Gelişmiş Arama İçin Tıklayınız!

SAKİN OL EY YERYÜZÜ!

Baştan beri, yer sarsıntısı insanların en büyük korkularından birisi olmuş. Şehirler, köyler, zelzelelerle yıkılmış; yeniden kurulmuş.
13 Şubat 2023 Pazartesi
13.02.2023

Anadolu’nun büyük bir kısmı, eskiden beri zelzele mıntıkası olarak kabul ediliyor. Nice zelzeleler, şehirleri ve insanları yutmuş, medeniyetleri yok etmiş.

Mukaddes Kitaplar, dünyanın zelzele ile sona ereceğini söyler; ama zelzeleden kaçarak kurtulmayı da yasaklamıyor. Cenab-ı Peygamber’in zelzele olunca açık yere çıkmayı tavsiye ettiği, eğri duvarın önünden koşarak geçtiği mervidir.

Kur’ân-ı kerimde Zilzal (zelzele) Suresi vardır. Resulullah aleyhisselam, yanında Hazret-i Ebu Bekr, Ömer ve Osman olduğu hâlde Uhud Dağında iken zelzele oldu. Ayağı ile yere vurup, “Sabit ol ey Uhud! Senin üzerinde peygamber, sıddık ve iki şehid vardır” buyurdu.

İyiler-Kötüler

Zelzelenin sebebine filozoflar kafa yormuş; Şark ve Garbda bu mevzuda çok eser yazılmıştır. Bunlar jeofizik ilminin esasıdır. Arzdaki levhaların sürtünmesinden biriken stresin dışarı çıkışı olarak düşünülürdü.

Zelzelelerin çokluğu ve şiddeti, umumiyetle kıyamet alameti ve cemiyetteki kötülüklerin cezası olarak görülmüş ise de, bunun insanları çaresiz bırakan bir fizik hadisesi olduğunu unutmamak lazımdır. Arifler, “Kötüler böylelikle cezasını bulur, iyiler şehit olarak mükafatlandırılır” şeklinde teselli vermiştir.

1042’de Ebu Tahir Şirâzi Tebriz’de şiddetli bir zelzele olacağını tahmin etmiş; halkı sahralara çıkarması için idarecileri ikaz etmişti. Hakikaten şehir yerle bir oldu. Evvelce 858 tarihinde yine böyle bir zelzele ile yerle bir olan şehir yeniden imar edilmişti.

Ebu Tahir Şirâzi, artık şiddetli bir zelzele beklenmediğini; ama şehrin su baskınlarına maruz kalabileceğini söyledi. Halife Kaim Biemrillah’a verdiği rapor üzerine şehrin altına su tahliyesi için büyük kanallar açıldı. Ayrıca şehrin altında hava cereyanını temin edip, gaz ve buhar sıkışması sebebiyle vuku bulabilecek zelzelelere mâni olabilmek adına kuyular açtırıldı.

Erzurum-Kars Depremi
Erzurum-Kars Depremi

Titreyen Maraş

Türkiye ve Suriye arası esaslı bir zelzele mıntıkasıdır. 847’de Mısır, Antakya, Suriye ve Musul büyük bir sarsıntıya uğradı. Antakya’da 20 bin, Musul’da 50 bin kişi öldü. Akdeniz kabardı. Antakya’daki Akra dağı denize kaydı. Bir nehir kayboldu. Yerden kötü kokulu gazlar fışkırdı.

13 Ağustos 1822’de Maraş ve havalisinde çok büyük bir zelzele oldu. Maraş, Haleb ve Ayntab’da 20 bin kişi öldü. Sarsıntılar iki sene sürdü. Rodos’ta ve Gazze’de hissedildi. Maraş kelimesinin, Arapça “sarsıntı” manasına “ra’şe”den gelmesi enteresandır.

1246’da Ahlat’ta, 1275’te Diyarbekir’de, 1419’da Amasya-Tokat-Bursa hattında muazzam zelzeleler oldu. Halk aylarca çadırlarda yaşadı. Altı su ile kaplı yerler, Eskişehir, İzmir, Bursa, Denizli zelzeleye yatkındır. 1688’de İzmir, 1855’deki Bursa, 1858’de Erzurum zelzelesi şehri yerle bir etti.

Anadolu’nun kalbi İstanbul, nice zelzelelerden nasibini almış bir şehirdir. Bizans devrinde, kuruluşundan 1453’e kadar, 50’den fazla zelzele olmuştu. Hele 557 tarihli zelzelede şehrin surları yıkılmış; Ayasofya Kilisesi’nin dillere destan kubbesi bile çökmüştü. 989 tarihli zelzele, İtalya’dan bile hissedilmiş; yeniden yapılan Ayasofya kubbesi, hasar görmüştü. 1343 zelzelesi 12 gün sürmüş; 1346 zelzelesi fasılasız bir sene devam etmiştir.

1894 İstanbul zelzelesi
1894 İstanbul zelzelesi

"Küçük Kıyamet"

İstanbul’un fethinden sonra yaşanan en büyük zelzele, 1509 tarihli ve "Küçük Kıyamet" adı verilen zelzeledir. Gerçekten kıyamet gibi, 45 gün sürmüş; binaların çoğu yıkılmış; binlerce kişi ölmüştü. Sultan II. Bayezid, sarayın bahçesindeki çadırda yaşamış; sonra Edirne’ye gitmişti. Hâlbuki burada da Tunca Nehri taşarak şehri su basmıştı.

Bu zelzele, Osmanlı şehir mimarisinde bir dönüm noktası teşkil eder. Şehrin yeniden imarında, taş yerine, ahşap tercih edilmiştir. Zelzele anında taş, can kaybına sebebiyet vermekte; ama ahşap binalar beşik gibi sallandığı hâlde, kolay kolay yıkılmamaktadır. İnsanın kaçabileceği yangın; kaçamayacağı zelzeleye tercih edilmiştir. Bundan sonra nice zelzeleler olmuş; ama fazla can ve mal kaybı yaşanmamıştı.

İstanbul tarihindeki 2. büyük zelzele 22 Mayıs 1766 tarihlidir. Birçok caminin çöktüğü ve 300 kişinin öldüğü zelzele, 1509’dakine göre daha az hasar vermişti; ama artçı sarsıntılar 2,5 sene devam ederek halkın maneviyatını altüst etti. Bu zelzelenin merkez üssünün, İzmit Körfezi olduğu tahmin ediliyor.

Burada da taş üstünde taş kalmadığı, sahilleri deniz sularının kapladığı, o devre ait kroniklerde anlatılır. Fatih ve Eyüp Camii yıkılmış; zamanın padişahı Sultan III. Mustafa, devam eden Rus savaşlarına rağmen, bir servet harcayarak şehri yeniden imar etmiştir.

Sultan İbrahim’in son senesi İstanbul’da zelzele olmuş, artçılar iki ay devam etmişti. Hatta bir sebepte Padişah ile ters düşen Galata Kadısı Şeyhülislam Mehmed Efendi’nin şöyle dediği rivayet olunur: “Eğer sürgün edilirsem, iki aya yakındır ki İstanbul zelzeleden hâlî değildir. Böyle giderse bir gün yere geçer. Bu şehirde bulunmamak ganimettir!”

1939 Erzincan zelzelesi
1939 Erzincan zelzelesi

İstanbul’da tsunami

İstanbul’un 3. büyük zelzelesi 10 Temmuz 1894 tarihlidir. Bir yaz günü öğlen üzeri başlayan zelzele, o zamanın imkânları daha mükemmel olduğu için, ilmî metodlarla tesbit ve rapor edilmiştir. Merkez üssü Yeşilköy açıkları olan zelzelede, her biri birkaç saniyelik birkaç sarsıntı olmuş; Marmara Denizi’nde de tsunami yaşanmıştı. Girit, Bükreş, Yanya ve Anadolu’nun ücra köşelerinde bile hissedilmiştir.

Zamanın Padişahı Sultan II. Abdülhamid, halkın maneviyatını bozmamak endişesiyle gazetelere tahdit getirmişti. 500 civarında kişinin öldüğü anlaşılan zelzelenin ardından Padişah, bizzat 1500 altın lira vererek bir kampanya başlatmış; birkaç ay içinde yardım mikdarı 100 bin liraya ulaşmıştı. Bu paradan, zelzelede ölenlerin ailelerine 10’ar altın lira; dul ve yetimlere ise kişi başına 5’er altın lira verilmiştir.

Dolmabahçe Sarayı’nda bir bayramlaşma esnasında zelzele olmuş, herkes kendisini dışarı atmış, Padişah yerinden kıpırdamayıp ezan okutturmuştur.

Padişah, İtalya’dan her biri 3200 frank tutan iki sismograf aleti getirtti. Bunlardan biri, Kandilli Rasathanesi’ne; diğeri, Yıldız Sarayı’na konuldu.

1939 Erzincan zelzelesi
1939 Erzincan zelzelesi

Sonrası, başka bir âfet!

Cumhuriyet devrinde de çoğu Anadolu’da olmak üzere büyük zelzeleler yaşandı. Bunlardan en büyüğü 27 Aralık 1939 gecesi meydana gelen Erzincan Zelzelesi’dir. Birkaç dakika süren ve artçıları aylarca devam eden sarsıntılarda, şehrin 1930’da Almanların yaptığı istasyon ile XII. asırda Selçuklulardan kalma Çadırcı Hamamı dışında tamamı yıkıldı.

40 bine yakın kişi öldü. Ölümlerin çoğu soğuk ve açlık sebebiyle yaşandı. 5 yaşındaki babam enkazdan çıkarılmıştı. Yeni şehir, eski şehrin çok yakınına inşa edildiği için, 1984 ve 1992’de can kaybı olan iki zelzele olmuştur.

31 Mayıs 1946’da Muş’un Varto kasabası yerle bir olmuş; 839 kişi ölmüştü. Zelzele 19 Ağustos 1966’da tekrarlandı. 20 kilotonluk 4000 atom bombasına denk bir sarsıntıyla, Varto ve çevresinde 3000’e yakın kişi ölmüş; kaza merkezi ve 92 köy haritadan silinmiş; binlerce kişi evsiz kalmıştı.

Cumhuriyet tarihinin büyük diğer zelzeleleri şunlardır:
1930 Hakkâri (2500 ölü), 1942 Niksar (3000 ölü), 1943 Tosya (3000 ölü), 1944 Bolu (4000 ölü), 1970 Gediz (1100 ölü), 1975 Lice (2400 ölü), 1976 Çaldıran (3800 ölü), 1983 Horasan (1150 ölü), 1999 Gölcük (17 bin ölü).

Zelzele, başlı başına bir âfet iken; zelzelenin ardından yaşanan, açlık, susuzluk, sâri hastalıklar, yağma, soğuk, yağmur ve kar gibi başka sıkıntılar da birer âfet yerine geçer. Ölülerin gömülmesi bir meseledir. Çevreden gelen gönüllüler ve askerlerin, hatta mahkûmların yardımıyla enkaz kaldırılırken; günler sonra hâlâ yaşayanlara rastlandığı çok olur.

1939 Erzincan zelzelesi
1939 Erzincan zelzelesi

Zelzele zenginleri

Son zamanlarda zelzelelerin ardından dünya çapında yardım kampanyaları tertiplenmekte; ancak bunlardan çok azı, âfetzedelere ulaşabilmektedir. 1939 Erzincan Zelzelesi için toplanan paralarla, zamanın hükûmeti, Ankara’da bugün Saraçoğlu Evleri diye bilinen memur lojmanlarını inşa etmişti.

1966 Varto Zelzelesi’nde bir gazetenin açtığı kampanyada toplanan paralar 1,5 milyon lira tutmuştu. Hâlbuki aynı gazetenin başka kampanyalarında, hava kuvvetleri için 17, donanma için 23, Çanakkale Âbidesi için 1,5; dokuz tane Atatürk heykeli için yarım milyon lira toplanmıştı.

O yıllarda zelzele vesilesiyle zengin olanların sayısı, savaş zenginlerini aratmaz. Âfet mıntıkasına gönderilen konserve, battaniye gibi maddelerin başka yerlerde alınıp satıldığı çok görülmüştür.

Âfetzedeler, yıkılan evlerin yerine yapılanların, coğrafî şartlara ve ihtiyaçlarına uymadığından yakınmışlardır. Bazen bu yeni evlerin inşası, senelerce sürmüş; pek çok yolsuzluk dedikodusu yayılmıştır.

Hepimizi derin eleme sevk eden bu büyük felakette ölenlere rahmet, kalanlara sabır ve şifa dileriz. Allah afetinden muhafaza buyursun.