Sual
Cevap
Amerika’da kaldı. Dünya çapında popüler oldu. Sosyal ve çalışkandı. Ehli, kendisini tarih ilmine yeni bir şey getirmiş saymamaktadır. İslam hukukunu hiç bilmez, bilse de zaten umursamazdı. Bu sahadaki fahiş hataları, yaşına ve rütbesine hürmeten görmezden gelindi. Derin ilmî tetkikat yerine, (Osmanlı 1302'de kuruldu, Fatih hurufi idi, Osmanlılar vakıflara el koydu gibi) Amerikan-vari sansasyonel iddialarla parlak bir şöhret edinmeyi tercih etti. Vaktiyle, “Harem zevk yeri değil mektep idi” demişken, gider ayak yazdığı kitapta sultanları ayyaş, cinsi sapık, eğlenceden başka bir şey düşünmeyen düşük profilli tarihi figürler olarak tasvir etmek talihsizliğini işledi. Rusya muhacirlerinin ekserisinde görüldüğü üzere devletçi ve militarist bir bakış açısı vardı. Osmanlıların kurduğu parlak medeniyeti gözardı edip, onları bağnazlıkla itham etti. Bazen hadiseleri, hatta vesikaları, şer’î bilgilere ve Arapça’ya vukufsuzluğu sebebiyle çok zaman yanlış anlamış, bazen de fikriyatına uygun veya zamanın idelolojisine hoş görünür şekilde lanse etmiş; bu sebeple yanılgılara düşmüştür. Mesela koyu bir Hanefi olan Birgivi’yi Hanbeli zannederdi.
Aslında İslam hukukunun içinde yer alan ve ona aykırı olmayan örfi hukuku, belki zamanın telakkilerine hoş görünmek adına, “din dışı” ve “seküler” olarak gördü. Örfî hukuku, Osmanlıların dine lakaytlığı ve dini, pratikte baypas etme olarak anladı, anlattı ve akademyaya da kabul ettirdi. Daha da ileri giderek örfî hukuku, İslam dininin, ihtiyaçlara cevap vermemesi üzerine ulemanın, “çaktırmadan yasakları delme usulü” olarak gördü. Osmanlı tarihindeki münferid bir hadiseyi veya tek bir vesikayı ele alıp, buna çok iddialı hükümler bağlamakta beis görmedi. Şeyhlerden de hocalardan da hoşlanmamasına rağmen şeyhülmüverrihin ve hocaların hocası unvanlarının takılması, üzerinde bir dokunulmaz halesi meydana getirdi; hakkındaki ilmi kritiklere hemen her yerde rezerv konuldu. Lübnan asılla Harvard hocalarından Halid er-Rueyheb’in (Khaled el-Rouayheb) “The Myth of ‘The Triumph of Fanaticism’ in the Seventeenth-Century Ottoman Empire” isimli makalesi Die Welt Des Islam mecmuasında neşredilmiş (48/2 (2008):196-221.), tercümesi de “17. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda ‘Bağnazlığın Zaferi’ Efsanesi” adıyla 2019'da Mizan-ül-Hak mecmuasında çıkmıştır. Yine 2019’da “Hangi Bağnazlığın Zaferi? – Bir İnalcık Kritiği” adlı makale Kelambaz mecmuasında neşredilmiştir.