Gelişmiş Arama İçin Tıklayınız!

MİLLİ MÜCADELEYİ BAŞLATAN DAMAD FERİD PAŞA’DIR!

Yunanlıların İzmir’den Ayvalık’a yürümesi üzerine, Ferid Paşa 27 Mayıs 1919’da Yunanlıların Ayvalık’a sokulmaması emrini verdi. 172. Piyade Alayı düşmanı püskürttü. Şu halde Yunanlılara karşı ilk mukavemet, bir başka tabirle “milli mücadele” burada ve Damad Ferid Paşa’nın emriyle başlatılmış demektir.
24 Şubat 2025 Pazartesi
24.02.2025

İsmet İnönü 1969’da Türk Tarih Kurumu’nda verdiği bir konferansta şöyle diyordu: “Damad Ferid Paşa hain değildir! Başlangıcında milli mücadeleye katılan zaten çok azdı. O zamanlar başka kurtuluş fikri taşıyanlar, kurtuluş yolu arayanlar vardı. Yeniden bir mücadele hareketinin, elimizde olan toprakların da kaybına sebep olabileceği kaygısını taşıyanların arasında Damad Ferid Paşa da vardı. Farklı fikirde olması ile hain olması arasındaki farkı beyan etmek istiyorum. Başlangıçta onun gibi düşünen birçok gazeteci, birçok insan vardı.”(Tanıkların Anılarıyla İsmet İnönü, Derleyen: Mustafa Bilgehan, İstanbul 2014, 62)

Sultan Vahideddin ve Ferid Paşa
Sultan Vahideddin ve Ferid Paşa

Kaybedenler kulübü

Ferid Paşa, kaybedenler kulübünün ileri gelenlerindendir. Kemalist literatürde en kötü figür iken, Anti-Kemalistler de Padişah’ı hakikatte Ankara’ya taraftar gösterebilmek için ona yüklenmişlerdir.

İbnülemin, Son Sadrazamlar kitabında der ki: “Vazife icabı temas ettikçe muamelelerinde kibir ve azamet görmedim. Bilakis nazikâne hareketlerine şahit oldum. Ne fecidir ki bu zatın lehinde söyleyen yazan bir ferde tesadüf olunamaz. Herkes onun aleyhinde söylemiş ve yazmıştır.”

Damad Paşa sıvıştı başlıklı gazete haberi Tercümanı Hakikat 22 Eylül 1922
Damad Paşa sıvıştı başlıklı gazete haberi Tercümanı Hakikat 22 Eylül 1922

Bunların bir kısmı onunla rakip pozisyonundaki ya da onunla zıtlaşmış kimselerdir. Diğerlerinin cumhuriyet devrinde Ferid Paşa hakkında müspet konuşmaları ve yazmaları beklenmez. Ama hainlik, nereden bakıldığına göre değişir. Ankara hareketi mağlup olsaydı, bu defa şüphesiz Ferid Paşa kahraman, karşısındakiler hain sayılacaktı.

Saltanata, hilafete ve hanedana sadakatten asla ayrılmamış, bu sebeple kabahatleri büyütülmüştür. Belki yüksek meziyetlere sahip tecrübeli bir bürokrat değildir. Ama hakkında söylenenleri de hak etmemektedir.

Damad Ferid Paşa yanında Ali Kemal Bey ve en solda Sami Bey
Damad Ferid Paşa yanında Ali Kemal Bey ve en solda Sami Bey

Emel büyük imkân az

Mehmed Ferid Paşa (1853-1923) Bahriye Müsteşarı Rumelili Hasan İzzet Efendi’nin oğludur. İzzet Efendi, ilim ve iyi ahlak sahibi idi. Ferid Paşa, Paris, Berlin, Petersburg ve Londra sefaretinde ikinci katiplik yaptı. Son vazifesi Londra sefareti başkâtibliği oldu.

Bombay’a gönderilecek iken vezir, Şûrâ-yı Devlet ve nihayet Heyet-i Âyân azası oldu. 1886’da Sultan Abdülhamid’in dul kız kardeşi Mediha Sultan ile evlenip Baltalimanı’ndaki yalısına çekilerek kendisini okumaya vermiştir.

Baltalimanı Sahilsarayı - Şimdi kemik hastanesi ve üniversite lokalidir.
Baltalimanı Sahilsarayı - Şimdi kemik hastanesi ve üniversite lokalidir.

II. Meşrutiyet devrinde İttihatçılara muhalif fırkanın lideridir. Mondros Mütarekesi’ne delege gönderilecekken, Sadrazam İzzet Paşa tarafından engellenerek yerine İttihatçı Rauf Bey gönderilmiş; olanlar olmuştur. Halbuki kimse sonradan Ankara hareketinin lider kadrosu içindeki Rauf Bey’e onun kadar yüklenmemiştir.

Ferid Paşa, 1919-1920 arası 5 defa sadrazamlığa getirilmiştir. Bununla beraber hükümet müddetinin hepsi 1 yıl 1 ay 8 günden ibarettir. Padişah başka kimseyi bulamamış, bu ağır şartlarda bu ağır yükü kolay kolay kimseye kabul ettirememiştir.

Kendisi, itham edildiği üzere İngiliz mandası taraftarı olmak şöyle dursun, eski ihtişamlı günlerin ihyasına elverişli tam müstakil bir Osmanlı hilafetinden yanaydı. En büyük emeli memleketi İttihatçı komitacılardan temizlemek ve tekrar iktidara gelme tehlikesini bertaraf etmekti. Ancak bunu temin edecek imkânlara sahip değildi.

İngilizlerle iyi geçinme siyaseti takip ederdi. Sadrazamlığa başlıca getirilme sebebi de budur. Ne kadar safdilmiş ki, İngiltere’nin, monarşi olduğu için saltanata, sömürgeleri yüzünden de hilafete dokunmayacağını zannederdi.

Padişah eniştesinden pek hazzetmese de maslahat icabı istihdam ederdi. Ona rağmen bu hal mizah vesilesi olmuştur. Ayan azasından Deli Fuad Paşa bir gün lokantada pek sevdiği hünkâr beğendi yemeğini görünce, garsonu çağırıp, “Bana bir Ferid Paşa getir!” dediği o zaman şöhret bulmuş fıkralardandı.

Ferid Paşa
Ferid Paşa

Beş defa sadaret

Ferid Paşa’nın sadaretinde, harb suçluları muhakeme olunup cezalandırıldı. Böylece Osmanlılar, maziyle yüzleşmiş oldu. Kemal Paşa’yı fevkalade salahiyetlerle Anadolu’ya müfettiş olarak gönderen Ferid Paşa olmuştur ki bu da saflığının bir başka delilidir.

Yunanlıların İzmir’den sonra Ayvalık’a yürümesi üzerine, Ferid Paşa 27 Mayıs 1919’da Yunanlıların Ayvalık’a sokulmaması emrini vermiş ve 172. Piyade Alayı düşmanı püskürtmüştür. Şu halde Yunanlılara karşı ilk mukavemet, bir başka tabirle “milli mücadele” burada ve Damad Ferid Paşa’nın emriyle başlatılmış demektir(Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, I/280).

Ferid Paşa hükümeti sonuna dek Batı Anadolu Kuva-yı Milliyesiyle iyi münasebetlerini sürdürmüştür. Eylül sonlarında Adil Bey, Necati ve Fatin Beyleri mıntıkaya göndermiş, Balıkesir ve Havalisi Heyet-i Merkeziyesi adına gelen Vasıf ve Hulusi Beyleri de güzelce ağırlamıştı.(Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri, I/645-646)

Çağrıldığı halde geri dönmeyen Mustafa Kemal Paşa ile mücadele etti; ama ne yaptıysa bir isyan olarak gördüğü hareketi bastıramadı. Buna mukabil Ankara meclisi Ferid Paşa’yı hain ilan edip vatandaşlıktan çıkardı. Bununla da kalmayıp Haziran 1920’de bir suikast tertipledi. Kiralık katillerden birinin ifşası üzerine kurtuldu.(Alemdar gazetesi, 3 Haziran 1336)

Paris’te paraf edilen sulh anlaşmasını, meclisin kapalı olduğunu bahane ederek tasdik etmeyerek müttefikleri oyaladı. Nihayet tavır değiştiren İngilizlerin, “Ankara ile anlaşın!” tavsiyesine uymadığı için istifa edip uzlete çekildi.

Paris Heyeti - Soldan Rıza Tevfik, Ferid Paşa, Hadi Bey, Reşad Halis
Paris Heyeti - Soldan Rıza Tevfik, Ferid Paşa, Hadi Bey, Reşad Halis

Bir nefer gibi

İzmir’in işgalini işitince kederinden bayılmıştır. Neşrettiği sadaret beyannamesinde işgali şiddetle protesto etmekte, bu uğurda icap ederse bir nefer gibi vazifeye hazır olduğunu söylemektedir. Silahsız olarak her türlü nümayiş ve mitinge izin vermiştir. 19 Mayıs 1919 tarihinde vilayetlere tamim ettiği sadaret beyannamesinde der ki:

“İzmir’in işgali ile medeni milletler arasındaki bozulmaz bir kaide ayaklar altına alınmış, mukaddes haklarımız çiğnenmiştir. Bizim gibi mazisi şanlı ve muazzam bir milletin haklarının hiçe sayılacağı tahakkuk ederse, bütün milletin rey ve kararıyla ve Türk’ün necip tıynetine muvafık bir karar verileceği tabiidir.

Kurtuluş ve saadet hürriyetle hürriyet ise cesaretle istihsal edilir. Şu hayret ve felaket içinde padişahımız efendimizin kalpleri de milletin kalbiyle beraber çarpmaktadır. Padişahımız ve halifemizin teveccühleri ve millet-i muazzama-i Osmaniye’nin itimadıyla bugün yine hükümet riyasetini deruhde eyledim. Fakat icab ederse yarın vatanımın bir neferi olarak ifa-yı vazifeye hazırım!”(Tarık Mümtaz, Mütareke Gayyasında)

Refik Halid, Yunan işgali üzerine İzmirle telgraf üzerinden haberleşirken ye’sinden ağladığını anlatır. Müttefiklere nota verip İzmir’in işgalini şiddetle protesto ettiği halde, garip olan şudur ki, İstanbul’un işgalinde nota bile verme zahmetine katlanmayan Ankara dostu Salih Paşa’ya kimse bir şey dememektedir.

Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'da vazifelendirme emri - Padişah ve Ferid Paşa imzalı
Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'da vazifelendirme emri - Padişah ve Ferid Paşa imzalı

Milletin parası

Vefatı üzerine Times’da “Pek namuslu ve vatanperver idi. Ancak siyasî değildi. Hayatı sade, tavırları büyüleyici ve azametli idi” yazılmıştır. Diplomatik vazifeyle Avrupa’ya gittiği zamanlar bile başından fesini hiç çıkarmayarak milli haysiyetinden taviz vermemiştir.

Kanlı işlerden ve şiddetli icraattan nefret ederdi. Devlet malının kuruşuna elini sürmezdi. Muhaliflerinin amansız olduğu bir devirde hükümeti tutan bir gündelik siyasi gazete çıkarması tavsiye edildiğinde, “Milletin ve hazinenin böyle bir müzayakalı (sıkıntılı) zamanında bir gazeteye bu kadar para sarf edilemez” diye bahsi kapattırdı.(Tarık Mümtaz, Mütareke Gayyasında)

Bir kral naibi, bir de Ferid Paşa…

Eski terbiyeye bağlıydı. Yanına giren en küçük memura bile beyefendi diye hitap eder, o zamanlar başı açık oturmak, hele birini karşılamak ayıp olduğu için hemen fesini giyerdi. Böylece gençlere adab ve erkân dersi vermiş olurdu.

Hariciye nazırı iken, herkesi kimini İngilizce kimini Fransızca konuşarak pek medeni tavırlarla idare ettiğinden Refik Halid hayranlıkla bahseder.

Zevk-i selim sahibi ve güzel yaşamaya meraklı idi. İngiliz diplomatının, “Ben bu ihtişamı bir sizde bir de bizim Hindistan kral naibinde gördüm” dediği söylenir. İstanbul, ilk gezinti yatını onda görmüş, şehre otomobil gelir gelmez bir tane edinmiştir.

Uzun saçları ve favorileri, manikürlü tırnakları aile içinde ve dışında bazılarınca alay mevzuu olmuştur. Gençliğinde çok dindarmış. 12-13 yaşlarında iken minareye çıkar, ezan okurmuş. İtikadı kuvvetli ve dinî kültüre sahip idi. Londra sefaretinde kâtipken, güçlülere şirin görünebilmek için alafrangalaştığı rivayet edilir.

Mediha Sultan ve Ferid Paşa
Mediha Sultan ve Ferid Paşa

Adam seçmek hünerdir

İyi bir politikacı olmasa da Paşa’nın entelektüel bir zât olduğu bellidir. Tanzimat’tan beri yapılan ıslahat teşebbüslerinde Fransız modelini takip etmenin mahzurlarını dile getirirdi ki, bu, geniş bir ufku olduğunu gösterir.

Musikişinas idi. Okumaya, bilhassa tarihe meraklıydı. 4 ciltlik bir Türk tarihi yazmış, basılmamıştır. Binlerce kitap bulunan geniş kütüphanesindeki kitapları tek tek okuyup notlar almıştı. Sürgüne çıktığında el konulan kütüphanesi haraç mezat satılmıştır.

Şair Rıza Tevfik anlatıyor:
“Damad Ferid Paşa pek iyi dostumdu. Pek nazik bir adamdı. Fransızca’yı okur, yazar ve söylerdi. Gayet ketum idi. Hocalara ehemmiyet verirdi. Hilafete ve Sultan Vahîdeddin'in şahsına pek bağlı idi. Mahdut bir saray muhiti içinde yıllarca yaşamış olduğu için dünyadan bihaberdi.

Her şeyden ziyade teşrifata ehemmiyet verirdi. Eski Babıali kibarlığını bilirdi. Kim kendisine karşı önünü kavuşturup redingotunun göğsünü ilikleyip huzuruna çıkar ve adap ile lakırdı söylerse, onu mutlaka herkese tercih ederdi.”(Biraz da Ben Konuşayım)

Maiyetini seçme kabiliyetinden mahrum ve teferruatla kendisini meşgul eden bir tabiata sahip olduğu söylenir. Diplomasiden gelmiş, gezip tozmadığı zamanlar evinde kitap mütalaasıyla meşgul olup fazla kimse tanımayan biri için bunu tabii karşılamak lazımdır.

Paşa’nın adam tanımak hususundaki isabetsizliğine bir misal şudur ki, Baltalimanı Sarayı’nın yıllarca daire müdürü Şerif Bey’in İttihatçı olduğu ve arkasından kuyusunu kazdığı sonradan anlaşılmıştır.

Yanıma Müslümanlar gelsin!

Ankara hareketi kazanınca, ailesiyle beraber memleketi terke mecbur oldu. Fransa’ya Menton’a gitti. Burada İzmir’in işgalinden beri çektiği mide kanserinden öldü.

Her şey aslına rücu eder, demişlerdir. Ferid Paşa, şuuraltının ortaya çıkışıyla eski dindar günlerini hatırlamış olmalı ki, vefat ettiği gün doktorları işaret ederek, “Bu gavurları çıkarın, yanıma Müslümanlar gelsin!” demişti. Mazhar Ağa’dan Yasin-i şerif okumasını istemiş, kendisi de Ağa’nın elini tutmuştur. Daha kıraat bitmeden gözlerini açmış, “Hayır, hayır, namazdan sonra!” sözünü müteakip vefat etmiştir.(Tarık Mümtaz, Gurbet Cehenneminde)

Zevcesi Mediha Sultan da birkaç sene sonra vefat etti. Çocuğu olmamış, zevcesinin ilk zevcinden olan oğlu Sami Bey’i evlat edinmiştir. Sürgüne çıkarken süvari binbaşısı olan bu zatın soyu İngiltere’de yaşamaktadır, milli köklerine gayet bağlıdır.