“ŞAH-I CİHAN’A KIYDILAR!”
SULTAN GENÇ OSMAN’IN FECİ SONU
Sultan II. Genç Osman, Hotin Seferi’nde tam muvaffakiyet elde edilememesinin sebebini ordunun gayretsizliğine bağladı ve dönüşte yoklama yaptırdı. Ocağın mevcudunu, maaş defterindekinden az bularak tahsisatını kesti. Bu da mevcut olmayan askerleri var gibi göstererek yevmiyelerini alanları ortaya çıkardı.
Orduda ıslahat projesini hakikate dönüştürebilmek için hacca gitmeye niyetlendi. Hac dönüşü, Suriye, Mısır ve Anadolu’dan Türk asıllı askerler toplamayı düşünüyordu. Bu fikrini Şeyhülislâm Esad Efendi’nin kızı olan zevcesine açmış; o da babasına söylemişti.
Gerek Şeyhülislam, gerekse şeyhi Aziz Mahmud Hüdâî, padişahlara haccın farz olmadığını izah ederek kendisini vazgeçirmeye çalıştıysa da dinlemedi.
Hacca azimet
Sultan Osman hacca gitmeden az evvel bir rüya görmüştü. Herkese anlattığı için tarihe geçen rüya şöyledir: Padişah, üzerinde zırh, tahtında oturup Kur’ân-ı kerim okurken, Resulullah aleyhisselâm geliyor. Sırtından zırhını ve elinden Kur’ân-ı kerimi alıp bir tokat aşkediyor. Yüzüstü kapaklanan Padişah, ayaklarına kapanmak istiyorsa da, Cenab-ı Peygamber dönüp gidiyor.
Sultan rüyasını önce hocasına tabir ettirdi. O; “Hacca gitme niyetinizde terk tereddüdü olduğu için tembihtir. Rüyada ayağına yüz sürmeğe kavuşamadınızsa da, inşallah kabr-i şeriflerine yüz sürersiniz” şeklinde tabir etti.
Kalbi mutmain olmayan Padişah bir de şeyhi Aziz Mahmud Hüdai’ye sordu. O ise İstanbul’dan ayrılmasının büyük ve felâketli hâdiselere sebep olacağını söyleyerek uzun ve manalı nasihat etti.
Bir ümit!
Padişah bunun üzerine evliya türbelerini ziyaret edip, adaklar kesti ve affı için Allah’a yalvardı. Ama hacca gitmekten vazgeçmedi. Üzerinde büyük tesiri olan hocası Ömer Efendi onu teşvik ediyordu. Haber hemen duyuldu. Padişah otağı Üsküdar’a kurulacağı gün, yeniçeriler ayaklandı.
İşin vahametini anlayan Padişah akşam hacca gitmekten vazgeçtiğini ilan ettiyse de, hocasını azle yanaşmadığı için isyan süratle büyüdü. Ertesi gün isyancılar huzura çıkıp 6 kişinin kellesini istediler. Padişah bu istidayı getiren ulema mümessillerini hapse attırdı.
Bunun üzerine isyancılar duvardan iplerle saraya girdiler. Sadrazamı ve kızlar ağasını öldürdüler. Padişahın acıyıp öldürtmediği amcası önceki padişah Sultan Mustafa’yı tekrar tahta çıkarttılar.
Sarayburnu’ndan Mudanya’ya geçip Bursa’da mukavemete devam etmek isteyen Sultan Osman, bütün teknelere asilerin el koyduğunu gördü.
İntikam
Tek başına kalan Padişah, Vezir Ohrili Hüseyin Paşa’nın ahmakça tavsiyesiyle Yeniçeri Ocağı’na giderek nasihat vermeye kalkıştı, ama kulak asan olmadı. Hatta arayı bulmaya çalışan yeniçeri ağası bile katledildi.
Aslında isyancılar Padişah’a ilişmek istemiyorlardı. Onu tahttan indirip saraya kapatacaklardı. Ama Sultan Osman’ın ilk fırsatta kendisini cezalandıracağını düşünen bir zümre, başlarında Sadrazam Kara Davud Paşa olduğu hâlde Padişah’ın defterini dürmüştü. Davud Paşa, bazı yeniçeri zabitlerini elde edip Padişah’ı Yedikule’ye götürdü.
Hiçbir hanedan mensubuna yapılmamış fena muamelelere ve işkencelere maruz kalan Sultan Osman, üzerine yürüyen 10 cellada karşı nefsini müdafaa edip üçünü yere serdiyse de, atılan bir kemendle devrildi. İçlerinden biri hayalarını sıkmak suretiyle kendisini şehid etti.
18 yaşındaki genç ve talihsiz padişah, Sultanahmed’de babası Sultan I. Ahmed’in yanına defnedildi. İki şehzadesi ve bir kızı bebekken ölmüştür.
Yok olsun!
Osmanlı tarihinde ilk defa bir padişah darbe ile tahttan indirilip öldürülüyordu. Bu, siyasi ahlak ve teamülde bir kırılma noktasıdır. Artık elinde silah olan güç, sonraki asırlar boyunca siyasi otoritede söz sahibi olmak salahiyetini kendisinde görmüştür.
Yeniçeriler hemen Padişah’ın şehadetiyle alakaları olmadığını söylediler ve faillerin cezalandırılmasını istediler. Büyüyen hadiseler neticesinde isyanın tertipçisi Kara Davud Paşa idam edildi.
Faciadan dolayı şuuruna büsbütün halel gelen ve saray dehlizlerinde, “Osman, gel, beni bu yükten kurtar” diye feryad eden Sultan Mustafa tahttan indirildi.
Tahta çıkan Sultan IV. Murad, ağabeyinin katlinde dahli olan yeniçeri ortasını (bölüğünü) kaldırdı; masum olanları başka ortalara dağıttı. Bundan sonra her 3 ayda bir ulufe (maaş) dağıtılırken bu 65. ortanın ismi okunup, “Yok!” cevabı verilince hep bir ağızdan “Yok olsun!” diye bağırmak âdet oldu. Kapıkulu askerleri uzun zaman insan içine çıkamadı.
Yeni padişah, ağabeyinin yolunda yürüdü; ama onun hatalarına düşmedi. Sultan III. Selim’e kadar da Sultan II. Osman kadar azimli bir ıslahatçı gelmedi. Bu, Türk tarihi için büyük bir kayıp olarak görülür.
Gururu, hazineyi korumak adına cimrilik olarak tefsir edilen tutumluluğu, disiplin adına gösterdiği aşırı sertlikleri, herkesi karşısına aldı. Daha tecrübeli olsaydı ve aklı başında müşavirleri de bulunsaydı, muvaffak olabilirdi.
İkinci Kerbelâ Fâciası
Hâile-i Osmaniye (Osman’ın Trajedisi) diye anılan ve bazı menbalarda Kerbelâ Fâciası’na benzetilen bu elim hadise, sadece Osmanlı memleketinde değil, uzak ecnebi beldelerde dahi büyük teessüre sebep oldu. Millet buna sebep olanları lanetledi. Sipahiler kanını dava ederek ayaklandı; ardından Anadolu’da isyanlar çıktı. Abaza Destanı’ndaki şu beyitler enteresandır:
Al kanla yatar ol nâzük teni,
Mecruh edip uçurdular canını.
Gâzi Sultan Osman Han’ın kanını,
Ölünce çalışır alırım demiş.
Şairler, şehid padişaha mersiyeler yazdılar ki en meşhuru Nev’î’ye ait olanıdır:
Bir şâh-ı âlişân iken, Şâh-ı cihâna kıydılar
Gayretli genç arslan iken, Şâh-ı cihâna kıydılar
Gâzi bahâdır hân idi, Âli-neseb sultan idi.
Nâmiyle Osman Han idi, Şâh-ı cihâna kıydılar.
Hükmetmeğe kâdir iken, emr-i Hakk’a nâzır iken
Hacc etmeye hâzır iken, Şâh-ı cihâna kıydılar.
Ey dil ciğerler oldu hûn, derdim bir iken oldu on
Kan ağladı ehl-i fünûn, Şâh-ı cihâna kıydılar.
Eşrât-ı sâatdir bu dem, rûz-ı kıyâmetdir bu dem
Kula nedâmetdir bu dem, Şâh-ı cihâna kıydılar.
Önceki Yazılar
-
AVRUPA ÇEKİ VE HAVALEYİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ18.11.2024
-
İYİ DÜELLO YAPANLAR, KÖTÜ ASKER OLURLAR!11.11.2024
-
Ankara ve İngiltere hattında HASSAS DENGELER4.11.2024
-
TERÖRÜN ALTIN ÇAĞI!28.10.2024
-
SULTAN HAMİD’İN TEK VÂRİSİ YAHUDİ DİŞÇİ!21.10.2024
-
CASUSLAR SAVAŞI14.10.2024
-
Türkiye ve İngiltere Hattında KAYIKÇI KAVGASI7.10.2024
-
ZAMAN SANA UYMAZSA SEN ZAMANA UY!30.09.2024
-
TÜRKLERİN BİNLERCE YILLIK HUKUK ve ADALET MACERASI23.09.2024
-
93 HARBİ FACİASINA BÜROKRASİ SEBEP OLDU16.09.2024