Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • Aktüel
    • Akademik
    • English
    • Arabic
    • Diğer Diller
  • Programlar
    • Televizyon
    • Radyo
    • Youtube
  • Yazışmalar
    • Tüm Sualler
    • Sual Başlıkları
    • Sual Gönder
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder

Sual Başlıkları

“Selâmlaşmak”

için arama neticeleri gösteriliyor
  • Sual: Namazdaki birisi namazda olmayan birisinin sözüne cevap verirse namaz bozulur mu?
    Cevab: Namaz kılarken namazda olmayan birisinin sözüne cevap vermek namazı bozar. Selâm verenin selâmını almak, aksırana yerhamükallah demek böyledir. Allahü teâlâ’nın ismi anılır da celle celâlühü, Hazret-i Peygamber’in ismi söylenir de aleyhisselâm, bir musibet işitir de innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn, Kur’an-ı kerim okunur da sadakallahü’l-azîm derse bozulur. Namazda olmayanın okuduğu Fâtiha’ya âmin demek ihtilaflıdır. Bazı âlimlere göre namazdaki birisi, namazda olmayanın duasına âmin derse, İmam Ebu Hanîfe ile İmam Muhammed’e göre namazı bozulur. İmam Ebu Yusuf’a göre bozulmaz. Müteahhirîn ulemâsı bozulacağını tercih etmiştir. (İbni Âbidîn, Namazı Bozan Şeyler).
    6 Nisan 2011 Çarşamba
  • Sual: Ezan okunurken dinleyen kimseye selâm verilir mi?
    Cevab: Ezanı işiten kimsenin derhal mahallesindeki mescide giderek cemaate iştirak etmesi lâzımdır. Dil ile icabet etmesi (yani ezan kelimelerini tekrar etmesi ve aralarında söylenmesi sünnet olan zikrleri söylemesi) kâfi değildir. Vakit varsa dil ile icabet eder. Sonra yürüyerek mescide gider. Ancak cemaate gitmekten alıkoyan bir özür varsa dil ile icabet eder. “Müezzini işittiğiniz vakit siz de onun dediği gibi deyin! Sonra bana salâvat getirin!” hadîs-i şeriftir. Mescidin içinde ise zaten ezana icabet etmiş sayılacağından dil ile icabet etmesi gerekmez. Ederse de zararı yoktur. Bahr’de bildirildiği üzere ezanı işiten kimsenin konuşmaması, ezan ve ikamet hâlinde bir şeyle meşgul olmaması, selâm dahi alıp vermemesi gerekir. Bunların hepsi ezanın nazmını bozar. Ezan okuyana selâm vermek meşru olmadığı gibi, almak da vâcib değildir.  Müezzin nefeslendiği sırada selâmı alabilir ise de, bunu da yapmamak iyidir. (İbni Âbidin, Ezan bahsi)
    19 Nisan 2011 Salı
  • Sual: Abdest alana selâm verilir mi?
    Cevab: Verilmez, ama verilirse alınır.
    22 Kasım 2011 Salı
  • Sual: Câmiye girince, namaz kılanlara selâm verilir mi?
    Cevab: Câmiye girince “esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhissâlihîn” denir. Rastladığına selâm verilebilir. Namaz kılana selam verilmez, verilirse almaz. Kur’an-ı kerim okuyup dinleyene, vaaz dinleyene selâm verilmez.
    22 Kasım 2011 Salı
  • Sual: Peygamberimiz aleyhisselam buyurdu ki: “Bir kimse, birine su verse ve o da, ona karşı bir temennâ etse, eğilse, Allaha ortak koşmak olur.” Yine buyurdu ki: “El kaldırarak selâm vermek ve Allah’tan başkasına yemin eylemek de şirktir.” Sokakta rastladığımız, uzaktan gördüğümüz kimselere elle selâm vermek zorunda kalıyoruz. Vermezsek darılıyorlar. Ne yapmamız lâzımdır?
    Cevab: Su verene temennâ, yani eğilmek, menfaat için eğilmek olur. Müslüman selâmını yok sayarak, el kaldırarak selâm vermeyi bunun yerine koymak, câiz değildir. Selâm verilemeyen yerlerde, el kaldırarak selâm vermek câizdir. Bu halde kendi işiteceği kadar selâmün aleyküm denir. Uzaktaki birine el sallamak câizdir (Berika).
    8 Aralık 2011 Perşembe
  • Sual: Japon kültüründe eğilerek selâm veriliyor. Bunlarla karşılaşınca onlar bize eğilerek selâm verdiğinde, biz de eğilerek mi selâm vereceğiz?
    Cevab: İslâm selâmını bırakıp Müslümana eğilerek selâm vermek câiz değildir. Gayrımüslime zaten selâm verilmez. Burada âdete uyulur. Eğilmek câiz olur.
    23 Aralık 2011 Cuma
  • Sual: Sürekli karşılaştığımız kişilere yani 5 dakikada bir gördüğümüz kişilere tekrar tekrar selâm vermeli miyiz? Yoksa bir kere selam vermemiz yeterli olur mu?
    Cevab: Yan yana yürürken araya ağaç girse bile tekrar selâm vermenin sünnet oluşu hadis-i şerif icabıdır.
    9 Şubat 2012 Perşembe
  • Sual: İnternette nickname olarak prince, king veya romeo koymakta mahzur var mıdır?
    Cevab: Yoktur.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Karşılaşınca, kadın kadını, erkek erkeği öpse mekruh mu?
    Cevab: Erkeğin erkekle, kadının kadınla şehvetsiz öpüşmesine cevaz veren âlimler vardır.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Evliyâ kabirlerine gidince, onların ruhlarını arşta mı farz etmeliyiz?
    Cevab: Sâlihlerin ruhu Cennetü’lme'vâ denilen bir yerdedir. Cennet nimetlerinin suretleriyle zevklenirler. Sevenleri ziyaret edince kabirlerine gelip selâma mukabele eder, dualarına âmin derler.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Selâm vermek mi, selâm almak mı daha mı sevaptır?
    Cevab: Kimyâ-yı Seâdet’de der ki: “İki müslüman karşılaşınca selâm veren yüz sevabın doksan birini, selâmı alan dokuzunu alır”. Şeyh Burhaneddin de der ki: “Selâm verene yirmi sevap, alana on sevap verilir”. “Selâm vermek sünnet, almak farzdır. Nasıl olur da sünnete daha çok sevap verilir?” denirse, şöyle cevap verilir: Selâm veren hayırlı bir işe girişmiştir. Karşı tarafın vâcib sevabı almasına vesile olmuştur. Onun için sevabı fazla olur. (Tergibü’s-Salât, Namazın Sünnetleri faslı) Bu, sünnetin farzdan daha sevab olduğu istisnalardan biridir.
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Selâmın sünnete uygun verilişi “Selâmün aleyküm” diye midir, “Esselâmü aleyküm” diye midir?
    Cevab: Selâm, İmâm Şâfiî’ye göre “Selâmün aleyküm” diye verilir. Çünki Kur’ân-ı kerîmde “Selâmün aleyküm tıbtüm” buyurulmaktadır. Hanefî âlimlerine göre “Esselâmü aleyküm” demek lâzımdır. Çünki Ettehiyyâtü’de selâm böyledir. (Tergibü’s-Salât, Namazın Sünnetleri faslı). Anadolu’da Türklerin lisanı Şâfiî kavline göre alışmıştır.
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Selâm verene sadece “ve aleyküm selâm” mı demelidir, yoksa “ve aleyküm selâm ve rahmetullah” mı demelidir?
    Cevab: Esselâmü aleyküm diye selâm verene, “ve aleyküm selâm ve rahmetullah” demek iyi olur. “Esselâmü aleyküm ve rahmetullah” diye selâm verene, “ve aleykümüsselâmü ve rahmetullahi ve berekâtühü” denir.” Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühü” diyene aynen cevap verilir. Bir şey ziyâde edilmesi uygun değildir. Çünki İbni Abbas, birine selâm verirken, Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühü ve mağfiretühü şeklinde söylendiğini gördü. O kişiyi böyle söylemekten men’ etti. “Meleklerin durduğu yerde siz de durunuz.” Yani ve berekâtühüden sonra bir şey ziyâde etmeyiniz. “Her şeyin bir sonu vardır. Selâmın sonu da berekâtühü’dür” dedi. (Tergibü’s-Salât, Namazın Sünnetleri faslı)
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Tek bir kişiye selâm verirken niye “Esselâmü aleyke” (Selâm üzerine olsun) değil de “Esselâmü aleyküm” (Selâm üzerinize olsun) deniyor?
    Cevab: Selâm verirken “Esselâmü aleyke” (Selâm üzerine olsun) değil “Esselâmü aleyküm” (Selâm üzerinize olsun) demelidir. Çünki mümin yalnız değildir. İki tarafında, ön ve ardında melekler vardır. Onun için çokluk hâli söylenir.
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Selâm alırken bazen “aleyküm selâm”, bazen de “ve aleyküm selâm” deniyor. Hangisi doğrudur?
    Cevab: Selâma cevap verirken de böyle “ve aleykümüs-selâm” demek lâzımdır. Birisi Hazreti Peygamber’in huzuruna geldi. “Ve aleyküm selâm” dedi. Hazret-i Peygamber, “Bu selâm kabristanda bulunanların selâmıdır. Hayatta olanlar esselâmü aleyküm desin” buyurdular. (Tergibü’s-Salât, Namazın Sünnetleri faslı). Selâmı alırken başına ve eklenirse, bu selâmın ayrıca bereketinden selâmı veren de istifade eder. Aksi takdirde yalnızca karşı taraf istifade eder.
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: İki kişi aynı anda birbirine selâm verirlerse selâmı hangisi alacaktır?
    Cevab: Eğer iki kişi birbirlerine selâm verseler, hiçbirisi cevap vermezse eğer, her ikisinin selâmı beraber olursa her ikisinin de cevap vermeleri vâcib olur. Eğer beraber olmazsa, sonra selâm veren cevap vermiş sayılır. (Tergibü’s-Salât, Namazın Sünnetleri faslı)
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Selâmı veren bir kişi, selâm verilenler çok kişi olursa; selâmı kim alacaktır?
    Cevab: Bir kimse bir topluluğa selâm verse, bu selâma cevap vermek, topluluktakilerin her biri üzerine vâcibdir. Birisi cevap verirse hepsinin yerine geçer, diğerlerinden sâkıt olur. Sevabın hepsini, cevap veren o kişi alır. Hiç kimse cevap vermezse hepsi günâhkâr olur. Topluluktan bir kişiye selâm verilse yalnız onun selâma cevap vermesi lâzım olur. (Tergibü’s-Salât, Namazın Sünnetleri faslı)
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Selâm vermekte bir öncelik var mıdır?
    Cevab: Selâm vermekte sünnet, yüksek makamda olanın aşağı makamda olana selâm vermesidir. Şehirli köylüye, binekte olan yaya olana, deveye binmiş olan ata binene, ata binen eşeğe binene, eşeğe binen yaya olana, ayağında ayakkabı olan ayağı çıplak olana, sayıca az olan topluluk çok olana, efendi köleye, hanımefendi câriyeye, üstâd talebeye, baba oğluna, anne kızına selâm verir. Madde ve mevkı’i ziyâde olan selâm verir. Sünnet budur. Hazret-i Peygamber, “Ben edebi Rabbimden öğrenmişim. Mi’râc gecesinde bana Esselâmü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berekâtühü diye selâm verdi” buyurmuştur. (Tergibü’s-Salât, Namazın Sünnetleri faslı)
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Mescide giren kimse selâm verecek midir?
    Cevab: Bir kimse mescide gelse içeride hiç kimse yoksa, “esselâmü aleynâ min rabbinâ” diye selâm verir. İçeride namaz kılanlar varsa kendi duyacak kadar “esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillahissâlihîn” der. İnsanlar içeride sessiz oturmuşlarsa, “Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühü” der. Eğer insanlar zikr, Kur’ân-ı kerîm okuma ve ilmî konuşmalarla meşgul iseler onlara selâm vermek lâzım değildir. İnsanlar hikâye anlatmakla veya dünya kelâmı ile meşgul iseler selâm vermek lâzımdır. Çünki bu selâmda onları tâate yöneltme vardır. (Tergibü’s-Salât, Namazın Sünnetleri faslı)
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Fıkıh kitaplarında "Satranç ve her oyunu oynayanlara selâm verilmez" ve "Gıybet edenlere selâm verilmez" yazıyor, bu zamanda bu tür oyunları oynamayan ve gıybet etmeyen yok gibidir. Bizim bu halde ne yapmamız gerekir? Fitne ihtimali varsa selâm vermek câiz olur mu?
    Cevab: İbni Abidin der ki: Bu işi yaparken selâm vermek, İmameyne göre mekruhtur. İmam-ı Azam, bir an bunları oyundan alıkoymak niyetiyle selâm verilebilir dedi. Bunun dışında alenî oyun oynamayı âdet hâline getirerek fıskını ilân eden kimseye selâm vermemelidir. Bazı âlimler buradaki oyundan maksadın kumar ile olan oyun olduğunu söyler. Nitekim İmam Ebu Yusuf ve İmam Şâfiî, eğlence için değil de, istirahat veya sıkıntıyı gidermek için ara sıra oyun oynamanın câiz olduğunu söyler. Gıybeti de böyle anlamak mümkündür. Selâm verilmesi icab eden yerde, fitne çıkmaması için herkese selam verilir. Fitne çıkmayacaksa, selâm vermek lâzım değildir.
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Kendileri görülmediği için, yabancı kadın veya kızlarla telefonla sohbet, yazışmak veya mailleşmek câiz olur mu?
    Cevab: Fıkıh kitapları, yabancı kadınlara selâm vermeyi, selâm göndermeyi bile câiz görmeyince; ihtiyaçsız sohbet, yazışmak veya mesajlaşmanın da bu hükme girdiği anlaşılıyor.
    27 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Hazret-i Peygamber’in ismi anıldığı zaman salavat getirmek farz mıdır?
    Cevab: Salavat getirmek ömründe bir defa farz, her zikir edildikçe fetvâya göre müstehabdır. İmam Tahâvî’ye göre her zikredildiğinde vâcibdir. kur’an-ı kerimde “Şüphesiz Allah ve melekleri, Nebi aleyhisselâma salât ederler. Öyleyse ey iman edenler, siz de ona salât ve selâm ediniz”! (Ahzâb: 56) buyurulmuştur. Hadis-i şerifte de “İsmim anıldığı zaman bana salavat getirmemek cefâdandır” deniyor. Allahümme salli alâ Muhammed veya sallallahü aleyhi ve selem ya da aleyhisselâm demek kifayet eder.
    Tüccar bir elbiseyi açar da, onun güzelliğini müşteriye bildirmek için tesbih eder yahud salavat getirirse mekruh olur. Bunu bekçinin yapması dahi mekruhtur. Bundan dolayıdır ki büyüklerden biri bir meclise geldiği vakit onun geldiğini bildirmek ve kendisine yer verilmesini veya ayağa kalkılmasını te'min için tesbih etmek yahud salavat getirmek memnudur. Bunu yapan günahkâr olur. (İbni Abidin)
    Salavat getirmek namazın son oturuşunda sünnet olduğu gibi, sünnet-i gayri müekkedelerin ilk oturuşunda dahi sünnettir. Cenâze namazında da öyledir. (İbni Abidin)
    Mâni bulunmamak şartıyla her zaman salavat getirmek müstehabdır. Ulema müstehab olduğu bazı yerleri söylemişlerdir. Bunlar Cuma günü ile Cuma gecesi, Cumartesi Pazar ve Perşembe günleridir. Bu üç gün hakkında hadis-i şerif vardır. Sabah ve akşam, mescide girerken ve çıkarken, Hazret-i Peygamber’in kabrini ziyaret ederken, Safa ile Merve'de, [imam için] Cuma ve sair hutbelerde, müezzine icabet ettikten hemen sonra, ikamet edilirken, duanın başında, ortasında ve sonunda, kunut duasından sonra, telbiyeyi bitirdikten sonra, bir yere toplanırken ve dağılırken, abdest alırken, kulak çınlarken, bir şey unutulduğu vakit, vaaz ve ilim neşir ederken, hadis-i şerif okumağa başlarken ve bitirirken, sual ve fetvâ yazarken salevât getirmek müstehab olduğu gibi, her musannifin [kitap yazarının], her hoca ve talebenin, hatibin, kız isteyenin, evlenenin, evlendirenin salavat getirmesi dahi müstehabdır. Mühim işlerin başında, zikir zamanında, Hazret-i Peygamber’in ismini işittiği zaman yahud ismi yazıldığı zaman salavat getirmek müstehabdır. (İbni Abidin)
    Yedi yerde Hazret-i Peygamber’e salavat getirmek mekruh olur. Bunlar, cimâ, def-i hacet, malını satmak için, hata yaptığında, şaştığında, hayvan keserken ve aksırdıktan sonradır. Kur'an-ı kerim okurken veya hutbede Hazret-i Peygamber’in ismini işitince de salavat getirilmez. Çünki bunlarda susarak dinlemek vâcibdir. Okumayı bitirdikten sonra salavat getirirse iyidir. (İbni Abidin)
    Bir mecliste Hazret-i Peygamber’in ismi söylenirse, söyleyenin veya dinleyenlerden birinin salavat getirmesi kâfidir. Hepsinin getirmesi iyidir. (İbni Abidin)
    Hazret-i Peygamber’in ismini kalbinden geçirdiği zaman salavat getirmek iyidir. (Şir’atü’l-İslâm)
    Netice itibariyle salavat söylemek ömründe bir defa farz, her ismi zikir edildikçe müstehab; tüccarın malını açarken yaptığı gibi olursa tahrimen mekruh, namazda sünnet, mümkün olan her vakitte müstehab, son teşehhüdünden [ve kunutun sonundan] başka namazın her yerinde mekruhtur.
    Hazret-i Muhammed’den başka peygamberler için salavat getirmek ihtilaflı ise de, muhtar olan bunlara da salevât getirmenin hükmü, Hazret-i Muhammed’e getirmenin hükmü gibidir. Büyük meleklere de salavat getirmek meşrudur. (Şir’atü’l-İslâm)
    8 Mayıs 2012 Salı
  • Sual: İşyerimizde selâmlaşma “selâmünaleykum” şeklinde değil, “Günaydın, Tünaydın” şeklinde yapılıyor. Ben bundan rahatsız olmakla beraber, mecburen onlar gibi söylüyorum. Bundan dolayı vebal altına girmiş olur muyum?
    Cevab: Sünnete uygun selâmdan, yani Selâmünaleyküm’den anlayana böyle selâm verilir. Anlamayana anladığı dilden konuşulur. Fitne çıkarmak, düşman kazanmak doğru değildir. Müslüman olmayana zaten selâmünaleyküm denmez.
    20 Mayıs 2012 Pazar
  • Sual: Müslüman olmayana ( gayrımüslime ) selâm vermek ve gayrımüslimin selâmını almak câiz midir?
    Cevab:

    Bir müslüman gayrımüslime önce selâm vermez. Çünkü şöyle bir hadîs vardır: “Yahudi ve Hıristiyanlara selâm vermek hususunda ilk başlayan siz olmayınız”. Eğer bir gayrımüslim, bir müslümana selâm verirse onu almakta herhangi bir beis yoktur. Fakat cevap verirken “Ve aleyke” (Sana da!) ifadesi kullanılır. Hele gayrımüslime onu tebcil, yani dinini yüceltmek maksadıyla selâm verirse imana zararlıdır. Şir'atü’l-İslâm’da şöyle der: “Kişi zimmet ehline (gayrımüslimlere) selâm verdiği zaman: Esselâmü alâ men ittibea’l-hüdâ (Selâm hidâyete tabi olanların üzerinde olsun)” desin. Onlara mektup yazdığı zaman da böyle yazılır”. Müslüman, zimmet ehline eğer onların yanında görülecek bir ihtiyacı varsa, selâm verir. Aksi takdirde selâm vermesi mekruhtur. Sahih olan da budur. Gayrımüslime selâm vermenin yasaklanması, ta’zim hâlindedir. Bir ihtiyaç için, fitneyi önlemek veya Müslüman olmasını temin etmek maksadıyla selâm vermek ve ta’zim olmaksızın selâmını almak câizdir. Çünki bir hadîs-i şerifte “Onlar size selâm verdiklerinde, onların selâmına cevap veriniz!” buyuruldu. Netice itibariyle gayrımüslime selâm vermek dinî bir mükellefiyet değildir. Ta’zim değil de, başka bir maksadla vermenin, selâm verirlerse almanın mahzuru yoktur. Karşılaşma sırasında gayrımüslime ilk olarak selâm vermeyi câiz görenler, Kur’an-ı kerîmde geçen bir âyet-i kerîmeyi de delil almıştır. O da Hazret-i İbrahim’in, Müslüman olmadığı belli olan üvey babası ve amcası Âzer’e selâm verdiğini anlatan âyet-i kerîmedir (Meryem: 47). (İbni Âbidin, Şir’atü’l-İslâm, Iklîl-i Süyûtî; Terâtib-i Kettânî). Seyyid Abdülhakîm Efendi, Sevânihü’l-Enzâr isimli gayrı matbu eserinde diyor ki: İslâmiyyetden evvel birbirlerine tesâdüfde, hayyekellâhü, ya’ni Allah sana hayat versin derlerdi. Uzun ömür belki de muzır olacağından, İslâmiyyet bunu daha hayrlı bir şekle kalbederek, esselâmü aleyküm, ya’ni, selâmet sizin üzerinize olsun, ya’ni Allah sizi dünyâda ve âhiretde kalbinize mazarrat verecek şeylerden muhâfaza buyursun, demeyi emretmişdir. Bu duâ bir kâfire söylendikde, onun mazarratdan kurtulması demekdir. Bir kâfire ise en muzır şey onun küfrüdür. O halde bir kâfire  “esselâmü aleyküm” dense, ona ziyâde muzır olan küfründen halâs olmasını taleb olacağından câizdir.

    30 Ağustos 2012 Perşembe
  • Sual: Câmiye girerken selam verilir mi?
    Cevab: Câmiye girince, “Esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillahissâlihîn” demek müstehabdır. Eve girince kimse yoksa da böyle denir. Câmide namaz kılana, hutbe okuyana, vaaz verene, Kur’an-ı kerim okuyana ve okutana, vaaz ve hutbe dinleyene, hâsılı ibadetle meşgul olana selam verilmez.
    17 Şubat 2013 Pazar
  • Sual: Dükkânımıza alışveriş yapmak üzere gelen yabancı hanımlar bazen selâm veriyor. Bu selâma mukabele etmek lâzım mıdır?
    Cevab: Şir’atü’l-İslâm’da der ki: Erkeğin, mahremi olmayan genç kadına; genç kadının da, mahremi olmayan erkeğe selâm vermesini câiz değildir. Zira selâmlaşma ile yabancı kadın ve erkek arasında bir tanışma ve yakınlaşma olur. Bundan da fitne doğar. Ama birbirini tanımayan yabancı erkek ve kadınların selamlaşmasını, birçok âlimler mekruh görmemişlerdir.
    15 Haziran 2013 Cumartesi
  • Sual: Osmanlı sultanları etek öptürür müydü?
    Cevab: Etek öpmek mecazdır. Buna eteklemek de denir. Hürmet ifadesi olarak birinin huzuruna girince, eli ile eteğini alıp göğsüne götürür gibi yapmak, sonra da öpüp başına koyar gibi hareket yapmaya etekleme veya temenna denir. Küçükler, rütbesine göre büyüklerin huzuruna girince etekler; o büyük de “estağfirullah, etme” diyerek razı olmadığını gösterirdi. Muayyen merasim günlerinde ricali devlet tahtına oturmuş padişahın önüne gelip, sadakat gösterisi olarak tahtın saçağını öpüp başına koyar gibi yapar. Bazen bizzat mabeyn müşiri tarafından yüksekte tutulan saçağı öper. Mesela Gazi Osman Paşa, Fuad Paşa, Sultan Hamid’in mabeyn müşiri idi ve saçak tutardı. II. Meşrutiyet devrinde İttihatçılardan âyân reisi Ahmed Rıza Bey, padişahın tahtının saçağını öpmekten kaçınmış, bu bir protokol skandalına yol açmış; fakat padişah üzerinde durmamıştı. Rıza Tevfik’in Sultan Hamid’e dair yazdığı mersiyevâri meşhur şiirde bu hâdiseye işaret vardır.
    20 Haziran 2013 Perşembe
  • Sual: El ile, baş eğerek selâm vermek câiz midir?
    Cevab: Şer’î selâm “Selâmün aleyküm” demekten ibarettir. Baş eğerek, eli göğse koyarak, parmağı başına kaldırarak verilen selâm, şer’î selâm değildir. Bunun şer’î selâm olduğuna inanmak bid’attir. Ancak selâmün aleyküm derken eli göğse koymak veya parmağı başa götürmek, eğer bunların selâm vermenin şartı olduğuna inanılmıyorsa, câizdir. Nitekim Berika’da sesle selâm vermeden eğilmek, baş ile işaret etmek mekruhtur, diyor. Uzak olup, selâmı işitmesi mümkün olmayan kimseye, eli başa götürerek selâm vermek câizdir ve bu sırada sessizce selâmün aleyküm denir.
    25 Ekim 2013 Cuma
  • Sual: Bir arkadaş ile karşılaşıldığı zaman kucaklaşmak caiz midir?
    Cevab: Usulüne uygun selâmlaşma ile beraber arada bir kucaklaşmak câizdir.
    16 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Musahafa ederken kafa tokuşturmanın hükmü nedir?
    Cevab: Manası bilinmeyen âdettir. Yüz öpmekten bozulmuş olabilir. Âdet olarak gördükçe ve dinî mahiyet vermedikçe mahzuru yoktur.
    17 Eylül 2015 Perşembe
  • Sual: Yazı ile verilen selâmı yazı ile almanın hükmü nedir?
    Cevab: Okuyunca ve aleyküm selâm diye mukabele etmek vâcib olur.
    2 Ocak 2016 Cumartesi
  • Sual: Fıkıh kitaplarında, ‘Sünnet olan büyüklerin küçüklere selam vermesidir’ yazıyor. Buharî ve Müslim’de geçen sahih hadis-i şeriflerde ise ‘küçükler büyüklere selam verir’ diye geçiyor. Ne yapmalıdır?
    Cevab: Rivayetler muhteliftir. Fıkıh kitaplarına tâbi olmalıdır. Birincisi sünneti, ikincisi cevazı bildiriyor. Küçüklerin büyüklere selâm vermesi, onları vecibe altına sokar ki büyüklere emrivâki hoş değildir. Ama verirlerse selâmı iâde lâzımdır.
    10 Haziran 2016 Cuma
  • Sual: Bir yere bazen kısa aralıklarla girip çıkan, her defasında selâm verir mi?
    Cevab: Yolda yan yana yürürken araya direk veya ağaç girse yine selâm verilir.
    29 Mayıs 2017 Pazartesi
  • Sual: Vedalaşırken de selam verilir mi?
    Cevab: Bir Müslümanla karşılaşınca selam vermek sünnettir. Ayrılırken de selâmün aleyküm denir.
    23 Kasım 2017 Perşembe
  • Sual: Selam aleyküm demek mahzurlu mudur?
    Cevab: Evet. Selamun aleyküm veya esselamü aleyküm demelidir.
    5 Nisan 2018 Perşembe
  • Sual: Fıkıh kitaplarında “kâfire saygıyla selam veren kâfir olur” diyor. Bundan kasıt nedir?
    Cevab: Onu dini için hürmetlemek, dininden dolayı hürmet etmek demektir.
  • Sual: Osmanlılarda baş eğerek selam vermek var mıdır?
    Cevab: Osmanlılarda temenna, etekleme adı verilen ve karşıdakinin elini eteğine götürüp öper gibi yapılan ve bu esnada hafifçe başın eğildiği hareket, bir selam değil, hürmet ifadesi, tazim nişanesidir.
  • Sual: Kur’an-ı kerim okunan yere birisi girip selam verse ne lazım gelir?
    Cevab: Vermemeli ise de, verilmişse dinleyen selamı alıp dinlemeye devam eder.
    15 Şubat 2020 Cumartesi
  • Sual: Gayrı müslim ile musafaha caiz midir?
    Cevab: Menfaat için veya şerrinden kurtulmak için ya da fitne çıkmasın diye kâfirle de kadınla da tokalaşmak; selâmlaşmak caizdir. Büyük günahtan kurtulmak için başka çare yoksa küçük günah tercih edilir.
    15 Şubat 2020 Cumartesi
  • Sual: Esselâmü aleyküm mi, selâmün aleyküm mü?
    Cevab: Hanefî’de Esselâmü aleyküm; Şâfiî’de Selâmün aleyküm. İkisi de nass-ı Kur’ana istinad eder. Türklerin dili Şâfiî’ye göre alışmıştır. Ama Esselâmü… daha fasih ve şâmildir.
    5 Haziran 2020 Cuma
  • Sual: Eyvallah ne demektir? Günlük hayatta kullanılabilir mi?
    Cevab: Ey, evet; vallah, ve Allah, demektir. Kabul; artık iş tamamen Allah’a aittir, demektir. Günlük hayatta tasdik, teşekkür, teslimiyet, minnet ve veda manasına kullanıyor. Allaha ısmarladık demek varken, veda için kullanmamak iyi olur.
    21 Haziran 2020 Pazar
  • Sual: Bir kimse, kendisiyle gönderilen selamı söylemeyi unutsa ne lazım gelir?
    Cevab: Selâm götürmeyi kabul edince, emanet olur, götürmelidir. Unutmak özürdür. Bunun için inşallah demelidir.
    10 Kasım 2020 Salı
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • TR
  • EN
© 2019
  • Anasayfa
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder