ŞARK ALEMİNDE TARİHE GEÇMİŞ RÜYALAR
Kur’an-ı kerimde rüyaya müstakil bir sure tahsis edilmiştir. Hz.Yusuf henüz çocuk iken rüyasında 11 yıldız ile güneş ve ayın kendisine secde ettiklerini gördü. Bunu babası Yakup aleyhisselama anlattı.
O da bu rüyayı oğlunun büyük bir makama geçeceği, 11 kardeşi ile anne ve babasının o zamanlar âdet olduğu cihetle huzurunda selam için baş eğeceği şeklinde tabir etti. Hasede sebep olur diye de rüyasını kardeşlerine anlatmamasını da tenbihledi. 20 sene sonra Hz.Yusuf Mısır’a maliye nazırı olmuş, nihayet kardeşleriyle ebeveyni huzurunda baş eğmiştir.
Hz.Yusuf, kendisini himaye eden Mısır azizinin zevcesinin iftirasından dolayı zindanda iken, o zamanın hükümdarının bendeganından iki mahpus kendisine rüyalarını nakletmişti. Biri rüyada firavun için şarap sıkıyordum, diğeri de başımda bir tepsiyle yemek götürüyordum, kuşlar bu yemekten yiyorlardı dedi.
Hz.Yusuf, birine hapishaneden çıkıp yine hükümdarın hizmetine gireceksin, içecek ikram edeceksin; ötekine de asılacaksın, kuşlar başının etini yiyecek, cevabını verdi. Kısa bir müddet sonra bu tabir tamamen çıktı.
Firavun bir rüya görerek Mısır’daki bütün muabbirleri toplayıp tabirini emretti. Hepsi acz gösterdi, bu edgâsü ahlâmdır dedi. Hz.Yusuf'un zindanda rüyasını tabir ettiği şaraptar, mahbeste bir adamın mevcut bulunduğunu ve onun rüya tabirinde fevkalade kudreti olduğunu söyleyince, firavun kendisini hapisten çıkarıp yanına getirdi.
Ona, rüyasında 7 semiz öküz gördüğünü, 7 zayıf öküzün gelip, bunları yediğini anlattı. Hz.Yusuf, 7 sene fevkalade bolluk, ondan sonra 7 sene kıtlık olacak, dedi ve dediği de çıktı. Mahsulleri depoladıkları için Mısır’da kıtlık zamanında sıkıntı çekilmedi. Bu tabiri, Hz.Yusuf’un hazinedarlık makamına gelmesine sebep oldu.
Zafer rüyası
Kur’an-ı kerimde Muhammed aleyhisselamın birkaç rüyasından bahsedilir. Bedir Harbi’nden evvel, müşriklerin az olduğunu gördü ve bunu eshabına müjdeledi. Böylece gönlü yatışmış halde harbe çıktılar. (Enfal, 43)
Uhud’dan evvel rüyasında deveye bindiğini, deveyi bir koçun takip ettiğini ve kılıcının kırık olduğunu görmüştü. Düşman kumandanlarından birini öldüreceği, ama kendi yakın akrabalarından birini de kaybedeceği şeklinde tabir etmişti. Nitekim amcası Hamza şehid düşmüştür.
Hudeybiye Musalahası olduğu sene Mekke’ye girip Kâbe’yi tavaf ettiklerini gördü. Sahabe, Mekke kapısından geri çevrilince, Feth suresi nazil oldu ve bu rüyanın doğru olduğu bildirildi (Feth, 27) Nitekim bir sene sonra umre yaptılar; iki sene sonra da Mekke fethedildi.
Resulullah, süt teyzesi olan Ümmü Haram’ın evinde istirahat ederken, gülerek uyandı. Ümmü Haram bunun sebebini sorunca, “Ümmetimin gemilere binip Allah için deniz seferine çıktıklarını gördüm” buyurdu. “Dua et, ben de onlardan olayım” dedi. “Sen de onlardansın” buyurdu. Nihayet Hz.Muaviye zamanında Kıbrıs’a ilk deniz seferi yapıldı. Ümmü Haram zevciyle iştirak etiği bu seferde şehit düştü. Türbesi Hala Sultan diye maruftur.
Resulullah anlattı: “Uyurken kendimi cennette gördüm. Bir köşkün yanında abdest almakta olan bir kadın gördüm. Bu köşk kimindir, diye sordum. Ömer bin Hattab’a aittir, dedi. Ömer’in kıskançlığını hatırladım da hemen yüzümü çevirdim.” Hz.Ömer sevincinden ağladı ve sonra “Babam anam sana feda olsun! Sana karşı mı kıskançlık edeceğim!” dedi.
Arap meliki ile evlenmek!
Hz.Ebubekir Suriye'ye yaptığı bir seyahat esnasında rüyasında ayın gökten gelip kucağına düştüğünü ve onu göğsüne bastırdığını görmüştü bir rahip ona ayın son peygamber olduğunu kendisinin de onun halifesi olacağını tabir etti
Hz.Osman, Mısırlı eşkıyalar tarafından evi sarıldığında bir rüya gördü. Resulullah “Bu gece yanımızda iftar edeceksin” dedi. Öleceğini anlayıp mukavemet edilmesini istemedi. Oruçlu olduğu halde, Kur’an-ı kerim okurken şehit edildi.
Hz.Abbas kardeşi Ebu Leheb’in hâlini merak eder. Rüyada onu görür ve vaziyetini sorar. “Azap içindeyim. Ancak pazartesi gecesi azabım hafifliyor. İki parmağım arasından çıkan serin suyu emerek ferahlıyorum. Bu gece Resulullah dünyaya gelince, Süveybe ismindeki cariyem, bunu bana müjdelemişti. Ben de sevincimden, bunu azat etmiş ve ona süt annelik yapmasını emretmiştim” diye cevap verdi.
Halid bin Said bin As, rüyasında babasının kendisini cehenneme atarken Resulullah’ın kemerinden tutup kurtardığını gördü. Bunun üzerine Müslüman oldu.
Hayber kalesi kumandanının zevcesi Safiyye, rüyasında ayın Medine tarafından gelip kucağına girdiğini gördü. Bunu kocasına anlattığında, “Sen Hicaz meliki ile evlenmek istiyorsun” diyerek tokatladı. Hakikaten Hayber’in fethinden sonra Resulullah ile evlendi.
Beş parmak
Halife Abdülmelik rüyasında Mescid-i Nebi’nin mihrabında dört kere bevl ettiğini görüp çok huzursuz oldu. Said bin Müseyyib, “Evladından dört kişi Resulullah’ın mihrabına geçip, halife olacaktır” diye tabir etti. Hakikaten 4 oğlu, Velid, Süleyman, Yezid ve Hişam halife oldular.
İmam Ebu Hanife, rüyasında Resulullah’ın kabrine girip kemiklerini bir araya getirdiğini gördü. Heyecanla uyanıp, “Acaba Resulullah’a bir edepsizlikte mi bulundum?” diye düşündü. Uzun zaman kimseye anlatmadı. Nihayet dayanamadı, İbn Sîrîn’e anlattı. “Mübarek olsun! Resululah'ın sünnetini bir araya getireceksiniz” dedi. Öyle de oldu. Ebu Hanîfe, ehl-i sünnetin kurucusu sayılır. (Attar, Tezkiretü’l-Evliya)
Halife Mensur, Ebu Hanife’ye gelip, “Rüyamda Azrail aleyhisselamı gördüm. Kaç sene ömrüm kaldığını sordum. Beş parmağını açarak işaret etti. Beş sene mi, beş ay mı, beş hafta mı?” diye sorunca, “Bu beş parmak, mugayyebat-ı hamsedir. Kur’an-ı kerimde beş şeyi Allah’tan başka kimse bilmez, buyuruldu (Lokman, 34). Bunlardan birisi de insanın ne zaman öleceğidir” diye cevap verdi.
Rüyadaki ilaç
Halife Memun, “Rüyamda bütün dişlerimin düştüğünü gördüm” dediğinde, tabirci “Bütün akrabalarınız vefat edecektir” diye tabir etti. Halife bundan müteessir oldu. Başka birine sordu. “Halife hazretleri bütün akrabalarından fazla yaşayacaklar” diye tabir etti. Halife memnun oldu ve tabirciye ihsanda bulundu. Her iki tabirin manası bir, fakat ifade tarzı başka olduğundan, evvelki kederi, ikincisi memnuniyeti mucip olmuştur. Bu, insanlarla münasebette ölçü olmalıdır.
Adaletiyle meşhur Horasan valisi Abdullah bin Tahir zamanında masum biri haksız yere hapsedilmişti. Vali o gece rüyada dört kuvvetli kimse gelip, tahtını, tersine çevirecekleri vakit uyandı. Rüyayı tekrar görünce, bir mazlumun ahı bulunduğunu anladı.
İmam Şafii’nin annesi, gövdesinden çıkan yıldızın ışıltılar saçtığını, Arap beldelerine yayılıp en son Mısır’a düştüğünü görmüştü. Nitekim Şafii Mısır’da vefat etti. Mezhebi Arab beldelerinde yayıldı.
Busayrî ömrünün sonuna doğru kötürüm oldu. Rüyasında Resulullah’ı gördü. Ona, kendisini övdüğü meşhur kasidesini okudu. Üzerinde bulunan hırkasını çıkarıp, Busayrî'ye giydirdi. Bacağını eli ile sığadı. Uyanınca sıhhate kavuşmuştu. Onun için buna Kasîde-i Bürde denir. Bürde, hırka demektir.
Çelebi nasılsın?
Halep alimlerinden Şeyh Sadeddin Darir’e birisi gelip, “Rüyamda ayaklarımın üzerine kadar çıkan ateş içinde yürüdüğümü gördüm” dedi. “Yanıma gel, tabir edeyim” cevabını verdi. Rüya sahibi yaklaşınca, onu sımsıkı tutarak polis diye bağırdı. Halk toplandı. “Bu adam ayakkabı hırsızıdır” dedi. Bunun üzerine adam suçunu itiraf etti.
Mevlânâ Celaleddin Rumî’nin dedesi Hüseyin Hatib’e rüyasında Resulullah “Horasan padişahının kızı ile evlen!” buyurur. Aynı gece hem padişah, hem veziri, hem de kızı aynı rüyayı görmüştü. Bunun üzerine hakikaten Harzemşah hanedanından kızı Melike-i Cihan Emetullah Hatun ile evlendi.
Mevlânâ'nın en sevgili müridi ve ilk halifesi Hüsameddin Çelebi bir gün, “Mevlânâ hazretleri öleli 7 yıl oldu, bir kere hatırımı sormadı” diye içinden geçirdi. O gece rüyasında gördü. “Çelebi cuni?” (Çelebi nasılsın?) diye sordu. Nitekim daha Resulullah zamanında Selman-ı Fârisî ile Abdullah bin Selâm, aralarında ölümlerinden sonra birbirlerine görünmek hususunda sözleşmişti.
Meşhur âlim İbni Âbidîn, hocası Mevlânâ Hâlid’e, “Dün gece rüyamda hazret-i Osman'ın vefat ettiğini gördüm. Çok büyük bir kalabalık oldu. Namazını ben kıldırdım” diye arzetti. Mevlânâ Hâlid, “Yakında vefat ederim. Sen de namazımı kıldırırsın. Zira ben Osman evladındanım” buyurdu. Dediği gibi çıktı.
Meşhur şarkiyatçı Annemarie Schimmel, seyahatleri esnasında derlediği şark alemine ait rüyaları ve tabirlerini Halifenin Rüyaları adıyla kitap haline getirmiştir.
Önceki Yazılar
-
MEYVE VEREN AĞAÇ TAŞLANIR!9.12.2024
-
İNGİLTERE’Yİ İDARE EDEN GÜÇ ve ANKARA2.12.2024
-
TİCARET YAPACAKTINIZ DA KİM MÂNİ OLDU?25.11.2024
-
AVRUPA ÇEKİ VE HAVALEYİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ18.11.2024
-
İYİ DÜELLO YAPANLAR, KÖTÜ ASKER OLURLAR!11.11.2024
-
Ankara ve İngiltere hattında HASSAS DENGELER4.11.2024
-
TERÖRÜN ALTIN ÇAĞI!28.10.2024
-
SULTAN HAMİD’İN TEK VÂRİSİ YAHUDİ DİŞÇİ!21.10.2024
-
CASUSLAR SAVAŞI14.10.2024
-
Türkiye ve İngiltere Hattında KAYIKÇI KAVGASI7.10.2024