Pascal’ın kumarı denilen şekilde, yani inanmama halinde kaybetme ihtimalinin kuvvetli olması sebebiyle iman edenin imanı makbul müdür?
Anladığım kadarıyla bu sözle kastedilen insana kazanma veya kaybetme ihtimalinin neticesini göstermektir. Bazen çocuklara şu misal verilir. Dünya hayatı=A gibi sonlu bir sayı olsun. Ahiret hayatı=B (sonsuz) olsun. Matematikte A/B = 0 yani bütün sonlu sayıların sonsuza bölümü sıfır yapar. Dolayısıyla Allah yoksa kulun dünyadaki çektiği meşakkatler sıfırdır. Eğer varsa o zaman kazanacağı menfaatler sonsuzdur. Burası zaten yukarıyı izah ediyor. Ancak bu akıl yürütme kişiyi iman sahibi yapmak üzere verilmiş olan mantıkî bir istihraçtır, çıkarımdır. Akıl yürütme imanın kesbedilmesi için bir vasıtadır, ama imanın kendisi değildir. Bu dakikadan sonra karar vermesi ve şüphe etmemesi gerekir ki yaptığı istihraç, muvafık bir netice ortaya koymuş olsun. Yoksa bu akıl yürütmeden sonra şüphe üzere kalırsa ve bir kumar oynadım ya tutarsa kabilinden düşünürse iman sayılmaz. Çünkü Kur’anı Kerim’de daha Bakara suresinin başında “...onlar ahirete yakin üzere inanırlar” diyor. Yakin hâsıl olmadıkça iman olmaz. Yani senin Allah’a inanmanı sağlayacak hiçbir delil yoksa bile bu mantiki izahatı kendine delil al ve inanmaya karar ver (artık şüphe etmeden inan) kastediliyor. Zaten iman tasdik ve ikrardan ibaret, buradaki karar verme tasdiğin içine giriyor. Hazret-i Ali’nin de dehrilerin, eğer ahiret yoksa, inandığın her şey boşa gidecek sözüne karşı, eğer ahiret yoksa, ben bir şey kaybetmem. Ama ya varsa, o zaman siz ne yapacaksınız?” mealindeki sözü de buna benzer. Burada Hazret-i Ali, insanlara aklının miktarınca konuşun, kaidesine göre davranmıştır.


10 Kasım 2020 Salı
Alakalı Başlıklar