Sual
Cevap
Mektubat, fıkıh kitapları gibi değildir. Tercümesinin düzgün olması lazımdır. Tercüme edenin o kitapla haşır neşir, onun gönül dünyasına dahil biri olması lazımdır. Bu sebeple Müstekimzade Süleyman Efendi’nin tercümesi pek kıymetlidir. Ama lisanı eski kaldığı için bugün istifadesi zordur. Abdülhakim Arvasi’nin talebesi Hilmi Işık Efendi birinci cildin tamamını, iki cildin bazısını tercüme ve şerh edip 1968’de neşretmiştir. Bunun talebesi Süleyman Kuku da Mektubat-ı Masumiyye’yi tercüme edip tab ettirmiştir. Mektubat, Nakşibendiler için değil, bütün tasavvuf erbabına, hatta bütün Müslümanlara hitap eden orijinal bir eserdir. Türkiye’de Nakşi geçinenlerin çoğunun Mektubat’tan haberi yoktur. Son asırda Abdülhakim Arvasi ve talebesi Hilmi Işık Efendi sayesinde rağbet kazanmıştır. Abdülhakim Efendi Mektubat okur, talebesine de okumalarını tavsiye ederdi. “İslamiyette bunun ayarında kitap yazılmamıştır” derdi.