Yazışmalar
-
Sefer mesafesi gitmeden geri dönmeye niyet eden, o anda misafirlikten çıkıp mukim olur deniyor. Bir kimse Ankara’ya gitmek üzere yola çıksa, İzmit’e gelince Ankara’ya gitmekten vazgeçerse, İzmit sefer mesafesinde olduğu halde, İzmit’te ve geri dönüş yolunda mukim mi oluyor?
-
İstanbul’dan Ankara’ya gitmek üzere yola çıktım. Bolu’ya gelince öğle oldu. Öğle namazını iki rek’at olarak kıldım. Namazdan çıkınca Ankara’ya gitmekten vazgeçtim. Bolu’daki işlerimi bitirdim. Ben Bolu’da iken ikindi vakti oldu. Bolu’da ikindi namazını 2 rek’at mi, 4 rek’at mi kılacağım?
-
21:30’da yatsı namazı vakti giriyor. Otobüs (veya tren) ile 22.30’de hareket edilecektir. Evden garaja gidiyorum. Bizim evin karşısında ufak bir mezarlık vardır. Orayı da geçtim. Garaja vardım. Garajdaki câmide yatsı namazını iki rek’at olarak mı kılacağım, dört rek’at olarak mı kılacağım? Yani evden çıkar çıkmaz mı seferî olurum? Yoksa yolculuğa başlayış saatim olan 22:30 itibariyle mi seferî olurum?
-
Hanefî mezhebindeki bir kimse 15 günden az bir sefere çıksa, vardığı yerde herhangi bir akıntıdan dolayı veya başka bir ihtiyaçtan dolayı [mesela cem etmek gibi] Mâlikî mezhebini taklid etmesi gerekse, Hanefî mezhebine göre olan seferîlik müddeti devam eder mi? Yoksa Mâlikîyi taklid ettiği için seferîlik müddeti bu mezhebe göre değişmiş mi olur?
-
Miftahü’l-Cenne (Mızraklı İlmihal) kitabında, insana yoksulluk getiren 24 şeyi sayan hadis-i şerif zikredilirken “Yoksul kimseden ekmek satın almak” diyor. Bunun hikmeti ne olabilir?
-
Hıdırellez gününün aslı nedir?
-
Bir yazı okumuştum, Osmanlılar zamanında kazâ namazı olmayanlar, mescide girince hemen kalben "4 rek’at namaz kılmak nezrim olsun" diye niyet edermiş. Vâcib sevabı almak için, hem sünnete, hem de vâcibe niyyet edip bu vâcibi kılarmış. Borcum var, o yüzden sadaka veremiyorum. Ama bazen küçük meblağlar sadaka vermek icab ediyor. Böyle zamanlarda, ecdadımızın yaptığı gibi yapsak, meselâ "Filancaya 5 lira vermek nezrim olsun" diye kalben niyet etsek câiz olur mu?
-
Şu andaki Osmanlı hanedanı mensuplarının görüntüleri tamamen yabancı memleket insanlarına benziyor. Siz çoğunu yakından tanıyorsunuz. Dinî inançları hassasiyetle devam ediyor mu? Ediyorsa bilhassa hanımlar neden böyle alafranga haldeler?
-
Küfr alâmetlerinden kaçınmak ve gayrı müslimleri tahkir emek gerektiğini kitaplardan okuyoruz. Ancak mukaddes kitaplara iman etmek imanın şartıdır. Diğer kitaplar nesh edilmiş, yürürlükten kaldırılmıştır. Bunların tahrif edilmemiş, bozulmamış şekillerine inanıp hürmet etmek gerekmez mi? O halde, şimdi tahkir edilmesi emrolunan küfr alâmetleri, ya bozulmamış kitaplarda var ise, o zaman bunları tahkir, eski dinleri beğenmemek olup insanı küfre düşürmez mi?
-
Kitaplarda Eflatun’un teslise inandığı yazılıp kötüleniyor. Bazı yerlerde ise Eflatun’un tevhide inandığı söyleniyor. Bu iki bilgi arasında nasıl hüküm vermek gerekir?
-
Annem kola içmemi emrediyor. Ben ise içmiyorum. Bunun gibi sağlık açısından veya başka mevzularda aslında yapılması uygun olmayan ama haram veya mekruh da olmayan şeyleri emredince yapmamak günah mıdır?
-
Tırnakları kesince evde çöpe atmak câiz midir?
-
Simit, poğaça gibi şeyler yiyorum. Poşette bir sürü susam, kırıntı oluyor. Bunları sobaya, çöpe atmak câiz midir? İsraf olur mu?
-
Mübarek isimlerin üzerine basmakta küfr tehlikesi olduğunu biliyorum. Mesela Kemal ve Fatih isimleri yazan ayakkabıların üstüne basmak da tehlikeli midir?
-
Gusl abdesti aldıktan sonra tekrar meni gelirse yeniden abdest almak gerekir mi?
-
Mâlikî mezhebini taklid ederken, gusülde vücudu ovmak gerekiyormuş. Bu elle mi, herhangi bir bezle mi olmalı? Yoksa vücudumuz ıslakken havluyla ovmak yetişir mi?
-
Allahü teâlânın hikmeti sonsuzdur demek doğru bir ifade midir?
-
Bazen dine dair bilemediğim, anlayamadığım hususlarda Ehl-i sünnet âlimleri nasıl bildirdiyse öyle iman ettim diyorum. Böylelikle küfrden kurtulur muyum?
-
Vahy ile bildirilen dışında Peygamber efendimizde aleyhisselâmın yanılma, yanlış söyleme ihtimali var mıdır? Her söylediği kat’i doğrudur diye mi itikad etmek lâzımdır?
-
Peygamber efendimizin bir sözünün doğruluğundan şüphe etmeye, beğenmemeğe küfr deniyor. Peygamber efendimizden zelle denilen hususlar meydana gelmiştir. Bildiğim kadarıyla doğrulardan en doğruyu seçememek olarak ifade ediliyor. Bu zelleleri de beğenmemek küfr müdür? Zelle de olsa beğenmek imanın şartı mıdır?
-
Bir odada içilmese dahi içki varsa, oynanmasa dahi iskambil kâğıdı, tavla, dama gibi oyun âletleri varsa ve çalınmasa bile çalgı âletleri varsa, o odada kılınan namaz mekruh olur ve yapılan dualar kabul olmaz, rahmet melekleri oraya girmez diye işittim. Televizyon, radyo, müzik de dinlenen mp3, kompütür ve cep telefonu da bunlara dâhil midir?
-
Eşimle tartıştık. Ben ona “Bırak beni, boşanacağım, gideceğim” diye ayağa kalkıp kapıya doğru gittim. O da bana “Tamam gel, şartları konuşalım, sonra gidersin” dedi. Netice itibariyle münakaşanın sonunda barıştık. Bu sözleri ne mânâda kullandığını sordum. “Seni sâkinleştirmek için söyledim, boşanmak için söylemedim” dedi. Acaba talâk oldu mu?
-
Cevhere’de fıtranın kâğıt para olarak verilebileceği yazılıymış. Bu kavle göre zekât da ihtiyaç hâlinde kâgıt para olarak verilebilir mi?
-
Müslüman olmayan bir devletin bayrağını hürmetle öpmek küfr olur mu?
-
Vâcib, aslında farz olan bir şeydir. Zannî delil ile sâbittir. Bir de zannî farzlar var. Mezheblere göre abdestin farzlarının dörtten fazla olması gibi. Nitekim dört tanesi kat’î ve diğerleri zannîdir. Hanefîde guslün farzlarındaki ağız burun yıkaması böyledir. Velhasıl, vâcib de zannî delil ile farz oldu; zannî farzlar da... Bu haled bu ki sınıf arasındaki fark nedir, nereden kaynaklanmıştır? Neden vâcib denildi de doğrudan farz denilmedi? Eğer denilirse ki vâcibi inkâr küfr değildir, zannî farzları inkâr da delile dayanıyorsa küfr olmaz. Veya meselâ guslde ağız ve burnu yıkamak gibi zannî farzlara neden vâcib denilmedi?
-
Gasp edenin, gasb ettiği şeyi, gasp ettiği yerde ödemesi lâzım olur" sözü ne demektir?
-
Vadeli hesaptaki para, vadesiz paraya aktarılınca, tüm para mülk-i habis olur mu?
-
Mektubat-ı İmam-ı Rabbânî’de deniyor ki: “Allahü teâlâya kavuşturan yollar mahlûkların nefesleri kadardır. Her hayali, aslına kavuşturan bir yol vardır ve her mahlukun ayn-ı sâbitesi, yani mebde-i taayyunu, yani yaratılmasına ve vücutta kalmasına vâsıta olan ism-i ilahi başkadır" ne demek?
-
Mektubat-ı İmam-ı Rabbânî’de geçen "Şeyh" tabirinin daha çok vahdet-i vücuta inananlar için kullanıldığını söylemek mümkün müdür?
-
Mektubat-ı İmam-ı Rabbânî’de geçen “Vahdet-i vücud tanıyan evliyâ, mevcudatı mertebelere ayırıyor” ne demektir?
-
Fudayl bin İyad hazretlerinin “Bid’at sahibini gördüğünde yolunu değiştir” gibi sözlerini ana yola te’vil etmek gerekli midir?
-
“Zorlaştırmayınız, kolaylaştırınız” hadis-i şerifinde geçen kolaylaştırmayı müctehid mi yapar?
-
Mektubat-ı İmam-ı Rabbânî’de II. Cilt 19. Mektupta "sünnet" kelimesi tek başına kullanıldığı için şeriat mânâsında mıdır? Öyle olunca burada kullanılan bid’at da itikaddaki bid’at midir?
-
Arş neden daha saf ve daha nurludur?
-
Mektubat-ı İmam-ı Rabbânî’de "Yalnız arşta ayna kabiliyeti vardır" deniyor, başka nesnelerde yok mudur? Arş bildiğimiz gökyüzü müdür?
-
Mektubat-ı İmam-ı Rabbânî’de geçen, "Sıfatlar ezelîdir, bunların eşyaya teallukları bağlantıları hâdistir" sözü ne demektir? Bağlantı ne demektir?
-
Borç alınan para nemalansa, örneğin altın alınsa, altın kıymetlense, o artan kısım kime ait olur?
-
Bir kimse x'i muhatap alarak y'ye şu kadar miktarı ver dese ve dahi sonra y ile karşılaştığında z'ye ulaştırmasi için x'e bir miktar para verdiğini söylese, para kimindir? Paranın verilmesini istediği kişi ile karşılaşıp mesela “Ben size ulaştırması için oğlunuza bunu verdim” desem, sonra oğlu ile karşılaştığımda “Arkadaşım için babana para verdim” desem para kimindir?
-
İbn Hacer-i Heytemi'nin Hayratü'l-Hisan kitabının Menakıb-ı İmam Azam adlı türkçe tercümesinde geçen bir menkıbe şöyledir: İmam Ebû Hanife'nin huzuruna bir kadın gelerek, "Erkek kardeşim vefat etti. Altı yüz dinar miras bıraktı. Fakat benim hakkıma yalnız bir dinar düştü" dedi. İmam, "Bu hesabı kim yaptı?" diye sual eyledi. Kadın da "Davud-ı Tâî yaptı" dedi. Bunun üzerine İmam, "Doğru, senin hakkın aslında bu kadardır. Zira, kardeşin vefat ettiğinde, arkasında miraçı olarak annesini, zevcesini, iki kızını ve on iki erkek kardeşiyle birlikte seni bırakmıştır. Senin hakkının bir dinardan fazla olmasına imkan yoktur" dedi. Buradaki miras nasıl taksim edilir?
-
Bir kişi x'e; bu parayı seninle y'e verdim paylaşın dese ve daha sonra z'ye de x'i kastederek ona para verdiğini ve ikisinin olduğunu ve yarısını almasını söylese bu durumda ne yapılması gerekir? para kime aittir?
-
Birisine oğluna vermesi için 50 TL versem, sonra oğluyla karşılaştığımda babana arkadaşın için 50 TL verdim desem, para kimindir? Oğul ne yapmalıdır?
-
Hanefî mezhebinde ikindi namazının ikinci vakti olan asr-ı sani’ye de çeşitli sebeplerle (toplantı vb.) yetişemeyeceğini anlayan mukim bir kimse, öğle namazını sadece kaza mı eder, yoksa Hanbelî mezhebini taklid ederek cem edebilir mi?
-
Maliki mezhebinde tertib sahibi olmak var mıdır? Hayzı 14 gün süren ve malikiyi taklid eden bir kadın bu dört günü kaza ederken sırayı gözetmesi gerekir mi?
-
Üzerinden 15 temiz gün geçtikten sonra adet miktarı sonuncuda kaç olduysa o şekilde değişir diye biliyorum. Bir sonraki adet bundan az olursa, münasebet için adeti kadar beklemesi gerekiyor. Bu miktardan fazla olursa nasıl davranmalı. Yani adeti 7 olan birisinin adeti 9 sürer ve temizlenirse ne yapar?
-
Şâfiî mezhebinde namaza durmadan tüm rükünleri aklına getirip öyle mi kılmaya başlamak gerekir?
-
Şâfiî mezhebinde abdest alırken tırnak arasındaki kirleri de gidermek gerekiyor. Bazen araya çorap söküğü, küçük kirler de girebiliyor. Abdest almadan tırnakları kontrol edip varsa temizleyip öyle mi almak gerekir? Yoksa bu büyük kirler için mi gereklidir?
-
Bir Şâfiî, uyku,ders gibi bir sebeple öğle namazını İmam-ı Azam Hazretlerinin kavline uyarak asr-ı evvelde kılabilir mi? Bu tembellikle olursa da kılınabilir mi?
-
Hazret-i Muhammed’in diğer devlet reislerine yazdığı bütün tebliğ mektupları nerededir? Doğu Roma İmparatoru Heraklius’a yolladığı heyet ile alâkalı Bizans kaynaklarında bilgi var mıdır?
-
Geçenlerde izlediğim bir dokümanter filmde Hazret-i İsa'ya dair bilgilerin sadece dinî kaynaklarda (İncil) geçtiği; o devirde yaşayan Akdeniz çevresindeki Romalı yazarların kendisinden hiç bahsetmediği; sadece Suetonius ve Tacitus bir kaç kelimeyle 'Christ' veya 'Christus' olarak bahsettiği; onun da isim değil, ünvan olduğu söylendi. Doğru mudur?
-
Bir Şâfi'î ilmihalinde alış-verişte icab ve kabul şarttır yazıyor. Acaba bu bir kavil midir? İcab ve kabul şart ise, fitne çıkma ihtimali olan yerlerde Şâfiîler Hanefî’yi taklid mi edecektir? Geçmişte yaptığı alış-verişlerin vaziyeti ne olur?
-
Şâhidler yanında iman ve nikâh tazelerken "öteden beri nikâhım altında bulunan zevcemi onun tarafından vekâleten ve tarafımdan asaleten kendime tezvic ettim" demek nikâhın tazelenmesi için kâfi midir? Başına "mevcud şâhidler huzurunda..." gibi şeyler eklemek gerekir mi?
-
Nefy-i isbat nedir?
-
Bu hutbelerde bildiğim kadarıyla imamın eline bir kâğıt veriliyor. Oradan okuyor. Meselâ o kâğıtta bir harama helal denebiliyor. Yani küfre düşürücü bir şey yazabiliyor. İmamın onu okuması zaruretten midir? O sözü okuyan imama hüsnü zan mı etmeliyiz?
-
Doğalgaz depozitosu 260 lira vererek doğalgazını açtıran bir kimse aradan muayyen bir zaman geçtikten sonra doğalgazı kapattığında depozito ücretinin 280 lira olduğunu görür. Tatbikatta doğalgazı kapatma anında depozito değeri ne ise doğalgaz şirketi tarafından kapatana verilir. Depozitodaki 20 liralık fark helâl midir?
-
İslâm devletinde hükümdarın nassların boşluk bıraktığı sahalarda hüküm koymasının mahiyeti nedir? Bir hocamız, taaddüd-i zevcat (çok kadınla evlenme) mevzuunu anlatırken, hükümdarın birden fazla evliliği yasaklaması sedd-i zerâi mahiyetindedir. Kişi tek eşliyken zinaya düşme tehlikesi doğarsa, harama düşmemek için sedd-i zerâiyi dikkate almaz; dörde kadar evlenebilir demişti. Bu beyan sahih midir? Sahihse, dinin serbestlik tanıdığı sahalardaki tüm hükümdar emirleri aynı mahiyette midir? Bu emirlere uymayanlar günaha girmez denilebilir mi?
-
Aşağıda kurguladığım foreks muamelesinin fıkıh kaidelerine aykırı noktalarını bildirmenizi rica ederim: x bankasındaki veya aracı kurumundaki döviz hesabımda 50.000 dolar ve 50.000 euro param vardır. Doların değer kazanacağını düşündüğümde, hesabımdaki euro'yu forex piyasaları tarafından belirlenen (eur-usd) parite değeri üzerinden dolara çeviriyorum. Euro'nun değer kazanacağını düşündüğümde ise dolar hesabımdaki paramı euro'ya çeviriyorum. Şayet doğru bir tercihte bulundu isem kâr ediyorum ya da tersi oluyor. Bu muameleler esnasında görüldüğü üzere alım-satım yapılan menkul kıymet "anında" ve tamamen peşin olarak malum hesabımdan tahsil ediliyor veya tasarrufum altına geçiyor. Teslim şartı sağlanıyor. Ayrıca vade yoktur. Sadece elimde olan bir kıymeti alıp satıyorum. Elinde olan şeyi alıp satma ile alâkalı kâide yerine gelmiş oluyor. Fâiz de bahis mevzuu değildir. Aracı kurum veya banka ise, verdiği hizmete karşılık tıpkı bir döviz bürosu gibi alım satım fiyatı arasındaki farkı kullanarak kar ediyor.
-
Hürmeti-i müsaherenin hiç bir çözümü yok mudur? Muhakkak zevcesini boşamak zorunda mıdır? Zevcesi ebedî haram mı olur?
-
Namaz surelerini Latin harfiyle öğrendim. Namazıma zarar verir mi?
-
Bir arkadaş tecvidli okumak farzdır; kıraati tecvidsiz yapmak, namazı fâsid eder dedi. Doğru mudur?
-
Yatarken ev halkına “Allah rahatlık versin” mi, yoksa “İyi geceler” mi demeliyiz?
-
İdrar yaptıktan sonra beklemek herkes için şart mıdır? Beklemeden hemen abdest alınabilir mi?
-
İdrar yaptıktan sonra, tenasül uzvunu suyla yıkamak gerekir mi? Yıkamadan çıkarsa, mahzuru var mıdır?
-
Son teşehüdde salli bariklerden sonra dua niyeti ile fatiha okunabilir mi?
-
Nimet-i İslâm kitabında, namazın sünnetlerinin 43. maddesinde, (Salevattan [salli bariklerden] sonra bir dua okumak sünnettir ) buyuruluyor. Bu ifadeye göre bir dua okumak sünnet; iki ve daha fazla okumak müstehap diye mi anlamamız lâzımdır? Bir dua okumak sünnet ise, bunu özürsüz terk etmek mekruh oluyor. Buradaki mekruh tahrimî mi, tenzihî mi oluyor?
-
Namazı bozulan bir kimse namazı bozan hareketini namaz vakti çıktıktan sonra öğrense bu namazı kaza etmesi farz olur mu?
-
Namazda kapalı kapıyı açmak namazı bozar mı?
-
Namazda pantolonum düşmek üzere idi. Kıyamda iki elle kemerimi bağladım namazım bozuldu mu?
-
Bir kadın açılan başörtüsünü üç kere sübhanallah diyecek kadar bir zamanda kapatamazsa yani başörtüsünü kapama süresi üç kere sübhanallah diyecek kadar zamandan biraz daha uzun sürse namazı bozulur mu?
-
Fıkıh kitaplarında bir kavle göre namaz kılana göre çok hareket namazı bozar. Yani bir kimse benim yaptığım amel-i kesirdir; bu namaz bozar diyorsa bir kavle göre bozulur deniyor. Peki, bu kimsenin yaptığı amel-i kesir olmasa kendisi bunu ameli kesir bilse veya zannetse yine namazı bozulur mu?
-
Ayakta namazda iken cebimden bazen küçük mushaf veya muska yere düşüyor. İki elimle alıp cebime koysam namazım bozulmuş olur mu? Mushaf ve muska gibi hürmet edilmesi gereken şeyler değil de, para, kredi kartı, kalem gibi şeyler cebimizden düşse, bunları namaz içinde alıp cebe koymak elzem değilken, yine de tek elle veya iki elle almak namazı bozar mı?
-
Bazen namaz kılarken kravat boğazımı sıkıp rahatsızlık veriyor. Tek veya iki elle kravatı gevşetmek namazı bozar mı?
-
Askerde talimlere, bazen de operasyonlara gidiyoruz. Kıbleyi tespit etmek her zaman mümkün olmuyor. Fitne çıkmasından da korkuyoruz. Komutan görecek diye de korkuyoruz. Askerde kıbleyi tespit edemediğimiz hallerde her hangi bir tarafa dönüp namazımızı kılabilir miyiz?
-
Kâfirlere, fâsıklara, çocuklara, bidat ehli kimselere kıble sorulmayacağı bunlara sadece yönleri anlamak için güneşin ne taraftan batıp, ne taraftan doğduğu sorulabileceği fıkıh kitaplarında yazılıdır. Velev ki bunlara kıblenin yönünü sorup o cihete namaz kılan bir kimsenin namazı sahih olur mu? Vakit içinde iadesi, vakit çıkınca kazası lazım gelir mi?
-
İlmihalde ( Kıble yönünü bilmeyen kimse araştırmadan kılarsa, kıbleye rastlamış olsa bile namazı kabul olmaz ) diyor. Kabul olmaz demek, namaz borcundan kurtulur; ama verilecek büyük sevap ve mükâfatlara kavuşamaz mı demektir?
-
Günümüzde yaratmak kelimesi mahlûklara isnad edilerek çok kullanılıyor. Bu küfre sebep olur mu?
-
Marketten online olarak sipariş vermiştim. Benim istediğim mamulün üç farklı renkte kutusu vardı. Ama içindeki mamul aynıdır. Ben mavi renklisini seçmiştim; ama kırmızı renkli kutu yollanmış. Acaba bu alışveriş câiz oldu mu?
-
Bir hanım, muayyen haldeyken cünüp de olsa, gusül abdesti almadan tırnaklarını kesmesi câiz midir?
-
Müzelerde iskeletler oluyor. Ölen bir kimsenin, sağken bakılması helâl olmayan bir yerinin kemiğine bakmak câiz midir?
-
Müslüman bir kadının gayrımüslim veya fâsık bir kadının önünde soyunması helâl değildir. Acaba konuşması da böyle midir?
-
Tavsiye edebileceğiniz bir Kur’an-ı kerim tefsiri var mıdır?
-
İmam 25-30cm yükseklik yapılmış yukarıda namaz kıldırdı. Biz cemaat olarak aşağıda kıldık. İmamın cemaatten bu kadar yüksekte namaz kıldırması caiz mi?
-
Kitaplarda hafif sesle okuyanı bir iki kişinin işitmesi mekruh olmaz. Sesli okumak çok kişinin işitmesi denilmektedir. Peki, namazda kahkaha ile gülsek birkaç kişi işitse namazımız bozulur mu?
-
Namazı çorapsız kılmanın mekruh olduğu Hanefi fıkıh kitaplarında bildiriliyor. Pantolonumun paçaları uzundur. Paçaları çok sıvasam [mesela topuk kemiğinin üzerini de geçsem] ama ayağımda çorap olsa et gözükmese namazı mekruh eder mi?
-
Fâtihayı rükû’da tamamlamak Hanefî’de mekruh üç mezhepte namazı bozar deniyor. Fâtihayı unutan bir kimse rükû’da hatırına gelse dönüp namazını tamamlayabilir. Burada bir incelik olsa gerek?
-
Mekruh vakitte namaz kılınca bunun iadesi vacip olmaz deniyor. Bu ifadeden ne anlamak gerekir? İkindiyi kerahet vaktinde kılan, öğleye 20 dakika kala namaz kılan bir kimse, bu namazların içerisinde ki vâciplerden birini terk edince o namazı iade etmesi vacip olmaz mı?
-
Eldiven ile namaz kılmanın bir mahzuru var mı?
-
Fıkıh kitaplarında, secdede ellerin üzerine secde etmenin Hanefi mezhebinde tenzihen mekruh olduğu diğer üç mezhepte sahih olmadığı bildiriliyor. Cuma ve bayram namazlarında ve teravih namazı gibi cemaatin yoğun olduğu zamanlarda sıkışıklıktan ellerimizin üzerine secde yapma mecburiyeti hâsıl oluyor. Bir ihtiyaç sebebiyle üç mezhepten birini taklid eden Hanefî’nin bu halde namazları sahih olmuyor mu?
-
Herkes seni severse imanından şüphe et, sözü doğru mudur?
-
Hususî müesseselere, cemiyet ve vakıflara burs müracaatında yalan beyanda bulunarak burs almak câiz midir?
-
Yüze tokat vurmanın hükmü nedir? Bazıları yüze tokat vurmanın mekruh olduğunu söylüyor, bu hüküm doğru mudur?
-
Dünyayı süslediği, dünyaya rağbeti arttırdığı için kuyumculuk ve müteahhitlik tenzihen mekruhtur diye işittim. Aslı var mıdır?
-
Bir arkadaş sohbette çay içmek sohbete vesile olduğu için sünnet-i zevâiddir. 17 bardak içmek felanca zâtın sünnetidir dedi. Çay içmek sünnet midir?
-
% 100 anapara korumalı altın ve petrol yatırım fonu almak caiz midir?
-
Rükû’yu unutanın hâlini tafsilatlı izah eder misiniz?
-
Sağına soluna konan sehpaya veya duvara veya insana dayanıp kalkarak namaz kılma imkânı olan hastanın oturarak ima ile namaz kılması caiz olur mu? İade gerekir mi?
-
Fıkıh kitaplarında 25 cm’den yükseğe secde etmek caiz değildir. Bazı âlimler az yükseğe de secde etmek caiz değildir buyurduğu yazılıdır. O halde Secde için yere eğilemeyen hastanın rükü ve secdeyi hava boşluğuna yapması 25 cm’den yüksek olmayan sert bir şey üzerine secde etmesinden daha uygun ve öncelikli değil mi?
-
Kendi sırtına secde edilen kimsenin yere secde ediyor olma şartı var mı? O da başkasının sırtına secde ediyorsa birbirlerinin sırtına böylece müteselsilen secde edenlerin namazları sahih olmaz mı?
-
Yarım zrâ'dan [25 cm] daha yüksek bir yere secde etmenin caiz olmadığı kitaplarda bildiriliyor. Hatta bazı âlimlerin az yükseğe de secde etmek caiz değildir buyurduğu da yazılıdır. Cuma bayram ve teravih namazı gibi cemaatin yoğun olduğu namazlarda sıkışıklık sebebiyle namaz kılanın sırtına secde etmek de namazı mekruh hale sokar mı? Velev ki 25cm den çok veya az olsun?
-
Tehlike zamanında namazı oturarak ima edip kılmak caizdir buyuruluyor. Askerde komutan korkusundan, okulda öğretmen korkusundan, iş yerinde amirinin korkusundan bu şekilde oturarak ima ile namaz kılmak caiz mi? Rahata kavuşunca iadesi veya kazası lazım gelir mi?
-
Bir rahatsızlığım sebebiyle başımı sağa sola çeviremiyorum. Maliki ve Şafii mezhebini taklid edenler bir rahatsızlık sebebiyle başlarını sağa sola çeviremeden kıldığı namazları sahih oldu mu?
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157