“Müminlerden başkasını dost edinmeyin” ayet-i kerimesini nasıl anlamalıdır?
Ayet-i kerimede mealen “Müminler, müminler dışında kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, Allah ile onun irtibatı kesilmiş olur. Ancak onlardan gelebilecek bir tehlikeden dolayı sakınmış olmanız müstesna” buyuruldu (Âli İmran, 28). Ayet-i kerime, Müslümanlardan Yahudi veya Mekkeli müşriklerle dostluk kurmuş olanlar hakkında gelmiştir. Bu mealde başka ayet-i kerimeler de vardır. “Ey iman edenler, kendi (din kardeşlerinizden başkasını sırdaş edinmeyin. Allah'a ve âhiret gününe iman eden hiçbir kavmin Allah ve Resulüne muhalefet eden kimselerle dost olmalarını göremezsin'” (Mücadele 22), “Ey iman edenler, ne Yahudileri, ne Hristiyanları kendinize dost edinin. Onlar ancak birbirlerinin dostudur” (Maide, 51), “Ey iman edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin” (Mümtehine 1), “Mü'min erkekler de, mümin kadınlar da birbirinin dostlarıdırlar” (Tevbe 71) gibi.
Fahrü’r-Razi der ki: “Bir müminin, bir gayrı müslimi dost edinmesi birkaç şekilde olur: 1) Onun küfrüne razı olup, bundan dolayı onu dost edinmesi. Bu, yasaktır, hatta küfrdür. 2) Dünyevî meselelerde zahiren kâfirlerle güzel münasebette bulunmak. Bu, yasak değildir. Zira kâfiri dost edinmeyi yasaklamak, dostça davranmayı yasaklamak mânâsına gelmez. 3) Bu ikisi arasında orta bir haldir. Buna göre kâfirleri dost edinmenin manası, ister akrabalık sebebi ile, isterse dinin bâtıl olduğunu bildiği halde ona duyulacak bir sevgi sebebi ile olsun, kâfire meyletmek, yardım etmek, destek olmak ve yardımcı olmaktır. Bu, küfrü icap ettirmez. Fakat bu da yasaktır. Çünkü kâfir ile bu mânâda dostluk kurmak, bazen mümini onun yolunu beğenmeye ve onun dininden hoşlanmaya sevkedebilir. İşte bundan dolayı ayet-i kerimenin devamında, “Kim bunu yaparsa, Allah ile onun irtibatı kesilir” buyuruldu.