîrdeki alacağını istemesi caizdir” dedikten sonra, “Fakat fakîrin, ödeyebilecek güce gelmesini beklemesi vâcib olur” diyor. Câiz olan bir şeyi yapmak, vâcib olan bir şeyi terk etmeye sebep oluyor gibi anlaşılıyor. Buradaki incelik nedir?
    Cevab: Alacağını fakirden ister. Fakirin parası veya malı varsa ödemesi vâcibdir. Gerekirse borç alır. Ödeyemezse de, alacaklının borçluya mühlet vermesi vâcib olur.
    5 Mart 2013 Salı
  • Sual: Fıkıh kitaplarında “Doğru olarak da, müşterinin bildiği şeyi söylememelidir. Çünki, bu da fâidesiz söz olur. Kıyâmet günü her sözden sual olunacaktır” diyor. Müşteri bildiği halde bir mamulün hususiyetlerini kendilerine tekrar izah ediyoruz. Yardımcı olmaya çalışıyoruz. Yanlış mı yapıyoruz?
    Cevab: Bilmediği düşünülerek söylenir.
    5 Mart 2013 Salı
  • Sual: Bizim burada sütü için koyunları; meyvesi için ağaçları kiraya veriyorlar. Arazilerini, arsalarını, tarlalarını çiftçilere ve hayvan besiciliğine kiralıyorlar. Ancak fıkıh kitaplarında okuduğum kadarıyla bunun uygun olmadığını anladım. Nitekim “Kira müddeti içinde bozulup telef olan veya kullanırken helâk olan şeyleri kiraya vermek câiz değildir. Koyun otlatmak için tarlayı kirâya vermek câiz değildir, fâsiddir” diyor. Nasıl hareket etmek lâzımdır?
    Cevab: Ağaç, koyun kiralanır veya meyve satılır. Para, buğday, süt ise ödünç alınır. Sadece koyun otlatmak için kiralamak caiz değildir. Bu, otu kiralamak olur. Tarlayı kirâlamak yeterlidir. Bir tepsi böreği kiralamak fâsiddir. Çünki bu kira akdine değil, ancak satış akdine mevzu olabilir.
    5 Mart 2013 Salı
  • Sual: Havuz sistemi caiz midir? Mesela bir minibüs kooperatifi şoförleri bir ay boyunca çalışıp kazandıkları parayı biriktirip toplanan parayı eşit miktarda paylaşırlarsa câiz mi? Bazı şoförler az çalışıp, bazı şoförler çok çalışırlarsa vaziyet değişir mi?
    Cevab: A’mâl şirketidir. Anlaşmaya bakar. Rıza ile farklı paylaşmak caizdir.
    5 Mart 2013 Salı
  • Sual: Bir kişi odasına bir miktar şeker koysa, üstüne isteyen herkes alabilir diye bir kâğıt yapıştırsa, bunu gören bir kişi o şekeri sadece orada mı yiyebilir, yoksa evine de götürebilir mi?
    Cevab: Öyle yazmasa idi, ibâha olurdu. Orada yediği kadarı câiz olurdu. Sahibi izin verirse veya izin verdiği zannedilirse, alıp götürmek de câizdir. Böyle yazdığı için, yiyeceği şekeri orada yemeyip, yanında götürebilir. Ama bir avuç alıp götüremez. Zira örfen şekerlikten bir veya üçten fazla şeker almak hoş görülmemiştir. Sahibinin izni varsa götürebilir.
    5 Mart 2013 Salı
  • Sual: Bir mamulü satarken, meselâ 2 senelik garanti vermek câiz midir?
    Cevab: Hanbelî mezhebinde her halde câizdir. Hanefî mezhebinde ise dârülharbde câizdir.
    5 Mart 2013 Salı
  • Sual: Birisine “Şu işi yap, kârın yüzde iki buçuğu senindir” derse, bu akit sahih midir?
    Cevab: Karşı taraf kabul ederse, şirket olur. Câizdir. Ancak kâr garanti değildir. Yani zarar ederse, kâr talep edemez.
    5 Mart 2013 Salı
  • Sual: İki arkadaş ortak bir market açarsa; birincisi markete %60, ikincisi markete %40 ortak olsa, dükkâna alınacak malın bedeli hisselere göre mi karşılanır? Ay sonunda kârı hisseleri ölçüsünde mi paylaşmaları mı gerekir? Ortak giderleri kârı paylaşmadan, hisselere bakmadan eşit bir şekilde verebilirler mi?
    Cevab: Birincisi hisselere göredir. Diğer ikisi hisseye değil, baştaki anlaşmaya tâbidir.
    5 Mart 2013 Salı
  • Sual: Tayyare (uçak) biletlerinin 2-3 ay evvelden almak câiz midir?
    Cevab: Evet. İcâre akdinde ücretin baştan verilmesi câizdir.
    12 Mart 2013 Salı
  • Sual: % 100 anapara korumalı altın ve petrol yatırım fonu almak câiz midir?
    Cevab: Bu bir borç verme demektir. Zaten geri ödemede anaparaya hak kazanır. Ayrıca altın üzerinden değer kaybını da isteyebilir.
    12 Mart 2013 Salı
  • Sual: Hanımıma bir bahçe satın alsam, sonra iflas edersem, mal varlığım borçlarıma yetmese, dinen mesul olur muyum?
    Cevab: Mal hanımın olur. İstediği zaman satabilir. Koca, iflas edince, bu mala dokunamaz. Alacaklılar da bu mal üzerinde talepte bulunamaz. Bundan dolayı koca mes’ul de olmaz. İflastan sonra alırsa, mes’ul olur. Alacaklılar da, borçlu hacr altına alınmışsa bu bahçeden alacaklarını alabilir. Koca, zevcesinin bu bahçeyi satmasını istemezse, ona borç ikrar ettirir. Ama iflas ederse, kadın bu borcu alacaklılara ödemek zorunda kalabilir.
    12 Mart 2013 Salı
  • Sual: Şuf'a hakkını, yani bir gayrımenkul satıldığı zaman, komşu veya ortağın aynı bedelle onu satın alma hakkını bertaraf için bedel yüksek gösterilerek muvazaa yapılırsa, şufa kullanmak isteyen muvazaayı ispat edip gerçek bedel üzerinden şufayı sağlayabiliyor. Peki, bedel satım yapılırken vergiden vs kaçmak için düşük gösterilir ve bu sefer şufa kullanmak isteyen bu düşük bedel üzerinden akdi kurmak isterse, satım akdinin tarafları aralarındaki muvazaayı ileri sürüp şufa'nın yüksek ve gerçek bedelden yapılmasını isteyebilirler mi?
    Cevab: Birincisinde garer vardır. İspat edip piyasa fiyatından alabilir. İkincisinde telcie (muvazaa) vardır. Hakikî fiyattan şuf’a cereyan eder.
    12 Mart 2013 Salı
  • Sual: Sukuk tatbikatı caiz midir?
    Cevab: Sukuk, sakk kelimesinin çokluk hâlidir. İslâm tarihinde, borcun tevsik edildiği vesikalara (sertifikalara) sakk denir. Resmî sened manasına da kullanılır. 1978 tarihinden beri İslâm dünyasında yayılmaya başlayan sukuk tatbikatında, bir şirket (veya müessese, meselâ hazine, mevzuattaki adı ile kaynak kuruluş), gayrımenkul, tayyare, gemi, otomobil gibi kiralamaya elverişli mal varlıklarını bir aracı şirkete (mevzuattaki adı ile varlık kiralama şirketi) kiralamak ve geri almak şartıyla satmaktadır. Sadece bu gibi mallar değil, her türlü hak ve alacaklar da bir havuzda toplanıp, bu şekilde satılabilmektedir. Bu varlık kiralama şirketi de, satın aldığı mal varlığını sukuk (sertifika) adıyla tahvile dönüştürüp, halka arzetmek suretiyle satmaktadır. İlk şirket, sattığı malı kiralamaktadır. Bunun aracı şirkete ödeyeceği kiralar, halka arzedilen sukukun geliri olarak halka dağıtılmakta ve aracı şirket de buradan kâr elde etmektedir. Kararlaştırılan müddetin sonunda, mal tekrar eski sahibine satılmakta; sukuk da, arzedildiği fiyattan geri alınmaktadır. İslâm âleminde bu sisteme 1978 yılından beri rastlanmaktadır. İcâre sertifikası (kira sertifikası) adı da verilmekte ve fâizsiz bir sistem olarak takdim edilmektedir.
    Burada birden fazla muamele vardır. Öncelikle şirketin veya şahısların alacaklarını satmaları caiz değildir. Yalnızca borçluya aynı fiyattan satılabilir. Alacak, Hanefîlerden İmam Züfer ile Mâlikî ve Şâfiîlere göre borçludan başkasına da satılabilir; ama bu da bir başkasına satamaz. Dolayısıyla aracı şirkete satılan şirketin alacakları ve hakları hiç olamaz. Bugün finans şirketlerinin sukuk tatbikatı, murabaha, leasing, selem gibi enstürmanların ortaya konması suretiyle yapılmaktadır. Bu ise alacakların satılmasından başka bir şey değildir ve cevaz verilemez.
    Eğer satılan şirketin gayrımenkul, tayyare, gemi gibi kiralamaya elverişli bir mal ise, satışın bir tarafa menfaat getiren şarta bağlanması, meselâ kiralamak şartıyla satmak fâsiddir. Akdi ifsad eder, bozar. Üstelik hiçbir satış zamana, vadeye, ta’likî veya infisahî bir şarta bağlanamaz. Muayyen bir zaman için yapılan satış bâtıldır.
    Mamafih muayyen bir zaman için yapılan satışı, kira olarak kabul edenler vardır. Ama bu sefer kiracının, kiraladığı malı kiralayana tekrar kiralaması bâtıldır. Hatta böyle bir akid yapılırsa, yani kiralayan, kiraladığı malı, kiracıya kiralarsa, birinci kiranın da geçersiz olacağı yönünde görüşler vardır.
    Bu satış muamelesi, İslâm tarihinde fâizsiz kredi bulma zaruretinden dolayı umumi prensiplere aykırı olarak kabul edilmiş bey bilvefâ ve bey bilistiğlâl adlı satış akidlerine benzetilebilir. Bunlardan birincisi, bir malı, bedeli getirildiğinde her zaman geri almak hakkı veren satıştır. İkincisi ise bir malı satana kiralamak şartıyla yapılan satıştır. Her ikisi de âlimler arasında ihtilâflıdır. Fıkıhta bunu fâsid satış, sahih satış ve rehin olarak gören üç görüş vardır.
    Bunu sahih bir satış kabul edenlerin görüşüne itibar edilirse, müddet konuşmamak kaydıyla satış tamamdır. Ancak mal aracı şirketin olur; her türlü risk de ona aittir. Meselâ gayrımenkul yıkılsa, bu zarar aracı şirkete aittir. Halbuki sukuk sisteminde bu risk ilk şirkete aittir. Varlık kiralama şirketi, hakikî manada mal sahibi olmadığı gibi, kaynak kuruluş da hakikî manada kiracı değildir. Satılan mal hiç kullanılmasa bile, aracı şirkete kira adıyla bir meblağ ödenmektedir. Üstelik riskin satana ait olması şart edilirse, bey bilvefâ, sahih satış olmaktan çıkar. Üstelik bey bilvefânın gayrımenkuller üzerinde yapılması şarttır. Menkul mal üzerinde yapılırsa, rehin sayılır ve rehin hükümleri cereyan eder.
    Eğer bey bilvefâyı rehin olarak görenlerin görüşüne itibar edilirse, malın tekrar ilk şirkete kiralanması bâtıldır. Akdi de bozar. Zira rehin verilen malın rehin verene kiralanması câiz değildir.
    Sukuk (sertifika) sahiplerine ödenen kâr payı ise tahvil fâizinden başka bir şey değildir. Zira bunun hiçbir meşru karşılığı yoktur. Zira bu muamele hakiki ve şer’î manada bir kira akdi sayılamaz. Sukuk sistemi, şirketin halktan tahvil yoluyla borç para toplamasından başka bir şey değildir. Şu halde halka ödenen kâr payı tam manasıyla faizdir.
    Sukukun, halka arzı neyin karşılığıdır? Kaynak şirkete ait mal, halka mı satılmaktadır? Öyle ise böyle bir satış, satış akdinin şartlarına uymamaktadır. Sukukun arzı, halktan borç para toplamak ise, bu kabul edilebilir. Ancak sukuk senedlerinin elden ele dolaşması, tedâvül etmesi câiz değildir. Yukarıda da söylendiği üzere, borcun borçludan başkasına satılması câiz değildir. Buna cevaz verenler de en fazla bir kişiye satılması câiz görür. Nitekim çek, sened ve bonolar da ancak bir defa ciro edilebilir. Şu halde bir kimse elindeki sukuku başkasına devredemez.
    Finans şirketleri, sukuk tatbikatının câiz olduğunu iddia ededursun; Türkiye’de aklı başında birkaç fıkıhçı tatbikatı tetkik ederek, bundaki gayrımeşru noktalara işaret eyledi. İslâm İşbirliği Teşkilâtı’na tâbi İslâm Fıkıh Akademisi 2012’de Cezayir’de toplanarak sukuk sisteminin haram olduğuna dair fetvâ neşretmiştir. Netice itibariyle sukuk tatbikatı, bu hâliyle İslâm hukukuna uygun değildir. Ancak İmam Ebu Hanife, fıkıh ahkâmına uymayan bazı muamelelerin dârülharbde müslümanın menfaatine olmak kaydıyla câiz hâle geleceğini ictihad etmiştir. Buna istinaden dârülharbde sukuk tatbikatına cevaz verilebilir.
    18 Mart 2013 Pazartesi
  • Sual: İki kişi, arabalarını, her biri kullanmak üzere, muayyen bir zaman için değişseler fâiz olur mu?
    Cevab: Âriyet, bir bedel karşılığı olursa, âriyet olmaktan çıkar. İcâre (kira) akdine dönüşür. İcâre akdinde ise, ücret ile akid mevzuu olan menfaatin aynı cinsten olmaması lâzımdır. Bir evde oturma karşılığı, başka bir ev veya bir şahsın hizmeti mukabilinde başka birinin hizmeti kiralansa câiz olmaz. Fâiz şâibesi vardır. (Bedâyi, Hindiyye, Bahrürrâik, İbni Abidin, Dürer) Nitekim Nesefî’nin Erbaîn adlı eserinde diyor ki: İki kişi, mesela öküz veya at veya araba veya dükkân veya tarla veya tezgâhlarını, her biri muayyen bir zaman kullanmak üzere değişseler, fâiz olur. Eğer değişmişlerse, her ikisi de verdikleri mal için ecr-i misl (emsal kira) isteyebilir. Ancak kiralanan şey ile ücret aynı cinsten değilse câiz olur. Nitekim satış (bey) akdinde semen olmağa elverişli olan şey, icârede bedel olmağa elverişli olduğu gibi, semen olmağa elverişli olmayan şeyler dahi icâre bedeli (ücret) olabilir. Meselâ bir hayvan mukabilinde yahud bir hânenin süknâsı (oturma hakkı) mukâbilinde bir bostan kiralanabilir. (Mecelle, madde 463). Arabalarını muayyen bir zaman için değişmek isteyen iki kimse, bunu aynı mecliste şart etmemelidir. Önce birisi arabayı âriyet alır. Aradan bir müddet geçip, meclis değiştikten sonra diğeri ötekinin arabasını âriyet alır. Bu takdirde ikisi birbiri karşılığı olmadığı için câiz olur. Her ikisinde de âriyet hükümleri cereyan eder.
    7 Nisan 2013 Pazar
  • Sual: Bir kişi koyun postu karşılığında yirmi kilo yağ veya buğday alırsa bu caiz olur mu?
    Cevab: Evet. Mukayada (trampa) satışıdır. Malın, başka bir mal karşılığı satışı caizdir.
    7 Nisan 2013 Pazar
  • Sual: Bir kimse fakirde alacağı olan bir paradan vazgeçerse, zekât vermiş sayılır mı?
    Cevab: Zekâtı verip, sonra borcunu ödemesini istemelidir. Zira zekâtta temlik şarttır. Yani zekât niyetiyle parayı fakire devretmek lâzımdır. Zekâtı verdikten sonra fakir ödemek istemezse, elinden borç mikdarı zorla alınabilir. Veya fakir, zekât verecek kişinin güvendiği birini, kendisine verilecek zekâtı almaya ve dilediği gibi sarfetmeye ve borcunu ödemeye umumi vekil eder. Zengin, zekâtın, fakire verme niyetiyle, bu vekile verir. Vekil de fakirin borcunu öder. Mâlikî mezhebinde, fakirdeki alacağını zekâta saymak câizdir. İhtiyaç hâlinde bu mezheb taklit edilebilir.
    7 Nisan 2013 Pazar
  • Sual: Ödünç veren bir kimse, ödünç verdiği bir kimsenin çayını içer, yemeğini yerse câiz olur mu?
    Cevab: Alacaklının, borçlusundan herhangi bir menfaat elde etmesi fâiz olur. İmam Ebu Hanife, borçlusunun evinin gölgesinden bile geçmezdi. Ancak borçlu olmadığı zaman da çayını içmek, yemeğini yemek, hediyesini almak âdeti ise, borçlu iken de yapılabilir.
    7 Nisan 2013 Pazar
  • Sual: Bir kişiye âriyet olarak mesela bir bisiklet verilse, o da kullanması için bir arkadaşına verebilir mi?
    Cevab: Âriyet malın, bir başkasına âriyet verilmesi ihtilaflıdır. Mecelle, verilebilmesini kabul etmiştir. Ancak âriyet veren baştan bunu men etmişse, yalnızca sen bin, başkasına verme demişse veya mal yalnızca âriyet verenin kullanabileceği bir mal ise veremez.
    7 Nisan 2013 Pazar
  • Sual: Üç arkadaş, her birisi farklı veya eşit miktarda para vererek bir araba kiralayabilirler mi? Ve o arabaya her birisi farklı veya eşit miktarda para vererek benzin alıp gezebilirler mi?
    Cevab: Evet. Evet.
    7 Nisan 2013 Pazar
  • Sual: Ortakları olan bir un dükkânından, aynı zamanda o dükkânın ortaklarından biri olan tezgâhtar, birisine mesela beş kilo un hediye etse, câiz olur mu?
    Cevab: Câiz olur ise de, bu mikdar o ortağın kârından düşülür. Veya diğer ortaklar bunu helâl ederler.
    7 Nisan 2013 Pazar
  • Sual: Kitap satışı yapıyorum. Müşteriye, bende olmayan bir kitap numunesi gösterdim. Hemen almak istedi. Fiyatını söyledim; o da bana ücretini verdi. Komşudan alıp kârımı koyarak kendisine sattım. Bu satış câiz midir?
    Cevab: Vekâleten almış olursunuz. Kâr da vekâlet ücreti olur. Şartları varsa, mesela kitap mislî ise, yani baskısı piyasada bulunabilen bir kitapsa, selem satışı da olabilir.
    16 Nisan 2013 Salı
  • Sual: İki kişinin ortak bir petrol istasyonu olsa, bir sene birisi, ikinci sene diğeri işletse, câiz olur mu?
    Cevab: Hamam gibi bölünemeyen ortak mallarda muhâyee câizdir. Rıza ile, anlaşamazlarsa kura çekerek, bir sene biri, ertesi sene diğeri işletebilir. O senelerin kârının farklı olması, mahzur teşkil etmez.
    16 Nisan 2013 Salı
  • Sual: Bir kime âriyet aldığı arabayı geri getirirken nezaketen deposunu doldurmuş olsa, arabanın sahibine câiz olur mu?
    Cevab: Âriyet malın masrafları, meselâ atın yemi, âriyet alana aittir. Depo başta boş olsa bile, doldurup getirmek nezâket icabıdır. Câizdir.
    17 Nisan 2013 Çarşamba
  • Sual: Bir kişi araba kiralasa, sonra o arabayı emanet olarak kiraladığı şirketin arsasına bırakabilir mi?
    Cevab: Şirket nereye demişse oraya bırakır.
    17 Nisan 2013 Çarşamba
  • Sual: Vekil, müvekkilinin adına bir akid yapınca, akdi yaptığı kişiye, vekil olduğunu ve müvekkilinin adını söylemek zorunda mıdır?
    Cevab: Hibe, karz gibi bazı akidlerde evet. Satış gibi bazı akidlerde hayır. Bu tip akidlerde vekil olduğunu veya müvekkilinin adını söylerse, vekil olmaktan çıkar; resul (haberci) sayılır.
    17 Nisan 2013 Çarşamba
  • Sual: İki kişi, ayrı cinsten birer teneke buğdayı değişseler, bu tenekelerin hacmi farklı olduğundan, fâiz doğar mı? Tartmak gerekir mi?
    Cevab: Faiz olmaz. Zira teneke aynı mikdarı ifade eder. Buğday, tartarak değil, hacim ile ölçülür, alınıp satılır. Bu birer teneke buğday, aynı cins ise, bu satış câiz olmaz. Zira bu değişmede bir fayda yoktur.
    17 Nisan 2013 Çarşamba
  • Sual: Ali’nin evi var, Zeyd’in yok, Osman’ın var. Ali kendine yeni bir ev almak istiyor. Bunun için kendi evini Zeyd’e veriyor ve yeni ev alana kadar bu evde oturmaya devam ediyor. Sonra kendisine yeni bir ev buluyor ve bunu almak için bankadan kredi almaya Zeyd ile beraber gidip, gelirlerini gösterip Ali için kredi çekiyorlar. Ali’nin maaşı yetmediği için kredi alamamaktadır. Alınan kredinin yüksek mikdarını Zeyd ödeyecektir. Geri kalanını Ali ve az bir mikdarını Osman ödeyecektir. Bu muamelenin mahzurlu tarafı var mıdır?
    Cevab: Evi olmayan bir kimsenin, karz-ı hasen (faizsiz borç) bulamıyorsa, faizle kredi çekmesi nafaka olduğu için câiz görülmüştür. Ama evi olan faizli kredi alamaz. Krediyi Ali alabilir. Bunu geri ödemede Zeyd veya Osman yardım edebilir. Veya kredi borcunu kısmen ya da tamamen Zeyd ve Osman’a havale edebilir. Vekil asil gibidir. Asil için câiz olmayan bir şeyi yapmak, vekil için de câiz olmaz.
    23 Nisan 2013 Salı
  • Sual: Şâfiî mezhebinde, bir kilo kireç bir kilo kirece veresiye satılırsa veya bir kilo kireç iki kilo kirece peşin satılırsa fâiz olur mu?
    Cevab: Hayır. Şâfiî mezhebinde fâiz olması için, mübadele edilen (satılan) malların altın ve gümüş ya da yiyecek maddesi olması lâzımdır. Kireçte bu tahakkuk etmez. Ama Hanefî mezhebinde her ikisi de fâiz olur. Zira bu mezhebde keylî veya veznî olarak satılan malların birbirlerine peşin satılması hâlinde birinin fazla olması, yahud aynı mikdarda oldukları halde veresiye olması hâlinde fâiz doğar.
    23 Nisan 2013 Salı
  • Sual: Ölüm hastasının hastalık müddetince yaptığı muameleler neticesinde kazanan taraf, kazandığının bir kısmını veya hepsini harcarsa, ölüm hastasının alacaklıları ve vârisleri ne yapabilir?
    Cevab: Ölüm hastası, ölüm hastalığında malının borçlarından arta kalan kısmının üçte birinden karşılıksız harcama yapabilir. Ölürse, yaptığı bu muameleler geriye doğru tenkis edilir. Kazananlar, ödemekle mükelleftir.
    23 Nisan 2013 Salı
  • Sual: Sefahet (sefihlik), ehliyeti daraltan sebepler arasında sayılıyor. Malını israf eden kimsenin elinden tasarruf hakkı alınıyor, vasinin iznine tâbi kılınıyor. İslâmiyette mülkiyet hakkı esas olduğuna göre, neye dayanarak bu tür bir müdahalede bulunulmaktadır?
    Cevab: Kur’an-ı kerim, rüşd (mallarını harcama hususunda olgunluk) alâmeti görülene kadar çocuklara mallarının verilmemesi emrolunuyor. İmam Ebu Hanife, 25 yaşı bir üst sınır olarak kabul etmiştir. Yani ne olursa olsun, 25 yaşına gelen kimseye malları teslim edilir ve tam tasarruf hakkı tanınır. Diğer hukukçular, ölene kadar rüşd alâmeti görülmezse, malların kendisine verilmeyeceği kanaatindedir.
    28 Nisan 2013 Pazar
  • Sual: Babanın olduğu hallerde velâyet ve vesâyet onun elindeyken, babanın yokluğunda ikisinin ayrılmasının sebebi nedir?
    Cevab: Veli, bir kimsenin aile hukukuna dair işlerinde söz sahibi olan temsilcidir. Vasi ise mallarında söz sahibi olan temsilcidir. Veli, çocuk ile aynı dinden, akıllı ve bâliğ olmalıdır. Vasi için bunlar yetmez. Reşid, emin ve malî mevzularda ehil olması da lâzımdır. Küçük çocuğun velisi ve vasisi aynı kişidir. O da babadır. Baba, bir başkasını vasi tayin edebilir. Baba ve vasisi yok ise, veli ve vasi dededir. Dede birini vasi tayin edebilir. Tayin etmemişse, mahkeme bir vasi tayin eder. Baba ve dedesi olmayan çocuğun vasisi, baba veya dedenin yahud mahkemenin tayin ettiği vasidir. Ancak veli, baba tarafından en yakın erkek akrabasıdır. Mesela babası ve onun tayin ettiği vasi olmayan çocuğun dedesi varsa, hem veli hem vasi dededir. Ama dede de yoksa, amca varsa, amca velidir; vasi ise mahkemenin tayin ettiği kimsedir. Eğer elverişli ise mahkeme amcayı da vasi tayin edebilir. Anne veli olmaz. Ama baba veya dede yahud mahkeme anneyi vasi tayin edilebilir. Nitekim Osmanlılarda umumiyetle böyledir. Önceki misalde veli amca iken, vasi anne olabilir. Velâyet şahsa ve ailevî münasebetlere, vesayet ise mala bağlıdır. Velinin salahiyeti sadece aile hukukuna ve çocuğun terbiyesine dair az bir takım işe inhisar eder. Vasi ise, daha geniş bir sahada, çocuğun mal varlığında salahiyet sahibidir. Baba ve dedede her ikisinde de çocuğun menfaati bakımından gerekli dikkat ve ihtimamın bulunduğu farzediliyor. Baba ve dede yoksa, velâyetin, aileden birine geçmesinde beis görülmüyor. Ama vesayet ancak maldan anlayan emin birine geçiyor. Çocuğun korunması maksadına matuf bir tatbikattır.
    28 Nisan 2013 Pazar
  • Sual: Birisine 5000 lira borç vermiştim. 2 sene sonra gelip 10000 lira verdi. Bu parayı almam câiz midir?
    Cevab: 5000 lira verilirken ne kadar altın alıyorsa, onun bugünki kıymeti kadar para alınabilir.
    18 Mayıs 2013 Cumartesi
  • Sual: Bir kişi faizle 10 bin lira kredi çekip araba alsa, bunun bin lirasını ödese, sonra arabayı başkasına satsa ve borcu da devretse, bu ikinci şahıs fâiz günahına girer mi?
    Cevab: Bankaya olan 9 bin lira arabayı alan kimseye havâle edilmiş olur. Rüşvet, fâiz, bâtıl veya fâsid muameleden doğan bir borç havâle edilemez. Sahih bir borç havâle edilebilir. (İbni Abidin, Havâle bahsi) Bu bakımdan meşru olmayan bir borçtan dolayı havâleyi kabul eden kimse mesul olur. Dârülharbde her ikisi de havâle edilebilir. Burada havâleyi ödeyen ikinci şahsın bir dinî mesuliyeti yoktur.
    18 Mayıs 2013 Cumartesi
  • Sual: Bir kimsenin 20 lira borçlu olduğu şahıs, borcunu ödeyemeden vefat etse, borçlu borcunu vârislerden sadece bir tanesine vermekle kurtulur mu?
    Cevab: Hayır. Hepsine birden ödemeli veya hisseleri nisbetinde diğer vârislere ödemek üzere birine vekâleten vermelidir. Vekil ödemezse, borç devam eder. Vârislerin kim olduğu bilinemezse, mahkeme vasıtasıyla öder.
    18 Mayıs 2013 Cumartesi
  • Sual: Bir çocuğa velisinden izinsiz iş yaptırılabilir mi?
    Cevab: Başkasının bulûğa ermemiş çocuğuna ekmek bile aldırsa, ücretini ödeyecektir. Ya para, ya şeker gibi ufak tefek bir şey de ücret olarak verilebilir. Velisinin izin vereceği biliniyor veya çok zannediliyorsa, çocuğa iş yaptırmak câiz olur. Ancak velisi izin verse bile çocuk ücreti hak eder. Babasını çağırmak gibi örfen ücretli iş sayılmayacak şeylerde ücret ödemek gerekmez. Hazret-i Peygamber’in, sahabi çocuklarına bu kabilden iş gördürdüğü sabittir.
    19 Mayıs 2013 Pazar
  • Sual: Üç yıldır kirayla oturduğum evin sifonu su kaçırıyor. Yılların tesiriyle bozulmuş. Bunu ev sahibine söyleyip yaptırınca parasını kiradan düşebilir miyim?
    Cevab: Evin aksamı normal kullanma ile bozulmuşsa, tamir veya yeniden yaptırma masrafları ev sahibine aittir. Ancak bozulmada şahsın kusuru varsa, ev sahibi değil, bozan öder.
    19 Mayıs 2013 Pazar
  • Sual: Para veya mal yahud bir menfaat karşılığında hakkını helâl etmek câiz midir?
    Cevab: Para karşılığı helâlleşmek caizdir. Haktan para, mal veya menfaat karşılığı ferağ (vazgeçmek) meşrudur. Bir alacak mevzubahis ise, bu mikdarda sulh olunmuş, demektir.
    19 Mayıs 2013 Pazar
  • Sual: Bir kimse telef ettiği mislî mal yerine kıyemî malda olduğu gibi parasını verebilir mi?
    Cevab: Buğday gibi mislî bir mal telef edildiği zaman, misli tazmin edilir. Mal sahibi razı ise, misli değil, kıymeti de verilebilir.
    19 Mayıs 2013 Pazar
  • Sual: Bir kimse âriyet aldığı bisikleti, sahibinin izni olmadan bir arkadaşına verse, arkadaşı da o bisikletin lastiğini patlatsa, tamir ücreti kime aittir?
    Cevab: Âriyet alan, malı, malın sahibi yasaklamadıkça bir başkasına âriyet verebilir; satamaz, kiralayamaz, rehnedemez. Malda, teaddi ile meydana gelen zarar, âriyet alana aittir. Bu hâdisede tamir ücretini lastiği patlatan öder.
    19 Mayıs 2013 Pazar
  • Sual: Bir kimse bir başkasına, “Git şu işi hallet” dese, o kişi de işi hallettikten sonra para isterse, rüşvet olur mu?
    Cevab: Rüşvet olmaz; vekil veya işçi ücreti olur. Ancak başta şart koşulmamışsa, iş sahibi dilerse verir, dilerse vermez. Başta şart koşulmuşsa, işi yapan bu ücrete hak kazanır. İş gayrımeşru bir işse veya bir başkasının hakkını gideriyorsa ve bunu halletmek için de ücret istenmişse, bu rüşvettir. Ödemek lâzım gelmez.
    19 Mayıs 2013 Pazar
  • Sual: Bir baba ekmek almak için oğlunu gönderse, oğlu da ekmek alıp gelse ve para istese, câiz olur mu?
    Cevab: Çocuk, annesine, babasına, dede ve ninesine iş yapmışsa, ücret isteyemez. Teberru sayılır. Zira çocuk usulünün meşru taleplerini yerine getirmek mecburiyetindedir. Zevce de evde yemek pişirmiş, çamaşır yıkamış, ütü yapmış veya çocuğunu büyütmüş ise bundan dolayı ücret isteyemez. Zira hukukî olmasa bile, dinî vecibesidir. Dinî vecibe karşılığında ücret istenemez. Cenaze yıkayan, taşıyan ve namazı kılanlar da cenaze sahibinden; nikâh şâhidleri evlenenlerden ücret isteyemez.
    19 Mayıs 2013 Pazar
  • Sual: Bankanın hesaptan kesmiş olduğu hesap işletim ücretini veya kredi kartı ücretini, sözleşmede yazdığı halde, dilekçe vererek geri istemek veya dâvâ açarak almak uygun mudur?
    Cevab: Bankaya yatırılan para için mevduat deniyor ise de, aslında karzdır. Zira vediada emanet edilen mal, para kullanılamaz. Para vedia verilir de kullanmak veya kendi malına karıştırmak şart edilir ise karz sayılır. Vedia verilen mal veya para telef olursa, ödenmesi gerekmez. Bankaya yatırılan paranın böyle olmadığı aşikârdır. Karzda, ilâve menfaat talebi caiz değildir. Şart etmiş olsa bile geri alabilir.
    19 Mayıs 2013 Pazar
  • Sual: Bir otel inşaatı yapıyoruz. Kiralamak için müracaat eden hiçbir şirket, alkol satılmaması şartımızı kabul etmiyor. Nasıl hareket etmemiz lâzımdır?
    Cevab: Alkol satana bina kiralamak caizdir. Dârülharbde gayrımüslime şarap satmak câizdir. Müslümana ise şarap satmak haram; şarap dışındaki içkileri satmak mekruhtur.
    19 Mayıs 2013 Pazar
  • Sual: Hadis-i şerifte, “İnsanlar su, hava ve ateşte ortaktır” buyuruluyor. Şu takdirde suyun parayla satılması câiz olur mu?
    Cevab: Umumi nehirlerden (Fırat, Nil gibi) veya göllerden herkes su alabilir, hayvanına içirebilir, yanında götürebilir, tarlasını sulayabilir. Bir adamın tarlasındaki göze veya kuyudaki sudan herkes içebilir, hayvanına içirebilir; yanında götüremez, tarla sulayamaz. Birinin sarnıcındaki, havuzundaki, deposundaki sudan kimse içemez. Herkes kendi mülkü olan suyu dilediği fiyata satabilir. Umumi nehirden kırbasına, arabasına, deposuna, barajına doldurduğu su, onun mülkü olur, dilediğine dilediği fiyattan satar.
    19 Mayıs 2013 Pazar
  • Sual: Borç para isteyene vermek câiz midir?
    Cevab: Borç para isteyene vermek, sadaka vermekten daha sevabdır. Zira hadîs-i şerifte buyuruldu ki: “Sadaka verilen her dirhem için on sevab, ödünç verilen her dirhem için ise, onsekiz sevab vardır. Çünki borç ihtiyacı olana verilir. Sadaka belki ihtiyacı olmayanın eline düşebilir”. Borç para istemek ancak lâzım olunca câiz olur. Lâzım olmak üç türlüdür: 1-Lüzûm-i îcâbî. Nafakası olmayanın veya kazancı şüpheli olanın, helâl nafaka almak için, ödünç istemesidir. Setr-i avret için çamaşır parası da böyledir. 2-Lüzûm-i aklî. Evi olmayan kimsenin, memleketin âdetine göre, kirâ veya satın almak için ödünç istemesidir. Soğuktan korunmak için, elbise parası da böyledir. 3-Lüzûm-i istihsânî. Mevkii, vazifesi sebebi ile âdete uygun giyinmek için, ödünç istemektir. Bu üç lüzûm için, fâizsiz ödünç istemek câiz olur. Yalnız bunlara ödünç verilir. Başkalarına, zâlimlere, fâsıklara ödünç verilmez. İhtiyacı olana ödünç verilir. İhtiyacı olmayana, malını lüzûmsuz veya gayrımeşru yerlere harcayana verilmez. Başkasına ödünç vererek, kendini sıkıntıya düşürmek de doğru değildir. İslâmiyette para ile para kazanmak yoktur. Borç ancak ihtiyaç için alınır. İhtiyaç yokken, sırf kârımı arttırayım, işimi geliştireyim, zengin olayım, arabamı değiştireyim diye alınırsa, ödeme imkânı veya karşılığı yoksa borç almak ve böyle kişiye borç vermek câiz olmaz.
    19 Mayıs 2013 Pazar
  • Sual: Açığa satış caiz midir?
    Cevab: Satışın sahih olması için malın mevcut ve satanın mülkü olması lazımdır.
    19 Mayıs 2013 Pazar
  • Sual: Bir web sayfasına üye oldum. Üyelik bedeli olarak belli bir rakam aldılar. Üye olurken; devletin bir hibe programı olduğunu buna başvurulursa bu rakamın %70’inin geri ödeneceği söylendi. Bu şart ile üye olundu. Daha sonrasında devlet bu talebi reddetti. Firmadan bu rakamın %70’inin karşılanmasını istedim. Firma; geri ödeme yapamayacaklarını fakat üyeliği uzatabileceklerini veya bir dergide reklam yayınlatarak karşılayabileceklerini söyledi. Bu red neticesinde; ödedikleri rakamın % 70’ini bu web sayfasından isteme hakkım olur mu? Burada bu şartta bir muhayyerlik var mıdır? Eğer olmaz ise; firmanın sunduğu diğer imkanlardan (üyelik uzatma, dergi reklamı) istifade edilebilir mi?
    Cevab: Bu şart üye çekmek için bir kandırma değilse, web sitesini bağlamaz. Bu farkı ödemesi gerekmez. Zira kendi elinde olmayan bir şey için taahhütte bulunamaz. Ama “onlar ödemezse biz öderiz” veya “bunun ödenmemesi halinde iadeyi garanti ediyoruz” demişlerse, kefil olmuş olurlar. Bu takdirde farkı öderler veya bedeli iade ederler. Bunu ödemeyip başka imkânlar sunuyorlarsa, bunlar gönüllü tediyelerdir, istifade edilebilir.
    19 Mayıs 2013 Pazar
  • Sual: Bir kimse telef ettiği kıyemî malı tazmin ederken ne zamanki kıymetini esas alacaktır?
    Cevab: Telef ettiği andaki kıymetini altın üzerinden öder.
    6 Haziran 2013 Perşembe
  • Sual: Arkadaşımla ticaret yapıyoruz. Ben bir yerden mal alıyorum. O da almam için para veriyor. Sonra satıp kârı paylaşıyoruz. Zarar edersek zararının yarısını ben karşılıyorum. Onun parasını, benim bağlantılarımı kullanıyoruz. Bu şekil bir ticaret câiz midir?
    Cevab: Buna vücuh (itibar) şirketi denir, câizdir. Kâr ve zarar anlaşmaya göre taksim edilir.
    20 Haziran 2013 Perşembe
  • Sual: Meyve üretip satan birisi, alıcıya teslim etmeden evvel meyvenin iyilerini selelerin üzerine koysa, içinde ezik veya ham bulunsa; câiz olur mu?
    Cevab: Müşteriyi aldatmak haramdır. Müşteri kolayca muayene ile bu kusuru anlar da aldırmazsa mesele yoktur. Sonradan farkına varır ise, malı geri verebilir. Vermezse, mal haram olmaz ise de, yapılan iş (aldatarak satış) haramdır; kazanç da tayyib (temiz) değildir.
    20 Haziran 2013 Perşembe
  • Sual: İşçiyi yalnızca prim ile kiralamak caiz midir?
    Cevab: Hayır. İcâre (kira) akdinin sıhhati için ücretin belli olması lazımdır. Primle çalıştırmak, ücretli vekâlet veya müdârebe (emek-sermaye) şirketi demektir.
    21 Haziran 2013 Cuma
  • Sual: Zarara uğrayan bir kimse kendisine zarar verene aynısını yapabilir mi?
    Cevab: Hayır, tazmin isteyebilir. "La darar ve la dırar", zarara uğrama da yok, zarar verme de yok, hadis-i şeriftir.
    13 Temmuz 2013 Cumartesi
  • Sual: Kredi kartıyla tek çekim yaparak alışveriş yapılsa, sonrasında internet şubesi vasıtasıyla alışveriş tutarı %0 faiz ve sabit bir ücret karşılığı taksitlendirilse, caiz olur mu?
    Cevab: Alışveriş bittikten sonra, borcun tecdidi (yenilenmesi) caizdir. Yani karşılıklı rıza ile ve faizsiz olarak taksitlendirilebilir.
    13 Temmuz 2013 Cumartesi
  • Sual: Bir kimse, bir başkasına, “Şu mallarımdan sat! Satışın %20’si senin olsun” dese, câiz midir?
    Cevab: Evet. Ücretli vekâlet olur.
    13 Temmuz 2013 Cumartesi
  • Sual: Bir kişi arkadaşına vermek üzere bir miktar parayı vekiline verse; alacaklı istediği halde vekil vermekten mazeretsiz olarak kaçınırsa, bu kişi parayı vekilin cebinden gizlice alabilir mi?
    Cevab: Evet.
    13 Temmuz 2013 Cumartesi
  • Sual: Taksitli bir alışverişte, taksitlerden biri ödenmezse hepsi peşine dönüyorsa, tekrar takside dönmek için ne yapmalıdır?
    Cevab: Yeni bir anlaşma lazımdır.
    13 Temmuz 2013 Cumartesi
  • Sual: Bir kimse vekili olduğu bir işi, müvekkilinin adını söylerken yapsa, caiz olur mu?
    Cevab: Bu takdirde resul olur. Hükümleri aynıdır. Ancak akdî mes’uliyet resule değil, mürsile (ismi söylenene) râcidir.
    13 Temmuz 2013 Cumartesi
  • Sual: Arkadaşlarla pikniğe gidiyoruz. Herkes eşit para veriyor. Ama herkes aynı yemiyor. Böyle bir organizasyon caiz olur mu?
    Cevab: Rıza olduğu için caizdir. Bezzâziyye’de der ki “Yolcular, azıklarını karıştırırsa veya eşit para verip yiyecek alarak yerlerse her ne kadar farklı yeseler bile câiz olur”. (Berika, Âfâtü’l-Yed)
    20 Temmuz 2013 Cumartesi
  • Sual: Bir satış elemanının, çalıştığı firmadan ayrılıp, aynı sektörde çalışan rakip bir firmaya gitmesi ve yanında müşteri portföyünü de götürmesi caiz midir?
    Cevab: Hizmet akdinin müddeti bitince ayrılmasında ve başka bir firmaya girmesinde mahzur yoktur. Ama haksız rekabet, hıyanet ve müşteri portföyünü götürmek mahzurludur.
    25 Temmuz 2013 Perşembe
  • Sual: Çalıştığım şirket adına hammadde aldığım firma, fiyat kırdıktan sonra, malın 1,4 dolar olan fiyatını 1,6 olarak bildirmemi, aradaki farkı benim almamı teklif etti. Bu caiz olur mu?
    Cevab: Kandırmak olur, caiz değildir. Vekil, asil gibidir; yaptığı muameleden mesuldür. Yani siz 1,4 dolara alınca, çalıştığınız şirket bu fiyata almış demektir. 0,2 dolar, sizin hakkınız olmaz. Bu para çalıştığınız firmadan çıkmaktadır. Firmanın haberi olsa verir mi?
    25 Temmuz 2013 Perşembe
  • Sual: Birden zuhur etmeyip de gide gide zuhur edegelen meyve, çiçek, yaprak ve sebzenin bir miktarı belirmiş olursa, bunlarla beraber henüz belirmemiş olanları da toptan satmak örf olduğundan İmam Muhammed’e göre sahihtir. Henüz başlanmamış veya bir kısmı başlamış binayı bu kavle kıyasen almak câiz olur mu?
    Cevab: Bina insan eliyle yapılıyor. Öbürleri kendiliğinden yetişiyor. İkisi aynı şey değildir. Kıyasa mahal yoktur.
    25 Temmuz 2013 Perşembe
  • Sual: Bir kimse, birinden borç alsa ve karşılığında borcu kadar kıymetli bir malı emanet bıraksa, bu kişi borcun ödenmesini beklemeden malı nakde çevirse, sonra bu mal, borç mikdarından daha fazla kıymet kazansa, borçlu aradaki farkı isteyebilir mi?
    Cevab: Anladığım kadarıyla borç para alınmış; karşılığında altın kıymetli bir mal rehin verilmiş. Borç daha ödenmeden, alacaklı rehni paraya çevirmiştir. Bu anladığım doğru ise, netice şöyledir: Alacaklı rehni satamaz. Satmışsa, mislî ise aynısını, değilse kıymetini öder. Şu halde o altın malın, kıymetini ödemesi gerekir. Yani borç alırken o altın malın kıymeti 100 lira ve şimdi 150 lira ise, 150 lira ödemesi gerekir. Ama borç ödenmezse, rehni alan alacaklının bunu satıp paraya çevirme hakkı vardır. Bundan alacağını alır; kalanı sahibine geri verir.
    28 Temmuz 2013 Pazar
  • Sual: Ramazan ayında oruç tutmayanlara yiyecek satmanın hükmü nedir?
    Cevab: Ramazan ayında lokantaların iftar ve sahurda açılması münasiptir. Zira haram işlenmesine bile bile vesile olmak tahrimen mekruhtur. Yiyecek paket yapıp verilebilir; ama masaya servis yapılmaz. Satmaya veya servis yapmaya bir şekilde mecbur ise, yiyenin seferî veya gayrı müslim yahud özürlü olduğuna hüsnü zan edilir.
    2 Ağustos 2013 Cuma
  • Sual: Fıkıh kitaplarında "Bey ve şirâda kolaylık olmak için, İmam Kerhî’nin kavli ile fetvâ verilmiştir. Şöyle ki, bir satışta semen [para] gösterilmeden akid yapılıp da, semen olarak haram olduğu bilinen şey verilirse, bu şey karşılığı alınan mebî helâl ve tayyib olur. Fakat haram olduğu bilinen veya kendinde vedîa [emânet] bulunan şey, semen olarak gösterilerek söz kesilir ve bu semen verilirse, satın alınan mebî haram olur." deniliyor. Haram para ile alınan mal nasıl helâl olur? Gösterip göstermemenin ne tesiri vardır?
    Cevab: Akid yapılınca, mebî (satılan şey) satıcının mülkiyetinden çıkıp, müşterin mülkiyetine giriyor. Semen (satın alınan şeyin bedeli) de müşterinin zimmetine borç oluyor. Akid sahih oluyor. Akdin sıhhati için semenin ödenip ödenmemesinin tesiri yoktur. Bu borcu, haram paradan ödemek caiz oluyor. Ama bu haram parayı gösterirse, bu semen tayin edildiği için, akid bunun üzerinden yapılır ve mal da haram olur. Şunu da söylemelidir ki, bu akdin sahih olması, haram parayı sahibine tazmin etme borcunu veya bu malı edinme günahını ortadan kaldırmaz.
    24 Ağustos 2013 Cumartesi
  • Sual: Kadın, kocasının haberi olmadan başkasına hediye verip ikramda bulunabilir mi?
    Cevab: Kadın kendi malından dilediği kimseye kocasının izni olmadan hediye verebilir, ikramda bulunabilir. Kocasının malından hediye, sadaka veremez. Ancak âdet çerçevesinde gelen misafirlere ikramda bulunması câizdir. (Berika) Eskiden kocalar kendi mallarını icabında kullanmaları için hanımlarına önceden umumî izin verirlerdi.
    24 Ağustos 2013 Cumartesi
  • Sual: İade ettiğim mamule mukabil bana para yerine alış-veriş çeki verdiler. Ben de oradan yeni bir mal almak yerine, bu çeki paraya dönüştürmek istiyorum. Aynı paraya versem kimse almaz. Mesela 100 liralık çeki 80 liralık devretmek uygun mudur?
    Cevab: Mesele çek ve senedin cirosuna benziyor. Her ne kadar para değil, mal karşılığı ise de, daha altına bozdurmak zarara sebebiyet vermektedir. Alacağın daha düşük bedelle satılması fâiz olur. Bu bakımdan 100 liralık çekin 80 liraya satılması câiz görülemez. Aynı bile olsa Hanefî mezhebinde alacak yalnızca borçluya satılabilir. Ancak İmam Züfer’e ve üç mezhebe göre daha düşük bedelle olmamak üzere başka birine de satılabilir. Mesele şöyle halledilebilir: Karşı taraf istediği 100 lira değerindeki mamulü 80 liraya alması için çekin sahibini vekil tayin eder. Vekil, elindeki çek ile malı alır. 80 lirayı vekâlet verenden alır. Vekil, şart edilen bedelin üzerinde mal almışsa, bu aradaki farkı üstlenir.
    26 Ağustos 2013 Pazartesi
  • Sual: Marketler alış-veriş yapanlara, hediye çeki vermektedir. Bu çeki başkasına satmak caiz midir?
    Cevab: Mağaza, hediye çeki vereceğini akid sırasında söylemişse, akdi ifsad eder. Zira taraflardan birine faydası olan şart, akdi ifsad eder (bozar). Akid sırasında söylenmemişse, önce veya sonra söylenmişse, akde zarar vermez; ancak şarta uymak da lâzım gelmez. Mağazaların verdiği hediye çeki, o mağazadan o mikdarda mal alma hakkıdır. Hakkın bedel karşılığında devrinde örf ve âdete bakılır; yani böyle bir örf varsa, bedel karşılığında devredilebilir. Ancak bu bedel, çekin kıymetinden az olmamalıdır. Buna doğrudan fâiz denemese bile, şüpheli şeylere girdiği açıktır. Bazı şirketler, çalıştırdığı elemanlara mesela belli bir mağazadan 100 liralık kıyafet çeki vermektedir. Bu da şirketin, o mağazadan alacağını gösteren seneddir. Bunu da değerinden aşağısına satmak câiz değildir. Mesela 100 liralık çeki, devretmek istediği kimseye verir. Bu kimse, vekil sıfatıyla 100 liralık mal alır. Çekin sahibi bu malları o kişiye 80 liraya satar.
    26 Ağustos 2013 Pazartesi
  • Sual: Fındık memleketlerinde bir tatbikat vardır. Ekseri çiftçinin deposu olmadığı için fındığı elinde tutamaz. O an için paraya ihtiyacı olmasa da çürütmemek için tüccara götürür. Her ne kadar “emanete verme” denilse de, fındıklar karışmaktadır. Bundan sonra çiftçi, ister parça parça, ister tamamını istediği zamanda gelip o gün câri olan fiyattan bozdurabilir. Fiyatta belirsizlik olduğu için bu şekilde bir satış câiz midir?
    Cevab: Emanet dense de bu bir karz sayılır. Kelâmın i’mâli, ihmâlinden evlâdır. Mislî mallar karz verilir. Geri öderken, başka bir misli mal ile (o andaki para kıymeti ile) ödenmesi karşılıklı rıza ile câizdir.
    30 Ağustos 2013 Cuma
  • Sual: Bir çocuğa mesela bir kazak hediye gelse, o kazak küçüldüğünde, bunu kardeşine veya arkadaşına hediye edebilir mi?
    Cevab: Çocuk, kendisine zararlı muameleleri bulûğa erene kadar velisi izin verse bile yapamaz. Ancak velisi bu malı o haliyle satış fiyatından satın alıp, verebilir. Çocuğa gelen hediyeler, açıkça bu çocuğa aittir denmedikçe, annenin yakınlarından gelmişse anneye, babanın yakınlarından gelmişse, babaya aittir. Baba veya anne, çocuğa bir elbise almışsa, hediyeye niyet etmeyip, âriyete niyet ederse, bu elbise çocuğun olmaz; binaenaleyh küçüldüğü zaman elbiseyi alan kişi, çocuğun kardeşine veya başkasına hediye edebilir. (Üsrüşenî, Ahkâmu's-Sıgâr)
    31 Ağustos 2013 Cumartesi
  • Sual: Bir kimse borçlu olduğu halde, bir arkadaşına hediye verse, bu hediye sahih midir?
    Cevab: Hediye sahihtir; ancak borçlu hediye verirse günaha girer. Önce borcunu ödemelidir. Alan kimse bunu bilse bile, alması câizdir.
    19 Eylül 2013 Perşembe
  • Sual: Bir gayrımenkul 100 bin liraya satılsa bile, tapuda 2 bin lira olarak gösteriliyor. Buna dair bir şuf’a davasında tapunun iptali ve tapuda gösterilen düşük bedelle malın müvekkil lehine tescilini almak mümkündür. Böyle yapmak caiz midir?
    Cevab: Şuf’a hakkı mevcut semen üzerinde cereyan eder. Şuf’a hakkı sahibi, alıcının ödediği gerçek bedeli ödemekle mükelleftir. Bedelin ne olduğunu satıcının ispatlaması lâzımdır. Tapu sicili bir delil, bir karine teşkil eder. Bunu bozacak bir delil ibraz ederse, şuf’a hakkı sahibi dinen buna uymak mecburiyetindedir. Bugün mahkemeler bildiğim kadarıyla tapuda gösterilen mikdara bağlı kalmaksızın, bilirkişi raporuna göre bir bedel tayin ediyor. Burada kasıt olmadığı için, böyle bir davada vekillik yapmak câizdir. Mümkün mertebe açıkça haksız kazanca yol açacak davaları almamak tavsiye olunur.
    19 Eylül 2013 Perşembe
  • Sual: Bir kütüphaneciye mail atarak, bir kaç kitap ismi yazıp, bunların fokotopisi ne kadar tutar diye fiyat istedim. Şu kadar tutar, şu hesaba ücreti yatırırsanız istediğiniz fotokopileri göndeririz diye cevab geldi. Ben de ücreti hesaba yatırdım. Lâkin malın teslim tarihini ve yerini konuşmayı unuttum. Alışveriş sahih midir?
    Cevab: Bu bir istisna satışıdır. İstisnada malın teslim tarihini söylemek gerekmez. Mal gönderilince akid tamam olmuştur. Bir şey gerekmez.
    19 Eylül 2013 Perşembe
  • Sual: Bâliğ olmamış bir çocuk sokakta oynarken kaza ile bir kimsenin camını kırsa ücreti kim öder?
    Cevab: Çocuğun servetinden ödenir. Yoksa, büyüdüğü zaman servet kazanınca öder.
    19 Eylül 2013 Perşembe
  • Sual: Patronum kurban kesmemiz şartıyla bize 500 lira hediye verdi. Bana kurban kesmek vâcib olmadığı için, bu parayı başka bir ihtiyacımda kullanabilir miyim?
    Cevab: Hibeyi, taraflardan hiçbirine faydası olmayan bir şarta bağlamak, lağvdır. Yani şart geçersizdir, ama hibeye tesir etmez. Bu parayı başka bir ihtiyaç için kullanmak câizdir.
    12 Ekim 2013 Cumartesi
  • Sual: Tez çalışması için elimde bulunan 972 hicrî tarihli bir mahkeme ilâmında, bir kimse babasından intikal eden ve kardeşiyle ortak olan evdeki hissesini ölünceye kadar bakmak üzere birine hibe ediyor. Sonra komşusu şuf’a talebinde bulunuyor. Mahkeme bu talebi reddediyor. Bunun sebebi ne olabilir?
    Cevab: Hibede şuf’a cereyan etmez ise de burada ivazlı hibe var. Ancak şuf’anın sıhhati için, malın malum bir bedel karşılığında satılmış olması lâzımdır. Meçhul bir bedel veya mal olmayan bir bedel ile temlik edilen akarda şuf’a cereyan etmez. Ölünceye kadar bakma, bir hizmet ve menfaatten ibarettir. Binaenaleyh meselede şuf’a cereyan etmez. İkinci bir husus, satılan akarda mâlikin mülkiyet hakkının tamamen zâil olması şuf’anın sıhhati için şarttır. Meselâ muhayyerlik varsa, şuf’a cereyan etmez. Meselede de mâlik, kendisine bakma karşılığı temlik ettiği için, bu vaad yerine getirilmezse, akar, satıcının mülkiyetine dönecektir.
    12 Ekim 2013 Cumartesi
  • Sual: Bir arkadaşa borç verdim. 2500 lira verdiğimi hatırlıyorum. Arkadaş 2000 lira aldığını hatırlıyor. İkimiz de emin değiliz. Şahit ve sened de yoktur. Ne yapmamız gerekir?
    Cevab: Bu sıkıntının sebebi İslâm hukukuna riayet etmemekten doğuyor. Kur’an-ı kerimin en uzun âyeti, borçlanma üzerinedir. Bir akid yapıldığı zaman sened yazılmasını ve iki de şahid tutulmasını tavsiye eder. Sizin meselenizde, müddeî (iddia eden) iddiasını isbata kâdir değilse, karşı tarafa yemin teklif eder. Borçlu, “Vallahi ben 2500 lira almadım, 2000 lira aldım” diye yemin eder. Alacaklı da “Vallahi ben 2000 lira vermedim; 25000 lira verdim” diye yemin eder. Borçlu yemin ederse, 500 lirayı ödemez; yeminden kaçınırsa, 500 lirayı öder. Bu 500 lirayı alarak veya almayarak yahud 250 lira vermek üzerinde anlaşarak sulh olmak da mümkündür. (İbni Abidin, Tehâlüf bahsi)
    12 Ekim 2013 Cumartesi
  • Sual: Bir kurban vekili, kendi hayvanını müvekkiline satabilir mi?
    Cevab: Vekil, kendi malını müvekkile satamaz. Bunun yolu şudur: Bu hayvanı, güvendiği birine satar; sonra ondan satın alıp kurbanı keser veya eğer umumi vekil ise bu kişiyi kurbanı kesmek üzere vekil eder.
    12 Ekim 2013 Cumartesi
  • Sual: Kestiğimiz kurbanın akciğerinin yarısı eksikti. Veteriner hayvanın veremli olduğunu ve etini yemememiz gerektiğini söyledi. 1-Kurban sahih oldu mu? 2-Akdi bozup, satıcıdan paramızı isteyebilir miyiz?
    Cevab: 1-Kurban sahihtir. Zira bu hastalık, hayvanın kurban olmasına engel kusurlarından değildir. 2-Ayıp muhayyerliği ile akdi bozup, yeni bir hayvan veya paranızı geri alma hakkı vardır. Et ve deri mevcut ise, satıcıya iade edilir. Satılmışsa, bedeli semenden düşülür. Bu yeni hayvanı kurban etmek lâzım değildir. Zira muhayyerlik kullanılınca, akid fâsid olur. Fâsid akidde mülkiyet hükümleri cereyan eder. Binaenaleyh kurban kesildiği zaman için kesenlerin mülküdür.
    25 Ekim 2013 Cuma
  • Sual: Kurbanımı kesmesi için babama vekâlet vermiştim. Ben de kurban kesilirken burada bulunabilir miyim?
    Cevab: Vekâlet, kurbanın alınması ile alâkalıdır. Vekil, hayvanı alırken de, kestirirken de müvekkilin orada bulunması câizdir. Vekâlete, akde ve kesilmeye zarar vermez.
    25 Ekim 2013 Cuma
  • Sual: Akıllı, ama bulûğa ermemiş çocuğun, velisinin izni olmadan yaptığı alışveriş ve icâre sahih mi?
    Cevab: Değildir. Ancak velisi başta izin veya sonradan icazet verirse sahih hâle gelir. Vermezse, fâsid olur. Fâsid icârede iş yapılmışsa ecr-i misl ödenir. Fâsid alışverişte mebi ve semen, yani mal ve ödenen para iade edilir. Mal kullanılmış veya tüketilmişse, piyasa kıymetinden tazmin edilir.
    25 Ekim 2013 Cuma
  • Sual: Bir kimse arabasıyla işe giderken, her gün yanında iki kişi daha götürse, bunlardan biri 20 km, diğeri 25 km gittikten sonra inse, ikisinden de aynı ücreti alması uygun olur mu?
    Cevab: Burada anlaşmaya bakılır, mesafeye değil.
    26 Ekim 2013 Cumartesi
  • Sual: Bana bir mesken kooperatifinden kura ile ev çıktı. Bu hakkımı benden satın almak isteyenler vardır. Hak satılamayacağına göre nasıl davranmak lazımdır?
    Cevab: Hak mal olmadığı için satılmaz. Ama örf varsa, bedel karşılığı devredilebilir. Buna ferağ etmek denir.
    26 Ekim 2013 Cumartesi
  • Sual: Bazı bilgisayar programları satılırken, bir bilgisayardan başkasında kullanılamaz diye şart koşuyorlar. Bu programı başka bilgisayarda kullanmak veya satmak caiz olur mu?
    Cevab: Satış akdinde taraflardan hiçbirine faydası olmayan şart lağvdır. Bu şart akdi bozmaz, ama uymak da gerekmez. Bu programı başka bilgisayarda kullanmak veya başkasına kullandırmak caizdir. Ama çoğaltıp satmak veya dağıtmak caiz değildir.
    26 Ekim 2013 Cumartesi
  • Sual: Borçludan intifa' fâiz olduğuna göre, alacağımız olan bir müesseseden su içmek câiz olur mu?
    Cevab: Örfe göre bu kadarı intifa sayılmaz. Fâiz de olmaz. Mesela alacaklı olduğu bir arkadaşı kendisini yemeğe götürse, her zaman götürmesi âdet ise, gitmek câiz olur. İlk defa vâki oluyorsa, uygun değildir. Zira hadîs-i şerifte, “Her menfaat veren borç, fâizdir” buyuruluyor. Bu menfaat baştan şart edilirse, fâiz olur, haramdır. Edilmezse, mekruhtur. Zira şüpheli şeylere girer.
    26 Ekim 2013 Cumartesi
  • Sual: Bir kimse, oturduğu evin tapusunu kendi üzerine yapsa, akabinde bu evi, samimi olarak, zevcesine hediye ettiğini söylese, fakat tapu hâlâ kendi üzerine kalsa, bu ev zevcenin olur mu?
    Cevab: Kadın o evde oturuyorsa, teslim sayılır. Ev kadınındır. Zira hükmen teslim sayılır. Kadın o evde oturmuyorsa, boşaltıp anahtarını teslim etmek lâzımdır. Tapuyu çevirmek, mülkiyet için şart değildir. Boşaltıp, anahtarını vermez, ama tapuyu çevirirse, yine ev kadının olur.
    26 Ekim 2013 Cumartesi
  • Sual: Akıllı olmayan (7 yaşından küçük) bir çocuk birisine şeker verse, çocuğun babası da razı olsa şekeri almak caiz midir?
    Cevab: Şeker çocuğa ait ise velinin izniyle dahi başkasına veremez. Bilmeden alınıp yenilmişse, şekerin parası çocuğa ödenir.
    26 Ekim 2013 Cumartesi
  • Sual: Pazardan 10 liralık kaymak aldık. Eve gelince içine kül karıştığını gördük. Geri vermek istedik. Satıcı kabul etti. Küçük bir kaşıkla tadına baktığımızı satıcıya söyledik. Bize yine 10 liralık kaymak verdi. Bu câiz midir?
    Cevab: Ayıp muhayyerliği vardır. Kusurlu malı satıcının geri alması lâzımdır. Alıcı ya benzerini veya verdiği parayı geri alır. O kadar tatmak, malı muayeneye girer, zarar etmez. Kaldı ki satıcı râzıdır. Ama iade edilen maldan, örfen fazla tüketilmiş olsaydı, yeni verilen maldan düşülürdü.
    26 Ekim 2013 Cumartesi
  • Sual: Bir kimse bir çocuğa oynaması için, al bu telefon senin olsun dese, ama niyeti hediye etmek olmasa, bu telefon çocuğun malı olur mu?
    Cevab: Kazâen olur ise de, diyâneten olmaz. Zira latife (şaka) beyanıdır. Önceden iki şâhid tutmuşsa, kazâen de olmaz.
    8 Aralık 2013 Pazar
  • Sual: Korsan kitap alıp satmak, fotokopi kitap alıp satmak, orijinal kitabı ikinci el kitap olarak alıp satmak caiz midir?
    Cevab: Piyasada orijinali satılmakta olan bir kitabın korsan baskısını veya fotokopi baskısını satmak ve almak câiz değildir. Avrupa ve Amerika’da bir kitabın fotokopisini çekmek bile yasaktır. Ancak orijinal bir kitabı alıp okuyup ikinci el kitap olarak daha ucuza satmak caizdir.
    8 Aralık 2013 Pazar
  • Sual: Bir kişi internete abone olup, birkaç kişi bunu kullanıyor ve ücreti bölüşüyorlar. Böyle yapmak uygun mudur?
    Cevab: Bir kimse, satın aldığı hizmeti, istediği kimseye kullandırabilir. Bu iş câiz ise de, kanunlara riayet etmek de lâzımdır.
    8 Aralık 2013 Pazar
  • Sual: Bir fâizsiz finans kurumunun kredi kartıyla 1500 liralık mal aldım. Finans kurumundan, (1500 liralık işlemi aylık % 0,99’dan başlayan kar oranı ve %1 ücretle 36 aya kadar bölmek için şu numaraya mesaj gönderin) şeklinde bir mesaj geldi. Bu muamele câiz midir?
    Cevab: Hayır. Peşin borçlandıktan sonra, adı ne olursa olsun bir ücret veya menfaat karşılığında bu alacağı tehir etmek, veresiye hâle getirmek fâizdir. Ama veresiye borcun, indirim karşılığında peşin ödenmesi câizdir. Malı alırken, peşin şu kadar, taklitle şu kadar deyip, alıcı birini seçince câiz olu
    8 Aralık 2013 Pazar
  • Sual: Müşteriye taksitle mal sattıktan sonra, borçlu tenzilat yap, borcun hepsini kapatayım dese, ben de kabul etsem, câiz olur mu?
    Cevab: Olur. Ama aksi, yani fazla vereyim, alacağını tehir et dese, fâiz olur.
    8 Aralık 2013 Pazar
  • Sual: Kredi kartlarından verilen bonus, puan gibi hediyeleri kullanmak doğru mudur?
    Cevab: Evet. Bankanın hediyesidir.
    8 Aralık 2013 Pazar
  • Sual: Tütün ekmek ve satmak caiz midir?
    Cevab: Evet.
    8 Aralık 2013 Pazar
  • Sual: Bir hanım, diğer bir hanıma satması için patik veriyor. O da üzerine kâr koyup satıyor. Bu caiz midir?
    Cevab: İkinci kadın vekil ise, bu kâr patiğin sahibine aittir. Baştan anlaşırlarsa, bu kâr vekâlet ücreti olur. İkinci kadın bu patikleri satın almışsa, o zaman bu kâr ona aittir.
    30 Aralık 2013 Pazartesi
  • Sual: Çocuğun parası ile annesi ileride çocuğa ait olmak üzere takı alıp takabilir mi?
    Cevab: Sadece sikke veya külçe altın alabilir. Zira takının işçilik sebebiyle değeri düşebilir. Para olarak muhafaza da edemez. Zira paranın kıymeti düşer. Veli veya vasi, çocuğun parasını altın olarak muhafaza etmek mecburiyetindedir. Anne, çocuğunun parasını, sonradan altın üzerinden ödemek üzere harcayabilir.
    30 Aralık 2013 Pazartesi
  • Sual: Müzâyede yoluyla yapılan alışveriş caiz midir?
    Cevab: Câizdir. Malın ilanı, icaba davet; müşterinin fiyat vermesi, icab; vazifelinin sattım demesi, kabul yerine geçer. Bundan sonraki hükümler, mutlak satıştakilerle aynıdır.
    30 Aralık 2013 Pazartesi
  • Sual: Borç alan kimse, borcunu öderken şartsız bir şekilde hediye verebilir mi?
    Cevab: Caiz ise de, hediye vermesi âdet olmayan biri ise almak tayyip olmaz.
    30 Aralık 2013 Pazartesi
  • Sual: Satılan bir mal, satıcının rızası olmadan iade edilebilir mi?
    Cevab: Ayıp, görme gibi muhayyerlik hükümlerine giriyorsa evet. Girmiyorsa, ancak rıza ile iade edilebilir.
    30 Aralık 2013 Pazartesi
  • Sual: İşsizlik sigortası caiz midir?
    Cevab: Evet.
    30 Aralık 2013 Pazartesi
  • Sual: Bir yeri kiraya verirken alınan depozit caiz midir?
    Cevab: Evet. Bu para emânet hükmündedir. Kira mukavelesi bitince, kiracının kiralayanı borcu yoksa, aynen iade edilir. Kiracı izin verirse kendi parasına katabilir ve kullanabilir.
    30 Aralık 2013 Pazartesi
  • Sual: Kirada evi olan kimse kira mukavelesi bitmeden kiracıya ben bu evi satacağım kendinize ev bulun dese ve satsa bu muamele caiz midir?
    Cevab: Satabilir; ama kiracı müddet bitmeden çıkmak zorunda değildir.
    30 Aralık 2013 Pazartesi
  • Sual: Bir kimse borcunu mazeretsiz ödemezse, avukat ve mahkeme masrafı borçludan tahsil edilebilir mi?
    Cevab: Evet.
    30 Aralık 2013 Pazartesi
  • Sual: Euro üzerinden senetle araba almak câiz midir?
    Cevab: Evet.
    30 Aralık 2013 Pazartesi
  • Sual: İki köylünün koçlarını aynı anda takas etmesi caiz midir?
    Cevab: Farklı vasıfta iseler, peşin câiz olur.
    30 Aralık 2013 Pazartesi
  • Sual: Bir ineği, sahibine 2 keçi ve bir miktar da para vererek almak caiz midir?
    Cevab: Evet.
    30 Aralık 2013 Pazartesi
  • Sual: Bir kimse malını zararına satabilir mi?
    Cevab: Mal onun değil mi, dilediğine zararına satabilir; bedava da verebilir. Ancak bunu adet haline getirmişse malını kendisine zarar verecek şekilde sarfettiği için sefihlik sebebiyle hacr altına alınması mümkündür.
    28 Ocak 2014 Salı
  • Sual: Yedi yaşından küçük çocuğu göndermeden evvel bakkala telefon açıp, "Bizim oğlanı yolluyorum, felanca malları yolla, deftere yaz (veyâ parasını da çocukla yolluyorum)" denirse veyâ çocuğun eline kâğıda yazılıp yollanırsa, alışveriş sahîh olur mu?
    Cevab: Evet. Akid çocuğu gönderen ile bakkal arasında yapılmıştır. Balkondan sepet sarkıtıp, mal almak gibidir.
    9 Mart 2014 Pazar
  • Sual: Maaşı düşük olup, işveren tarafından arttırılmayan işçinin kanunî protesto hakkını kullanması câiz midir?
    Cevab: İcâre (hizmet) akdi, iki tarafın anlaşmasıyla kurulur. İşçi bu maaşa râzı olarak akid yapmaktadır. Başkaca bir hakkı yoktur. Bu maaşı beğenmiyorsa, daha yüksek maaşlı bir iş arar. Protesto, grev, işi bırakma gibi hareketler caiz değildir.
    9 Mart 2014 Pazar
  • Sual: 400 lira ücretli bir kursa yazıldım. Peşin 150 lira verin, gerisini oldukça verirsiniz, dediler. Böyle bir akid sahih midir?
    Cevab: Kursa yazılma sahihtir. Borcunuz peşin 400 liradır. Kurs sahibinin ödenmesinde tolerans gösterdiği anlaşılmaktadır. Kursa yazılırken, bir kısmı peşin, bir kısmı taksitle konuşulsaydı, taksit mikdarı ve ödeme tarihlerinin belli edilmesi gerekirdi.
    9 Mart 2014 Pazar
  • Sual: 4 çocuklu bir babanın, sağ iken tüm mal varlığını sadece erkek evladına bağışlaması caiz midir?
    Cevab: Sahih ise de, diğer çocukları salih ise, bu yaptığı mekruhtur.
    9 Mart 2014 Pazar
  • Sual: Kitap aldıkça puan veren bir siteden kazanılan puanlar ile kitap almak caiz midir?
    Cevab: Evet. Bu puanlar, kitapçı nezdinde bir borç olarak kaydedilmekte ve biriktirilip kitap alındığı zaman semene karşılık tutulmaktadır. Kitapçının hediyesi ve mükâfat hükmündedir.
    9 Mart 2014 Pazar
  • Sual: Kapıcının, aldığı ekmek üzerine kâr koyarak bina sâkinine ulaştırması caiz midir?
    Cevab: Hayır, zira kapıcı ekmek almak üzere vekildir. Müvekkili (daire sâkini) için almış demektir. Ama vekil edilmeksizin kendisi satın alıp, üzerine kâr koyarak daire sâkinine satarsa bu takdirde câiz olur.
    9 Mart 2014 Pazar
  • Sual: Borç olarak hayvan vermek caiz midir?
    Cevab: Borç olarak hayvan verilmez; âriyet (ödünç) verilir.
    9 Mart 2014 Pazar
  • Sual: Seyyar satıcılık yapmanın hükmü nedir?
    Cevab: Şer’en caizdir. Kanunî hükmü ise beldeden beldeye, ülkeden ülkeye değişebilir
    11 Mart 2014 Salı
  • Sual: Avukatlık yapan bir kimse, mevcut kanunlar ile şer’î hukuk prensipleri arasında kaldığı zaman nasıl hareket eder?
    Cevab: Avukatın pozitif hukuka göre hareket etmesi tabiîdir. Ancak müvekkilinin şer'î hukuka göre hakkı olmadığını iyi bildiği bir talebine aracılık edemez. Meselâ ödendiğini iyi bildiği, ama senedin imha edilmediği bir borcu takip için avukatlık yapamaz. Haksız müvekkilin de, muhakeme bakımından mevcut hakları müdafaa edilir. Müslümanların yardımcısı olmak niyetiyle avukatlık caiz ve sevabdır. Vekâlet ücreti, anlaşmaya tabidir. Kanunî faiz, kanunen tahakkuk ettiği ve paranın değer kaybını bile karşılamadığı için almak caizdir.
    11 Mart 2014 Salı
  • Sual: Devlet ihalelerine müracaat edildiğinde, müessesenin yönlendirdiği kişi veya vakıflara bağış yapmadan ihale almak imkânsız gibidir. Bu bağış caiz midir? Sevaba sebep olur mu?
    Cevab: İhale taliplerine böyle bir şart koşmak caiz değildir. Üçüncü kişi lehine şart, akdi fasid eder. Bazı âlimlere göre akdi fasid etmese bile, kendisi hükümsüzdür. Her halde de caiz değildir. Ancak hakkını alabilmek için rüşvet vermek caizdir. Bu sebeple verene câiz olabilir. Bugünki vakıflar şer'i manada vakıf değildir. Yaptıkları iş, dinen hayır olarak görülen bir iş ise, parayı veren, niyet ederse, sevap kazanır.
    24 Nisan 2014 Perşembe
  • Sual: Hanefî’de bey-i mezâmin (bir hayvanın dölünün satılması) bâtıldır. Ancak günümüzdeki veterinerler en çok bu usulle para kazanıyor. Bunun şer’î hukuka uygun bir şekli var mıdır?
    Cevab: Hayvanın hayvana aşması karşılığında para almak caiz değildir. Ancak döl sahibi hayvanın masraflarının karşılığı para alınabilir. Veya yavrunun satışı va’d edilir. Yavru doğunca tekrar akid yapılır.
    28 Nisan 2014 Pazartesi
  • Sual: Bir kadın, kendi kazancından, eşinin rızası olmasa dahi ailesine yardım edebilir mi?
    Cevab: Evet. Kadının kendi mülküdür, dilediğini yapabilir.
    28 Nisan 2014 Pazartesi
  • Sual: Kira mukavelesinde, ev sahibi kiracıyı çıkarmak isterse bir ay önceden haber verip ihtar çekme şartı koşulsa, kiracı buna uymayıp evi boşaltıp taşındıktan sonra haber verse, anahtarı teslim etmese ne yapmak lâzımdır?
    Cevab: Evin teslimi, anahtarın teslimi demektir. Kiracı ne zaman anahtarı teslim ederse, o zaman çıkmış sayılır ve o zamana kadar kirayı öder. Eğer kira müddeti bitmemişse, ev sahibi, müddetin sonuna kadar kirayı isteyebilir.
    28 Nisan 2014 Pazartesi
  • Sual: Devletin yeni doğan çocuklar için babanın adına bankaya yatırdığı süt parası (Emzirme Parası) şer’en kime aittir?
    Cevab: Bu para çocuğun değil; verilen kişinindir.
    28 Nisan 2014 Pazartesi
  • Sual: Dükkânımıza gelen fâsıklara, yiyecek, giyecek gibi mal satmak câiz midir?
    Cevab: Evet.
    3 Mayıs 2014 Cumartesi
  • Sual: Zekât vekili, zekâtı vermese, müvekkil (zengin) borçtan kurtulur mu?
    Cevab: Vekile vermekle veya ayırmakla zekât verilmiş olmaz. Zengin, vekilin zekâtı vermediğini öğrendiği zaman, kendisi verir; vekilden de verdiğini geri ister.
    3 Mayıs 2014 Cumartesi
  • Sual: Bir kimsenin tahsil edemediği senetleri avukata yarısına satması caiz midir?
    Cevab: Sened kırdırmak caiz değildir. “Bu senedleri tahsil et; yarısı senin” derse olur. Vekâlet ücreti sayılır.
    3 Mayıs 2014 Cumartesi
  • Sual: Bir müslüman, menfaatine olsa bile, bir gayrımüslim ile ticarî muamele yapabilir veya şirket kurabilir mi?
    Cevab: Gayrımüslimlerle ticarî ortaklık kurmak ve muamele yapmak caizdir. Hazret-i Peygamber yapmıştır.
    27 Mayıs 2014 Salı
  • Sual: Vekil yapmakta verilen para teayyün eder mi?
    Cevab: Semen, para tayin edilince, teaayyün etmez. Yani söz kesilirken tayin edileni vermek lâzım değildir; misli, benzeri de verilebilir. Fâsid akidde, sarf satışında, emânet, hibe ve sadakada, şirkette ve gasbda teayyün eder. Mehrde, nezrde ve vekâlette teayyün etmez. Bazı kitaplarda vekâlette de teayyün edeceği ve satın alma vekîli, sâhibinin verdiği parayı kendi için kullanırsa, vekilliğinin bozulacağı yazılıdır. Vekâlette paranın teayyün etmesi İmamı Azam Ebu Hanife’nin; etmemesi ise İmameynin kavlidir. (İbni Abidin)
    27 Mayıs 2014 Salı
  • Sual: Bahçemizin bir kısmını belediye istimlâk etti (kamulaştırdı). Fakat henüz hiç bir muamele yapmadı. Bu saha içinde bizim önceden diktiğimiz erik ağacı var. Bu ağacın meyvesini yiyebilir miyiz?
    Cevab: İstimlâk, sahih bir alış-veriş muamelesi hükmünde değildir. Parasını ödeyip, muamelesini yapmadıkça, bahçe ve ağaç sizindir; yiyebilirsiniz.
    27 Mayıs 2014 Salı
  • Sual: Üç mezheb teâti (götürü) yoluyla muameleyi câiz görüyorsa, akidlerde mâzi sigası şartı ne içindir?
    Cevab: Teâti (götürü) satış, fiyatı belli mallar içindir.
    27 Mayıs 2014 Salı
  • Sual: Amerika'da taksi şoförüyüm. Burada ücreti şu şekilde alınmaktadır: Yol boyunca açık olan taksimetre ücreti + gidiş ve dönüşte geçilen ücretli köprü ve otoyolların ücretleri toplamı. Yolcudan dönüşte arabada olmamasına rağmen dönüş yolu üzerindeki ücretli yolların parasının tahsil edilmesi caiz midir?
    Cevab: Kandırma olmaksızın, önceden belli, tayin edilen veya örfen bilinen ücreti almak caizdir.
    27 Mayıs 2014 Salı
  • Sual: Adam öldüreceğini bildiğimiz bir kimseye bıçak satmak caiz midir?
    Cevab: Mekruhtur.
    27 Mayıs 2014 Salı
  • Sual: Kiracımızın evde işlediği günahlardan biz mesul olur muyuz? Bu para bize helal olur mu?
    Cevab: Hayır. Evet.
    27 Mayıs 2014 Salı
  • Sual: Günümüzde miras arsaları dinimize göre bölüşülmüyor. Böyle yerleri bilerek satın almak caiz midir?
    Cevab: Evet. Rıza ile böyle paylaşmış olabilirler.
    27 Mayıs 2014 Salı
  • Sual: Bir mühendisin takibini yapmadığı bir projeye imza atıp, ücret almasında beis var mıdır?
    Cevab: Kandırmak caiz değildir. Mesuliyeti de ona düşer.
    21 Haziran 2014 Cumartesi
  • Sual: Bir kimse, dünyevî bir ilimde muallim olup, ders anlatırken de sevap alır mı?
    Cevab: İyi niyetle mübahlar taata dönüşür.
    21 Haziran 2014 Cumartesi
  • Sual: Diploma kiralamak caiz midir?
    Cevab: Kanunlara aykırı davranmak ve insanları kandırmak caiz değildir. Diploma, icâre akdinde mevzu olamaz. Ancak kanunî bir mâni yoksa, diploma ahibinin yapacağı işi, bir başkası usulüne uygun şekilde yapsa, mesuliyet aynı zamanda diploma sahibine ait olmak üzere vücûh (itibar) şirketi sayılır.
    21 Haziran 2014 Cumartesi
  • Sual: Hisse senedi alıp satmak caiz midir?
    Cevab: Hisse senedleri, her ne kadar şirket ortaklığı gibi gözüküyorsa da, bunları İslâm hukukundaki şirket akidleri kategorisinde bir yere yerleştirmek kolay değildir. Bu hisselerin alış-verişinde de şer’î hukukun aradığı şartlar her zaman tam olarak tahakkuk etmemektedir. Hisselerin devri farazi olduğu gibi, ortakların rızası ve izni aranmadan devir yapılabilmektedir. Bu gibi fasid satışlar, müslümanın menfaatine olmak kaydıyla dârülharbde, İmam Ebu Hanife ve Muhammed'e göre caiz olabilir. Bu da meşru işlerle uğraşan şirketlerin senedini almakla kayıtlıdır. Ayrıca şirket ortaklarının gayrı meşru işler (fâizli muamele gibi) yapması hâlinde, sened sahibinin mesuliyeti de ayrı bir meseledir. Ayrıca devamlı al-sat suretiyle bu işle meşgul olmak, spekülatif borsa düzeninin mevcut olduğu yerlerde, kumar gibidir. 
    23 Kasım 2014 Pazar
  • Sual: Bir kimse, bir kaç kişiden topladığı para ile bir araba alıp kiraya verse, aldığı ücretten her ay komisyon alabilir mi? Alabilirse bunun sınırı var mıdır?
    Cevab: Bu bir şirkettir. Bu kimse ise vekildir. Vekâlet ücreti olarak komisyon alabilir. Bunun bir sınırı yoktur. Baştan anlaşmak lazımdır.
    27 Mart 2015 Cuma
  • Sual: Bir trafik kazası neticesi erkek ölüyor, hanımı ve 1,5 yaşındaki oğlu yaralı olarak kurtuluyor. Ceza ve hukuk davalarında karşı taraf tam kusurlu bulunuyor. Biz de, ölenin hanımı, çocuğu ve anne-babası adına destekten yoksun kalma tazminatı, hem bizzat yaralandıkları tedavi gördükleri ve dahası aynı kazada eşini ve babasını kaybettikleri için eş ve çocuk adına manevi tazminat ve ayrıca ölenin anne-babası derin üzüntüye gark olduğundan manevi tazminat, ölene ait aracın bedelini ve defin masrafını istedik. Neticede davamız kısmen kabul edilip ölenin çocuğu, babası ve anası lehine maddi-manevi tazminata, araç bedeline ve defin masrafına hükmolundu. Keza lehimize kısmî kabulden ötürü hem maddi, hem manevi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmolundu. Bahis mevzuu kalemlerden hangilerini almak caiz olur?
    Cevab: Dârülharbde, katilden diyet almak üç mezhebde câizdir. Manevî tazminat (hükümet-i elem) ise İmam Ebu Yusuf’a göre caizdir. Bu kavle göre almak caiz olur.
    30 Mart 2015 Pazartesi
  • Sual: Babam bundan 11 yıl önce dedemden kalma arsanın mülkiyetini 3 halamın izniyle kendi üstüne aldı; onlara da çok düşük bir para verdi. 1 sene sonra da onlardan gizli o zamanın parasıyla 30 bin liraya sattı. Şimdi o arsa 250 bin oldu. Halamların biri o arsanın parasından 250 bin lira üzerinden hakkını istiyor. Yoksa hakkını helal etmeyeceğini söylüyor. Bunun dinen hükmü nedir?
    Cevab: Halalar, haklarını hibe etmişlerse, bir şey isteyemezler. Ama hibe etmedikleri; sadece babanıza tapu muamelesi için izin verdikleri anlaşılıyor. Şu halde, o zamanki satıştan (30 bin lira) miras hisselerine düşen gerçek kısmın, bugünki altın kıymetini ödemesi gerekir.
    16 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Katılım bankasına; bu evi satın almasını ve bana taksitli satmasını istiyorum. 100 liralık evi taksitle 150 liraya alıyorum, Bu caiz midir?
    Cevab: Banka, evi ucuza peşin alır; müşteriye pahalıya vadeli satarsa caiz olur. Alışverişte semen satıcının takdirine ve alıcının kabulüne kalmıştır.
    16 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Katılım bankasının, ilk önce araba ya da evin ruhsat ve tapusunu kendi üstüne alması, sonra müşteriye satması şart mıdır?
    Cevab: Satış akdi için icap ve kabul kâfidir. Tescil akdin şartı değildir. Ayba karşı tekeffül sebebidir; yani tescil edilmezse müşteri akdi bozabilir. Gayrımenkulü müşterinin istifadesi için tahliye veya tescil, gayrımenkul için teslim hükmündedir. Arabanın anahtarının müşteriye teslimi veya müşterinin rahatça tasarruf edebileceği şekilde ruhsatın tescili araba için teslim hükmündedir. Menkul mal, teslim alınmadan başkasına satılmaz; ama gayrimenkul mal, teslim alınmadan başkasına satılabilir.
    16 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Bir şirkete bir seneliğine hisse senedi karşılığında bir miktar para yatırdım. Şirketin mümessili bana biz yatırdığın parayı 1 sene sonra veririz diyerek aldı. Bir sene geçtikten sonra iflas ettiklerini söyleyerek parayı vermedi. Sonradan başkalarından hâlâ hisse senedi karşılığı para toplamaya devam ettiğini öğrendim. Meselenin halli nasıldır?
    Cevab: İflası sâbit ise, alacak mevcut mallarından icrâ yoluyla alınır. Kalanı, hederdir.
    16 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Hayır işlerinde kullanmak üzere, belediyelerden, kamu örtülü ödeneğinden, resmî olmayan yollarla kamudan veya kamu baskısı ile kamuya iş yapan müteahhitlerden maddi kaynak almak caiz midir?
    Cevab: Bunun bedelini ücrete, yani halka aksettireceklerdir. Caiz olmaz.
    16 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Amerika’da fakültedeki tıbbî-biyolojik çalışmalar için kan verip para almak caiz midir? Sperm için de vaziyet aynı mıdır?
    Cevab: Dârülharbde gayrımüslime kan satmak câizdir. Ancak sperm câiz olmaz.
    16 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Market alışverişinde, mamullerin fiyatlarına bakılmadan sepete atılsa, kasada da, toplam miktara dikkat etmeden, kart çekilip alınsa, bu alışverişin hükmü nedir?
    Cevab: Götürü satıştır. Câizdir.
    16 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Bir kimse borç istese, ama haram bir işte ya da yerde kullanacağı iyi biliniyorsa, vermekte mahzur var mıdır?
    Cevab: İyi biliniyorsa vermemelidir. İyilikte yardımlaşmalı, kötülükte yardımlaşmamalıdır.
    16 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Bir kimse tekel bayii gibi kazancının çoğu haram olan bir yerden alış-veriş yapsa ve almış olduğu para üstünde de bizim alacağımız olsa, bu haram iş yapan yerden parayı bozdurup bizim hakkımızı vermesinde bizim için bir mahzur var mıdır?
    Cevab: Hayır. Kazancı helal ve haram karışık olanla muamele yapmak caizdir. Belki tayyip sayılmaz.
    16 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Haşerat satmak câiz mi?
    Cevab: Ekonomik menfaati olan her hayvanı satmak caizdir. Domuz dışında.
    16 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Kaldığı oteldeki buzdolabında bulunan sodanın para ile satıldığını bilmeyip içen, buna fâhiş para vermek yerine, bakkaldan aynısını alıp koysa caiz olur mu?
    Cevab: İkram sandığı, satış akdi yapmadığı için, telef etmiş hükmündedir. Mislini yerine koymak, misli yoksa, piyasa kıymetini ödemekle mükelleftir. Ama bilerek içmişse, icap ve kabul bu semen ile tamamdır. Fiyatını ödemesi gerekir.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Müdârib, rabbülmalın hususi bir izni olmaksızın sermaye üzerine borçlanma yapamaz. Rabbülmal 10 bin lira verse, müdârib ise 15 bin lira borçlanarak mal alsa, sonra bunu 30 bin liraya satsa, rabbülmalın ve mudaribin alacağı kâr nasıl hesaplanır? 5 bin lira müdâribin borcu olduğuna göre, kârı 10 binden mi, 15 bin lira üzerinden mi hesaplarız?
    Cevab: Müdârib bu borçlanmayı ancak izinle yapar. Borç da kar da ortaktır. Bu takdirde vücuh şirketi olur. Rabbülmalin kârını ise anlaşmaya göre bölüşürler. İzinsiz borç almış ise, borç kendisinedir. Bu malı rabbülmale katmış ise gasp sayılır, şirket fâsid ve bunu yapan da günahkâr olur. İşe böyle devam etmiş ise, borç da helâk olmamış ise rabbülmalden bunu alabilir ve kâr değil ücret alabilir. Zira akid fasid olunca ecri misl ödenir.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: İrtifak hakları ne demektir?
    Cevab: İrtifak hakkı, bir arazide başka bir arazinin lehine tanınan hak demektir. Mesela yanyana iki tarla olsa, birine ulaşmak için diğerinden geçiliyorsa, bu, irtifak hakkıdır. Bir tarlanın su kanalı, kanalizasyon borusu başka tarladan geçiyorsa, bu, irtifak hakkıdır. Bir apartmanda üst kata su boruları alt kattan geçiyor, kanalizasyon borularını alt kattan geçiyorsa, bu irtifak hakkıdır.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: “Veresiye pahalı, peşin ucuz demek, yani meselâ peşin on liraya, veresiye, yani taksitle onbeş liraya vermek şeklinde iki şartlı satışın fâsid olduğu fıkıh kitaplarında yazılıdır. Çünki semen meçhuldür. Hadîsle yasak edilmişdir”. Burada kasdedilen nedir?
    Cevab: Satıcının, peşin alırsanız 10 lira, taksitle alırsanız 15 lira demesi ve müşterinin ikisinden birini seçmesi gerekir. Bir şey söylemeden malı alıp giderse caiz olmaz. Bir fiyat ve satış şekli üzerinde anlaşılmalıdır. Denmez ise hadiste men edilen satış olur.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: İşyerinde verilen 100 liralık alışveriş fişini arkadaş bana 95 liraya sattı. Caiz olur mu?
    Cevab: Bu muamele fâsid ve beş lira da fâiz olur. Akdi hemen bozmak ve tevbe etmek lâzımdır. Alacağın, sahibinden başkasına satılması câiz değildir. İmam Züfer ve üç imam sadece bir kişiye satılmasına cevaz verir ama aynı mikdarda olmalı, aşağı olmamalıdır. Çok ihtiyaç varsa, 95 liranın yanında, 5 liranın karşılığı olarak mesela bir kalem, mendil satılabilir.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Bir akrabamdan fiyatı belli bir mal satın aldım. Satıcı, müsait olunca verirsin dedi. Ben de her ay ödüyorum. Sonra ödediğim aylık taksidi kendi rızamla arttırıyorum. Böyle bir alışveriş caiz midir?
    Cevab: Peşin alışverişte satıcı razı ise semeni dilediği zaman ödemek ve kendi rızasıyla arttırmak caizdir.
    Peşin alışveriş diyince insanın aklına nakit ödeme geliyor. Ama mesela kredi kartı ile yapılan alışverişler peşin alışveriş gibi; ama satıcı müşterinin kartından çekilen bedeli bankadan en az 1 ay sonra tahsil ediyor.
    Veresiye demeyince satış peşin sayılır. Satıcı ile banka arasındaki muamele havale akdidir. Bu bedelin 1 ay sonra ödenmesi örf ise caizdir. Örf değilse, caiz değildir.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Bir işçinin çalıştığı kurumdan çıktıktan sonra açacağı işçi alacakları davasında aşağıdaki kalemler talep edilmektedir: Haftalık kanunun kabul ettiği saat limitini aşarak çalışmışsa (FAZLA MESAİ ÜCRETİ); haftada bir gün tatil verilmemişse (HAFTA TATİLİ ÜCRETİ); yıllık izin hakları kullandırılmamışsa (YILLIK İZİN ÜCRETİ); bayramlarda izin verilmemişse (BAYRAM TATİLİ ÜCRETİ). Bu kalem alacaklar da kıdem tazminatı gibi kişinin hakkı olmayan alacaklardan mıdır?
    Cevab: Bunların hepsi akden ve örfen işçinin hakkıdır; maaşına dâhildir. Herhangi bir isimle talep edilebilir. Hizmet akdi müddetinden evvel mücbir sebepsiz işten çıkarılan işçi, geri kalan zamanın ücretini de hak eder. İster işçi ayrılsın; ister işveren tarafından işten çıkarılsın, ister hizmet akdi müddeti bitmiş olsun, isterse bitmesin, kıdem tazminatı karşılıksız bir paradır; talep edilemez.
    1 Eylül 2015 Salı
  • Sual: Bir kimse şer’an hakkı olmadığını iyi bildiğimiz; fakat kanunen hakkı olan bir alacağını dava yoluyla almamız için talepte bulundu. Bunu kendimiz almayıp da başka bir avukat arkadaşımıza gönderip hâsıl olacak vekâlet ücretinin muayyen bir kısmı için o avukatla anlaşsak caiz olur mu?
    Cevab: Vekil asil gibidir. Bir iş mahzurlu ise, vekilin yapması da asilin yapması gibidir. İş yoğunluğunu bahane edip geri çevirmelidir.
    1 Eylül 2015 Salı
  • Sual: Minibüse bindim; ilk ve son durak arası için 2 lira verdim. Fakat ücretin 2.20 lira olduğunu sonradan öğrendim. Şoför parayı aldı, ama bir şey demedi. Ne yapmak gerekir?
    Cevab: Bozuk yok sanarak razı olduğu anlaşılıyor. Götürü akit sahihtir. İmkân varsa 20 kuruşu vermelidir.
    1 Eylül 2015 Salı
  • Sual: 65 bin liralık altınını başkasına borç veren ve zekât verecek parası olmayan ne yapar?
    Cevab: Eline para geçince, geçmiş senelerini zekâtını öder.
    1 Eylül 2015 Salı
  • Sual: Bir kimseden alınan borç, taahhüt edilen zamanda geri ödenmemişse ve artık o kişiden haber alınamayıp kendisine ulaşılamıyorsa ne yapmak lazım gelir?
    Cevab: Para olduğu halde zamanında ödenmeyen borç, gasp sayılır. Sahibi kayıp ise, lukata hükmündedir. Sahibi ölmüşse vârislerini arar. Bulamazsa lukata olarak elinde tutar. Ümidi keserse fakirlere tasadduk eder. Kendi fakirse, kullanır. Sahibi çıkarsa ödemesi lâzımdır. Tevbe de gerekir.
    1 Eylül 2015 Salı
  • Sual: İmamlara vazifesi mukabilinde maaş verilmektedir. Bunun yanında yaz Kur’an kursu için ek ücret ödeniyor. Kur’an öğretme işinin imamet vazifesine dâhil olduğunu düşünürsek ilave verilen bu ücretin hükmü nedir?
    Cevab: Böyle düşünmek doğru değildir. İmamet ücreti, beş vakitte ve Cuma ve bayram namazlarında namaz vaktinde o câmide hazır bulunup, cemaatle namaz kıldırmanın karşılığıdır. Bunun dışında verilen ücretlerin mahzuru yoktur.
    1 Eylül 2015 Salı
  • Sual: Halı satıyoruz. Toptancıdan 1.690 liralık halı almışız. Bunun ödemesi tek slip oluyor. Firma 4 taksit ödersen 1.720 lira olur; zira komisyon var, diyor. Bunu 4 taksitle ödemeyi kabul etmek caiz midir?
    Cevab: Akid yapıldıktan sonra olmaz. Başta iki alternatifi söyleyip biri seçilirse caiz olur. Akit yapıldıktan sonra ise akdi rıza ile bozup, yeniden taksitli akit yapılabilir.
    1 Eylül 2015 Salı
  • Sual: Zekât için vekil tayin ederken, zekât mikdarı nakit para cinsinden söylense olur mu? Altın olarak mı söylemek icab eder?
    Cevab: Zekât, altın olarak verilir. Kâğıt para söylenmişse, vekil bunun altın karşılığını verir veya devir yaparak kâğıt para verir. Geciktirir de altın kıymetlenirse, vekil mesul ve günahkâr olur. 
    5 Eylül 2015 Cumartesi
  • Sual: Bir spor klübünün veya alkollü içki satan firmanın hisse senedlerini satın almak câiz midir?
    Cevab: Helâl ve haram beraber yapıldığı için, câiz; fakat mekruhtur.
    5 Eylül 2015 Cumartesi
  • Sual: Bir baba, çocuğunun parasından başkasına borç verebilir mi?
    Cevab: Verebilir; ama kendisi bu borca kefil sayılır. Yani ödenmediği zaman kendisi mesuldür.
    6 Eylül 2015 Pazar
  • Sual: Bir baba çocuğun para ve altınlarından kendisi adına borç alabilir mi? 
    Cevab: Anne ve baba fakirse çocuğun malından nafaka olarak yiyebilir. Fakir değilse borç alabilir.
    6 Eylül 2015 Pazar
  • Sual: Bir baba çocuğunun parasını kendisi zengin olsa bile o çocuk için harcayabilir mi? 
    Cevab: Vesâyetin şartları çerçevesinde (mesela fâhiş aldanma olmaksızın) harcayabilir. Mesela çocuğa bisiklet, kompütür, giyecek vs alabilir; mektep masraflarını karşılayabilir.
    6 Eylül 2015 Pazar
  • Sual: Kapısına resmî mühür vurulmuş bir bakkaldan bir şey satın almakta beis var mıdır?
    Cevab: Kanuna uymalı, suç işlememelidir.
    6 Eylül 2015 Pazar
  • Sual: Muayyen bir bedel üzerinden alışveriş yaptıktan sonra, kargo bedelini satıcının ödemesini şart koşmak ve karşı tarafın da kabulü akdi fasid yapar mı?
    Cevab: Akidden sonra söylenen şarrt, zaten akde tesir etmez. Başta bile söylense, örfe ve akdin icaplarına uygun şart koşmak caizdir. 
    6 Eylül 2015 Pazar
  • Sual: Fâsid satış neticesi alınan malı ne yapmalı?
    Cevab: İkale, yani akdi bozarak, malı ve parayı geri vermek mümkün değilse, mülk olduğu için kullanılır. 
    6 Eylül 2015 Pazar
  • Sual: Telefonla 4 mamul satın aldım. Birinde problem çıktı. Kızılcık pekmezi istedim. Satıcı kızılzık ekşisi göndermiş. Sonra bana bizim buralarda o mamul böyle isimlendiriliyor. Geri gönderin paranızı iade edeyim dedi. Kargo ücreti kime aittir?
    Cevab: Akid sahihtir. Hata muhayyerliği vardır. Malı geri çevirmek ve parasını almak caizdir. Satıcı, bu isim farkını bilmek mecburiyetindedir. Kargoyu satıcı çeker. 
    6 Eylül 2015 Pazar
  • Sual: Marketten aldığımız karpuz gibi bir meyvenin parasını ödedikten sonra yanlış tartıldığını fark edip, markette vazifeli birisine vaziyeti söylesek, o da ‘bunu yerine koyup, ödediğiniz miktarda karpuz alın’ dese, aynı miktar ya da daha az karpuz almak câiz midir?
    Cevab: Tartı hatası, zaten akdin bozulmasını gerektirir. Burada akid bile kurulmamıştır. Kurulmuş olsa bile, rıza ile mikdarlar değiştirilebilir. Buna akdin tecdidi demektir. Yeni bir akid demektir.
    6 Eylül 2015 Pazar
  • Sual: Firma bizden fiyat istiyor. Teklif veriyoruz. Sonrasında kaşe yapıp gösteriyorlar. Ama araya bazen madde sıkıştırıyorlar. Bizim de imzalayıp geri göndermemiz gerekir mi?
    Cevab: İşe başlamak, zimnî kabul demektir. İmzalamak sarih kabuldür. Maddeyi gerçekten görmemiş ise, diyaneten haklıdır.
    6 Eylül 2015 Pazar
  • Sual: Tavuk kiralanır mı?
    Cevab: Hayvanı sütü, yünü, yumurtası için kiralamak fâsid; sırtı (binilmesi) gibi bir menfaat için câizdir.
    6 Eylül 2015 Pazar
  • Sual: Online bir bilgisayar oyununda kazandığı puanları para karşılığı satmak caiz midir?
    Cevab: Mal değildir; satılmaz. Ancak bedel karşılığı ferağ edilebilir.
    6 Eylül 2015 Pazar
  • Sual: Ev temizliği için çağırılan temizlikçi, camları silerken kollarını açsa, ev sahibi günah işlemesine sebep olmuş sayılır mı?
    Cevab: Hayır. Herkes kendisinden mesuldür. İşçi kadınların çalışırken kollarını açmasına cevaz vardır.
    6 Eylül 2015 Pazar
  • Sual: Bir kimse bana falanca köydeki fakirlere vermem için bir miktar para verdi. Ben, bunun zekât mı olduğunu ve beni vekil mi ettiğini sordum. Evet dedi. Bu şekilde vekâlet oldu mu? Olduysa onun belirttiği köydeki fakirlere mi vermem gerek?
    Cevab: Vekâlet akdi, bu şekilde de in’ikad eder. Başkasına veremez. Vermişse, sonradan müvekkile söyler, razı olursa ve para da fakirin elindeyse zekât tamam olur. Eğer dilediğine ver diye umumi vekil etmiş ise, başkasına da verebilir.
    28 Eylül 2015 Pazartesi
  • Sual: İnternetten (reklam izleyerek, anket doldurarak) online olarak kazanılan para helal olur mu?
    Cevab: Evet.
    28 Eylül 2015 Pazartesi
  • Sual: Kâğıt paralar altın karşılığını gösterdiğine göre; kuyumcudan veya başkasından (rayiç bedeli bilip karşılıklı rıza ile) o günkü rayiç bedelinin altında veya üstünde altın veya döviz satın almakta mahzur var mıdır?
    Cevab: Yoktur.
    28 Eylül 2015 Pazartesi
  • Sual: İşyerinde beraber çalıştığım kişi işi aksatıyorsa, üst mercilere şikâyet etmek caiz olur mu?
    Cevab: Bu kişiyi kontrol edip, üstüne rapor vermek vazifesi ise caiz olur. Değilse, vaziyete bakılır.
    28 Eylül 2015 Pazartesi
  • Sual: Otobüs ve uçak firmalarının bayram günleri gibi belli vakitlerde bilet fiyatlarına zam yapmaları ihtikar (karaborsa) sayılır mı?
    Cevab: İhtikâr, zaruri ihtiyaç maddelerinde olur. Herkes malını istediği fiyata satar.
    28 Eylül 2015 Pazartesi
  • Sual: Fakülte yemekhanesinde, yemek kalmadığı için yemek alamayan talebe, yemek fişini iade edemiyor. Nasıl hareket edilmeli?
    Cevab: Saatinde geldiği halde, yemek kalmamışsa, yemekhanenin, fişin parasının iade etmesi gerekir.
    28 Eylül 2015 Pazartesi
  • Sual: Pakette beşli yufka bozuk çıksa, değiştirsek, yeni aldığımız beşli gramaj ve fiyat olarak çok az da olsa farklı gelse, caiz olur mu?
    Cevab: Rıza ile caiz olur. Zira muhayyerlik ile ilk akid bozulmuş, yenisi yapılmıştır.
    28 Eylül 2015 Pazartesi
  • Sual: Karz-ı hasen alacağı olan bir kişi, borçlusundan, alacağına karşılık temelden (projeden) ev alabilir mi?
    Cevab: Alabilir. Sonra ödeyeceği semene mukabil, bu veya her hangi bir alacağını buna takas (mahsup) eder.
    17 Aralık 2015 Perşembe
  • Sual: Bir büyük baş kurbana iki kişi ortak giriyor. Ancak taraflardan birine alınan kurbanın fiyatı ağır geliyor. Bunu hafifletmek için kendisine ayrılan 3 hissenin bir hissesini kurban alındıktan sonra bir başkasına kurban olarak satıyor. Bu muamele caiz midir?
    Cevab: Evet ama başta bunu niyet etmediği için mekruhtur.
    17 Aralık 2015 Perşembe
  • Sual: Aynı isimde çokça kişinin olduğu düşünülürse, tanımadığımız bir kişinin ismini söyleyerek kurban vekâleti verebilir miyiz?
    Cevab: Kim olduğu bellidir. O müessese için cehalet mevzubahis değildir. Bu sebeple caizdir.
    17 Aralık 2015 Perşembe
  • Sual: Şer’î hukukta yıpranma parası diye bir şey var mıdır?
    Cevab: Hayır. Ancak iş yapılırken, işveren gereken tedbiri almamış da, işçi zarara uğramışsa, işveren mesuldür.
    22 Aralık 2015 Salı
  • Sual: Kamu ihâlesine girene, git şu vakfa veya câmiye yardım et veya şuraya mektep yap demek caiz olur mu?
    Cevab: Bu çok yaygındır. Fâsid şart ve rüşvet olur. Bunun faturası dolaylı olarak halktan çıkıyor. Çok mahzurludur. Dârülharbde de hükmü böyledir.
    2 Ocak 2016 Cumartesi
  • Sual: Müvekkilim marketten gazoz alıyor. İçinden sinek çıkıyor. Gazoz imalatçısı şirkete dava açmayı düşündük. Yargıtay içtihatları zarar olmadığı için dava açılamayacağı istikametindedir. Biz de şirketi sağlık bakanlığı, savcılık ve alakalı müesseselere şikâyet edeceğimizi ve basına bildireceğimizi beyan ederek tazminat almayı düşünüyoruz. Sağlık cihetinden bazı müeyyideleri olduğundan umumiyetle şirket ödeme yapıyor. Bu yaptığımız caiz olur mu?
    Cevab: Makul sınırlar içinde kalmak gerekir. Şeriatta ayba karşı tekeffül şartları bellidir. Şirket gazozu değiştirir veya ödediği bedeli tazmin eder. Bilmeden içmişse, makul bir tazminat mevzubahis olabilir.
    2 Ocak 2016 Cumartesi
  • Sual: İki ortak 100 bin lira veresiye borçla biri dörtte bir payla diğeri dörtte üç payla ev alsa, hisselerine göre kirayı paylaşsalar, sene sonunda bir taraf hissesine düşen 50 bini ödeyip geriye 25 bin kalsa, diğeri 15 bin ödeyip 10 bini kalsa, tam bu sırada az payı kalan rızası ile çekilmek istese, ödediği 15 bini verin çekileyim dese, 12 ay boyunca elde ettiği kira gelirini diğer ortağa vermesi icap eder mi?
    Cevab: Ev bu ikisinindir. Çekilme diye bir şey yoktur. Hissesini satabilir. Bu takdirde daha evvel aldığı kira gelirleri onundur, diğer ortağa vermesi lazım değildir.
    2 Ocak 2016 Cumartesi
  • Sual: Kendiliğinden ölmüş (murdar) bir sığırı belli bir meblağ karşılığında hayvanat bahçesindeki hayvanlara yedirmek üzere satılabilir mi?
    Cevab: Dârülharbde evet. Dârülislâmdaki hüküm için İbni Abidin’de şöyle geçer: "Murdar ölen bir hayvanın eti köpeğe yedirilmez. Yedirmek, leşi taşıyıp o hayvana götürmek demektir. Köpeği ete doğru götürmeye (veya eti göstermeye) gelince, kediyi leşe götürmek gibi caizdir."
    12 Ocak 2016 Salı
  • Sual: Emlakçıların, ev sattıklarında, hem eski sahibinden, hem de yeni sahibinden komisyon almaları caiz midir?
    Cevab: Emlâkçı, satıcının vekili ise, yani evi sahibi nâmına o satmışsa, müşteriden bir şey alamaz. Satıcıdan alır. Eğer aracı ise her ikisinden de alması hususunda örfe bakılır.
    13 Ocak 2016 Çarşamba
  • Sual: Müşteriye katalogdan mal satmak câiz midir?
    Cevab: Câizdir. Görme muhayyerliği vardır. Yani malı görünce beğenmezse iade edebilir.
    13 Ocak 2016 Çarşamba
  • Sual: İki kişi mudârebe (emek-sermaye) şirketi kursa, biri sermaye verse ve diğeri iş yapsa, kârı paylaşsalar, işi yapan ücret (maaş) alabilir mi?
    Cevab: İbni Abidin’deki ibarelerden, mudarebe şirketinde mudaribin ücret alamayacağı anlaşılıyor.
    13 Ocak 2016 Çarşamba
  • Sual: Bir kimseye, çalıştığı şirket, iş için araç kiralayıp veriyor. Bu kimse, ‘ben kendi arabam kullanayım, ayda şu kadar bana verin’ diye anlaşsa caiz midir?
    Cevab: Kendi arabasını şirkete kiralamış olur. Câizdir.
    13 Ocak 2016 Çarşamba
  • Sual: Binamızda asansör yenileme yapılacağı için dairelerden para toplanacaktır. Biz, giriş katta oturduğumuz için bize daha az ödeme çıkartmışlar. Bu parayı ödemeye dinen mecbur muyuz?
    Cevab: Binanın müşterek masrafları, oturanların iştirakiyle yapılır. Asansör, giriş katta olanlar için hiç kullanılmayan bir alet olsa da, binanın kıymetinde tesiri vardır. Şu halde az da olsa giriş katta oturanlar buna iştirak eder. Kanunda varsa, dinen de ödemek mecburiyetindesiniz.
    21 Ocak 2016 Perşembe
  • Sual: Geçen yıl bir arkadaşım için bankadan %0 faizle borç aldım. Bankayla yaptığımız anlaşma, benim bankaya her ay 350 liralık taksitler halinde ödeme yapmam şeklindeydi. Ayın 17, 18’i gibi de parayı kendisi için çektiğim arkadaş bana borcunu ödeyecekti. Karz akdinde ödeme tarihinin konulması Hanefî’de caiz olmadığına göre, Mâlikî mezhebini taklid etmek gerekir mi?
    Cevab: Bunların ikisi ayrı akittir. ‘Gibi’ denilmiş ise tarih konuşulmamış demektir. Akdin nasıl yapıldığı mühimdir.
    21 Ocak 2016 Perşembe
  • Sual: Bir kimse faturasını ödemek üzere birini vekil etse, o da zamanını geçirse ve gecikme zammı eklense, vekil günaha girer mi?
    Cevab: Evet. Bu fazlalığı da kendisi öder.
    21 Ocak 2016 Perşembe
  • Sual: Bir kimsenin faturasının günü geçse, gecikme zammı eklense, sonra birini vekil etse, bu zammı ödemek vekile günah olur mu?
    Cevab: Hayır.
    21 Ocak 2016 Perşembe
  • Sual: Kira mukavelesinde kira artışı TÜFE’ye [tüketici fiyat endeksine] göre yapılacak diye hüküm bulunsa, bir sene sonra, ev sahibi emsal kiralardaki artışı göstererek daha fazla zam istese, hakkı var mıdır?
    Cevab: Mukavele bir yıllık ise, şart, vaad hükmündedir ve lağvdir. Uyulması şart değildir. Kira mukavelesi birkaç yıllık ise, şarta riayet lazımdır. Bir yıllık ise, kontrat bitmeden az evvel ev sahibi bunu söylemiş ise ve kiracının ya bu fiyatla yeni mukavele yapması veya çıkması gerekir. Söylememişse, mukavele bir aylığına aynı şartlarla uzar ve sonra boşaltmak gerekir.
    22 Ocak 2016 Cuma
  • Sual: İki çocuğu olan bir kimse, çocuklarından birine ev alması için biraz para verse, diğerine vermese  bunun hükmü nedir?
    Cevab: Herkes malını dilediğine verir. Bunu kimse bozamaz. Ancak çocukları arasında haksız yere ayrım yapmak mekruhtur.
    16 Şubat 2016 Salı
  • Sual: Arkadaşımızın çalıştığı iş yerinde bize ikram olarak çay ısmarlaması, buna hakkı olup olmadığını bilmediğimiz için caiz olur mu?
    Cevab: Caizdir. Hakkı olmasa ısmarlamaz.
    16 Şubat 2016 Salı
  • Sual: Kuyumcudan pırlanta, yakut gibi taşlar alındığında, taksit yapılması caiz midir?
    Cevab: Evet, mübadele edilenler aynı cins olmadığı için caizdir. Birinin peşin olması kâfidir.
    16 Şubat 2016 Salı
  • Sual: İslami Sigorta (Tekafül) hakkında fikirlerinizi öğrenmek isteriz. Yardım sandığı mantığıyla çalıştıklarını, toplanan primlerin katılım bankacılığı gibi faizsiz sistemde değerlendirildiğini biliyorum.
    Cevab: Sistemin tam olarak nasıl çalıştığını doğrusu anlamış değilim. Osmanlılarda da benzer bir sistem vardı. Bu paraları âzâlar ne sıfatla veriyorlar? Borç mu, ortaklık mı, emanet mi? Ortaklıksa, bu ne şirketidir? Borç ise, zamanı gelince bu parayı sahiplerine ödemesi lâzım. Emanetse, bunu kullanamaz; kullanırsa borç (karz) sayılır. Eğer bu paraları o sandığın başındaki sahibine hediye ediyorsa ki, Osmanlı'da böyle yürüyordu umumiyetle, o da bu paraları toplar. Emin, güvenilir bir kimsedir. Çalıştırır. Nemalandırır. Muamele yoluyla kâr elde eder. Sigortaya ihtiyacı olan kimselere kredi veya karşılıksız ödeme yapar.
    16 Şubat 2016 Salı
  • Sual: Altının kıymeti artarsa, borç veren ona göre fazla para alabiliyor. Peki altının kıymeti düşerse ve borçlu altının kıymetine göre değil de, aldığı miktarda  para verirse, borç verenin borçluyu ikaz etmesi gerekir mi?
    Cevab: Hayır. Artarsa öyledir. Altın kıymeti düşmüş olsa bile, aldığı parayı verir.
    16 Şubat 2016 Salı
  • Sual: İki kimse anlaştıktan sonra yüksek fiyat veren olursa, tek taraflı alış-verişi bozmak caiz midir?
    Cevab: Bozamaz. Akid yapılmamış ise bozana ve fiyatı arttırana mekruhtur.
    16 Şubat 2016 Salı
  • Sual: Ortaklardan biri kendi malını şirkete kiralayabilir mi?
    Cevab: Nasıl ki şirket ortağı hizmet ederse, kârdan başka ayrıca ücret alıyorsa, bir ortak malını şirkete kiralayıp ücret alması da caizdir.
    16 Şubat 2016 Salı
  • Sual: Patron, işçinin kanuni hakkı olan asgari geçim indirimini vermese, sonra bu işçiye yanlışlıkla fazla maaş ödese, işçi bu fazlalığı, hakkı kabul edip alabilir mi?
    Cevab: İşçi, işverenden anlaştığı ücretten fazlasını alamaz. İşveren haksız yere ücretten kesmişse, işçi bunu işverenin fazla verdiği paraya mahsup edebilir.
    20 Şubat 2016 Cumartesi
  • Sual: Osmanlı Hukuku kitabınızda 477.sayfada şirket-i cebriyye modern hukuktaki iştirak halindeki mülkiyete, şirket-i ihtiyariyye ise müşterek mülkiyete benzer denmiş. Devamında ise şirket-i cebriyye için ortak hissesini dilediğine satabilir, ikincisinde ise ancak ortaklarına veya onlardan izin alarak satabilir denmiş. Halbuki modern hukuktaki iştirak halinde mülkiyette (mesela miras) ortaklar beraber hareket etmek mecburiyetinde. Müşterek mülkiyette ise ortaklar paylarını dilediğine satabilir. Burada ya benzetmede veya örnekte bir hata var gibi görünüyor?
    Cevab: Buradaki benzetme, mülkiyetin teessüsü (kuruluşu) ile alâkalıdır. Hissesini ortaktan izinsiz satamamak, ihtiyarîliğin alâmetidir. Şirket-i cebriyye, miras şirketidir. Şirket-i ihtiyariyye beraber bir mal almaktır. Hükümleri modern hukuktakinden farklıdır.
    7 Nisan 2016 Perşembe
  • Sual: Vefâen bey'e rehin hükümleri tatbik ediliyor. Burada neden vefâen bey' doğrudan rehin sayılmıyor? Neticede rehin de borçlunun izni ile kullanılabilir.
    Cevab: Bazı âlimler vefâen bey’e (geri alma şartıyla satışa) rehin hükmü tatbik etmiştir. Bazısı normal satış demiştir. Bazısı fâsid satış görmüştür. Rehin ile aradaki en büyük fark kiralamadadır. Rehin kiralanmaz. Vefâen satışda ise mebî (mal) hem satıcıya, hem ahere (başkasına) kiralanabilir.
    7 Nisan 2016 Perşembe
  • Sual: Hibe ta'likî ve infisahî şarta bağlanamıyor. Buna göre birisi diğerine "Üniversiteyi birincilikle bitirirsen sana bir telefon alacağım" dese, diğeri de kabul etse, borç doğar mı?
    Cevab: Va’d, kazaî borç doğurmaz. Dinî bir borçtur. Ama hükmü müstehabdır; yani ödenmezse kul hakkı doğmaz.
    7 Nisan 2016 Perşembe
  • Sual: Balıkçılar balık sezonu yaklaştığı zaman komisyoncularla şöyle bir anlaşma yapıyorlar: Komisyoncu balıkçıya teknenin bakımı, mazotu, ağların alımı, işci alımı vs. için belirli bir miktar para veriyor. Balıkçı da bunun karşılığında tuttuğu balıkları o komisyoncudan başkasına satmama sözü veriyor. Balıkları tuttukça komisyoncuya satıp borcunu ödüyor. Bu yapılan muamele caiz midir?
    Cevab: Bu selem satışı değildir. Balık, vezn (ağırlık) ile olmak şartıyla selem yapılır. Parayı selem satışı semeni olarak verirlerse olur. Şimdiki (anlattığınız) halde bir şirket gibidir. Şirket hükümlerine tâbidir.
    7 Nisan 2016 Perşembe
  • Sual: Trafik sigortasında değer kaybı tazminatı vardır. Bir kimseye, 3. bir şahsın kendi arabasına verdiği zararın bedeli yanında, arabada meydana gelen değer kaybını da 3. şahsın trafik sigortasından alma imkânı temin eder. Bu husus sigorta mukavelesinde bulunmamakla beraber, dava açılırsa sigorta şirketinden alınabiliyor. Bu bedeli almak caiz midir?
    Cevab: Değer kaybı, örfen sigortadan beklenen tabii bir husustur. Bir meşru karşılığı vardır. Değer kaybı bir zarardır. Sigortadan maksad ise zararın telâfisidir. Kıdem tazminatı gibi karşılıksız değildir.
    18 Nisan 2016 Pazartesi
  • Sual: Bir kitabevinden kitap sipariş edilse, iki tane fazladan gönderseler, kendilerine bir türlü ulaşılamasa, ne lazım gelir?
    Cevab: İsterseniz kitapları kabul eder, parasını da irtibat kurunca ödersiniz. İsterseniz kitapları kabul etmezsiniz, irtibat kurunca iade edersiniz. O zamana kadar emanet olarak elinizde tutarsınız.
    18 Nisan 2016 Pazartesi
  • Sual: Fitness hocasının internette site kurup, insanlara spor ve sağlık hakkında malumat vermesi, takviye gıda maddeleri tavsiye etmesi caiz midir?
    Cevab: Hukukî mevzuatı bilemeyiz. İlaç satılıyorsa ticarettir. Hizmet ise icâre akdi sayılır. Kandırmamak kaydıyla mahzuru yoktur.
    18 Nisan 2016 Pazartesi
  • Sual: Boncuk satışı yapıyoruz. Ölçüyü, gramaj cinsinden değil de, muayyen bir poşetin tamamı dolacak şekilde kullanmak caiz midir?
    Cevab: Satılabilir. Boncuğun nasıl satılacağı nass ile tayin edilmiş değildir.
    26 Nisan 2016 Salı
  • Sual: Hastahanede personel müdürü olan biri, bazı kimselere yardımcı olsa, onlar da hediye getirse, caiz olur mu?
    Cevab: Baştan şart koşulmadığı için rüşvet değil, hediyedir.
    26 Nisan 2016 Salı
  • Sual: Faizsiz aldığı kredi borcunun bir taksidini hataen (unutarak) zamanında ödemediği için, faize düşen kimsenin, bu aldığı paranın tamamı haram olur mu?
    Cevab: Borcunu zamanında ödemek lazımdır. Kasden veya ihmal edip faize bırakmak günahtır. Ama ana paraya zarar etmez.
    10 Haziran 2016 Cuma
  • Sual: Çocuğa hediye edilen bir şey, mesela elbise, kullanmıyorsa başkasına hediye edilir mi?
    Cevab: Çocuğun malı ise hayır. Ancak velisi piyasa fiyatına satın alıp başkasına hediye edebilir.
    10 Haziran 2016 Cuma
  • Sual: İğne oyası yapan hanımlar bir esnafla anlaşıp, şu fiyata satarsınız deseler; esnaf da bunu fazla fiyata satsa o fazlalık kime aittir?
    Cevab: Bir kimse kendisine şu fiyata sat diye verilen bir malı vekil olarak fazla fiyata satsa ve kârını kendisi alacağını konuşmazsa, fazlalık malın sahibine aittir. Ücret olarak bu kârı alacağını konuşursa, kâr satana ait olur. Esnaf ise, konuşmazsa bile, örfe uygun kâr ile satabilir ve kâr satana ait olur. Zira ticaretle meşguldür.
    10 Haziran 2016 Cuma
  • Sual: Bilgisayarda sanal oyunda zamanını vererek elde edilen ve gerçek para ile satılabilen eşyalar vardır. Bunları satmak caiz olur mu? Bunlarla bahis oynamak kumara girer mi?
    Cevab: Mal olmadığından satılamaz ise de, bedeli mukabili ferağ (vazgeçmek) câizdir. İktisadî kıymeti olduğundan ve garer bulunduğundan, yani kâr veya etmek ihtimali bulunduğundan bahis oynamak caiz değildir.
    10 Haziran 2016 Cuma
  • Sual: Baba, çocuğunun parasını nasıl muhafaza eder?
    Cevab: Mümkün mertebe zarara uğramayacak şekilde muhafaza eder. Çocuğun vasisidir. Mesuldür. Altın olarak muhafaza etmesi lazımdır. Bu paradan piyasa fiyatından fazla olmamak kaydıyla arsa vs gibi değeri düşmeyecek ve tükenmeyecek mallar da alabilir.
    12 Haziran 2016 Pazar
  • Sual: Uzman bir yatırımcıya belli bir mikdar para verip, şahsımız adına foreks piyasası üzerinden muamele yaptırarak ve verilen para üzerinden aylık belli bir  yüzdelik almak caiz olur mu?
    Cevab: Şirket kurulursa, kâr payı tesbit edilir. Borç olarak verilirse, şu kadar fazla öde denirse, fâiz olur.
    12 Haziran 2016 Pazar
  • Sual: Alınan kuruyemişin içinden birkaç adet farklı mamul çıksa, aldığından daha ucuz veya pahalı olsa, ne lazım gelir?
    Cevab: Ucuzsa, alıcı kabul ederse helaldir. Pahalı ise, ya iade eder; ya kabul edip farkı ödemesi lâzımdır.
    12 Haziran 2016 Pazar
  • Sual: Kendi evini vakfın evidir diye kiraya verse, kiraya ne lazım gelir?
    Cevab: Kira, evin sahibine aittir. Vakfa vermesi gerekmez. Ama yalan söylemek günahtır. Hele bundan ayrıca maddî menfaati varsa, mesela vakıf diye kiracı emsalin üzerinde kira vermeyi kabul etmişse, bu caiz olmaz.
    12 Haziran 2016 Pazar
  • Sual: Müteahhid evini kredi çekip satın almak isteyen birisine satabilir mi?
    Cevab: Evet. Hiç evi olmayanın kredi çekmesi caizdir. Müteahhid alıcının meşru dairede kredi çekip çekmediğini bilemez, araştırması da lâzım değildir.
    12 Haziran 2016 Pazar
  • Sual: İnternet cafe işletmek caiz midir?
    Cevab: Evet.
    12 Haziran 2016 Pazar
  • Sual: Garantili satıştaki garanti maddesi fıkha uygun mudur?
    Cevab: Taraflardan birinin lehine olan şart fasid olduğu gibi, akdi de fâsid eder. Bu umumi hükümdür. Ancak örfe uygun şartlar akde zarar vermez. Bugün için bazı mamullerde garantili satışlar buna dâhil edilebilir. Çünki bu malların hususiyeti muayene ile kolay kolay anlaşılmamaktadır. Hanbelî mezhebinde her çeşit şart sahihtir. Darülharbde fasid satış muteberdir.
    12 Haziran 2016 Pazar
  • Sual: Mektepte tertiplenen kermeste alışveriş yapanlara bilet verip sürpriz çekiliş yapmak veya ayrıca bunun için 5 liraya bilet satmak, kazananlara hediye vermek caiz midir?
    Cevab: Hayır. Garer (belirsizlik) bulunan satış bâtıldır.
    25 Haziran 2016 Cumartesi
  • Sual: Evi olmayan ve ev alacak parası da olmayan birinin ileride değerlenince arsayı satıp parasıyla ev alma niyeti ile ihtiyaç kredisi kullanması caiz midir?
    Cevab: Evi olmayan kredi ile ev alabilir.
    25 Haziran 2016 Cumartesi
  • Sual: Bir arkadaşımın ısrarıyla, inşaat halindeki bir siteden ev satın aldım. Bunun için oturduğum evi ve arabamı sattım. Müteahhid, vaad ettiği tarihte evi teslim etmedi. Ne zaman teslim edeceği belli olmadığı gibi, inşaat kalitesi de sözleşmeye uygun değil. Uzun zamandır bu yüzden kira ödüyorum. Müteahhidden ve bana ısrarda bulunan arkadaşımdan ne talep edebilirim?
    Cevab: İstisnâ satışında, mal zamanında teslim edilmez veya şartnameye uymazsa, alıcı akdi feshedebilir. Feshetmekte gecikmesi, tazmin hakkı doğurmaz. Çünki gecikme kendisinden kaynaklanmaktadır. Üçüncü şahıs (arkadaşınız) ‘ben evi zamanında teslime kefilim, etmezse tazmin ederim’ demiş ise kefil sayılır. Zararınızı öder. Dememiş ise, yapacak bir şey yoktur.
    29 Haziran 2016 Çarşamba
  • Sual: Dinimizde ticarî bir malın kâr nisbeti ne olmalıdır?
    Cevab: İslâmiyette kâr haddi yoktur. Kandırmamak kaydıyla dilediği fiyata satabilir. Az kâra razı olmak ise, iyi bir haslettir.
    29 Haziran 2016 Çarşamba
  • Sual: Bana borçlu olup, borçlarını ödemeyen bir arkadaşım, benden para istese, vermemek için yalan söylemek caiz olur mu?
    Cevab: Ta’riz yapılır. Mesela param yok denir, şu anda üzerimde para yok veya sana verilecek param yok manası kast edilir. Bu mümkün olmazsa, şer’î bir maslahat için yalan söylemek caizdir.
    29 Haziran 2016 Çarşamba
  • Sual: Hususi bir firmada çalışan işçi 3 günlük doğum izninin 1 gününü kullanıp, diğerini yıllık izne mahsup edebilir mi?
    Cevab: Doğum izni fevrîdir, yani o zaman kullanılır. Zira şarta bağlıdır. Şu kadar ki, bir haktan para karşılığı vazgeçmek caiz olduğu gibi, işverenin rızası ile başka zaman da kullanabilir.
    29 Haziran 2016 Çarşamba
  • Sual: Hususi bir firmada çalışan işçi 10 gün hastalık raporu alsa, son 2 gün iyileşip işe gelse, bu 2 gün yıllık iznine mahsup edilebilir mi?
    Cevab: İyileşince, iş yapabilecek hale gelince rapor bâtıl olur; işe başlaması gerekir. Bunu yıllık iznine ancak işverenin rızası ile mahsup edebilir. Ama umumiyetle sağlık raporları tedavi+nekahat devresini ihtiva ettiği için, hastanın iyileştiği birkaç gün de istirahata tahsis edilir ve bu sebeple çalışmaması caiz olur.
    29 Haziran 2016 Çarşamba
  • Sual: Zekâtı vermesi için vekil tayin edilen kimse, parayı fakire vermeyip erzak alıp onu verse hata mı işlemiş olur?
    Cevab: Evet. Zekât malın kendisinden veya altın olarak verilir. Erzak alıp zekât verilmez. Ama gıda toptancısı veya bakkal; dükkândaki ticaret malının zekâtını erzak paketi olarak verebilir.
    27 Ağustos 2016 Cumartesi
  • Sual: Âriyet olarak aldığı malı şartlarına uygun olarak kullanırken kaza yapsa ve 3. şahsın malına zarar verse, zararı kaza yapan mı öder, yoksa mal sahibi de kendi vasıtası kullanıldığı için tazminde ortak olur mu? 
    Cevab: Vasıtayla cezanın alakası yoktur. Suçu ve tazminatı fail üstlenir.
    28 Ağustos 2016 Pazar
  • Sual: Bir kimse birinden borç alıp ödemese, başka birisi de ondan o kadar borç alıp ödemese, ahirette birbirine karşılık gelir mi?
    Cevab: Tabii ki hayır. Hepsi ayrıdır. Her hak sahibi hakkını ister. Birinin alacağından ötekine ne?
    28 Ağustos 2016 Pazar
  • Sual: Yaşlı bakımı için sertifika verilmek üzere kurs açan bir yakınıma, hemşirelik diplomamı kullandırmam caiz midir?
    Cevab: Kanuna uygun ise mahzuru yoktur. Bu gibi diploma muameleleri, fıkhın itibar (vücuh) şirketine benzer. Kâr, anlaşmaya göredir. Herhangi bir mesuliyet doğarsa, diploma sahibine de düşer.
    28 Ağustos 2016 Pazar
  • Sual: Mecelle’nin 13. maddesinde "Mesela, bir kimsenin masası üzerindeki bardakla su içmeye delâleten izin vardır, kırılsa ödemek gerekmez" diyor. Buna misal verir misiniz?
    Cevab: Yemeğe davet eden bir ahbabının masasında yemek yerken, birisi çarpsa ve elindeki su bardağı kırılsa böyledir.
    28 Ağustos 2016 Pazar
  • Sual: Bankadan kredi alsa ve muamele masrafı ödese, sonra da devlet iade hakkı tanısa, bunu almak caiz midir?
    Cevab: Kişi borç alırken bu muamele masrafını kabul etmiştir. İslam hukukunda akidlerde sened masrafını iki taraftan birinin ödeyeceği kararlaştırılabilir. Bu akdi bozmak istiyorsa, aldığı krediyi altın üzerinden değer kaybıyla beraber iade eder; muamele masrafını geri alır. Eğer parayı harcamışsa, yapacak bir şey yoktur.
    28 Ağustos 2016 Pazar
  • Sual: İki kişi bir şirket kursa, biri para vermeden sadece şirket müdürü olarak çalışacak olsa, şirkete para koyan ortak 3 sene sonra koyduğu paranın tamamını geri alzsa, şimdi şirket bu iki ortağın mülkü olsa, parayı koyan ortak, şirket müdürü olan ortağa ‘Senin maaş alman Şâfiî’de caiz ama Hanefî’de caiz değil; ancak avans alabilirsin, şirket malları bölüşülünce, mahsup edersin’ dese, ne lâzım gelir?
    Cevab: Verilen malumata nazaran, müdârebe (emek-sermaye) şirketinde çalışan ortak, ücret değil, anlaşmaya göre, kârdan hisse alır. Böyle bir şirkette ücret şart etmek fâsiddir. Şâfiî’de de böyledir. Ancak yanında şirket malıyla sefere gitse, en az bir gece kalsa, şirket malından nafaka kadar ücret (yolluk, harcırah) alabilir. Şirket fâsid olsa, kâr da olmasa, ücret alamaz. İmam Muhammed ve diğer üç mezheb imamına göre ise ecr-i misl (emsal ücret) alır. (Mecelle, Ibn Abidin, Tuhfetü’l-Muhtac). Avans, ücret alabilir diyen modern kitaplar var ise de bunun fıkhî bir delili yoktur. Malın tamamı, malı koyan ortağındır. Para koymayan, çalışan ortak, ancak kârdan hisse alır. Hanbelî mezhebinde, böyle bir ücret alma şartı, şirket-i akdini ifsad etmez. Ama şu halde şirket için Hanbelî’nin aradığı şartlara riayet lazımdır ki telfik olmasın. Rabbulmal (para koyan ortak), malını almış ise, kalanı kârdır. Anlaşmaya göre bölüşürler. Şirket sona erer. Malının tamamını aldı dediği kâr ise, bu başka bir şeydir.
    7 Aralık 2016 Çarşamba
  • Sual: Bronz yüzük ve 12 ayardan düşük altın satmak caiz midir?
    Cevab: Kadınlar ancak altın ve gümüş; erkekler ise ancak gümüş yüzük takabilir. 12 ayar altın, altın değildir. Bunları Müslümana satmak mekruhtur.
    28 Aralık 2016 Çarşamba
  • Sual: Kripto para, bitcoin, etherium alıp satmak caiz midir?
    Cevab: Altın ve gümüş, aklen ve şer'en paradır, kıyamete kadar da böyledir Bunun dışında hükümetlerin çıkardıkları banknotlar ve metal paralar ile itibari ve dijital paralar da örfen paradır. İnsanların para dediği, piyasada tedavül eden, mal alınıp satılabilen her şey paradır. Kripto paranın arkasında devlet teminatının olup olmaması veya vergilendirilememesi, dini hükmüne tesir etmez. Hükümetler, finans üzerindeki manipülasyonunu kırmak maksadıyla ortaya atıldığı için, hükümetlerin sıcak bakmaması ve bunun için haram fetvası çıkartması anlaşılır bir şeydir. Ama anlaşılıyor ki, bu fetvada istinat edilen deliler, pek makul ve şer’î değildir. Nitekim kabz, hakiki de olabilir, hükmi de olabilir. Kripto para, dârülislâmda karşılıklı rıza ile alışverişte semen veya mebi olabilir. Ancak revaçtan düşse veya piyasadan kalksa, bununla yapılan borç, borç yapıldığı esnadaki altın değerinden ödenir. Zekâtı verilip verilmeyeceği söz götürür. Ama şurası da söylenmelidir ki, ticaret kıymeti olmakla beraber, karşılığı bulunmadığı için, alınıp satılması risklidir. Bu başka şeydir; haram olup olmaması başka şeydir.
    29 Ocak 2017 Pazar
  • Sual: Bir dükkânı devren alıp satmak caiz midir?
    Cevab: Çalışan bir dükkânı, içindeki eşyasıyla ve malıyla beraber alıp satmak caizdir. Dükkân kirâ ise, kirâcının böyle bir hakkı yoktur. Ancak kirâ müddeti içinde başkasına kiralayabilir veya mal sahibinden izin alarak başkasına para karşılığı devredebilir. Burada aldığı para, dükkândaki mal ve eşyanın mukabilidir. Kirâdaki dükkânı, mal sahibi, başkasına satabilir; ancak yeni mal sahibi, kirâcıyı kirâ müddetinin sonuna kadar çıkaramaz. İsim hakkı satılamaz; ancak bedel karşılığı veya bedava ferağ (devr) edilebilir.
    29 Ocak 2017 Pazar
  • Sual: Gâsıbın veya hırsızın, gasp veya sirkat ettiği malı değiştirmesi ile ona mâlik olması, gasp ve hırsızlığa davetiye çıkarmak değil midir?
    Cevab: Gâsıp veya hırsız o malı değiştirirse, mesela kumaşı elbise diktirirse, mâlik olur; ama sahibine tazmin borcunu yüklenir. Ayrıca ceza da alır. Malı değiştirdiği için aynen iade etse, eski mâliki bunu ne yapsın?
    19 Mart 2017 Pazar
  • Sual: Online oyunda bedava alıp geliştirdiği karakterleri parayla satmak mümkündür. Hatta oyun karakterleri ve oyunda nadir bulunan eşyalar mezat sitesi kurarak satılıyor. Bu sanal şeylerin satışı caiz midir?
    Cevab: Hanefîde mal satılır. Bunlar mal olmadığı için satış değil bedelli ferağ caizdir.
    19 Mart 2017 Pazar
  • Sual: İnternette çiftlik bank diye bir oyun platformu var. Oyunun idarecileri, oyunculara gerçek para ile tavuk, inek, arı, koyun gibi hayvanlardan sanal olarak satın alarak sisteme yatırım yapmış olur. Çiftlik Bank, bu yatırımları muayyen yerlerdeki çiftliklerde canlı hayvan alarak ve bu hayvanların işletme maliyetlerini karşılayarak çalıştırmaya başlar. Oyuncular, sanal olarak hayvanların mahsullerini ‘Sat!’ butonuyla satıp, çekilebilir altına çevirebilir. Çiftlik Bank, çiftliklerdeki yatırımlarla aldıklaır hayvanlardan et, sucuk, kaşar, bal, yumurta üreterek, birçok şehirde bulunan şarküterilerde halka satar. Yatırımcıya oyunda belli şartları temin ettiği takdirde yıl içerisinde yatırdığı ücrete nisbeten vaad ettikleri tutarı veriyor. Ancak oyunu aktif kullanmazsa, 1 yıl hiç girmezse, yatırdığı parayı dahi geri alamaz. Aldığı hayvan da öldüğü için parası gitmiş oluyor. Oyun sahipleri yatırdığı paralar ile gezip-görme imkânı temin ettikleri iki çiftliklerine yatırım yapıyorlar. Böyle bir oyunu oynamak caiz midir?
    Cevab: Garer belirsizlik bulunan işler fâsiddir. Sanal hayvan mal değildir. Karşılığı varsa, şirket sayılabilir. Böyle ise ve şartları varsa caiz olur.
    1 Ağustos 2017 Salı
  • Sual: Bir kimse elindeki haram 30.000 lirayı A bankasındaki vadesiz hesabına yatırsa, sonra da B bankasındaki vadesiz hesabına internet üzerinden EFT yapsa, sonra da bu parayı çekse, bu 30.000 lira helal olur mu?
    Cevab: Bu 30 bin lira haram para kullanılamaz; bankaya yatırılamaz; bununla hiçbir muamele yapılamaz. Sahibine iade edilmesi gerekir. Bankaya yatırılırsa, bankanın parasıyla karışır; paranın kendisi, banka ve onunla muamele yapanlar için haram olmaktan çıkar. Sahibi, bu parayı bankadan geri alsa, haram olmaktan çıkmaz. Ama bu para bankanın helal parasına karıştığı için, hakkı olanlara bu paradan almak helal olur. Çünkü mülk-i habis olur. Bu karışımdan hakkı olanlara vermek bankaya ve alana caizdir. Bu ise paranın haram olmasını, onun sahibine geri ödenmesi gerektiği hakikatini değiştirmez.
    2 Eylül 2017 Cumartesi
  • Sual: Otellerde müşterilerin kullanması için kutulu sabun, kibrit vs konuluyor. Bunları götürmek caiz midir?
    Cevab: Otel fiyatına dâhildir. Evet.
    2 Eylül 2017 Cumartesi
  • Sual: Bir gayrımenkule ortak olan iki kişi, mezkûr gayrımenkulü kiraya verseler, kirayı bir ay/yıl birisi, diğer ay/yıl birisi alsalar bu muamele sahih midir? Yoksa her ay kirayı ortak almaları şart mıdır?
    Cevab: Menfaatlerin taksimi muhâyee yoluyla olur. Kirayı bölüşürler. Rıza varsa, bir ay biri, bir ay diğeri alabilir.
    1 Şubat 2018 Perşembe
  • Sual: Mahallemizde tertiplenen bir kermeste, 50 liralık alışveriş yapana, şu şu hediyeler, iftar, umre vs gibi çekilişler yapılıyor. Bu caiz midir?
    Cevab: Bey’ akdinde, bâyinin müşteriler arasında kura çekip bunlardan kura isabet edene hediye vereceğini va’d etmesi, fâsiddir.
  • Sual: Balkonumuzdaki saksı için oturduğumuz siteden toprak almamız caiz midir?
    Cevab: Sitenin bahçesindeki atıl toprakta site sakinlerinin hakkı vardır. Hissesi kadar alabilir. Bunun gibi başka yerlerden ancak sahipsiz topraksa alınabilir; aksi takdirde rıza lazımdır. Saksı kadar toprağı herkes verir.
  • Sual: Bir hanım, bir erkeğin dinî nikâhlı ikinci hanımı olsa, vefat etmiş babasından maaş alabilir mi?
    Cevab: Câizdir. Kanuna ve dine aykırı bir husus değildir.
  • Sual: Bir kimsenin borcu kefil olan kimse, bu parayı nisabından düşer mi?
    Cevab:
    Kefil, borcu kadar mikdarı nisabdan düşer ve bunun zekâtını vermez. Reddü’l-Muhtar’da Muhît’ten alarak der ki: “Bir kimse birinden bin dirhem borç alır da kendisine on kişi kefil olursa, bunların her birinin evinde bin dirhemi bulunduğu ve üzerinden sene geçtiği takdirde hiçbirisine zekât lâzım gelmez. Çünkü her birinin elindeki para kefâlet borcuyla meşguldür. Zira alacaklı hakkını bunların hangisinden olsa isteyebilir.”

    13 Şubat 2018 Salı
  • Sual: Bir arkadaşa iş yaptırırken, eğer işi bana yaptırırsan sana şu kadar para vereceğim dese, ben de şu kadar vermene gerek yok, şu kadar versen kâfi dersem caiz mi?
    Cevab: Caizdir. Pazarlık sünnettir.
    12 Ağustos 2018 Pazar
  • Sual: Mobil bankacılık üzerinden altın alıp satmak caiz midir?
    Cevab: Satın alınan altının veya ödenecek paranın, ikisinden birinin akid ile beraber teslimi şarttır. İnternetten vadeli altın alsa, caiz değildir. Çünki mebî de (altın), semen de (para) veresiyedir. Ama peşin alsa caizdir. Mebî kargoyla gönderilir ama, semen peşin ödenmiştir.
    12 Ağustos 2018 Pazar
  • Sual: Bir kadının kocasından aldığı tekaüt maaşında çocukların hakkı var mıdır?
    Cevab: Maaş mirasa girmez; alan kimsenin hakkı ve mülküdür.
    14 Eylül 2018 Cuma
  • Sual: Bir kişi evindeki eşyaları internet vasıtasıyla satabilir mi?
    Cevab: Her çeşit mal, (Hanefî’de) internetten satabilir. Alıcının görme muhayyerliği vardır. Yani görünce beğenmezse, iade edebilir.
    17 Eylül 2018 Pazartesi
  • Sual: Bir kimsenin küçük çocuğu misafirlikte bir eşyaya dolaylı olarak zarar verse, babasının ödemesi gerekir mi?
    Cevab: Doğrudan zarar vermişse, çocuğun malından verilir. Yoksa, büyüdüğü zaman çocuk öder. Ailesinin ödemesi şart değildir. Ama ödemesi iyi olur. Dolaylı zararda kasıt aranır. Çocukta ise kasıt olmaz.
    19 Eylül 2018 Çarşamba
  • Sual: Dolar borç alsa; borcun verilme zamanı konuşulmasa; dolar yükselse; ne lazım gelir?
    Cevab: Dolar olarak borç aldıysa, dolar olarak öder. Lira olarak borç aldıysa, lira olarak öder. Altının değeri yükselmişse, borç aldığı zamandaki altın değerini ödemek gerekir.
    31 Ekim 2018 Çarşamba
  • Sual: İki kişi arsa alıp satıyor. Arsayı güvendikleri biri üzerine yapıp, öyle satıyorlar. Müşterinin bunu bilmemesi caiz midir?
    Cevab: Arsa sahibi bu iki kişidir. Eğer 3.kişiyle bir satış akdi yapmamışlarsa, tapuda kimin adına gözüktüğü mühim değildir. Arsayı satarken 3.kişinin vekili sıfatıyla satarlar; hakikatte ise kendileri adına satış yapmışlardır. 3.kişinin muhatabı görünüşte vekil sıfatıyla bu iki kişi ve görünüşte malik sıfatıyla 3.kişidir. Bu gibi akidlere telcie akdi (muvâzaa) denir. Caizdir.
    1 Ocak 2019 Salı
  • Sual: Fıkıhta sözleşme serbestisi mi, numerus clausus mu tatbik edilir?
    Cevab: Önceki hukukumuzda isimli ve isimsiz olmak üzere 2 çeşit akid vardır. İsimli akidler, nasslarda, yani Kur’an ve sünnette geçen akidlerdir. İslâm hukukunun umumî prensiplerine aykırı olmamak şartıyla zamanın icapları çerçevesinde yeni akidler ihdas edilebilir. Zaman içinde bu tür akidler ortaya çıkmıştır. Vefaen satış, istiğlal yolu ile satış, icâreteyn, ferağ gibi. Otelde, yurtta kalmak hem icare (kira) hem orada yemek yediği için satış akdinin bir araya getirilmiş hâlidir ve İslâm Hukuku buna cevaz verir.
    1 Ocak 2019 Salı
  • Sual: Arapça ve Türkçe’deki ahid-akid tasnifini, formal-informal anlaşma (Roma hukukundaki contractus-pactum) şeklinde ifade etmek mümkün müdür? Pacta sunt servanda prensibinin akde riayet değil, ahde vefa olarak mı kullanılmaktadır?
    Cevab: Ahid, tek taraflı bir husus için söz vermek demektir. Bu, dinen ve örfen bağlayıcı olmakla beraber, hukuken bağlayıcı değildir. Yani ahdine riayet etmek dinî bir vecibedir; hukuken buna zorlanamaz. Ancak bu bir şarta bağlanmışsa bağlayıcı olur. Araba al, parasını ben veririm dese ahiddir. Ama şu malı felana sat, parasını vermezse ben veririm dese, bu bağlayıcıdır. Akid ise dinen de hukuken de bağlayıcıdır. Ahid, Roma hukukundaki pactum, akit ise contractus karşılığıdır (tam olmasa bile). 

    Kur’an-ı kerim hem ahidlere, hem akidlere vefa göstermeye emrediyor. Vefa göstermek şartlarına riayet etmek demektir. Ahidlere vefa göstermek dinen ve örfen lazımdır. Hukuken değildir. Ancak akidlere vefa göstermek, dinen de hukuken de lâzımdır. Göstermediği takdirde mahkeme vasıtasıyla müeyyideye bağlanır. Bu sebeple tek taraflı borç doğuran ve esas itibariyle tek taraflı beyanla bozulabilen taahhüdler, ahiddir. Nitekim Osmanlı Devleti’nde Karlofça'ya kadar yapılan anlaşmalar ve kapitülasyonlar hep bir ahidnâme şeklindedir.

    1 Ocak 2019 Salı
  • Sual: Sendikanın işçiden aylık para kesip; 3 ayda bir verdiği toplu sözleşme ikramiyesini almak caiz midir?
    Cevab: Sendika, eğer işçinin meşru haklarını müdafaaya çalışıyorsa, buna kaydolmak ve aidat ödemek ve buradan para almak caiz olur. Ancak mukavele müddeti sonunda ücret artışına zorlamak için grev vs faaliyetlerinde bulunuyor, buna iştirak caiz değildir.
    28 Ocak 2019 Pazartesi
  • Sual: Lokantalarda masaya bırakılan ketçap gibi şeyleri almak caiz midir?
    Cevab: Bunlar, müşteriye verilmiştir. Kullanmasa bile alıp götürebilir. Müşteri masada bırakıp gitmişse, terk edilmiş mal hükmündedir. Başkası veya lokantacı bunları mülk edinebilir. Otellerdeki şampuan, sabun gibi şeyler de böyledir. Demirbaş eşya böyle değildir.
    28 Ocak 2019 Pazartesi
  • Sual: Köpek gezdirerek para kazanmak caiz mi?
    Cevab: Caizdir; eğer müslüman için beslenmesi caiz olmayan bir köpek ise, kazancı tayyip değildir.
    28 Ocak 2019 Pazartesi
  • Sual: Müteahhidin kat karşılığı inşaat yaparken riayet etmesi gereken hususlar nelerdir?
    Cevab: Mevcut olmayan daire, istisna yoluyla yapılır ve istisna akdi ile satın alınır. Evin planını, hususiyetlerini ve kullanılacak malzemenin evsafını söylemek kâfidir. Çünkü standartlık çok inkişaf etmiş vaziyettedir. Mesela yerler laminat, duvarları yağlı boya, kapılar ahşap, çerçeveler plastik vs gibi ev satın alınırken gösterilen broşürlerde evin evsafı anlatılıyor. Bu istisna satışı için kâfidir. Bu malzeme inşaat sırasında değişecekse müşteriye sorulur.
    13 Şubat 2019 Çarşamba
  • Sual: Gazete kuponuyla kitap vs almak caiz midir?
    Cevab: Evet
    22 Şubat 2019 Cuma
  • Sual: Bir iş kurma maksadıyla yıllar önce bir internet ismini adıma tescil ettirdim. Ecnebi bir dans grubu bunu satın almak istiyor. Satmak caiz midir?
    Cevab: Satmanın mahzuru yok. Bu bir satış değil, ferağdır. Kiliseye bina kiralamak caizdir.
    22 Şubat 2019 Cuma
  • Sual: Yemin kefareti gibi borçları olan, parasını döviz, kâr payı vs yollarla değerlendirse, sonra gelen kârı fakire verse olur mu?
    Cevab: Elbette olur. Bu kâr helaldir.
    22 Şubat 2019 Cuma
  • Sual: Veresiye borcunun vadesi gelip bu borcu ödeyemeyen, aldığı malı da satıp parasını harcamış ise, alacaklının ne yapması lazım gelir?
    Cevab: İcraya verip malını haczeder.
    22 Şubat 2019 Cuma
  • Sual: Banka bir kart veriyor. Bununla peşin fiyata aldığınız malı taksitle ödemek istiyorsanız, banka bunu peşin alıp size taksitle satıyor. Bu muamele caiz midir?
    Cevab: Banka size vekâlet vererek malı peşin aldırabilir. Ama size taksitle satamaz. Çünki menkul malı kabzetmeden satmak caiz değildir. Sizi kabza vekil etse, bu sefer de malı size satamaz. Çünki alış-verişte vekil ile asil aynı kişi olamaz.
    22 Şubat 2019 Cuma
  • Sual: Dekorasyon işi yapan birisi, müşteriden beşte bir nisbetinde kaparo alsa ve işe başlasa, ancak sonraki ödemeler yapılmayıp verilen sözlere uyulmasa, müşteri şimdi işi bozup verdiği kaporayı geri istese ne lazım gelir?
    Cevab: Ücreti vaat ettikleri zamanda ödemezlerse, işi bırakabilirsiniz ve o zamana kadar yaptıklarınızın karşılığı olan ücreti alabilirsiniz. Kaparo ücrete mahsub edilir.
    2 Mart 2019 Cumartesi
  • Sual: Memurların devletten maaş alması caiz mi?
    Cevab: Malında helal ve haram birbirinden ayrılamayacak şekilde karışık olandan mal ve maaş almak, muamele yapmak caizdir.
    2 Mart 2019 Cumartesi
  • Sual: Bir çalışanın birikmiş 40 gün kadar yıllık izin hakkı varmış, kızmış bu hakkımı şirkete hediye ettim, vazgeçtim demiş. Böyle yapmasına rağmen birikmiş bu izin hakkının karşılığını alması uygun mu?
    Cevab: Alacağından ibra edince, onlar da reddetmemişse geri dönemez. Birşey demeden verirlerse ihsan sayılır, alabilir. 
    31 Mart 2019 Pazar
  • Sual: Düğün salonu açmak caiz midir?
    Cevab: Caizdir. Zira düğün salonu işletmek yasaklanan bir iş değildir. Kaldı ki icare akdinde kiracının ne yaptığı mühim değildir. Kiraya verdiğiniz kişinin o yerde ne yapacağını kontrol edemezsiniz. Ama bugünki düğünler nazara alınacak olursa, başka kiracı da varsa, vermemek efdaldir.
    31 Mart 2019 Pazar
  • Sual: Hususi ders aldığım hocam, kendi arzusuyla fazladan yaptığı derslerin ücretini talep edebilir mi?
    Cevab: Anlaşma harici gönüllü yaptığı dersin parasını alamaz. Gönüllü değil de anlaşma çerçevesinde yapmışsa alabilir.
    14 Nisan 2019 Pazar
  • Sual: Denizde tesisi kuran balıkçıların, ağlarının delinmesi ile denize dağılan balıkları böyle olduğunu bile bile avlamak caiz midir? 
    Cevab: Serbest kalan av, ikinci avcınındır. Kendi yetiştirdiği balıklar ise denize dağılsa bile kendisine aittir.
    7 Mayıs 2019 Salı
  • Sual: Herhangi bir kampanyaya katılmasak bile bankalar belli alışverişlerde 20 kuruş gibi kazanç veriyor. Bu birikenleri kullanmak caiz midir?
    Cevab: Baştan şart edilmemişse, caiz; edilmişse taraflardan birine faydası olan bir şart fâsid olduğundan darülharbde caizdir.
    12 Mayıs 2019 Pazar
  • Sual: Bir kimse benim 500 liralık malımı çalsa, sonra bu kişiyi yakalasam, “Sana 100 lira vereyim, bu yaptığımı kimseye söyleme” dese veya “Bana 1000 lira ver; yaptığını kimseye söylemeyeyim” desem, aldığım para helal midir?
    Cevab: 500 alacak, 500 lira da haktan vazgeçme mukabili caizdir.
    25 Mayıs 2019 Cumartesi
  • Sual: Kızılay, kan topluyor ve satıyor. Bu satış haram mıdır? Kızılay bu elde ettiği kar ile memurlarına maaş veriyor. Burada çalışmak haram mıdır?
    Cevab: Satmak caiz değildir. Ama ihtiyaç olunca almak caizdir. Kan için değil de kan alma parası deselerdi belki caiz olurdu. Kızılay’da çalışıp maaş almak caizdir.
    25 Mayıs 2019 Cumartesi
  • Sual: Bir kimse telefon şirketinde çalışsa, aboneliği iptal edilirse ceza ödeyecek birinin hattını kendi üzerine alıp ücretsiz iptal etse ve bunun mukabili aboneden para alsa caiz midir?
    Cevab: Hakkın bedel mukabili ferağı (devri) caizdir.
    25 Mayıs 2019 Cumartesi
  • Sual: Aracı kurumlarda çalışmak caiz midir?
    Cevab: Caizdir.
    15 Haziran 2019 Cumartesi
  • Sual: Gayrimüslimlere yönelik muhtevası İslâmiyete uymayan, mesela müzik bulunan websitesi ya da youtube hesabı açıp reklam gelirinden para kazanmak caiz olur mu?
    Cevab: Caiz ise de, müslümana yakışmaz. Nitekim kilise tamirinde çalışmak böyle caizdir. 
    1 Temmuz 2019 Pazartesi
  • Sual: Bir tercüme sitesinde çalışıyorum. Muhtevası bozuk ise mesul olur muyum?
    Cevab: Sizi alakadar etmez, işinizi yapıp parasını alırsınız. 
    1 Temmuz 2019 Pazartesi
  • Sual: Uzun yıllar sigorta yapmadığı anlaşılan işveren aleyhine dava açıp tazminat almak caiz mi?
    Cevab: Hakkıdır, açabilir. Çünki sigorta primi maaşa dahildir.
    22 Temmuz 2019 Pazartesi
  • Sual: Tesettürlü bir hanımın kozmetik ve temizlik mamulleri satması caiz midir?
    Cevab: Kadınların nafakasını kocaları karşılar. Bu gibi işler, şer’an sahih olsa bile, namahrem ile temas ve haram işlemeye bir vasıta olursa çok mahzurludur.
    30 Temmuz 2019 Salı
  • Sual: İslâm hukukunda, Roma’daki gibi lex commissoria yasağı var mıdır?
    Cevab: Benzer. Rehin alan, alacağı ödenmezse, malı sattırıp alacağını alır. Ancak rehin malı mülk edinemez, bunu başta şart da koşamaz. 
    14 Eylül 2019 Cumartesi
  • Sual: Bir kadının vefat eden babasından kalan maaşı alabilmek için kocasıyla resmiyette boşanması caiz midir?
    Cevab: Boşanırsa, maaş almak kanuni hakkıdır. 
    14 Eylül 2019 Cumartesi
  • Sual: Babası vefat eden birinin, gitmediği halde sırf maaş kesilmesin diye bir üniversiteye kaydolması caiz midir?
    Cevab: Maaş, mektebe kayıtlı olanın hakkıdır. 
    14 Eylül 2019 Cumartesi
  • Sual: Bir kimse arabasını satsa, 600 lira kaparo alsa, müşteri, arabanın bir yerini yaptırmasını istese, satıcı da 500 liraya yaptırsa, müşteri sonra satıştan caysa, 600 lirayı geri alabilir mi?
    Cevab: Satış akdinden tek taraflı olarak caymak mümkün değildir. İki tarafın rızasıyla caymak mümkündür. Kaparo verdikten sonra akid biter, mülkiyet müşteriye geçer. Bundan sona satıcı arabayı yaptırmışsa, vekil sıfatıyla müşterinin malında yaptırmıştır, 500 lirayı düştükten sonra kalan kısmı verir. Önce yaptırmışsa, 500 lirayı isteyemez.
    14 Eylül 2019 Cumartesi
  • Sual: Babamın 10 yıl önce vefat etmesi üzerine miras kalan fındık bahçesini kardeşlerimle birlikte paylaştık. Kardeşlerim bana, fındığın toplanması, satılması, mahsul parasının tarafımca harcanması gibi her türlü hakkı verdiler. İlk 5 sene mahsulü topladım. Sonra kardeşlerim sırayla gelip toplamaya başladılar. Annem evvelden arayıp, “Bu sene filan kardeşin gelip toplayacak” diyor. Bu usul caiz midir?
    Cevab: Böyle bir taksim olmaz. Bahçenin varisler arasında taksim edilmesi lazımdır. Kiraya verilirse kira paylaşılır. Ama meyve ağaçlarının muhayeesi (nöbetleşe kullanmak) mümkün değildir. Zira müşterek malda muhayee (bir sene biri, bir sene diğeri istifade etmek) menfaatte ve kıyemiyyatta olur; a’yanda ve misliyyatta olmaz. Fındıklar ayndır ve misliyattandır. 
    8 Ekim 2019 Salı
  • Sual: 10.30 liralık kargo bedelini öderken 50 lira verse, kuryenin üzerinde bozuk para olmasa, civardaki bir dükkândan bozdursa, 40 lirasını verip 10 lirasını alsa, helalleşseler, sonra da aklına kuryenin hakkını helal etmesi bir şeyi değiştirmediği gelse; kargo müessesesinin hakkına girmiş olur mu?
    Cevab: Zararı yoktur; künye vekildir. Sahipleri o kadara bir şey demez,  dese de ondan alırlar; sizi alakadar etmez. 
    8 Ekim 2019 Salı
  • Sual: Bazı tanıdık müşteriler, her ay 100'er lira öderim; elime geçerse daha fazla da veririm dese, veresiye satışta taksit mikdar ve zamanının belli olması lazım geldiğinden satış sahih midir?
    Cevab: Satış, veresiye veya taksitle denmedikçe peşin sayılır. Sonraki erteleme sahih olur. Alıcı istediği zaman verip, satıcı kabul ederse zararı yoktur.
    22 Ekim 2019 Salı
  • Sual: Bir kadının vefat eden kocasından aldığı tekaüt maaşından yetişkin çocukların da hakkı var mıdır?
    Cevab: Bu meseleye iki şekilde yaklaşmak mümkündür. Her çeşit sigorta dârülislâmda şer’en caiz olmadığı için, bir memurun veya işçinin rızası hilafına emekli sandığına kesilen paralar, lukata hükmündedir. Binaenaleyh sahibine geri verilmesi icap eder. Nitekim Seyyid Abdülhakîm Efendi böyle buyurmuştur. Böylece emekli ikramiyesi veya emekli maaşından verdiği kadarını almak helaldir. Geri kalanı ise devletin ihsanıdır. Emekli ölünce, bu ikramiye ve maaştan ödediği kadarı ölenin mülküdür; dolayısıyla şer’î varislerin malı olur. Bunun haricindekiler devlet kime ödüyorsa, onun hakkıdır. Bu bir devlet yardımı değildir; zira sigortalı olana verilmektedir.

    Bir başka mütalaaya göre, memur/işçi/esnaf bu işe girdiğinde, maaşının/ücretinin/gelirinin bir kısmının kendi rızası dâhilinde kesilmesini; muayyen bir zaman sonra kendisine ödenmesini, kendisi öldükten sonra da kanunun tayin ettiği kişilere ödenmesini kabul etmektedir. Şu halde bu maaş ve ikramiye şer’î miras olmaz. Kanun kime verdiyse onun hakkıdır. Fakat burada da şöyle bir müşkile vardır. Sigorta akdi fasid bir akiddir. Ancak fasid akid darülharbde icra edilince, sahih hüküm doğurur. Kesintiler sosyal güvenlik müessesesine aittir; ikramiye ve maaş ödemeleri ise emekli ile öldükten sonra sigorta poliçesinde yazanlara aittir.

    Bugünki emeklilik sistemi İslâm hukukuna uygun değildir. Devlet ve millet için de ağır bir yüktür. Herkes çalışabildiği kadar çalışır. Çalışamayacak hale gelince, servetini yer. Serveti yoksa, nafakası üzerine farz olanlar (çocukları vs) bakar. Bu da yoksa beytülmalin dördüncü kaleminden buna örfe uygun bir maaş verilir. Osmanlılarda bu iş için kurulmuş para vakıfları vardır. Orta sandığı denir. Esnaf, yeniçeri, haremağası gibi meslek grupları, bu içlerinden bir kişinin, mensuplarının çalışamayacak olanlarına maaş, hastalarına bakım, kredi muhtaç olanlara kredi gibi şartlarla kurulan para vakfına teberruda bulunur. Bu orta sandığı, mevcut paranın bir kısmını tenmiye eder, muamele yoluyla nemalandırır. Nemasından, muhtaçlara emekli maaşı öder.

    11 Aralık 2019 Çarşamba
  • Sual: Telefonda faturalı hatlarda bir hayır kurumuna bağış yapınca, para otomatik gönderiliyor. Ay sonunda o para faturaya aksettiriliyor. O anda para bizden çıkmadığı için bu, hayır sayılır mı?
    Cevab: Sayılır ama, verilen yer hayra elverişli midir, bilemem.
    4 Ocak 2020 Cumartesi
  • Sual: Online olarak tayyare bileti veya hisse senedi gibi satın alma muamelesinde, karşı taraf aslında bir elektronik programdır. Bu satış meşru mudur?
    Cevab: Program ile muamele, muayyen bir kişi ile muamele yapmak gibidir. Nitekim bakkala sepet sarkıtıp alışveriş yapmak gibidir.
    4 Ocak 2020 Cumartesi
  • Sual: İkince el satışında online program sahibinin hizmet bedeli adıyla bir meblağ tahsili meşru mudur?
    Cevab: Vekâlet ücreti sayılır. Sahihtir.
    4 Ocak 2020 Cumartesi
  • Sual: Nişanı sebepsiz bozan kimse karşı tarafa tazminat ödemeli midir?
    Cevab: Nişan bir vaaddir; hukuki bir borç doğurmaz. Böyle bir tazminat talep etmek ve buna vekil olmak caiz değildir. Nişan hediyeleri, nişanı kim ne sebeple bozarsa bozsun, mevcut ise iade edilir.
    12 Ocak 2020 Pazar
  • Sual: Mimar ve mühendisler şantiye şefliği imzası atıp şantiyeye uğramadan para alıyorlar. Bu ücret helal midir?
    Cevab: Mesuliyeti aldığı için şer’en caizdir. Kanuni vaziyeti bilemeyiz.
    12 Ocak 2020 Pazar
  • Sual: Hadis-i şerifte, “Cennet ehli ticaret yapsa, bezzazlık (manifaturacılık), cehennem ehli ticaret yapsa sarraflık yapardı” diyor. Bunun kaynağı nedir? Nasıl anlamalıdır?
    Cevab: Bu hadîs, İhyâ’da geçiyor. Umumiyet bildirir. terzi, bezzaz, saat tamircisi gibi hayırlı işlere vesile olan işler hayırlıdır. Cenaze levazımatçılığı, toptan gıdacılık, inşaatçılık, kuyumculuk gibi mesleklerde insanın nefsine mağlup olma tehlikesi fazladır. Yoksa da namusu ile çalışırsa bütün işler muhteremdir. Çalışmazsa bütün işler mezmumdur.
    7 Şubat 2020 Cuma
  • Sual: İşsizlik maaşı almak caiz mi?
    Cevab: Devletin tayin ettiği bir maaştır. Caizdir. Bunun için devletin işçi ve işverenden para kesmesi caiz değildir.
    7 Şubat 2020 Cuma
  • Sual: Haram yoldan gelmiş ve dolayısıyla kullanılması haram olan bir parayla kredi kartı borcu kapatılsa, bu kredi kartını kullanmak mahzurlu olur mu?
    Cevab: Kati haram olan bir paraysa, kullanılması haram olur; sahibine iade edilmesi lazımdır. Bunu kendi servetine karıştırırsa, mülki habis olur. O zaman kullanmak caiz olur; sahibine iade borcu devam eder. İade imkânı yoksa, yani fasid alışveriş semeni ise, bu takdirde dârülharbde caizdir.
    22 Şubat 2020 Cumartesi
  • Sual: Çalıştığım firma, sigortasız işçi çalıştırıyor; işçilerin bazısının maaşını elden veriyor; kalitesiz bir mamulün paketini değiştirip satışa çıkarıyor. Benim aldığım para haram olur mu?
    Cevab: Herkes kendi yaptığının günahını çeker. Size ve aldığınız maaşa zararı yoktur. Allah daha hayırlı bir iş nasip etsin.
    13 Mart 2020 Cuma
  • Sual: Çalıştığım işyeri karaborsa ve haksız rekabet sebebiyle bazı malları fahiş satıyor. Burada çalışmak caiz midir?
    Cevab: Helal ve haram kazanç birbirine karıştığı için caizdir.
    1 Nisan 2020 Çarşamba
  • Sual: İslâmî prensiplere göre, sermaye-emek ortaklıklarının ana prensipleri nedir?
    Cevab: Ortaklardan bir kısmı sermaye vermek, bir kısmı da iş yapmak üzere kurulur. Kâr önceden sözleşilen nispette paylaşılır. Sermaye iş yapanlarda emanettir, kusurları olmadan telef olursa ödemezler. Sermayenin altın gümüş veya para olması lazımdır
    1 Nisan 2020 Çarşamba
  • Sual: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi nasıl bir akittir?
    Cevab: İstisna (sipariş) satışıdır. 
    6 Nisan 2020 Pazartesi
  • Sual: 12 ayardan düşük altın satışı da sarf satışına mı dâhildir?
    Cevab: Hayır, uruz gibidir. Yani normal metal gibi alınıp satılır. 12 ayar altın, şer’en hakiki altın ve gümüş gibi sayılmaz.
    27 Nisan 2020 Pazartesi
  • Sual: Kitlesel fonlamaya dair bir sualim var. Bir fon altyapısı ile kâra dayalı bir karzı hasen sistemi kurmayı planlıyoruz. Mesela inşaat firması inşaatı bitirmek için para bulamıyor. Biz de ona bir platform üzerinden para sağlayacak bir sistem kuruyoruz. Arzu eden kişiler bu inşaat firmasının belli olan dairelerini alıyorlar. Başlangıçta bu dairenin yapabileceği prim ise belli. İlerde inşaat bitince daire satılıyor, kişilere de payının karşılığı tutar ödeniyor. Bizim bir kâr haddi nizamnamesi tanzim ederek projelere para yatıracak hissedarlara dair bir sistem kurmamız uygun olur mu? Bu mudârebe (emek-sermaye ortaklığı) mıdır?
    Cevab: Bu bir istisna (sipariş) satışı sayılırsa, malın hisse-i şâyiasını satmak caizdir. Ama geri almak şartı, akdi ifsad eder. Bey bi’l-vefa akdi mevzubahis olabilir. Burada müşteri malı geri getirdiğinde aynı fiyata satın almak demektir. Ancak bu bedelin aynı bedel olması lazımdır. Altın değerine endeksli olabilir. Ancak önceden belli bir nispet söylenemez. Bu bir müdarebe ortaklığı sayılabilir; bu takdirde kâr nisbetinin evvelden belli olması caizdir.
    3 Mayıs 2020 Pazar
  • Sual: Sanal marketler vardır. İhtiyacı olan mal, sanal rafta görülüp sanal sepete konur. Her mal ilave edişte toplam bedel görünür. Sonra sipariş verilir. Ödeme kredi kartıyla yapılır. Sıra siparişin hazırlanmasına gelince, x mal rafta olmadığı için sepetten çıkarır ve toplam bedelden düşer. Müşteri takip ederse bunu görebilir. Cem’an 100 liralık mal seçse, 85 liralık mal gelse ve banka kartından 85 lira çekilse caiz olur mu?
    Cevab: Götürü satıştır. Müşterinin sepete koyması icaba davet; sanal marketin mal beyanı icap, müşterinin tasdikiyle paranın ödenmesi kabuldür. Götürü satıştır. Caizdir.
    3 Mayıs 2020 Pazar
  • Sual: Haram parayla elde edilen dişi bir hayvanla, helal kazançla elde edilen erkek bir hayvan çiftleştirilse, yavrulardan biri erkek hayvanın sahibine hediye edilse, kullanmak caiz midir?
    Cevab: Dişi hayvan kiminse yavrusu da onundur.
    5 Haziran 2020 Cuma
  • Sual: Bir dairede oturan kiracı, o dairenin satışında şuf’a hakkına sahip midir? 
    Cevab: Hayır. Şuf’a, yani bir daire satıldığında, aynı bedelle öncelikle alma hakkına sahip olanlar üç kişidir:

    1. O malda ortak olan.

    2. O malda irtifak sahibi olan.

    3. Bitişik komşu.

    5 Haziran 2020 Cuma
  • Sual: Satın aldığı tarlada mezar varsa nasıl hareket edilir?
    Cevab: Bilmeden almışsa, satıcıya mezarı sökmesini söyler. Sökmezse, üstünü sürmekte beis yoktur. Zira Fetava-yı Hindiyye’de der ki: “Bir cenaze, başka bir kimsenin yerine ve yerin sahibinin izni olmadan defnedilmiş olursa; bu halde mal sahibi isterse cenazeyi çıkarttırır; dilerse o kabri düzleyip üzerinde ziraat yapar”.
    20 Haziran 2020 Cumartesi
  • Sual: Beyaz eşya satan bir tüccara, bir arkadaşı kâra ortak olmak üzere para verse caiz midir?
    Cevab: Buna müdârebe (emek-sermaye) şirketi denir. Sermaye, iş ve iki tarafında alacağı kâr nisbeti belli olmalıdır.
    21 Haziran 2020 Pazar
  • Sual: Katılım bankasından ev almak caiz midir?
    Cevab: Ev alacak kişiyi banka vekil yapıyor; o kişi kendisi için evi alıyor. Vekil ile asil aynı kişi olamaz. Yani bir kişi hem alıcı hem satıcı olamaz. Böyle bir akit sahih değil, fasiddir.Ama vekil, kendi adına değil, banka adına alırsa, bu ev bankanın olur. Sonra banka bu kişiye o evi vadeli satar. Gayrı menkul olduğu için kabz etmeden satışı caizdir.
    21 Temmuz 2020 Salı
  • Sual: Oyun geliştirme şirketinin hisse senedi alınıp satılabilir mi?
    Cevab: Şirketin ne ile uğraştığı çok da mühim  değildir. Çünkü şirket caiz olan bir iş yapsa bile, bu işi yaparken yaptığı muamelelerin hepsinin İslâm hukukuna uygun olup olmadığını hisse senedi alan bilemez. Bu sebeple de mesul olur. Hisse senedi almak dârülharbde İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre Müslümanın menfaatine ise caizdir.
    20 Ağustos 2020 Perşembe
  • Sual: Eskiden memleketimizde meyve müstahsilleri, kendi meyvesini kendisi toplardı. Şimdi işçi bulmak zorlaştığı için, buralara gelen tüccarlara meyve dalı üzerinden götürü satılıyor. Bu satış caiz midir?
    Cevab: Meyve olmadan, teşekkül etmiş ama olgunlaşmamış ve olgunlaşmış olmasına göre farklı kaviller olmakla beraber, her safhada götürü satış caizdir. Bu mahsulün uşru, müstahsile, yani mahsul sahibine aittir. Kendisinden de, olgunlaşmadan satıldıysa, satış bedelinden uşr verilebilir.
    29 Eylül 2020 Salı
  • Sual: Bir otobüs firması yanmaz bilet sistemi tatbik ediyor. İsteyen mesela 10 lira daha verirse, bilet aldığı seferi kaçırırsa, sonraki seferlerden birisine ücretsiz binebiliyor. Bu şekilde ilave ücret ödeyerek yanmaz bilet almak caiz midir?
    Cevab: Caizdir. İkale demektir. Önceki akit bozulup, yeni bir ücretle yeni bir akit yapılmış olmaktadır. Eğer bu 10 lira başta ödeniyorsa, yani tercih hakkı sunuluyorsa, yine caizdir. Bu takdirde şart muhayyerliği ile 110 liraya satış vardır.
    29 Eylül 2020 Salı
  • Sual: Bir internet sitesi üzerinden web tasarımcılara ulaşıp iş yaptıran kimse, her yapılan işten bu siteye belli miktar komisyon ödüyor. Site, müşterilerin web tasarımcılarla sadece kendi siteleri üzerinden iletişim kurmasını istiyor ve başlangıçta bunu şart koşuyor. Fakat uzun vadeli çalışmak istenilen web tasarımcılar, buna uymak istemiyor ve komisyondan kurtulmak için müşterilerle direkt iş yapmak istiyor. Bu şekilde komisyoncu siteyi aradan çıkarıp direkt web tasarımcıya ücretini ödemek caiz olur mu?
    Cevab: Bu bir itibar şirketidir. Komisyoncu şirketin hakkı vardır. Bu parayı site, anlaştığı tasarımcıdan her defasında alabilir. Müşteriden ise sadece ilk işte alabilir. Böyle istikbale muzaf akit olmaz. 
    22 Ekim 2020 Perşembe
  • Sual: Maden mülkiyeti kime aittir?
    Cevab: Sahipsiz arazideki maden bulanındır. Sahipli arazide arazi sahibinindir. Her halükârda dârülislâmda beşte biri devlete aittir. Bu mikdar beytülmâlin ganimet kısmına dâhildir.
    21 Kasım 2020 Cumartesi
  • Sual: Altın ucuzlarsa, kağıt para borcu, buna nispetle düşük, mesela 5000 lira, 4800 lira olarak ödenebilir mi?
    Cevab: Hayır. 5000 öder. Altın yükselirse alacaklının bu zararını tazmin lazımdır. Borçlu için bu mikdar bir alt sınırdır. Altın düşerse, borç kâğıt paranın kendisine taalluk eder.
    16 Şubat 2021 Salı
  • Sual: Bir erkek müsrif olsa, zevcesi para biriktirebilmek için, felana borcum var deyip alsa, saklasa, caiz midir?
    Cevab: Caiz değil ise de, bu para erkeğe ait olmaya devam eder. Öğrenirse helal ederse mesele yoktur. Nafaka vermiyorsa, kadın bu sıfatla alabilir veya yalan söylemeden şu bu lazım diye alabilir. O zaman kadına ait olur.
    28 Şubat 2021 Pazar
  • Sual: Marketten tavuk eti aldım ve eve gelince poşetinin açık olduğunu fark ettim. Markete götürüp yenisi ile değiştirdiler. Ancak yenisinin gramının çok az farklı olduğunu söylediler ben de kabul ettim. Caiz midir?
    Cevab: Caizdir. Rıza vardır.
    3 Nisan 2021 Cumartesi
  • Sual: Babam ile amcam ortak arsa aldı. Üzerine iki kısımlı tek katlı bir ev yaptılar. Bilahare babam üst kata bir daire yaptı. Amcam da onun üstüne bir kat yaptı. Toplam 1 giriş 2 normal olmak üzere 3 katlı bir bina oldu. Sonra babam girişteki hissesini amcama sattı. Şimdi ev eskidi. Babam ve amcam evi satmak istiyor. Satış olursa, arsa payına göre mi, binaya göre mi paylaşılır?
    Cevab: Arsada ikisi müsavi ortaktır. Bunun dışında binada müsavi olmayan ortaktır. Satıldığı zaman, amcanın iki dairesi olduğu için binadan dolayı biraz daha fazla alması hakkıdır. Satış bedeli rıza ile paylaşılabilir. Değilse, bilirkişi arsaya ve binalara fiyat biçer. Ona göre paylaşılır. Ev olmasaydı veya yıkılmış olsaydı; arsaya verilen para müsavi olarak ikiye bölünürdü.
    5 Temmuz 2021 Pazartesi
  • Sual: Varant caiz midir?
    Cevab: Varant usulünde, yatırım enstrümanları vardır. Bunlar belli bir hisse senedinin, endeksin ya da pamuk, petrol, altın, gümüş gibi emtiaların fiyatlarına göre artıp azalmaktadır. Artış azalış oranları hisse senedine göre çok daha fazladır. Hisse senedi bir günde en fazla %10 yükselirken, varantlar %300-400 gibi yükselişler yapabilmektedir. Tabii ki aynı şekilde düşüş riski de hisse senedine göre çok daha fazladır. Alım ve satım varantı diye iki türlüdür. Alım varantları, bu varantın dayanak varlığı olan hissenin ya da petrolün fiyatıyla doğru nispette iken, satım varantları ise ters nispetlidir. Misal, petrol satım varantı almışsa, petrolün düşmesini ister ki varantı yükselsin. Fakat bu varantların vadesi de bulunmaktadır. O vadenin sonunda, dayanak varlık olan hisse ya da petrol fiyatı başta hedeflenen fiyata ulaşmamışsa, varantın değerinin sıfırlanma hâli bahis mevzuudur. Ama daha ziyade vadenin sonu beklenmeden hisse senetleri gibi gün içinde alınıp satılmaktadır. Hisse senedinden farkı, vadesinin bulunmasıdır. Hisse senedi alıp satmak için söylenen her şey burada da caridir. Bunda garer bulunan satışlar da vardır. Garer bulunan satış caiz değildir.
    29 Ağustos 2021 Pazar
  • Sual: Bir kimse tarlasını birine verse, öbürü de bitki fidesi ekse, işçiliği de müsait olan yapsa, hasat zamanı kârı müşterek bölüşmek üzere anlaşmaları caiz olur mu?
    Cevab: Ağaç dikip yetiştirmek üzere şirket olmaz. Fideler toprak sahibinin olur. Çalışana ücret verilir. Ağaç değil de, ekin ekilecek olsa, müzaraa şirketi kurulur. Tarlayı kiralamak gibidir. Müzaraanın şartlarına riayet etmek icap eder. Müzaraa şirketi, harman yapılan şeyleri yetiştirmek için, tarla yani toprak birinden, işçilik diğerinden olmak ve mahsulü sözleşilen nispette paylaşmak üzere, 2 kişi arasındaki şirkettir. Ziraat şirketi, İmam-ı Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre şu şartlarla yapılır:

    1 — Tarla ziraate elverişli olmalıdır.

    2 — Şirket kuranlar, Müslüman, âkıl ve bâlig olmalı.

    3 — Şirket müddeti belli olmalıdır.

    4 — Tohum kimden olacağı belli olmalıdır.

    5 — Tohumun cinsi belli olmalıdır.

    6 — Tohum vermeyenin mahsulden alacağı yüzde miktarı belli olmalıdır.

    7 — Ortaklardan birine, mahsulden belli bir miktar veya tarlanın muayyen yerinden ayrılmayacaktır.

    8 — Tarla sahibi, tarlayı şerikine teslim edecektir.

    9 — Mahsul, tohumluk olarak bir miktar ayrılmadan taksim olunacaktır. Mahsulün uşrunu, taksimden önce ayırmağı şart etmek caizdir.

    10 — Mahsulün tane kısmı taksim edilecek, saman taksim edilecek veya tohum sahibinin olacaktır.

    11 — Tarladan alınan mahsulü taşımak, biçmek, harman etmek, savurmak masrafları, taksimden önce ayrılır. İşçilik yapan şerike ait olmak da caizdir.

    12 — Mahsulü almadan önce yapılan masraflar, işçilik eden şerike ait olacaktır.

    13 — a) Tohum, toprak sahibine, öküz veya makina ise, çalışana. b) Tohum ve öküz veya makina, çalışana. c) Tohum ve öküz veya makina, tarla sahibine olmak caizdir.

    14 — a) Öküz veya makina, toprak sahibine, tohum ise çalışana. b) Tarla sahibi çalışıp, tohum ve öküz diğer şerike. c) İş ve öküz, tarla sahibine, yalnız tohum diğer şerike caiz değildir.

    Bu maddelere uymayan şartlar şirketi bozar ve mahsulün hepsi, tohum sahibinin olup, diğerine ücret verilir. Ücreti, şartnamedeki hissesini aşamaz. Bütün bunlara riayet zor ise, tarlayı kiraya verir; mahsul, ekene ait olur; tarla sahibi, mahsulün yarısını ücret olarak tayin edebilir; işçilik şart edilmez; kim müsaitse gönüllü yapar.

    29 Ağustos 2021 Pazar
  • Sual: Bir arkadaşım yeni açacağı mağazaya ortaklık teklif etti. Her ay muayyen bir kâr verecek. Ortaklıktan çıkmak istersem, bir ay zarfında verdiğim parayı geri alabileceğim. Bu ortaklık bedeli mukabilinde arkadaşımın dairesine ipotek koydurabilir miyim?
    Cevab: Ortak olmak câizdir. Elde edilecek kâr yüzde olarak kararlaştırılır; miktar olarak değil. Ortaklar istediği zaman ortaklığı bozabilirler. Bu takdirde koyduğu sermayeyi geri alır. Kâr ve zarara ortaktır. Mutlaka kâr taahhüt edilemez. Ortaklık karşılığı rehin yapmak caiz değildir. Çünkü koyduğunuz sermaye, alacak değildir.
    10 Ekim 2021 Pazar
  • Sual: Satıcı sattığı malın kusurunu bilmese dahi sattığı maldaki kusurlardan mesul müdür?
    Cevab: Evet. Ayıp muhayyerliği vardır. Alıcı geri verebilir.
    10 Ekim 2021 Pazar
  • Sual: Süt bankası caiz midir?
    Cevab: Yeni doğan çocuklara anne sütü olmadığı veya kafi gelmediği zaman verilmek üzere süt bankası kurmak caiz değildir. Burada birkaç mesele vardır. Süt bankasında toplanan sütler, parayla satın alınıyorsa, bu caiz değildir. Zira insanın uzvu satılamaz ve zaruretsiz kullanılamaz. Eğer buna rağmen süt verilmişse, bundan süt akrabalığı doğar. Süt verilen şahıs, süt emdiği kişinin mahremi olur. Evlenme yasağı doğar. Eğer bu kaydedilmezse, ileride büyük problemler meydana gelir. Yeni doğan çocuğa, herhangi bir kadının süt vermesi caizdir. Bu kadının ismini kaydetmelidir. Süt veren kadın da emzirdiği çocuğun adını kaydetmelidir. Osmanlılar zaruretsiz süt kardeşliği tesis etmez; ettikleri zaman da bunu kaydederlerdi. Süt annenin, çocuğun mahremi olması veya gayrı müslim olması dinen mahzurlu değildir. Ancak kadın, kocasından izinsiz başka bir çocuğa süt veremez.
    22 Kasım 2021 Pazartesi
  • Sual: Ahd ile vaad arasındaki fark nedir?
    Cevab: Ahd, kullanıldığı yere göre, bazen akit, bazen vaad, bazen yemin demektir. Arabamı sana satacağım deyip, satmamak, ahde vefasızlıktır. Mekruhtur. Ama karşı taraf, vaadine uymaya zorlayamaz.
    3 Aralık 2021 Cuma
  • Sual: Etour adında bir şirket vardır. Buraya para yatırılıyor. Her yaptığınız suni otel rezervasyonu için size komisyon ödüyor. Bu sistem ile para kazanmak caiz midir?
    Cevab: Şartlı tevdiat fasiddir. Yani sana şu kadar para yatırırım; sen de bana komisyon ver demek fasiddir. Komisyon neyin mukabilidir? Kâr garantisi caiz değildir. Dârülislamda caiz değildir. Ama ayrıca otelleri aldatmak vardır; darülharbde de caiz değildir.
    22 Aralık 2021 Çarşamba
  • Sual: Bir kimsenin babası ölse, tanımadığı biri gelip, babasının kendisine borcu olduğunu söylese ne lazım gelir?
    Cevab: Bir kimse ölünce, terekesinden evvela borçları karşılanır. Sonra kalan varislere geçer. Tereke yetmezse, borç düşer. Varisler, ölenin borcunu ödemek zorunda değildir. Borç için senet ve şahit lazımdır.
    5 Ocak 2022 Çarşamba
  • Sual: Ayşe’nin Fatma’ya 50 lira borcu olsa; Fatma’nın da Merve’ye 1000 lira kira ödemesi gerekse, Fatma Merve’ye 950 lira verse; Ayşe de Fatma’ya olan 50 lira borcunu Merve’ye verse caiz olur mu?
    Cevab: Merve kabul ederse havale olur, caizdir.
    5 Ocak 2022 Çarşamba
  • Sual: Bir kimse bir müteahhit ile yaptığı dairelerin maliyetinin % 75’ine mukabil müdarebe ortaklığı kursa; işçilik veya malzeme maliyetlerinde artış olsa, bu ortak hissesinin nispetini devam ettirmek için ilave para verecek midir?
    Cevab: Bu müdarebe değil, inan şirketidir. Müdarebede sermaye birinden emek diğerinden olur. Burada ikisi de sermaye koymuştur. Maliyet artsa bile ortağın hissesi değişmez; çünki evlerde hissesi vardır
    5 Ocak 2022 Çarşamba
  • Sual: Birisine, senin borcun benim borcum, dense, borç üstlenilmiş olur mu?
    Cevab: Lafın gelişi denmişse olmaz. Filancaya olan borcuna ben kefilim dese, alacaklı da kabul ederse kefil olur. Borçlu, borcunu ödemesi için bu kişiye devretse, alacaklı da kabul etse havale olur.
    5 Ocak 2022 Çarşamba
  • Sual: Almanya’da Minijob (450 euroya kadar olan) kazançta işçi belli vergilerden muaf olmasına rağmen, işveren çalıştırdığı işçi için vergi ödemesi gerekir. Pauschalbetrag (%2 sabit ödeme) usulünde işçinin dinine bakmaksızın kiliseye de ödeme yapılıyormuş. Bu %2 kısmı işveren isterse işçiye de ödetebilirmiş. Burada işçiye vebal var mıdır?
    Cevab: Vergiyi işveren ödüyor, işçi değil. İşçi ödese bile kanuni mecburiyettir, vebali yoktur. Ha devlete ödenmiş, ha kiliseye, fark etmez.
    5 Ocak 2022 Çarşamba
  • Sual: Açık arttırma ile satış caiz midir?
    Cevab: Evet. Buna bey bi’l-mezîd veya müzayede yoluyla satış denir. Satıcı malı bir fiyattan satışa arz eder. Müşteriler fiyatı arttırır. En son arttıranın elinde kalır. Resûlullah, satılan bir kölenin sahibi ile artırma üzerinde pazarlık yapmış; ama almamış, başka bir kişi bu köleyi satın alarak azat etmiştir. Demek ki arttırma şeklindeki satışta bir mahzur yoktur. Hazret-i Peygamber, bir büyük kap ile çulu açık arttırma usulü ile satmıştır. (Tirmizi, Nesai , İbn Ebi Şeybe, Müsnedü Ahmed)
    7 Ocak 2022 Cuma
  • Sual: Binalara mekanik tesisat projesi çizip parasını alıyorum. Daha sonra binalarda değişiklik oluyor ve tadilat projesi yapılması gerekiyor. Mal sahibi bu sefer projeyi başka bir mühendise çizdirmek istiyor. İlk proje benim olduğu için benden yazılı muvafakatname istiyor. Muvafakatname vermek için ücret talep edilebilir mi?
    Cevab: Evet. Hakkın devri (ferağ) için ücret almak caizdir.
    4 Haziran 2022 Cumartesi
  • Sual: %15 hissedar şirketin tüm mesuliyetini alıyor ve işletmesini yapıyor, diğer %85 hissedar şirkete gelmiyor, çalışmıyor. Sene sonu kâr taksimi nasıl olmalıdır?
    Cevab: Baştaki anlaşmaya göredir, hisseye ve çalışmaya göre değil.
    22 Temmuz 2022 Cuma
  • Sual: Hacamatçının kazancı habis midir?
    Cevab: Hacamat ile alakalı bütün rivayetlere nazar edince hacamat yaptırmanın mübah olduğu, hacamat yapan kişinin ücret almasının caiz olduğu anlaşılıyor. Hacamatçının aldığı ücretin habis olduğunu beyan buyuran hadis-i şerif hakkında çok çeşitli ihtilaflar olmuştur. Kimisi bunun önce haram olduğunu, sonradan izin verildiğini, yani nesh olduğunu söylemiştir. Kimisine göre helaldir, ama tavsiyeye şayan bir iş değildir, tayyip bir kazanç sayılmaz. Kimisine göre haram olan kan satışıdır, hacamat ücreti değildir.
    24 Temmuz 2022 Pazar
  • Sual: Bir kimse promosyon mukabili emekli maaşını bir başka bankaya taşıyabilir mi?
    Cevab: Caizdir. Bu, şartlı havaledir. Yani “maaş alacağınızı bana havale ettirirseniz, size şu kadar para vererim” demek caizdir. Çünki taraflardan birine veya üçüncü şahsa menfaati olan şart, havale gibi akidlerde caizdir.
    4 Ağustos 2022 Perşembe
  • Sual: TOKİ’den ev almak caiz midir?
    Cevab: Mevcut olmayan malın satılması ancak selem veya istisna yoluyla olur. Bunun da kaideleri vardır. Malın evsafı belli olmalıdır. Burada mebî, yani satılacak ev belli değildir. İnşaat bitince, kura ile herhangi bir ev verilecektir. Bu cihetle akid batıldır. Ayrıca semen (fiyat) başta belli olmayınca, akit fasid olur. Nitekim fiyat belli değil, ama peşinat bellidir. Evlerin fiyatı, enflasyona göre her sene zam devresinde arttılacaktır. Semen belli olsa bile, semende arttırma şartıyla satış fasid olur. Bu şart müfsiddir. Şu halde dârülislâmda böyle bir satış caiz değildir. Dârülharbde müslümanın menfaatine olduğu için caizdir.
    15 Eylül 2022 Perşembe
  • Sual: Müşterinin uygunsuz bir yere gitme ihtimali mevcutsa bunu götürmek ve alınan ücret, bir taksici için helal olur mu?
    Cevab: Olur. Hüsni zan edilir.
    1 Ekim 2022 Cumartesi
  • Sual: Bir kimse alacaklısını haberi olmadan ibra etse, yani hakkını helal etse, sonra vazgeçebilir mi?
    Cevab: Birisi alacaklısını borcundan ibra etse, borçlusu duymasa veya kabul etmese de bu ibra muteberdir. Borçlunun işitmediği veya işitse bile kabul etmediği ibrayı, o mecliste veya sonra iptal edebilir, yani ibradan dönebilir. Ama karşı taraf ibrayı kabul etse, ibra eden o mecliste daha ayrılmadan vazgeçebilir. (İbn Abidin, Hibe bahsi sonu) Zuhayli, bunun kazaen böyle olduğunu, diyaneten olmadığını söyler. Yani bir kimse ibrasından dönerse, mahkemede alacağını artık talep edemez, ama dinen alacağı devam ettiği için alabilirse alır. Bunu, ibradan dönen, sonradan dava açamaz ibaresinden çıkarmış olmalıdır. Şâfii mezhebinde kazaen de diyaneten de böyledir. Mâlikî mezhebinde bu hususta iki kavil vardır. (El-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletuhu)
    22 Ekim 2022 Cumartesi
  • Sual: 2 gram altın verip 1.75 gram altın ve 0.25 gram altının da parasını vermek caiz midir?
    Cevab: Caizdir. Normalde altının altınla mübadelesinde iki tarafın da ağırlığının aynı olması lazımdır, aksi takdirde faiz olur. Ama burada 2 gram alınırken mukabilinde 1.75 gram altın ve 0.25 gram altının mukabili para verilecek şekilde pazarlık yapılırsa, semenin vasfı değişmiş olur. Yani altın, altınla değil, altın, altın ve para ile değiştirilmiş olur.
    29 Kasım 2022 Salı
  • Sual: Baba oğluna arsa bağışlasa, oğlu da ev yaptırsa, baba bağışından dönebilir mi?
    Cevab: Bina yaptırmış olmasa da dönemez. Çünki yakınlar arasında hibeden rücu sahih değildir.
    9 Aralık 2022 Cuma
  • Sual: İnternet üzerinden sipariş vererek alış veriş yapmak caiz midir?
    Cevab: Caizdir. Zira internet irtibatı bir meclis birliği hasıl eder.
    25 Ocak 2023 Çarşamba
  • Sual: Patronum ve annesi bana hediyeler almıştı. Fakat yaptığım hata yüzünden bana kızıp bütün hediyeleri haram ettiler. Ben o hediyeleri kullanırsam haram olur mu?
    Cevab:

    Kişi verdiği hediyeyi geri alabilir. Haram ettik demeleri, geri istediklerine delalet eder. İade etmeniz icap eder. Almazlarsa haram etmeleriyle haram olmaz.

    9 Nisan 2023 Pazar
  • Sual: Bir kadın, kocasının verdiği harçlıkla anne ve babasına hediye alabilir mi?
    Cevab:

    Mülküdür. İstediği gibi harcayabilir.

    5 Mayıs 2023 Cuma
  • Sual: Borsa caiz değilse Müslümanların halifesi Sultan Abdülhamid neden borsada muamele yapmıştır?
    Cevab:

    Şahıslar dinde ölçü olamaz. Borsanın çeşitleri vardır. Sultan Hamid’in, zamanında vekili marifetiyle muamele yaptığı borsa, Londra ve Paris’teki (yani darülharbdeki) buğday gibi menkul mallar borsasıdır. Bunlar bugünki borsalardan farklıdır.

    31 Mayıs 2023 Çarşamba
  • Sual: Kredi kartından bir başkasının kartına para gönderilirse % 2 komisyon ücreti alınması caiz midir?
    Cevab: Muamele masrafıdır, caizdir.
    25 Temmuz 2023 Salı
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • TR
  • EN
© 2019
  • Anasayfa
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder