Sual
İbn Kudâme Makdisî diyor ki: “Allahın semâda olmadığını söyleyen kişi, firavunu tasdik etmiş ve firavun gibi Musa’yı yalanlamıştır!” Fahreddin Râzî de diyor ki: “Allahın semada olduğunu söyleyen, firavunun dini üzeredir.” İkisi de ehli sünnet ise, bu ihtilafı nasıl anlamak gerekir?
Cevap
İbn Kudame bunu nerede söylemiş? Böyle paylaşımlarda hata çok oluyor. Mesela Süfyan-ı Sevri’nin İmam-ı A’zam’ı tenkit ettiği şeklinde paylaşımlar var, ama ulema bunun sonradan uydurulduğunu beyan ediyor. İmam Gazali için de iddia edildiği gibi. Bu da böyle olabilir. Mamafih İbn Kudame, bazı Hanbeli alimleri gibi tevili kabul etmez. Zemmü’t-Te’vil adlı risalesi vardır. İbn Kudâme’nin İsbâtu Sifati’l-Uluvv kitabında 65. risalede geçiyor. İbn Kudâme bu kitabında bu lafızların izahına girişmiyor. Sadece nassları zikretmekle iktifa ediyor. Ancak kitabının adı bile "İsbatu sıfatı’l-ulüv" (yücelik sıfatının ispatı) olunca Fahreddin Razi ile aynı görüşe sahip olduğu kaçınılmaz oluyor. “O göktedir” şeklindeki müteşabih ayet-i kerimeler ve hadis-i şeriflerde bu sözü destekleyen rivayetler var. Razi ise böyle demenin avam cihetinden Allahü tealaya mekân isnat edildiği şeklinde anlaşılacağı için böyle demiş olabilir. Allahü teala kendini semada ulviyetle tavsif etti. Direk böyle tercüme edilse de -bütün nasslar bir arada düşünüldüğünde- asıl söylenilmek istenen şudur: Allahü teala kendini semanın ulvinde (fevkınde) olarak tavsif etti. Bu sınır Ehl-i sünnetle Vehhabiler arasındaki sınırı teşkil ediyor. Burada Hafız Zehebi bu hususta fi’s-semâ, ale’s-semâ, ale’l-arş ve fevka’l-arş ifadelerinin aynı manada olup “Allahü teala semanın ve arşın fevkındedir, bunlar ile temekkün etmekten yücedir” diye izah ediyor. İbn Kudame’nin kitabında geçen kısımda yukarıda yazıldığı şekliyle bir inanca sahip olduğu manası çıkmıyor. Sadece nassı tevil etmeksizin meseleyi aktarıyor. Allahü teala Firavun’dan haber vererek buyurdu ki: “(Firavun): Ey Hâmân, bana yüksekçe bir kule yap; belki yollara, semanın yollarına erişirim de Musa'nın ilahını görürüm! Doğrusu ben onun, yalancı olduğunu zannediyorum, dedi.” Yani, ben “Onun semada (semanın fevkinde) olduğunu söylediği ilahı Allah” hususunda Musa’yı yalancı zannediyorum (yalancı olduğuna inanıyorum) demek istiyor. Bu meselede muhalif olan, bunu (Allahın semada “semanın fevkinde” olduğunu) inkar etmiş, Musa’nın katiyet ve yakin üzere yalancı olduğunu iddia etmiş olur. Yani burada İbn Kudame ile Razi’yi karşı karşıya getirecek bir hal olmadığı anlaşılıyor. İbn Kudame tevilsiz bildirmiş, Razi bu lafzın neye delalet ettiğini, temekkün kastedenlerin Firavun gibi inanan kimseler olacağını zikretmek istemiş. Firavun Allahın olmadığını yahut semada temekkün ettiğini zannediyor. Halbuki İbn Kudame’nin itirazı Allahın semanın fevkınde olmadığı yani mevcut olmadığı yahut temekkün ederek var olmadığına yaptığı bir itirazdır. Bu ikisi birbirinden farklı şeylerdir. Bu farkı anlayan meseleyi de anlar.
Alakalı Başlıklar