Timur hakkındaki düşüncenizi merak ediyordum. Bazıları saf Türk olduğunu, siz Moğol olduğunu iddia ediyorsunuz. Timur’un Yıldırım Bayezid'i esir aldıktan sonra ona hürmet ettiğini, kaçırma teşebbüsü olduktan sonrada kafese koyduğu söyleniyor; siz bu hürmeti şanına yakıştıramadığı için Timur'dan kapalı bir araba istediğini iddia ediyorsunuz. Timur hakkındaki biyografik yazılarda çok zalim biri olduğunu okudum. Diktiği kafatası kulelerini, Bağdat''a girdiğinde askerlerinin her birinden bir kelle istediğini, Isfahanlıların isyanını bastırdığında onların 7 yaşından küçük çocuklarını ailelerin gözleri önünde atlarına saatlerce çiğnettiğini ve sağlam kafataslarından kule diktiğini vs. Ayrıca onun Osmanoğullarının aksine ilayı kelimetullah gibi bir davası olmayıp sadece şan şöhret uğruna cihangir olmayı istediğini, yine Osmanoğullarının aksine o istila ettiği yerlerde nizam kurmayıp istiladan sonra başka hedeflere yöneldiğini, bunun içindir ki imparatorluğunun kendisiyle kaim olup kendisinden kısa müddet sonrada yıkıldığını, bir kaç sefer dışında hayatı boyunca Müslümanlarla savaştığını okudum. Bayezid'e sığınan iki hükümdarın verilmemesini bahane ederek Anadolu’yu tarumar etmesi ne kadar doğrudur? Kendisine sığınanı vermemenin Oğuz töresinde olduğunu yazmışsınız. Sultan Yıldırım’ın sınır dışı edebileceğinden söz etmişsiniz. Lakin sınır dışı etseydi Timur'un gazabından kaçabilecekler miydi? Bu da bir nevi sığınanı vermek sayılmaz mı? Timur baştan işin bu noktaya geleceğini hesap ederek onları istemeseydi, en azından Rumeli'de fetihler yapıp İslâmiyeti yayan bir devlet uğruna bunu hoşgörüp Yıldırım'a mektup göndermeseydi doğru olmaz mıydı? Osmanoğullarının
ilayı kelimetullah gibi bir davası varken böyle bir cihangire tabi olması beklenebilir mi? Timur'un kendisine bağlı olmasını istemesi bir nevi savaş istemesi manasına gelmez mi? bir de ordusunun yaptığı zulümleri ona isnad etmenin yersiz olduğunu söylemişsiniz. Fakat o da Yavuz gibi bir meyve çalmayan ordu kuramaz mıydı? Bu, onun mesuliyeti değil midir? Bütün bunlar muvacehesinde Timur hakkındaki kıymet hükmümüzün müsbet olması ne kadar mümkündür?
Emir Timur hakkında, ifrat ve tefrit vardır. Evet, Hurufîlere karşı harekâtı ve İzmir’i hrıstiyanlardan fethi haricinde müsbet sayılacak bir icraatından pek söz edilemez. Ama müslümandır. Âlimlere hürmetkâr olduğu biliniyor. Şah-ı Nakşibend tekkesi yanından geçerken, halı ve kilimlerin havalandırıldığını görmüş; tozların altından geçerek bereketlenmek istemiştir.
Yıldırım Bayezid ile savaşmaya başta gönülsüz olduğunu; hatta aleyhinde konuşanlara, “O bir İslâm mücahididir” dediğini biliyoruz. Müzevir ve müfsidlerin her zaman olduğu gibi, bu harbde de rolü vardır. Ama Sultan Bayezid de alttan almamıştır. Timur, harbden sonra Osmanlılara hürmet etmiş; ailesini ve memleketini yok etmemiştir. Bu bile şükredilecek bir hâdisedir. Zira âyet-i kerimede meâlen, “Hükümdarlar bir beldeye girdiği zaman, orayı yerle bir eder; insanlarını da zelil kılar” buyuruluyor. Emir Timur’un Sultan Bayezid gibi bir mücahidle savaşması büyük kabahattir. Hele, Osmanlıyı kendisine hasım edinmesi büyük suçtur. Çinlilerle savaşacağına, hep Müslümanlarla savaşması affedilecek gibi değildir. Üstelik ne sebeple olursa olsun, Altınordu Devleti’ni yıkarak, Rusya’nın kurulmasına yol açmak, İslâm-Türk tarihi cihetinden bir felâkettir. Bu da Timur’un ileri görüşten mahrum bulunduğunu; siyasetinin, askerliği kadar olmadığını gösteriyor.
Kafes ve araba meselesini ben iddia etmiyorum. Muteber bir Osmanlı tarihi olan Mir’at-ı Kâinat yazıyor. Tarih, iddia makamı değildir.
Osmanlı padişahlarının hiç biri, Emir Timur ile, hatta kimse ile mukayese edilemez. Timur ordusunun ekserisi bir çapulcu sürüsüydü. Emir Timur, bir mücâhid değildir. Muhteşem bir asker ve cihangirdir. Düşmanlarına karşı acımasız, dostlarına ve boyun eğenlere karşı mürüvvetkâr idi. Ama böyle güçlü bir cihangir ile pervasızca savaşmak da kabahattir.
İmam Rabbani hazretlerinin Timur’u över gibi anlaşılan sözleri, Emir Timur'un torunu olan zamanın Hindistan sultanına, dedesinin âlimlere, ezcümle Nakşi büyüklerine karşı hürmetini hatırlatan bir mesajdır. Ölülerinizi hayırla anınız. Hata ve sevaplarıyla âhiret gitmiş biri için Allah hükmünü verir; insana rahmet dilemek düşer.


23 Mayıs 2017 Salı
Alakalı Başlıklar