Kapı Komşusu ile Bir Dargın Bir Barışık - AVRUPA’NIN ŞIMARIK ÇOCUĞU: YUNANİSTAN
Bugünki Yunanistan’ın hâkim bulunduğu mıntıka, Bizans’tan elde edilen ilk Osmanlı topraklarındandır. Osmanlı hâkimiyeti beş asır kadar devam etti. Yunanistan ülkesinde hatırı sayılır bir Türk iskânı mevzubahistir. Ayrıca yerli halktan (Rum, Arnavut, Bulgar, Makedon ve Ulah) Müslüman olanlar da az değildir.
Fransız İhtilâli’nin meşum rüzgârıyla dünyaya yayılan milliyetçilik fikirleri, herkes gibi Yunanları da sarhoş etmişti. Sırp İsyanı, Yunanlara örnek oldu.
Avrupalıların Helen medeniyetinin vârisi olarak gördükleri Yunanları himâye siyasetinin, ayrıca Osmanlı hükümetinin zaafa düşmesinin bir neticesi olarak 12 Şubat 1821 tarihinde Mora’da isyan patlak verdi. Mora düştü; buradaki binlerce Müslüman ya öldürüldü, ya hicret etmek mecburiyetinde kaldı.
Amme efkârında, Türklerin zulümleri propagandasının tesiri altında kalan aralarında şair Lord Byron’un da bulunduğu Avrupalı ‘idealist’ gençler, savaşmak üzere Yunanistan’a geldi. O zamandan bu zamana Avrupa, Yunanistan’ı himaye etmiştir. Bu sebeple bazıları Yunanistan’ı “Avrupa’nın şımarık çocuğu” olarak vasıflandırır.
Pes!
Âsiler tarafından 1822 tarihinde Mora’da Pidavro ormanında toplanan millî meclis, Yunan istiklâlini ilan etti. Bir anayasa hazırlandı. Bâbıâli, Mısır Vâlisi Mehmed Ali Paşa’dan yardım istedi. Mısır askerleri Mora’ya çıktı.
İsyan bastırılmak üzere iken, 6 Temmuz 1827’de Londra Protokolü’nü imzalayan İngiltere, Fransa ve Rusya müttefik donanması, Navarin limanındaki Osmanlı-Mısır birleşik donanmasını yakarak imha etti. Âsiler 1827’de cumhuriyet ilan ederek başına Rus tabiyetli bir Rum olan Korfulu Ioannis Kapodhistiras’ı getirdiler.
15 Ağustos 1829 tarihinde Londra Muahedesi imzalandı. Bununla Bâbıâli, Mora yarımadası ile Kiklad adalarında İstanbul’a bağlı ve yıllık 1,5 milyon kuruş vergi ödeyen bir Yunanistan Emâreti’nin (Prensliği’nin) varlığını tanıdı. Prensin tayininde, üç devlet yanında, Bâbıâli de söz sahibi olacaktı.
Helenler Kralı
Ertesi sene 24 Nisan 1830 tarihinde İngiliz, Fransız ve Rus sefirleri, Bâbıâli’ye nota vererek, Yunan Krallığı’nın istiklâlini tanımasını istediler. 1828 tarihli Rus Harbi mağlubiyeti sebebiyle bitkin vaziyetteki Osmanlı hükümeti, bunu kabule mecbur oldu.
1831’de Kapodhistiras, muhalifleri tarafından öldürülünce, Avrupa devletleri Bavyera Kralı Ludwig’in oğlu Prens Otto’yu Yunanistan’a kral seçtiler. Yunanistan parlamentosu, tek kelime Yunanca bilmeyen ve Ortodoksluğa geçen bu prensi Yunan Kralı ilan etti.
Tahtı, atalarından veraset yoluyla almadığı, seçildiği için Yunanistan değil Yunan (Helenler) Kralı titriyle anıldı. Politik dengeyi gözeten büyük devletler, XIX.asırda yeni kurulan Belçika, Romanya ve Bulgaristan’a da birer Alman prensini kral yapmışlardı.Otto bir anayasa çıkarttı.
İngiltere ve Fransa, Alman asıllı kral fikrine pişman oldular. Otto, 1863'te devrildi. Yerine Yunan parlamentosunun seçtiği/tasdik ettiği Danimarka Kralı IX. Christian’ın 18 yaşındaki oğlu Prens Wilhelm, Yorgos adıyla Yunan tahtına oturdu. Bu prensin mensup olduğu Oldenburg hanedanı da gerçekte Alman asıllı idi.
Tarihi değiştiren maymun
Genç Yunanistan’ın topu topu 6 tane kralı vardır. Krallık, aralıklı da olsa 1974 yılına kadar devam etti. İngiltere Kraliçesi’nin kocası Edinburgh Dükü Prens Phillip, bir Yunan prensidir ve Yorgos’un torunudur. Sultan Hamid hakkında güzel bir eser yazan Prens Michel de Greece de Yunan prensidir.
Yunanistan, I.Cihan Harbi’nde evvela Almanya’nın yanında yer aldı. Kral Konstantinos, Kayzer’in eniştesi idi. İngilizler, Alman taraftarı Kral’ı tahttan indirip yerine genç oğlu Aleksandros’u geçirdi. Ayrıca Venizelos’u iktidara getirip, Yunanistan’ı zoraki yanına çekti ve Mondros Mütakeresi çerçevesinde İzmir’i müttefikler adına işgalle vazifelendirdi. Bu, Yunanistan’ın felaketi oldu.
Saray bahçesindeki bir maymun tarafından ısırılarak kan zehirlenmesinden ölen Aleksandros’un yerine Konstantinos tekrar tahta çıktı. Ama memlekette Venizelos’tan başka harb taraftarı kalmamış; ekonomi çökmüştü. Bu sebeple müttefikleri, Yunanistan’dan desteğini açıkça çekti. 3 senede Ankara önlerine kadar gelen Yunan orduları geri çekilmeye başladı.
Küçük Asya felâketinin faturası
1922’de Anadolu mağlubiyeti üzerine, 6 general ve bakan kurşuna dizildi; bütün kabahat de Kral Konstantinos’a yüklendi ve tekrar tahttan indirilerek sürgüne gönderildi. Yerine oğlu Yorgos geçti ise de 15 ay hüküm sürdü. Çıkan buhranda cumhuriyet ilan edildi (1924).
Kraliyet ailesinin bütün mallarına el konuldu. Kral, tahttan feragat ettiğine dair kâğıt imzalarsa, mallarının bir kısmının iade edileceği teklifini reddetti ve sürgüne gönderildi.
Yunanistan’da vaziyet giderek kötüleşti. Memleket diktatörlükle idare olunuyor; ama kargaşa bitmiyordu. Nihayet 1935’te bir halk isyanı neticesinde Venizelos devrildi. 300 kişilik meclisin 287 azası kralcı partidendi.
Bunun üzerine reisicumhur General Kondylis, Londra’daki kralı tahta çağırdı; fakat Kral Yorgos, plebisit yapılıp % 60 evet çıkmazsa gelmeyeceğini bildirdi. Referandumda 32.454 menfi reye mukabil, 1.491.992 rey müspet çıktı. Böylece Yunanistan’da tekrar krallık kuruldu.
Hazır bavullar
Mütevazı bir şahsiyete sahip olan Kral, Yunanistan’ı asayiş ve sükûna kavuşturdu. II.Cihan Harbi’nde önce İtalyanlar, ardından Almanların tamamen işgal ettiği Yunanistan’da yeniden cumhuriyet kuruldu. Kral tekrar sürgüne gitti. Hatta Yorgos, “Yunan kralı olacak kişi, her zaman valizini hazır tutmalıdır” esprisiyle tarihe geçti.
1946’da yapılan bir plebisitle tekrar memleketine dönen Yorgos’un 1947’de ölümü üzerine yerine kardeşi Pavlos geçti. Kayzer’in torunu olan karısı Frederika ile 1952’deki Türkiye ziyareti çok sükse yapan Kral Pavlos 1964’te öldü. Yerine 24 yaşındaki oğlu II. Konstantinos geçti.
Yeni Kral’ın ablası Sophia, İspanya Kralı II.Juan Carlos ile; kendisi de Danimarka Kralı’nın kızı Anne Maria ile evlendi. Kral, 1967’de darbeyle iktidarı ele geçiren Albaylar Cuntası’na karşı demokrasiyi ve rejimi korumak için mücadele etti; 2 defa karşı darbeye kalkıştı; ama muvaffak olamayıp sürgüne gitti.
Seçimi kaybeden kral
1974 senesinde yapılan plebisitte %69’a karşı %31 ile cumhuriyet kararı çıktı. Kral, karara hürmet duyduğunu söyledi ve yıllarca Londra’da kaldı. Olimpiyat Komitesi’nde çalıştı.
Yunan hükümeti 1981’de annesinin cenazesine katılmak üzere kısa bir müddet için ülkeye girişine izin verdi. Kral, 1992’de Yunan anayasasını tanımak şartıyla ülkeye girebildi ve vatandaşlığa alındı.
Ertesi sene solcu hükümet, kendisini vatandaşlıktan çıkarıp sınır dışı etti. 2013’te tekrar dönebildi. Kral’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yaptığı müracaat kabul edildi ve el konulan mallarının karşılığında tazminat aldı. Sonra da bunu Yunan halkı menfaatine kurduğu bir vakfa devretti. Şimdi Mora’da yaşamaktadır. [Kral, 10/I/2023'te Atina'da vefat etti. Atalarının yanına gömüldü.]
Kuzey rüzgârı
Yunanistan’da Kilise, subaylar ve umumiyetle halk kralcı olmakla beraber, Yunanların ihtilalden ve darbeden hoşlanmaları, hatta bunu zevk hâline getirmeleri, subayların siyasetle uğraşmaları sebebiyle, rejim çok çalkantılı olmuş; hakiki demokrasi yerleşememiştir. Bununla beraber kuruluşunu, suni de olsa, Yunan milliyetçiliği, Helenistik kültür ve Ortodoksluk gibi sağlam müesseselere dayandırdığı için, her kargaşadan sıyrılabilmiştir.
Sadece Türkiye ile değil; aynı dinden olduğu diğer komşuları Bulgaristan, Arnavutluk ve Yugoslavya ile de meseleleri hiç bitmemiştir. Zaman zaman harb tehlikesine varan gerginlikler yaşanmıştır. Yakın zamanda istiklâlini elde eden Makedonya ile isim yüzünden gerginlik, bu küçük devletin geri adım atmasıyla geçenlerde çözülebilmiştir.
Taze kan
Yunanistan Devleti, ekseriyetle Rumların yaşadığı Mora ve etrafında kurulduğu halde, Rusya’nın himayesiyle 1878 Osmanlı-Rus Harbi neticesinde Tesalya’ya; Balkan Harbi neticesinde de sakinlerinin ekserisi Rum olan Ege adaları ve nihayet neredeyse tek Rum’un yaşamadığı Makedonya ve Batı Trakya’ya kondu.
Lozan Muahedesinin kararı üzerine cereyan eden nüfus mübadelesi ile, Anadolu’dan bir milyon civarında Ortodoks (kimisi Rum, kimisi Türk) Yunanistan'a gitti. Mukabilinde birkaç yüz bin Müslüman geldi. Mübadeleden, Türkiye zararlı, Yunanistan kârlı çıkmış; tenbel Greklere benzemeyen taze ve çalışkan nüfus, Yunanistan’ı imar etmiştir.
Önceki Yazılar
-
AVRUPA ÇEKİ VE HAVALEYİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ18.11.2024
-
İYİ DÜELLO YAPANLAR, KÖTÜ ASKER OLURLAR!11.11.2024
-
Ankara ve İngiltere hattında HASSAS DENGELER4.11.2024
-
TERÖRÜN ALTIN ÇAĞI!28.10.2024
-
SULTAN HAMİD’İN TEK VÂRİSİ YAHUDİ DİŞÇİ!21.10.2024
-
CASUSLAR SAVAŞI14.10.2024
-
Türkiye ve İngiltere Hattında KAYIKÇI KAVGASI7.10.2024
-
ZAMAN SANA UYMAZSA SEN ZAMANA UY!30.09.2024
-
TÜRKLERİN BİNLERCE YILLIK HUKUK ve ADALET MACERASI23.09.2024
-
93 HARBİ FACİASINA BÜROKRASİ SEBEP OLDU16.09.2024