KAÇIRILAN FIRSAT - SULTAN III. AHMED
1718’ten itibaren girilen sulh devresinde sulhsever padişah Sultan III. Ahmed ve sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa memleketi imara giriştiler. Bu parlak devir, asırlar sonra Lale Devri diye anılmıştır.
İbrahim Paşa, Abbasi halifesi Harun Reşid’in veziri Cafer Bermeki'ye benzetilir. Şahsi kusurları bir yana, mali işlerdeki kabiliyeti, imar ve sanayii teşvik ediciliği sebebiyle Padişah onu tutardı.
Herkes hâlinden memnun değildi elbette. En iyi iktidarlar bile, uzadıkça halkı usandırmıştır. Üstelik İbrahim Paşa çok kıskanılıyordu. Namuslu, âdil ve iyiliksever olduğu için kendisini seven çoktu. Ancak Padişah nezdinde itibarı fazla olduğu ve üst mevkileri yakınlarına verdiği için düşmanı da çoktu.
Sönen ışık
Sadrazam, son Alman harbinde kifayetsizliğine şahit olduğu yeniçeri ocağının ıslahında kararlıydı. Üsküdar’da bir kışla yaptırdı. Fransa’dan getirdiği Rochfort adında bir topçu zabiti nezaretinde modern usulde talim yapan bir birlik kurdu. Ancak bu, orduyu kendisine düşman etmeye yetti. Aşırı merhametli ve yumuşak tabiatı, sonunu hazırladı.
Hükümetin, gümüşün değerini düşürerek paranın kıymetini artırma çabaları, Galata sarraflarının işine gelmedi. Darphaneye gümüş satmayı kesince, para basma işi aksadı. Ticarî hayat durma noktasına geldi.
Hükümet imalatı arttırmaya çalışırken, ithalatı tahdit için tüccarlara ticaret vergisi koydu. Bu esnada İranlıların Tebriz’e girip katliam yaptığı haberi İstanbul’a bomba gibi düştü. Sadrazam, bizzat sefere çıkmaya karar verdi.
Profesyonel isyancı
Patrona (amiral) gemisinde tayfa olduğu için Patrona Halil diye anılan Arnavut bir sergerde, vaktiyle Venediklilerin tahrikiyle ayaklanmaya karışmış; gemi süvarisi Abdi Paşa tarafından idamdan kurtarılmıştı.
Sonra Rumeli’ye geçerek yeniçeri olmuş; Vidin’de bir isyana katılmıştır. Mısır’a kaçmış; burada tefecilerin tahrikiyle tertiplediği isyan bastırılınca, profesyonel bir ihtilâlci hüviyeti kazanarak İstanbul’a kaçmıştır. Burada bir seyyar tablada iğne-iplik satmaya başlamıştır.
Patrona Halil, şehirdeki huzursuzluğu fırsat bilip, sarrafların, esnafın ve menfaat icabı sadrazama muhalif olan bürokratların tahrikiyle bir ihtilâl tertipledi.
Kaçan fırsat
İran seferi gecikince, Padişah’ın yeniçeri ocağını dağıtmak niyetinde olduğunu yaydı. Bugün yanlış olarak Patrona Hamamı diye bilinen Beyazıt’taki Sultan II. Bayezid Hamamı’nda elebaşlarıyla toplanıp isyan bayrağını kaldırdı.
Ekserisi esnaf yeniçerilerden müteşekkil isyancılar kazandı. Sadrazamı ve damadı olan kaptan-ı deryayı linç ederek Padişah’ı tahttan indirdiler. Padişah, yeğeni Şehzâde Mahmud’u önce alnından sonra elinden öperek tahtına oturttu.
İstanbul’u süsleyen saraylar, köşkler, bahçeler yok edildi. Osmanlı Devleti, ilerleme yolunda büyük bir fırsatı kaçırmış oldu.
Lâle Devri, bir zevk ve sefa devri değildir. Sultan I. Mahmud, kısa bir müddet sonra fırsatını kollayıp isyancıları sarayda tepeledi. Amcasının açtığı ıslahat yolunu devam ettirdi.
Sultan III. Ahmed devri, bazı diplomatik ve askeri kayıplara rağmen, fikir hayatının inkişaf ettiği, büyük imar hareketlerine girişilen parlak bir devir olarak bilinir. Lamartine, “Hiçbir hükümdar onun kadar milletini iyi anlamamış; hiçbir millet de hükümdarını bu kadar az tanımamıştır” der.
Bir centilmen padişah
Ağabeyi tahttan indirilirken, devlet idaresine bizzat hâkim olmasını, kimseye hak tanımamasını tavsiye etmişti. Bu tavsiyeleri tutmadığı için tahtını kaybetti. Bu hatasını, yeğeni Sultan I. Mahmud’a itiraf etmiştir. 6 yıl sonra (1736), diyabetten vefat etti. 63 yaşındaydı. Yeni Câmi’de Turhan Vâlide Sultan Türbesi’ne defnedildi.
Yakışıklı, kültürlü, vakarlı, halim selim, yumuşak kalbli, zarif ve zevk-i selim sahibi bir hükümdardı. Hattat ve şairdi. Sultan Ahmed Çeşmesi üzerine yazdığı hattı bir şaheserdir. Yazdığı 4 mushaftan, ikisini Medine’ye, Ravda-ı Mutahhara’ya göndermiştir.
İyi bir nişancı idi. 85 adımdan tek bir atışta bir parayı vururdu. 900 arşın uzağa ok atmış, bunun için Okmeydanı’nda adına taş dikilmiştir.
Necib mahlasıyla şiirler yazardı. Mevlevî şeyhi Receb Enis Dede’ye mensuptu.
Çok defa evlenen Sultan III. Ahmed’in çocuklarının çoğu küçükken vefat etti. Oğulları Sultan III. Mustafa ve Sultan I. Abdülhamid peş peşe tahta geçtiler.
Cam fanus
25 Mayıs 1719’da üç dakika devam eden şiddetli zelzelede pek çok binalar, İstanbul’un surları hemen baştanbaşa yıkılmıştı, İzmit’in büyük bir kısmı ve Karamürsel’de çok tahribat meydana gelmişti. Bundan elli yedi gün sonra çıkan yangında da Kumkapı ve Gedikpaşa civarı tamamen yanmıştı.
Sultan III. Ahmed, her iki âfet için de çok üzülmüş, halkının yaralarını sarmak için elinden gelen bütün imkânlarını seferber etmiş, surları yeniden yaptırmıştı.
Topkapı Sarayı önündeki Sultan III. Ahmed Çeşmesi, emsalsiz güzelliktedir. Adeta bir su sarayıdır. Hatta Edmondo de Amicis, “Bunu cam fanus içine almak lâzım” demiştir. Küçük bir modeli, Üsküdar meydanını süsler.
İki oğlu padişah olan Gülnûş Vâlide Sultan, Üsküdar’daki Yeni Câmi’yi yaptırdı. Bunun yanındaki çeşme, sebil, imaret ve sibyan mektebi Sultan III. Ahmed eseridir.
Kâğıthane’de Çağlayan önünde, şair Nedim’in şiirinde “Çeşme-i nev-peydâ” diye andığı çeşmeyi yaptırdı. Acemi oğlanlar mektebi olan Galatasarayı’nı tamir ettirdi. Bu sarayın dışında bir câmi; Boğaziçi’nde Bebek’te câmi ve altında mektep ile çeşme; Hasköy-Kasımpaşa arasında Aynalıkavak’ta köprü başında ve annesinin yaptırdığı Galata Yeni Câmii’nin güney cephesindeki avlu kapısının dışında da bir çeşme yaptırdı.
Okmeydanı’nda Fatih Sultan Mehmed adına yapılmış olan câminin minberini, Kız Kulesi fenerini ve 1720’de yanan Cihangir Câmii’ni tamir ettirdi. Dolmabahçe’de sahil yolunu kapattırıp, Fındıklı-Beşiktaş yolunun arkasından geçirdi. İstanbul’un su ihtiyacını temin için bir bend yaptırıp Derya-i Sim (Gümüşsuyu) adını verdi. Galata Kulesi’ni tamir ettirdi.
Topkapı Sarayı’nda dağınık yerlerde bulunan kıymetli kitapları bir araya toplatarak, bunları koymak üzere Arz Odası arkasındaki Sultan II. Selim’e ait beyaz mermer havuzlu bahçenin yerine müstakil bir kütüphane inşa ettirdi.
Ayrıca İstanbul’da Bahçekapı’da Hadice Terhan Valide Sultan Türbesi yanındaki kütüphaneyi ve ayrıca şehirde iki kütüphane daha yaptırdı. Mescid-i Haram’daki tavaf yerinin zeminini yeniletti. Yaptırdığı eserlerin çoğu zamanımıza gelmemiştir.
Önceki Yazılar
-
AVRUPA ÇEKİ VE HAVALEYİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ18.11.2024
-
İYİ DÜELLO YAPANLAR, KÖTÜ ASKER OLURLAR!11.11.2024
-
Ankara ve İngiltere hattında HASSAS DENGELER4.11.2024
-
TERÖRÜN ALTIN ÇAĞI!28.10.2024
-
SULTAN HAMİD’İN TEK VÂRİSİ YAHUDİ DİŞÇİ!21.10.2024
-
CASUSLAR SAVAŞI14.10.2024
-
Türkiye ve İngiltere Hattında KAYIKÇI KAVGASI7.10.2024
-
ZAMAN SANA UYMAZSA SEN ZAMANA UY!30.09.2024
-
TÜRKLERİN BİNLERCE YILLIK HUKUK ve ADALET MACERASI23.09.2024
-
93 HARBİ FACİASINA BÜROKRASİ SEBEP OLDU16.09.2024