Sual
Sultan Abdülhamid’in Hicaz demiryolunu yaptırırken Medine’de raylara keçe döşetmesi nasıl oluyor?
Cevap
Osmanlı padişahlarının Hazret-i Peygamber’e muhabbet ve hürmetleri pek derindir. Sultan Hamid, Medine istasyonu yapılırken, gürültü çıkarak Resulullah’ı rahatsız etmesin diye taş atölyesini şehrin dışına kurdurttu. Aynı sebeple, trenler, Medine’ye yanaşırken yavaşlar, raylara keçe döşenirdi. Bunları seneler evvel Medineli ihtiyarlardan işittik. Sultan Vahideddin de Seyyid Abdülkadir Geylani soyundan meşhur şeyh Seyyid Taha Hakkari’nin ayan azası olan oğlu Abdülkadir Efendi’nin (peygamber soyundan olduğu için) Feneryolu’ndaki köşkü yanından geçerken trenlerin yavaşlamasını emretmişti.
Bu hadiseyi seneler evvel Medineli ihtiyarlardan işitmiş ve yazmıştım. Sonra bu bilgi benden süratle yayıldı ve bir zaman evvel belediyenin Sultan Hamid’in türbesi yanından geçerken tramvaya yavaşlama talimatı verdiğini gazeteler yazdı.
Bazısının aklına raylara keçe döşemek nasıl olur tren geçerken keçe mi kalır diye bir fikir gelebilir. Raylara keçe döşenmesi, rayların altında titreşimi engellemek için keçe gibi yumuşak dolgu malzemesinin kullanılması ve ayrıca zemindeki taşları yumuşatılması manasına gelen bir usuldür. Avrupa'da da bazı ehemmiyetli yerlerden geçerken trenlerin sesini azaltmak için bu usule müracaat olunurdu.
XIX. asrın ikinci yarısında demiryolu mühendisliği, sadece nakliye meselesi olmaktan çıkmış; saraylar, hastaneler ve askerî merkezler gibi hassas mekanlar için hususi teknik standartlar inkişaf ettirilmiştir. İngiltere ve Almanya başta olmak üzere Avrupa’da, bu tür mıntıkalardan geçen hatlarda ahşap travers tercihleri, standarttan daha kalın balast tabakaları, titreşimi dağıtan zemin tanzimleri ve sürat tahditleri tatbik olunmuştur. Bunlar, Proceedings of the Institution of Civil Engineers (ICE) gibi mühendislik raporlarında ve XIX. asra ait demiryolu ders kitaplarında açıkça yer alır. Maksat tren gürültüsünü azaltmak, tabii titreşimi zeminde söndürmek ve çevredeki binaların emniyetini temindir. Bu telakki, modern sessiz hat ve hassas bölge geçişi mefhumlarının tarihi esasını teşkil eder.
Osmanlı Devleti, bilhassa Sultan II. Abdülhamid devrinde bu mühendislik bilgisini yakından takip etmiş ve Alman mühendislerin katkısıyla bazı hatlarda daha dikkatli ve kontrollü tatbikata yönelmiştir. Saray, kışla, hastane gibi hassas yerlerin çevresinde demiryolu hareketlerinin tanzimi, süratin düşürülmesi ve çevre tesirlerinin tahdidi, emniyet ve sessizlik hassasiyeti meyanında ele alınmaştır. Benzer şekilde Hicaz Demiryolu’nun Medine’ye yaklaşan kesimlerinde de hattın işletilmesi fevkalade bir ihtimamla planlanmış; hız, yük ve titreşim unsurları bilhassa kontrol altında tutulmuştur. Bazı kaynaklar bu mıntıkalarda hürmet, emniyet ve binaya zarar vermeme prensibinin esas alındığını gösterir. Bütün bu misaller, Osmanlı’daki tatbikatın bir efsane değil, Avrupa’daki muasır mühendislik telakkisinin mahalli ihtiyaçlara adapte edilmiş tarihî karşılıkları olduğunu ortaya koymaktadır.
Alakalı Başlıklar