BİR İMPARATORLUK KURUCUSU: SULTAN I. MURAD
Osmanlı padişahlarından birkaçı askeri sefer esnasında hastalık sebebiyle vefat etmiştir. Ama bir tanesi vardır ki bizzat harbde şehit düşmüştür. O da Sultan I.Murad’dır.
Farsça emir sahibi, efendi manasına gelen Hüdavendigâr ve Gazi Hünkâr lakabıyla anılmıştır. Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar, merkezi Bursa olan vilayete onun hatırasına saygı için Hüdavendigar denirdi.
Orhan Gazi’nin Nilüfer Hatun’dan olan oğludur. 1326’da Bursa’da doğdu. Her şehzadeyi tecrübeli bir devlet adamı lala sıfatıyla terbiye ederdi. Sultan Murad da Lala Şahin Paşa tarafından yetiştirildi. Genç yaşta Bursa sancakbeyi oldu. Bu, ona büyük bir tecrübe kazandırdı.
Fırsat bu fırsat
Ağabeyi Şehzade Süleyman Paşa 1359’da bir av kazasında vefat edince veliahdliğe yükseldi. Rumeli’deki ordunun kumandanı oldu. Ertesi sene de vefat eden babasının yerine tahta çıktı.
Eski Türk an’anesinde siyasi iktidar hanedanın ortak malı olarak görüldüğü için, iki kardeşi Şehzade İbrahim ve Halil, ağabeylerine ayaklandı. Osmanlı tarihindeki bu ilk şehzade isyanlarını bastırdı.
Sonra Rumeli’ye yöneldi. Zira Padişah’ın Anadolu’daki meşguliyetini fırsat bilen Bizans hükümeti, Venedik ile ittifak yapıp, Rumeli’deki Osmanlı topraklarını işgale teşebbüs etmişti.
Edirne, Bizans’ın elindeydi; ama halk idareden memnun değildi. 1345’teki halk ayaklanmasında şehrin ileri gelenleri kılıçtan geçirilmişti. Padişah, bu vaziyeti değerlendirdi.
1363’te (bugün Keşan’daki) Sazlıdere’deki muharebe neticesinde Edirne fethedildi. Hükümet merkezi buraya taşındı. Boş arazilere, Anadolu’dan getirilen binlerce Türk ailesi yerleştirildi.
Bükemediğin eli öp!
Padişah, Balkanların tamamını fethetmek azmindeydi. Burada 4 cephe kurdu. Kırklareli’ni fethederek Karadeniz’e dayandı.
Evrenos Bey’e Batı Trakya’nın; Lala Şahin Paşa’ya da Güney Bulgaristan’ın fethini emretti. Eski Zağra, Filibe, Gümülcine fethedildi. Böylece Bizans ile Bulgaristan; Sırbistan ile Bulgaristan ve Arnavutluk ile Sırbistan birbirinden ayrıldı.
Bizans İmparatorluğu, halktan destek görmeyeceğini anlayınca, artık Osmanlıları Rumeli’den atma ümidini kaybederek anlaşmaya razı oldu ve bu fetihleri resmen tanıdı.
Ha gayret Macar
Bu ilerleme, Hristiyan dünyasını endişelendirdi. Bizans buna mâni olamıyordu. Sırp ve Bulgarların da karşı koyması mümkün gözükmüyordu. Venedik, harbe girip doğudaki ticari menfaatlerini tehlikeye atmak istemiyordu. Bunu yapabilecek tek kuvvet, Ortodoks Balkan halkını Katolikleştirmek isteyen Macarlar olabilirdi.
Papa V. Urbanus’nın teşvikiyle, Macar ve Sırp Kralı ile Bosna ve Eflak Prensi’nin meydana getirdiği ordu, 1364’te Edirne yakınlarında Hacı İlbeyi kumandasındaki bir keşif birliği tarafından bir gece baskınıyla imha edildi. Sırpsındığı diye bilinen bu zaferden sonra Serez ve Biga fethedildi.
Adriyatik sahilindeki İtalyan ticaret şehri Dubrovnik, kendi rızasıyla ve imtiyazlı bir eyalet olarak Osmanlı hâkimiyetine girdi. Burası Osmanlıların top döküm ve istihbarat merkezi idi.
Katolik mi? Ortodoks mu?
Osmanlılar, Rumeli halkı tarafından nispeten hoş karşılanmıştır. Rum Patriği, 1385’te Papa VI. Urbanus’a yazdığı mektupta, Sultan Murad’ı Ortodokslara gösterdiği tolerans sebebiyle övmektedir. Katolik tehlikesine karşı, Ortodoks halkın Osmanlıları tercih etmesi tabii idi.
Bununla başlayan sulh devresi, Sultan Murad’a memleketi imar etme fırsatını verdi. Yenişehir’de imaret ve tekke, Bursa’da 2 cami, imaret, medrese, kaplıca ve han; Edirne’de cami, medrese, imaret ve saray; Bilecik’te, Filibe’de, Ayvacık’ta, Karaferye’de cami yaptırdı.
Bursa, onun zamanında İslâm dünyasının en parlak ilim ve kültür merkezlerinden birisi oldu.
Yeni bir şans
Bizans İmparatoru V. Ioannis, Avrupa’dan destek arayışına girdiyse de muvaffak olamadı. Sırp ve Bulgar müttefik ordusu 1370’te Bulgaristan’ın cenubi garbındaki Samokov’da Osmanlılara yenildi. Kuzey Bulgaristan kapıları Osmanlılara açıldı. Köstendil düştü. Böylece Sırbistan’a ayak basılmış oldu.
Şansını tekrar denemek isteyen Sırp ve Ulah müttefik ordusu 1371’de Edirne’nin şimali garbında Meriç kenarındaki Çirmen’de mağlup oldu. Kral ve prens maktul düştü. Ulah Prensi kaçtı. Makedonya kapıları ardına kadar açıldı. Drama, Kavala ve Manastır düştü. Kuzey Makedonya ve Kosova fethedildi.
Osmanlı akıncı birlikleri Dalmaçya sahillerine kadar uzandılar. 1372’de Sırbistan Kralı; 1376’da da Bulgar Kralı, Sultan Murad’ı metbu tanıdı. Büyük Konstantinos’un doğduğu Sırbistan’ın en mühim şehirlerinden Niş Osmanlıların eline geçti.
İmparatorluk yolu: Tâbi devletler
1380’den itibaren Osmanlılar, Rumeli’ndeki pozisyonlarını sağlamlaştırmak için Pirlepe, Sofya, Manastır, Ohri, İşkodra gibi şehirleri fethetti.
Bunun üzerine 1373’te Bizans İmparatoru, Sultan Murad’ı metbu tanıdı. Yani Bizans, Osmanlılara tâbi bir devlet oldu. Ardından Padişah’ın kayınbiraderinin idare ettiği Kastamonu’daki Candaroğlu Beyliği de Sultan Murad’a tâbiliğini bildirdi.
İstikbalin padişahı Şehzade Bayezid, Germiyan Beyliği’nin prensesi Devlet Hatun ile evlendi. Gelin, çeyiz olarak Kütahya, Tavşanlı, Emet, Simav şehirlerini Osmanlılara getirdi. Akşehir, Yalvaç, Beyşehir, Seydişehir, Karaağaç gibi şehirler de Hamid Beyliği’nden satın alındı.
14 yaşındaki Şehzade Savcı Bey, 1385’te Bizans prensi Andronikos’un tahrikiyle Bursa’da babasına ayaklandı. İstanbul yakınlarında Kete ovasında yapılan muharebede mağlup olup yakalandı ve idam edildi.
Dar görüşlülük
Osmanlılarla hudut komşusu haline gelen Karaman beyliğinin başındaki Alaaddin Bey, Sultan Murad’ın kız kardeşi ile evliydi. Buna rağmen, Sultan Murad, Balkanlarda askerî harekâtla meşgul iken sınırı geçti; Osmanlı topraklarını işgal ve yağmaya kalkıştı.
İşte bu dar görüşlülük, Anadolu beyliklerinin hiçbirinin Osmanlılar gibi bir seri dahi yetiştirememesinin ve zamanla ortadan kalkmasının en mühim sebeplerindendir.
Sultan Murad, damadının harekâtını işitince, “Şu ahmak zalimin yaptığına bakın! Ben ömrümü gece gündüz Allah yolunda gazaya tahsis etmişken ve zahmet içinde düşmana kılıç sallarken; bu, gelip Müslümanlara saldırıyor!” demiş ve 1386’da üzerine yürüdüğü toplama Karaman birliklerini kolayca dağıtmıştır.
Şehzade Bayezid bu harekâtta yararlık göstermiş ve “yıldırım” unvanını almıştır. Alaaddin Bey kaçtı. Zevcesi, babasına gelip sulh talep etti. Alaaddin Bey gelip Sultan’ın ayağını öperek af diledi. Bu ihtimamlı siyaset sayesinde Osmanlı nüfuzu Anadolu’da yayıldı.
Sultan Murad Hüdâvendigâr’ın Osmanlı tarihinde benzersiz bir hadise olan vefatını ve karakterini sonraki bir yazıda ele alırız inşallah.
Önceki Yazılar
-
AVRUPA ÇEKİ VE HAVALEYİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ18.11.2024
-
İYİ DÜELLO YAPANLAR, KÖTÜ ASKER OLURLAR!11.11.2024
-
Ankara ve İngiltere hattında HASSAS DENGELER4.11.2024
-
TERÖRÜN ALTIN ÇAĞI!28.10.2024
-
SULTAN HAMİD’İN TEK VÂRİSİ YAHUDİ DİŞÇİ!21.10.2024
-
CASUSLAR SAVAŞI14.10.2024
-
Türkiye ve İngiltere Hattında KAYIKÇI KAVGASI7.10.2024
-
ZAMAN SANA UYMAZSA SEN ZAMANA UY!30.09.2024
-
TÜRKLERİN BİNLERCE YILLIK HUKUK ve ADALET MACERASI23.09.2024
-
93 HARBİ FACİASINA BÜROKRASİ SEBEP OLDU16.09.2024