Gelişmiş Arama İçin Tıklayınız!

İbn Teymiyye tasavvufa karşı mıydı?
Mutlak manada tasavvufun tamamına karşı değildi, derler. Lakin tasavvufun esasatı sayılacak en temel meselelerine karşıydı. İbn Teymiyye, zahiri ilmi çok olmasına rağmen, bir hakiki mürşid önünde nefsi tezkiye bulup tekâmül etmediği için, gelgitleri bol bir insandır. Bu sebeple zahiri ilimde de itminan ve istikrara sahip olamamıştır. İbn Teymiyye’yi tutarlı bir adam zannetmemelidir. Hiçbir fikri istikrarlı değildir. Bir yerde böyle der, başka yerde zıddını söyler. Bu sebeple ya tek bir sözüne bakıp hüküm inşa ediyorlar veya bozuk fikrine tövbe etmiş diyorlar. Mevlidi bir över, başka yerde mevlide taarruz eder. Bir şunu der, bir bunu der. Karar ehli biri değildir. Bir tasavvufu över, bir düşman olur. Çok istikametsiz, muvazenesiz, nasipsiz bir insandır. Vaktiyle Hanbeli olduğu için kendisini ehl-i sünnet, Hanbeli, hatta mezhepte müctehid sayanlar vardır. Halbuki icmaya aykırı ictihad olmaz. Mesela üç talakın tek talak sayılması veya talaka yeminin talak doğurmaması gibi fikirleri icmaya aykırıdır. İstifadeli kitapları vardır. Eski ulemadan bazıları kendisini hayırla anmışsa da ya edeplerinden, ya da kendilerine bütün eserleri ulaşmadığı için hakkıyla tanıyamamışlardır. Sadece onda değil, hakiki tasavvuf ehli olmayan zahir ulemasında da bu kararsızlık sık gözükür. Devamlı kavilleri ve fiilleri birbirine zıt düşebilir. Suudi Arabistan gibi memleketlerde bugün ehl-i sünnet zahir alimleri vardır. Takvalıdırlar. Ama tasavvuf neşvesinden mahrum oldukları için bir kanadı kırık kuş gibi yalpalamaktadırlar. Satırlara mahkûm olmuşlardır. Ötesi yoktur. Halleri üzücüdür. Haklı oldukları taraf, hâlihazırda tasavvufu temsil edecek zatlar kibriti ahmer gibidir. Etrafı hep soytarı ve istismarcılar sarmıştır. Onlara bakıp bir zan sahibi oluyorlar. Halbuki zihinlerin bulanmadığı kalblerin kararmadığı zamanlarda yaşamış hem zahir hem batın ulemasının yoluna imtisal etseler bu yalpalamaktan kurtulabilirler.


23 Eylül 2024 Pazartesi
Alakalı Başlıklar