AVRUPA'NIN ÇOK EVLİLERİ
Tarih boyu insan topluluklarının pek azı hariç hepsinde erkeklerin birden fazla kadınla evlenmesi meşru görülürdü. Bunda savaş ve benzeri sebeplerle erkek ölümlerinin daha çok oluşu mühim rol oynamıştır. Ayrıca nüfusu arttırma arzusu, kadınları himaye etme endişesi, kadınların muayyen halleri de birer sebeptir.
SÜLEYMAN PEYGAMBERİN HAREMİ
Önceki peygamberlerin dininde çok kadınla evlilik meşru idi. Tevrat, nafakasını ödemek ve aralarında âdil davranmak kaydıyla erkeklerin birden çok kadın almasına cevaz verir. Hazret-i İbrahim, Sâra, Hacer ve Ketura adında üç hanımla evlenmişti. Hazret-i Yakub’un ikisi hür, ikisi câriye olmak üzere dört; kardeşi Esav’ın da üç hanımı vardı. Tevrat’ta Hazret-i Davud’un dokuz hanımından bahsedilir. Hazret-i Süleyman’ın yedi yüz karısı ve üç yüz câriyesi olduğu bildirildiğine göre bunda bir tahdit de yoktur.
Hıristiyanlıkta çok kadınla evliliğe izin verilmediği kanaati yaygındır. Hatta bu dinin kurucusu sayılan Paulus, Korintoslulara Birinci Mektubu’nda bekârlığı tavsiye eder. Zinâya düşme tehlikesinden dolayı evlenmeye izin verir. Ancak bir erkeğin, ancak tek bir kadınla evlenebileceğini söyler.
Paulus’un çeşitli tabirlere açık bu sözleri bir yana, Hıristiyanlığa ait eski metinlerde tek kadınla evlenme mecburiyetine dair bir hüküm yoktur. Aksine ilk Hıristiyanlar arasında papazlardan bile çok evlenenler vardır. Matta İncili’nde on bâkire ile üstelik aynı gece evlenen adamın kıssası anlatılır. Bundan anlaşılıyor ki, Hazret-i İsa’nın dininde çok kadınla evlenmeye izin verilmişti. Hıristiyanlığın en sıkı tatbik edildiği bir devirde, Bizans imparatorlarının daimâ birkaç karısı olmuştur.
ÖNCEKİNİ BOŞAMASAN DA OLUR
Haçlı seferlerinden tanıdığımız Alman imparatoru Friedrich Barbarossa’nın dört karısı vardı. VI. asırda yaşamış İrlanda kralı Diarmait’in iki karısı ve iki de odalığı vardı. Bizans imparatoru I. Manuel Komnenos, Alman kontes Berthe von Sulzbach ile evli olduğu halde, yeğeni Théodora’yı da nikâhlamıştı. Fransa’daki Merovenj hanedanı mensubu krallar arasında çok kadınla evlenmek yaygındı. Meşhur Şarlman’ın iki karısı ve çok sayıda odalığı bulunuyordu.
Hessen dükü Philippe ile Prusyalı Friedrich Wilhelm, bizzat Martin Luther’in muvafakatiyle ikişer kadın almışlardı. Hatta rivayet olunur ki Luther, İngiltere kralı VIII. Henry’ye önceki karısını boşamadan ikincisini alabileceği yönünde görüş bildirmişti. Kral dinlemedi. Tek karılılık prensibi uğruna, iki karısını öldürttü; birkaçını boşadı. Boşanmayı caiz sayan yeni bir mezhep kurdu.
Otuz Yıl Savaşları’nın ardından (1648), azalan nüfusun çoğaltılması maksadıyla Frankonya parlamentosu çok kadınla evliliği kolaylaştıran kararlar aldı. Hıristiyan mezheplerinden Anabaptistler, “Hakikî Hıristiyanların müteaddit karıları olmalıdır” sloganıyla Münih’de çok kadınla evlenmeyi teşvik ederdi. Amerika’da 1830 yılında kurulan Mormon adlı Hıristiyan mezhebi, bir erkeğin birden fazla kadınla evlenmesini lüzumlu saymaktadır.
İSLAMİYET SINIRLADI
İslâm dini, evlenilecek kadın sayısını dörtle sınırlandırdı. Aralarında her bakımdan adalet şartını gözetmeyi aradı. Bunu yerine getiremeyenler için tek kadınla evlenmeyi ideal saydı. Eski kayıtlardan anlaşıldığına göre, birden fazla kadınla evli Osmanlı erkeği sayısı ortalama yüzde onu geçmezdi. Hemen her cemiyette zinâ nisbeti bile bundan az değildir. Zaten geçim şartlarının güçleşmesi sebebiyle, Müslüman memleketlerinde birkaç kadınla evlenmek neredeyse kalmamış idi. Taaddüd-i zevcât, 1926’da Türkiye’de, 1956’da da Tunus’ta yasaklandı. Müslümanların yaşadığı diğer ülkelerin çoğunda ise mahkemenin veya ilk zevcenin iznine bağlandı.
Ali Şahbaz Efendi
METRES TUTSANIZ?
Dârülfünun’da (İstanbul Üniversitesi’nde) devletler hukuku müderrisi (profesörü) Ermeni asıllı Şahbaz Efendi’nin hanımının rahminde genç yaşta bir ur teşekkül etmiş ve tedavisi kabil olmamıştı. Şahbaz Efendi, ikinci bir evlilik yapmaya teşebbüs etti. Bunun için patrikhaneye müracaatta bulundu. Bunun kat’iyen caiz olmadığını söyleyen patriğe, “Ben zevcemi seviyorum. Onu boşarsam bir daha evlenemez, sefâlete düşer” dediyse de, müsbet cevap alamadı. Üzüntü ile oradan ayrılırken arkasından yetişen bir papaz, “Arkadaş, sen aptal mısın? Bir metres tutsana!” deyince, Şahbaz Efendi hışımla, “Ben dindar bir adamım. Sen bana zinayı tavsiye ediyorsun. Ne biçim papazsın?” diye kükredi. Ermeni Kilisesi, 22 Haziran 1887 tarihinde Şahbazyan Karabet Efendi’yi, zevcesinin üzerine Osedyan Bedrosyan isimli dul bir kadınla evlendiği için aforoz etmiştir. Aforozu müteakip dedikodular aldı yürüdü. Güya hocası olduğu hukuk mektebindeki Ermeni talebeler dersine girmemiş, vapurda yanında oturanlar yüzüne tükürmüş, Kadıköy’e götüren arabacı kendisini arabasına almamıştı. Nihayet 1887 tarihinde Müslümanlığı seçerek Ali adını aldı. Vakanüvis kazasker Lütfi Efendi buna şu manzume ile tarih düşürmüştür:
Din-i mübin hakkı ind-i hüdada islam
Her âkıl-ı mübelleğ bu sır ile mükellef
Şahbaz efendi işte vâkıf imiş bu sırra
Nime’s-saade oldu iman ile mülettef
Bâb-ı hidayet açıldıkda yazıldı tarih
Şahbaz efendi oldu İslam ile müşerref (1304)
Zamanın padişahı Sultan Hamid buna çok sevinip kendisini saraya davet ederek iltifat etmiştir. Ali Şahbaz, 1898’de vefat etti.
Önceki Yazılar
-
AVRUPA ÇEKİ VE HAVALEYİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ18.11.2024
-
İYİ DÜELLO YAPANLAR, KÖTÜ ASKER OLURLAR!11.11.2024
-
Ankara ve İngiltere hattında HASSAS DENGELER4.11.2024
-
TERÖRÜN ALTIN ÇAĞI!28.10.2024
-
SULTAN HAMİD’İN TEK VÂRİSİ YAHUDİ DİŞÇİ!21.10.2024
-
CASUSLAR SAVAŞI14.10.2024
-
Türkiye ve İngiltere Hattında KAYIKÇI KAVGASI7.10.2024
-
ZAMAN SANA UYMAZSA SEN ZAMANA UY!30.09.2024
-
TÜRKLERİN BİNLERCE YILLIK HUKUK ve ADALET MACERASI23.09.2024
-
93 HARBİ FACİASINA BÜROKRASİ SEBEP OLDU16.09.2024