Gelişmiş Arama İçin Tıklayınız!

“Bugün ilahiyatlarda okutulan hadis usulü, Şafii fıkıh usulüdür. Hadis ve tefsir usulü sonradan çıkma olup aslolan fıkıh usulüdür. Hanefîlerin hadis usulü, fıkıh usulü kitaplarındadır.” Bu ifade doğru olabilir mi?
Buna dair eserlerin ekseri Şafii ve Maliki mezhebine ait olup Hanefilerin kitaplarının daha sonraki senelere ait olması insanı yanıltmamalıdır. İmam Ebu Hanife Şafiiden mukaddemdir. Onun ve talebesinin bu ilimlere dair kitap yazdığı biliniyor, ama bu zamana intikal etmemiştir. Bildiğimiz kadarıyla İmam Şafii’nin er-Risale’si bugüne gelen ilk fıkıh ve hadis usulü kitabıdır. Sonrasında fıkıh usulü literatürü tekamül etmiştir. Bu literatür de Cumhur ve Hanefi fıkıh usulcülüğü olarak iki koldan ilerlemiştir. Hanefi usulcülüğünde kelamî metot daha baskındır. Hadis usulcülüğü ise fıkıh usulcülüğünden biraz sonra inkişaf edip ayrı bir branş haline gelmiştir. Dolayısıyla bazı bahisler müşterek olsa da kanaatimce hadis usulü fıkıh usulünün bir kısmı olmayıp müstakil bir ilim dalıdır. Ancak tekamülü Şafii’den epey zaman sonra olduğu için fıkıh usulünün bir branşı gibi görülebilmektedir. Hadis usulüne bazı fıkıh usulü mevzularını ilk olarak Hatib-i Bağdadi (v. 463) dahil etmiştir denebilir. Hatta bazı muhakkiklere göre bütün İslami ilimlerin neşet ettiği ilim fıkıh usulüdür. Ulumü’l-Kuran ile tefsir usulü kanaatimce aynıdır.


17 Ekim 2025 Cuma
Alakalı Başlıklar