Sual: Fıkıh kitaplarında (Semen, para tayin edilince, sahih olan sözleşmelerde teayyün etmez. Yani söz kesilirken tayin edileni vermek lazım değildir. Misli, benzeri verilebilir. Mehirde, nezirde [adakta] ve vekil yapmakta da teayyün etmez. Emanet, hibe ve sadaka vermekte, şirkette ve gaspta teayyün eder. Mebi her zaman teayyün eder) deniyor. Mehirde 11 Reşat altını vermeyi taahhüt etmiştik. Şimdi onun yerine, o değerde başka mal, TL, Dolar, Euro vesaire verebilir miyiz?
Cevab: Satış akdinde semenin (satılan mal karşılığı ödenecek meblâğın) cinsi söylenmedi ise, söz kesilirken orada kullanılan semen anlaşılır. Burada, piyasadaki paraların mâliyeti (hakikî kıymeti) ve râyici (geçer kıymeti) müsâvi ise, bey’ sahih olur. Müşteri hangi parayı isterse verebilir. Geçer kıymetleri farklı ise, en yükseğini verir. Geçer kıymetleri aynı olup, mâliyetleri farklı ise, cinsi, sıfatı söylenmezse, bey’ fâsid olur. Suriye’nin sınıra yakın kısımlarında Türk lirası geçmektedir. Haleb’de şu kadar lira üzerinden akid yapılsa, Suriye veya Türkiye lirası diye açıklanmasa, hangisinin geçer kıymeti fazla ise o verilir.
Semenin cinsi söylenmiş ise, teayyün ettiğinden başka semen verilemez. Reşad altını üzerine pazarlık edilmişse, İngiliz altını verilemez.
Semen, sahih akidde tayin edilince, teayyün etmez. Yani söz kesilirken tayin edileni vermek lâzım değildir. Misli, benzeri verilebilir. “Bu elimdeki 100 lirayla şu malı aldım” diye akid yapılsa, sonra bu parayı cebine koyup, mislini, benzerini verebilir. Semenin kendi tayin edilince, teayyün etmez ise de, cinsi, mikdarı ve vasfı tayin edilince, teayyün ederler. Yani bu cins, mikdar ve vasfı taşımayan semen verilemez. 100 lira demişse 100 dolar veremez. 11 Reşad altını demişse 11 Aziz veya bu kıymette para veremez.
Söz kesilen semen, örfe uyulup, bozuk para olarak da verilebilir. Meselâ 20 mecidiyye diye pazarlık olunduğunda, yirmilik yerine onun bozukluğu olan onluk ve beşlik verilebilir.
Semen, para olmayıp mal ise, hatta altın veya gümüşten işlenmiş eşyâ ise, pazarlıkta tayin edilince, mebî gibi teayyün eder. Satış da, mukâyada (trampa) satışı olur. Yani o malı aynen vermek gerekir. Meselâ müşteri, bir gümüş kaşığı gösterip, “Şu kaşık ile bu horozu satın aldım” dese, kaşığı vermesi lâzımdır. Aynı ağırlıkta, aynı şekilde ve aynı kıymette başka gümüş kaşık veremez. Çünki semen para değil de mal olup, alıcı tarafından tayin edilmiştir, dolayısıyla teayyün etmiştir.
Semen, fâsid satışta, sarf satışında, emânet, şirket ve vekâlette, kirâ bedelinde, hibede, zekât, sadaka ve satın alma vekâletinde ve gaspta tayin edilince, teayyün eder. Meselâ emânetçi, emânet bırakılan parayı aynen geri vermekle mükelleftir, geri verirken mislini veremez. Telef oldu ise, mislini değil, kıymetini öder. Satın alma vekili, mal sâhibinin verdiği parayı kendi için kullanamaz. Kullanırsa, vekilliği bozulur. Bir altın lira gasp eden, bunu aynen öder. Bu yok ise, benzerini veremez, kıymetini öder.
Mehrde ve nezrde ve vekil yapmakta da teayyün etmez. Vekile 100 lira verip “Git şu parayı felancaya ver ve kendisini vekil ettiğimi söyle. Bana şu evsafta bir at alsın” dese, o kişi de bu parayı cebine koyup, vekile aynı mikdarda kendi parasını verebilir. “Şu koyunu kesmek nezrim olsun” dese, başka bir koyunu kesebilir. “Bu elimdeki 11 Reşad altını mehr olmak üzere nikâhladım” dese, başa 11 Reşad altını verebilir.
Netice itibariyle mehr pazarlığı yaparken 11 Reşad altını söz kesilmiş ise, 11 Reşad altını vermek icab eder. 11 Aziz veya bunun kıymeti kadar para, döviz verilemez. Ama nikâh yapılırken belli 11 Reşad altını mehir olarak gösterilse idi, teayyün etmeyeceğinden sonradan bunu değil de başka 11 Reşad altını vermek câiz olurdu. Mehrde teayyün etmez demek bu demektir. Karşı tarafın rızası varsa, başka şey verilebilir.
5 Ağustos 2010 Perşembe