Sual
Cevap
Yahudilerin sınırsız varlığa sahip olduğu görüşü, “Rothschild kadar zengin” atasözüne rağmen, çok mübalağalıdır. Ancak mali sahada, çok sayıda Yahudi’nin sayılarıyla nispetsiz şekilde muvaffak olduğu doğrudur. Burada da Yahudilerin tüccarlık kabiliyetinin sebebini sormak gerekir. Nesilden nesile geçen bir “Yahudi para yapma geni” gerçekten var mıdır? Bu fevkalade vaziyeti izah için 3 ihtimal ileri sürer. Bazı insanlar için ruhanilik, acı çekmeyi icap ettirir. Çilecilik bir idealdir. Paranın peşinden koşmak ise fazla maddiyatçı olmaktır. Hıristiyanlık İncil’de şunu öğretir: “Bir devenin iğne deliğinden geçmesi, zengin bir adamın Cennet Kapısı’ndan geçmesinden kolaydır.” Ancak böyle bir düşünüş tarzı Yahudi ananesinde hiçbir zaman hoş karşılanmamıştır. Bedeni faaliyetlerden vazgeçilmemeli, aksine bunlar takdis edilmelidir. Tıpkı seksüalite gibi, zenginlik de bayağılık değildir; insana değerli bir fırsat takdim eder. Allah, İbrahim’i büyük bir servet ve çok sayıda mal mülkle takdis etmişti. Yahudilerin atası için iyi olan, soyundan gelenlerin hepsi için de iyidir. Philo, Yahudilerin bu mevzudaki hislerini doğru bir şekilde hülasa etmişti: “Para, iyi bir insan için iyi şeylerin vasıtası; kötü bir insan için kötü şeylerin vasıtasıdır.” Yahudiler paraya sahip oldular, çünkü başkalarının aksine, para sahibi olmanın kötü bir yanının olduğunu hiçbir zaman düşünmediler.
Nesiller boyunca kendilerine karşı çıkarılan kanun ve kararlar karşısında, Yahudiler canlarını kurtarmak ve onlara zulüm edenlere hoş görünmenin yolunu bulmak zorundaydı. Paranın, insanların fikrini değiştirme gücüne sahip olduğunu keşfettiler. Rüşvet, en kötü kararları bile geri aldırabilir. Ayrıca yıllardır yuvanız olan ülkeden aniden kovulursanız, sırt çantanızda bir çift elmasla yolculuk edebilmek gerçekten iyidir. Sığınmaya mecbur olduğunuz yerde her şeye baştan başlayabilirsiniz. Para konuşur ve Yahudiler bu dili öğrenmeye mecbur kalmıştır.
Yahudiler çok eski zamanlardan beri hayatlarını iyi amellerle yani Tevrat’ın 613 ilahi emrini temsil eden mitzvalarla yaşanmaya değer kılmayı benliklerine kazımıştır. Yahudiler, kanunlarını tetkik edince, yeryüzünde yapmak zorunda oldukları iyiliğin büyük bir kısmını, kâfi bir sermaye ile çok daha kolay bir şekilde gerçekleştirebileceklerini çabuk anladılar. Fakirlere yardım elini uzatmak, cemaate ihtiyaçları hususunda arka çıkmak, sinagoglar ve yeşivalar (din mektepleri) inşa etmek, arkadaşlara, aileye ve komşulara yardım etmek, bütün bu mitzvalar mali imkânlar icap ettiriyordu. Bu yüzdendir ki Damdaki Kemancı filmindeki mütevazı sütçü Tevye, dua şalına (tallit) sarılmış ibadet ederken bile hayal kurmayı sürdürüyordu: “Ah bir zengin olsam.” Hiçbir Yahudi, paranın tüm kötülüklerin anası olduğunu söylememiştir. Parayla ne kadar çok iyilik yapabileceğini gayet iyi bilir. (Geçmişten Günümüze Yahudi Tarihi ve Kültürü)