HİNDİSTAN’DA PARYA OLMAK
Parya tabiri dilimizde kullanılır ama menşei pek bilinmez. Bu kelime, Hindistan’da akıllara durgunluk verecek kast sistemini hatıra getirmektedir.
Hindistan’da önceleri Hâmî ırkına mensup kavimler yaşardı. Avcılık ve balıkçılıkla geçinen kısa boylu koyu esmer insanlardı. ME 2500-3000 senelerinde kuzeybatıdan gelen ve daha medeni olan Âriler kıtaya hâkim oldu. Yeni gelen ırkın rahipleri, halkı sınıflara ayırarak dinî bir aristokrasi idaresi kurdu. Hindistan’ın dini, Milattan yaklaşık iki bin yıl önce doğan Brahma dinidir. Bu dinde Brahma adında bir yüce yaratıcı yanında, bunun yarattığı ve muhtelif işlere bakan tanrılar vardır. Brahma dini, mabudlar için Sanskritçe yazılmış dünyevî şiirlerden doğmuştur.
Herkes yerini bilecek
Rahipler cemiyeti her birine kast denen dört sınıfa ayırdı: 1- Mabedlere bakan ve Brahman denilen din adamları; 2-Kşatriya denilen idareci ve muhariplerden müteşekkil eşraf; 3-Vayşiya denilen ziraat ve ticaret ehli; 4-Sudra denilen ve oduncu, sucu gibi aşağı seviyedeki işlere bakanlar. İnanca göre, Brahmanlar Brahma’nın ağzından, kşatriyalar kollarından, vayşiyalar bacak ve sudralar da ayaklarından yaratılmıştır. Brahmanlar en evvel yaratılan sınıftır ve üstünlüğünü de buradan alır. Mukaddes kitapları Manu der ki: “Brahman saadet, kşatriya kudret, vayşiya servet ve sudra da itaati ifade eder”.
Hepsinin dışında ve aşağısında, hukukî sınıflandırmaya dâhil olmayan parya adında bir sınıf daha vardır. Paryalar köy ve kasabalarda oturamaz. Eşek ve köpekten başka hayvana mâlik olamaz. Ancak ölülerden kalma elbiseler giyebilir. Kendi sınıflarından kimse ile münasebet kuramaz, kimseye dokunamaz. İş için köy ve kasabalara geldiğinde geceleri dolaşamaz. Parya olduğunu gösteren bir işaret taşır. Kimsesiz ölüleri bunlar kaldırır. Bugün sayıları 180 milyonu bulan paryalar, Ârilerin hâkimiyet altına aldığı kıta yerlilerinin soyundandır.
Brahmanlar, diğer ırkları hâkimiyetleri altına almak için böyle bir düzen kurmuşlar; sonra askerleri buna razı ederek kendi aralarında da vazife taksimi yapmışlardır. Bununla Hind kıtasındaki halkların asırlar boyu devam eden mücadele ve muharebelere son vermek istemiş, muvaffak da olmuşlardır. Hindistan, ilkçağlarda müzik ve matematikte ileri gitmiş; bu kültür Müslümanlar vasıtasıyla Avrupa’ya geçmişti. Ancak kast sistemi, Hind medeniyetini geriye götürmüş; onu yabancı tecavüzlerinden koruyamamıştır.
“Sonraki hayatımda belki!”
Bu kastlar, başka cemiyetlerdeki sınıflara benzemez. Sınıflar arasında geçiş her zaman mümkündür ve bu sınıf mensupları kanun önünde eşittir. Şaşılacak şeydir ki, dinlerinin icabı olduğu için insanlar kast sisteminden razıdır. Sokaklarda yaşayan bir paryayı, farklı bir hayata ikna edemezsiniz. O, iyi işler yaparak, sonraki hayatında bir üst sınıftan olacağına inanır.
Brahmanlar gençliğinde ömrünün 20 senesini dinî metinleri tetkikle geçirir. Sonra brahman ve kşatriya sınıfından gençlere muallimlik yapar. Ömrünün son kısmında bir kenara çekilerek zâhidâne yaşar. Böylece Brahmanların vazifesi okumak, okutmak, ilahlara kurban takdim etmek, başkaları tarafından kurban takdim edildiği zaman merasime riyaset etmek ve dinî işlerde bütün sınıflara rehberlik etmektir. Brahman fakir dahi olsa bütün sınıfların hürmet etmesi gerekir. Brahmanlar siyaset, ticaret ve ziraatla uğraşamaz. Ama cemiyetteki tesiri çok büyüktür. Kral seçimine iştirak ederler. Mahkemelerde hazır bulunurlar. Krallar, brahman müşavirler tayin eder; bunlara danışmadan kanun çıkaramaz. Şimdi Brahmanların bir kısmı din adamıdır.
Krallar kşatriya sınıfındandır. Askerlerce seçilir, brahmalar tarafından da bu seçim tasdik olunur. Hâkimler ekseriya brahmadır. Bir sınıf üst sınıf hakkında şahitlik yapamaz. Hâkim sorgu esnasında sınıf farkına riayet eder ve şahit brahman ise nazikçe sorguya çeker.
Aşçı Brahma ise mesele yok
Kastlar, birbirine karışamaz, evlenemez, aynı sofrada yemek yiyemez, beraber seyahat edemez. Üst sınıf alt sınıfın hazırladığı yiyecekleri yiyemez. Bu sebeple günümüzde zengin Hindliler, umumiyetle yemeğini herkesin yiyebildiği Brahman sınıfından aşçı tutarlar.
Her kastın kendine has hukuku vardır. Üst veya kendi kastındaki birini öldüren kimsenin cezası idamdır. Ancak alt sınıftaki birini katleden kimse idam edilmez. Miktarı kâtilin sınıfı yükseldikçe artan diyet öder. Buna mukabil yüz kızartıcı olduğu için hırsızlıkta üst sınıfın ödeyeceği ceza daha fazladır. Çalan ve çalınanın kastı ile malın kime ait olduğu da cezalandırmada mühimdir. Zina, kastların karışmasına sebebiyet verebileceğinden, aynı kasttan kişilerin zinası cezalandırılmaz. Üst sınıftan biriyle zinada, erkek yakılır, kadın köpeklere parçalatılır.
Brahmanlar dört, kşatriyalar üç, vayşiyalar üç ve sudralar da bir kadına evlenebilir. Kastlar arası evlilik kişiyi kast dışı vaziyetine düşürür. Kadının, aşağı sınıftaki erkekten doğurduğu çocuk parya sayılır. Bu erkek ve kadın da cezalandırılır.
Üst sınıfın çalışması ayıptır
Brahmanlar hediye, kşatriyalar fetih, diğerleri de emekleriyle mülk sahibi olabilir. Brahmanlar toprak satın alamaz. Hediye edilen toprağı da kendisi ekemez, başkasına kiralar. Kşatriya arazi satın alamaz, fetih ile eline geçeni de alt sınıfa işletir. Vayşiya arazi satın alabilir. Bu sebeple en zengin sınıftır. Sudra sadece menkul mal sahibi olabilir.
Vayşiya ve sudra, üst sınıfa borç vermeye mecburdur. Ancak alacaklısını ödemeye zorlayamaz. Alacağını alamıyorsa açlık grevi yapar; ölürse üst sınıf çok ayıplanır. Alacaklılar birden fazla ise, üst sınıfın önceliği vardır.
Kast sistemini ne Müslüman idareciler, ne İngilizler ortadan kaldırabildi. Hindistan anayasasının açıkça yasakladığı bu sistem, bugün bile cemiyet hayatında bilhassa evlilik ve yemek âdetleri bakımından izlerini sürdürür. Çok kimse başka kasttan biriyle evlenmemeye ve aşağı kastın dokunduğu yiyeceği yememeye dikkat eder. Servet sahibi olup, Hindistan’daki fabrikasında yüzlerce kişi çalıştıran bir paryanın hikâyesini geçenlerde New York Times yazdı.
Önceki Yazılar
-
AVRUPA ÇEKİ VE HAVALEYİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ18.11.2024
-
İYİ DÜELLO YAPANLAR, KÖTÜ ASKER OLURLAR!11.11.2024
-
Ankara ve İngiltere hattında HASSAS DENGELER4.11.2024
-
TERÖRÜN ALTIN ÇAĞI!28.10.2024
-
SULTAN HAMİD’İN TEK VÂRİSİ YAHUDİ DİŞÇİ!21.10.2024
-
CASUSLAR SAVAŞI14.10.2024
-
Türkiye ve İngiltere Hattında KAYIKÇI KAVGASI7.10.2024
-
ZAMAN SANA UYMAZSA SEN ZAMANA UY!30.09.2024
-
TÜRKLERİN BİNLERCE YILLIK HUKUK ve ADALET MACERASI23.09.2024
-
93 HARBİ FACİASINA BÜROKRASİ SEBEP OLDU16.09.2024