GİZLİ DİN TAŞIYANLARIN HİKÂYESİ
Kromni'de bir av partisi
“Uzun sokak çamur oldi, Krumilar gavur oldi”
Gizli din taşımanın sebebi zannedilenin aksine baskı değildir. Filme ilham kaynağı olan Yorgo Andreadis Gizli Din Taşıyanlar adlı kitabında sebebi gayet açık bildiriyor: Menfaat. Trabzon ile Gümüşhane arasındaki Kromni (Kurumlu, Kromlu) denilen dağlık mıntıkada yaşayan bazı Rum köylüleri 1650’lerde (fetihten 2 asır sonra) maden imtiyazı alabilmek için müslüman görünüyor. Madenler o devirde stratejik ehemmiyet taşıdığı için idare imtiyazı gayrımüslimlere verilmezdi.
Bunlar gizlice vaftiz oluyor, sadece birbirleriyle evleniyor, ölülerini Müslüman mezarlığına Hıristiyan usulünce defnediyor. Etrafa renk vermemek için kapalı devre yaşıyor. Her köyde zaten câmi yok. Olanları da namaza gidiyor; orucun yanısıra kendi perhizlerini de tutuyor. Papazları imamlık yapıyor. Evlerin altında gizli birer şapel var.
Zamanla madenler gözden düşüyor. Müslüman görünmenin avantajı kalmıyor. Üstelik askerlik mecburî oluyor. Şimdi “Biz Hıristiyanız!” deseler, İslâmiyet dinden dönmeyi yasaklıyor, dönene de ölüm cezası getiriyor. 1828’de Ruslar mıntıkayı işgal edince fırsat ele geçiyor.
Türkler bunu “Uzun sokak çamur oldi, Krumilar gavur oldi” diye alaya alıyor. Ama kendini ifşâ eden Kurumluların sevinci uzun sürmüyor. Ruslar çekilince mâlum akıbete uğramamak için Rusya’ya kaçıyorlar. Andreadis de bunların soyundan geliyor.
Yorgo Andeadis ve ailesi
Avantaj için gizli din taşıyanlar Makedonya, Kıbrıs, Girit, Lübnan ve Mısır’da da vardı. İngiltere ve Rusya bunu farkedince, Tanzimat’tan sonraki hürriyet ortamında kendilerini ifşâ etmek üzere bunları kışkırttı. Bir yandan da Bâbıâli’ye baskı yaptı. Hükümet direndi. Neticede bunlar Rusya ve başka ülkelere hicret etti. “Biz hep Rumduk. Böylece dinden de dönmüş olmadık” diyen bazısının Ortodoksluklarına göz yumuldu. Buna cesaret edemeyen veya gereksiz gören bir kısmı da tamamen Müslümanlaştı. Kurumlu’daki gizli Hıristiyanların sayısı 19. asır ortalarında birkaç bin kişiydi.
Laramanlar
Katolik Arnavutlar arasında bazı vergi mükellefiyetinden kurtulmak için müslüman görünen bir grup vardı. Halk bunlara Laraman (boyanmış, renkli) derdi. Ekseriya İpek ve Kosova tarafında yaşayan Laramanlarda erkekler müslüman adı alıp bu dinden görünür, kadın ve çocuklar eski dinlerinde devam ederlerdi.
1837 senesinden itibaren açıkça Hristiyanlığa dönmeye başlamışlardır. 1844 senesinde aslında Hristiyan olduğu için askere gitmeyi reddeden iki Arnavut Laraman sebebiyle hadise büyüyünce, hükümet vaziyeti teftiş için memur vazifelendirmiş ve bunları iknaya çalışmıştır. İkna olmayanlara para cezası vermiş, ödeyemeyen 160 kişiyi Üsküp ve Mihaliç gibi yerlere sürgün etmiştir. Zamanla hadise kapanmış. Bunların eski dinlerine dönüşüne göz yumulmuştur.
15 Temmuz 1857 tarihinde 44 kişi gizli Hristiyan olduklarını duyurmak ve Avrupalı devletlere vaziyetlerini anlatmak üzere İstanbul’daki İngiliz sefaretine müracaat etti. İngiliz sefiri bunların fırsatçı olduğu kanaatine vardı.
Pontus, Rumca Karadeniz’e verilen isimdir. Trabzon fethedildiğinde burada Rum-İran menşeli bir halk yaşardı. Buradaki Rumların ileri gelenleri fethin ardından gemilerle Rusya’ya göçtü. Kalanların bazısı Anadolu’nun başka yerlerine göçtü, bazısı müslüman oldu. Mıntıkaya Türkler de yerleşti. Tonya, Çaykara, Maçka ve Torul kazâlarının bulunduğu dağlık mıntıkada hâlâ Rumca konuşan samimi müslümanlar vardır. “Aslınız Rummuş” deseniz size silah çekerler.
Girit, Arnavutluk ve Tesalya’daki Rumcadan başka lisan bilmeyen çok sayıda müslüman mübâdeleyle Anadolu’ya geldi. Bunların samimiyetinde şüphe yoktur. Gizli din, müslümanlara mahsus avantajlar elde edebilmek, devlet memuru olabilmek, askere gitmemenin karşılığı olan cizyeyi ödememek ve devşirme vermemek gibi maksatlarla belli yerlerde mevzubahis olmuştur. Osmanlı Devleti’nde baskı sebebiyle dinini gizlemek diye bir şey olamaz.
İslâmiyet bir yer fethedildiği zaman oradaki gayrımüslimlere vatandaşlık tanınmasını emreder. İstemeyenler hicret eder. İnsanların zorla müslüman edilmesini yasaklar. Bu, malî bakımdan da pek istenen bir şey değildir. Mamafih Trabzon’daki bazıları bir mahallî bey tarafından müslümanlaştırıldıklarını söyler, kendilerine bundan dolayı “Osman Paşa Müslümanı” derlerdi. Rivayetin sıhhati meçhuldür.
Gizli din daha ziyade Avrupa ve Japonya’da hakiki mânâsını bulur. Endülüs’ün işgalinde İspanyollar burada yaşayan Müslüman ve Yahudileri vaftiz ile kılıç arasında muhayyer bırakmıştı. Bir kısmı görünüşte vaftiz olmuş, dinlerini gizlice yaşamıştır. Ancak bu birkaç nesil devam etmiş, sonra hepsi gerçek Hıristiyana dönüşmüştür. Gizli din taşımak kolay değildir. Nasıl olmuş da Osmanlı ülkesindekiler bunu başarmış? İslâmiyet görünüşe itibar eder. İnsanların niyetini ve yaşantısını araştırmayı yasaklar. Müslüman görünen, müslüman kabul edilir. Osmanlılar, cemiyet ve devlet düzenini tehdit etmeyenlere, neye inanırsa inansın, nasıl yaşarsa yaşasın, karışmazdı.
Önceki Yazılar
-
AVRUPA ÇEKİ VE HAVALEYİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ18.11.2024
-
İYİ DÜELLO YAPANLAR, KÖTÜ ASKER OLURLAR!11.11.2024
-
Ankara ve İngiltere hattında HASSAS DENGELER4.11.2024
-
TERÖRÜN ALTIN ÇAĞI!28.10.2024
-
SULTAN HAMİD’İN TEK VÂRİSİ YAHUDİ DİŞÇİ!21.10.2024
-
CASUSLAR SAVAŞI14.10.2024
-
Türkiye ve İngiltere Hattında KAYIKÇI KAVGASI7.10.2024
-
ZAMAN SANA UYMAZSA SEN ZAMANA UY!30.09.2024
-
TÜRKLERİN BİNLERCE YILLIK HUKUK ve ADALET MACERASI23.09.2024
-
93 HARBİ FACİASINA BÜROKRASİ SEBEP OLDU16.09.2024