Gelişmiş Arama İçin Tıklayınız!

Müslümanlar askere gidip, harblerde kırılıyor. Gayri müslimler askere gitmiyor, zenginleşiyor. Bu haksızlık değil midir?
Bu doğru bir ifade değildir. Müslüman ülkesinde XIX. asra kadar mecburi askerlik yoktur. Ticaret ise XVIII. asra kadar Müslümanların elindedir. Gayri müslimlerin ticaretle alakası yoktur. Üstelik müslümanlar harblerde ganimet yoluyla zenginleşmektedir. Gayri müslimler bundan mahrumdur. Memur olamazlar. Silah taşıyamazlar. Askere alınmadıkları için cizye adıyla baş vergisi askerlik bedeli öderler. Ama zeki ve kabiliyetli çocuklarını, yani eli silah tutan kitlesini devlet devşirip Türkleştirir. Bu gibi zaruretler onları sanat ve ticarette sivrilmeye sevketmiştir. Gayri müslimlerin ticarete girişi XVIII. asırdan sonradır. Buna mukabil XVIII. asırda müslümanlar coğrafi keşiflerin artmasıyla ve Avrupa'daki askeri mağlubiyetlerin tesiriyle içine kapanmıştır. Ecnebiler de kendisine gavur diyerek küçümseyen Müslümanlar yerine, kendileriyle daha yakın irtibat kurabilen, kendisine hayranlık duyan, aynı düşünen, aynı yaşayan, kiliseye giden içki içen.. gayrimüslimlerle muhatap olmayı ve onlarla ticareti tercih etmiştir. Türkler, öteden beri idareci kadro olduğu için, son asırdaki mağlubiyetlerin verdiği aşağılık kompleksiyle ve milli gurur sebebiyle ticareti ve sanatı küçük gördüler. Bunu gayri müslim işi olarak gördüler. Bu, gayri müslimlerin suçu mudur? Tanzimattan sonra inkişaf eden bürokrasi de müslümanlara geniş bir iş kapısı hasıl etti. Bir de 19. asırda gayrimüslimlerin Avrupa'dan gelen milliyetçilik cereyanı ile şuurlanmaları, kendi kültürlerine sarılmaları, azınlık psikolojisine kapılmaları, mektepler açmaları, entelektüel seviyelerini yükseltmeleri de bunda amildir. Sonra müslüman olsun gayri müslim olsun hepsi Osmanlı vatandaşıdır. 1909’dan sonra gayri müslimler askere alınmış ancak daha çok amele taburları denilen geri hizmette kullanılmış subayları da belli bir yük rütbeden yukarıya çıkarılmamıştır. Müslümanların cephede kırılması son asrın hadisesidir. Bundan da sistem değil, sistemi bozanlar mesuldür. Bazı hâdiseler ve sebepler çok mübalağa ediliyor ve buna çok netice bağlanıyor. Bu da aldatıcı oluyor.


21 Ocak 2024 Pazar
Alakalı Başlıklar