Sual
Filibeli Ahmed Hilmi hakkında neler söylersiniz?
Cevap
Hiçbir dinî tahsili ve fakülte mezuniyeti olmadığı halde, Jön Türkler’e katılarak yükselen, Darülfünûn’da felsefe muallimliğine getirilen Filibeli Ahmed Hilmi (v. 1913), Efgani ve Abduh’un reform faaliyetlerine övgüler düzdükten sonra ter ki: “Zamanın ilerleme ve gelişmelerinden elde edilen sosyal realiteye göre yeni ictihadlar yapılmalıdır. Bunu İslâm aleminde hakikaten faziletli ve ilim sahibi kırk elli kadar alimden müteşekkil bir “Yüksek İctihad Meclisi” yapmalıdır. Mezhebler birleştirilmeli, bunlarda mevcut ve Kur’an’ın ruhuna en fazla uygun, bugünkü ihtiyaçlara en mutabık olan fikirlerle umumi bir mezheb meydana getirilmelidir. Bu mezhebin bariz sıfatı ‘ve siret’ olmalıdır. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, ibadet esnasında ayağın şöyle konulacağından, elin böyle tutulacağından; kısaca şekilcilikten meydana gelmiş ihtilaflara ehemmiyet vermek ve bu ihtilafları yaşatmak dine karşı bir cinayettir.” Filibeli, bu vesileyle müfessirlerin ve fakihlerin büyüklerinden Kurtubî’yi cahillik ve hurafecilikle itham eder. (İslâm Tarihi, 550-553).
Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi, körü körüne garp taklitçiliğine karşı çıkması, ayrıca Masonlara ve Siyonistlere şiddetle muhalif olması ve vahdet-i vücutçu temayülleri sebebiyle bazı muhafazakârlar tarafından tutulursa da, aslında İttihatçı ve Sultan Hamid düşmanı bir filozoftur. Yurt dışında gazete çıkarıp Sultan Hamid’e muhalefet etmiş; affedilip döndüğünde de bu hareketlerini sürdürdüğü için Fizan’a sürülmüştür. İhtiyatla okunması gereken bir kişidir. Kitaplarını avamın okuması doğru değildir. Tarih-i İslâm adlı kitabı pek meşhurdur. Müsteşrik Dozy’nin, Abdullah Cevdet tarafından tercüme edilen İslam tarihi kitabına reddiye olarak yazılmıştır. Bugün Latin harfleriyle basılmış hâli, neşredenin ilaveleriyle orjinalinden çok geniştir.
Amak-ı Hayal kitabında insanlığı bir insan suretine dönüştürür. Evvela filozoflara mutluluğun sırrını sorar. Cevaplardan tatmin olmaz. Sonra peygamberlere de aynı suali tevcih eder. Sonra bunun da iyi gelmediğini söyler. Sonra mekana Rasulullah teşrif eder. İnsanlık onu da aynı şeyden dert yanar. O 3 şey söyler: Hayatı olduğu gibi kabullenmek, dertlerine sabır ve ıslahına çabalamak. İnsan, aradığı cevabı bulmuştur. Peygamberleri böyle konuşturmak ve böyle mevzu edinmek caiz mi değil mi, söz götürür. Didaktik olmak ve dine aykırı olmamak kaydıyla bir şey denemez.
Alakalı Başlıklar