Kur’an-ı kerimde BABALAR ve OĞULLAR
Baba ve oğul arasındaki münasebet her zaman dikkat çekici olmuştur. Bir evlat, istese de istemese de dünyaya gelişinden itibaren ölene kadar az veya çok babasının mümessilidir. Türk-İslâm kültürünün esasını teşkil eden Kur’an-ı kerimde çok ibretli baba oğul hikayeleri vardır.
1-Âdem ile Kâbil
İlk cinayeti işleyen ve ilk defa öldürülen kişi, Âdem aleyhisselamın oğludur. Kâbil, kardeşi Hâbil’i basit bir kıskançlık sebebiyle öldürmüştür. İlk insan ve peygamber bununla imtihan olunmuştur.
2-Nuh ile Kenan
Bütün dünyayı su basacağı kendisine haber verilince, Nuh aleyhisselam bir gemi yaptı. Ailesini ve her hayvandan bir çift aldı. Üç oğlu itaat etti. Bir oğlu Kenan, “Dağa çıkarım, bana bir şey olmaz” dedi. Bir dalga geldi, alıp götürdü. Burada çok hazin bir diyalog vardır. Hazret-i Nuh, “Ya Rabbi, hani ailem kurtulacaktı?” diye sorunca, Allah, “O senin ailenden değildir. O kötü bir insandı” buyurdu. Burada, oğlu asi olan babalara teselli vardır.
3-İbrahim ile Azer
Kur’an-ı kerimde İbrahim aleyhisselamın, çok ince bir usulle babasını tevhid inancına davet ettiği anlatılır. Yıldızlar, ay ve güneşin sırayla doğuşundan bunların hepsini yaratan bir Allah’ın varlığına işaret olduğunu göstermiştir. Ulema, Azer’in İbrahim’in öz babası değil, üvey babası ve amcası olduğunu söyler.
4-İbrahim ve İsmail
İbranilerde ilk doğanı kurban etmek adeti vardı. İbrahim Aleyhisselam da ilk doğan oğlu İsmail’i (veya İshak’ı) kurban etmekle emrolundu. Üç defa rüyasında ikaz edildi. “Evlat babanın sırrıdır” kaidesince, bu mübarek oğlan büyük bir teslimiyet gösterdi. “Baba, emrolunduğun gibi yap” dedi. İnsan, “öyle babaya böyle evlat” demekten kendini alamaz. Sonrası malumdur. Sadakat kabul görmüş ve yerine cennetten bir koç gönderilmiştir. Böylece ikisi de imtihanı kazanmıştır.
Bu, bir baba için çok zordur. Gençler ancak çocuk sahibi olunca anlayabilir. Normal bir baba için oğlu hayattaki en kıymetli varlığıdır. Oğlu yaşasın diye kendisin feda eden babalar vardır. Hatta derler ki, annenin bedduası tutmaz. Çünki anneler hissidir, kalbden söylemez. Ama baba beddua etmişe tutar, çünki çok canı yanmıştır. Ama babanın evladına duası da reddolunmaz. Kur’an-ı kerim, ileri yaşında baba olan İbrahim aleyhisselamın, soyundan gelenler için namaz kılan ve müttekilere liderlik eden kişiler olmasını temenni ettiğini söyler.
İnsan ölünce amel defteri kapanır. Ancak iyi bir evlat babasına dua ettikçe sevap yazılmaya devam eder. İyi babanın bereketi çocuklarda görülür. Kehf suresinde, Hızır’ın yıkılmakta olan bir duvarı, ücret beklemeksizin tamir ettiği anlatılır. Bu duvar iki yetim çocuğa aitti ve altında hazine vardı. Hızır bunları himaye etti, zira babaları salih bir kişiydi.
Vaktiyle bir zatın altı oğlu ölüyor. Adam çok sarsılıyor. Allah kimseyi evlat acısıyla imtihan etmesin. Yedincisi hastalanıyor. Başında beklerken, acısından, “Ya Rabbi bunu da mı alacaksın?” diyor ve uyuyakalıyor. Rüyasında kendisini cehenneme götürüyorlar. Ölen çocuklardan her biri cehennemin bir kapısını tutuyor ve ben babamı sokmam diyor. Yedinci kapıyı tutacak kimse yoktur. Uyanıyor, yedinci oğlu da vefat etmiştir. Küçükken ölen çocuk anne babasına şefaat eder, icabında onları cennete sürükler.
5-Yakub ile Yusuf
Yakub aleyhisselamın 12 oğlundan Yusuf’a olan fart-ı muhabbeti, kardeşlerin kıskançlığını çekmiş, Yusuf’un başına gelmeyen kalmamıştır. Kardeşleri tarafından kuyuya atılmış, köle diye Mısır’da satılmış, iftiraya uğramış, hapse atılmış, nihayet maliye nazırı olarak ailesine kol kanat germiştir.
Oğlunun hasretinden senelerce gözyaşı döken Yakup aleyhisselamın gözleri kör olmuş, oğlun gömleği, babanın gözlerini açmıştır. Nihayet baba oğul bir araya gelmiştir.
Bu hadise ahsen-i kısas (hikayelerin en güzeli) olarak Kur’an-ı kerimdeki müstakil bir surede anlatılır. Derler ki, oğluna aşırı muhabbeti gayretullaha dokunmuş, onu kaybetmekle imtihan olunmuştur.
6-Davud ile Süleyman
Davud aleyhisselam tarihin en ihtişamlı hükümdarlarından biriydi. Onun hem manevi hem de siyasi mirasına oğlu Süleyman aleyhisselam varis oldu. Kur’an-ı kerimde babasının hüküm verdiği bir davada oğlunun daha isabetli bir hüküm verdiği, babasının bunu tasvip ettiği anlatılır.
Monarşi, baba ve oğul münasebetinin en çarpıcı hâlidir. Oğul yoksa hanedan biter, devlet çökebilir. Osmanlı sarayında senelerce şehzade doğmadı. Sultan İbrahim’in oğlu dünyaya gelince, halk günlerce şenlik yaptı. Hükümdarın oğlu kifayetsiz ise, bu baba için büyük bir felakettir. Oğul kabiliyetli ise, bu sefer de başka problem doğar. Oğlanın etrafını memnuniyetsiz bir kitle sarıp babasına karşı kışkırtır.
7-Zekeriya ile Yahya
Allah geç yaşında Zekeriya aleyhisselama bir oğlan müjdelemiş, Yahya aleyhisselam da babası gibi peygamber olmuş, ama genç yaşta şehit edilmiştir.
8-Lokman Hakîm ve Oğlu
Tıp ilmindeki ihtisası ve hikmetli nasihatleri ile meşhur Lokman Hakîm’in oğluna nasihatleri Kur’an-ı kerimde müstakil bir surede anlatılır. Babanın oğlunu terbiye mükellefiyetini müminlere hatırlatır.
Oğul atanın gözbebeğidir
İsa aleyhisselam, tıpkı Hazret-i Âdem gibi babasız dünyaya gelmiş, bunun esrarını çözemeyenler, Allah’a babalık atfetmiştir. Halbuki Kur’an-ı kerimde mealen “Allah kimsenin babası değildir” der. Nesep o kadar mühimdir ki, babası olmayan birini babası ilan etmeyi İslamiyet menetmiştir.
İnsanlar babasının ismiyle anılır, tanınır. Baba, cihanşümul bir tabirdir, ama eski Türkçe’de baba için ata kelimesi daha çok kullanılır. Dede Korkut’ta der ki, “Oğul atadan görmeyince sofra çekmez. Oğul atanın yeteridür, iki gözünün biridir.” Korkut Ata hikayeleri, eski Türklerdeki baba ve oğul münasebetini en iyi anlatan mehazdır.
Türk destanlarında baba, vâris olacak bir oğlu olmasını çok ister, bunun için kurbanlar keser, açları doyurur, fakirleri giydirir. Ama oğul büyüyünce babayla mücadeleye başlar. Oğuz Han, Allah’ı birlemeyen babası ile mücadele edip yenmişti.
Ama bu mücadele her zaman böyle ulvi maksatlarla olmaz. Kıskançlık gibi psikolojik kompleksler de işin içinde rol oynar. Büyük aile şirketlerindeki çatışmalara bakıldığında görülür ki, destanlardan bu yana insan tabiatında değişen hiçbir şey yoktur.
Tarihi diyalog
Osmanlı tarihinde etrafının tahrikiyle babasına ayaklanan şehzadelerin sonu pek hazin olmuştur. Sultan I. Murad ile Savcı Bey, Sultan II. Bayezid ile Şehzade Ahmed, Kanuni Sultan Süleyman ile Şehzade Mustafa ve Bayezid, Sultan III. Mehmed ile Şehzade Mahmud bunun misalleridir.
Yıldırım Sultan Bayezid’in küçük oğlu Şehzade Mehmed, babasını Timur’un esaretinden kurtarabilmek için tünel kazarak komplo kurmuş, ama muvaffak olamamıştır.
İki oğlunu kaybeden Sultan II. Murad, tahttan feragat edip, yerine genç oğlu Mehmed’i geçirmiştir. Bunu fırsat bilen düşmanın taarruzu üzerine, genç oğul, babasına, “Padişah iseniz, ordunun başına geçiniz. Padişah ben isem emrediyorum, ordunun başına geçiniz” diye mektup yazarak tarihi bir diyaloga imza atmıştır.
Bir hükümdarın oğlu olmak kolay değildir. Sultan Hamid’in oğulları da onun gibi prensipli ve ciddi bir babanın oğlu olmanın yükü altında ezilmişlerdir.
Önceki Yazılar
-
AVRUPA ÇEKİ VE HAVALEYİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ18.11.2024
-
İYİ DÜELLO YAPANLAR, KÖTÜ ASKER OLURLAR!11.11.2024
-
Ankara ve İngiltere hattında HASSAS DENGELER4.11.2024
-
TERÖRÜN ALTIN ÇAĞI!28.10.2024
-
SULTAN HAMİD’İN TEK VÂRİSİ YAHUDİ DİŞÇİ!21.10.2024
-
CASUSLAR SAVAŞI14.10.2024
-
Türkiye ve İngiltere Hattında KAYIKÇI KAVGASI7.10.2024
-
ZAMAN SANA UYMAZSA SEN ZAMANA UY!30.09.2024
-
TÜRKLERİN BİNLERCE YILLIK HUKUK ve ADALET MACERASI23.09.2024
-
93 HARBİ FACİASINA BÜROKRASİ SEBEP OLDU16.09.2024