Sual
Mahmud Efendi ile tanıştınız mı?
Cevap
Fakültede talebe iken İsmail Ağa camiine gitmiştim. Caminin binasının Kâbe ile aynı ebadda olduğunu işitmiş, merak etmiştim. O zaman Mahmut Efendi bu kadar meşhur değildi. Namazdan sonra beni gördü. Konuştuk. Ehl-i sünnet hassasiyetini ve talebelere Arabi okutturmasını beğenirdim. Konuşma sırasında ölülerin arkasından mevlid okunması mevzuu geldi. Ben efendim Süleyman Çelebi’nin mevlidi sonra yazıldı ama Peygamber efendimiz zamanında kendisini öven şairler vardı. Mevlid gecesinde onun harika hallerini söylerlerdi. Bütün Müslümanlar o zamandan beri okuyor, bunda icma yok mudur, Kur’an-ı kerim çok yüksek, ama insanlar okunurken uyuyor, halbuki mevlidi dinliyorlar, bir şeyler öğreniyorlar, dedim. Doğru söylüyorsun, şimdi insanlar hiçbir şey bilmiyor, dedi. Lafı uzatmadı. Bir de hatıramız var. Elini yüzüme sürdü. Bu güzel yüzde sakal nerede, dedi. Ben de talebe olduğumu, sakal bırakanların hoş karşılanmadığını söyledim. Niye öyle olsun ki diye taaccüb etti. Seneler sonra Medine-i münevverede karşılaştık. Hatırlayıp hatırlamadığını bilemem. Ama tanışıklık verdi. Elini öptürdü. O zaman sakallıydım. Yüzü güldü. İki elini yüzüme sürdü. Bak ne güzel olmuşsun, dedi. Onun yerine geçen Kumrulu Mescid imamı Hasan Efendi’yi de tanırım. Fatih’te otururken arkasında çok namaz kıldım. Hoş, vakarlı, haddini bilen, sükûtî bir zattı. Mescidde vaaz verirken, Merakılfelah okuturdu. Camiye her çeşit insan geliyor. Kitaptan anlatınca kimse itiraz edemiyor demesi hoşuma gitmişti. Talebelerine Nesefi tefsiri okuturdu. Hutbeyi Arapça bir kitaptan yapardı. Türkçe az söylerdi. Arapçası sağlamdı.
Alakalı Başlıklar