Gelişmiş Arama İçin Tıklayınız!

Ankara ve İngiltere hattında HASSAS DENGELER

Anadolu hareketi, başından itibaren, hiçbir zaman İngiltere aleyhinde bir tavır takınmadı; İngiltere’yi tahrik etmemeye itina etti. Denge siyasetini iyi yürüttü.
4 Kasım 2024 Pazartesi
4.11.2024

Türklerle Rumlar arasındaki kargaşayı önlemek için İngilizlerin isteği ve Damat Ferid Paşa hükümetinin emri istikametinde 9. Ordu Müfettişi sıfatıyla ve yanında kalabalık maiyetiyle İngiltere’nin bilgisi ve izni dahilinde 16 Mayıs’ta İstanbul’dan hareket eden ve 19 Mayıs’ta Samsun’a inen Mustafa Kemal Paşa, 25 Mayıs’ta Havza’ya geldi.

Samsun ve Merzifon’da vazifeli İngiliz askeri mümessili Yüzbaşı Hurst, askeri kontrol zabiti Yüzbaşı Suther ve siyasi kontrol zabiti Yüzbaşı Mill ile Samsun ve Havza’da ayrı ayrı görüştü.

7 Haziran’da bir Sovyet delegasyonu ile görüşmesi, İngiltere’yi tereddüde sevketti ve hükümete yaptıkları baskı neticesi 8 Haziran’da geri çağrıldı, ama dönmedi.

Kısa bir zaman sonra Bolşeviklik aleyhinde verilen beyanatlar ve Türk komünistlerin sert şekilde tasfiyesi, Sovyetlerle yürütülen münasebetlerin muvazaa (danışıklı dövüş) olduğu hususunda İngilizleri ikna etti.

Anadolu hareketi, başından itibaren, hiçbir zaman İngiltere aleyhinde bir tavır takınmadı; İngiltere’yi tahrik etmemeye itina etti. Denge siyasetini iyi yürüttü.

İstanbul'un isgali
İstanbul'un işgali

Albayın taktiği

İngiltere’nin Anadolu komiseri hüviyetindeki Albay Rawlinson’dan taktik aldığı bilinir. Paşa kendisiyle Erzurum’da kongre başlamadan evvel 3,5 saat görüştü. Çeşitli ihtimallerden bahsedildi. Rawlinson Londra’ya gidip hükümetine rapor verdi.

Rawlinson, 27/XI/1919’da görüştüğü Karabekir’e şunları söyledi: Türkiye’de güçlü bir hükümet görmek ve hakiki İngiliz dostu olacak simalarla çalışmak istiyoruz. Mustafa Kemal Paşa’nın sulh konferansına katılması iyi olacaktır. Türkiye’nin bir gün İngiliz düşmanları tarafına geçmesinden endişe ediyoruz. Padişah bunu yapabilir, onun için saltanatın kalkmasını ve cumhuriyet ilan edilmesini görmek istiyoruz. İzmir, Antalya ve Adana Türklere verilecektir. Yunanlılar desteklenmeyecektir. Ermenilere de hükümet verilmeyecektir.”(Karabekir, Paşaların Kavgası, 65)

Rawlinson, Paşa’nın bu yükselişini daha 1913’te tahmin eden Erkan-ı Harbiye Reisi Sir Henry Wilson ve Hariciye Nazırı Lord Curzon ile görüştü. Paşa’nın şahsiyeti, Padişah’a karşı yapacağı ihtilal ve kuracağı cumhuriyet hakkında malumat verdi. Paşa ile görüşmek üzere gayrı resmi olarak tekrar Anadolu’ya gönderildi.(Alfred Rawlinson, Adventures in the Near East, Jonathan Gape, Londra 1934, s. 199-200)

Rawlinson ve Karabekir Erzurum'da - 1919
Rawlinson ve Karabekir Erzurum'da - 1919

Küçük bir cemile

Samsun’a çıkıldığında şehirde İngiliz birlikleri bulunuyordu. Ankara’ya geldiğinde heyeti karşılayanlar arasında burada bulunan iki tabur İngiliz askeri de vardı. Bunlar sonra şehri terketti. İngilizler, Kuvayı Milliye üzerine asker göndermedikleri gibi, Sivas’ta kurulan Heyet-i Temsiliye’ye bir jest olmak üzere Anadolu’daki bütün birliklerini geri çektiler.(Nutuk, I/178; Lord Kinross, 299-306)

Anadolu hareketinin İngilizleri tahrik edeceğini ve vahim neticeler doğuracağını hatırlatan Urfa mutasarrıfı Ali Rıza Bey’e 19/IX/1919 tarihinde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti namına Mustafa Kemal imzalı telgrafta şöyle diyor: “Burada ve her yerde bulunan İngiliz ve sair itilaf devletleri mümessilleri, hakikati tamamen takdir ve milletin meşru teşebbüslerindeki hak ve isabeti kabul etmişlerdir.”(Mazhar Müfid, Atatürkle Beraber, I/299-300)

İstanbul hükümeti namına kendisiyle görüşen yakın dostu Abdülkerim Paşa’ya Sivas’tan çektiği telgrafta da Paşa şöyle diyor: “Amerikalılar, Fransızlar, İtalyanlar ve en nihayet İngilizler dahi milletimizin ne dereceye kadar haklı ve maksadında meşru olduğunu, gücünü ve azmini, buna mukabil merkezi hükümetin ne kadar asılsız ve milletle alâkasız bir âciz heyet olduğunu takdir etti. Milletimize karşı bu gafil ve âciz hükümete aldanarak reva gördükleri haksız muamelelere bir özür makamında olmak üzere Merzifon’u tahliye etti. Ve Samsun’u da tahliye edeceğini bildirdi ve bu tahliyeye başladı. İngilizler bilhassa devlet ve milletimizin iç işlerine ve meşru maksat takip ettiği anlaşılan milli hareketimize katiyen müdahale etmeyeceklerine dair Eskişehir’den gönderdikleri bir hususi heyet ile söz verdiler.”(Mazhar Müfid, I/329-330)

Mart 1920’de İstanbul’un işgal haberi Erzurum’a gelince Albay Rawlinson’dan halkın tahrik olmaması için evinde dalgalanan İngiliz bayrağını indirmesi ve yanındaki askerlerin silahlarını teslim etmesi istendi. Ardından Rawlinson’un Erzurum’daki göstermelik esaret hayatı başladı.

İngilizler, tevkif edip Malta’ya götürdükleri İttihatçıları ve parlamenterleri serbest bıraktılar. Bunlar Ankara hareketine iltihak etti. Bunların, Ankara elindeki 4 İngiliz esir mukabili serbest bırakılması işini Binbaşı James Douglas Henry yürütüyordu. Kimse de Binbaşı’nın nasıl olup da böyle rahatça dolaştığını sormuyordu.

Rawlinson’un Türkiye’ye gelirken yanında getirdiği Binbaşı, maden mühendisiydi ve Avustralya Lağımcı Birliğinde vazifeliydi. Şimdi de Anadolu’da rahatça dolaşarak, maden mühendisi etiketi altında Ankara ile İngiltere Harbiye Nezareti arasında aracılık yapacaktı.

Eskişehirde İngiliz askerleri - 1919
Eskişehir'de İngiliz askerleri - 1919

Ankara Fonu

İngiliz toprağı Hindistan’daki Bombay’da 20/III/1919 tarihinde Merkezî Hilâfet Komitesi kuruldu. Komite, Eylül 1919’da tertiplenen konferansta, Anadolu’nun parçalanmasını önlemek ve halifeliği korumak adına lâzım gelen yardımları yapmayı kararlaştırdı.

Bu harekete, İsmailîlerin lideri Ağa Han ve adamı Seyyid Emir Ali, Şiî Muhammed Ali Cinnah ve Hindular adına Gandi de iştirak etti. İngiltere’nin Hindistan bakanı Montagu ve Bombay Vâlisi George Lloyd hareketi destekliyordu.

Hindistan Hilafet Komitesi
Hindistan Hilafet Komitesi

Komitenin milyoner reisi Çotani ile Ağa Han, 1920 başında Komite adına İngiltere Hükümeti ile görüşmek için Londra’ya gitti. 17 Mart’ta Başvekil Lloyd George ile görüştüler. Çotani, Komitenin tertip ettiği Ankara Fonu’nu idare ediyordu. Ankara Fonu’nun dışında İzmir Yardımı ve Türk Esirler fonları da vardı.

Ekim 1923 itibariyle Komite’den Ankara’ya toplam 329.774 £ gönderilmiş, bunun 122.000 £’u doğrudan Mustafa Kemal’e verilmişti. O bu parayı evvela Osmanlı Bankası’na yatırdı, sonra da bununla İş Bankası’nı kurdu. Hilafet kaldırıldıktan sonra dahi Türk Hilal-i Ahmer Cemiyeti, Komite’den gelen yardımları kabul etmeye devam etti.

İngiltere’nin, gözü önünde yapılan bu faaliyetleri ve para transferini engellememesi gariptir. Ama aynı İngiltere, Sultan Vahideddin sürgünde iken, bankadaki 20 bin liralık hesabını bloke etmeyi ihmal etmediği gibi, Müslüman hükümdarların sürgündeki hanedan efradına yardımlarını 10’ar lira ile tahdit etmişti.

Hind Hilafet Komitesi'nin Ankara'ya 80 bin pound göderdiğine dair vesika
Hind Hilafet Komitesi'nin Ankara'ya 80 bin pound göderdiğine dair vesika

Ankara’nın önü

1919’da yapılan seçimlerde Ankara hareketi, kendi yandaşları dışında kimsenin seçime katılmasına izin vermedi. İstanbul’da toplanan Meclis-i Mebusan, sulh muahedesinde hükümetin kırmızı çizgilerine dair meşhur Misak-ı Millî’yi kabul edince, 16 Mart 1920’de İngilizler meclisi bastı.

Aslında bu, Ankara’nın planlı bir oyunundan başka bir şey değildi. İşi Ankara’dan gönderilen Rauf Bey (Orbay) yürütmüştü. Böylece İngilizler tahrik edilmişti. Mebusların birkaçı İngilizlerce Malta’ya sürülmüş; bir kısmı Ankara’ya kaçmıştı.

Ankara’nın istediği de bu idi. Böylece Ankara, mukavemetin merkezi; Mustafa Kemal de münakaşasız lideri hâline gelmiştir. Ayrıca meclis onun arzu ettiği gibi, Ankara’da toplanmıştır. Rauf Bey hatıralarında açıkça böyle anlatır.

Böylece İngiltere bilerek veya bilmeyerek Ankara’nın önünü açmıştır. Paşa, İngilizlerin İstanbul’u işgal edeceğini önceden haber almış; İstanbul’daki arkadaşlarına da bunu 6/II/1920 tarihli bir telgrafla haber vermiştir.(Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, no. 185; Aydemir, Tek Adam, II/230-231)

Paşa’nın umumi kâtibi ve Türk Tarih Kurumu’nun ilk reisi Tevfik Bıyıklıoğlu Atatürk Anadolu’da adlı kitabında der ki (s. 105): “İzmir’in ve İstanbul’un işgali, millî mukavemetin halk tarafından benimsenmesini kolaylaştıran bir hadise olmuştur. Bundan dolayı İngiltere'ye müteşekkir olmalıyız.” Mustafa Kemal Paşa, “İngilizler bize bundan daha büyük bir hizmet yapamazlardı” demiştir.(Hayat Tarih, Mart 1969, 25)

Lord Kinross der ki, “İtilaf Devletleri, iki hâdise ile, Yunanlıların Anadolu’ya gönderilmesi ve İstanbul’un işgali ile, Türkiye’de tek geçerli fermanın Mustafa Kemal’in fermanı olmasını sağlamışlardı. İngilizler, ona bir kez daha, büyük bir siyasi bağışta bulunmuşlardı. O da bundan yararlanmakta gecikmedi.”(Bir Milletin Doğuşu, I/325-326)