Sual: Kız kardeşim ilaçla tedaviye ve aşılara karşıdır. Çocuklarına da tatbik ettirmemektedir. Bunların zararlı olduğuna inanmaktadır. Bazı otlar ve yağlarla tedaviyi tercih etmektedir. Ne dersiniz?
Cevab: İnsanlar zamanımızda tıp dünyasında cereyan eden sahtekârlıklara dair iddiaları ve komplo teorilerini bolca işitmektedir. İlaç sanayii, tıpkı silah sanayii gibi muazzam bir sektördür. İyi insanların elinde insanlığa hizmet ettiği gibi, kötü insanların elinde güç için insanlığa zarar veren işler yapması da muhtemeldir. Global güçlerin, pandemi bahanesiyle insanlara ne idüğü belirsiz ilaçları kullandırmak, tecrübe edilmemiş aşıları zorlamak, insanları haklı olarak ürkütmüştür. İlaç kullanmak dinen caizdir. Cenab-ı Peygamber kullanmıştır.
İlac üç türlüdür: Birinci kısım ilaçların tesiri, faydası katidir, meydandadır. Ekmeğin açlığı, suyun susuzluğu gidermesi böyledir. Kinin bileşiklerinin sıtmaya, salicylatların romatizmaya, aşı ve serumların, antibiyotiklerin ve sülfamidlerin de bakterilere karşı tesiri böyledir. Faydası kati olan ilaçları kullanmak farzdır. Tesiri muhakkak olan bu gibi ilaçları kullanmamak tevekkül değil, ahmaklıktır ve haramdır.
İkinci kısım ilaçların tesiri kati olmadığı gibi, zan ile de değildir. Fayda ihtimali vardır. Fen yolu ile tecrübe edilmemiş maddeler, dağlamak, efsun yapmak gibidir. Bunları kullanmamak iyidir.
Üçüncü kısım ilaçlar, ikisi arasında olanlardır. Bunların faydaları kati değilse de fazla zan olunur. Damardan kan alma, deriden hacamat yapmak, müshil almak, tesirleri şüpheli olan piyasada mevcut yüzlerce ilacı kullanmak böyledir. Bunları kullanmamak haram değildir. Fakat tevekkülün şartı da değildir. Cenab-ı Peygamber, “Ey Allahın kulları! Tedavi olunuz, yani ilaç kullanınız!” ve “Her hastalığın ilacı vardır. Yalnız ölüme çare yoktur” buyurdu. İlaç kaza ve kaderi değiştirir mi dediklerinde, “Kaza ve kader, insana ilacı kullandırır” buyurdu. Tansiyon artınca kan aldırmak ve tansiyon düşürücü ilaç almak ve mikrop hastalıklarında, antibiyotikler ve sülfamidler ve başka antiseptikler kullanmak ve dezenfekte, yani mikrop imhası yapmak ile, elbisedeki, yataktaki akrebi, yılanı öldürmek ve yangını söndürmek arasında bir fark yoktur. Çünkü, hepsi insanı öldüren şeydir. Resulullah, Sa’d bin Muaz için, fasd yani damardan kan aldırmasını emir buyurmuştu. Ali’nin gözü ağrıdığı zaman da, taze hurma yememesini, pancar yaprağı, yoğurt ve pişmiş arpa yemesini söyledi. Süheyb Rumi’nin gözü ağrıyordu. Bunu hurma yerken görüp, “Gözün ağrıdığı halde hurma yiyorsun” buyurdukta, ağrı olmayan tarafta çiğniyorum demiş ve Cenab-ı Peygamber bu cevaba gülmüş idi. Resulullah her gece sürme sürerdi. Her ay hacamat olurdu. Her sene ilaç içerdi. Vahy geldiği zaman, mübarek başı ağrırdı. Başına kına bağlardı. Bir yeri yara olsa, oraya kına kordu. Bir şey bulunmadığı zaman, temiz toprak tozu ekerdi. Daha nice ilaç kullanmıştır. Tıbbınnebi ismindeki kitaplarda, bunlar yazılıdır. Bu kitaplardan birini İmam Süyuti yazmıştır. Demek ki kinin, penisilin, antibiyotik, tansiyon ilacı, ateş düşürücü gibi devası kati olan ilaçları kullanmak farzdır. Bunun haricinde kalan ilaçlar teselli ilaçlarıdır. Kullanıp kullanmamak tercihe bağlıdır. İlaçlar, esas itibariyle tabiatta bulunan ve tedavi hassası bulunan otlardaki usarelerin hakiki veya suni konsantrasyonu ile hazırlanır. Otlar bu sebeple hastalıklarda kâfi gelmeyebilir. İlaçların yan tesiri olduğu gibi, otların da yan tesiri vardır. Şuursuzca kullanılırsa zarar verebilir. Mesela ısırgan otu çok faydalıdır. Ama vücuddaki folik asit dengesini bozarak kişiyi sersemletir. Sinameki kabızlığa iyi gelir, ama ciltte yaralara yol açar. Modern farmakolojide müslüman alimlerin büyük hizmeti geçmiştir. Salih müslümanlar devası kati ilaçları kullanmışlar; sevenlerine de kullanmalarını tavsiye etmiştir.
7 Eylül 2023 Perşembe