Gelişmiş Arama İçin Tıklayınız!

OSMANLI HÂKİMİYETİ MACARLARA YARADI

Macaristan Cumhurbaşkanı, ''Türkler tarafından 150 yıl boyunca idare edilmemizi şans olarak tanımlıyorum. Başkası olsaydı, dilimizi ve dinimizi değiştirmemizi isteyecekti. Biz de asimile olacaktık” dedi. Osmanlı fetihleri, Macarları Alman nüfuzundan korumuş, millî benliklerini muhafaza edebilmelerini sağlamıştır.
2 Şubat 2011 Çarşamba
2.02.2011

Macaristan Cumhurbaşkanı, ''Türkler tarafından 150 yıl boyunca idare edilmemizi şans olarak tanımlıyorum. Başkası olsaydı, dilimizi ve dinimizi değiştirmemizi isteyecekti. Biz de asimile olacaktık” dedi. Bu sözler akla şu fıkrayı getiriyor: Soğuk Harb zamanında Sovyet Rusya’nın lideri olan Kruşçev, rüyasında Kanuni Sultan Süleyman’ı görmüş. Kendisine, “Siz Macaristan’da neredeyse iki asır kaldınız. Biz 10 sene bile kalmadan, halk ayaklandı. Bunu nasıl becerdiniz?” diye sormuş. Padişah tarihî bir cevap vermiş: “Biz fethettikten sonra Macaristan’ı vatan edinip oturduk. Halka Türkçeyi mecbur kılmadık. Fethettiğimiz günü sizin gibi Macar millî bayramı ilan etmedik”.

 

Gül Baba, fetihle gelen Osmanlı dervişlerinden idi. Budin’de vefat etti. Namazını Şeyhülislâm Ebussuud Efendi kıldırdı.  Padişah cenazesinde bulundu. Bugün burası Macarların da kıymet verip ziyaret ettiği bir yerdir. Etrafı da Budapeşte’nin en zengin mahallesidir.

Macaristan'da vefat eden padişah

Macaristan’da Osmanlı hâkimiyeti 1526 senesinde başladı. Macaristan Osmanlıların hedefi değildi. Hedef, Viyana üzerinden Roma’ya inmekti. Avrupa’nın en güçlü kara ordularından birine sahip olan Macarlar, yaklaşan tehlikeyi bertaraf edebilmek maksadıyla tarihî bir hata yaparak, bir yandan Osmanlıların can düşmanı İran’la ittifak kurdu; bir yandan da Eflâk-Boğdan’ı Osmanlılara karşı kışkırttılar.  Son Macar Kralı Layoş, Alman imparatorunun eniştesiydi ve çocuksuzdu. Vefatı hâlinde Macar tahtı Avusturya’ya geçecekti. Bu ise Osmanlıların hiç istemediği bir şeydi.

1526’da iki ordu Belgrad ile Budapeşte arasındaki Mohaç sahrasında karşılaştı. İki ordu daha evvel Varna ve Kosova’da da savaşmıştı. Kanuni Sultan Süleyman, kahramanca savaşan Macar ordusunu 2 saatte yendi. Kral Layoş harb meydanında öldü. Macar ordusunun kayıpları 25 bin kişi idi. Sultan Kanuni, kendiliğinden teslim olan Budapeşte’de 13 gün kaldı. Talihin garip bir tecellisidir ki, bu padişah 40 sene sonra bir Macar toprağı olan Zigetvar’da vefat etmiştir. Macarlar buraya bir âbide yaparak padişahın büstünü koymuştur.

Macaristan 173 sene Osmanlı hâkimiyetinde kaldı. Münbit ovalarıyla Macaristan zengindi. Ama Osmanlılar burasını evvela stratejik ehemmiyetinden dolayıelde tuttular. Bunun için de çok masraf ettiler. Beylerbeyi ve kadılar Macarca bilir, bu dilde yazışılırdı. Sokullu Mustafa Paşa senelerce Budin Beylerbeyi olarak eyâleti idare etti ve çok hayır eseri yaptırdı. Müslümanlar daha ziyade şehirlerde otururdu. İstilâ devrinde Macar köylüsü, kendi dininden olan yabancı ve soyguncu toprak ağalarından kurtulmak için Osmanlıların tarafına geçmeyi ehven görürdü. Hatta Macar kıyafetleri bile Osmanlı tesirine girmiş, ağır elbiselerin yerini, pamuklu hafif giysiler almıştı.

Budin'in son Osmanlı vâlisi Abdurrahman Abdi Paşa

Beterin beteri

1683 tarihli 2. Viyana Kuşatması hüsranla neticelendi. Osmanlı orduları bozguna uğrayıp geri çekilmeye başladı. 1699 Karlofça Muahedesi ile Macaristan Avusturya’ya geçti. Macarlar için eskisinden daha iyi olmayan bir devir başlıyordu. Osmanlılar Macarların din ve kültürüne ilişmemişti. Ama şimdi güçlü bir Alman tesiri ile karşı karşıya idiler. Macarlar Alman asimilasyonuna uğramamak için çok mücadele ettiler. Hatta Almanca’nın yayılmaması için resmî işlerde ölü bir lisan olan Latince’yi kullandılar.

1848’de Macarlar Avusturya’ya ayaklandı. İsyan bastırıldı ise de Macaristan’a serbesti verildi. 1868’de Avusturya-Macaristan denilen devletin iki eşit unsurundan biri hâline geldi. Avusturya İmparatoru, aynı zamanda Macar Kralı ilan edilip Budapeşte’de Macarların millî sembolü Sen Stefan tacını giydi. 1918’de Avusturya’da monarşi yıkılınca, Macaristan monarşiyi muhafaza etti.  Amiral Horthy, 1944’e kadar Kral Nâibi olarak memleketi idare etti. Kendisini Naziler düşürdü. Kızıl Ordu’nun işgal ettiği Macaristan’da cumhuriyet ilan olunarak ülke Sovyet Rusya’nın bir peyki hâline geldi. Hürriyetine düşkün Macarlar 1956’da ayaklandı ise de, Büyük Macar İhtilâli kanlı bir şekilde bastırıldı. Binlerce kişi öldürüldü. Başbakan İmre Nagy’nin de bulunduğu yüzlerce kişi idam edildi. Onbinlerce Macar genci vagonlarla Sibirya’ya sürüldü. 160 bin Macar ülkeyi terk etti. Macarlar, Mohaç’da bile bu kadar kayıp vermemişti. Ruslar Macaristan’da ancak otuz sene kalabildiler.

 Budin’i Almanlara karşı müdafaa ederken şehid düşen son Osmanlı vâlisi Abdurrahman Abdi Paşa’nın kabrini Macarlar yaptırmış; başına da Türkçe bir kitâbe koyarak “Kahraman düşmandı. Rahat uyusun” yazmıştır.

Budin’i Almanlara karşı müdafaa ederken şehid düşen son Osmanlı vâlisi Abdurrahman Abdi Paşa’nın kabrini Macarlar yaptırmış; başına da Türkçe bir kitâbe koyarak “Kahraman düşmandı. Rahat uyusun” yazmıştır.

Türklerin Avrupalı Akrabaları

Macar, Fin ve Estonlar Türklere akrabadır. Macarlar, Batı Sibirya’da yaşarlardı. Türklerin On Ugr dediği on kabilenin en kalabalığı idiler. Macaristan’ın Avrupa lisanlarındaki ismi olan Hungary buradan gelir. Hun ile alâkası yoktur. Macarlar atlı bir kavim olmanın avantajıyla IX. asırda Macaristan’a yerleştiler. Burası Hun İmparatoru Attila’nın ülkesiydi. Attila’nın ordusu, yerli kızlarla evlenip yerli halka karışmıştı.  Macarlar onun mirasına sahip çıkarak torunlarından Arpad’ı kral yaptılar. Bugün, Macar halkının % 80’inde Türk kanı dolaşmaktadır. Attila en yaygın Macar ismidir. Bütün Avrupa’ya akınlar yaptılar. Ama 933’de Almanlara yenildiler. Böylece tarihî Macar-Alman düşmanlığı başladı.

Avusturya hâkimiyetinden kurtulmaları Macarları köklerini aramaya sevketti. Bu sayede Türklerle akrabalıklarını bir bakıma yeniden keşfedip ciddi araştırmalar yaptılar. Türkler de menşelerini büyük ölçüde Macarlar sayesinde öğrenebildiler. Dünyada Türkoloji ilminin kurucusu Macarlardır. Lisanlarında hayli Türkçe kelime vardır. Osmanlılar gibi Macarlarda da soyadı isimden önce gelir. Macar millî yemeği gulaş (kulaşı) da Osmanlı yadigârıdır. Avrupa’da hiçbir yerde Macaristan kadar Türklere sempati ile bakılan bir yer yoktur. Osmanlı eserleri de hiçbir yerde burası kadar bakımlı değildir. Halbuki Türkler, iki asır kadar ülkelerini istilâ eden ayrı dinden insanlardı.