Kur’an-ı kerim mushaf haline getirileceği zaman, âyet olduğunu söyleyerek bunları heyete getiren sahabinin âdil olup olmadığı tahkik edilmiş, aksi halde kendisinden delil ve şahit istenmiştir. Eğer Arapların sözleriyle Kur’an-ı kerim arasında bariz bir fark olsaydı, böyle yapılmazdı diyene ne nedir?
Bu bir usul kaidesidir. Rivayet, ayet-i kerimenin ibaresinin okunuşunun ve yazılışının kemali hakkındadır; kimsenin bilmediği bir ayet-i kerime hakkında değildir. Kur’an-ı kerimde sadece bir kişinin bildiği bir ayet-i kerime olamaz. Çünki tamamını ezberleyen çok sahabi vardı. Sahabe, her şeyi ciddiyetle yapardı. Mushafın yazılması, Allah sözü ile beşer sözünün ayrılması değil; Allah sözünün hangisi olup hangileri olmadığı hususundadır. Mushaf toplandıktan sonra binlerce sahabiye okunmuş; bu okunanın Kur’an-ı kerim olduğunu hepsi tasdik etmiş ve icma hâsıl olmuştur.


29 Ağustos 2021 Pazar
Alakalı Başlıklar