Kurbanlar kesildikten sonra veya hacılar Arafat vakfesini yaptıktan sonra bu günün yanlış olduğu anlaşılsa, kurban ve haccın vaziyeti ne olur?

Bayramın birinci günü, hesab ile bulunan gündür. Yahud, bir gün sonradır. Bir gün evvel olamaz. Çünki gökte ay, doğmadan önce görülemez. İhtiyatlı hareket etmiş olmak için, kurbanları, hesab ile bulunan bayramın ikinci günü kesmelidir. Kurban bayramının birinci günü de, Zilhicce ayının hilâlini görmekle anlaşılır. Zilhicce ayının dokuzuncu Arefe günü, hesabla, takvimle anlaşılan gün veya bundan bir gün sonra olur. Bundan (yani hesabla bulunandan) bir gün önce Arafat’a çıkanların vakfesi sahih olmaz. Ertesi günü Arafat’a tekrar çıkmak icab eder. Avamın bunu anlaması zor olduğundan, fukaha kurban ve haclarının sıhhatine istihsanen cevaz vermiştir. Nitekim fıkıh kitaplarında mevzuyla alakalı diyor ki:
Bir cemaat bayram namazını kılıp kurbanlarını kesseler, sonra da o günün arefe olduğu ortaya çıksa, o namazları da, kurbanları da yeterli olur. Zira bu gibi hatalardan korunmak güçtür. O zaman müslümanların ibadetlerinin korunması için cevazına hükmedilir. (İbni Abidin, Kurban bahsi, Cild: 5, Sahife: 279.)
Hacılar Arefe gününü şaşırarak vakfe yapsalar; sonra bunun bayram günü olduğu anlaşılsa caiz olur. (İbni Abidin, Haccın farz ve vacibleri bahsi, Cilt: 2, Sahife: 155)
Şâhidler, vakfe yapıldıktan sonra, hacıların vakfeyi vakti geçtikten sonra yaptıklarına şâhidlik etseler, bu şahâdetleri kabul edilmez. İstihsanen vakfe sahihtir. Hattâ şâhidlerin haccı da sahihtir. Çünkü bunda şiddetle güçlük vardır. Vakfeyi vaktinden evvel yaptıklarına şâhidlik ederlerse, geceleyin çoğunluklarıyla birlikte tedariki mümkün olduğu takdirde kabul edilir. Aksi takdirde kabul edilmez. Nitekim hacıların terviye günü vakfe yaptıklarına arefe günü şahitlik etseler, bu gün tekrar vakfe yapmak mümkün olduğundan kabul edilir. Bayram günü söyleseler kabul edilmez. Çünki tedarik mümkün değildir. (İbni Abidin, Hedy bahsi, Cilt: 2, Sahife: 258-259)
Hacıların Arafat’ta vukuflarından sonra vakfeleri vaktinden sonra oldu diye bazı kimseler şahadet etseler şahidlikleri makbule olmaz. Ol kadar hüccacın haclarının fevtini mucib olub, belki kıylü kalin kesretini ve fitneyi mûris olduğundan imam merkumların şahadetini istima’ etmez ve harac-ı şedid olduğundan istihsanen vukuf sahihdir. Hatta şahidlerin dahi haccı sahihdir. Amma kıyas mezburların şahadetlerinin kabulüdür. Vukuf bir zamana hâs ibadet olduğundan, onsuz ibadet olmadığından, vakfe vaktinden mukaddem oldu diye şahadet ederlerse, nâsın ekseriyle geceleyin vukufu tedarik mümkün olursa şahadetleri makbule olur, yoksa olmaz. (Hâşiyetü Tahtavî ale’d-Dürri’l-Muhtâr, Cinâyât bahsi, Cilt: 3, Sahife: 127)




31 Ekim 2012 Çarşamba
Alakalı Başlıklar