Sual
Kadir Mısıroğlu’nun "Geçmiş Günü Elerken" isimli hatıratını okuyorum. Kitabı okudukça mütemadiyen kendini kahramanlaştırdığını gördüm. Sizce haklılık payım var mı? Üstadı yakinen tanımış biri olarak ne dersiniz?
Cevap
Böyle mücadeleci kişilerin benlik hissi biraz güçlü olur. Vakar ile kibir zaman zaman çakışır. İdealistliği sebebiyle çıtaları yüksektir, herkes bu hizaya yetişemez. Necip Fazıl merhum da böyleydi. Böyle kişilerin etrafındakiler umumiyetle düşük profilli oluyorlar, bu da o zatı aslında rahatsız ediyor, sıkıyor. Bir de insanın bilgisi ve görgüsü arttıkça, büyük bilinen, bilgili tanınan, alim ve evliya sanılan kişilerin falsolarını, zavallılıklarını daha bariz görüyor ve daha iyi anlıyor. Milletin devleştirdiği şahsiyetler, o kişinin gözünde cüceleşiyor. Bunu tabii görmek lazımdır. Biraz da mizaç, şahsiyet, çevre şartları bunda rol oynamaktadır. Bir defasında kendisini ziyarete gitmiştim. Kalabalık içinde oturuyordu. Beni görünce kalktı, yanıma kadar geldi, beni kucakladı. Sonra da “Herkes diyor ki kendinden başka kimseyi beğenmez. İşte böyle birisi olursa beğenirim” diye iltifat etti. Neden? Çünkü ben ondan öğrendiklerimin üzerine koymaya çalıştım. Yazdıklarını okuduktan sonra bunlar hakkında sualler sordum. Onu hiçbir zaman körü körüne tasdik etmedim, çoğu zaman itiraz ettim. Bu, kızmak şöyle dursun, çok hoşuna giderdi. Onore olurdu. Ya etrafındakiler? Çoğu saftı. Kendisini hayranlıkla dinlerler. “Ay ne güzel anlattınız bunu yazsanız ya?” derlerdi. O da, “Ben bunun kitabını yazdım okumadınız mı?” diye sitem ederdi. Böyle insanların arasında yaşayanlar başka ne yapsın? Şinasî’nin “Bedbaht ona derler ki elinde cühelanın / Kahrolmak için kesb-i kemal ü hüner eyler” beyiti meşhurdur. Yani kıymet bilmez cahillere bir şeyler anlatmaya çalışandan talihsiz kim vardır?
Alakalı Başlıklar