Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • Aktüel
    • Akademik
    • English
    • Arabic
    • Diğer Diller
  • Programlar
    • Televizyon
    • Radyo
    • Youtube
  • Yazışmalar
    • Tüm Sualler
    • Sual Başlıkları
    • Sual Gönder
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder

Sual Başlıkları

“Namazların Birleştirilmesi”

için arama neticeleri gösteriliyor
  • Sual: Seferîlikte bir yere giriş ve çıkış günleri ikamet müddetinden sayılır mı?
    Cevab: Hanefî mezhebinde sefer müddeti uzaklığa (104 km) giden bir kimse, gittiği yerde 15 günden az kalırsa misafir sayılır ve 4 rek’atlik namazlarını kasreder. İbni Âbidin hazretleri misafirin namazı bahsinde, “Yarım aydan bir saat bile az olursa seferî olur” buyurmaktadır. Buradan anlaşılan giriş ve çıkış günleri ikamet müddetinden sayılmamaktadır. Şer’î gün güneşin batmasıyla başlar, güneşin batmasıyla sona erer. İkamet için fıkıh kitapları tam 15 gün aramaktadır. Dolayısıyla seferî olmak niyetiyle gittiği yere vardığı gün güneş batana kadar hesaba katılmaz. Güneş batmadan önce dönmek üzere hareket ederse, önceki günün güneş batışından itibaren hesaba katılmaz. 14 gün kalırsa ve 15. gün güneş batmadan evvel oradan ayrılırsa seferîdir. Baştan sefer niyetiyle çıkıp, 15 günden fazla kalsa ve bugün çıkarım, yarın çıkarım diye aylarca kalsa hep seferîdir. Ama baştan sefer mesafesi bir yere gidip orada giriş-çıkış günleri hariç 15 gün kalmaya niyet etmişse, yolda namazları kasreder, ama orada tam kılar. Meselâ Pazartesi öğlen üzeri bir şehre girerse, ikamet müddeti akşam güneş batışından itibaren hesab edilir. Pazartesi güneş batana kadar giriş günü olup hesaba katılmaz. İki hafta sonraki Salı günü (üçüncü Salı) güneş batmadan evvel hareket ederse, seferî sayılır. Salı günü güneş battıktan sonra hareket ederse, mukim sayılır. Çünki artık Çarşamba başlamıştır ve 15 gün dolmuştur.
    Mâlikî ve Şâfiî mezheblerinde de, sefer mesafesinde (üç günlük yol=80 km) gittiği yerde seferî olup 4 rek’atlik namazları 2 rek’at kılmak için giriş-çıkış günleri hariç 3 gün kalması lâzımdır. 4 gün kalmaya niyet etmiş ise mukim sayılır.
    Mâlikî mezhebinde bu zaman zarfında kendisine 20 vakit namazın farz olmaması da lâzımdır. Zaten 4 gün kalmak, 20 vakit namazın kendisine farz olması demektir. Ancak bazen 20 vakit namaz farz olur ama tam 4 gün kalmaz; yahud da tam 4 gün kalır ama 20 vakit namaz farz olmaz. Nitekim Pazartesi ikindiden evvel, ama henüz öğleyi kılmadan girse, Cuma günü sabah namazını kıldıktan sonra çıkmaya niyet etmiş ise, seferîdir. Her ne kadar bu beldede kendisine 20 vakit namaz farz olmuşsa da, 4 tam gün kalmamıştır. 3 gün kalmıştır. Cumartesi sabah namazından evvel bir beldeye girmişse, Çarşamba günü yatsı vakti girdikten ama yatsı namazını kılmadan çıkmaya niyetlenmişse, burada 4 tam gün kalmış olmakla beraber, kendisine 20 vakit namaz farz olmamıştır.
    Giriş ve çıkış günleri ikamet müddetinden sayılmaz. Çünki bunlar eşyalarını yerleştirme ve yükleme hazırlıkları içindir. Mâlikî mezhebinde fecrden evvel girmişse o gün fecre kadar, fecrden sonra girmişse, o gün ertesi fecre kadar hesaba katılmaz.
    Pazartesi fecrden (sabah namazı vaktinin başlamasından) sonra girmişse, Cuma güneş battıktan sonra çıkmaya niyet etmişse seferîdir. Çünki Salı gününün fecrine kadar giriş günüdür. Hesaba katılmaz. Salı, Çarşamba ve Perşembe (üç gün) ikamet günleridir. Cuma günü fecrden Cumartesi günü fecre kadar çıkış günüdür. Hesaba katılmaz. Ama Cumartesi fecrden sonra çıkmaya niyet etmiş olsaydı, tam 4 gün kalmış olduğundan mukim sayılırdı, seferî olmazdı.
    Cumartesi günü zeval (öğle) vaktinde girse, Perşembe zeval vaktinde çıkmak niyetinde olsa, mukimdir, namazları tam kılar. Cumartesi zeval vaktinden Pazar fecr vaktine kadar giriş günüdür, ikametten sayılmaz. Perşembe zevalden evvel çıkmak niyetiyle girse idi, seferî sayılırdı. Çünki Çarşamba zeval ile Perşembe fecr arası çıkış günüdür. Tam üç gün kalmış olur.
    Salı fecrden evvel (yatsı vakti çıkmadan) girmişse, Cuma günü güneş battıktan sonra çıkmaya niyet etmişse, seferîdir. Pazartesi fecrden Salı fecre kadar giriş günüdür, hesaba dâhil edilmez. Cuma fecrden itibaren de çıkış günüdür. Hesaba katılmaz. Binaenaleyh Salı, Çarşamba ve Perşembe olmak üzere üç gün kalmış ve kendisine 18 vakit namaz farz olmuştur. Akşamı kılsa bile 19 vakit eder. Yatsı vakti girdikten, ama yatsıyı kılmadan çıkmaya niyetli olsa yine seferîdir. Yatsıyı kılmaya veya yatsı vakti çıkmaya niyetli ise hem dört gün kalmış hem de 20 vakit namaz üzerine farz olmuş olur. Seferîdir.
    Dört gün dört gece kalmışsa, mukimdir. Dört gün üç gece kalmışsa veya üç gün dört gece kalmışsa seferîdir. Namazları kasredebilir ve cem edebilir.
    Şâfiî fıkıh kitabı Muğni'de der ki, eğer gündüz girmişse, giriş ve çıkış seferîlik müddetinden sayılmaz.
    (Mevâhibü’l-Celîl; Muğni’l-Muhtâc; el-Fıkhu ale’l-Mezâhibi’l-Erbaa)
    27 Şubat 2011 Pazar
  • Sual: Mâlikî mezhebini taklit eden bir Hanefî, zaruret halinde öğle namazını İmam Ebu Hanife hazretlerinin kavline göre asr-ı sâni vaktine kadar kılabilir mi? Yoksa Hanbelî mezhebine göre mukimken öğle ve ikindiyi cem mi etmelidir?
    Cevab: Her ikisi de câizdir. Ancak cem edecekse Hanbelî mezhebinin şartlarına uyar. Bu da kolay değildir. O halde  Hanefî mezhebinin asr-ı sani ihtilafından istifade etmesi daha iyi olur.
    23 Mart 2011 Çarşamba
  • Sual: Tatil sebebi ile tayyare bileti aldım. Almanya saati ile 13:40’da tayyare inmiş olacak ve o gün 14:40’da ikindi vakti giriyor. Namazı cem-i te’hir etsem, ikinci namazı da kılıp bitirinceye kadar yolculuğun devam etmesi gibi şartın gerektiğini işittim. Ben vatanım olan Dortmund şehrine gelmiş olacağım ve yolculuğum bitmiş olacak. Bu durumda ne yapmam gerekir?
    Cevab: Cem-i te’hirde birinci namaz vakti yolda çıkmışsa, çıkmadan cem'e niyet etmek şartıyla, ikinci vakit içinde varacağı yere varmış olsa bile namazı cem edebilir.
    17 Şubat 2012 Cuma
  • Sual: Şâfiî mezhebindeki bir talebe, mektebinde izin verilmediğinden dolayı kılamadığı öğle namazını nasıl kılabilir?
    Cevab: Öğle ile ikindiyi öğle tatilinde cem-i takdim ile birleştirir. Veya eve gelince ikindi vaktinde cem-i tehir ile birleştirir. Bu ikincide öğle vakti çıkmadan birleştirmeye niyet etmelidir.
    3 Nisan 2012 Salı
  • Sual: Gemi, [feribot] uçak, otobüs, tren gibi vasıtalarda ihtiyaç halinde İki namazı Cem etmek, imam-ı Züfer hazretlerinin ictihadına uyarak oturup ima ile etmekten önce mi gelir? Bu önceliğe riayet edilmezse namaz kabul olur mu?
    Cevab: İmam Züfer’e göre ima etmeli, üç mezhebden birine göre de cem etmeli. İkisinden birini yapsa da olur. Sıraya dikkat etmese ed olur. Zira kavl-i Züfer mezhebin zayıf kavli olmakla beraber, tahmin ediyorum, cem’de kıyam, rükû ve sücud olduğu için, büyükler, cem’i imaya tercih etmiştir. İstisnai bir haldir.
    4 Nisan 2012 Çarşamba
  • Sual: Gemi, [feribot] uçak, otobüs, tren gibi vasıtalarda kıbleye dönmek mümkün olmazsa veya kıbleyi tesbit edemezse iki namazı cem mi eder. İki namazı Cem etme imkânı da olmayan bir kimse namazı gücü yettiği herhangi bir tarafa doğru kılması caiz olur mu?
    Cevab: Gidiş istikametine veya kolayına geldiği cihete dönerek ima ile kılar.
    4 Nisan 2012 Çarşamba
  • Sual: Ayakları sarkıtarak namaz kılmanın dinimizde caiz olmadığı kitaplarda bildiriliyor. Gemi, [feribot] uçak, otobüs, tren gibi vasıtalarla yolculuk yapıyoruz. Bazen sabah namazına denk geliyor. Sabah namazını cem etme imkânı olmadığı içinde kazaya kalabiliyor. Bu vasıtalarda İmam-ı Züfer hazretlerinin kavline uyarak bağdaş kurarak veya diz üstü oturak namazlarımı kılacağım ama hanımların koltukta diz üstü oturması veya bağdaş kurması garip karşılanıyor. Yaşlıdır veya rahatsızlığı vardır, diz üstü oturamıyordur, bağdaş kuramıyordur. Bir rahatsızlığı olmamasına rağmen bazı insanlar diz üstü oturamıyor, bağdaş kuramıyordur. Diz üstü oturarak veya bağdaş kurarak oturmak namaz kılmak dikkat çektiğinden fitneye sebebiyet vermesinden korkuyordur. Belirttiğim sebepler namazın kazaya kalmaması için vasıtada ayaklarını sarkıtarak koltukta namaz kılmak için özür olur mu? Yoksa kaza mı edecek?
    Cevab: Dizleri sarkıtarak kılınan namaz sahih, fakat tahrimen mekruhtur. Ayaklarını altına alamayan, sarkıtarak kılar.
    4 Nisan 2012 Çarşamba
  • Sual: Bir ilmihalde Mâlikî ve Şâfiî de sadece seferde değil mukimken, hastalıkta ve ihtiyarlık sebebiyle iki namaz cem edilebilir, diye yazıyor. Dinimizde kime ihtiyar denir? Belli bir yaşı var mıdır? İhtiyarın açık bir hastalığı görülmesi gerekir mi ki bu hükümden istifade etsin? Bu hükme göre genç veya ihtiyar hasta kimsenin her namaz için ayrı ayrı abdest alıp ayakta durması zor oluyorsa, meselâ karın ağrısı, diş ağrısı, böbrek ağrısı, sinüzit, migren gibi rahatsızlıkları varsa bu rahatsızlıklar sebebiyle ayakta durması zor oluyorsa, Hanbelî, Şâfiî veya Mâlikî mezhebini taklid ederek mukimken iki namazını cem edebilir mi?
    Cevab: Abdest alması, necaset temizlemesi, namaza kalkması ağır hareketleri gerektiren, zorlanan, düşme tehlikesi olan, zor yürüyen, ağrısı olan veya artan ihtiyar veya hasta mukimken de namazını cem edebilir.
    4 Nisan 2012 Çarşamba
  • Sual: Şâfiî mezhebinde bir kavle göre mukimken de bir korku sebebiyle veya mühim ihtiyaç hâlinde cem etmek câizdir deniyor. İhtiyaç herkese göre değişiklilik gösterebilir. Birinin korktuğundan bir başkası korkmayabilir. Buradaki ihtiyacın ve korkunun ölçüsü nedir? Hanefî mezhebindeki bir Müslüman, böyle hallerde bir ihtiyaç olunca Şâfiî mezhebini mukimken taklit edilip namazları cem edebilir mi?
    Cevab: Canına, malına, ırzına, dinine bir zarar geleceğinden korkan kimsedir. Meselâ namaz kıldığını görseler, işten atacakları kat’i olan kimsedir.
    4 Nisan 2012 Çarşamba
  • Sual: Gerek cem-i takdimde, gerek cem-i tehirde öğleyi ikindiden, akşamı yatsıdan önce kılmak cem’in şartlarındandır ki buna tertip denir. Peki, tersi olursa ne olur? Yani tehirde de takdimde de öğleden önce ikindiyi, akşamdan önce yatsıyı kılsa namazları sahih olacak mı?
    Cevab: Takdimde kılamaz, tehirde kılabilir.
    4 Nisan 2012 Çarşamba
  • Sual: Mâlikî mezhebinde seferde cem caizdir. Fakat deniz seferinde cem caiz değildir. Cem için ihtiyaç hâsıl olursa diğer üç mezhepten birisi taklid edilir. Hanefî mezhebindeyim. Feribot, gemi, tekne, yat veya herhangi deniz vasıtası ile deniz seyahati yaparken, bu vasıtaların içerisinde Mâlikî mezhebine uyarak cem edilemez mi?
    Cevab: Hayır. Şâfiî veya Hanbelî taklid edilebilir.
    4 Nisan 2012 Çarşamba
  • Sual: Akşamı yatsı vaktine çekerek cem etmeye niyetlenen bir kimse, henüz akşam namazı vakti çıkmadan önce kalbinden (akşamı yatsı vaktinde kılacağım) diye geçirmesi gerekiyor. Bu niyet farz mıdır? Yani, bu niyeti yatsı vakti girmeden önce yapmayı unutan bir kimse, yatsı vakti hatırlasa, niyet edebilir mi? Bu şekilde cem caiz olur mu?
    Cevab: Bu niyet, namazın eda olarak sahih olmasının şartıdır. Vakit çıkmadan cem-i tehire yahud ilk namazı selâmlamadan cem-i takdime niyet etmezse, cem sahih olmaz, namaz kazaya kalmış olur.
    4 Nisan 2012 Çarşamba
  • Sual: Uyku sebebiyle veya tembellik sebebiyle bir namazın vakti daralır da abdest alıp namaz kılmaya kâfi olmazsa, bu vaktin namazı, kazâya bırakma günahından kurtulmak için, müteâkib namazla birlikte cem edilerek kılınmak üzere tehir edilebilir mi?
    Cevab: Uyku sebebiyle namaz vakti çıkarsa, kazâ için özürdür. Tembellik sebebiyle cem edilmez. Cem mutlaka meşru bir özürle olur.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Uyku sebebiyle veya tembellik sebebiyle bir namazın vakti daralır da abdest alıp namaz kılmaya kâfi olmazsa, namazı kazaya bırakmamak için, öğleyi asr-ı evvelde kılarım diye düşünmek ve yatsıyı işâ-i sâni de kılarım diye düşünmek cem etmekten önce mi gelir?
    Cevab: Bir Hanefî hiç özür olmaksızın akşamı işâ-i sâniye kadar geciktirse, sahihtir. Asr-ı sani de böyledir. Diğer mezheplerde ve bu mezheplerden birini taklid eden Hanefi için bu tehir mümkün değildir. çünki üç mezhebde öğle ve akşamın vakti asr-ı sâni ve işâ-ı sânî girmeden biter. Böyle bir Hanefî ancak bir özür sebebiyle asr-ı sâni veya işâ-yı sâniye kadar öğle veya akşamı geciktirebilir. Çünki taklid ettiği mezhebin de şart ve müfsidlerine uyacaktır. Buna da muvaffak olamazsa cem eder.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Hanefî mezhebindeyim. İhtiyaç halinde mukimken Hanbelî mezhebini, seferde iken Mâlikî mezhebini taklid ederek namazlarımı cem ediyorum. Her iki mezhebi de ihtiyaç halinde taklid eden bir kimse, su olmadığı zaman, öğle namazını teyemmümle kılmış olsa, ikindiyi de cem ederek kılmak için yeni bir teyemmüm yapacak mı? Velev ki teyemmüm gusül için veya abdest için alınmış olsun. İki namazı bir teyemmümle cem edip kılmak caiz olur mu?
    Cevab: Teyemmüm Mâlikî mezhebinde vakit çıkınca bozulur.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: İhtiyaç hâlinde namazlarımızı cem ediyoruz. Cem ederken [kamet ve allahümme entesselâm... dan başka] iki namazın farzını arada fâsıla vermeden peş peşe kılmak lâzım geldiği kitaplarda bildiriliyor. Mâlikî veya Şâfiî veya Hanbelî mezhebini bu mevzuda taklid eden bir kimse, iki farz arasında bilmeden veya unutarak sünnet namaz kılmış olsa, telefonla konuşsa veya sorulan suale uzun veya kısa cevap verse, bir ihtiyaç hâlinde yiyip içse veya baş dönmesi ve benzeri bir rahatsızlık sebebiyle bir müddet ara verip dinlense cem sahih olur mu?
    Cevab: Bunların cem’e zararı yoktur. Mekruh olur. Abdesti bozulunca su aramak, necâseti temizlemek gibi meşguliyetler mekruh da olmaz.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Öğle ile ikindiyi cem etmek için, öğle vakti çıktıktan sonra cem etmeye niyet ettim. Hâlbuki öğle çıkmadan önce cem etmeye niyet etmem gerekiyormuş. Cem sahih oldu mu? İadesi veya kazâsı lâzım gelir miydi?
    Cevab: İade, bu mümkün olmazsa kazâ lâzım gelir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Herhangi bir vasıtada [uçak, tren, vapur, otobüs] namaz kılarken kıbleye dönmek farzdır. Kıbleye dönemeyen gidiş istikametine veya kolayına geldiği tarafa dönerek namazı kılar. Böyle yapmak yerine selâmete çıkınca kıblesi belli olan bir yerde iki namazı cem etsek olur mu?
    Cevab: Her ikisi de mümkündür.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Mukimken veya seferde Hanbelî veya Mâlikî mezhebini taklid ederek öğle namazını ikindi namazı vaktine tehir ederek cem eden bir kimse, ikindi vakti girince önce ikindiyi sonra öğleyi kılmış olsa, yani tertibe riayet edilmemişse, cem sahih olur mu? Böyle kılan biri vaziyeti nasıl telâfi etmesi lâzımdır? İadesi veya kazâsı lâzım gelir mi?
    Cevab: Cem-i tehirde tertip lâzım değildir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Mukimken veya seferde Hanbelî veya Mâlikî mezhebini taklid ederek ikindi namazını öğle vaktine çekip [takdim ederek] cem eden bir kimse öğle vakti girince önce ikindiyi kılsa, sonra öğleyi kılsa yani tertibe riayet edilmemişse cem sahih olur mu? Böyle kılan biri vaziyeti nasıl telâfi etmesi lâzımdı? İadesi ve kazâsı lâzım gelir mi?
    Cevab: Cem-i takdimde tertip lâzımdır. İade veya kazâ lâzımdır.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Gerek takdimde, gerek tehirde, öğle ikindiden, akşam yatsıdan önce kılınır ki buna tertip denir buyuruluyor. Takdimde veya tehirde tertibe sehven veya bilmede riayet etmeyen bir kimse vakit içinde hatasını anlarsa baştan tekrar cem edip kılabilir mi?
    Cevab: Cem-i takdimde tertip lâzımdır. İade veya kazâ lâzımdır.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Hanefi mezhebindeyim maliki mezhebini taklid ediyorum. Mâlikî’de deniz seferlerinde cem câiz olmayacağını, seyahat boyunca bu vâsıtaların içerisinde Mâlikî mezhebine uyarak cem edilemeyeceğini, bu gibi hallerde Hanbelî ve Şâfiî mezheplerinden birini taklid etmek lâzım geldiğini nakletmiştiniz. Cem, deniz aracında değil karaya çıkınca yapacağım. Deniz yolculuğunda Mâlikî’yi taklid ederek cem’e niyet etmiş olmamın bir mahsuru var mı? Velev ki karaya varınca seferiliğim devam etsin veya mukim olayım?
    Cevab: Denizde giderken cem yapılmaz. Seferin bir kısmı denizde, diğer kısmı karada olursa, karadaki kısmında cem caizdir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Kitaplarda Hanbelî mezhebini cem etmek için özürler anlatılırken buyuruluyor ki: “Abdesti bozan bir özrü olan mesela ishalini veya idrarını tutamayan, çıbanından yarasından kan akan, basurdan kan, fistüllerinden göbekten akıntı çıkan, elde olmadan gelen yeli tutamayan, ağız dolusu kusan bunlar gibi abdesti bozan bir özrü olan kimsenin iki namazı cem etmesi caizdir”. Bu özürler için Mâlikî mezhebi taklid edilip namazı vaktinde kılma imkânı varken Hanbelî’yi taklid edip iki namazı cem etmek câiz olur mu? Hanbelî mezhebini abdesti bozan mezkûr özürlerden dolayı taklid eden bir kimsenin Hanbelî’de necasetin zerresi namaza mâni olduğundan; necâsete dikkat etmesi ve çamaşırını değiştirmesi gerekmiyor mu? Bu da meşakkat olacağından Mâlikî mezhebini taklid etmesi daha kolay olmaz mı? Hanefî mezhebinde olup da abdesti bozan özürlerden dolayı ihtiyaç hâlinde iki namazı cem etmek üzere Hanbelî mezhebini taklid eden bir kimse, Hanbelî’de necâsetin zerresini temizlemek lâzım olduğundan ve her namaz vakti necasetli çamaşırı değiştirmek meşakkat olacağından necaset için ayrıca ikinci mezhebi yani Mâlikî mezhebini taklid edebilir mi?
    Cevab: Her ikisi de câizdir. Mâlikî’yi taklid etmek efdaldir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Hanefî mezhebindeyim Mâlikî mezhebini taklid ediyorum. Ayağım alçıdan yeni alındı. Ayağımı hareket ettirmekde zorlanıyorum. Mesela lavaboda abdest alırken ağrı yaptığından dolayı ayağımı yukarıya kaldıramıyorum. Evimde olunca leğende falan ayağımı kaldırmadan ayağımı yıkıyorum ama ev haricî durumlarda buna imkân olmuyor. Lavaboda abdest alıp ayağımı lavaboya kadar kaldırmakta bana sıkıntı veriyor. Bu gibi hallerde yani evimde değilken dışardayken, “Mâlikî’de hastalıkta cem caizdir” kavli gereğince ayağı yıkama meşakkatinden dolayı İki namazı Mâlikî mezhebini taklid ederek cem edebilir miyim? Cem’i tercih etmeyip ârızalı ayağı yıkamayı terk etsem ve namazı vaktinde kılsam câiz olur mu? Arızalı ayağın üstüne [çıplak ayağın üstüne] mesh etsem ve namazı vaktinde kılsam câiz olur mu? Yukarıda ifade ettiğim kolaylıklar arasında bir tercih sırası var mıdır?
    Cevab: Mâlikî’de namazı zamanında kılmaya meşakkat veren hastalık, namazın cem’i için özürdür.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Bir meselede kafam çok karıştı. Kitaplar da hastanın abdesti babında “Yıkaması farz olan dört abdest uzvundan ikisi sağlam ise, abdest alıp, yaralı yerleri mesh eder. Mesh zarar verirse, sargı üzerine mesh eder. Abdest uzuvlarının yarıdan çoğu yaralı ise teyemmüm eder” buyuruluyor. Kitaplarda bildirilen iki namazı cem etme bahsinde bildirilen başka bir kavil daha var. O kavilde de “Hanbelî mezhebinde hatta Mâlikî mezhebinde hastalıkta mukimken de cem caizdir” ve “Hanbelî mezhebinde abdest ve teyemmüm için zorluk varsa iki namazı cem caiz olur” buyuruluyor. Hanefî mezhebinde olan bir kimse abdest alma ile alâkalı sıkıntısı yukarıda bildirilen ilk kavil de gideriliyorsa yine de cem etmesi caiz olur mu? Abdest uzuvlarının ikisi sağlam olup abdest alıp sağlam uzuvları yıkamak ve yaralı yerleri mesh etmek yerine bunları yapmayıp hastalıkta cem caiz diye cem edebilir mi? Abdest uzuvlarının yarıdan çoğu yaralı ise teyemmüm eder buyuruluyor. Teyemmüm etmeyip, hastalıkta cem caizdir diyen Hanbelî veya Mâlikî mezhebine uyarak cem edebilir mi? Bu mevzuda bana yardımcı olabilir misiniz?
    Cevab: Kişi kendi mezhebinde sahih veya zayıf kavillerde bir çıkış yolu olmadığı zaman başka mezhebi taklid edebilir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Çalışma şartlarından dolayı namaz kazaya bırakılır mı? Her gün kazasını yapmak kabul olmaz mı?
    Cevab: Namaz kılmaya imkân veren iş aramalıdır. Aksi takdirde öğle tatilinde öğle ile ikindiyi, eve gelince de akşam ile yatsıyı Mâlikî, Şâfiî veya Hanbelî mezhebine göre cem etmelidir. Bunu da yapamıyorsa, uygun iş bulana kadar akşam hepsini kazâ etmelidir.
    10 Nisan 2012 Salı
  • Sual: Uzun ameliyatlara giren bir doktorun, nöbet bekleyen polis ve askerin namazlarını kaçırmasının hükmü nedir? Kazaya bırakma ruhsatı var mıdır? Cem etmesi mümkün müdür?
    Cevab: Vaktinde kılamıyorsa, Hanefî dışındaki üç mezhebe göre cem etmesi gerekir.
    10 Nisan 2012 Salı
  • Sual: Bütün yolculuklarda namazları cem-i takdim ve cem-i tehir yaparak kılmak gerekir mi?
    Cevab: Namazı vaktinde kılmak mümkün değil ise, cem edilir. İhtiyaten cem-i takdim etmeli; ikinci vakit içinde imkân olursa ikinci namazı vaktinde kılmalıdır.
    10 Nisan 2012 Salı
  • Sual: Sabah 8:30’dan itibaren, akşam 20:00’ye kadar mesaideyim. Öğle, ikindi ve akşam namazları iş zamanına rast geliyor. Benim çalıştığım yerde namaz kılanların hepsine Vehhabî gözüyle bakıyorlar. Benim namazlarım kazâ olmaması için, iş yerinde ön tarafa küçücük sandalye koyarak, ayaklarımı sallatmadan imâ ile kılmam câiz midir?
    Cevab: Öğle ve ikindiyi öğle tatilinde cem-i takdim ile, akşam ve yatsıyı da eve gidince cem-i tehir ile cem etmelidir. Kıyama kadir olmayan, oturarak kılar. Bu da mümkün olmazsa namazı kazaya kalır. Namaza mâni işten hayır gelmez.
    11 Nisan 2012 Çarşamba
  • Sual: Fıkıh kitaplarında, secdede ellerin üzerine secde etmenin Hanefi mezhebinde tenzihen mekruh olduğu diğer üç mezhepte sahih olmadığı bildiriliyor. Cuma ve bayram namazlarında ve teravih namazı gibi cemaatin yoğun olduğu zamanlarda sıkışıklıktan ellerimizin üzerine secde yapma mecburiyeti hâsıl oluyor. Bir ihtiyaç sebebiyle üç mezhepten birini taklid eden Hanefî’nin bu halde namazları sahih olmuyor mu?
    Cevab: Özür olunca mekruh olmaz.
    13 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Hanefî mezhebinde ikindi namazının ikinci vakti olan asr-ı sani’ye de çeşitli sebeplerle (toplantı vb.) yetişemeyeceğini anlayan mukim bir kimse, öğle namazını sadece kaza mı eder, yoksa Hanbelî mezhebini taklid ederek cem edebilir mi?
    Cevab: Bir mezhebde çıkış yolu olduğu için Hanbelî mezhebini taklid ederek, asr-ı evvel vakti çıkmadan cem’e niyet eder. Hanbelî mezhebine göre namazı kılar. Bunu da yapamazsa, kaza eder. Elverir ki özrü, kazaya bırakmaya elverişli olsun. Aksi takdirde günaha girmiş olur.
    14 Nisan 2012 Cumartesi
  • Sual: Hanefî mezhebindeki bir kimse 15 günden az bir sefere çıksa, vardığı yerde herhangi bir akıntıdan dolayı veya başka bir ihtiyaçtan dolayı [mesela cem etmek gibi] Mâlikî mezhebini taklid etmesi gerekse, Hanefî mezhebine göre olan seferîlik müddeti devam eder mi? Yoksa Mâlikîyi taklid ettiği için seferîlik müddeti bu mezhebe göre değişmiş mi olur?
    Cevab: Mâlikî mezhebine göre seferî sayılmadığı için, Mâlikî mezhebine göre aldığı abdest ile namazı kasredemez (kısaltamaz); tam kılar. Özrü bitince Hanefî gibi davranır, namazı kasreder (kısaltır). Çünki Mâlikî mezhebinde seferîlik, giriş-çıkış günleri hariç 3 gündür.
    16 Nisan 2012 Pazartesi
  • Sual: Teyemmüm ve iki namazı cem etme imkânı olmayan kimse, Hanbelî mezhebini taklid ederek teyemmümsüz olarak namazını kılabilir mi?
    Cevab: Teyemmüm imkânı bulamayan namazı terk eder. Sonra kazâ eder. İhtiyaç olmadığı için mezheb taklidine gerek yoktur. Çünki mezheb bunu özür saymıştır. Ederse de zararı olmaz; namaz borcu düşer. Burada abdest ve namazda Hanbelî mezhebine riayet eder.
    8 Mayıs 2012 Salı
  • Sual: Mâlikî mezhebine göre iki namazı cem ederken tertip, yani iki namazı peşpeşe kılmak lâzım mıdır?
    Cevab: Cem-i takdimde tertip vâcibdir. Cem-i tehirde lâzım değildir. Yani öğle ile ikindiyi veya akşam ile yatsıyı cem-i takdim ile ilk namazın vaktinde kılarken, önce öğle veya akşamı kılmak gerekir. Ama bu namazları cem-i tehir ile ikinci namazın vaktinde kılarken, önce ikinci namaz, meselâ ikindi veya yatsı kılınabilir.
    3 Haziran 2012 Pazar
  • Sual: Askerde komutanın görmesinden korkan veya çalıştığı yerde âmirinin görmesinden korkan, malının çalınmasından veya kendine zarar gelmesinden korkan bir kimsenin, mukimken namazlarını cem etmesi câiz midir?
    Cevab: Hanefî mezhebi dışındaki üç mezhebde korku sebebiyle namazların cem edilebileceği hükmü mevcuttur.
    3 Haziran 2012 Pazar
  • Sual: İki namazı cem ederken iki farz arasında bilmeden veya unutarak sünnet namaz kılmanın zararı var mıdır?
    Cevab: Cem-i takdimde iki farzın arasında nâfile kılmak, hatta iki rek’at kılacak kadar zaman geçirmek cemi bozar. Mâlikî veya Şâfiî’de bilerek kılmak mekruhtur. Hanbelî’de cem’i ifsad eder (bozar).
    3 Haziran 2012 Pazar
  • Sual: İşlerinden ayrılmaları mümkün olmayan kimselerin mukimken Mâlikî veya Şâfiî mezhebine göre namazlarını cem edebilirler mi?
    Cevab: Hanbelî mezhebine göre cem edilir. Mâlikî veya Şâfiî mezheblerinde de cevaz vardır.
    4 Haziran 2012 Pazartesi
  • Sual: Mahremi olmadan tek başına üç günlük yola çıkan bir kadın, yolda namazlarını cem edebilir mi?
    Cevab: Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezhebinde günah olan seferde, namazı kısaltmak ve cem etmek câiz değildir.
    4 Haziran 2012 Pazartesi
  • Sual: Kamyonu ile içki taşıyan bir kimse, yolda buna tövbe etse, namazı cem edebilir mi?
    Cevab: Namazı kısaltmanın hükümleri anlatılırken, günah maksat için yola çıkan kimsenin yolda tövbe etmesi hâlinde namazı kısaltabileceği yazıyor. Cem de buna kıyas edilse bile, tövbenin şartlarına uygun yapılması şarttır. Kamyoncunun bu işten hemen vazgeçmesi lâzımdır. Şu kadar ki zaruretler bazen memnuları mübah kılar.
    4 Haziran 2012 Pazartesi
  • Sual: Öğlenin farzını kıldıktan sonra, cem etmeye niyet edilebilir mi?
    Cevab: Namazları cem-i takdim ile birleştirebilmek için, ilk namazın farzında sağa selâm verene kadar cem etmeye niyet şarttır. Cem-i tehirde ise, ilk namaz vakti çıkmadan cem’e niyet şarttır.
    4 Haziran 2012 Pazartesi
  • Sual: Hacda Müzdelife’ye gelmeden akşam ve yatsıyı cem etmek câiz midir?
    Cevab: Hac zamanı Arafat’tan Müzdelife’ye geçilir. Burada akşam ve yatsı namazları cem-i tehir ile birleştirilerek kılınır. Bu, Hanefî mezhebine göre vâcibdir. Akşam ile yatsı namazını cem etmeden yolda kılanlar, Müzdelife’ye geldikten sonra iade ederler. İmam Ebu Yusuf’a göre iade etmelerine gerek yoktur. Bunlardan birine göre fetvâ verildiği bildirilmemiştir. Ama ibadetlerde öncelikle İmam Ebu Hanife’nin kavline uymak kaidedir. İmam Ebu Yusuf’a uyulursa da bir şey gerekmez. Müzdelife’den önce iki namaz cem edilemediği gibi, Müzdelife’de cem-i takdim ile de kılınamaz. Akşamı yolda kılan, Müzdelife’de yatsıyı kılar. Şimdi Müzdelife’den akşam vakti geçilip Mekke-i mükerremeye gidiliyor. Burada akşam ve yatsı vaktinde kılınıyor. Fecr vakti Müzdelife’ye tekrar gelinip vakfe yapılıyor. Bunlar İmam Ebu Yusuf kavline uygundur. Kaldı ki geniş bakılacak olursa, Arafat’tan yürüyerek çıkan kimse, ancak yatsı vakti Müzdelife’ye varır. Ama daha evvel varırsa, cem etmesi vâcib olmaz. Geceyi burada geçirmek de sünnettir. Geceyi geçirmeyecekse, İmam Ebu Hanife’ye göre de cem etmesi vâcib olmaz.
    4 Haziran 2012 Pazartesi
  • Sual: Akşamı yatsı vaktinde cem edecektim. Akşam vakti çıktıktan sonra hatırıma geldi. Cem sahih midir?
    Cevab: Akşam vakti çıkmadan cem-i tehire niyet edilmemişse, akşam namazı kazâya kalmış olur. Akşam vakti çıkmadan cem-i tehire niyet şarttır.
    4 Haziran 2012 Pazartesi
  • Sual: İki namazı cem etmeden evvel tecrübe edilmesi gereken imkânlar nelerdir?
    Cevab: Önce kendi mezhebine göre namazı vaktinde kılmak için bütün imkânlar araştırılır. Hatta helâda bile kılınır. Bugünkü helâlarda necaset görülmediği için, bir naylon poşet serilip sadece farzı kılınır. İş yerlerinde verilen yemek izinlerinde veya helâya gidilmek için kullanılan müddet içinde hemen o vaktin farzı kılınabilir. Çok zaruri hallerde alafranga helâların kapağı kapatılıp üstüne diz üstü oturmak suretiyle ima ile kılınabilir. Oturulamıyorsa, ayakta ima edilir. Asr-ı evvel ve işâ-i evvel vakitlerinde kılınabilir. Bütün bunlar netice vermezse iki namaz cem edilir.
    4 Haziran 2012 Pazartesi
  • Sual: Namazı işinin başından ayrılamaması sebebiyle kıyam, rükû ve secdeleriyle kılamayan kimsenin, ima ile kılması mı, yoksa üç mezhebe göre cem etmesi mi efdaldir?
    Cevab: Usule göre önce kendi mezhebinin zayıf kavillerine uyması, sonra mezheb taklidi gerekir. Fakat bazı âlimler, muhtemelen kıyam, rükû ve secdeye imkân verdiğinden dolayı, oturarak ima ile kılmaktansa, diğer mezhebleri takliden cem edilmesini tercih buyurmuştur.
    4 Haziran 2012 Pazartesi
  • Sual: İsviçre’de yatsı namazının vakti çok geç olduğu için, hastalığım sebebiyle bekleyemiyorum. Yapabileceğim bir şey var mıdır?
    Cevab: Hastalık ve ihtiyarlık, Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerinde, iki namazı bir arada kılmak (cem’ etmek) için özürdür. Akşam vaktinde, cem etmeye niyet edip, akşamın farzından hemen sonra yatsının farzı kılınır. Vitri, yatsı vaktinde kılmak lâzımdır. Kılınamıyorsa, İmameyn’in sünnettir kavline niyet edilebilir, sonra kaza edilir. Avrupa’nın bazı yerlerinde bazı zamanlarda yatsı vakti zaten girmemektedir. Girmiyorsa, yatsı namazı farz olmaz. Vitr de yatsı namazına ve geceye tâbi olduğu için vâcib olmaz.
    21 Haziran 2013 Cuma
  • Sual: Hanımlar, seyahat esnasında su bulsalar, ancak abdest alacak tenha bir yer bulamasalar, zarureten abdest azalarını açabilirler mi?
    Cevab: Açmazlar. İmkân varsa, teyemmüm ederek kılar ve sonra ihtiyaten kazâ ederler. Teyemmüm de edemezlerse, bilahare kazâ ederler. İki namazı cem etmeleri de caiz ve belki muvafıktır.
    27 Mart 2015 Cuma
  • Sual: Bir Hanefî, bir meşakkat hâlinde Hanefî’ye göre aldığı gusl ve abdestle seferde iki namazı cem edebilir mi?
    Cevab: Malikî mezhebinin gusl ve abdest için aradığı şartları yerine getirmişse edebilir. Getirmemişse, zaruret varsa, caiz olur.
    4 Aralık 2019 Çarşamba
  • Sual: Yollarda araç kuyruğu varken akşam namazı vaktine az kalsa aşağı da inemese ne yapar?
    Cevab: Arabada oturduğu yerde kılar veya akşam çıkmadan cem etmeye niyet edip evine varınca (Mâlikî, Şâfiî veya Hanbelî mezhebine göre) yatsı ile beraber kılar.
    6 Nisan 2020 Pazartesi
  • Sual: Koronavirüs hastalarının takip edildiği bir hastanede çalışmaktayım. 8 saat süren nöbetlerde önlük, maske, gözlük gibi aletleri üzerimizden çıkarmak riskli. Namazı nasıl kılabiliriz?
    Cevab: Hiç imkân yoksa, ayakta ima ile kılınır veya Mâlikî, Şâfiî veya Hanbelî’ye göre öğle ve ikindi, akşam ile yatsı cem edilir. Mümkün mertebe abdest tutulur. Abdest almak imkânı yoksa teyemmüm edilir. Bu da mümkün değilse, namaz kazaya kalır.
    16 Nisan 2020 Perşembe
  • Sual: Namazların cem'ine dair yazınızdan anladığım kadarıyla, âdet haline getirmemek şartıyla bir ihtiyaç ve meşakkat anında cem'e cevaz veren âlimler vardır. Bu meşakkat ve ihtiyaç hali haftanın 4-5 günü oluyorsa yine de caiz midir?
    Cevab: Memur, doktor, subay gibi işinin başından ayrılamayanlar için namazı kazaya bırakmamak adına caizdir.
    21 Temmuz 2020 Salı
  • Sual: Ankara’da oturan birisi, Mersin’e gitse, Ankara’ya dönüşte akşam namazını kılamasa, Ankara’da iken cem edebilir mi?
    Cevab: Akşam namazı vakti çıkmadan cem etmeye niyet edilmişse olur.
    1 Eylül 2020 Salı
  • Sual: Metrobüste iken öğle namazı vakti çıkmak üzere olsa, namazı Şafii’ye göre cem edebilir miyiz?
    Cevab: Hayatını namaza göre ayarlamalıdır. Vasıtaya binmeden namazını kılmalıdır. Kılamamışsa, vakit çıkmadan namazı cem etmeye niyet eder. Vakit çıkınca Maliki veya Şafii mezhebine göre abdest alıp o mezhebe göre namazları cem eder.
    22 Ekim 2020 Perşembe
  • Sual: Namaz hangi hallerde cem edilebilir?
    Cevab:
    Namaz günde beş vakit kılınır. Ancak bazı hallerde iki vaktin bir arada takdim veya tehir edilerek kıınlması meşru olmuştur.
    HANEFÎ MEZHEBİ: Yalnızca hac zamanı Arafatta öğle ile ikindi cem’-i takdîm; Müzdelife’de de akşam ile yatsı cem’-i te’hîr edilerek kılınır. Bunlardan birincisi sünnet; ikincisi ise vacibdir. Arafattaki cem’ sadece Arafat hutbesini okuyan imamın arkasında cemâ’atle kılanlar için mevzu bahistir. Çadırlarda cemâ’atle veya münferiden namaz kılanlar namazı cem’ edemez; İmam Ebu Yusuf’a ve diğer üç mezhebe göre edebilirler. Müzdelife’deki cem’ için cemâ’atle kılmak şart değildir; münferiden kılanlar da cem’ ederler. Akşam namazı ile yatsıyı Müzdelife’de cem’ etmeden, akşamı yolda kılanlar, Müzdelifeye geldikten sonra iade ederler. İmam Ebu Yusuf’a göre iade etmelerine gerek yoktur. (Hanefide, bunun dışında namazları cem etmek caiz değildir.)

    MALİKÎ MEZHEBİ Hac: Arafat ve Müzdelife’de namazları cem’ etmek sünnettir. Arafat’ta cem’, imamın arkasında namaz kılan içindir.

    Sefer: Sefer sebebiyle namazları cem’ etmek câizdir. Sefer ister uzun (80 km), isterse kısa (27 km) olsun, namazı cem’ etmek câizdir. Seferin karada olup, denizde olmaması lâzımdır. Sefere çıkmadan namaz cem’ edilemez. (Hanefî mezhebinde olup da ihtiyaç halinde Mâlikîyi taklid ederek namazlarını cem etmek durumunda kalan bir kimse, gerek bir günlük (27 km.lik) yola, gerekse 3 günlük (80 km.lik) yola gitmeye niyet etsin, takdim-tehir ederek namazlarını cem edebilir. Bu mesafeler, Mâlikî mezhebindeki sefer uzunluğu olduğu için, Hanefîler, bu mesafelerdeki seferlerinde namazlarını cem ederken, kısaltmadan 4 rekat olarak kılarlar. Şayet kendi mezheplerindeki sefer mesafesi olan 104 km.lik yola gitmeye niyet etmişlerse, 4 rekatlik namazlarını cem ederken de kısaltarak 2 rekat olarak kılarlar.) Seferin mübah bir sefer olması lâzımdır. Kölenin efendisinden kaçması, yol kesme veya şarap ticareti gibi bir sebeple seferde cem’ câiz değildir. Bu niyyetle sefere çıkıp yolda tevbe eden, bu andan itibaren namazlarını cem’ edebilir. Mübah bir sebeple sefere çıkıp, yolda niyyetini kötü yönde değiştiren kimse artık cem’ edemez.

    Yağmur: Yağmur ve karanlıkla beraber çamurda namazı cem’ etmek ancak câmi’de cemâ’atle olur ve sadece akşam namazı ile yatsı namazı cem’-i takdîm ile kılınır. (Öğle ile ikindi namazı cem edilemez.) Yağmur insana elbisesini başına büründürecek kadar; çamur da ayakkabıyla yürümeğe mani olacak kadar olmalıdır. İki namaz arasında nâfile kılınmaz. Evde veya mescidde münferiden kılan cem’ edemez. Ancak imam câmi’de yalnız başına kılsa bile, namazlarını cem’ edebilir; ancak imamete de niyyet etmesi gerekir. Birinci namaza başladıktan sonra yağmur kesilse, cem’e devam edebilir; birinciye başlamadan evvel yağmur kesilse artık cem’ câiz olmaz.

    Hastalık: Bayılmak, baş dönmesi, humma ve benzeri hastalıklarda namazlar cem’ edilerek kılınabilir. Ancak hastalık karın ağrısı gibi hafif ise namazları cem’ edemez; birleştirir. Yani, vaktin sonuna doğru mesela öğle namazını kılar, hemen ardından vaktinin başında da ikindi namazını peşpeşe kılar. Buna cem’-i sûrî; yani görünüşte cem’ denir.

    İhtiyaç ve Korku: Abdullah bin Abbas hazretleri, Basra’da bir kız isteme ve nişan sebebiyle önce öğle ve ikindiyi cem’-i takdim ile kılmış; kız isteme ve nişan merasiminden sonra da akşam ile yatsıyı cem’-i te’hîr ile kılmıştı. Bunun sebebini sordular. “Resulullah sefer, yağmur, hastalık ve korku olmaksızın bir meşguliyet sebebiyle öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı cem’ etti” buyurdu. “Bundan muradı ne idi?” diye sorulunca da “Ümmetine zorluk çıkarmamak için” cevabını verdi. bu hadîs-i şerîf Müslim, Ebû Davud ve Muvatta’da vardır. Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezhebinden veya İbni Şübrime gibi mezhebi günümüze tam olarak ulaşmamış bazı âlimler âdet hâline getirmemek şartıyla, sefer, hastalık, yağmur, korku gibi bir özür olmadan da, ihtiyaç sebebiyle iki namazı cem etmeye delil olarak bu hadîs-i şerîfi almıştır. İmam Mâlik’in talebesinden Eşheb’in ictihâdına göre sefer, yağmur, hastalık ve korku sebebiyle namazları cem’ etmek câiz olduğu gibi; bunlar olmaksızın bir ihtiyaç sebebiyle (düğün gibi), âdet haline getirmeksizin, namazı mukîmken cem’ etmek câizdir. Mutlak müctehidlerden İbni Sîrîn ve İbni Şübrime de böyle ictihâd etmiştir. Mâlikî mezhebinde iki namazı cem’ etmenin sahih olması için cem’ etmeye niyyet etmek lâzımdır. İki namaz arasında nâfile kılınmaz; ancak kılınırsa cem’ bâtıl olmaz, mekruh olur. İki namaz arasında ikâmet okunur. (Bu durumda kalan sefere çıkacak bir Hanefî, yollarda namaz kılamamak korkusunu taşıyorsa veya başka bir ihtiyaç hâlinde, evinde Mâlikî mezhebini taklid etmek suretiyle, vaktin farz namazının peşinden bir sonraki namazı takdim ederek, namazlarını kısaltmadan 4 rekat olarak kılabilir. Yolda imkân olursa, birinci vakit çıktıktan sonra, cem’-i takdim ile kıldıkları ikinci vakti (duruma göre ikindi veya yatsıyı) tekrar kılar.)

    ŞAFİ’Î MEZHEBİ

    Hac: Hacda, Arafat ve Müzdelife’de namazları cem’ etmek sünnettir.

    Sefer: Seferde namazları cem’ etmek câizdir. Seferin günah için olmaması lâzımdır. 3 günlük yola (80 km) gidilmesi halinde cem’ câizdir. Sefere çıkmadan veya sefer bittikten sonra cem’ yapılamaz. Eğer cem’-i takdîm yapılıyorsa, ilk namazın vakti çıkmadan namazları cem’ etmeye niyyet etmek lâzımdır. İkinci namazı kılarken seferiliğin devam ediyor olması lâzımdır. Seferde, ikindi ile cem’ ederek kılmak için, öğleyi gecikdirse, öğle vakti çıkdıkdan sonra, mukîm olsa, önce öğle nemâzını kazâ eder. Öğleyi kazâya bırakdığı için günâha girmez. Namazları tertibe riâyet ederek, yani önce birinci namazı kılmak lâzımdır. Namazları peşpeşe kılmak lâzımdır.

    Yağmur: Yağmur sebebi ile ancak câmi’de cemâ’at ile cem’i takdîm câizdir. Öğle ile ikindi; akşam ile yatsı cem’-i takdîm ile kılınabilir. Cem’-i takdîm yapmışsa nâfileleri önce veya sonra kılar; iki farzın arasında kılmaz. Cem’-i te’hîr yapmışsa iki farzın arasında nâfileleri de kılabilir. İmam Şâfi’înin bir başka kavlinde, mescid haricinde de, münferiden kılana da cevaz verilmiştir.

    Hasta: Hasta, cem’-i takdîm veya te’hîr ile namazlarını kılabilir.

    İhtiyaç ve Korku: Buraya kadar anlatılan Şâfi’î mezhebinin meşhur kavlidir.

    Müteahhirin (sonra gelen) Şâfi’î fakihlerine göre, sefer, yağmur, hastalık ve korku sebebiyle namazları cem’ etmek câiz olduğu gibi; bunlar olmadan bir ihtiyaç sebebiyle adet haline getirmeksizin namazı mukimken cem’ etmek câizdir. Bunlar arasında İbni Münzir, Kaffâl eş-Şâşî, Ebû İshak Mervezî gibi fakihler vardır. İmam Nevevî, hastalık ve korku sebebiyle iki namazı cem’ etmenin cidden kuvvetli bir kavil olduğunu bildiriyor.

    Şâfi’îde namazı cem’ etmenin şartları: Cem’-i takdîmin şartları: namazlara cem’ etmeye niyyet etmelidir. Namazlarda tertibe riâyet etmelidir; yani önce birinci namazı, sonra ikincisini kılmalıdır. Namazları peşpeşe kılmalıdır. Ezân, ikâmet, tahâret için fâsıla câizdir. İkinci namaza başlarken özrün devam ediyor olması lâzımdır. İkinci namazın vakti girmeden özür ortadan kalkarsa bu ikinci namazı tekrar kılmalıdır. Birinci namaz sahih olmalıdır; sonradan sahih olmadığı anlaşılırsa, cem-i takdîm bâtıl olacağından her iki namazı da tekrar kılmak gerekir. Cem’-i te’hîrde ilaveten, birinci namazın vakti çıkmadan cem’e niyyet edilmelidir. Seferde, ikindi ile cem’ ederek kılmak için, öğleyi gecikdirse, öğle vakti çıkdıkdan sonra, mukîm olsa, önce öğle nemâzını kazâ eder. Öğleyi kazâya bırakdığı için günâha girmez.

    HANBELÎ MEZHEBİ

    Hac: Hacda, Arafat ve Müzdelife’de namazları cem’ etmek sünnettir.

    Sefer: Günah olmayan seferde namaz cem’ edilebilir. Hastalık: Namazları cem’ etmediği takdirde meşakkat çekecek olan hasta, iki namazı cem’ edebilir. İdrarını tutamayan, özür sahipleri iki namazı cem’ edebildiği gibi; çocuk emziren veya istihâzeli kadın da iki namazı cem’ edebilir. Su veya teyemmüm ile her namaz için abdest almaktan âciz olan da iki namazı cem’ edebilir. A’mâ veya yer altında yaşayanlar/çalışanlar gibi vakti bilmekten âciz olanlar da iki namazı cem’ ederek kılabilirler.

    Yağmur: Elbiseyi ıslatacak derecede yağmur, kar, şiddetli soğuk, karanlık, şiddetli soğuk rüzgar, sulu çamur halleri, namazı cem’ etmek için özürdür. Evinde veya mescidde kılmak arasında cem’ bakımından fark yoktur. Bulunduğu yerin çatısı örtülü bile olsa.

    Korku: Canına, malına, ma’îşetine ve ırzına zarar geleceğinden korkanlar da iki namazı cem’ ederek kılabilir.

    İhtiyaç Yukarıda sayılan sebeplerle ve namazı cem’ etmediği zaman meşakkate düşecek herkes için, sefer, korku ve yağmur olmaksızın iki namazı cem’ etmek câizdir.

    Hanbelîde namazı cem’ etmenin şartları: Cem’-i takdîmde şu şartlar vardır: Cem’e birinci namazın iftitah tekbirini alırken niyyet etmelidir. Tertibe riâyet edilmelidir; yani önce birinci, sonra ikinci namaz kılınmalıdır. İki namaz peşpeşe kılınmalıdır. Arada ikâmet ve çabucak abdest alma dışında fâsıla vermemelidir. Eğer nâfile kılarsa, cem’ bâtıl olur. İkinci namazı tamamlamadan seferîlik, hastalık, yağmur vs sona ererse; cem’ edilemez; bu ikinci namazı artık vaktinde kılmak gerekir. Cem’-i te’hîrde ise ayrıca ikinci namazın vakti girinceye kadar bu özürlerin devam etmesi gerekir. cem’-i te’hîrde namazları peşpeşe kılmak ve tertibe riâyet de şart değildir. Cem’-i te’hîrde ikinci namazın vakti girinceye kadar özrün devam etmesi lâzımdır. İkinci vakit girdikten sonra özür ortadan kalkmışsa, cem’in sıhhatine tesir etmez. Her iki cem’de de namazlar cemâ’atle kılınıyorsa, birinci namazı bir imamla, ikinciyi bir başka imamla kılmak câizdir.

    İki Namazı Cem’ (Özürlere göre)

    Hac zamanı Arafat ve Müzdelife’de cem’

    Arafatta öğle ile ikindi cem’-i takdîm; Müzdelife’de de akşam ile yatsı cem’-i te’hîr edilerek kılınır. Dört mezhebde de bu sünnettir. Arafattaki cem’ sadece Arafat hutbesini okuyan imamın arkasında cemaatle kılanlar için mevzu bahistir. Hanefî mezhebinde çadırlarda cemaatle veya münferiden namaz kılanlar namazı cem’ edemez; İmam Ebû Yûsuf’a ve diğer üç mezhebe göre edebilirler. Müzdelifedeki cem’ için cemaatle kılmak şart değildir; münferiden kılanlar da cem’ ederler. (Hanefide bunun dışında namazları cem etmek caiz değildir.)

    Sefer durumunda:

    Mâlikî mezhebinde; sefer sebebiyle namazları cem’ etmek câizdir. Sefer ister uzun (80 km), isterse kısa, yani bir günlük (27 km) olsun, namazı cem’ etmek câizdir. Seferin karada olması; denizde olmaması lâzımdır. Sefere çıkmadan namaz cem’ edilemez (Hanefî mezhebinde olup da ihtiyaç halinde Mâlikîyi taklid ederek namazlarını cem etmek durumunda kalan bir kimse, gerek bir günlük (27 km.lik) yola, gerekse üç günlük (80 km.lik) yola gitmeye niyet etsin, takdim-tehir ederek namazlarını cem edebilir. Bu mesafeler, Mâlikî mezhebindeki sefer uzunluğu olduğu için, Hanefîler, bu mesafelerdeki seferlerinde namazlarını cem ederken, kısaltmadan 4 rekat olarak kılarlar. Şayet kendi mezheplerindeki sefer mesafesi olan 104 km.lik yola gitmeye niyet etmişlerse, 4 rekatlik namazlarını cem ederken de kısaltarak 2 rekat olarak kılarlar.) Seferin mübah bir sefer olması lâzımdır. Kölenin efendisinden kaçması, yol kesme veya şarap ticareti gibi bir sebeple seferde cem’ câiz değildir. Bu niyetle sefere çıkıp yolda tevbe eden, bu andan itibaren namazlarını cem’ edebilir. Mübah bir sebeple sefere çıkıp, yolda niyetini kötü yönde değiştiren kimse artık cem’ edemez.

    Şâfi’î mezhebinde; seferde namazları cem’ etmek câizdir. Seferin günah için olmaması lâzımdır. Üç günlük yola (80 km) gidilmesi halinde cem’ câizdir. Sefere çıkmadan veya sefer bittikten sonra cem’ yapılamaz. Eğer cem’-i takdîm yapılıyorsa, ilk namazın vakti çıkmadan namazları cem’ etmeye niyet etmek lâzımdır. İkinci namazı kılarken seferîliğin devam ediyor olması lâzımdır. Seferde, ikindi ile cem’ ederek kılmak için, öğleyi gecikdirse, öğle vakti çıkdıkdan sonra, mukîm olsa, önce öğle nemâzını kazâ eder. Öğleyi kazâya bırakdığı için günâha girmez. Namazları tertibe riayet ederek, yani önce birinci namazı kılmak lâzımdır. Namazları peşpeşe kılmak lâzımdır.

    Hanbelî mezhebinde de günah olmayan seferde namaz cem’ edilebilir.

    Yağmur durumunda:

    Mâlikî mezhebinde, yağmur ve karanlıkla beraber çamurda namazı cem’ etmek ancak câmi’de cemâ’atle olur ve sadece akşam namazı ile yatsı namazı cem’-i takdîm ile kılınır. (Öğle ile ikindi namazı cem edilemez.) Yağmur insana elbisesini başına büründürecek kadar; çamur da ayakkabıyla yürümeğe mâni’ olacak kadar olmalıdır. İki namaz arasında nâfile kılınmaz. Evde veya mescidde münferiden kılan cem’ edemez. Ancak imam câmi’de yalnız başına kılsa bile, namazlarını cem’ edebilir; ancak imâmete de niyyet etmesi gerekir. Birinci namaza başladıktan sonra yağmur kesilse, cem’e devam edebilir; birinciye başlamadan evvel yağmur kesilse artık cem’ câiz olmaz.

    Şâfi’î mezhebinde; yağmur sebebi ile ancak câmi’de cemâ’at ile cem’i takdîm câizdir. Öğle ile ikindi; akşam ile yatsı cem’-i takdîm ile kılınabilir. Cem’-i takdîm yapmışsa nâfileleri önce veya sonra kılar; iki farzın arasında kılmaz. Cem’-i te’hîr yapmışsa iki farzın arasında nâfileleri de kılabilir. İmam Şâfi’înin bir başka kavlinde, mescid hâricinde de, münferiden kılana da cevaz verilmiştir.

    Hanbelî mezhebinde, elbiseyi ıslatacak derecede yağmur, kar, şiddetli soğuk, karanlık, şiddetli soğuk rüzgâr, sulu çamur namazı cem’ etmek için özürdür. Evinde veya mescidde kılmak arasında cem’ bakımından fark yoktur. Bulunduğu yerin çatısı örtülü bile olsa.

    Hastalık durumunda:

    Mâlikî mezhebinde, bayılmak, baş dönmesi, humma ve benzeri hastalıklarda namazlar cem’ edilerek kılınabilir. Ancak hastalık karın ağrısı gibi hafif ise namazları cem’ edemez; birleştirir. Yani, vaktin sonuna doğru mesela öğle namazını kılar, hemen ardından vaktinin başında da ikindi namazını peşpeşe kılar. Buna cem’-i sûrî; yani görünüşte cem’ denir.

    Şâfi’î mezhebinde, hasta cem’-i takdîm veya te’hîr ile namazlarını kılabilir.

    Hanbelî mezhebinde namazları cem’ etmediği takdirde meşakkat çekecek olan hasta, iki namazı cem’ edebilir. İdrarını tutamayan, özür sahipleri iki namazı cem’ edebildiği gibi; çocuk emziren veya istihâzeli kadın da iki namazı cem’ edebilir.

    İhtiyaç ve Korku halinde: Abdullah bin Abbas hazretleri, Basra’da bir kız isteme ve nişan sebebiyle önce öğle ve ikindiyi cem’-i takdim ile kılmış; kız isteme ve nişan merasiminden sonra da akşam ile yatsıyı cem’-i te’hîr ile kılmıştı. Bunun sebebini sordular. “Resulullah sefer, yağmur, hastalık ve korku olmaksızın bir meşguliyet sebebiyle öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı cem’ etti” buyurdu. “Bundan muradı ne idi?” diye sorulunca da “Ümmetine zorluk çıkarmamak için” cevabını verdi. Bu hadîs-i şerîf Müslim, Ebû Davud ve Muvatta’da vardır. Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezhebinden veya İbni Şübrime gibi mezhebi günümüze tam olarak ulaşmamış bazı âlimler, âdet hâline getirmemek şartıyla, sefer, hastalık, yağmur, korku gibi bir özür olmadan da, ihtiyaç sebebiyle iki namazı cem etmeye delil olarak bu hadîs-i şerîfi almıştır.

    Mâlikî mezhebinde, İmam Mâlik’in talebesinden Eşheb’in ve İbni Münzir, Kaffâl eş-Şâşî, Ebû İshak Mervezî gibi müteahhir (sonra gelen) Şâfi’î fakihlerinin ictihadına göre sefer, bir ihtiyaç halinde veya yağmur, hastalık ve korku sebebiyle namazları cem’ etmek câiz olduğu gibi; bunlar olmaksızın, âdet hâline getirmeksizin namazı mukîmken cem’ etmek câizdir. Mutlak müctehidlerden İbni Sîrîn ve İbni Şübrime de böyle ictihâd etmiştir. (Bu durumda kalan sefere çıkacak bir Hanefî, yollarda namaz kılamamak korkusunu taşıyorsa veya başka bir ihtiyaç hâlinde, evinde Mâlikî mezhebini taklid etmek suretiyle, vaktin farz namazının peşinden bir sonraki namazı takdim ederek, namazlarını kısaltmadan 4 rek’at olarak kılabilir. Yolda ilk vakit çıktıktan sonra imkân olursa, cem’-i takdim ile kıldığı ikinci vakti (duruma göre ikindi veya yatsıyı) tekrar kılar.)

    Hanbelî mezhebinde, canına, malına, maîşetine ve ırzına zarar geleceğinden korkmak, namazları cem’ etmek için özürdür.

    Su veya teyemmüm ile her namaz için abdest almaktan âciz olmak Hanbelî mezhebinde namazları cem’ etmek için özürdür.

    A’mâ veya yer altında yaşayanlar gibi vakti bilmekten aciz olmak Hanbelî mezhebinde namazları cem’ etmek için özürdür.

    Cem’in diğer bazı şartları:

    Mâlikî mezhebinde iki namazı cem’ etmenin sahîh olması için cem’e niyyet etmek lâzımdır. İki namaz arasında nâfile kılınmaz; ancak kılınırsa cem’ bâtıl olmaz, mekruh olur. İki namaz arasında ikâmet okunur.

    Şâfi’î mezhebinde, cem’-i takdîmin şartları şunlardır: Namazları cem’ etmeye önceden niyyet etmelidir. Namazlarda tertibe riâyet etmelidir. Yani önce birinci namazı; sonra ikincisini kılmalıdır. Namazları peşpeşe kılmalıdır. Ezân, ikâmet, tahâret için fâsıla câizdir. İkinci namaza başlarken özrün devam ediyor olması lâzımdır. İkinci namazın vakti girmeden özür ortadan kalkarsa bu ikinci namazı tekrar kılmalıdır. Birinci namaz sahîh olmalıdır; sonradan sahîh olmadığı anlaşılırsa, cem-i takdîm bâtıl olacağından her iki namazı da tekrar kılmak gerekir. Cem’-i te’hîrde ilâveten, birinci namazın vakti çıkmadan cem’e niyyet edilmelidir. Seferde, ikindi ile cem’ ederek kılmak için, öğleyi gecikdirse, öğle vakti çıktıktan sonra, mukîm olsa, önce öğle namazını kazâ eder. Öğleyi kazâya bıraktığı için günâha girmez.

    Hanbelî mezhebinde, cem’-i takdîmde şu şartlar vardır: Cem’e birinci namazın iftitah tekbirini alırken niyyet etmelidir. Tertibe riâyet edilmelidir; yani önce birinci, sonra ikinci namaz kılınmalıdır. İki namaz peşpeşe kılınmalıdır. Arada ikâmet ve çabucak abdest alma dışında fâsıla vermemelidir. Eğer nâfile kılarsa, cem’ bâtıl olur. İkinci namazı tamamlamadan seferîlik, hastalık, yağmur vs. sona ererse; cem’ edilemez; bu ikinci namazı artık vaktinde kılmak gerekir. Cem’-i te’hîrde ise ayrıca ikinci namazın vakti girinceye kadar bu özürlerin devam etmesi gerekir. Cem’-i te’hîrde namazları peşpeşe kılmak ve tertibe riâyet de şart değildir. Cem’-i te’hîrde ikinci namazın vakti girinceye kadar özrün devam etmesi lâzımdır. İkinci vakit girdikten sonra özür ortadan kalkmışsa, cem’in sıhhatine tesir etmez. Her iki cem’de de namazlar cemâ’atle kılınıyorsa, birinci namazı bir imamla, ikinciyi bir başka imamla kılmak câizdir.

    Netice: Hac zamanı, Arafat ve Müzdelife’de iki namazın cem’ edilmesi 4 mezhebde de sünnettir. Bunun dışında: Mâlikî ve Şâfi’î mezheblerinde, sefer, hastalık, yağmur, korku ve âdet haline getirmeksizin bir ihtiyaç durumunda iki namazı cem’ etmek câizdir. Hanbelî mezhebinde, sefer, hastalık, yağmur, korku, vakti anlamaktan âciz olma, su ve teyemmümle abdest almaktan âciz olma, emzikli veya istihazeli olma gibi sebeplerle ve namazı cem’ etmediği zaman meşakkate düşecek herkes için, sefer, korku ve yağmur olmaksızın iki namazı cem’ etmek câizdir.

    Me’hazlar: Şa’rânî: el-Mizân’ül-Kübrâ; Şirbinî: el-Muğni’l-Muhtâc; Hattâb: Mevâhibü’l-Celîl li-Şerhi Muhtasârı Halîl; Mevvâk: et-Tâc ve’l-İklîl li-Şerhi Muhtasârı Halîl; İbn Kudâme: el-Muğnî; Reşîdü’r-Râşid: ed-Dürerü’n-Nakıyye fî Metâlibi’l-Fıkhiyye; Nevevî: Şerhu Sahihi Müslim; Hattâbî: Meâlimü’s-Sünen Şerhu Süneni Ebi Dâvud; Zerkânî: Şerhu Muvatta’ el-Fıkhü alel Mezâhibi’l-erbaa;

    16 Ağustos 2021 Pazartesi
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • TR
  • EN
© 2019
  • Anasayfa
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder