Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • Aktüel
    • Akademik
    • English
    • Arabic
    • Diğer Diller
  • Programlar
    • Televizyon
    • Radyo
    • Youtube
  • Yazışmalar
    • Tüm Sualler
    • Sual Başlıkları
    • Sual Gönder
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder

Sual Başlıkları

“Hastalık-Tedavi”

için arama neticeleri gösteriliyor
  • Sual: İsviçre’de cinsiyet değişikliğinin hukukî cihetiyle alakalı araştırma yapan bir medenî hukuk profesörüyüm. İslâmiyetin bu husustaki görüşü nedir?
    Cevab:

    Evvelemirde, Kur'an-ı kerimde, Nisâ sûresinin 119. âyetinde hilkati tağyir (yaratılışı değiştirmek) yasaklanmıştır. Hazret-i Peygamber'in de çeşitli hadis-i şeriflerinde, bu yasak teyid edilmektedir. Ancak nefreti mucib bir durumda estetik ameliyata izin verilmiştir. Doğum lekesi, altıncı parmak gibi uzuvların ameliyatla alınmasına müsaade edilmiştir. Makyaj, saç boyama gibi hususlar güzelleşme (cemal) kasdına dayandığı için yaradılışı değiştirme sayılmamaktadır. Dolayısıyla cinsiyet değişikliği, öncelikle hilkati tağyir manasına geldiğinden câiz olmamak gerekir.
    İkinci olarak, Hazret-i Peygamber erkeklerin kadınlara, kadınların da erkeklere benzemesini yasaklamıştır. Giyiniş, konuşma, hareketlerde erkeğe veya kadına benzemek câiz olmayınca, cinsiyet değiştirmek hiç câiz olmamak gerekir.
    Üçüncü olarak, İslâm dini, insanların ve hayvanların kısırlaştırılmasını yasaklamıştır. İnsan kendisini veya bir başkasını kısırlaştıramaz. Cinsiyet değişikliği, aynı zamanda kişinin kendisini kısırlaştırması mânâsına geldiği için câiz olmamak gerekir.
    Bu ve başka birçok dinî ve sosyal sebeplerle cinsiyet değişikliğinin İslâm dininin ruhuna uymadığı görülür. Cinsiyet değişikliğini arzulayan kimselerin gerek ruhî ve gerekse hormonal olarak tedavisi mümkündür. Cinsiyet değişikliğinin, kişinin önceki ruhî durumunu tamir ve tedavi etmeye yaramadığı, hatta daha garip durumların ortaya çıktığı da ortadadır.
    Hermafroditler (hünsalar), İslam hukukuna göre idrarını yaptığı organına göre değerlendirilir. Bunlardan fonksiyonu olmayan organın alınması, yukarıdaki nefreti mucib hallerin izalesine izin veren prensip gereği câiz görülebilir.

    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastanın ölümüne hükmedip bağlandığı makineden çekmek dinen caiz olur mu?
    Cevab: Tıbben şuurun gitmesinden beyin ölümü denen safhaya kadar, koma-derin koma- bitkisel hayat denen safhalar geçiyor. Bunların tamamında geri dönüş, yani hastanın iyileşmesi mümkündür.
    Bitkisel hayattaki insanda beynin korteks (kabuk) denen kısmı ölmüş olup, bu kısım hâfıza, zekâ, kişilik vs hususiyetlerin kontrol edildiği kısımdır. Bitkisel hayattaki hastalarda beyin sapı denilen ve hayati organların kendi kendine çalışmalarını, bir takım hayatî refleks fonksiyonları yürüten kısmı ise ölmemiş, çalışmaya devam etmektedir. Bu nedenle bitkisel hayattaki kişiler ölü kabul edilmez ve organları nakil için alınmaz.
    Ancak beyin ölümü denen halde beynin korteks tabakasının hâricinde beyin sapı denilen bölümü de tamamen ölmüş olup iyileşme kat’iyyen mümkün değildir.
    Yoğun bakım servislerinde koma halindeki hastalar vantilatör denen solunum cihazına bağlanır ve bu cihaz vasıtasıyla, akciğerlerin şişirilmesiyle teneffüs sağlanır. Bu hastalar cihazdan çekildiğinde önce teneffüs ve sonra kalp durur. Vantilatör desteğiyle teneffüsü temin olunan ve kalbi çalışmakta olan bu hastalarda beyin fonksiyonları mevcutsa asla cihazdan çekilmez, beyin ölümü sınıfına girmez ve bunlardan organ nakli yapılmaz. Sadece, bir müddet sonra beyin sapı ölümünün de gerçekleşmesiyle, beynin tüm fonksiyonları kaybolur. Omuriliğe bağlı basit refleksler hâricinde başka hiçbir reaksiyon alınmayan hastalar için beyin ölümü (tıbbî ölüm) teşhisi konur. Bu hâl, bitkisel hayatın ötesinde bir safhadır.
    Bugüne dek beyin ölümü teşhisi konmuş hiç kimse geri dönmemiş, yani iyileşmemiştir. Beyin ölümü gerçekleşmiş herkes ya bir müddet sonra makinelere rağmen akciğer ve kalbi kendiliğinden durarak, ya da makinenin fişi çekilmek kaydıyla akciğer solunumu olmadığı için kalbi de durarak morga yollanır. Bazen beyin ölümü gerçekleşmeden de kalp durmakta, bu durumda ise pacemaker denen ve kalbe elektrik yollayarak kasılmasını, yani kan pompalamaya devam etmesini sağlayan aletler vasıtasıyla kalp çalışmaya devam ettirilmektedir. Kısaca, bugünkü tıp, beyin ölümünü gerçek ölüm olarak kabul etmektedir.
    Beyin ölümünün, şer‛en hakikî ölüm sayılıp sayılmadığı hakkında sarih bir görüş yoktur. Bazı modern hukukçular, tıbben geri dönülemez şekilde beyin ölümünün tahakkuku kat‘î ise, hakikaten ölümün de tahakkuk ettiği kanaatindedir. İbn Âbidîn, istihlâl bahsinde, yani çocuğun sağ doğup doğmadığının tesbitinde Şürünbülâlî’den alarak diyor ki: “Elin açılıp kapanmasının ehemmiyeti yoktur. Çünki bu gibi şeyler, kesilen hayvanın hareketi gibidir. Onlara itibar yoktur. Hatta bir adam kesilir de hareketle can çekişirken babası ölürse, kesilen oğul babasına vâris olamaz. Zira bu halde ona ölü hükmü verilir. Nitekim Cevhere’de de böyledir” . Bu ifade, beyin ölümünün, hakikî bir hayat sayılamayacağına delâlet eder mahiyettedir.
    Karaciğer gibi bazı uzuvların nakli için beyin ölümü aranmakta; eğer teneffüs durmuşsa nakil gerçekleştirilememektedir. Beyin ölümü tahakkuk etmiş bir hastanın makineye bağlı olarak bırakılması astronomik masrafları gerektirebiliyor. Üstelik makineye bağlılık devası kat’i bir ilaç değildir. Devası kat’i olan ilacı kullanmak farzdır. Beyin ölümünde kalbin çalışması beyin vâsıtasıyla değil, makineden akciğerlere gelen elektrik refleksleriyle tahakkuk etmektedir. Bir hastanın ölüp ölmediği tıbbî bir hâdisedir. Tıp otoritelerinin öldü dediği hasta ölü kabul edilir. Beyin ölümü tahakkuk etmiş bir hastanın da makineye bağlantısının kesilmesinin câiz olacağı anlaşılmaktadır. Allahü a’lem bissavab.
    21 Ocak 2011 Cuma
  • Sual: İşlediğim günahlardan ve içinde bulunduğum durumdan dolayı psikolojik çöküntü içindeyim, bunalıma girdim, ne yapmalıyım?
    Cevab: Tevbe ediniz. Allah samimi tevbeyi mutlaka kabul eder. İyi insanlarla arkadaşlık kurunuz. Sıkıntılı insanlarla görüşmeyiniz. Sıkıntılı yerlere girmeyiniz. Açık havada, deniz kenarında geziniz. Uyku ve yemenize dikkat ediniz. Meyve yeyiniz. Takvasına hüsnü zan ettiğiniz insanlara iyilik yapıp dua isteyiniz. Hergün 500 defa La havle ve la kuvvete illa billah deyiniz. her yüz sonunda illa billahil aliyyil azim ekleyiniz. 500 başında ve sonunda 100 Allahümme salli ala Muhammed söyleyiniz. İnşallah şifa bulursunuz.
    15 Kasım 2011 Salı
  • Sual: Huzurevinde çalışan kişi, o insanları yıkamak durumunda kalıyor. Bunun gibi şeyleri yapmak dinen câiz midir?
    Cevab: Doktor gibidir. Câizdir. Zaruretler memnuları (yasakları) mübah kılar.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Panik atak hâlinde neler yapılmalı ve hangi duaları okumalıdır?
    Cevab: Sıkıntılı zamanlarda 500 lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah okumak hadîs-i şerif ile bildirilmiştir. Her yüz sonunda illâ billahil aliyyil azîm demelidir. Başta ve sonra 100'er Allahümme salli alâ Muhammed demelidir. İnanarak okumalıdır. Doktora da gitmelidir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Tüp bebekle çocuk sahibi olmak caiz midir, şartları nelerdir? Cinsiyet tesbit usulleri caiz midir? Kur’an-ı kerimde bebeğin cinsiyetini Allahtan başka kimsenin bilemeyeceği yazıyormuş.
    Cevab: Aralarında nikâh bağı bulunan kadın ve erkek arasında yapılması şartıyla câizdir. Ancak kadının avret yerini zaruret olmadan başkası göremeyeceği için, kadın rutin jenital muayene için doktora gittiğinde tüp bebek muamelelerinin yapılması mümkündür. Çocuğun cinsiyetini tesbit etmek câizdir. Bu, gayb sayılmaz. Âletle anlamak gözle görmek gibidir. O halde gayb değildir. Kur’an-ı kerimde mealen “Rahimlerde ne olduğunu Allah’dan başka kimse bilemez” buyuruluyor. Bunu cinsiyete hasretmek doğru değildir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Cinsî güç için Viagra kullanmak dinen mahzurlu mudur?
    Cevab: Câizdir. Tıbben zararlı olmayan her türlü destekleyiciyi kullanmak da böyledir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Annesi yatalak hasta olan erkeğin, annesinin altını temizlemesinde mahzur var mıdır?
    Cevab: Doktor gibi zarurettir. Zaruretler memnuları mübah kılar.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Estetik ameliyatta câiz olan şekil hangisidir?
    Cevab: İğrenç, nefret uyandırıcı, alaya sebebiyet veren görünüşü düzeltmek caizdir. Yanık, eğrilik ve çarpıklık, altıncı parmak gibi haller misal verilebilir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Erkeklerin gözlerine sürme çekmesi caiz midir?
    Cevab: Sıhhat için câizdir; ziynet için değildir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Doğum kontrolü için spiral taktırmak günah mıdır? Erkek doktora taktırmak günah mıdır?
    Cevab: Spiral veya başka doğum kontrol usullerini kullanmak câiz ise de, avret yerini zaruretsiz başkasına açmak câiz olmadığı için, spirali yabancı bir erkek veya kadının takması câiz değildir. Rutin jenital muayene için doktora gidildiğinde bu vesile ile taktırılabilir.
    8 Aralık 2011 Perşembe
  • Sual: Vücudumuzda değişiklikler yapmak dinimizce caiz midir? Örneğin burnu yamuk olan ameliyatla düzelttirebilir mi, kulak estetiği yapılabilir mi? Ya da bazı insanlar cinsel organlarını yeterli görmedikleri için uzatıyorlar bunları yapmak doğru mudur?
    Cevab: Nefret çeken veya hayatı zorlaştıran kusurlar ameliyatla düzeltilebilir. Kulak, burun da buna göre değerlendirilmelidir. Penis çok küçük olup da cinsi teması imkânsız kılıyorsa, ameliyatla büyütülebilir. Aksi takdirde penis büyüklüğünün cinsi hayatın normal yürümesi ile alâkası yoktur.
    9 Şubat 2012 Perşembe
  • Sual: Gazetede okuduğum bir haberde şampuanların içinde domuz jelatini olduğu ve kullanılmasının haram olacağı yazıyordu. Birçok şey için aynı şey söyleniyor. Şüphede kalıyoruz. Kullanmamak mı gerekir?
    Cevab: Gazete haberine burada itibar edilmez. Bir şeyi yemenin haram olduğunu söyleyebilmek için bunu iyi bilmek lâzımdır. Bu da ya bizzat görerek veya gören bir âdil müslümandan işiterek ya da imal edenin itirafı ile bilinir. Kaldı ki konulduğu şampuanın üzerinde yazsa bile, yıkanıp gittiği için câizdir.
    13 Şubat 2012 Pazartesi
  • Sual: Hastane, hasta için gerekli kanı kendi stoklarından kullanmışsa ve kullanılan kanların yerine kan bulunmasını hasta yakınlarından istemişse, hastaneye gidip kan vermek uygun olur mu?
    Cevab: Olur. İhtiyaçtır. Hatta sevab bile kazanılır.
    25 Mart 2012 Pazar
  • Sual: Sâlih olup olmadığını bilmediğimiz doktorun/eczacının verdiği ilaçları, içinde alkol olup olmadığını anlayamıyorsak kullanabilir miyiz? Aynı vazifeyi yapan alkolsüz ilaç olup olmadığını sormamız şart mıdır? Sormadan alınmışsa ne yapılacaktır? Alkolü ilaç olarak kullanmak ile içinde alkol karışık ilacı kullanmanın hükmü farklı mıdır?
    Cevab: İlacın üzerinde alkol olup olmadığı yazar. Alkol olduğu anlaşılırsa, eczacıya muadili olup olmadığı sorulur. Yok derse, kullanılır. İlaçlardaki alkol, çoğu âlimlere göre içilmesi haram olan alkol değildir. Kaldı ki, alkol, başka ilaç olmadığı zaman ilaç olarak kullanılabilir. Alkol ile alkol karışık ilaç arasında hüküm bakımından fark yoktur.
    30 Mart 2012 Cuma
  • Sual: Yatalak hasta olan annesinin altını oğlu temizleyebilir mi?
    Cevab: Yapacak kadın yoksa, zaruret hükmüne geçer ve câiz olur.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Birden fazla kişilik taşıma hastalığı (Dissociative Identity disorder) hakkında bilgi verir misiniz. Dinimiz bu hastalığa nasıl bakıyor?
    Cevab: Bu hastalık bir insanda birbirinden farklı şahsiyetlerin bulunmasını ifade eder. Psişik bir haldir. Şizofreniye benzer bir hastalıktır. Çok ender görüldüğü söylenir. Dr. Jekyll ve Mr. Hyde isimli romanda tasvir ediliyor. İnsanda birbirini tamamlayan, ancak farklı şekilde tezahür eden kişilikler vardır. Bu tıbbî bir meseledir. Din ile alakası umumi bakımdandır. Akıl hastası gibi muamele edilir. Her bir kişiliğin insanın iradesi üzerindeki tesiri nisbetinde mükellefiyetten bahsedilir. Tıb, bu kişinin fiillerinde iradî bir hâkimiyeti yoktur derse, akıl hastası gibidir. Mükellef sayılmaz.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Kadavra câiz midir? Tıp fakültesinde okuyan talebelerin veya üniversitedeki hocaların kadavra üzerinde tetkikat yapması, dinen uygun mudur?
    Cevab: “Ölünün kemiğini kırmak, diriyken kırmak gibidir” hadis-i şerifinden dolayı âlimler buna izin vermediği için, eskiden tıp fakültelerinde insana en çok benzeyen hayvan sayıldığı için at kadavrası veya mulaj (balmumu) heykeller kullanılmıştır. Bazı âlimler, organ nakli ve otopsi gibi buna da zaruret sebebiyle izin vermektedir.
    8 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Arada bir hacamat olmak (kan aldırmak) sünnet midir?
    Cevab: Hazret-i Peygamber’in kullandığı tedâvi usullerinden birisi de hacamat, yani kan aldırmaktır. Mübarek başları ağrıdığı zaman hacamat olurlardı. Buna dair çok sayıda hadîs-i şerif vardır. Hacamatın en mühim sebebi de, kan galeyanını, yani kan basıncının fazlalığını önlemektir. Bu sebeple sıcak memleketlerde hacamata sık ihtiyaç olur. Hiçbir hastalığı olmadan hacamat olmak lüzumsuzdur. Nitekim İbni Mâce ve İbni Adiyy’inr haber verdikleri bir hadîs-i şerifte “Hacamat olunuz ki, kan artarsa ölüme sebeb olur” buyuruldu. Hastalık sebebiyle hacamat olunca, sünnete niyet ederse, sevab da kazanır. Hacamat sünnetinin sevabına kavuşmak için, illâ Hazret-i Peygamber devrindeki usullerle (yani deriyi yarıp, vantuzla kan çekmek gibi) kan aldırmak gerekmez. Bir ihtiyaç için kan aldırmak ve niyet etmek kâfidir.
    6 Temmuz 2012 Cuma
  • Sual: Tecavüze uğrayıp da hamile kalan bir kadın karnındaki çocuğu aldırabilir mi?
    Cevab: Babasız çocuğu bu devirde dine uygun yetiştirmek neredeyse imkânsız olduğundan, bu niyetle 120 günden evvel düşürülebilir.
    28 Temmuz 2012 Cumartesi
  • Sual:  Bazı Afrika ve Arab memleketlerinde kadın sünneti adında bir gelenek vardır. Bunun şer’î hükmü nedir?
    Cevab: Orta Afrika, Hindistan, Malezya, Endonezya’da bazı kabilelerde ve bazı Arabistan bedevîlerinde rastlanan bir âdettir. Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Teşkilatı ve bazı devletler, kadın sünnetini yaralama olarak saymakta ve yasaklanması için mücadele etmektedir.
    Kadın sünnetinin birkaç tipi vardır. 1-Klitorisin ucu kesilir. 2-Klitorisin tamamı kesilir. 3-Klitoris, prepus ve çevredeki küçük ve büyük dudaklar kesilir. Yaygın rastlanan bu üç cinsidir. 4-Klitoris ve prepus ile beraber büyük ve küçük dudaklar tamamen kesilip yara dikilerek sadece idrar ve aybaşı için parmak genişliğinde bir açıklık bırakılır. Nadiren de olsa Afrika’nın doğusunda tatbik edilen bu cinsi, Firavun Sünneti diye bilinir. 5-Klitoris veya dudaklar çizilir; klitoris dağlanır; vajina kesilerek genişletilir veya ilaçla daraltılır.
    Kadın sünneti, Hindistan, Endonezya ve Malezya’da jenital uzvun dinî ritüel olarak çizilmesi şeklinde tatbik edilir. Somali, Habeşistan gibi Afrika beldelerinde klitorisin kesilmesi şeklinde rastlanır. En yaygın görülen mıntıkalar da burasıdır. Orta Afrika’daki kabilelerde de bu cinsi tatbik edilir. Klitoris kesilmesi, kadının temizliği ve saf anne olması için lüzumlu görülür. Sünnet olmamış kadınların evlenmesi tasvib edilmez. Hatta sünnet olmamış kadın evlenirse, çocuklarının yaşamayacağına inanılır. Habeş Yahudileri de kadın sünnetini tatbik eder.
    İslâmiyette, kadın sünneti emredilmemiş veya müstehab görülmemiş; ancak yasak da edilmemiştir. Yasak edilmeyen sadece klitorisin ucunun hafifçe kesilmesi şeklinde tatbik edilen cinsidir. Bir kadın Medine-i münevverede kadın sünneti yapardı. Hazret-i Peygamber kendisini çağırtarak, derin kesmemesi, bunun kadın için daha haz verici, erkek için de daha makbul olacağını söyledi. Senedinde kopukluk bulunan ve zayıf olarak vasıflandırılan bu hadis, Sünen-i Ebu Davud’da geçer. Ezher ulemâsından Muhammed Selim el-Avvâ, kadın sünnetinin İslâmiyette yeri olmadığını, zayıf bir hadise dayanarak hüküm verilmemesi gerektiğini söylemiştir. Afrika’daki Müslümanlar arasındaki kadın sünneti tatbikatı da, İslâmiyete değil, eski Afrika geleneklerine dayandırılmaktadır. Arabistan’a da buradan aksetmiştir. Kadın sünnetinin zararlı olduğu tıbben veya başka bir şekilde sâbit olursa, hükümetin yasaklaması mümkün ve câizdir.
    31 Ekim 2012 Çarşamba
  • Sual: Diyabet insülinleri domuzdan mı elde ediliyor? Kullanılması caiz midir?
    Cevab: Piyasada çeşitli şekillerde elde edilen insülinler bulunmaktadır. Gerçi domuzdan elde edileni en tesirlisidir. Ancak domuz dışında elde edileni varken, domuzdan elde edilenini kullanmak câiz değildir. Zira domuz eti ve yağını yemeyip başka işlerde kullanmak da câiz değildir. Bulunamazsa devâsı kat’i olduğu ve kullanılması hayatî olduğu için domuzdan elde edileni kullanmak câiz olur.
    6 Ocak 2013 Pazar
  • Sual: Kolonoskopi yapılması gereken bir hasta, doktorun yanında kadın hemşire bulunduğu için tedaviyi terk etmesi caiz olur mu?
    Cevab: Tedavi için avret yerinin erkeğe veya kadına zaruret mikdarı açılması caiz ve lâzımdır. Bu hususta kadın da erkek gibidir.
    17 Ocak 2013 Perşembe
  • Sual: Bazı kişiler insanın kendi idrarının yara, siğil ve benzeri yaralarda faydalı olabileceği ve eskiden bu usulle birçok tedavinin yapıldığını söylediler. Caiz midir?
    Cevab: Tabib-i müslim-i hâzık, yani mütehassıs müslüman tabib söylerse veya tecrübe ile anlaşılmışsa caizdir. İçilmesi haram veya kendisi necis olan bir şey tedavide kullanılabilir. Nitekim Hazret-i Peygamber zamanında sıtmanın deve idrarı ile tedavi edildiğine dair rivayet vardır. Harblerde yaralara mikrop öldürücü olduğu için idrar yaparlardı.
    17 Ocak 2013 Perşembe
  • Sual: Kurşun dökmek câiz midir?
    Cevab: İlaç kullanmak gibidir. Câizdir.
    7 Nisan 2013 Pazar
  • Sual: Üzüm çekirdeğinin zararlı olduğu dinî âdâb kitaplarında azıyor. Tabibler de tavsiye ediyor. İki sözün arası nasıl birleştirilir?
    Cevab: Âdâb kitaplarında men edilen, bütün olarak yenilmesidir. Çiğnenerek veya ezilerek yenebilir.
    23 Nisan 2013 Salı
  • Sual: Ölüm hastasının hastalık müddetince yaptığı muameleler neticesinde kazanan taraf, kazandığının bir kısmını veya hepsini harcarsa, ölüm hastasının alacaklıları ve vârisleri ne yapabilir?
    Cevab: Ölüm hastası, ölüm hastalığında malının borçlarından arta kalan kısmının üçte birinden karşılıksız harcama yapabilir. Ölürse, yaptığı bu muameleler geriye doğru tenkis edilir. Kazananlar, ödemekle mükelleftir.
    23 Nisan 2013 Salı
  • Sual: Abdest veya guslederse hasta olmaktan korkan kimsenin de teyemmüm etmesi câiz olur mu?
    Cevab: Su bulamayandan başka, hastanın ve çok yaşlının teyemmüm etmesi câizdir. Sağlam kimsenin, abdest alırsa, hasta olacağından korkmasının teyemmüm için özür olup olmaması hususunda iki kavil vardır. Bir kısım âlime göre câiz olmaz. Oruç tutunca, hasta olacağından korkarsa, orucu kazâya bırakması câiz olur diyen âlimler, hasta olmaktan korkanın teyemmüm etmesi câiz olur dediler. Zarar vermek, kendinin çok zannetmesi veya müslüman, âdil ve mütehassıs bir tabibin haber vermesi ile anlaşılır. Âdil bulunmazsa, fıskı zâhir (açık) olmayan Müslüman tabibin sözü de kabul edilir. Müslüman tabib yoksa, kendi kanaatine göre hareket eder. (Tahtâvî-Merâkı’l-Felâh hâşiyesi).
    28 Nisan 2013 Pazar
  • Sual: Resulullah efendimizin ayakta su içtiğine dair hadis-i şerifler mevcuttur. Bundan dolayı ayakta su içmek sünnet midir?
    Cevab: Hazret-i Peygamber, suyun oturarak içilmesini emir buyurmuştur. Kendisi ayakta su içmiş ise de, bunun zemzem olduğu ve hürmeten ayakta içtiği veya seferde oturacak yer bulamadığı için ayakta içtiği bildirilmiştir. Şu halde zemzem, abdestten artan su ve ilaç için içilen su dışında suyun oturarak içilmesi sünnettir.
    28 Nisan 2013 Pazar
  • Sual: Fıkıh kitaplarında şöyle bir ifade geçiyor: “Özür sahibi olan, namaz vakti çıkınca abdesti bozulmuş olur. Öğleden başka dört namazdan birinin vakti girmeden evvel aldığı abdest ile bu namazı kılamaz. Çünki öğle namazının vakti başlarken, bir namazın vakti çıkmıyor.” Abdestin bozulması için bir namaz vaktinin çıkması lâzım olduğuna göre, sabah vakti çıktıktan sonra aldığı abdest ile öğle kılınabilirken, sabah namazı için aldığı abdest ile öğle namazı kılınamaz mı?
    Cevab: Sabah için aldığı abdest, öğle vakti girene kadar devam eder. Sabah, güneş doğduktan sonra aldığı abdestin hükmü, öğlenden sonra da devam eder.
    24 Ağustos 2013 Cumartesi
  • Sual: Kadınların hastalık olmadan mammografi çektirmeleri ve nisaiye mütehassısına senede bir defa kontrole gitmeleri caiz mi?
    Cevab: Rutin kontrol gereklidir; bu sebeple câizdir.
    30 Aralık 2013 Pazartesi
  • Sual: Gayrımüslime kan vermek ya da kan almak caiz midir?
    Cevab: Evet.
    30 Aralık 2013 Pazartesi
  • Sual: Doktor, bir kanser hastasına anne sütü içmesini söylese caiz olur mu?
    Cevab: Tabib-i müslim-i hâzık ise veya tecrübeyle sâbit ise evet (İbni Abidin)
    16 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Orta Asya'da "tövb" diye bilinen ve umumiyetle dinî bütün olan insanlar vardır. Dedelerinin, atalarının ruhlarının geldiklerini söylüyorlar. Gelen hastaların çeşitli dua ve sureler okuyarak iyileşmelerine vesile oluyorlar. Bir tabağın içine buğday kabuğu koyup hastanın başının etrafında döndürüyor ve dualar okuyorlar. Sonra tabağı açtıklarında hastanın durumuna göre farklı resimler görüyorlar. Bu tövb insanlar bazen kötü ruhları def etmek için tavuğu kesip bir halı parçasına kanını bulaştırıp evin köşelerine vuruyorlar. Bir kadına, köyünün imamı "sana dedelerinin ruhları geliyormuş boynuna al ve tövb ol iyileşirsin" demiş ve tövb olmuş. Böyle bir iş yapmak caiz midir?
    Cevab: Anadolu'da bunlara “ocak” derler. Yardım eden dedeleri görüntüsündekiler, iyi cinler olarak düşünülebilir. Haram işlemeden yapılabilir. Doktor gibidir. Sevap da alır. Tedavi, maddî olduğu gibi, manevîdir de.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Bir kadın muayene olacaksa, evvela kadın doktor araması gerek olduğu halde, yaşadığı şehirdeki hastanede kadın doktor olmasa, ama farklı şehirde olsa, bu kadının masraf edip o şehre gitmesi gerekir mi?
    Cevab: Gerekmez. Şimdiki kadın doktorların, erkek doktora muayeneden farkı yoktur. Tabib-i müslüm-i hâzık aramalıdır. Kadının muayenesinde, varsa, kadın olanını tercih edilir.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Doktorun muayene sebebiyle dübüre parmak sokması orucu bozar mı? Gusül gerektirir mi?
    Cevab: Parmağı ıslaksa veya ilaç sürülmüşse, oruç bozulur. Gusl gerekmez.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Bir kimse tedavi maksatlı uzaktan akrabası olan doğum yapmış bir kadının sütünü içebilir mi?
    Cevab: İbni Âbidin tedavi maksadıyle caiz oluğunu söylüyor. Kan nakli de bunun gibidir.
    5 Eylül 2015 Cumartesi
  • Sual: Sezaryen ile doğum yapan kadının, sonraki doğumu tehlikeli olsa, tüplerini bağlatması caiz olur mu?
    Cevab: İnsanları, hatta bir zaruret olmadan hayvanları kısırlaştırmak caiz değildir. Hele çeşit çeşit doğum kontrol metodları varken, böyle bir ameliyat asla caiz olmaz.
    6 Eylül 2015 Pazar
  • Sual: Kanser hastasının, doktorların, kemoterapiden sonra sperm sayısında azalma olacağı yolundaki ikazlar istikametinde, spermlerini dondurması caiz midir?
    Cevab: Evet.
    17 Eylül 2015 Perşembe
  • Sual: İçinde alkol bulunan gargara ve ağız bakım suları ile ağız çalkalamak caiz midir?
    Cevab: Alkolün içilmesi haramdır; ihtiyaç için ağzı çalkalamak ve tükürmek caizdir.
    2 Ocak 2016 Cumartesi
  • Sual: Diş sağlığı için kullanılan ve ağız çalkalama sıvısında alkol bulunması câiz midir?
    Cevab: Evet. Alkolü içmek haramdır; ihtiyaç veya tedavi için ağız çalkalamak caizdir.
    21 Ocak 2016 Perşembe
  • Sual: Makata ya da ferce fitil sokulsa, abdest bozulur mu? Gusül gerekir mi? 
    Cevab: Tamamı içeri girip, sonra kendiliğinden çıkarsa veya elle çıkarılırsa abdest ve oruç bozulur.
    16 Şubat 2016 Salı
  • Sual: Fitness hocasının internette site kurup, insanlara spor ve sağlık hakkında malumat vermesi, takviye gıda maddeleri tavsiye etmesi caiz midir?
    Cevab: Hukukî mevzuatı bilemeyiz. İlaç satılıyorsa ticarettir. Hizmet ise icâre akdi sayılır. Kandırmamak kaydıyla mahzuru yoktur.
    18 Nisan 2016 Pazartesi
  • Sual: Saç ektirmek fıtratı değiştirmek değil midir? Cemal sahibi olmak için fıtrat nasıl değiştirilir?
    Cevab: Fıtratta değişiklik yoktur. Saçı vardı, döküldü, ektirdi. Burun ameliyatı gibi değildir.
    26 Nisan 2016 Salı
  • Sual: Bir hanım, adet düzensizliğinden dolayı, kontrol altına almak için 3 ay boyunca ilaç içse, bu süre zarfında hiç sahih temizlik görmese, ancak esas kanamanın rastladığı günler önceki sahih temiz günlere denk gelse, lekelenmeleri de önceki adet dönemine denk gelse nasıl hareket eder? Biz önceki sahih kan ve sahih temizlik sayılarına göre hareket ettik ancak kanamanın yoğun olduğu devrelerin temizlere denk geldiği halde namaza devam etmek ve küçük lekelenmelerin olduğu zaman namazı bırakmak aklımızı kurcalıyor, yardımcı olursanız sevinirim. Yumurta çatlatma iğnesinin içinde hamile kadın idrarından elde edilen bir HCG isminde hormon var. Bunu kullanmak uygun mudur? 2-3 hanım doktora gittiğimiz halde netice alamadık ve eşimin rahatsızlığı için mecburen bir erkek doktora gidiyoruz, neticelerinden de memnunuz. Buna devam etmek uygun mudur?
    Cevab: Görülen kanlar arasında en az 15 gün temizlik yoksa, bu kanlar arası hep aktı kabul edilir. Mesela 1 gün kan 14 gün temizlik, 1 gün kan, 14 gün temizlik gören bir kadının, 30 günü hep aktı kabul edilir; hayz ve temizlik yerleri buna göre tayin edilir. Böyle hallerde, yani kanın devamlı akması hallerinde, temizlik ve hayz âdetleri esas alınır. Mesela, hayz âdeti 5 gün, temizlik âdeti 25 gün olan bir kadın, aylarca aralarında 15 gün bulunmayan kanlar görse, 5 gün hayz, 25 gün temizlik olacak şekilde hareket eder. Hayz günlerinde ibadetler ve vaty bırakılır, temizlik günlerinde ise yerine getirir.

    İçilmesi haram veya kendisi necis olan bir şey tedavide kullanılabilir. Şimdiki kadın doktorlara muayenenin, erkek doktora muayeneden farkı yok gibidir. Tabib-i müslim-i hâzık (müslüman mütehassıs/uzman doktor) aramalıdır.
    26 Nisan 2016 Salı
  • Sual: Hastalığı sebebiyle oruç tutamayan kimse, fidyesini Ramazan’dan evvel verebilir mi?
    Cevab: Bütün kitaplarda fidye Ramazan ayının başında veya sonrasında da verilebilir diyor. Öncesinde de verilir diyene rastlamadık.
    10 Haziran 2016 Cuma
  • Sual: Bir müslüman veya gayrimüslim, muayyen bir yaştan sonra aklını kaybetse, o kişinin vaziyeti nedir?
    Cevab: O andan itibaren çocuk gibi olur. Yaptıklarından mesul değildir. Âhirette de o andaki vaziyetine göre Müslüman veya gayrımüslim muamelesi görür.
    10 Haziran 2016 Cuma
  • Sual: İnsülin iğnesi yaptıktan sonra iğne yerinden bir damla insülin sıvısı kansız olarak geri çıksa, abdest bozulur mu?
    Cevab: Hayır. Nitekim kulağa damlatılan yağ kulaktan geri çıksa abdest bozulmaz.
    29 Haziran 2016 Çarşamba
  • Sual: Bulunduğumuz yerdeki devlet hastanesinde kadın doktor var; ancak hususi hastanede yok. Hususi hastanede erkek doktora muayene caiz midir?
    Cevab: Hasta hanımlar, müslüman tabibe muayene ettirilir. Müslüman, yani sâlih tabib yoksa, zaruret hâlinde mevcud gayr-ı müslimlerin, ahlâkı mazbut olanlarını tercih etmek suretiyle câizdir. Kadın tabib tercih edilmelidir. Velhâsıl sıra ile, müslüman, sonra gayr-ı müslim kadın tabib, gayr-ı müslim terbiyeli tabib ve nihayet mevcud herhangi bir tabibe mürâcaat edilir. Burada şartlara göre hareket edilir. Erkek daha mahirse tercih sebebi olabilir. Dinini kayırmayan kadın da, yabancı erkek hükmündedir.
    29 Ocak 2017 Pazar
  • Sual: Kliniğe yatan akıl hastası bir lösemiliye, hastanede kolay kolay bulunmayan ve yurt dışından gelen ilaçların tasarruf sebebiyle tatbik edilmemesi caiz midir?
    Cevab: Kan, kinin, tansiyon hapı, antibiyotik gibi devası kat’i olmayan ilacı kullanmak lazım ve vâcib değildir. İnsan bunları kullanmayıp ölse günaha girmez (Kimya-i Seadet). Bugünki ilaçların çoğu böyle teselli ilacıdır.
    23 Kasım 2017 Perşembe
  • Sual: Bir tıbbiye talebesine, tıbb-ı nebevî hakkında hangi eserleri tavsiye edersiniz?
    Cevab: Tabiblerin hem tıbb-i nebevi ile, hem de tabii ilaçlarla meşgul olması iyidir. Piyasada tıbb-i nebeviye dair türkçe eserler vardır. Arapça bilmediğinizi farzederek bunlardan istifade edebilirsiniz. Ancak bunlar pratik faide temininden uzaktır. Tıb çok ilerlemiş; yeni buluşlar olmuştur. Ancak tedavinin özü cihetiyle bu eserleri mütalaa faydalı olur. Şir’atü’l-İslam kitabında da alakalı bahis hoştur.
    23 Kasım 2017 Perşembe
  • Sual: Doktorum. Ağır hastalığın son safhasındaki hastalar için hocalarımız müdahale etmeyin diyor. Bazen de yakınları evde bakmak istiyor; ancak bu halde ani ölümde bir şey yapılamaz. Bu caiz midir?
    Cevab: Ağır hastaları hastaneye kaldırmamalı; evde ailesi ve sevenleri arasında ruhunu teslim etmelidir. Hastanede yapılanlar şifa değil, teselli ilacıdır. Teselli ilaçlarını kullanmak şart değildir. Kullanmayıp ölse, günaha girmez. Ama devası kati olan ilaçları (antibiyotik, kinin gibi) kullanmayıp ölse günaha girer. Doktorlar kanunlara uymakla mükelleftirler. Beyin ölümünde teneffüs cihazı deva değildir.
    5 Nisan 2018 Perşembe
  • Sual: Alzheimer hastası namaz ve orucu nasıl yerine getirir?
    Cevab: Ateh getirmiş kimse, namazı kılabildiği kadar kılar,  orucu tutabildiği kadar tutar. Küçük çocuk gibidir. Zekât vermesi lazım gelmez, zira zekâta niyet edemez. Malları ölmeden paylaşılamaz; malları için kendisine vasi tayin edilir. Bu mümkün değilse, en yakın erkek akrabası velisi sıfatıyla işlerini deruhde eder.
    30 Temmuz 2019 Salı
  • Sual: Unutkanlığı gidermek için ne yapmamız gerekir?
    Cevab: Bu bir huydur. Genetiktir. Ama dua ve telkin ile ve kuru üzüm gibi gıdaların takviyesiyle giderilebilir.
    4 Ocak 2020 Cumartesi
  • Sual: Koronavirüs sebebiyle ölen bir hastayı yıkamadan gömmek caiz midir?
    Cevab: Müslüman bir ölünün yıkanmadan defni caiz değildir. Yıkanmayan ölünün cenaze namazı da kılınamaz. Koronavirüs aynı mekânda bulunmakla kolayca geçecek bir hastalık değildir. Uzaktan olsun su tutarak, yıkamanın bazı sünnetlerini terk etmek suretiyle ölü yıkanabilir. Yıkanabilecek ölü, teyemmüm ettirilemez. Hele ceset torbası veya kefen üzerinden teyemmüm olmaz. Eğer ölüye yaklaşmak hâlinde hastalığın sirayeti muhakkak ise, ancak o takdirde hayattakileri korumak için yıkamadan defin caiz olur.
    1 Nisan 2020 Çarşamba
  • Sual: Sıkıntı için zanax almak caiz midir?
    Cevab: Mütehassıs tabibin verdiği ilacı kullanmak caiz ve lazımdır.
    16 Nisan 2020 Perşembe
  • Sual: Erkek çocuklara sünnetin kaç yaşta yapılması uygundur?
    Cevab: Bu suale İmamı Azam Hazretleri bile cevap verememiştir. Sonraki âlimler bunun için muayyen bir yaş olmadığını beyan buyurmuşlardır. Şimdilerde mütehassıslar küçükken yapılmasının daha münasip olduğunu söylüyorlar.
    22 Ekim 2020 Perşembe
  • Sual: Aşı yaptırmak şart mıdır?
    Cevab: Devası kati bilinen ilacı kullanmak şarttır. Değilse ihtiyaridir.
    7 Şubat 2021 Pazar
  • Sual: Bir kimse, hemcinslerinden hoşlanıyorsa, bunlarla arkadaşlık yapmaması gerekir mi?
    Cevab: Arkadaşlık yapar. Harama düşmemeye dikkat eder. Harama düşme tehlikesi varsa, görüşmez. Bu hâlini doktor gibi fayda umulan biri dışında kimseye ifşa etmemelidir.
    7 Şubat 2021 Pazar
  • Sual: Telepati ve hipnoz caiz midir?
    Cevab: Caizdir. Telepati, ferasetin muadilidir. Hipnoz, tedavi metodudur.
    28 Mayıs 2021 Cuma
  • Sual: Spor yapmak dinin icabı mıdır?
    Cevab: 5 vakit namaz kılan ve günde en az 15 dakika yürüyene bu spor olarak kâfidir. İyi (kaliteli) yemeli. Stresten ve cereyandan uzak durmalıdır.
    28 Temmuz 2021 Çarşamba
  • Sual: Aşı hakkında nasıl düşünmelidir?
    Cevab: İslâmiyette "kinin" gibi devası kati olan gıda ve ilacı kullanmak farzdır. Böyle olmayan gıda ve ilaçları kullanmak farz değildir; tercihe kalmıştır.
    14 Eylül 2021 Salı
  • Sual: İnsana hayvandan organ veya doku nakletmek caiz midir? Helal veya domuz gibi haram olmasının hükme tesiri var mıdır?
    Cevab: Her çeşit tedavi caizdir. Devası kati ise ve başkası yoksa domuz da caizdir.
    28 Ekim 2021 Perşembe
  • Sual: Bir tanıdığım cinleri gördüğünü, onların kendisine haç öptürmeye çalıştığını, “Allah baba de” gibi telkinlerde bulundukları söylüyor. Ayrıca arada “sen şeytansın” ve “çocuğumu öldürmeye çalışıyorsunuz” diyerek bazı insanlara saldırıyor. Ne yapmalıdır?
    Cevab: Paranoid şizofreni olduğu anlaşılıyor. Doktora götürmelidir. Tedavi bedavadır. Salih bir hocaya da okutmalıdır.
    4 Haziran 2022 Cumartesi
  • Sual: Süt emziren kadının sütü faydalı olup bunu sağıp namahrem bir erkeğin mesela gözüne damla olarak kullanılması caiz midir?
    Cevab: Tabib-i müslim-i hazık, yani mütehassıs Müslüman bir tabib bunun şifa olduğunu söylerse caizdir. Kan vermek gibidir.
    16 Haziran 2022 Perşembe
  • Sual: İslâm-Osmanlı kültüründe şifalı tasların yeri var mıdır?
    Cevab: Eskiden içi dua ve âyet yazılı kâseler vardı. Bunlara şifa tası denir. Hastalık zamanları buna su konup Fatiha (veya başka dualar) okunarak içilirdi. Şifalı tası olmayan, bir hocaya tabak götürüp içine dua yazdırırdı.
    15 Eylül 2022 Perşembe
  • Sual: Hastalık sebebiyle kullandığı antibiyotikler bir kimsenin böbreklerine zarar verse, mukavemeti zayıflayıp sık sık hastalansa, anne sütünün iyi geldiğini duysa kullanması caiz olur mu?
    Cevab: Dindar ve mahir bir doktor başka ilaç yok derse caiz olur.
    19 Kasım 2022 Cumartesi
  • Sual: Eldeki siğilleri ateş ile yakarak yok etmek caiz midir?
    Cevab: Faydası tıbben veya tecrübeyle sabitse caizdir. Dağlama ile tedavi aleyhindeki haberler, mutlak ilaç olduğuna inanarak yapmak şartına bağlıdır.
    8 Ocak 2023 Pazar
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • TR
  • EN
© 2019
  • Anasayfa
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder