BİR MEÇHUL PADİŞAH - SULTAN IV. MUSTAFA
Sultan I. Abdülhamid vefatında 10 ve 3 yaşında iki oğul bırakmıştı. Yeni padişah Sultan III. Selim bu iki amcazadesi Şehzade Mustafa ile Mahmud’u kendi evladı gibi ihtimam ve şefkatle yetiştirdi. Şehzade Mustafa’nın annesi Ayşe Sîneperver Kadınefendi’dir.
Sultan Selim’in icraatından memnun olmayan bir kesim Şehzade Mustafa’yı tahta çıkarmayı düşündü. Nihayet 1807’de Sultan III. Selim’in bir darbe neticesinde tahttan indirilmesi üzerine tahta çıkarıldı. Osmanlı sultanlarının 29. ve İslâm halifelerinin 94.südür.
Sultan Selim kendisine, “Kardeşim, Allah, beni indirdiği tahta seni oturttu. Milleti layık olduğu yer getirmeye çalışırken, halkın hiddetine uğradım. İyi niyetim bunun sebebi oldu. İnşallah benden daha mesut hüküm sürersin” dedi.
Ne güzel padişah
Bu hadiseyi bizzat yaşayan darphane memurlarından Georg Oğulukyan’ın ifadesine göre yeni padişah, Cuma selamlığı için saraydan çıkıp, asilerin cehennemî kalabalığını görünce, ömründe böyle canavar suratlı insanlar görmemiş, kendisi de nazik olduğundan ürkmüş, benzi atmıştı. “Kafesten çıkmış güvercin gibi güzel bir çocuktu. Hatta merasime katılanlar, ne güzel padişahımız var, diye bağrışıyordu” der.
Padişah’ın cülus fermanındaki ifadelerinden anlaşılıyor ki, hal’ ile neticelenmiş darbenin en hafif şekilde atlatılmasına dikkat etmekte; devlet ricali arasındaki bölünmeye mâni olmaya çalışmaktadır. Bu da onun hüsnü niyetinin delilidir. Ancak bu gayesinde muvaffak olamamıştır.
31 Mayıs’ta o zamana kadar Osmanlı tarihinde görülmemiş bir hâdise vuku buldu. Darbeciler, Padişah’ın kendilerini darbeden mesul tutmayacağına dair bir “hüccet-i şer’iyye” (mahkeme kararı) çıkarttılar. Padişah’a yemin ettirip imzalattılar. Evvelce meydana gelen bütün darbelerde, yeni hükümdar darbecileri birer birer cezalandırdığı için, bu sefer darbeciler kendilerini emniyet altına almak istemişti.
Bu esnada Ruslarla muharebe devam ediyordu. İstanbul’daki isyan, Rus cephesindeki ordunun disiplinini bozdu. Siyasi belirsizlikten istifade eden Ruslar, bazı kaleleri ele geçirdilerse de bu sırada harb halinde bulunduktan Fransızlar karşısında müşkül vaziyete düşünce, Osmanlı Devleti ile mütareke imzaladılar.
Bürokraside klikler
Padişah’ın hiç arzu etmemesine rağmen, bürokratlar arasındaki yenilikçi-ananeci ikiliği giderek keskinleşiyordu. Selefleri gibi yenilik taraftarı olan temkinli Padişah, her iki gruptan devlet adamlarına da vazife vererek nispi bir sulh vasatı meydana getirmeye çalışıyordu.
Bu esnada İstanbul’da darbeciler baskılarını gün geçtikçe artırıyordu. Yeniçeriler söz vermelerine rağmen her işe karışıyordu. Hâdiseleri dikkatle takip eden Sultan IV. Mustafa, darbecilerin bir kısmını çeşitli bahane ve vazifelerle saraydan uzaklaştırmaya çalıştı. Asileri bütünüyle ortadan kaldırmanın çarelerini aramaya başladı.
Ancak onun saltanatı, tam manasıyla fiili değil, görünüşte bir saltanat idi. Zira siyasi iktidar, darbecilerin elindeydi. Bu hadise, Osmanlı tarihinde birkaç defa cereyan etmiştir.
Gizli siyasi kulüp
Bu arada aralarında bürokrat ve entelektüel elitlerin bulunduğu Rusçuk Yârânı adı verilen gizli bir siyasi kulüp teşekkül etti. Islahata gönülden bağlı gözüküyor; Sultan III. Selim’i tekrar tahta çıkarmayı hedefliyordu.
Bunlar Rusçuk âyânı Alemdar Mustafa Paşa’nın yanına giderek onu sadrazamlığı ele alması için teşvik etti. Âyânlık, devlet ile halk arasında aracılık eden demokratik bir idari mevki iken, XVIII. asırda bir nevi derebeyliğe dönüşmüştü.
Asiler, Padişah’a, tahtını sağlama alabilmek için, Sultan Selim ve Şehzade Mahmud’un öldürülmesini telkin ediyor; fakat Padişah kabul etmiyordu. Sivil ve askeri bürokratlar da buna karşıydı.
Asileri tasfiye etmeyi düşünen Padişah, Alemdar’ı, İstanbul’a çağırdı. Asilerin lideri Kabakçı Mustafa, düğün gecesi öldürüldü.
İş işten geçiyor
Padişah, Alemdar refakatinde seferden dönen orduyu surların dışında karşıladı. Çevresindekiler, Alemdar’a Padişah’ı tevkif ettirmesini teklif etti, ancak o, bunu mertliğe aykırı bularak reddetti.
Muasır tarihçiler bunu Alemdar’ın hatası olarak vasıflandırır. Halbuki o zaman Osmanlı telakkisinde ve vicdanın padişahın müstesna bir mevkii vardı.
Alemdar ve adamları İstanbul’u ele geçirdi. Sultan Selim’in hal’ine fetva veren Şeyhülislam Ataullah Efendi’yi azlettirdi. Şehir süt liman oldu. Zorbalar ortadan kaldırılmaya, fesatçılar sürülmeye başlandı.
Sadrazam, Alemdar’ın hizmetinden memnun, fakat artan nüfuzundan tedirgin idi. Geriye dönmesini istedi, ama o bunu reddetti. Bu sefer Alemdar’ı bir bahaneyle şehirden göndermek için Padişah’a teklifte bulundu, ama kimseye dinletemedi.
Zoraki karar
Bunu haber alan Alemdar, 28 Temmuz günü 5 bin adamıyla Babıali’yi bastı. Padişah’ın mührünü sadrazamın elinden aldı. Sultan III. Selim’i tekrar tahta çıkarmak için saraya gitti.
Bu esnada zorbalar, Sultan III. Selim ve veliahd Şehzâde Mahmud idam edilirse tahtta kalacağını söyleyerek bu ikisini idam ettirmesini Padişah’a teklif ettiler. O bunu evvela reddetti, sonra ikna oldu. Bu arada Alemdar, zor kullanarak saray kapısını zorlamaya başladı.
Zorbalar, haremde hapis bulunan Sultan III. Selim’i öldürdüler. Şehzade Mahmud, kaçarak kurtuldu. Tam o esnada saraya giden Alemdar, Sultan Selim’in cansız cesedi ile karşılaştı. Şehzade Mahmud’u sultan ilan etti.
Kısmet bu kadarmış
Bu esnada Sultan Mustafa, Bağdad Köşkü’nde idi. Yanına gelen Alemdar’a tahttan indirilmeyi kabul etmediğini sert sözlerle ifade etti. Alemdar, Padişah’ın yanındakilere, kendisini münasip bir yere götürmelerini, aksi takdirde elinden kötü bir iş çıkacağını ihtar etti.
Saray imamı Ahmed Efendi, “Tahtta kısmetiniz bu kadarmış. Haremde istirahat buyurunuz” diyerek kendisini teskin etti.
14-15 Kasım gecesi bazı askerler ayaklandı. Bir yandan Alemdar’ı öldürmek üzere Babıali’yi bastılar. Bir yandan da Sultan Mustafa’yı tekrar tahta çıkarmaya teşebbüs ettiler.
Bunun üzerine şeyhülislâmın imzaladığı fetva ve Padişah’ın isteksizce verdiği ferman mucibince Sultan IV. Mustafa 15/16 Kasım 1808 gecesi idam edildi. 29 yaşındaydı.
Saltanat müddeti 1 sene 2 aydır. Eminönü’nde babasının türbesine defnolundu. Tek kızı 8 aylıkken vefat etmiştir. Âsiler arasında tabutun boş olduğuna ve askeri yatıştırmak için kendisinin ölmüş olarak gösterilmek istendiğine dair dedikodular çıkmıştır.
Tarihte oynadığı düşünülen rol sebebiyle, çağdaş tarihçiler tarafından Sultan IV. Mustafa, zekâsı kıt, cahil, saf, ama hırslı biri olarak tasvir edilir. Bunlar doğru değildir. Osmanlı tarihinin en talihsiz hükümdarlarından birisi olan Sultan IV. Mustafa, siyasi kargaşa sebebiyle, hiçbir zaman otoritesini tam manasıyla kuramamıştır.
Fevkalade cömertti. Resmi vesikalara göre, bir senelik saltanatında yaptığı ihsanlar, amcası Sultan III. Selim’in 18 senelik saltanatından fazladır.
Ziyan olan şahsiyetler
Daha şehzadeliği zamanında, Koca Sekbanbaşı'nın kendisine takdim ettiği meşhur layihada, Nizam-ı Cedid, talimli asker olarak medhedilmiş ve bunun lüzumu anlatılmıştı. Alemdar, darbeye kalkışmış olmasaydı, Sultan IV. Mustafa’nın, imar ve ıslahat işini sürdürecekti. Sultan Selim de belki hayatta kalacaktı.
Islahatçı ricali tasfiye etmeyip, bilakis resmi hizmetlerde istihdam etmesi, şehrin asayişi için aldığı tedbirler, Taksim’deki Topçu Kışlası’nda talimli asker yerleştirmeyi düşünmesi, Mühendishane ile yakından alakadar olması bunun delilleridir.
Nitekim Nizam-ı Cedid’in ihyası fikrinden vazgeçilmemiş; Padişah el altından bunu desteklemiştir. Daha evvel Levend Çiftliği’ndeki talimli askerlere hocalık yapan Süleyman Ağa, bu sahada çalışmak üzere vazifelendirilmiştir.
Padişah, Nizam-ı Cedid için yapılan masraflardan dolayı mutazarrır olan halkın vaziyetini düzeltmeye çalıştı. Halbuki âyânlar, halkın bu vaziyetini şahsi menfaat ve otoritelerini kuvvetlendirmek için kullanıyordu.
Bu sebeple daha evvel Sultan Selim’e muhalif iken, bu sefer kendisine muhalif oldular. Görünüşte asileri yola getirmek, hakikatte siyasi iktidarı ele geçirmek üzere harekete geçtiler. Olan, Sultan Selim ve Sultan Mustafa’ya oldu.
O da kaderi kendisine çok benzeyen yeğeni Sultan V. Murad da mayası son derece sağlam ve güzide şahsiyetlerdi. Hem muhit, hem şartlar, bu emsalsiz şahsiyetleri ziyan etmiştir.
Önceki Yazılar
-
AVRUPA ÇEKİ VE HAVALEYİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ18.11.2024
-
İYİ DÜELLO YAPANLAR, KÖTÜ ASKER OLURLAR!11.11.2024
-
Ankara ve İngiltere hattında HASSAS DENGELER4.11.2024
-
TERÖRÜN ALTIN ÇAĞI!28.10.2024
-
SULTAN HAMİD’İN TEK VÂRİSİ YAHUDİ DİŞÇİ!21.10.2024
-
CASUSLAR SAVAŞI14.10.2024
-
Türkiye ve İngiltere Hattında KAYIKÇI KAVGASI7.10.2024
-
ZAMAN SANA UYMAZSA SEN ZAMANA UY!30.09.2024
-
TÜRKLERİN BİNLERCE YILLIK HUKUK ve ADALET MACERASI23.09.2024
-
93 HARBİ FACİASINA BÜROKRASİ SEBEP OLDU16.09.2024