ELİF’İN SIRRI - SULTAN IV. MEHMED
Sultan IV. Mehmed, 1648’de babası Sultan İbrahim’in dehşetli bir askeri darbeyle tahttan indirilip öldürülmesi üzerine 7 yaşında tahta geçti.
Annesi Hadice Terhan Valide Sultan, Anadolu kazaskeri Hanefi Efendi’ye fetva sordu. O ise, “Ulema, maslahat icabı, yani umumun menfaati için çocuğun hükümdarlığını sahih görmüştür. Bu halde çocuk hükümdar birisini nâib (vekil) seçer. Bulûğuna kadar böyle devam eder” diye cevap verdi.
Bunun üzerine zeki ve akıllı bir kadın olan annesi nâibeliğini üstlendi. Ama o da bizzat devleti idare edemeyeceği için, başta Padişah’ın çocukluğundan istifade ile sivil ve askeri bürokrasi söz sahibi oldu.
Ne giyecek?
Osmanlı sultanlarının 19’uncusu ve Müslümanların 84’üncü halifesidir. En genç yaşta tahta geçen 1’inci, en uzun tahtta kalan 2’nci ve tahttan indirilen 4’üncü padişahtır. Osmanlı hanedanında uzun zaman sonra dünyaya gelen ilk şehzade olduğu için doğumunda çok şenlik yapılmıştı.
İlk defa bu yaşta bir padişah tahta çıktığı için, nasıl giyineceği mesele olmuş; heybetli görünüp nazar değmemesi için iki kaşı arasına elif harfi çizilmişti.
Padişah tahta çıktıktan az sonra, kardeşleriyle beraber sünnet edildi. O kadar kan kaybetti ki, az kalsın ölüyordu.
Küçük padişah, babasını öldüren 70 kişinin isimlerini bir deftere yazıp saklamış; zamanı gelince hepsinin icabına bakmıştır.
Vakvak Ağacı
Anadolu ve İstanbul’da isyanlar eksik olmuyordu. Maliye müşkül vaziyetteydi. Bu arada asiler 1651’de sarayı basıp, devlet işlerine karışıyor diye, Padişah’ın büyük annesi Mahpeyker Sultan’ı öldürdüler. Padişah’ı, haremağası Süleyman Ağa saklayarak ölümden kurtardı.
Padişah, bir fırsat düşürüp, siyasete karışan yeniçeri subaylarını ve ocak ağalarını cezalandırdı. Böylece Ağalar Saltanatı adı verilen devrin ilk perdesi kapanmış oldu. Bundan sonra saray ağaları denilen saray bürokrasisi bir müddet hükmünü sürdürdü.
Bir yandan babası zamanında başlamış olan Girit harbi sürüyordu. Venedik donanması Ege adalarını işgal edip Çanakkale Boğazı’nı kapattı. Mali vaziyetin bozukluğu sebebiyle, paranın ayarının düşürülmesi, büyük bir isyana sebep oldu.
Askerler, bürokrasiden bu işin mesulü olarak gördükleri 30 kişilik bir liste hazırlayıp tek tek öldürdüler. Cesetlerini Sultanahmed meyanındaki bir ağaca astılar. Bu elim hadiseye Vak’a-ı Vakvakiyye denir. Vakvak, İran mitolojisinde, meyvesi insan olan bir ağacın adıdır.
Köprülüler Devri
Bu kargaşada veziriazamlar sık sık değişiyor; 7 gün, hatta 6 saat bu makamda kalanlar oluyordu. Bunun üzerine Valide Sultan’ın çok güvendiği müşaviri Mimar Kasım Ağa, o zamana kadar tanınmamış Köprülü Mehmed Paşa’yı tavsiye etti.
Arnavutluk’tan gelip Samsun’a yerleşen bir aileye mensup Paşa, Divan’a bir işe karışmaz ve silik görünürdü. Ama ilim ve sanat erbabı ile bir araya gelip arkadaşça sohbet ederdi.
78 yaşındaki kubbe veziri Köprülü, o zamana kadar hiçbir veziriazamın ileri sürmediği şartlar ileri sürdü. Aksi takdirde kendisinden beklenenleri yerine getiremeyeceğini söyledi. İşlerine asla işine karışılmaması teminatını alınca teklifi kabul etti (1656).
Böylece Osmanlı tarihinin Köprülüler Devri diye bilinen parlak bir sayfası açıldı. Hayran olduğu Sultan IV. Murad’dan ilham aldığı sert tedbirlerle memleketi asayişe kavuşturdu.
Mağlup olan Venedikliler Çanakkale önünden çekildi. Köprülü, isyan eden Erdel üzerine yürüyüp, itaat altına aldı (1658). Sonra Anadolu’ya geçip asileri dize getirdi.
Fransa’nın hıyaneti
Lehistan’ın yerine Şarki Avrupa’nın birinci devleti olmaya hazırlanan Rusya ile münasebetler bozuktu. Kırım Hanı Mehmed Giray, 1659’da Rus ordusunu Konotop’ta büyük bir bozguna uğrattı. Böylece Ruslar, 50 sene boyunca Ukrayna’dan ellerini çektiler.
Asırlardır Osmanlı devleti ile dost görünen Fransa’nın, Girit muharebeleri esnasında Venediklilerle gizlice mektuplaştığı ortaya çıktı. Köprülü, Fransız sefiri La Haye’i, Erdel’den dönüşüne kadar tevkif ve hapsettirdi. Fransa Kralı elçi gönderip XIV. Louis özür istedi. Köprülü, Kral’ın elçisi Blondel’i huzuruna kabul edip, alçak bir iskemleye oturttu. Padişah ile görüştürmeyerek Fransa’ya iade etti.
Veziriazama sadrazam denmeye başlanması Köprülü ile başlar. 5 senelik memuriyeti sırasında Osmanlı Devleti’ne adeta yeni bir hayat veren Köprülü’nün muvaffakiyetinde, Valide Sultan’ın akıllı ve Sultan IV. Mehmed’in de feragat sahibi olmasının rolü vardır.
Azami sınırlar
Köprülü, 1661’de vefat edince, yerine vasiyeti üzerine 26 yaşındaki oğlu Fazıl Ahmed Paşa geçti ki, Osmanlı tarihinin en genç sadrazamı olduğu gibi; en çok iktidarda kalan (15 sene) ikinci sadrazamdır. Âlim denecek seviyede iyi bir tahsil görmüştü. Avusturya’ya yapılan seferde Avrupa’nın en müstahkem kalelerinden biri olan Uyvar ve etrafındaki şehirler geri alındı (1663).
Anlaşmaya aykırı olarak Almanların inşa etmeye başladığı ve harbin sebebi olan Yanıkkale (Györ) fethedildi (1664). Saint Gotthard Muharebesi’nde iki taraf da ağır zayiat verdi. Vasvar Muahedesi imzalandı. 1665’te Viyana’ya gönderilen ve İmparator tarafından parlak bir merasimle karşılanan Osmanlı sefiri Mehmed Paşa ve beraberindeki heyet büyük sükse yaptı.
En son fethedilen toprak
Sadrazam Girit’e sefer yapıp Kandiye’yi aldı ve adanın fethini tamamladı (1669). Senelerce şehri müdafaa eden düşman kumandanlarını kabul edip nazik sözlerle gönüllerini aldı. O devirde hüküm süren harb teamülleri haricindeki bu hareket, Osmanlıların medeni seviyesini ve nezaketini gösterir.
Vali Deli Hüseyin Paşa’nın güzel idaresi sayesinde ada halkının mühim bir kısmı müslüman oldu. Bu, Osmanlı tarihinde, Arnavut, Pomak ve Boşnaklardan sonra en büyük ihtida hareketidir. Girit’e bir nevi muhtariyet tanındı. En son fethedilen topraktır.
Sultan IV. Mehmed ve Fazıl Ahmed Paşa, 1672’de Lehistan üzerine yürüdü. Kamaniçe (Kaminiec), İlbav (Lwow) ve Lublin fethedildi. Böylece Avrupa’da Osmanlı sınırları, Varşova’ya 100 km. kala azami cesamete ulaştı.
Sonun başlangıcı
Fazıl Ahmed Paşa’nın ölümüyle (1676), eniştesi Merzifonlu Kara Mustafa Paşa sadrazam oldu. Padişah ve sadrazam, Rus seferine çıktı (1678). Çehrin fethedildi.
1681’de bir Fransız filosu, Sakız limanını bombardıman etti. Dost ülke olduğu için böyle bir şey beklemeyen Osmanlılar gafil avlandı. Hükümet, Fransız sefirini çağırıp Kral XIV. Louis’nin özür dilemesini istedi. Kral özür dilemekle kalmadı, Sakız’daki zarar ziyan tazmin edildi.
Almanlarla Macarların ihtilafından istifade etmek isteyen Merzifonlu, 1683’te Viyana’yı kuşattı. Bu, Kanuni Sultan Süleyman’dan sonra ikinci kuşatmadır. Katolik dünyanın merkezlerinden biri sayılan Viyana, aslında Osmanlı’nın tabii sınırlarının ötesinde kalıyordu.
Sadrazam, izin vermeyeceğini bildiği için muhasaradan Padişah’ı haberdar etmemişti. Kendisine çok güvendiği için muhasara için lazım gelen hazırlığı da yapmamıştı. Tam şehir düşecekken askere yağma izni vermemesi üzerine iş aleyhine döndü. Harb divanında, ordunun vurucu kollarından birinin kumandanı olan Kırım Hanı’nı gücendirmesi bardağı taşıran son damla oldu.
6 cephede 16 sene
Viyana alınamadığı gibi, Kırım hanı birliklerini çektiği için serbestçe yardıma gelebilen Lehlerin karşısında Kahlenberg’de bozguna uğrayan ordu geri çekilmeye başladı. Bütün Avrupa, Osmanlılara karşı ittifak yaptı. Macaristan ve Mora işgal edildi. Böylece 6 cephede 16 sene sürecek ve sonu felakete bitecek harbler başladı. II. Viyana Kuşatması, Avrupa kültüründe çok iz bırakmıştır.
Merzifonlu, idam edildi. Askerler, Padişah’ı mağlubiyetten mesul tutarak tahttan indirmek ve iktidarı ele geçirmek istiyordu. İstanbul halkı, Padişah’ın ikamet için hep Edirne’yi seçmesinden hoşnut değildi. Çocukluğunun ihtilallerinin tesirini hâlâ şuuraltında yaşayan Padişah, saltanatının 25 senesini Edirne’de geçirmiş, Edirne adeta payitaht olmuştu.
Olup bitenlerle doğrudan alakası olmadığı halde, Padişah’ı tahtta tutmanın imkânsız olduğunu düşünen devlet ricali anlaşarak kendisini tahttan indirdi (1687). Padişah, bunu da, hakkında idam kararı olmayışını da metanetle karşıladı.
Yaşça büyük oğulları bulunduğu halde kardeşi II. Süleyman tahta çıkarıldı. Eski Padişah, 6 sene sarayda yaşadıktan sonra, 51 yaşında zatüreden vefat etti. Cenazesi, Edirne’den getirilerek annesinin Eminönü’nde yaptırdığı Yeni Cami avlusundaki türbeye gömüldü.
Padişah’ın şahsiyetini başka bir yazıda ele alırız inşallah.
Önceki Yazılar
-
AVRUPA ÇEKİ VE HAVALEYİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ18.11.2024
-
İYİ DÜELLO YAPANLAR, KÖTÜ ASKER OLURLAR!11.11.2024
-
Ankara ve İngiltere hattında HASSAS DENGELER4.11.2024
-
TERÖRÜN ALTIN ÇAĞI!28.10.2024
-
SULTAN HAMİD’İN TEK VÂRİSİ YAHUDİ DİŞÇİ!21.10.2024
-
CASUSLAR SAVAŞI14.10.2024
-
Türkiye ve İngiltere Hattında KAYIKÇI KAVGASI7.10.2024
-
ZAMAN SANA UYMAZSA SEN ZAMANA UY!30.09.2024
-
TÜRKLERİN BİNLERCE YILLIK HUKUK ve ADALET MACERASI23.09.2024
-
93 HARBİ FACİASINA BÜROKRASİ SEBEP OLDU16.09.2024