Gelişmiş Arama İçin Tıklayınız!

Entelektüel olmak ne demektir? Bunun için ne yapmalıdır?
Entelektüel, eski tabirle münevver veya kemalî, Azerilerin tabiriyle ziyalı, şimdiki Türklerin tabiriyle aydın, analitik düşünme (tahlili tefekkür) kabiliyetine sahip kimse demektir. Latince menşei olan intellectus (anlamak) kelimesi bile az çok bu manayı hatıra getirir. Akl-ı selim sahibidir. Yani aklını doğru ve derinliği olan şeylere yormaya kadirdir. Mücerred (soyut) düşünebilir. Sanat ve kültürel mevzulara yatkındır. Kimsenin dolduruşuna gelmez. Mutaassıp (bağnaz) değildir. Açık fikirlidir. Hadiselere pratik olduğu kadar derin de bakabilir. Böylece etrafında olup bitenleri ve çevresindekileri anlar ve tanır. Sıradan değildir. Çok yönlüdür. Çeşitli yerleri gezmiş, farklı mühim şahsiyetleri tanımış, faydalı kitapları çok okumuştur. Güzel konuşabilir veya yazabilir. Çok basit insani münasebetleri zor kurabilir, para kazanamayabilir.

Entelektüel tarifi, daha doğrusu telakkisi zamana ve zemine göre değişebilir. Mesela Avrupa’da ilk zamanlar kilise mensupları iken, XVI. asırdan sonra laik ve memuriyeti bulunmayan kişiler arasında entelektüel zümre var olmuştur. İleriyi inşa edebilecek bilgi, ahlak ve fikriyat cihetiyle cemiyete örnek olabilecek insanlar türedi. Şarkta ise gerek din adamları gerekse din adamı olmayanlar arasında entelektüel ve elit zümre her zaman azalarak da olsa var olmuştur. Şimdi tahsilli, umumi kültürü fazla, muhakeme kabiliyeti yüksek, mesleği dışındaki sahalara alaka duyan, modern ve görgülü kişiye entelektüel deniyor. Zira entelektüel olmak için icap eden müktesebat zayıflamıştır. İhtisaslaşma ve globalleşme de entelektüel olma zeminini ortadan kaldırdı. Üniversite hocaları ile yazar çizerler entelektüel sınıftan sayılıyor, ama çoğunun bu vasıflara sahip olduğu söylenemez.

Peki nasıl entelektüel olunur? Entelektüel olunmaz, doğulur diyerek kesip atmak bir yana, entelektüel olmak için bir kere iyi bir tahsil yapmalıdır. Okumalıdır. Okuma zevki yoksa artırmaya çalışmalıdır. Okumuş olmak için değil, başka dünyaları keşfetmek için okumalıdır. Okuduğunu analiz etmelidir. Ne öğrendim? Ne demek istiyor? Gibi sualleri sormalıdır. Entelektüel bir insan, bu vasfı kazandıktan sonra bile entelektüel faaliyetini devam ettirir. Entelektüellik sonu olan bir mevki, bir makam, bir derece değildir. Gelişmeye açık olmayı icap ettirir. Dünya siyasetine, tarihine, sosyoloji ve psikolojiye meraklı olmak icap eder. Bunlar varsa, hadiselere tek taraflı bakmaktan kurtulur, çeşitli cihetlerden bakabilir. Sebep netice münasebetlerini daha farklı zaviyelerden değerlendirebilir. Ama komploya ve paranoyaya asla kaymaz. Kendisine dikte ettirilenlere itibar etmez. Başkalarına da faydalı olmaya çalışır.

Ufku açık olmalıdır. Değilse, ki çok kişinin değildir, ufkunu açmaya çalışmalıdır. Bunun için kendini zorlamalı, ufkunu açabilecek kişileri bulup onlardan istifade etmeye çalışmalıdır. Bir kere kendisine empoze edilen bilgi ve düşünceleri mutlaka sorgulamalı, hiçbir şeyi körü körüne kabul etmemeli, etrafında olup biten hadiselerin arkasında görünenin dışında sebepler olabileceğini her zaman hesaba katmalıdır. Hiçbir hadiseye tek taraflı bakmamalı, hadiselere ve kişileri değerlendirirken dini, ırkı, yetişme tarzı, hislerini bir tarafa bırakmalıdır. Gezmeli, gezdiği yerlerdeki tarihi ve tabii yerleri esaslı gezmek dışında, oradaki insanları tanımaya, oradaki yaşantıyı anlamaya çalışmalıdır. Aklı başında sözü sohbeti dinlenir bilgili görmüş geçirmiş insanları bulup onları dinlemelidir. Bu bir profesör de olabilir bir ayakkabı tamircisi de olabilir. Böylece insanın ufku açılır. Kendi küçük dünyasının bir hiçten ibaret olduğunu anlar. Hadiselere tek taraflı bakmaz. Takım tutar gibi hareket etmez. Böylece muhakeme kabiliyeti inkişaf eder. Tahlil (analiz) kabiliyeti kazanır. Olup bitenlere yukarıdan bakmayı, analitik düşünmeyi öğrenir. Osmanlı münevverleri dini kaidelerin hâkim olduğu bir cemiyette yetişip yaşadıkları halde, her zaman analitik düşünmeye çalışmışlardır. Medreselerde hocaların ve talebelerin birbiriyle, hatta talebelerin hocalarıyla ilmi münazaraları bugün bile rastlanmayacak derecede objektif ve demokrat tarzdadır. Münakaşa zeminine uzak olan, kendi dediğinin doğruluğuna %100 inanan bir kimsenin entelektüel olması pek mümkün değildir.

O zaman her şeyin farklı taraflarını ve değişik parametreleri görür. Etrafındaki insanlar gibi basit konuşmaz, konuşurken yazarken kendinden emin olmaz, her zaman bu söylediklerinin yanlış olabileceğini nazara alır. Paraya, basit günlük hadiselere aşırı alaka duymak entelektüel olmamanın alametidir. Devlet memurlarının veya bir şirkette maaşlı çalışanların yahut kitabım çok satsın, filmim çok seyredilsin endişesinde olanların, bir cemaat veya ideoloji mensuplarının entelektüel olması, çemberini kırması, kabuğunu açması çok zordur. Her şeyin başı, insanın kendini tanımasıdır. Ondan sonra çevresini anlamaya çalışmasıdır. Artık işler kabiliyeti kadar yürür. İnsanlardan farklı giyinerek veya farklı alışkanlıklar edinerek, onlardan farklı konuşarak, lügat paralayarak, “entellektüel değil kardeşim entelektüel” diyerek, antika gözlüğü, uzun saçı, boynuna doladığı fuları ile trend bir kafede oturup kahve içerek veya barda içki yudumlayarak, sistemi ve kişileri devamlı tenkit ederek, ama ıslaha (yapıcı bir hal tarzı teklifine) kafa yormayarak, çevresindekileri aşağılayarak entelektüel olunduğu kanaati yanlıştır.


14 Mart 2025 Cuma
Alakalı Başlıklar