Gelişmiş Arama İçin Tıklayınız!

Hangi şartlarda mezhep değiştirilebilir?
Herkes içinde yetiştiği, kolay öğrendiği bir mezhebe tâbi olur. Âlim olmayan bir kimsenin, keyfî olarak mezhebini bırakıp başka bir mezhebe geçmesi câiz değildir. Çünki bir mezhebin hükümlerini belli bir zaman boyunca öğrenmiştir. Yenisini öğrenmeye belki ömrü yetmez. Mezhep değiştirmek, ancak bir maslahat sebebiyle câiz olur. Nitekim kendi mezhebinin yaygın olmadığı bir yerde yaşıyor ve bu sebeple mezhebinin hükümlerini öğrenemiyorsa, öğrenmesi kolay olan başka bir mezhebe geçmesi câiz ve lâzım olur. Kâdı olarak tayin edildiği belde halkının mezhebine geçmek veya müderris tayin edildiği medresenin vakıf şartlarına uymak için mezhep değiştirmek câizdir. İlim sahibi kimseler için, hükümlerini daha iyi kavradığı ve delillerini daha kuvvetli bulduğu bir mezhebe geçmek câizdir. Nitekim Tahâvî, Şâfiî olduğu halde; hükümlerini daha iyi kavrayabildiği Hanefî mezhebine geçmiş, bu mezhepte ileri gelen bir âlim olmuştu. Abdülaziz bin İmran el-Huza’î, önceleri Mâlikî iken, Bağdad’a gelen İmam Şâfiî’den istifade etmek üzere bu mezhebe geçmiştir. Şeyh Abdülkâdir Geylânî, Hanbelî mezhebinin unutulmaya yüz tuttuğunu görerek Şâfiî mezhebinden bu mezhebe intikal etmiştir. Osmanlılarda Molla Gürânî, Bursa müderrisliğine tayin edilince, padişahın ricası üzerine halka daha faydalı olmak için Şâfiî mezhebinden Hanefî mezhebine geçmişti.


12 Temmuz 2024 Cuma
Alakalı Başlıklar