Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • Aktüel
    • Akademik
    • English
    • Arabic
    • Diğer Diller
  • Programlar
    • Televizyon
    • Radyo
    • Youtube
  • Yazışmalar
    • Tüm Sualler
    • Sual Başlıkları
    • Sual Gönder
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder

Sual Başlıkları

“Sultan Abdülhamid”

için arama neticeleri gösteriliyor
  • Sual: Üç tarihçinin katıldığı bir televizyon programında Sultan II. Abdülhamid’in 12 tane zevcesi olduğu, böylece şer’î hukukun getirdiği 4 tahdidinin aşıldığı söylendi. Böyle bir şey mümkün olabilir mi?
    Cevab: Osmanlı padişahları hür kadınlarla değil, cariyeleriyle, yani kadın köleleri ile evlenirdi. Bunun için nikâh gerekmez, çünki kendi mülküdür. Bir sayı tahdidi de yoktur.
    Son devirlerde, aslı hür veya müdebber, yani âzâdı vasıyet edilmiş olma ihtimaline binâen veyahud meşru olarak taksim edilmemiş ganîmetten alındığı bilinen câriyeler için, zinâ tehlikesini bertaraf etmek üzere, efendinin kölesiyle nikâh kıymasının iyi olacağını ulemâ ifade etmiştir. Buna nikâh-ı tenezzühî denir.
    Osmanlı Devletinin son zamanlarında, Sultan Abdülmecid zamanında köle ticareti yasaklandığı için, saraya kâfi mikdarda câriye gelmez oldu. Bu sebeple saraya Kafkasyalı kavimlerden hür kızlar alınıp yetiştirilmeye başlandı. Bu kızlar harem hizmetlerinde bulunduğu gibi, müsait olanları padişah ve şehzâdelerle evlendirilirdi. Bunlarda şeriatın aradığı 4 tahdidine riayet edilmesi mecburî idi. 
    Sultan II. Abdülhamid’in kayıtlara göre 16 defa evlendiği görülüyor. Bunlardan bir kısmı câriyedir. Mamafih bunlarla nikâh-ı tenezzühî yapılmıştır. Bunların diğer kısmı Kafkasyalı hür kızlardır. Bunlarla normal nikâh akdedilmiş; şer’î hukukun 4 tahdidine de riayet olunmuştur. Padişahın hiçbir zaman 4’ten fazla zevcesi olmamıştır. Yeni bir hanımla evleneceği zaman, öncekilerden bir tanesini boşamaktadır. Bu kadın çocuğu varsa sarayda yaşamaya ve unvanlarını taşımaya devam etmektedir. Sultan Abdülhamid’in zevcelerinden Behice II. İkbal’in verdiği bu malumatı kendisini görüp bizzat işitenlerden dinledik.
    Bu izahat gayet makuldür. Çünki şer’î hukuka göre bir kadının boşandığını duymaması, boşamanın sıhhatine tesir etmez. Yani kadın boşandığını duymasa da boşama muteberdir; ancak kadın nafaka gibi zevcelik haklarını taşımaya devam eder. Netice itibariyle padişah, hukuk kaideleriyle muhataptır. Bir erkeğin 4 kadından fazla evlenmesi batıldır. Aynı zamanda suçtur. Böyle bir evlilik, resmî kayıtlara geçirilemez. Bu kadın mirasçı olamaz. Nafaka alamaz. Bu birleşmeden doğan çocuklar da hukuken tanınmaz. Şer’î hukuku ve saray geleneklerini iyi bilmeyenler, karşılaştıkları hâdiseler karşısında hayrete düşmekte ve bunları analiz edemeyerek esaslı hatalara kapılmaktadır.
    9 Haziran 2011 Perşembe
  • Sual: Sultan II. Abdülhamit'in cuma selâmlıklarında kendi yerine İsmet Bey'i görevlendirmesinin sebebi nedir?
    Cevab: Sultan Hamid birkaç defa bronşit, zâtürree ve böbrek sancısı gibi ağır rahatsızlıklar geçirdi. Bu zamanlarda Cuma selâmlığına çıkmamasının, bazı mahzurlar doğuracağını ve yanlış düşüncelere yol açacağını düşünerek, çok itimat ettiği sütkardeşi ve Esvabçıbaşı İsmet Bey'i yerine geçirerek merasimleri ifa ettirdi. Hâdise bundan ibarettir.
    8 Aralık 2011 Perşembe
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid’in dinî hocası veya manevî şeyhi var mıydı? Varsa hangi tarikata mensup idi? Bir ara Seyyid Fehim Arvasî ile görüştüğünü işittim. Yoksa Nakşî miydi?
    Cevab: Sultan II. Abdülhamid'in Şâzelî Şeyhi Trabluslu Zâfir Efendi'ye mensup olduğu bilinen bir keyfiyettir. Zâfir Efendi’ye Yıldız aykınında bir tekke tahsis etmiştir. Şeyhin kabri de buradadır. Vefatından sonra Kâdirî şeyhi Halebli Ebulhüdâ Efendi'nin sohbetinde bulunmuştur. Daha evvel Nakşî meşâyihinden Gümüşhanevî Ziyaeddin Efendi'nin sohbetlerinde de bulunduğu malumdur. Seyyid Fehim Arvasî, hacca giderken İstanbul'a uğramış, padişah tarafından kabul edilip iltifat görmüş, kendisine İstanbul'da bir tekke bile teklif edilmiştir. Netice itibariyle Sultan II. Abdülhamid Şâzelî tarikatına mensup idi. Aynı zamanda Kadirî ve Nakşî meşrebli olduğu anlaşılıyor.
    10 Ocak 2012 Salı
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid devrinde şark vilâyetlerinde mektepler kurulduğunu biliyoruz. Bu devirde İngilizlerin Şâfiî Arapları, “Halifeler Kureyş’tendir” hadis-i şerifini kullanarak Osmanlı hilâfetine karşı kışkırtması tehlikesine binaen, padişahın Şarkta Hanefîleştirme siyasetini başlattığı iddiası doğru mudur?
    Cevab: Sultan Abdülhamid devrinde memleketin her yerinde halkın irfanını arttırmak ve devletin ihtiyacı olan memurları yetiştirmek maksadıyla mektepler kuruldu. Bunlar din mektepleri değildir. Dinî sahada medreseler hâlâ faaliyettedir. Şark’taki medreseler, yakın zamana kadar Şâfiî mezhebine göre tedrisata devam etmiştir. Eğer bu iddia doğru olsaydı, bugün Şarkî Anadolu’da tek bir Şâfiî’nin bulunmaması gerekirdi. Bahsettiğiniz hadis-i şerifi kullanarak İngilizler Araplar arasında propaganda faaliyeti yürütmek istemişler; ama bizzat Arab âlimleri buna karşı çıkmıştır. Hem hadis-i şerif kışkırtıcılık bakımından mezhepler üstüdür. Yani gerekirse bir Hanefî veya Mâlikî’yi de kışkırtabilir. Üstelik Osmanlı ülkesindeki Müslümanların yarıdan fazlası Hanefî mezhebi dışındaki üç mezhebe mensup iken, böyle bir teşebbüs akıl alacak iş değildir. Hanefî, Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezhebi Ehl-i sünnetin dört koludur. İnançları aynıdır. Burada kasdedilen belki Şiîlerdir. Yahud şu olabilir: Hanefî mezhebinde halife fâsık bile olsa vazifeden alınamaz. Şâfiî mezhebinde alınır. Belki İngilizler bunu kullanmak istemiştir. Fakat Sultan Abdülhamid için fâsık vasıflandırmasına da doğrusu kimse inanmaz. Halifenin meşruluğu için mezheb mühim değildir. Bu iddialar, İslâm inanç sistemini ve mezhebler tarihini iyi bilmemekten kaynaklanıyor zannederim.
    15 Mayıs 2012 Salı
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid'in denge siyaseti malumdur. Ama bu siyasette Almanlara yakınlık göstermek gerekli miydi? Bu yakınlaşma İngilizleri Osmanlı Devleti’ne karşı soğutmuş olabilir mi?
    Cevab: Sultan Hamid, İngiliz, Fransız, Alman ve Rus bloklarına eşit mesafede yakınlık göstermiş, İngilizlerle ve Ruslarla hep iyi geçinmiş, onlara karşı koz olarak Almanlarla yakınlık kurmuştu. Sultan Mahmud da İngilizleri hizaya getirmek için Ruslara yanaşırdı. İttihatçılar bunun dozunu ayarlayamadı. İngilizlerin yüz çevirmesine sebep oldu. Bu yakınlıkların dozu ayarlanamazsa, zararlı olabilir. Adnan Menderes’in Amerika’ya karşı Rusya’ya yakınlaşması, İngiltere’ye karşı Irak’ın Arab birliği politikasını desteklemesi, iktidarına ve canına mâl oldu. Kıbrıs’ta Makarios’un Amerika’ya karşı nisbet olarak Rusya’ya yanaşması, 1974’te Nikos Sampson darbesine ve Kıbrıs’ın işgaline sebebiyet verdi.
    23 Nisan 2013 Salı
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in hal’inden önce tahttan indirileceğini sezip, devletin Avrupa bankalarındaki gizli hesaplarında yatan paraları alıp yeni bir hafiye teşkilatı oluşturup, 4 üst düzey hafiyeyi Avrupa’ya gönderdiği doğru mudur? Eğer doğru ise şu an bu teşkilat aktif midir?
    Cevab: Hayal mahsulüdür.
    21 Haziran 2014 Cumartesi
  • Sual: Sultan II.Abdülhamid tahttan indiğinde Osmanlı Devleti’nin sınırları kaç km2 idi?
    Cevab: Asya’da 3.582.112 km2; Afrika'da 5.213.180 km2 ve Avrupa'da 333.588 km2 olmak üzere cem'an 9.129.880 km2.
    8 Temmuz 2015 Çarşamba
  • Sual: Bir gazete yazarı "Batılılaşma Mikrobu" başlıklı yazısında, "Abdülhamid dindar ve İslâmcılık siyaseti izleyen bir hükümdardı. Fakat medreseyi yüzüstü bırakıp modern hukuk fakültesini açtıran, orada geleneksel fıkhın yanında Avrupa kanunlarını ve Roma hukukunu okutturan odur. Fıkıh hükümlerinin aksine, şahitlikte kadın­erkek ve Müslüman olan­olmayan eşitliğini getiren usul kanunlarında onun imzası vardır. Şer'iye mahkemelerine dokunmadan seküler nizamiye mahkemelerini ülkeye yayan da odur. Niye? İhtiyaç olduğu için ve bu ihtiyacı geleneksel fıkıh ve medrese karşılayamadığı için." Bu ifadeye ne söylenebilir?
    Cevab: Benim Osmanlı Mahkemeleri kitabımda tafsilat veriliyor. Evet, hukuk fakültesini açtı, çünki gayrı müslim vatandaşlardan hâkim ve memurlar vardı. Bunlar ise medreseye alınmıyordu. Hukuk nosyonu kazanmaları gerekiyordu. Hukuk mektebini ilk kuran Sultan Abdülaziz’dir. Hukuk fakültesi de en az medrese kadar şer'îdir. Şer'î devletin bütün müesseseleri şer'îdir. Fakülte müfredatı fıkıh dersleriyle doludur. Usul kanunlarında şahitlik meselesi ise Mecelle’ye atıf yapıyor. Yani şeriata göredir. Bunun hiç bilinmediği anlaşılıyor. Nizamiye mahkemeleri 1840'da kuruldu. Şer'î olduklarını, yani şeriata aykırı olmadıklarını Ahmed Cevdet Paşa yazdığı bir risâlede izah etti. Mahkeme sistematizasyonunun şeriatla alakası yoktur. Hükümdar dilediği gibi mahkeme kurar. Önce ve onun zamanında fıkıh tam aksamıyla tatbik edilmiştir.
    1 Eylül 2015 Salı
  • Sual: Sultan Hamid devrinde niçin Mızraklı İlmihal, Kısas-ı Enbiya, Mukaddime, Evliya Çelebinin meşhur Seyahatnâmesi gibi dinî hüviyetli ve muteber kitaplar, sansüre uğramış veya yasak edilmiştir?
    Cevab: Acem matbaalarının ruhsatsız olarak bastığı kaçak kitaplar, içlerinde fahiş baskı hataları olduğu için yasaklanmış ve yakılmıştır.
    13 Ocak 2016 Çarşamba
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid'i doğru anlamak cihetinden hangi kitapları tavsiye edersiniz?
    Cevab: Sultan Hamid hakkında taraftar ve muhaliflerin çok eseri vardır. Çoğu sübjektiftir. Bu mevzuda çok kitap okuyup bir sentez yapmalıdır. Yılmaz Öztuna’nın Türkiye Tarihi’nin 12. Cildi; İsmail Hami Danişmend’in kronolojisinin 4. cildi; İbnüleminin Son Sadrazamlar kitabındaki alakalı bahis; Ayşe ve Şadiye Sultanların hatıraları ile "Behice Sultan'la Altı Ay" okunabilir. Sonra bu mevzuda yazılmış hususi kitaplara geçebilirsiniz.
    18 Nisan 2016 Pazartesi
  • Sual: Sultan Abdülhamid devrinde hiç toprak kaybedilmediği doğru mudur?
    Cevab: Sultan Hamid'in saltanatının ilk yıllarında iktidar Mithat Paşa ve avanesinin elindeyken 1877 Osmanlı Rus Savaşı çıktı. Mağlubiyetle biten bu harb neticesinde imzalanan anlaşmalarla, çok toprak kaybedildi. Bunlarda Sultan Abdülhamid'in bir rolü yoktur. 1878’de iktidarı eline aldı. 1908’e kadar tek elden memleketi idare etti. Onun zamanında savaş ve toprak kaybı olmamıştır.
    12 Haziran 2016 Pazar
  • Sual: Bir yazınızda İslâm hukukuna en uygun idare şeklinin meşrutiyet olduğunu yazmışsınız. O devrin neşriyatından da anladığımız üzere Mustafa Sabri Efendi, Elmalılı Hamdi, Said Nursi, Manastırlı İsmail Hakkı gibi simalar da bu fikirdedir. Şu halde Halife Sultan II. Abdülhamid neden meşrutiyete karşı idi?
    Cevab: Hakkında kitap yazılacak bir meseleye burada cevap vermenin kolay olmadığını takdir edersiniz. Bunların istediği meşrutiyet farklıdır. Avrupaî bir meşrutiyettir. Parlamentonun, hükümdarın salahiyetlerini tahdit ettiği bir konstütüsyonel monarşidir. İslâm hukukuna uygun olan meşrutiyet bu değildir. Halife, şer’î kanunlar ve maslahat prensibi çerçevesinde icraatta bulunursa, buna meşrutiyet denir. Sultan Abdülhamid devri gerçek manada bir meşrutiyet idi. Sultan Abdülhamid meşrutiyete karşı değildi. Kanun-i Esasî’yi ilan eden padişah odur. Ama sonra bunun memlekette yürümediğini, din ve millet düşmanlarının oyunlarına alet olduğunu gördü ve bundan uzak durdu. Bu şahsiyetlerin, o zamanın icaplarını idrak etmeleri, kabiliyetleri nisbetinde olabilmiştir. Bazısı cumhuriyeti bile müdafaa etmiştir.
    28 Ağustos 2016 Pazar
  • Sual: Sultan II.Abdülhamid’in zamanında rakı fabrikasının açılmasına izin verildiği doğru mudur?
    Cevab: Gayrımüslimlerin içki içmesi, imal etmesi ve alıp-satması caizdir. Bunların açılmasına da hükümet izin verir.
    19 Şubat 2017 Pazar
  • Sual: Bir yerde okuduğuma göre, “Sultan Hamid, Jön Türklerin siyasî taleplerini zamanında dikkate alsaydı; 1908 ihtilaline gerek kalmazdı ve tahtını da kaybetmezdi. Ne dersiniz?
    Cevab: Hâdise bu kadar basit midir? Sultan Hamid bu talepleri kabul etseydi, çözülme daha evvel olurdu kanaatindeyim. Çünki maksad sadece parlamento değil; başka bir zümrenin hâkimiyetini kurmak ve emellerini gerçekleştirmekti.
    6 Mayıs 2017 Cumartesi
  • Sual: Bir tarihçi, Sultan Abdülhamid’in, Siyonistlerin Filistin için vaad ettiği parayı az bulduğundan dolayı kabul etmediğini söyledi. Ne dersiniz?
    Cevab: Kitaplar böyle demiyor. Bu doğru olsa bile, onları oyalamak için veya alay etmek için söylemiştir.
    6 Mayıs 2017 Cumartesi
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in annesi Tirimüjgan Sultan Ermeni mi, Çerkes midir?
    Cevab: Bir gayrımüslimin halife sarayında ne işi var. Tirimüjgân Kadınefendi, saraydaki hanımların hemen hepsi gibi Çerkez asıllıdır. Şapsığ kabilesindendir. Sultan Hamid’den yüz bulamayarak yurt dışında aleyhinde kitaplar yazan Ahmed Saib, güya halkın gözünden düşürmek maksadıyla Sultan Hamid’in annesinin Çandır adında Ermeni bir kadın olduğunu yazmıştır. Şu kadar ki, Osmanlı kültüründe bir Müslümanın hangi ırktan olduğu mühim değildir. Zira insan ırkını seçemez.
    23 Mayıs 2017 Salı
  • Sual: M. Akif’in câmide çok ağlayan birini gördüğü, bu kişinin Sultan Hamid zamanında askerlikten ayrıldığı için rüyasında Peygamber Efendimizi görerek, Sultan Hamid’e atfen, ‘Senin istifa ettirdiğini, biz de istifa ettirdik’ dediği hâdise gerçek midir?
    Cevab: Hâdise, başka bir menkıbenin, uyarlanmış hâlidir. Akif taraftarlarının, Sultan Hamid düşmanlığın güya nâdim olduğunu göstermek için tertip ettiği bir hâdise olduğu çok açıktır. Menkıbe, Halife Harun Reşid zamanında, ibadetle meşgul olmak üzere, halifenin istememesine rağmen memuriyetten istifa eden birinin gördüğü rüyaya dairdir. Yerine geçen Müslümanlara zulmettiği için, rüyasında Peygamber Efendimiz kendisinden yüz çevirmiş ve halifeye senin istifasını kabul ettiğin kimsenin biz de istifasını kabul ettik buyurmuş; o da gidip istifasını geri almıştır.
    23 Mayıs 2017 Salı
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in hacda görüldüğü doğru mudur?
    Cevab: Sultan Abdülhamid ve hiç bir Osmanlı padişahı hacca gitmemiştir. Hac, padişahlara farz değildir. Vekil gönderirler. Bir hatıratta böyle yazıyorsa da, rüya olsa gerektir.
    14 Ağustos 2017 Pazartesi
  • Sual: Sultan Abdülhamid devrine ait hatıralarını yazan Tahsin Paşa’nın ırkı nedir? Cumhuriyetten sonraki akıbeti nasıldır?
    Cevab: Irkı malum değildir. 1908’de sürgün edildi. Cumhuriyetten sonra inzivaya çekildi. Hatıralarını gazetede tefrika etti. 1930'larda vefat etti.
    23 Kasım 2017 Perşembe
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid tarafından 1906’da Mustafa Kemal’e Mecidiye nişanı verildiği doğru mudur?
    Cevab: Evet. Beşinci rütbeden. Rutin bir tatbikattır. Resmî vazifeli herkese verilir. Nişan verme salahiyeti padişaha aittir. Ama kendisi vermez; hükümet sırası gelene yollar.
    28 Aralık 2017 Perşembe
  • Sual: Seyyid Abdülhakim Arvasî hazretlerinin “Bu millet Sultan Aziz’in ahını çekiyor, Sultan Hamid’e daha sıra gelmedi” dediği rivayet ediliyor. Şimdi sizce Sultan Hamid’in ahına sıra geldi mi veya geçti mi?
    Cevab: Sizce geçti mi? Sultan Aziz’i tahttan indirip öldürttüğü mahkeme kararıyla sübut bulmuş ve mahkum olmuş Mithat Paşa’nın nâmı her yerde hürmetle yaşatılıyor.
    28 Aralık 2017 Perşembe
  • Sual: Sultan Abdülhamid ve Sultan Vahideddin kravat takmış mıdır?
    Cevab: Evet. O devirde İstanbulin denilen yakalı ceket giyilmemişse, yüksek tabaka mutlaka kravat takardı.
    3 Ocak 2018 Çarşamba
  • Sual: Bazıları Sultan Abdülhamid’i 93 Harbinde savaşı saraydan idare etmeye çalıştığı için tenkit ediyorlar. Ne dersiniz?
    Cevab: Meşrutiyet devri idi. Padişahın salahiyeti elinde değildi. Harbe darbeciler girdi, sonra yüzüne gözüne bulaştırdılar. Padişah, toparlamaya çalıştı. Sonra da mağlubiyetten padişahı suçladılar.
    3 Ocak 2018 Çarşamba
  • Sual: Theodor Herzl Abdülhamid ile yüz yüze görüşmüş müdür?
    Cevab: Sitemde cevabı vardır. Hayır. Vasıta ile görüşmüştür.
    3 Ocak 2018 Çarşamba
  • Sual: Sultan Abdülhamid'e suikast tertiplendiği sırada, Şeyhülislam Cemaleddin Efendi ile birkaç dakika konuşması sayesinde padişah suikastten kurtuldu. Bu esnada ne hakkında konuşuyorlardı?
    Cevab: Hamidiye Câmii’nin imamı, câminin akan çatısının tamirini arzediyordu.
    5 Nisan 2018 Perşembe
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid in Osmanlıcı mı, yoksa İslamcı mıdır?
    Cevab: Bu gibi cereyanlar beşeridir ve hepsi zararlıdır. Sultan Abdülhamid, padişah ve halife sıfatıyla bu gibi cereyanlardan uzaktır. Zaten bir hükümdarın böyle bir cereyana mensup olması beklenmez. O, halifelik nüfuzunu kullanarak İslam birliğini müdafaa etmiş; dünya müslümanlarına faydalı olmaya çalışmıştır.
    5 Nisan 2018 Perşembe
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in Yahudi bir banker ile faiz işi yaptığı; borsa oynadığı; içki (rakı) fabrikaları kurduğu; genelevler açtığı söyleniyor. Bunları nasıl karşılamak lazımdır?
    Cevab: Sultan Hamid, Londra, Paris, Viyana gibi dârülharb memleketlerininin borsasında muamele yaparak para kazanırdı. Böylece servet elde edip, bunu dine ve millete hizmette kullanmıştır. Bu işi elbette bir banker yapacaktır. O zaman da bu işler Yahudilerin elindedir. İçki fabrikaları kurduğu ve genelev açtığı iftiradır. İçki fabrikasının açılması gayet tabiidir. Dârülislamda gayrimüslimler içki içebilirler, imal edebilirler, alıp satabilirler. Bunda bir beis yoktur. İslâmiyet buna izin vermiştir. Yasaklamak caiz değildir. Umumhaneler ise gayrı resmi olarak her zaman her devirde mevcut olmuştur. Bunu devletin engellemesi mümkün değildir. Padişahın umumhane açtığını söyleyene ancak la havle denebilir.
    15 Nisan 2018 Pazar
  • Sual: Sultan Abdülhamid, 1908 yılında isyancıları neden katletmemiştir? Bu iş en azından hata değil midir? Şer’an hangi cezalar verilebilirdi?
    Cevab: Katledememiştir; zira darbe ile gücü elinden alınmış; ertesi sene de tahttan indirilmiştir. İmkânı olsaydı, darbeyi önlerdi.
  • Sual: Sultan Hamid devrinde, memleketin yarı sömürge haline geldiği, dolayısıyla tahttan indirilmesinin iyi olduğu istikametinde görüş hakkında ne denebilir?
    Cevab: Sultan Hamid zamanında Osmanlı Devleti eski gücünden çok şey kaybetmişti. Ama yine de dünyanın en büyük 5 devletinden biriydi. Sultan Hamid, askerî ve ekonomik gücü kâfi gelmediği için, diplomatik yollarla milletlerarası dengeyi gözetmiştir. Esas 1908’den sonra memleket yarı sömürge hâline gelmiştir. Almanya, I. Cihan Harbi’ni kazansaydı, Osmanlı Devleti’nin tam bir Alman müstemlekesi olacağı kuvvetle muhtemeldir.
  • Sual: Hakiki Hamidiye Marşı hangisidir?
    Cevab: Sultan Hamit devrinde çağırılan Hamidiye Marşı bugün popüler değildir. Mehter repertuarında yoktur. Mehter marşı tarzında söylenen ve “Döşetti Hicaza” diye başlayan marş, Hamidiye Marşı değildir. Osmanlı Marşları adıyla yakın zamanda neşredilen bir CD’de Hamidiye Marşı’nın bir versiyonu çalınmıştır. Ey şehinşahı muazzam… diye başlayan sözleri bu kayıtta yoktur.
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in Hareket Ordusu önünde Hızır aleyhisselamı gördüğü ve zamanın Özbek kutbunun, “Halk zulme müstehak oldu, bu yüzden tahtı bırak” dediği şeklindeki rivayetleri nasıl anlamalıdır?
    Cevab: Padişah, tahtını elbette bırakmak istemedi. Zaten vazifesi de budur. Fakat şartlar ona buna mecbur etti. Zira elinde mukavemet edecek gücü yoktu. Etrafında sadık kimse kalmamıştı. Bunlar manevî izahlardır. Hazret-i Osman’ın içtihadına uyarak, güçlü düşmana direnmeyen Sultan Hamid’in kansız ve huzur içinde geçen idaresinden sonra memleket, siyasi idamlar, suikasdler ülkesi oldu.
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in, Arthur Conan Doyle’un eserlerini okumasının, muvaffakiyetinde ne gibi tesiri olabilir?
    Cevab: Muvaffakiyetle alakası yoktur. Zihnini dinlendirmek, istirahat etmek için okur. Mamafih bu kitaplarda zekice vak’a tahlilleri vardır. İnsan bunlardan istifade edebilir; zekâyı parlatır.
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in sigara içtiği doğru mudur? Sarayda tütüncü başı makamı var mıdır? 
    Cevab: Her ikisi de doğrudur. Tütün içmek sıhhati ve kesesi müsait olana mubahtır.
    19 Eylül 2018 Çarşamba
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in oğlu Şehzade Abdülkadir Efendi şapka takıyor muydu?
    Cevab: Abdülkadir Efendi, asi tabiatlı ve bir şehzade için alışılmadık derecede absürt bir gençti. Ancak memlekette bulunduğu müddetçe şapka giydiğine dair en ufak bir malumat yoktur. Sürgünde takmış olabilir.
    5 Ekim 2018 Cuma
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid’in çarşafı yasaklattığı doğru mudur?
    Cevab: Tam tesettürü temin etmediği ve suçlular çarşafa girip kaçabileceği için men etmiştir.
    2 Kasım 2018 Cuma
  • Sual: Halk, Sultan Abdülaziz ve Sultan Abdülhamid’in arkasında neden durmadı?
    Cevab: O zamanın şartlarında buna imkânları yoktu. Olup bitenlerden zamanında ve doğru olarak haberdar bile değildi. Haberdar olanlar da, dezenformasyon sebebiyle yanlış tevcih edilmişti. Bilenler ve gücü yetenler de yanlış tercihlerde bulunup, sonradan bunun ceremesini bizzat çektiler.
    7 Ocak 2019 Pazartesi
  • Sual: Ulu Hakan kitabında geçen Flora Kordiyle Sultan Abdulhamid Hanın şehzadeliğinde gizlice evlendiği doğru mudur?
    Cevab: Bu kitaptaki bilgilerin bazısı muteber olmadığı gibi; bu bilgi de hayal mahsulüdür.
    13 Şubat 2019 Çarşamba
  • Sual: Batum’un Bolşevik Ruslara verilmesi, Sultan Hamid’in Kıbrıs’ı desteğini almak için İngilizlere vermesine benzemiyor mu?
    Cevab: İkisi aynı şey mi, takdirinize arzedilir. Birisinde muazzam bir mağlubiyetten kurtulmak için cüz’i bir taviz veriliyor. Üstelik Kıbrıs tamamen verilmiyor, tekrar iade edilmek üzere İngilizlere üs olarak veriliyor. Buradaki memurları, İstanbul tayin ediyor. Vergisi İstanbul’a gidiyor. Vakıflar, camiler, medreseler, şeyhülislamlık tarafından idare ediliyor. Osmanlı hukuku tatbik ediliyor. Cihan Harbine girildiği için İngilizler Kıbrıs’ı geri vermeyip ilhak etti.
    22 Şubat 2019 Cuma
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in Mahmud Şevket Paşaya yazdığı söylenen bir dilekçe var. Gerçek midir?
    Cevab: Sultan Hamid'e ait olduğu söylenen bu dilekçe, daha evvel Celal Bayar’ın hatıralarında da geçiyor. Sahih olduğuna dair bir delil yoktur. El konulan paraların haklı sebeplerle el konulduğunu göstermek için uydurulmuş olabilir. Üslup Sultan Abdülhamid’e ait değildir.
    22 Şubat 2019 Cuma
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in hükümeti ve sadrazamı sembolik bir şekle dönüştürüp, nâzırlıklarda ve sadaret makamında sık sık değişiklik yaparak kimseye güvenmediği doğru mudur?
    Cevab: 1878 Rus mağlubiyeti sonrasında ipleri eline alıp, memleketi saraydan idare ettiği ve sadaret makamı ile nazırlıkları biraz pasifize ettiği doğrudur. Saraydan geçmeyen ve buranın tasvibini almayan hiçbir iş icraata sokulamazdı. Bunu biraz da mesuliyeti üzerinden atmak isteyen sadaret ve nezaretler bu hâle getirmiştir. Ancak sadrazamların ve nazırların sık sık değiştiği doğru değildir. Sultan Hamid'in sadrazamları, nazırları ve valileri ile diğer memurları çok uzun zaman vazife yapmalarıyla meşhurdur. Bazısı makamında vefat etmiştir.
    22 Şubat 2019 Cuma
  • Sual: Sultan Abdülhamid’i tahttan indirmek için Selanik’ten gelen hareket ordusunda Mustafa Kemal de var mıydı?
    Cevab: Ordunun erkân-ı harb kumandanı (kurmay başkan) idi. Hatta orduya bu ismi veren de odur. Ayrıca Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak, Refet Bele gibi nice kumandanlar bu orduda idi.
    2 Mart 2019 Cumartesi
  • Sual: 93 harbi kahramanlarından Ahmet Muhtar Paşa’nın, Abdülhamid Han’ın hal edilişinde bir payı var mıdır?
    Cevab: Padişahın tahttan indirilmesine dair kanun takririni Muhtar Paşa vermiştir. Menfi hususiyetleri daha fazladır.
    2 Mart 2019 Cumartesi
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in Türk musikisinden daha çok Batı müziğinden hoşlandığı doğru mudur?
    Cevab: Hoşlanıp hoşlanmadığını bilemeyiz. Ama Türk musikisi minör, Batı musikisi majör olduğu için birincisinin gam verdiğini söylemiştir. Hânedanın hemen her mensubu gibi, müzik kültürü vardı.
    19 Mart 2019 Salı
  • Sual: “100 gram aklın 90 gramı Abdülhamid Han’da, 5 gramı bende, 5 gramı da diğer siyasilerdedir” sözü Bismarck’a mı aittir?
    Cevab: Hiç bir sahih kaynakta görmedik.Bismarck'a dair çok kitap neşredilmiştir: Gedanken und Erinnerungen (Fikirler ve Hatıralar) 3 cilttir. Türkçeye de çevrilmiştir. Die politischen Reden des Fürsten Bismarck (Bismark'ın siyasi konusmalari). Bismarckbriefe (Bismarck'ın mektupları) İlk eser kendine aittir. Ayrıca Bismarck'a ait ne kadar eser, hatirat vs varsa Gesammelte Werke adıyla 2004-2014 arasında 9 cilt halinde tab edilmiştir. Hiç birinde geçmiyor. Hatta Sultan Hamid tek bir yerde geçiyor: Gedanken und Erinnerungen. 1. cilt, 510. sayfada. O da Rusya‘nın Karadeniz ve Boğazlar üzerindeki emellerinden bahsediliyor. Şahsı ile alakalı hiç konuşmamış, ne menfi ne müsbet. Osmanlı için müstakil başlık bile açmamış. Rusya kısmında geçiyor. Uydurmaya benziyor. Bismarck bunu söyleyecek biri değildi. Mütekebbirdi. Sultan Hamid’e de pek sıcak bakmazdı. Hatta Almanya ile Osmanlı Devleti’nin ittifakını önlemek için çalışmıştır. Sultan Hamid, ustaca bir manevra ile Kayzer ile bunun arasını bozmuştur. Belki bunu öğrenip, padişahın zekâsını takdir etmiş olabilir.
    19 Mart 2019 Salı
  • Sual: İslam Ansiklopedisi’nde Sultan II. Abdülhamid maddesinde şöyle bir cümle geçiyor: “Anne sevgisinden mahrum oluşu, babasının kendisine karşı soğuk davranması onu çocuk yaşından itibaren yalnızlığa mahkûm etmiştir.” Doğru mudur?
    Cevab: Annesi Tirimüjgân Kadınefendi, oğlu 10 yaşında iken vefat etmişti. Sonra babası kendisini çocuğu olmayan zevcelerinden Perestu Kadınefendi’ye verdi. Bu hanım, Şehzâde’ye öz anne gibi davrandı; o da kendisine öz annesi imiş gibi hürmet ve muhabbet gösterdi; hatta tahta çıkınca valide sultan ilan etti. Dolayısıyla anne şefkati görmediği doğru değildir. Babası Sultan Abdülmecid’e gelince, annesini küçük yaşta kaybeden bu oğlunun zeki ve içli olduğunu görüp, çok alâka göstermiş; iyi yetişmesini temin etmiştir. Hatta padişah veremden vefat ederken, kimse korkudan yanına yanaşamadığı halde, Şehzâde Abdülhamid Efendi, babasını ziyarete gitmiş; kendisini görünce hıçkırıklara boğulmuştu. Babası “İçli oğlum benim” diyerek teselli etmişti. Sultan Hamid’in yalnızlığı, tahta çıktıktan sonra memleketi düzeltmeye çalışması sebebiyle çok düşman edinmesi ve bu düşmanlarından korunmak adına içine kapanmasıyla izah edilebilir.
    14 Nisan 2019 Pazar
  • Sual: Abdülhamid Han’ın kendisini tahttan indirenlere beddua ettiği ve hakkını helâl etmediği doğru mudur?
    Cevab: Duymadık ama bundan tabii ne olabilir? Sevinecek hali yok ya.
    7 Mayıs 2019 Salı
  • Sual: “Japon İmparatoru ile görüştüm;  basit buldum. İngiliz Kralı ile görüştüm;  kendi ayarımda buldum. Osmanlı Sultanı Abdülhamid Han ile görüştüm;  heybeti, zekası ve nezaketi karşısında beni bir titreme aldı.” Alman İmparatoru II. Wilhem'in böyle bir sözü var mıdır?
    Cevab: Sahih hiç bir kaynakta geçmiyor. Kayzer bunu söyleyecek bir adam değildir. Son zamanlarda Sultan Hamid ve diğer padişahlar ile alâkalı çok garip söz ve hâdiseler naklediliyor, ciddiye almamalıdır.
    22 Temmuz 2019 Pazartesi
  • Sual: Sultan Hamid’e 1905 yılındaki suikastte Edward Jorris planlayıcı olarak yakalanıp mahkûm olduğu halde, cezası müebbed hapse çevrilip, sonra da istihbarat yapma kaydıyla Avrupa’ya gönderilmişti. O günün şartlarında hayranlık uyandıracak siyasi bir hamle olarak görülse de adam öldürme gibi, kişilerin zarar gördüğü suçlarda suçluyu devletin affedemeyeceğini nazara alırsak, bu hadiseyi nasıl değerlendirmelidir?
    Cevab: Kısas suçunun cezasını devlet affedemez. Bu hadisedeki öldürme suçları kısas şümulüne girmiyor, ta’zire giriyor. Bunlar ceza kanununa tabidir. Burada da halifenin af ve tebdil salahiyeti vardır.
    25 Temmuz 2019 Perşembe
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in Güneydoğu Anadolu için petrol haritası çıkarttığı, buradaki petrol olan bölgeleri tespit ettirip buralarda çalışmalar yapıldığı doğru mu?
    Cevab: Evet. Ama bu harita ve tedkikat ne kadar sıhhatlidir bilemiyoruz. Ama o zaman için petrol çıkartılmıyordu. 
    24 Ağustos 2019 Cumartesi
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in, Taftazani’nin Şerhü’l-Akaid adlı eserinde “İmamet Kureyştendir” cümlesini çıkartarak yeniden bastırdığı doğru mu? 
    Cevab: Padişah tahttan indirildikten sonra, amme efkârını buna ikna edebilmek için böyle çok şey uydurulmuştur.
    24 Ağustos 2019 Cumartesi
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid devri için devlet kitaplarında bile istibdad kelimesinin geçmesini nasıl değerlendirmelidir?
    Cevab: İstibdad kelimesi ile eğer parlamentonun bulunmadığı mutlakıyet idaresi kast ediliyorsa sözümüz yoktur. Ancak hakaret maksadıyla kullanılıyorsa, olacak şey değildir ki umumiyetle bu maksatla kullanılıyor. Sultan Hamid’i müstebid diye deviren İttihatçıların devri meşrutiyet ve tek parti devri de cumhuriyet diye anılıyor ki bunun da hakikatle alakası yoktur. Her ikisi de Sultan Hamid devrini mumla aratan hakiki birer istibdad devriydi.
    14 Eylül 2019 Cumartesi
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid 93 Harbine girilmesine mani olamaz mıydı?
    Cevab: Hayır, iktidar o zaman onun elinde değildi. 
    14 Eylül 2019 Cumartesi
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid’in peçeyi yasaklaması dine uygun bir hareket midir?
    Cevab: Halife, maslahat icabı, mübahları emredebilir veya yasaklayabilir. Kadının yüzünü örtmesi lâzım değildir. Fitne zamanında örtmesi iyi olur demek, dinen müstehab olduğunu göstermez. Sultan II. Abdülhamid, peçeyi yasaklamadı.

    İlk çıktığı zamanlar emniyet mülahazası ile çarşafı men etmek istedi. Kadınlar eskiden olduğu gibi ferace giyip yüzlerini hafif bir tül ile örtüyorlardı. Sonra çarşaf ve peçe yayıldı.

    14 Eylül 2019 Cumartesi
  • Sual: Namık Kemal, Sultan II.Abdülhamid’in düşmanı mıdır?
    Cevab: Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi arkadaşları Sultan Aziz’e de, Sultan Hamid’e de düşman değillerdi. Sanatkar olmak itibariyle muhalif bir karaktere sahiptiler. Bilhassa Âli Paşa gibi iktidarı kıskanç bir şekilde elinde tutan bürokratlara muhalif idiler. Sultan Hamid, amcası gibi, bu ele avuca sığmaz genç sanatçılara memuriyet vererek mağdur olmalarını önlemiştir. Namık Kemal’in, Sultan Hamid’e zamanımızın İmam-ı Rabbânîsi diye başlayan mektupları ve jurnalleri vardır. Ziya Paşa’yı vali yapan Sultan Hamid’dir. İttihatçı literatüründe, umumun beğendiği bu edebiyatçılar, Sultan Hamid’e muhalif gibi propaganda yapılmıştır.
    14 Eylül 2019 Cumartesi
  • Sual: “Murad” ve “Yıldız” gibi kelimelerinin neşriyatta kullanılmasını Sansür Heyeti veya Sultan Abdülhamid gerçekten men etti mi?
    Cevab: Hayır, men etmedi. Fakat gerek gazeteciler, gerek sansür, kraldan çok kralcılık yaparak veya aşırı tedbirli davranarak bunları kullanmazdı.
    12 Ekim 2019 Cumartesi
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid zamanında Kanun-ı Esasî hazırlanırken, istifade için Avrupa anayasalarının tercüme ettirmesinin sebebi nedir?
    Cevab: Kanun-ı Esasî, devletin teşkilatına dairdir. Şer’î hukuk, bu hususta teferruatlı hükümler getirmemiş; esas birkaç kaideye uygun hükümler koymak hususunda hükümdara salahiyet vermiştir. Bu hükümler, örf ve âdetler, yahud Avrupa kanunlarından ilhamla hazırlanabilir. Bunda dine aykırı bir husus yoktur. Nitekim Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında ticaret, muhakeme usulü, ceza gibi kanunlar Avrupa kanunlarından da istifade ile hazırlanmıştır. Kanun-i Esasî de Prusya ve Belçika anayasalarından ilhamla hazırlanmıştır. Ama birer bir aynı değildir.
    16 Ekim 2019 Çarşamba
  • Sual: Kraliçe Victoria, Sultan II. Abdülhamid’e yazdığı mektubuna “Kardeşim” diye başlıyor ve mektubunu “Majestelerinin hemşiresi” diyerek imzalıyor. Kraliçenin padişaha böyle hitab etmesini nasıl anlamak lazımdır?
    Cevab: Diplomatik anane bunu icab ettirir.
    4 Ocak 2020 Cumartesi
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid’in 93 harbini engelleyebilecek gücü olmadığını söylemiştiniz. Padişahın alınan kararı veto etme hakkı mevcuttu. Bu kararı veto edemez miydi?
    Cevab: İki padişahı tahttan indirmiş; bir tanesini öldürmüş; orduyu elinde tutan, İngilizleri arkasına alan bir çete iktidarda iken, bunlara karşı hangi veto hakkını kullanabilirdi?
    17 Ocak 2020 Cuma
  • Sual: Abdülhakim Arvasi hazretleri “Bu millet Sultan Aziz’e yapılanların âhını çekiyor. Sultan Hamid’e sıra gelmedi” buyurmuş. Halkın bu olanlardaki suçu nedir?
    Cevab: İnsanların çoğu fiilen veya kalben bu facianın yanında oldu. Olmayanlar da olanların hâsıl ettiği sıkıntılardan mecburen müteessir oluyor Kurunun yanında yaş da yanar. 
    7 Şubat 2020 Cuma
  • Sual: Sultan Hamid, tahtan indirildikten sonra Sultan Reşad ile hiç görüştü mü?
    Cevab: Hayır.
    7 Şubat 2020 Cuma
  • Sual: Başvekalet arşivindeki bir vesikada Sultan II. Abdülhamid’in 26 Temmuz 1894 tarihinde Osmanlı ülkesine gelen ecnebilerin şapka yerine fes giymelerini istediği yazıyor. Bunu nasıl anlamalıyız?
    Cevab: Bunun şapka kanunu ile alakası yoktur. Hükümet ecnebilere bazı kayıtlar koyabilir. Kabul etmezlerse gelmezler. Vatandaşa insan haklarına aykırı bir yasak veya emir konamaz. Şapka kanununun maksadı başkadır. Eskiden ABD’ye girerken imzalanan taahhütnamede, (Mormonlara reaksiyon olarak) birden fazla kadınla evlenmeye karşı olduğu ibaresi bulunur; bunu imzalamayanı ABD’ye almazlardı.
    15 Şubat 2020 Cumartesi
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid’in Esad Erbili’yi sürgüne gönderdiği doğru mudur?
    Cevab: Evet. İstanbul’daki bazı faaliyetleri sebebiyle memleketi olan Irak’a sürgün etmiştir. Meşrutiyet ilan edilince geri dönmüş; İttihatçılar da kendisini Meclis-i Meşayih reisi yapmıştır.
    15 Şubat 2020 Cumartesi
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid’in yaptırdığı eserleri paylaşabilir misiniz?
    Cevab: Sultan II.Abdülhamid’in yaptırdığı eserler Aydın Talay’ın, Hizmetleri ile Sultan Abdülhamid ve Hilmi Işık’ın Eshab-ı Kiram kitabının 296. sayfasında uzun yazıyor. Çanakkale ile Erenköy arasında 10 tabya ve bataryada 80 top yerleştirildi. Anadolu Yakası'nda Mecidiye, Hamidiye, Mesudiye, Namazgâh, Yıldız, Ertuğrul ve Orhaniye tabyaları yapıldı. Bolayır’daki tabyalar yenilendi.
    22 Şubat 2020 Cumartesi
  • Sual: Necip Fazıl Kısakürek, Ulu Hakan kitabında (s: 239) Sultan Abdülhamid Han’ın, ampulü bulan Edison’a Türkiye’ye gelip çalışmalarına buradan devam etmesini teklif ettiği ve Amerika’da kazandığı paranın 20 mislini teklif ettiği iddia ediliyor. Bunun aslı var mıdır?
    Cevab: Hiç bir vesikada rastlanmayan bu iddianın mübalağa olduğu anlaşılıyor. Bahsettiğiniz kitap hüsnü niyetle yazılmış olmakla beraber, umumu cihetiyle ciddi ve muteber değildir. bu gibi işler, Sultan Hamid düşmanlarının eline koz vermekten başka bir şeye yaramıyor.
    22 Şubat 2020 Cumartesi
  • Sual: Sultan Abdülhamid tahttan indirildikten sonra Yıldız Sarayı yağmalandı. Saraydaki hanedan mensuplarına, padişahın hanımlarına, çocuklarına ne yapıldı?
    Cevab: Hepsi tahliye edilerek sokağa atıldılar. Aile mensupları sağa sola sığındı. Haremdeki hizmetkârlar ve cariyeler, bir kısmı ailelerinin yanına döndüler, bir kısmı Darülaceze’ye gittiler, bir kısmı sokaktan gecen bekçi, kayıkçı, hamal gibilerce nikâhlandı, bir kısmı sokaklara düştüler.
    22 Şubat 2020 Cumartesi
  • Sual: 93 harbine girildiği zaman Sultan Abdülhamid’in hiç salahiyeti olmadığını söylüyorsunuz. Ama savaş başlamadan evvel Midhat Paşa'yı azledip sürgüne gönderdi. Hiç salahiyeti olmasa bunu yapabilir miydi?
    Cevab: Harbi başlatan Midhat Paşa oldu. Sürgün kararı alındığında, harb hâli başlamıştı. Midhat Paşa’nın azil ve sürgünü, Kanun-i Esasi’ye muhaliflerini sindirebilmek maksadıyla koydurttuğu 113. maddeye göredir. Midhat ve ekibinin tasfiyesi bir anda olmamıştır. Bu ilk adımdır.
    6 Nisan 2020 Pazartesi
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in Gazi Osman Paşa’yı aslında sevmediği, vefatından sonra hakkında kötü sözler söylediği doğru mudur?
    Cevab: Bilemeyiz. İki kızını oğullarına verdi. Sarayda en yüksek mevkide tuttu, servete boğdu. Arap İzzet Paşa, sonradan neşredilen hatıratında zikrediyor ki, itibara şayan değildir.
    16 Nisan 2020 Perşembe
  • Sual: 1905’de Mustafa Kemal’in mezuniyetinde sultan Abdülhamid’in diplomayı verirken, demek sen geldin ha, dediği doğru mudur? 
    Cevab: Hayır. Padişahların diploma merasiminde bulunduğu hiç vâki değildir. İkisi hiç görüşmemiştir.
    16 Nisan 2020 Perşembe
  • Sual: Ahmet Semih Mümtaz’ın Sultan Abdülhamid hakkında verdiği malumatlar muteber midir?
    Cevab: Mabeynde çalışmış olsa da, şiddetli bir muarızıdır. Hadiseleri çarpıtması ve tahrif etmesi ile bilinir. Asla muteber değildir.
    27 Nisan 2020 Pazartesi
  • Sual: Bazı tarihçiler Sultan Hamid zamanında çok mektep kurulduğunu, ama bunların muvaffak olmadığını, verilen tahsilin kifayetsiz bulunduğunu söylüyor. Maarif politikasının ani değişmesi sebebiyle sistemin oturmadığını, bilhassa liyakatsiz muallimlerin bulunduğunu söylüyor. Kazım Karabekir de hatıratında bu meseleye temas ediyor. Ne dersiniz?
    Cevab: Maarif ıslahatı, Sultan Hamid ile başlamış değildir. Sultan III. Mustafa devrine kadar uzanır. Bu sebeple sistemin oturmadığından bahsetmek yersizdir. Her ıslahatın aksayan cihetleri, her sistemin aksak tarafları olabilir. Mali imkânsızlıklar, siyasi ve sosyal şartlar bazı meseleler hâsıl etmiş olabilir. Ama bugün bile iyi kötü işleyen maarif sisteminin kurucusu Sultan Hamid’dir. Sultan Hamid’in maarifteki hizmetlerini inkâr edemeyenler, bu sefer böyle lekelemeye çalışıyorlar. Kazım Karabekir Sultan Abdülhamid’in şuurlu bir düşmanıdır; hatta öldürmeye bile teşebbüs ettiğini hatıralarında anlatıyor. Ona inanılır mı? Ben rüştiye mezunu insanlar gördüm, kültür ve edebleri ile bugünkü üniversite mezunlarını okutacak seviyede idiler.
    3 Mayıs 2020 Pazar
  • Sual: Sultan Abdülhamid, Sultan Aziz’in katlinden dolayı suçlu bulunup Taif’e sürülen Midhat Paşa’yı öldürtmüş olabilir mi?
    Cevab: Zaten idama mahkûm olmuştu; istese burada idam ettirirdi. Mithat Paşa'nın katil olduğu mahkeme kararı ile sabittir. İngilizlerin kaçırma tehlikesi zuhur edince, Muhafız Osman Paşa tarafından resen (padişahın emri olmaksızın) idam edildiği tahmin edilmektedir.
    3 Mayıs 2020 Pazar
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid’in Ramazan-ı şerif ayının son on gününde Ertuğrul Tekke Câmii’ne gelip, ikinci katta bulunan üç metrekarelik odada ekmek, su gibi zaruri ihtiyacı bulunmadan çıkmayıp itikâfa girdiği doğru mudur?
    Cevab: Sultan Hamid gibi bir hükümdarın, onca işin arasında 10 gün itikâfa gireceğini zannetmiyorum. Câmide bir an bu niyetle bulunmak da itikâf için kâfidir; müstehabdır.
    24 Mayıs 2020 Pazar
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in, Sultan V. Murad iyileşinceye kadar vekâleten tahta oturduğu doğru mudur?
    Cevab: Bu, Jön Türkler’in uydurmasıdır. Hatta bir de güya sened tanzim edip altını imzalatmışlar. Ben bu senedi Sultan Murad evladında gördüm. Ciddiye alınacak bir şey değildir.
    24 Mayıs 2020 Pazar
  • Sual: Tarihi yazılar yazan bir gazeteci Sultan Hamid’in servetini yolsuzlukla edindiği, Sultan V. Murad’ın servetine el koyduğunu söyledi. Buna ne dersiniz?
    Cevab: Hakikat tam aksidir. Sultan V. Murad tahta çıkınca, darbeciler Sultan Abdülaziz’in bütün para ve mücevherlerine el koydular; hem yeni padişahın borçlarını ödediler; hem de darbeyi finanse ettiler. Sultan V. Murad tahttan ayrılırken birkaç milyon borcu vardı. Bunu da Sultan II. Abdülhamid ödedi. Bu çok bilinen bir şeydir. Sultan II. Abdülhamid şehzadeliğinden beri meşru yollardan servet sahibi olmuştur. Buna da İttihatçılar el koymuştur.
    5 Haziran 2020 Cuma
  • Sual: François Georgeon’un Sultan Abdülhamid kitabında, bu padişahın şehzâde iken tahsile meraklı olmadığını, dikkatini vermediğini, hatta onların babasına vaziyeti şikâyet ettiğini; padişah olunca da bu noksanı hissettiğini; Türkçe’nin incelik ve derinliğine vâkıf olmadığını, tahsilinin ilk mektep seviyesini aşmadığını Vambery'den naklen anlatıyor. Ne dersiniz?
    Cevab: Bir ecnebi, padişahı ne kadar tanıyabilir? Sultan Abdülhamid, şehzâde iken Vambery'den Fransızca okudu. Kendisi, İngiltere ve Osmanlı Devleti için çalışan Yahudi asıllı bir ajandı. Sonradan uzaklaştırıldığı için padişah hakkında menfi söylemesi normaldir. Fâsıkın bile sözüne inanılmazken, gayrı müslime inanılır mı? Sultan Hamid’in iyi bir tahsil ve terbiye gördüğü her hâlinden bellidir. Bu güzide hocaların ismini Yılmaz Öztuna hususi bir başlık altında sayıyor. Arapça, Farsça ve Fransızcası çok iyidir; konuşamaz, ama okuduğunu gayet güzel anlardı. Türkçesinin de mükemmel olduğu bellidir. Dini ilimleri ve tarihi gayet iyi bilirdi. Fizikten anlardı; silahların menziline dair risale yazmıştır. Böyle bir insan nasıl cahil olabilir? Bu, her devirde olması beklenen hasımlarının yaptığı menfi propagandadan ibarettir. Sultan Hamid, aleyhinde en çok kitap yazılan şahsiyetlerden birisidir.
    20 Haziran 2020 Cumartesi
  • Sual: Sultan Hamid’in Şâzelî Şeyhi Ebu’ş-Şâmât Mahmud Efendi’ye yazdığı 22 Eylül 1913 tarihli mektubunun düzmece olduğunu söyleyenlere ne denir?
    Cevab: Bilemeyiz. Torunları Kuveyttedir. Mektup ellerindedir. Bunu geçenlerde bir gazetede gösterdiler. Uydurma olsa bile, muhteva tarihi hakikatlere muvafıktır.
    20 Ağustos 2020 Perşembe
  • Sual: Ahmed Cevdet Paşa’nın kızı Emine Semiye Hanım için Sultan Hamid’e karşı mücadele ettiği, feminizme inandığı iddiaları doğru mudur?
    Cevab: Ahmed Cevdet Paşa gibi mazbut ve padişaha sadık birisi bile bazen ailesine sahip çıkamıyor.
    20 Ağustos 2020 Perşembe
  • Sual: Sultan Mecid devrinde kölelik yasaklandıysa, Sultan Hamid devrinde nasıl köle ve cariye olabiliyor?
    Cevab: Köle ticareti yasaklandı, kölelik değil.  Mevcut kölelerin ve çocuklarının statüsü devam etti. Devlet, mülkiyeti kaldıramaz.
    20 Ağustos 2020 Perşembe
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid Kıbrıs’ı tamamen İngilizlere mi devretmiştir?
    Cevab: Kıbrıs’ta İngilizlere askerî üs verilmiş; bu vesileyle geçici bir askeri idare kurulmuş; adanın resmi statüsü, mahkemeler, vakıflar, kanunlar eskisi gibi devam etmiş; adanın varidatı Osmanlı hazinesine yollanmıştır. Ancak İngiltere her zamanki taktikle, zamanı geldiğinde adayı boşaltmaya yanaşmamış, savaşı göze alamayan Osmanlı hükümeti, bu emrivakiye karış gelememiştir. İttihatçıların İngiltere’ye karşı harbe girmeleri üzerine, İngiltere 1914’te Kıbrıs’ı ilhak etmiş; Lozan Muadedesi ile bu ilhak tanınmıştır.
    1 Eylül 2020 Salı
  • Sual: 1876 tarihli Kanun-ı Esasi’ye göre bir antlaşma imzalandığı zaman meclisten geçmesi gerekiyorsa Sultan Hamid zamanında bu nasıl yapıldı?
    Cevab: Meclisin ilk ictimaında arz edilmek üzere imzalanmıştır. Kanunlar da böyle çıkarılmıştır.
    8 Eylül 2020 Salı
  • Sual: Filistin’e Yahudilerin yerleşmesini kabul ederek, İsrail’in kurulmasına Sultan Abdülhamid’in sebep olduğu iddiasına ne dersiniz?
    Cevab: Filistin’de zaten yerli Yahudiler yaşıyordu. Sultan Aziz ve ardından Sultan Hamid zamanında ecnebi Yahudilerin burada yerleşmesi kanunen men edildi. Ama kaçak olarak buraya yerleşmeye devam ettiler. 1908'den sonra ittihatçılar Filistin'e yerleşmelerine göz yumdular; sonra da açıkça müsaade ettiler. Sultan Hamid bu sebeple tahtını kaybetti.
    28 Eylül 2020 Pazartesi
  • Sual: Son selatin cami hangisidir?
    Cevab: Padişah ve hanedan âzâlarının yaptırdığı umumiyetle çift minareli camilere selâtin câmi denir. Yıldız Hamidiye Câmii son selâtin câmiidir.
    29 Eylül 2020 Salı
  • Sual: Sultan Hamid Yıldız’da tiyatro oynatmış mıdır?
    Cevab: Evet. Bunda şeriata aykırı bir şey yoktur. Bilakis bu tiyatro, devlet işlerinin görüşüldüğü; ecnebilerin ağırlandığı, hükümdarın deşarj olduğu bir mekândır. Sarayın her yeri, harb meyanı hükmündedir.
    29 Eylül 2020 Salı
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid’in, kendilerine sığınan Midhad Paşa’yı geri vermeleri mukabilinde, Fransızlara Tunus’u verdiği doğru mudur?
    Cevab: Bu, Sultan Hamid düşmanlarının uydurmalarından birisidir. Merkezden binlerce kilometre uzakta, 3 asırdır merkezle bağları kopmuş muhtar bir sultanlığı ve müstakil bir hanedanı, üstelik dünyanın en güçlü ikinci devletinin işgal ettiği bir sırada, 93 Harbi’nde ağır bir hezimete uğramış Osmanlı Devleti Tunus’u nasıl kurtaracaktı? Buna rağmen 1923’e kadar, Tunus’un işgali resmen tanınmamıştır. Tunusun işgalinin hakiki müsebbibi, Osmanlı Devleti’ni Ruslarla 93 Harbi’ne sokarak büyük bir felâkete uğratan Midhat Paşa ve avanesidir.
    29 Eylül 2020 Salı
  • Sual: François Georgeon’un Sultan Abdülhamid isimli eserini okuyorum. Eserde sıklıkla Sultan Abdülhamid’in hatıratına atıfta bulunuluyor. Böyle bir hatırat olmadığını sizden duymuştuk. Böyle uydurma bir hatırata atıfta bulunması, kitaptaki diğer bilgilerin sıhhatine tesir eder mi?
    Cevab: Bu kitap bütün eksiklerine rağmen, Sultan Abdülhamid hakkında yazılmış diğer kitaplara göre biraz daha objektif ve ilmîdir. Ancak Sultan Abdülhamid’in hatıratı olmadığını bilmiyor olması bile, onun hâdiseye ne kadar uzak olduğunu gösterir. İhtiyatla okunmalıdır.
    12 Ekim 2020 Pazartesi
  • Sual: Yılmaz Öztuna Bir Darbenin Anatomisi kitabında Yıldız Mahkemesi’nin Mithat Paşa ve arkadaşlarını sadece padişaha suikastten muhakeme ettiğini, ama darbeden muhakeme edilmediğini söylüyor ve bunu tenkit ediyor. Sizce bunun sebebi nedir?
    Cevab: O zamanlar evvelemirde amme vicdanını rencide eden mesele buydu. Tahttan indirme siyasi bir hadise idi. Neticede her şey görünüşte de olsa hukuki bir zemine dayandırılmıştı. Darbe muhakeme edildiği zaman, bu sefer Sultan II. Abdülhamid’in padişahlığı da sorgulanacaktı.
    12 Ekim 2020 Pazartesi
  • Sual: 1877-1878 Osmanlı-Rus harbinde Sohumi’nin Rus işgalinden kurtarılması üzerine, şeyhülislamın fetvasıyla Sultan II.Abdülhamid’e “gazilik” unvanı verilmesini nasıl anlamalıdır?
    Cevab: Bu padişah zamanında kazanıldığı için, padişah da ordunun başkumandanı olduğu için gazi unvanı verilmesi adettir. Meşru harbe fiilen ve hükmen katılanlara gazi denir. Harbe bilfiil katılmasa bile, harbin cereyanında rolü olanlar gazi sayılır.
    22 Ekim 2020 Perşembe
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in Fransa’da Peygamber Efendimiz ile alay eden bir tiyatronun oynanmasını engellediği doğru mudur?
    Cevab: Diplomatik yollardan mani olmuştur.
    29 Ekim 2020 Perşembe
  • Sual: Bir makâlenizde Abdullah Cevdet’e ait olduğunu söylediğiniz “Sultan Hamid hakkında yüz yalan uydurdum. Bazısına kendim de inandım” sözünün kaynağı nedir?
    Cevab: Bunlardan inandım dediği, Harbiye talebelerinin ayağına taş bağlanarak Sarayburnu’ndan denize atılmasıdır. Bu söz, o zamanki Jön Türk matbuatının tamamında geçiyor. Abdullah Cevdet’in bu sözünü çok kişiden duydum. Bunlardan biri Konya’da kütüphane müdürü Lütfü İkiz Bey’dir. Kendisi zamanının en kültürlü ve sika şahsiyeti idi. O da bu sözü hem Evrenosoğlu Sami Bey’den hem de Dârülfünun edebiyat fakültesi mezunlarından muallim Halid Turhan Bey'den naklederdi. Ayrıca Hilmi Işık Bey, aynı sözü Yemen Kahramanı Miralay Celal Sığındere’den rivayet etmiştir. Sazı hatıratlarda Abdullah Cevdet’ten ve matbuatın Sultan Hamid aleyhtarlığı anlatılırken zikrolunur.
    6 Kasım 2020 Cuma
  • Sual: Şeyhülislam Ürgüplü Hayri Efendi’nin Meşrutiyet, Büyük Harp ve Mütareke Günlükleri (1909-1922) kitabında Sultan Abdülhamid’in üvey annesi Servetseza Kadın’ın kahvesine zehir koyup öldürdüğü yazıyor. Bununla alakalı ne dersiniz?
    Cevab: Sultan II.Abdülhamid hakkında İttihatçı kalemler külliyatlı kitaplar yazmış, nice sözler söylemişlerdir. Bunların büyük ekseriyeti uydurma ve iftiradır. Ürgüplü Hayri Efendi, Mason klübüne girdiği söylenen, militan bir İttihatçı idi. Şeyhülislamlık ve evkaf nazırlığı yaptı. Bu devrede, eski vakıfların yağmasında; medreselerin dejenerasyonunda ve ulemanın gücünün zayıflatılmasında büyük rol oynadı. Bu cihetle cumhuriyet sonrası vakıflar talanın pişdarı sayılır. Servetseza Kadınefendi’nin, Sultan Abdülhamid’i her ziyaretinde, tahtı bırak ta, biraz da Sultan Murad saltanat sürsün dediği için zehirlendiği iddiası çok gülünçtür.
    10 Kasım 2020 Salı
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid tahttan indirilip Selanik’e gönderildiğinde kendisine sert muamele edildi mi?
    Cevab: Şaka mı bu? Elinden bütün servetini aldılar. Çoluk çocuğundan ayırdılar. Mefruşatsız bir eve kapattılar. Dışarıdan kimseyle görüşmesine ve gazete okumasına imkân vermediler. Muhafızlar kendisine ve ailesine sert ve kaba davrandılar. Beylerbeyi’ne getirildikten sonra da bu muamele devam etti. Yalnızca bayramda ailesinin kısa müddetle ziyaretine izin verildi.
    10 Kasım 2020 Salı
  • Sual: Sultan Abdülhamid devrinde, Rus konsolosu sivil şekilde Türk askerinin önünden geçerken asker selam vermediği için konsolos üzerine yürümüş ve hakaret etmiş; bunun üzerine asker konsolosu vurmuş. Konsolos ölmüş. Sonra o konsolosu vuran ve yanındaki asker Divan-ı Harbe verilmiş ve idam edilmiş. Bu hadiseyi nasıl anlamalıdır?
    Cevab: Bu hadiseyi, Enver Paşa ve Kazım Karabekir gibi İttihatçılar anlatıyor. Sultan Hamid devrini kötülemek için muazzam bir jön Türk yalan edebiyatı teşekkül etmiştir. Doğru olsa bile normal karşılamak icap eder. Suçlu cezasını çeker. Hele hassas bir zamanda, memleketi felakete sürükleyecek ve milletlerarası bir mesele doğuracaksa daha da hassas olmak icap eder.
    24 Kasım 2020 Salı
  • Sual: Sultan Abdülhamid ile Siyonizm’in Kurucusu Theodor Herzl’in birlikte görüldüğü bir tebrik kartı vardır. Bunu nasıl anlamalıdır?
    Cevab: Herkes kartpostal bastırabilir. Padişah ile Herzl arasındaki meselenin aslı herkesçe malumdur.
    16 Şubat 2021 Salı
  • Sual: Alman imparatoru İstanbul’a geldiğinde Sultan Hamid’in onun eşinin koluna girdiği doğru mudur?
    Cevab: Ayşe Sultan’ın hatıralarında yazıyor. Bu diplomatik bir kaidedir. Ne mahzuru olabilir? Mahzuru olsa bile harb, hiledir. Sultan Hamid bunu bilmeyecek birisi değildi ki.
    16 Şubat 2021 Salı
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in mabeyn başkatibi Tahsin Paşa hatıralarında, padişahın şehzadeliğinde maaşını sarraf Zarifi vasıtasıyla faiz yürüterek işlettiğini anlatıyor. Doğru mudur?
    Cevab: Evet. Ama bu haram olan faiz değil, muamele-i şer’iyye kârıdır.
    13 Mart 2021 Cumartesi
  • Sual: Mısır Kralı 1.Fuad’ın, Sultan Abdülhamid’in fahri yaveri olması, garip değil midir?
    Cevab: Mısır, resmen ve fiilen 1914'te kadar ve resmen 1923'e kadar bir imtiyazlı Osmanlı eyaletidir. Hıdiv ailesi de kâğıt üstünde de olsa padişaha tâbidir. Balkan devletlerinin hükümdarları, mesela Bulgaristan Prensi Ferdinand da padişahın yaveri idi.
    3 Nisan 2021 Cumartesi
  • Sual: Sultan Abdülhamid Han devri istibdat olarak ifade ediliyor. Bu ne kadar doğrudur?
    Cevab: Doğrudur. İstibdad, mutlak monarşi demektir. Bugün istibdad, menfi mana kazanmış, despotluk için kullanılıyor. Sultan Hamid devri ve bütün padişahların devirleri, bugün anayasa hukukunda kullanıldığı üzere bir istibdat ve mutlak monarşi sayılamaz. Zira istibdadda hükümdar her istediği kanunu yapabilir. Halbuki şer’î bir nizamda, ezcümle Osmanlı Devleti’nde padişah her istediği kanunu yapamaz. Çünki İslâm hukuku elini kolunu bağlamış vaziyettedir. Sadece şer’î hukukun kendisine bıraktığı küçük bir sahada (anayasa, idare, maliye ve ceza hukuku) kanun koyabilir.
    22 Nisan 2021 Perşembe
  • Sual: Sultan Abdülhamid tahta çıktığı zaman amcası Sultan Aziz’in ailesine sahip çıktı mı?
    Cevab: Sultan Aziz’in çocuklarını kendi çocukları ile beraber büyüttü; kızları evlendirdi.
    30 Nisan 2021 Cuma
  • Sual: Amme haklarını ihlal eden suçlar, hadd suçu ise bu suçu hükümet bile affedemiyorsa, Sultan Abdülhamid’in böyle birçok insanı affetmesini, bilhassa kendisine bombalı suikast tertipleyen çete liderini kendi istihbaratında kullanmak şartıyla affetmesini nasıl anlamalıdır?
    Cevab: İslâm hukukunda had suçları ile şahsi hakları ihlal eden kısas ve diyet suçlarını hükümetin affetme salahiyeti yoktur. Adam öldürme suçunun bir şahsi hak ve bir de ta’zir tarafı vardır. Şahsi hak (kısas ve diyet) talebinde bulunabilmenin de şartları vardır. Eğer suçun mağduru dava açmazsa veya şartlar teşekkül etmediği için açamazsa, fiil ta’zir suçuna döner. Bu takdirde devlet isterse bu suçu takip edebilir veya takip etmeyebilir veya cezasını affedebilir. Hırsızlık da böyledir. Takibi şikâyete bağlıdır. Mağdurunun dava açmadığı hırsızlık suçu, ta’zir suçuna dönüşür. İslâm ceza hukuku hükümleri göründüğü gibi değildir.
    31 Mayıs 2021 Pazartesi
  • Sual: Sultan Reşad niçin meşru halife değildir?
    Cevab: Meşru bir halife varken bir başkası halife olamaz. Sultan Hamid meşru halifedir. Tahttan indirilmesi caiz ve meşru değildir. Kaldı ki iktidar padişahta değil, bâgilerdedir. Halife, hem meşru surette başa gelmiş olmalı, hem de siyasi iktidar elinde bulunmalıdır. Sultan V. Murad ve Abdülmecid Efendi de meşru halife değildir.
    31 Mayıs 2021 Pazartesi
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid’i sevmeyenler neden sevmezler?
    Cevab: Herkesin kendisine göre bir sebebi olmakla beraber, Sultan Abdülhamid an’aneyi temsil ettiği için, an’anelere karşı olanlar, önlerinde onu engel görmüş; ama bunu açıkça dile getiremeyecekleri için, vatan, millet, hürriyet, sansür vs sloganlarını kullanarak muhalif olmuşlardır.
    13 Haziran 2021 Pazar
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in Abdullah Quilliam isminde müslüman olmuş bir İngilize şeyhülislam unvanı verdiği doğru mudur?
    Cevab: Doğrudur. Bu kişi ihtida edip, İstanbul’a gelmiş ve Sultan Hamid ile görüşmüş; iltifat görmüştür. İngiltere’de cami açmış; birçok kişinin hidayetine vesile olmuştur. Ancak bir İslam âlimi değildir. Reaksiyon çekmemek ve hüsnü kabul görmek adına bazı yanlış icraatlar yapmış olabilir. Bu sebeple tenkit edilmiştir. Sultan Abdülhamid kendisini siyasi sebeplerle desteklemiştir. O da ölene kadar Osmanlı hilafetine bağlı kalmıştır. Bu sebeple İttihatçılar kendisine İngiliz ajanı demişlerdir.
    16 Ağustos 2021 Pazartesi
  • Sual: Sultan Abdülhamid müceddid midir?
    Cevab: Evliyadan Abdurrahman Tagî böyle söylüyor. Dine ve Müslümanlara hizmetleri ortadadır.
    3 Aralık 2021 Cuma
  • Sual: Hüseyin Kazım Kadri hatıralarında Sultan Abdülhamid’in okuma yazma bilmediğini; Sultan Reşad’ın, “Manisa Arnavutluk tarafında mıdır?” diye sorduğunu söylüyor. Padişahın memlekete bu kadar yabancı olması mümkün mü?
    Cevab: Bir fâsıkın sözünü ciddiye almaya değer mi? Her ikisi de entelektüel şahsiyetlerdir. Zamanın en mühim âlimlerinden ders görmüşlerdir. Hele Sultan Mecid, evlatlarının tahsili hususunda çok itinalıydı.
    22 Aralık 2021 Çarşamba
  • Sual: 1877 Osmanlı-Rus Harbi’nde Sultan Abdülhamid'in hatası yok mudur?
    Cevab: 1876-1878 arasında icra salahiyeti Padişah’ın elinde değildi. Bu sebeple kendisi ne harbe girmeden, ne de harbin kaybından doğrudan mesuldür. Kendisi harbe girilmemesi için elinden geleni yaptı, ama muvaffak olamadı. Padişah’ı bu sebeple itham edenlerden Ahmed Saib, iflah olmaz bir Sultan Hamid düşmanıdır. Şahsî kini sebebiyle hayatını ona iftira atmakla geçirmiştir. Sultan Hamid’e mesafeli kimselerin bile sözlerine itibar etmediği bir kişidir. Ayşe Sultan bundan bahseder. Bu harbde ordu kumandanı olan Süleyman Paşa, Sultan Aziz’e darbe yapanlardan biriydi. Harbin kaybında o ve onun gibilerin ordu içine soktuğu nifak ve kıskançlık tohumlarının tesiri olmuştur. Süleyman Paşa harbdeki affedilmez kabahatleri sebebiyle azledilip cezalandırılmıştır. Bu sebeple kendini müdafaa sadedinde Umde isimli kitabı yazmıştır. Mehmed Arif ve Muhtar Paşa'nın da suçu Sultan Hamid'e atmaları çok tabiidir. İkisi de padişahı sevmezdi. Muhtar Paşa, padişahın hal'i için kanun teklifi veren adamdır. Suç ateşten bir gömlek gibidir, kimse üzerine giymek istemez. Sultan Hamid, harbin neticelerinin daha feci olmaması için elinden geleni yapmıştır.
    25 Haziran 2022 Cumartesi
  • Sual: Ayşe Osmanoğlu’nun hatıratına göre Sultan Hamid, Mahmud Şevket Paşa öldürüldüğünde üzülmüş; her ne kadar benim felaketimin müsebbibi olsa bile iyi bir askerdi, demiş. Doğru mudur?
    Cevab: Bunlar rüşvet-i kelam kabilinden sözlerdir. Mahmud Şevket Paşa kötü bir asker ve ahlaksız bir kişiydi. Darbeden başka hiçbir askeri muvaffakiyeti yoktur. Ayşe Sultan’ın hatıratını İsmail Hami ve Nihal Atsız redakte etti, büyük oğlu neşretti. Bazı tahrifler ve lüzumsuz ilaveler vardır.
    9 Temmuz 2022 Cumartesi
  • Sual: Sultan II. Abdülhamid’in umumi siyaseti nedir?
    Cevab: Sultan Abdülhamid’in harici siyaseti; güçlü devletler arasında dengeyi gözetmek, dahili siyaseti ise asayişi temin ederek memleketi imar etmek üzerine kuruluydu. Bunun için evvela memlekette siyasi otoriteyi kurmaya çalıştı. Sonra muvazene siyaseti ve çeşitli yollarla emperyalist devletlerin Osmanlı ülkesi üzerindeki emellerini olabildiğince az kayıp ve hasarla savmaya çalıştı. Orduyu güçlendirip ve modernleştirip olabildiğince bir harbden kaçınarak icabında caydırıcı güç olarak kullanmak istedi. Çeşitli mekteplerle fen ve sosyal ilimlerde Avrupa’ya yetişmeye ve memleketin entelektüel seviyesini yükseltmeye çalıştı. Halifelik makamının itibarını kullanarak dünya müslümanlarını siyanet etmek, öte yandan bu makamı uzun vadede elinde siyasi bir koz olarak kullanmak istedi. Demiryolları hamlesi ile nakliye ve muvasalatı kolaylaştırmaya çalıştı. Kaçınılmaz bir cihan harbinde Avrupa’nın mahvolup, (II. Cihan harbi’nde Amerika’nın yaptığı gibi) vaziyeti lehine çevirip, Osmanlı Devleti’nin dipdiri ayakta kalmasını ve dünyada oyun kurucu bir güç haline gelmesini hedefledi. “40 yıl bu devletlerin birbirlerine düşmesini bekledim, şimdi onlar birbirine düştü fakat ben tahtta değilim” sözü meşhurdur. Söyleyip söylemediği kati değildir, ama umumi olarak icraatına bakılınca, sanki birşeyleri geciktirmeye çalışıp, olacak o şeye karşı hazırlık yaparak memleketi ayakta tutmak olduğu anlaşılıyor.
    6 Eylül 2022 Salı
  • Sual: Sultan Hamid’in tahttan indirilen Sultan Murad’ın servetine el koyduğu doğru mudur?
    Cevab: Sultan Murad’ın serveti yoktu. Tahta çıktığında borç içindeydi. Darbeciler, Sultan Aziz’in servetinden yağmaladıkları ile bu borcu ödediler. Sultan Hamid bunun kalan kısmını tahsil etti. Bilhassa Ali Suavi’nin Çırağan baskınında Sultan Murad’ın veya ailesinin dahli olduğuna kabine kanaat getirince, sabık padişahın bir daha böyle işlere kalkışamaması için elindeki vasıtalara el konmasını Sultan Hamid’e tavsiye ettiler. Zaten Sultan Murad ve ailesinin Çırağan’da irtibattan men edilmesi, bir daha böyle maceralara kalkışacak tüm vasıtaları elinden almak maksadına matuftu.
    19 Kasım 2022 Cumartesi
  • Sual: Sultan Hamid, Osmanlı padişahlarının en evhamlısı mıydı?
    Cevab: Bu hususta padişahlar içinde nedense Sultan Hamid çok ön plana çıkmış/çıkarılmıştır. Halbuki dedesi Sultan Mahmud da evhamlıydı. 1828-29 Rus harbinde klasik padişah kıyafeti yerine askeri üniformayla Rami’de askerin arasında kalması, 1838’e kadar harbiye mektebine talebe alınmasını geciktirmesi, hep yeniçeriliğin kaldırılması sonrası muhtemel bir karşı darbeden şüphelenmesi sebebiyle olmalıdır. 1838’de Meclis-i Vâlâ kurulacağı hengamda, “Efendimiz siz bu meclisi zâtınızdan uzak bir yerde kurarsanız, iktidar o tarafa kayabilir” mealinde verilen akıllara uyarak meclisi Topkapı Sarayı’da toplaması gibi misaller verilebilir. Evham, tedbirin ikizidir. Tedbir olmazsa hükümdarlık olmaz. Bütün hükümdarlar böyledir, ancak dile düşmemiş olabilir.
    19 Kasım 2022 Cumartesi
  • Sual: Sultan Abdülhamid’in 1877 Osmanlı-Rus harbi’ndeki rolü nedir?
    Cevab: 13 Nisan 1875’ten beri Hersek’te isyan vardı. Dağlık yerlerde cereyan ettiği için bastırılması gecikmişti. Kendilerince haklı sayılabileceek sebeplere dayanan isyan, Babıali’nin miskinliği sebebiyle büyüdü. Sevkiyatın bitaraf Sırbistan ve Karadağ üzerinden yapılması bu iki devleti tedirgin etti. iki devlet hükümeti, Hersek harekatının kendilerine verdiği zararlardan dolayı Babıali’ye şikayette bulundu. 2 Mayıs 1876’da Bulgaristan’da isyan çıktı. 2 Temmuz 1876’da Sırbistan ve Karadağ ile harb başladı.

    Sultan Abdülhamid 31 Ağustos 1876 tarihinde tahta çıktı. O sene iki padişah tahttan indirilmiş, biri öldürülmüştü. Bu işin failleri hala güçlü ve iktidarda idiler. Padişah’ın iktidarı neredeyse hiç mesabesindeydi. Bunlara dirense, aynı şey onun da başına gelecek ve memleket büyük bir felakete sürüklenecekti. Padişah işi zamana bıraktı.

    31 Ekim 1876’da Rus ültimatomu üzerine Sırbistan ve Karadağ ile mütareke yapıldı. 19 Kasım 1876’da Mithat Paşa ikinci defa sadrazam oldu. 23 Aralık 1876'da Kanun-i Esasi ilan olundu.

    Aynı gün 23 Aralık 1876’da Tersane Konferansı toplandı. Hersek isyanından sonra Sırbistan ve Karadağ ile yapılan harbde, Osmanlıların ileri gittiği; harp bahanesiyle bu iki prensliğe ait topraklara girildiği, bunların iade edilmesi isteniyordu. Mesele dönüp dolaşıp Sultan V. Murad'ın 3 aylık saltanatına gelir. Sırbistan ve Karadağ ile harbe girilmeseydi, bunların hiçbiri belki de yaşanmayacakdı. Bu ikisinin talepleri müdara ile geçiştirilebilirdi.

    İngiliz hariciye nazırı Lord Salisbury, Rusya ve Balkan devletleriyle, müttefiksiz, parasız ve mühimmatsız bir harbe girişmenin felaket olacağını Padişah’a arzetti. Padişah vükelayı toplayıp ordunun vaziyetini sordu, mütenakız cevaplar aldı.

    Buna rağmen vükela kendi arasında meseleyi müzakere edip harb kararını Padişah’a arzettiler. “Böyle tekliflerde harbetmek için askerin kuvvetine bakılmaz. Anadolu’ya dörtyüz atlı ile geldik, yine dörtyüz kişi kalıncaya kadar harbetmek lazımdır” dediler.

    Eğinli Said Paşa’nın da hatıratında yazdığı gibi bu işin en büyük mürevvici (şakşakçısı) Mithat Paşa’dır. Serasker Redif Paşa da kendisiyle hemfikirdir. Damat Mahmut Celaleddin Paşa da aynı fikirdedir. Cevdet Paşa der ki: “Midhat Paşa sanki tüfeği doldurdu. Damat Mahmud Paşa üst tetiğe çıkardı. Redif Paşa ateş etti. bu üç kişi devleti felakete uğrattı.” Eğinli der ki, “Harbin vahim neticelerinden vükela, daha doğrusu bizim Mahmud Paşa ile Midhat Paşa mesul olmaz da, bu alemde acaba daha kim mesul olur?”

    18 Ocak 1877’de Babıali’de 180 kişilik muvakkat bir Meclis-i Umumi toplandı. Tersane Konferansı kararlarını reddetti. Bu ret argümanları haklı olabilir, çünki hakikaten ağır diktelerdi. Rumeli'de Osmanlı'nın siyasi hakları iptal edilip, Devleti Aliyye'nin askeri ve sivil bürokratları; Bosna, Sırbistan ve Bulgaristan'da bulunmayacaktı. Fakat İngiltere'nin tazyiki ile Rusya şartlarını o kadar hafifletti ki, zaten Osmanlı Devleti’ne resmen bağlı prensliklere toprak bırakılmasını istedi. Bu tavizler yapılabilirdi. Çünki zaten ahalisi gayrı müslimlerden müteşekkil yerlerdi. Büyük resme bakıldığında, bunlar yine Osmanlı hududları içinde kalıyordu. Milletlerarası münasebetler, gücü nispetinde tavizler üzerine kuruludur. Tavizden kaçınan, yine o tavizi verir; ama karşılığında hiçbir şey alamaz. Nitekim Ahmed Muhtar Paşa, harbden evvel verdiği raporda, “Harbi kaybetmeden taviz vermek, harbi kaybettikten sonra taviz vermekden ehvendir” demiştir.

    Padişah, 5 Şubat 1877’de Midhat Paşa'yı bir fırsatla azl edip sınır dışına çıkardı. Yerine harb aleyhtarı zannettiģi İbrahim Edhem Paşa'yı getirdi. Fakat bu, en büyük harb müdaafi çıktı.

    19 Mart 1877’de ilk Meclis-i Mebusan toplandı.

    31 Mart 1877'de hem harbin çıkmamasını hem de Devlet-i Aliyye'nin toprak bütünlüğünü, Osmanlı bürokratlarından daha çok düşünen İngiltere'nin gayretleriyle Londra Protokolü imza edildi.

    12 Nisan 1877’de Meclis, Londra Protokolü’nü reddediğini ilan etti. Lord Salisbury, Padişah’ı, hırçın hükümet ve meclisi aşarak, vaziyete müdahaleye davet etti. Fakat Meşrutiyet Padişah’ın eli kolu bağlıydı. Sultan Aziz'i deviren kadro (tesbit edilebildiği kadarıyla) 60 kusür kişiydi. Avni, Rüşdi ve Midhat Paşa hariç olmak üzere, bunlar hâlen iş başındaydı. Amcanızı tahttan indirmiş, mallarını gasp etmiş, hanesini talan etmiş, ailesini sokağa atmış, bir de katl etmiş; ağabeyinizi delirtmiş adamlar, "Biz harb isteriz" deyince, yeni tahta çıkmış ve henüz tahtı hiç de sağlam olmayan genç padişah bunlara ne diyebilirdi?

    Padişah bu vetirede üç dişini çektirmiş ve çene ameliyatı geçirmişti. “Sıhhatim ve uykum kalmadı. Softalar saraya gelip nümayiş yapıyorlar” diyordu. Vükelayı saraya çağırıp, “Hani 700 bin kişilik askerimizin haritalarda yerini gösterin” dediğinde, Serasker Redif Paşa’nın Osmanlı'nın hududlarını bilmediğinin ortaya çıktığını Cevdet Paşa anlatıyor. Midhat Paşa, İngiltere’nin yardım edeceğinde ısrarcıdır. Tutunduğu tek dal budur. Evet, İngiltere diplomatik yardım yaptı; ama bu askeri yardım demek değildir.

    24 Nisan 1877’de Rusya, Osmanlı Devleti’ne harb ilan etti. Harb sadece Rusya ile olsaydı, kazanılacağı umulurdu. Nitekim ilk zamanlar zaferler kazanıldı. Ama Bakan prenslikleri de Rusya ile ittifak edince mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Bu mağlubiyet Türk-İslam tarihinin en büyük felaketlerinden birisi, belki de birincisidir.

    Sultan Hamid harbde hiç mesuliyeti olmadığı halde, kazanılması için ümitsizce elinden geleni yapmış; harb sonrasında teşekkül eden feci vaziyeti, memleket lehine hafifletmek için de elinden gelen gayreti göstermiş ve imkan dahilinde muvaffak olmuştur.

    İki asırdır biteviye harb kaybeden müslümanlar Plevne Zaferi gibi şeylerle teselli buluyor. Bu halet-i ruhiyeyi anlamak mümkündür. Gazi Osman Paşa, Ruslara karşı gayet iyi mücadele ederken Çar; Romenlere "Tuna'nın neresinden geçerseniz geçin, Osmanlı bizi mahvediyor" demesi üzerine Rumenler harbe katıldı ve Ruslar aldıkları bu takviye ile Plevne Müdaafası'nı kırabildi. Gazi Osman Paşa, Romenler gelmeseydi zaten Rusları durdurmuştu. Üstüne Romenler geldikten sonra da düşmanı bir kez daha yendi. Diğer kumandanlar Plevne'deki işin binde birini yapamadılar. Mesela darbeci Süleyman Paşa, defalarca Şıpka’da Ruslara yenildi.

    Akl-ı Selim ve insaf sahiblerinin, şu kronolojiye baktıklarında; Sultan Hamid'in bu harbdeki mevkiini hakkıyla tayin edecekleri beklenmez mi?

    21 Ocak 2023 Cumartesi
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • TR
  • EN
© 2019
  • Anasayfa
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder