TÜRK KORKUSUNA SON!
SULTAN II. MUSTAFA’YA DAİR
Uzun süren harbler, her yerde kötü bir iz bırakmıştı. Ziraat, sanayi ve her türlü istihsal faaliyetleri durmuştu. Halk ağır vergilerle zor vaziyete düşmüştü. Sultan II. Mustafa, harp vergilerini kaldırdı; isyanlara tedbir olarak, valilerin hususi asker beslemelerini yasakladı. Kapıkulu askerlerinin sayısını yarıya indirtti. Kadırga (kürekli gemi) yerine, kalyon (yelkenli gemi) sayısını arttırdı.
Memleketin imarına ağırlık verdi. Herkes de onu taklit etti. Köprülü Mehmed Paşa’nın yeğeni olan Sadrazam Amcazade Hüseyin Paşa’nın yaptıklarını saymak, bir fikir verir: İstanbul, Edirne, İnebahtı ve Gladiska’da 4 cami, İstanbul’da medrese ve mektep, İskenderiye’de kanal, İstanbul’da baraj, Edirne’de 4 ve Merzifon’da 10 çeşme, Edirne dışında yalaklar... Amcazade’nin Boğaziçi’ndeki yalısı, en eski sivil mimari numunelerindendir.
Ayrıca Şeyhülislam Feyzullah Efendi, Fatih’te bir medrese ve kütüphane; Râmi Mehmed Paşa, Eyüp’te çeşme ve mektep; Damat Ali Paşa, kütüphane; Silahtar Çorlulu Ali Paşa medrese ve Tersane içinde iki katlı câmi yaptırdı.
Edirne Vakası
Harbin mağlubiyetle bitişi, Padişah’ın büyük bir psikolojik çöküntü yaşayıp içine kapanmasına sebep oldu. Saltanatının bu ikinci yarısında, ilkinde gösterdiği enerjiyi gösteremedi. Ümitsizlik içinde yaşadı.
Bu devirde devlet işlerini, hürmet edip güvendiği hocası ve Şeyhülislâm Feyzullah Efendi’nin ellerine bıraktı. Feyzullah Efendi, değerli bir âlim idi. Ancak hırslı idi. Yüksek makamları yakınlarına verdi. Bu kişiler, hakikatte o makamlara ehil olsalar bile, etrafta büyük bir kıskançlık ve düşmanlık meydana geldi.
Padişah’ın devlet işlerinden uzaklaşarak 4 senedir Edirne’de yaşaması, memnuniyetsizlik doğurdu. İstanbul’da askerî bir isyan çıktı (1703). Buna halktan da gönüllüler katıldı. İlmiye sınıfından bazıları da el altından destekledi.
"Edirne Vakası" diye bilinen isyan büyüdü. 60 bin asi, Edirne’ye yürüdü. Çok akıllı bir kadın olan Valide Sultan derhal oğluna giderek Feyzullah Efendi’nin azlini tavsiye etti. O da annesini dinleyip, oğullarıyla beraber Şeyhülislamı sürgüne yolladı.
Kan dökülmesin
Elinin altında 80 bin kişilik bir ordu bulunan Padişah, kan dökülmesini istemedi. Kaldı ki bu askere de güvenebileceği şüpheliydi. Hemen kardeşi Şehzade Ahmed’e tahtı kendisine bırakacağını haber verdi.
Ancak asiler, onu değil, evvelki Sultan II. Ahmed’in 11 yaşındaki oğlunu tahta çıkarmak istediler. Çünki Sultan II. Mustafa ile kardeşi arasındaki yakınlığı biliyor; Ahmed tahta çıkarsa, asilerden intikam alacağından korkuyorlardı. (Öyle de oldu.)
Bu esnada Baltacı Mehmed Ağa devreye girdi. Bütün servetini asilere dağıtması mukabilinde, veliaht, Sultan III. Ahmed adıyla tahta oturtuldu. Baltacı, sonradan sadrazam olmuş ve Prut’ta Ruslara karşı zafer kazanmıştır.
Sultan II. Mustafa, kardeşine nasihatlerde bulundu. Devlet idaresine bizzat hâkim olmasını, kimseye hak tanımamasını tavsiye etti. Tarihte kardeş padişahlar vardır, ama böylesine iyi anlaşan anne-baba bir kardeş padişahlar sadece bu ikisidir.
Bu arada Hazret-i Ebu Bekir'in soyundan geldiği rivayet edilen Feyzullah Efendi ve oğlu asiler tarafından linç edildi. Günümüze kadar neslinden âlimler yetişmiştir. Sadrazam Râmi Mehmed Paşa sürgüne gönderildi ve orada öldü.
Sabık Padişah, ailesiyle, Topkapı Sarayı’nda biraderinin boşalttığı daireye yerleşti. Ancak 6 ay kadar keder içinde yaşadıktan sonra, mesane rahatsızlığından vefat etti. 39,5 yaşında idi. Yeni padişah İstanbul’da yaşadı ve Edirne, yarım asır süren parlak vaziyetini kaybetti.
Büyük hükümdar-İyi asker
Sultan II. Mustafa, çocukluk ve gençliğinde harb ve ülkeler görerek yetişen; ordusuyla sefere çıkan son padişahtır. Avrupa’da da birkaç istisna dışında, artık hükümdarlar fiilen başkumandanlık yapmamaktadır.
Asker-hükümdar tipinden; devlet adamı ve diplomat-hükümdar tipine doğru bir değişiklik meydana gelmiştir. Artık harblerde teknik ve taktik; şecaat ve kuvvetin önüne geçmiştir. Padişahlar, ordunun başında sefere gitmektense; bu işi ehli bir vezire tevdi edip, merkezde kalarak, otoriteyi korumayı daha uygun görmüştür.
Doğuştan asker
Orta boylu, kısa boyunlu, kumral, seyrek sakallıydı. Heybetliydi. Ata binmekten dolayı vücudu hafifçe öne eğikti. Halim selim, hakşinas, sürat-i intikal sahibiydi. Olgun ve ölçülüydü. Ne müsrif, ne cimriydi. Doğuştan asker, cesur, azimli ve fedakârdı.
Her türlü silahı kullanmakta mahirdi. Avrupalı ve Türk tarihçiler, büyük bir hükümdar ve iyi bir asker olduğunda müttefiktir. Lugoş Muharebesinde, bizzat kılıcını çekip ön saflara geçişi askeri yüreklendirmişti. Olaş Muharebesinde, başının üzerinden 9 top güllesi geçip ileri saplandığı hâlde, kılını dahi kıpırdatmamıştır.
Derviş Mustafa
Selim Giray ve Mezomorta Hüseyin Paşa gibi askerler, Nabi gibi şairler, Itri gibi beskekârlar, müneccimbaşı ve Naima gibi tarihçiler, Hafız Osman gibi hattatlar O’nun devrinde yetişti. Silahtar Fındıklılı Mehmed Ağa’yı zamanın vakalarını yazmaya memur etmiştir.
"Meftûnî" ve "İkbâlî" mahlaslarıyla yazdığı güzel şiirleri vardır. Usta bir hattattı. Yazılarına "Derviş Mustafa" imzasını atardı. Çok dindardı. Mevlevi tarikatine mensuptu. Şu ilahisi meşhurdur:
Allah-ı rabbü lâ yezâl, yâ vâhidü yâ zelcelâl
Ey padişah-ı bî-zevâl yessir lenâ hayrelumur
Vakt-i seherde dâdımız, arşa çıkar feryadımız
Cürm ü hata mutadımız, yessir lenâ hayre’l-umur
Senden erişmezse aman, olur kamu işler yaman
Yâ sâhib-i kevn ü mekân, yessir lenâ hayrelumur
İkbâlî âsîdir garîb, lütfundan etme bî-nasîb
Yâ bâkî vü yâ hayy ü mucîb, yessir lenâ hayrelumur
Önceki Yazılar
-
TERÖRÜN ALTIN ÇAĞI!28.10.2024
-
SULTAN HAMİD’İN TEK VÂRİSİ YAHUDİ DİŞÇİ!21.10.2024
-
CASUSLAR SAVAŞI14.10.2024
-
Türkiye ve İngiltere Hattında KAYIKÇI KAVGASI7.10.2024
-
ZAMAN SANA UYMAZSA SEN ZAMANA UY!30.09.2024
-
TÜRKLERİN BİNLERCE YILLIK HUKUK ve ADALET MACERASI23.09.2024
-
93 HARBİ FACİASINA BÜROKRASİ SEBEP OLDU16.09.2024
-
HANEDANIN MALI POLİS NEZARETİNDE YAĞMALANDI!9.09.2024
-
DİKKAT, DÜŞMAN DİNLİYOR!2.09.2024
-
HEYKEL ve İDEOLOJİNİN SESİ26.08.2024