Siyer, yani İslam tarihi meselelerinde esas itibariyle usul-i hadis kaidelerine riayet edilir, ama bu mutlak değildir. Zira hadis-i şerifler dinin aslına dairdir. Siyer rivayetleri böyle değildir. İslam alimleri, bilhassa muhaddisler hilafete dair hadiselerin konuşulup münakaşa edilmesini hoş görmezler. Muhtemelen bu sebepten kendileri onları tahkik ve nakil cihetine gitmemişlerdir. Tahkik ve nakledenleri de tenkit etmişlerdir. Her ilmin kendi usulleri vardır. İslam tarihi ile mezhepler tarihi birer müstakil ilim dalıdır. Dolayısıyla tarihi hadiseler, hadis ilminin ölçüleriyle değerlendirilirse, siyer rivayetlerinin çoğunun uydurma olduğu neticesi ortaya çıkabilir. Şu da var ki, o hadiseler teşri/ahkam ile doğrudan irtibatlı olmadığı için kritiklerinde daha mütesahil davranılmış olabilir. Bu da bir ölçüde normaldir. Ancak akla, mantığa ve dinin asli kaidelerine tamamen aykırı olanlar elbette tenkit edilir ve kabul olunmaz.