Sual
Cevap
Bazı siyer kitaplarında yazdığına göre, Tübba’ bi’setten 700 veya 1000 sene evvel Kâbe’ye geldiğinde, Mekkeliler kendisini karşılamaya çıkmayınca kızıp Kâbe’yi yıkmaya davrandı. Ama şiddetli hastalanıp üç gün gökyüzü kararınca, bunun ilahî işaret oluğunu anlayarak tövbe ve iman etti. Mekkelilere ihsanlarda bulundu. Rüyasında gördüğü üzere, Kâbe’yi ilk defa süslü bir ipekli örtüyle örttü ki bu âdet ondan kalmadır.
Sonra Medine’ye geçti. Beni İsrail âlimlerinden, âhir zaman peygamberinin geleceğini işitince, burada Hazret-i Musa dininden âlimler bırakıp birini bunlara reis yaptı. Resulullah için bir ev yaptırıp, bir de hürmetkâr mektup yazdı. Gelince verirsiniz diye bu âlimlere teslim etti. Medine halkından iman edenler, hep o âlimlerin neslindendir. Ebu Eyyüb el-Ensârî de onların reisi Şâmul’un soyundandır.
İbn İshak ve başkalarının rivayetine göre Tübba'nın yazdığı mektupta şunlar varmış: “Ahmed hakkında şahidlik ederim ki o, bütün canlıları yaratan Allah’tan bir resuldür. Ömrüm uzatılırsa, o hayata geleceği vakte kadar, ben onun yardımcısı ve amcası oğlu olurdum. Şimdi ben sana ve sana indirilen kitaba iman ettim. Ben senin dinin ve sünnetin üzereyim. Senin ve herşeyin Rabbine iman ettim. Rabbinden gelen İslâm'ın bütün şeriatine de iman ettim. Eğer sana yetişecek olursam ne güzel. Şayet yetişmeyecek olursam, bana şefaat et ve kıyamet gününde beni unutma. Ben senin ümmetinin ilklerindenim. Sen gelmeden önce sana biat ettim. Ben senin ve baban İbrahim dini üzereyim.” Daha sonra mektubunu mühürleyip, onun üzerine de: “Önünde de, sonunda da emir Allah’ındır” diye nakşetti. Mektubunun üzerine adres olarak da şunu yazdı: “Allah'ın nebisi ve resûlü, peygamberlerin sonuncusu, âlemlerin Rabbinin elçisi, Abdullah oğlu Muhammed'e birinci Tübba’dan.”
Hazret-i Peygamber, Medine’ye doğru yola çıktığında, Ebu Eyyüb mektubu Medinelilerin çok itimat ettiği Ebu Leylâ’ya verdi. Kendisini karşılayanların arasında Resulullah onu görünce, “Sen Ebu Leyla değil misin? buyurdu. “Evet” deyince “Hani Tübba’nın mektubu?” buyurdu. Ebu Leyla çok şaşırdı. Resulullah mektubu alıp okutunca, Tübba’dan razı olup, üç defa “Merhaba salih kardeşim” buyurdu.
İsmi Ebû Kerb Es’ad bin Kerîb bin Tübba’dır. Mümin idi. Kavmini de imana getirmişti. “Tübba’yı kötülemeyin. O mümin idi, bilemiyorum peygamber midir?” hadis-i şerifinde geçen Tübba' budur. İbn Abbas, “Tübba’ bir peygamber idi.” derdi.
Rum hükümdarlarına Kayser, İran hükümdarlarına Kisra dendiği gibi, Tübba’, zamanla Yemen meliklerinin unvanı olmuştur. Tübba’ gölge manasına olup, güneşin doğduğu yeri takib ederek, askerleriyle birlikte doğuya doğru yolculuk etmiş olmasından dolayıdır.
Duhan suresinin 37. âyet-i kerimesinde geçen “Bunlar mı, yoksa Tübba’nın kavmi ve ondan evvelkiler mi hayırlıdır? Biz o günahkârları bile imha ettik” meâlindeki âyet-i kerimede geçen Tübba’, muayyen bir kişi değildir; bununla bütün Yemen hükümdarları kast edilir. Burada müşriklere, Tübba’ kavmi misal gösteriliyor. Onlar daha güçlü olduğu halde, Allah onları mağlup etti, manasınadır. Kâf suresi’nin 14. âyet-i kerimesinde Eykeliler gibi Tübba’ kavminin de dini yalanladığından bahsedilmiştir. Âyet, kavmini kötülemiş; ama Tübba’yı kötülememiştir.