Sual
Cevap
İstanbul mezbahalarında baytar olarak çalışan ve 1926 senesinde veterinerlik tahsilini tamamlamak üzere Almanya’ya giderek daha sonra veterinerlik fakültesinde hocalık yapan parazitolog Dr. Nevzat Tüzün, domuzun gıdası ıslah edilmek suretiyle mahzur sayılan trişinin önü alınmış ve domuz eti temizlenmiş olduğu için artık bu etin yenilmesi hakkındaki memnuiyetin kaldırılması lâzım geldiğini fen ve sıhhat, millî servet ve millî iktisat cihetinden ileri sürmüştü.
Dr. İsmail Hakkı Milaslı daha da ileri giderek temiz olmak şartıyla domuz etinin yenilebileceğine dair, yine Kur’ana dayanarak, 1933’te biri Arapça Tezkiyetüllûhum, ötekisi Türkçe İslam Dininde Etlerin Tezkiyesi adında iki risale neşretmişti. Domuzun, içinde bulunan trişin parazitinden dolayı haram kılındığını, buna dair âyetin sonuna İllâ mâ zekkeytüm diye bir kayıt konulmuş olduğu için son zamanlarda bu kayda dayanarak temiz olduğu takdirde bu hayvanın etinin yenilmesinin caiz olacağını reformcular iddia etmiştir.
Derken Dr. Galip Ataç, 1940’ta bir gazete makalesi neşretti. “Domuz etinin haramlık sebebi olarak trişin olduğu düşünülüyordu. Hayvandan trişin hastalığının geçmesi ihtimali olduğu öne sürülüyordu. Fakat mezbahalarda kesilen hayvanların baytarlar tarafından iyice muayene edilmeleri usulü konulduktan sonra domuz etinin yenilmemesi için başka bir sebep kalmamış olduğu zannolunuyordu. Fakat şimdi o hayvanın yeni bir marifeti meydana çıktı. Bu da etinde değilse de onun içyağındadır. Domuzun içyağı Frenk aşçılarınca pek makbuldür. Her yemeğe, bilhassa sebzelere, çorbalara lezzet versin diye konur. Eski tababette de pek ziyade rağbet görürdü. Vazelin bulununcaya kadar merhemlerin hepsine bu yağ girerdi. Bu yağın yeni anlaşılan marifeti A vitaminini birdenbire yok etmesidir. Bir yemekte o vitaminden ne kadar çok ölçüde bulunursa bulunsun, yemeğe o hayvanın iç yağından karıştırılınca vitaminlerin hepsinin birden kaybolduğu tecrübelerle anlaşılmıştır. Bu vitamin hararetten bozulmaz, 170 dereceye kadar hasselerinden hiçbirini kaybetmez, 220 derecede bile yine vitamin olarak kalır. Kuvvetli asitlerden müteessir olmaz, suda erimez, alkolde erimez, güneşin ultraviyole ışıklarına 45 dakika kadar dayanır da o hayvanın iç yağı ile karşılaşınca derhal yok olur. Yemeklerde A vitamininin bulunmasının lüzumunu kimse inkâr edemez. İnsan o vitaminden mahrum kalınca nesli söner. Yemeklerinde A vitamini bulunmayan insanlar için, erkek olsun, kadın olsun, aşk duygusu olmaz. Demek oluyor ki, domuzun yağı insan cinsinin en büyük düşmanıdır.”
Bu sebeple Türkiye’de umumî mezbahalarda domuz kestirilmiyor, ayrı mezbahalar tahsis olunuyor. Belediye Zabıta Talimatnamesine kasap dükkânlarında öteki etlerle birlikte domuz etinin satılması yasaklanmıştır. Bu da halkın inanç ve adetlerine muvafıktır. İçki içen çokları domuz etini ağzına sürmez. Halk arasında bu hayvan için dişisini kıskanmadığı, binaenaleyh etini yiyenlerde de kıskançlık kalmayacağı fikri vardır. Garpta bu eti bol yiyenler arasında kıskançlık olmadığı, kadın serbestliği bulunduğu ve bu ülkelerde erkeklerin 45-50 yaşından sonra akamete uğradıkları şayiası yaygındır. Akamet aynı zamanda dişisine karşı müsamahayı ve bu müsamaha ise bir kadının başka erkeklerle serbestçe görüşmesini intaç eder. Bu mukayese ne raddeye kadar doğrudur bilinmez ama Dr. Galip Bey’in mütalaasıyla mutabakat içindedir.