"Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor"
27 MAYIS 1960 DARBESİ
Cumhuriyet kurulduğunda, iyi-kötü 1908’den beri devam eden bir demokrasi vardı. Şark İsyanı bahanesiyle partiler kapatıldı; basın sansür edildi ve demokrasi mezara gömüldü. 1946 yılında başlayan 2.demokrasi tecrübesi ise 27 Mayıs 1960 darbesi ile sona erdirildi.
Darbeyi tertipleyenler ordu içinde bir avuç küçük rütbeli subay idi. Yüksek rütbelileri ya ikna, ya da hapsetmişlerdi. Darbeciler, 1 saat içinde kritik pozisyonları ele geçirdiler. Darbe beyannamesini, saat 4,30’da Alpaslan Türkeş gür sesiyle radyoda okudu: “Gayemiz Birleşmiş Milletler Anayasası’na ve İnsan Hakları Prensipleri’ne tamamıyla riayettir. Büyük Atatürk’ün ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ prensibi bayrağımızdır. Bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadığız. NATO’ya inanıyoruz ve bağlıyız. CENTO’ya bağlıyız. Tekrar ediyorum: Düşüncelerimiz ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’tur.”
Alpaslan Türkeş darbe beyannamesini okuyor
İpin Ucu Kimde?
Menderes’e darbe istihbaratı geldiğinde, “Ordu içinde bu şerefsizliği yapacak subay olduğuna ihtimal vermiyorum” diyecek kadar safdillik gösterdiği anlatılır. İşin aslı, Menderes öteden beri CIA’nın MİT (o zamanki adıyla MAH) içindeki yapılanma ve kontrolünden rahatsızdı. MİT’in maaşlarını bile ABD veriyordu. Bu oyunu safça bozmaya kalkışması, aleyhine oldu. Destek aramak üzere Moskova’ya yaptığı ziyaret, ABD’yi iyice kızdırdı. CENTO vasıtasıyla Irak, İran, Pakistan ile işbirliği yapması da, İngiltere’yi ürküttü.
THY Londra kazası
Öyle anlaşılıyor ki, DP’nin ipini bu iki devlet askerler vasıtasıyla çekti. Ne hata yaparsa yapsın, bunun karşılığını siyasî olarak görmesi gereken DP, liberalizm ve demokrasi yanlısı olduğu halde ezildi. Demokrasiye ince ayar, iktidarını kaybeden tek parti tarafından, zamanın askerleri vasıtasıyla verildi. Nasıl ki, Sultan Genç Osman’ı öldüren asiler, padişah kanının tadını aldıktan sonra bu işi sonuna kadar sürdürdülerse, darbeciler de, 1908’de Sultan Hamid’e yapılan darbenin, 1913’te Bâbıâli Baskını’nın heyecanını hala içinde duyuyorlardı. 1952 Mısır ve 1958 Irak darbeleri, sıcak birer modeldi.
6-7 Eylül hadiseleri 1960 talebe hadiseleri
Memleketin her tarafındaki garnizon kumandanları, oranın mülkî, beledî ve askerî idaresine el koydu. GKB Rüştü Erdelhün, cumhurbaşkanlığı muhafız alayını darbeye mukavemet için aradıysa da, burası darbecilerin elinde olduğu için bu teşebbüs akim kaldı. Tevkifler başladı. Darbecilerin ikna ettiği KKK Cemal Gürsel, İzmir’den getirilip GKB yapıldı. Teslim olmamakta direnen Bayar, kafasına silahını sıkmış, fakat patlamayınca, oradaki subaylarca tevkif edilmişti. DP ricâli, tek tek evlerinden alınıp hapsedildi. Dövülerek bir çöp arabasında Harbiye’ye getirilen Dâhiliye Vekili Namık Gedik, kapatıldığı hücrenin penceresinden atlayıp intihar etmiş; bir rivayette atılmış; naaşı ailesine verilmeyip gizlice gömülmüştü.
Halk Adnan Menderesin tevkifini okuyor
Menderes'in tevkifinden sonra tayyarelerden atılan not
“Düşükler Yassıada’da”
Tevkif edilen DPliler, halkın müdahalesinden korkulduğu için Yassıada’ya götürüldüler. Burada Yüksek Adalet Divanı adında fevkalade bir mahkeme kuruldu. 14 Eylül 1960-15 Eylül 1961 arasında devam etti. Mahkemenin reisi Salim Başol ve savcısı Altay Egesel çok meşhur oldu. Zira duruşmalar radyodan neşrediliyordu. 287 celsede 592 kişi muhakeme edildi; elde ciddi bir itham bulunmadığı için, Bebek Davası, Köpek Davası gibi gülünç iddialar ve maznunların maneviyatını rencide edici davalarla mahkûm edildiler.
Bu arada gazeteler, ‘Düşükler’ adını taktığı DP’liler, bilhassa Adnan Menderes aleyhinde alabildiğine menfi neşriyat yapıyor; olmadık hakaret ve iddialarla amme efkârını bunlar aleyhinde kışkırtıyordu.
Yassıada Mahkemesi
‘Düşükler Yassıadada’ adlı haber filmi sinemalarda gösterilerek, DP’liler halkın gözünden düşürülmeye çalışılıyordu. Öyle ki mahkemeler neticelendiğinde çokları bunu hak ettiklerini bile düşünmüştü.
Askerler huzursuzluğun ardında Celal Bayar’ın olduğunu düşündüğü için Gürsel, 3 Mayıs’ta muhtıra mahiyetinde bir mektup yazarak, “Cumhurbaşkanı istifa etmelidir. Yerine Sayın Adnan Menderes getirilmelidir. Bu muhterem zatı her şeye rağmen milletin çoğunluğunun sevmekte olduğuna kâniyim. Bu sevgiden istifade edilerek kırılanların gönülleri alınmalı ve millete yeniden güven telkin edilmelidir” diyordu. Ancak Ethem Menderes, bu mektubu yerine ulaştırmadığı gibi, mahkemede kendisini temize çıkarmak için çocukluk arkadaşı olan ve çok iyiliğini gördüğü Adnan Menderes’in aleyhinde ifade verdi. Mahkemede, mektuptaki bu satırlar da sansürlenmişti. Mahkeme, üç DP’linin günlüklerine dayanarak karar aldı.
Darbeyi kutlayanlar
Vatan ve Millet Sağolsun!
Gerek hapishanede, gerek mahkemede DP’lilere çok fena muamele yapıldı. Müdafaa hakları tahdit edildi. Nitekim Adnan Menderes’in mahkemede söylediği şu cümleler dikkate değer: “Bendeniz, beş aydır tecrit edilmiş vaziyette bir tek oda içinde ve günün 24 saatinde her saat değişen nöbetçi subayın nezareti altında hiçbir kelime konuşmak imkânı mevcut olmadan yaşadım. Bu şartlarda konuşma ve aklî melâhatim sekteye uğradı.” Rivayete göre Adnan Menderes, hapishanede yapılan işkencelere dayanamayarak intihara teşebbüs etmişti.
Adnan Menderes, tevkif edilmiş Adnan Menderes, idamından az evvel
Mahkeme, 15 kişiye idam cezası verdi. Mahkeme reisi Salim Başol’un “Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor” sözü tarihe geçti. ABD başkanı Kennedy’nin idamların yerine getirilmemesine dair mesajı üzerine, memleketi idare eden Milli Birlik Komitesi adlı subaylar cuntası, hükümetin en muvaffak üç mensubu, Başvekil Adnan Menderes, maliye Vekili Hasan Polatkan ve Hariciye Vekili Fatin Rüştü Zorlu dışındakileri müebbede çevirdi. Uçak kazasından kurtulduğu için halk arasında Allah’ın himayesinde olduğuna dair inancı yıkmak adına Menderes asılacaktı. MBK, Celal Bayar’ı asabilmek için de 65 yaşın üzerindekilerin idamını engelleyen kanunu kaldırmıştı. Buna rağmen İsmet İnönü, eski İttihatçı arkadaşını ipten aldı.
Adnan Menderes idama götürülüyor Adnan Menderes'in idamı
İnfazlar 17 Eylül 1961’de Marmara Denizi ortasındaki İmralı adasında yapıldı. Adnan Menderes’in son sözleri şöyle oldu: “Dünyadan ayrıldığım şu anda, ailemi ve çocuklarımı şefkatle andığımı kendilerine bildiririm. Vatanı ve milleti Allah refah içinde bıraksın.” Cenazeler burada gömüldü. Yıllar sonra Turgut Özal bu üçünün itibarını iade ederek, naaşlarını devlet merasimi ile İstanbul’a naklettirdi
27 mayıs pulları
Darbeciler kendi yanlısı akademisyenlerin hazırladığı ve seçilmiş iktidarı 4 yandan kontrol altında tutan bir anayasa metnini kabul ettiler. Referanduma arzolunan metin, yarıdan biraz fazla rey ile kabul edildi.
Seçim sistemi de bir daha sağ partiler iktidara gelemeyecek şekilde değiştirildi. MBK, ömür boyu senatör yaparak kendilerini teminat altına aldı. 27 Mayıs günü Hürriyet ve Anayasa Bayramı adıyla milli gün ilan edildi. İttihatçıların Sultan Hamid ricâline yaptığı gibi, darbeciler de DP mensuplarını çocuklarına kadar aşağılamayı milli vazife edindi. Buna rağmen birkaç sene içinde DP’nin devamı olduğun iddia eden partiler iktidara gelerek, darbecilerin emellerini boşa çıkarmıştır. Bu üç idam, Türkiye’nin ayıbı olarak demokrasi tarihine geçmiştir.
27 Mayıs milli bayram ilan edilmişti
Önceki Yazılar
-
AVRUPA ÇEKİ VE HAVALEYİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ18.11.2024
-
İYİ DÜELLO YAPANLAR, KÖTÜ ASKER OLURLAR!11.11.2024
-
Ankara ve İngiltere hattında HASSAS DENGELER4.11.2024
-
TERÖRÜN ALTIN ÇAĞI!28.10.2024
-
SULTAN HAMİD’İN TEK VÂRİSİ YAHUDİ DİŞÇİ!21.10.2024
-
CASUSLAR SAVAŞI14.10.2024
-
Türkiye ve İngiltere Hattında KAYIKÇI KAVGASI7.10.2024
-
ZAMAN SANA UYMAZSA SEN ZAMANA UY!30.09.2024
-
TÜRKLERİN BİNLERCE YILLIK HUKUK ve ADALET MACERASI23.09.2024
-
93 HARBİ FACİASINA BÜROKRASİ SEBEP OLDU16.09.2024