Yazışmalar
-
Mektubat-ı Masumiyye’de “Derdlerin, belâların gitmesi için, kalb ile istigfâr okumak çok fâidelidir.” diyor. Derd ve belâların üzerimizden gitmesi niyeti ile okuduğumuz istiğfarı, kalben, yani kendimiz işitmeksizin mi okuyacağız?
-
Bir hadîs-i şerifte hizmetçimi kaç kere affedeyim ya Resulallah diyen bir sahabiye “Hergün, yetmiş kerre afv et!” buyuruluyor. Yanımda çalıştırdığım bazı kimseler, zaman zaman hata yapıyorlar. Bunlara nasıl davranmalıdır?
-
Bazı insanlar bir hadîs-i şerif naklederken, “sanırım âyetti” diyor veya hadîs naklederken “Bu âyette Allah şöyle buyurdu” diyor. Böyle söylemek insanı küfre götürür mü?
-
Fındık memleketlerinde bir tatbikat vardır. Ekseri çiftçinin deposu olmadığı için fındığı elinde tutamaz. O an için paraya ihtiyacı olmasa da çürütmemek için tüccara götürür. Her ne kadar “emanete verme” denilse de, fındıklar karışmaktadır. Bundan sonra çiftçi, ister parça parça, ister tamamını istediği zamanda gelip o gün câri olan fiyattan bozdurabilir. Fiyatta belirsizlik olduğu için bu şekilde bir satış câiz midir?
-
Evimin kıblesinden emin değilim. Ne yapmalıyım?
-
Fâtiha suresinde ğayril meğdubi kısmını ğayril mevdubi şeklinde okumak namazı bozar mı?
-
Kıyamete yakın İsâ aleyhisselâmın ineceğine dair hadîsleri inkâr küfr müdür?
-
Secdede topukları birleştirince, ayakların iki-üç parmağı havada kalmaktadır. Bu namazı bozar mı?
-
Allahü teâlânın bazı kullarına hidâyeti ihsan etmesi ne demektir? Kulun bu hidayette iradesi var mıdır?
-
Bir kimse hâline muvafık yeni bir ev almak için mevcut evini satılığa çıkarsa, fakat henüz mevcut evini satamadan, bulduğunu kaçırmamak için yeni bir evi satın alsa, bu evin kalan borcunu ödemek için, kredi alması câiz midir?
-
Evliyanın kerâmetinin hak olduğunu biliyorum. Evliya zâtın gelecekten haber vermesi hâlinde, yanılma ihtimali var mıdır?
-
Mektubat-ı Rabbânî’de diyor ki: “Efdal olmak, bu fakire göre fazîleti, meziyeti, iyi sıfatları çok olmak değildir. Önce imana gelmek, din için herkesten çok mal vermek ve canını tehlikelere atmaktır. Yani dinde sonra gelenlere üstad olmaktır. Sonra gelenler, herşeyi öncekilerden öğrenir. Bu üç şartın hepsi Sıddîk hazretlerinde toplanmıştır.” Birçok kimse din için çok mal vermiş, canını tehlikelere atmıştır. Önce imana gelme ölçüsüne göre ise mesela Hazret-i Ömer 40. Müslüman olmasına rağmen üstünlükte ikinci sıradadır. O halde üstünlük nasıl bu üç şarta göre oluyor?
-
Abdülkâdir Geylânî Gunyetü’t-Tâlibîn kitabında, “Bir kimse, bir günâh işleyeni gördüğünde, kendine zarar gelmek ihtimali bulunduğu zaman, acaba men' etmesi câiz olur mu? Bize kalırsa olur. Hatta çok kıymetli olur.” Öte yandan fitne çıkartma ihtimali varsa emr ve nehy yapılmaz deniliyor. Nasıl hareket etmelidir?
-
Fıkıh kitaplarında “Yenilen ve içilen şeyler acı olmamalıdır.” diyor. Biber, turşu yiyoruz. Bazı yemeklere acı katıyoruz. Bunları yememeli miyiz?
-
Mest üzerine mesh müddeti bitmeden mestin birini veya ikisini ayağından çıkarınca abdest bozulmuş olur mu?
-
Fıkıh kitaplarında şöyle bir ifade geçiyor: “Abdest alıp, mest giymiş bir kimse, yeniden abdest alıp, mesh etmeyerek, mestli ayaklarını suya soksa, bir ayağı veya yarıdan fazlası ıslanmazsa, mesh yerine geçer.” Neyin yarıdan fazlası kast ediliyor? Bir ayağı veya iki ayağının yarıdan fazlası kuru kalsa bile mesh sahih mi oluyor?
-
Mest üzerine mesh müddeti ne zaman başlar?
-
Fıkıh kitaplarında şöyle bir ifade geçiyor: “Mestin altına veya topukların yanlarına veya bacak tarafına mesh caiz değildir. Mâlikîde, sağ eli ıslatıp, parmak dipleri sağ mestin üst ucuna konur. Başparmak ucu sol, diğer üç parmak uçları sağ kenarında olarak, ağzına kadar çekmek ve sol eli altına böyle koyup, topuğa ve buradan ağzına kadar çekmek ve sonra sol eli sol mestin üstüne, sağ eli altına koyup çekmek vâcibdir.” Mestin altına mesh etmek câiz değildir diyor; hem de sol eli altına koyup topuğa doğru çekmek vâcibdir diyor. Mestin altı mesh edilir mi, edilmez mi?
-
Fıkıh kitaplarında şöyle bir ifade geçiyor: “Sünnet üzere mesh etmek için, el ayaları meste değdirilmez. Meshin üç el parmağı eninde ve boyunda olması farzdır. Bunun için de üç parmağı veya yaş olup suyu damlamakta olan parmak uçları veya parmaklarla birlikte el ayasını veya yalnız el ayasını mest ucuna koyup, bacağa doğru çekmek yetişir.” El ayası değdirilir mi, değdirilmez mi?
-
Fıkıh kitaplarında şu ifadeler geçiyor: “Bedende, elbisede ve namaz kılacak yerde necâset bulunmamalıdır. Başörtüsü, başlık, sarık, mest ve ayakkabı da elbiseden sayılır.” “Mâlikî mezhebinde, bedenin, elbisenin temiz olması sünnet olduğu hâlde, mestin temiz olması farzdır.” Mest de elbiseden sayıldığına göre, diğerlerinin temiz olması sünnetken, mestin temiz olması neden farz oluyor?
-
Secde-i sehvin Hanefi ve Malikî'de hükmü nedir?
-
Marketler alış-veriş yapanlara, hediye çeki vermektedir. Bu çeki başkasına satmak caiz midir?
-
İade ettiğim mamule mukabil bana para yerine alış-veriş çeki verdiler. Ben de oradan yeni bir mal almak yerine, bu çeki paraya dönüştürmek istiyorum. Aynı paraya versem kimse almaz. Mesela 100 liralık çeki 80 liralık devretmek uygun mudur?
-
Fıkıh kitaplarında şöyle bir ifade geçiyor: “Abdestte kolundan, ayağından bir kısmı kesik olan kimse, kalan yerin yüzeyini yıkar.” Nereden kesildiği ehemmiyet arzeder mi?
-
Fıkıh kitaplarında şöyle bir ifade geçiyor: “Özür sahibi olan, namaz vakti çıkınca abdesti bozulmuş olur. Öğleden başka dört namazdan birinin vakti girmeden evvel aldığı abdest ile bu namazı kılamaz. Çünki öğle namazının vakti başlarken, bir namazın vakti çıkmıyor.” Abdestin bozulması için bir namaz vaktinin çıkması lâzım olduğuna göre, sabah vakti çıktıktan sonra aldığı abdest ile öğle kılınabilirken, sabah namazı için aldığı abdest ile öğle namazı kılınamaz mı?
-
Fıkıh kitaplarında şöyle bir ifade geçiyor: “Haraca sebep olan şeyi yapmasında zaruret varsa, o farzı terk etmesi veya haramı zaruret mikdarı işlemesi câiz olur. Zaruret ile yapılan şeyde, zaruret bitince harac devam ederse, yine böyledir.” Zaruret ile yapılan şeyde, zaruretin bitip de haracın devam ettiği bir misal verebilir misiniz?“
-
Fıkıh kitaplarında şöyle bir ifade geçiyor: “Başka mezhebi taklid ederken, o işin o mezhebde sahih olmasına mâni olan, fakat kendi mezhebinde veya diğer bir üçüncü mezhebde mâni olmayan ikinci bir harac hâsıl olursa, bu işi her üç mezhebe göre yapmağa devam eder.” Bu ifadeyi anlatan bir misal verebilir misiniz?
-
Fıkıh kitaplarında şu ifade geçiyor: “Abdest alırken Mâlikî mezhebinde kulakların içi ve dışı yeni ıslatılmış parmak ile mesh edilir. Baş, kulaklar veya enseden birini, her defasında eli ayrı ayrı ıslatarak, birden fazla mesh etmemelidir. Her defasında ıslatmadan tekrarlanabilir.” Bu iki cümle birbirine ters gibi görünüyor. Her defasında eli ıslatmak lâzım mıdır, değil midir?
-
Mâlikî mezhebinde seferî ile mukîmin birbirlerine imam olması câiz midir?
-
Halebî’de, mesh bahsi sonunda diyor ki, “Bir veya iki elinde çatlak, ekzama veya başka yara olup, bunları ıslatmak zarar verirse, bu kimse abdest alamaz. Bu sebepten abdest alamayan kimseye, hatır ile veya para ile başkasının abdest aldırması, İmâm-ı A'zama göre müstehabdır.” Islatmak zarar verdiğine göre başkası abdest aldırsa bile yine ıslanmış olmayacak mı?
-
Fıkıh kitaplarında diyor ki: “Cünüb kimse, bedeninin bir kısmını yıkayacak kadar veya abdest alacak kadar su bulursa, abdest ve gusl için, bir teyemmüm eder. Teyemmümden sonra, abdesti bozulursa, o su ile sonra abdest alır.” “Cünüb bir kimse, teyemmüm ettikten sonra, abdesti bozulursa, Hanefîde cünüb olmaz. Mâlikîde olur. Az su varsa, yalnız abdest alır.” Cünüb bir kimse, teyemmüm ettikten sonra, abdesti bozulursa Maliki'de tekrar cünüp olduğuna göre aynı zamanda abdestsiz de oluyor. O zaman böyle cünüb olan birinin üstteki ifadeye göre abdest ve gusl için bir teyemmüm etmesi lâzım olduğuna göre, neden abdest alıyor? Böyle cünüb olan biri yalnız abdest alınca cünüblükten kurtulmuş oluyor mu?
-
Fıkıh kitaplarında şöyle deniyor: "Cünüb kimsenin vücûd yüzeyinin yarıdan fazlası yara veya çiçek, kızıl gibi ise, teyemmüm eder. Derisinin çoğu sağlam ise ve yaralı kısımları ıslatmadan yıkanması mümkün ise, su ile gusl edip, yaraların üzerini mesh eder. Yaralı kısımları ıslatmadan yıkanamazsa, yine teyemmüm eder”. “Başında ağrı olup mesh edemeyen, abdest için; yıkanamayan da, gusl için teyemmüm edebilir denildi ise de, her ikisinin de sâkıt olacağını bildiren fetvâ daha evvel verilmiş olduğundan, bu sözle amel olunmaz." Bu iki ifade arasında tenakuz (çelişki) yok mudur? Yıkanamayan, gusl için teyemmüm eder mi, sâkıt mı olur?
-
Kadın, kocasının haberi olmadan başkasına hediye verip ikramda bulunabilir mi?
-
Bir kimse fakirken kurban kesse, bayramın üçüncü günü zenginleşse tekrar kurban kesmesi gerekir mi?
-
Araba ile giderken orucu çıktığımız yerin vaktine göre mi, bulunduğumuz yerin vaktine göre mi açacağız?
-
Eski devirde kadınlar Hac vazifesini yerine getirirken tavafı nasıl yaparlardı?
-
“Bir zâlime yardım edene, Allahü teâlâ o zâlimi musallat eder.” hadis-i şerifini nasıl anlamak gerekir?
-
Kur’an-ı kerim okuduktan sonra "sadakallahulazim" demenin hükmü nedir?
-
Kur’an-ı kerim kadimdir veya ebedîdir sözü ne mânâya gelir?
-
Namazda rükûya eğilirken belim dümdüz olmuyor. Ne yapmak gerekir?
-
Yemek seçmenin dinen mahzuru var mıdır?
-
Namazın son oturuşunda Allahümmeğfir ümmete Muhammedin (Allah’ım, ümmet-i Muhammed’i mağfiret eyle!) diye dua etmek caiz midir?
-
Fıkıh kitaplarında “Necâset, dirhem mikdarından, yani bir miskalden, yani dört gram ve seksen santigramdan az ise, yıkamak sünnettir." deniliyor. Ben dirhem 3.2 gr, miskal 4.8 gr diye biliyorum. Doğrusu nedir?
-
Fıkıh kitaplarında "Bey ve şirâda kolaylık olmak için, İmam Kerhî’nin kavli ile fetvâ verilmiştir. Şöyle ki, bir satışta semen [para] gösterilmeden akid yapılıp da, semen olarak haram olduğu bilinen şey verilirse, bu şey karşılığı alınan mebî helâl ve tayyib olur. Fakat haram olduğu bilinen veya kendinde vedîa [emânet] bulunan şey, semen olarak gösterilerek söz kesilir ve bu semen verilirse, satın alınan mebî haram olur." deniliyor. Haram para ile alınan mal nasıl helâl olur? Gösterip göstermemenin ne tesiri vardır?
-
Borçlunun eli dar olduğu için alamadığımız alacağımızı zekâta sayabilir miyiz?
-
Favori uzatmak uygun mudur?
-
Kadınların araba kullanması câiz midir?
-
Namazda teşehhüdün (ettehiyatünün) bir kısmını terk eden kimseye ne lâzım gelir?
-
Bir kimse namazda ilk oturuşta teşehhüdü (ettehiyatüyü) tekrar okusa ne lâzım gelir?
-
İnternete video yükleyip, reklam göstermesine müsaade ederek para kazanmak caiz midir?
-
Ramazan ayında oruç tutmayanlara yiyecek satmanın hükmü nedir?
-
Bir bakkal dükkânım ve ayrıca kredi borcum var. Dükkân kiradır. Zekât verecek miyim?
-
Arkadaşlarla konuşurken “Bazı şeyler Kur’an-ı kerimde geçmez; hükmü sünnette vardır. Abdest gibi” dedim. Sonra bu hususta âyet-i kerime olduğunu öğrendim. Bu söz küfre sebep olur m?
-
Yemin kefareti için on fakire verilecek elbisenin asgarisi nedir?
-
Kunut dualarının ikisi de vâcib midir?
-
Ramazan ayında vitri cemaatle kılarken muktedi kunut duasını bitirmeden imam rükûa gitse, cemaat nasıl hareket eder?
-
Bir kimse fakir olup, gücünün üzerinde bir adakta bulunsa, yerine getirmeye mecbur mudur?
-
Allahü teâlâ zaman ve mekândan münezzeh olduğuna göre, Müşebbihe ve Mücessime fırkaları neden küfre düşmüş olmuyor?
-
İnşaat mühendislerinin şantiyede baret takmalarının mahzuru var mıdır?
-
Fâsid olan nâfileleri sonradan kılmak vâcib olduğuna göre, bu namaz kılındığı zaman vâcib sevabı mı yoksa nâfile sevâbı mı alınır?
-
Şehirde kurban kesecek olanın, bayram namazının arkasından hatibin hutbesini bitirmesini beklemesi şart mıdır?
-
Kurbanlık olarak alınan koyun kaybolsa veya çalınsa, yerine başka bir koyun alsa, sonra kaybolanı veya çalınanı bulsa, nasıl hareket eder?
-
Şaşı olan hayvanı kurban etmek caiz olur mu?
-
Koç kesmek mi koyun kesmek mi daha sevabdır?
-
Harem-i Şerif’e gayrı Müslimlerin girememesi hangi hükümden kaynaklanmaktadır?
-
Namazda ilk oturuşta (ka'de-i ûlâda) teşehhüd (ettehiyyâtü) okumanın hükmü nedir?
-
Bazı şeyler orucun sevabını giderir diye hadis-i şerifte geçiyor. Tevbe edilen günahlar da böyle midir?
-
Müslüman olmayan ana babaya hürmet etmek, ellerini öpmek küfre sebep olur mu?
-
Sanat ve ticaret âletleri, kurban nisâbında ihtiyaç eşyası sayılır mı?
-
Evde kullanılan süs eşyası da kurban nisabına dâhil edilecek midir?
-
Kurban kesilmeden önce, yününden, sütünden istifâdenin câiz olmaması; yünü kırkılmış hayvanı kurban etmenin mekruh olmasının hikmeti nedir?
-
Su olsa bile cenaze ve bayram namazını kaçırmamak için teyemmüm edilip de, Cuma namazı için edilememesinin sebebi nedir?
-
Fıkıh kitaplarında “Namaz içinde hayz başlarsa, namaz bozulur. Temizlenince, farz namazı kaza etmez; nâfileyi kaza eder” diyor. Farz değil de niçin nâfile kaza ediliyor?
-
Namazda fatihadan önce besmelenin hükmü nedir?
-
İbâdet de gizli, günah da gizli olduğuna göre, başkalarının yanında namaz kılmak; zekât vermek riyâ olmaz mı?
-
Yürüyerek kaamet okunur mu?
-
Namaz intikallerinde, imamın tekbirleri gecikse veya önce olsa, tekbire mi, harekete mi uyulur?
-
Evliyalar hakkında tertiplenmiş bir ansiklopedide Malkara’da medfun Pir Ali Efendi’den bahsediliyor. Kaynak olarak Şakâyık-ı Nu’maniyye Zeyli ve Sicil-i Osmanî veriliyor. Çok aramamıza rağmen bu kabri bulamadık. Belediye ve vakıflara müracaat ettiğimizde, kayıtlarında böyle bir kabrin olmadığı cevabı verildi. Ne yapmak lâzım?
-
Osmanlı Devleti’nin son asrındaki suç nisbeti ile alakalı istatistikler var mıdır?
-
Bir kimse, birinden borç alsa ve karşılığında borcu kadar kıymetli bir malı emanet bıraksa, bu kişi borcun ödenmesini beklemeden malı nakde çevirse, sonra bu mal, borç mikdarından daha fazla kıymet kazansa, borçlu aradaki farkı isteyebilir mi?
-
Hanefî olan seferî, öğle namazını uyuyarak geçirse, kaç rek’at kılar?
-
Büyüklerin sözünde rabbani tesir vardır sözünün manası nedir?
-
Banyo yaparken konuşmak câiz midir?
-
İslâmiyet denilince akla neden hemen yeşil renk gelmektedir?
-
Cengiz Han ve Attila hakkında dinî bakımdan ne söylenebilir?
-
Fatih Sultan Mehmed’in Ayasofya vakfiyesinde câmiyi vakıf olmaktan çıkaran kimseye beddua ettiği doğru mudur?
-
Sabah namazının vakti çıkmak üzere ise, cünüp kimse nasıl hareket etmelidir?
-
Zekâ özürlü bir çocuk, cünüp olursa, gusül abdesti alması farz mıdır?
-
Muayyen haldeki kadının Euzu besmele çekmesi câiz midir?
-
Kadının doktora gidip jinekolojik muayene olduktan sonra, gusül abdesti alması lâzım mıdır?
-
Birden zuhur etmeyip de gide gide zuhur edegelen meyve, çiçek, yaprak ve sebzenin bir miktarı belirmiş olursa, bunlarla beraber henüz belirmemiş olanları da toptan satmak örf olduğundan İmam Muhammed’e göre sahihtir. Henüz başlanmamış veya bir kısmı başlamış binayı bu kavle kıyasen almak câiz olur mu?
-
Sefere çıkacak kişi sefere çıkacağı gün oruç tutmayabilir mi?
-
Seferi olan kaldığı yerde bir özrü yokken oruç tutmasa ve cum'a namazına gitmese günah olur mu?
-
Oruca niyet edip, sefere çıkan kimse, zorlanıp orucunu bozsa ne lâzım gelir?
-
Hadîs-i şerif kitaplarında, Hazret-i Aişe’den rivayetler vardır. Kendisi, erkek sahabe ile konuşur muydu?
-
Çalıştığım şirket adına hammadde aldığım firma, fiyat kırdıktan sonra, malın 1,4 dolar olan fiyatını 1,6 olarak bildirmemi, aradaki farkı benim almamı teklif etti. Bu caiz olur mu?
-
Bir satış elemanının, çalıştığı firmadan ayrılıp, aynı sektörde çalışan rakip bir firmaya gitmesi ve yanında müşteri portföyünü de götürmesi caiz midir?
-
Âmenerresulüyü okurken, alel-kavmil kâfirîn dedikten sonra, alel kavmil-fâsıkîn, alel-kavmiz-zâlimîn diye devam etmek uygun olur mu?
-
Şeyh Edebâlî’nin vasiyetnâmesi sahih midir?
-
Abdülhakim Arvasi’nin "Yeryüzünde iki Türk kalsa, biri ben olurdum” sözünün aslı var mıdır?
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159