Sual
Cevap
Nitekim İbni Abidin hazer ve ibâha bahsinde der ki: Bir müslüman kadın eğere binmemelidir. Çünkü hadîs-i şerif vardır. O da şudur: «Cenab-ı Hak eğerler üzerindeki ferçlere lânet etmiştir.» Hadîsin manâsı sabittir. Zira Buhârî ve başka kitaplarda şu hadîs vardır: «Allah Resulü kendilerini kadınlara benzeten erkeklere ve kendini erkeklere benzeten kadınlara lanet etmiştir».
Taberânî’nin rivayet ettiği hadisle şöyle denilmektedir: «Bir kadın boynuna yay astığı halde Resulullah'ın yanından geçti. Manzarayı gören Peygamber aleyhisselâm buyurdular: «Allah kadınlardan kendisini erkeklere, erkeklerden de kendisini kadınlara benzetene lânet etmiştir.»
Kadın, meşru bir maksatla ata binebilir. Bu halde de ya bir mahreminin yedeğinde olacak, yahud atı bir mahremi çekecektir. Ulemâ bu hadîs-i şerifleri nazara alarak, kadınların araba sürmesine cevâz vermemiştir. O günki atın yerine bugün araba kaimdir. Ancak kadının sürücü olmamak kaydıyla arabaya binmesi câizdir.
Mesele, atta da, arabada da sevk ve idarenin kadında olmaması keyfiyetidir. Nitekim Asr-ı Saadet’te hanımlar bir dâbbeye (ata, merkebe, deveye vs) bindikleri zaman, Hazret-i Peygamber mahremlerinden birinin terdîfini, yani yedekte gitmesini veya yularını tutmasını emrederdi (Buhârî, Müslim).
Bir müslime hatun alakalı hadis gereği eyere [yalnız başına] binemez. Bu, telehhî (oyun, eğlence) sebebiyle olduğu zamandır. Eğer gaza, hac için olursa veya dini veya dünyevi bir maksad için olursa binmesinde bir beis yoktur (İbn Abidin) Bu da yanında mahremi olma şartına bağlıdır. Bugün kavgaların sık yaşandığı ve küfürlerin gırla gittiği trafikte hassas yaratılmış olan kadınların yalnız başlarına kalmaları muhtelif menfi neticelere sebebiyet verebilmektedir.