Müslüman olmayana ( gayrımüslime ) selâm vermek ve gayrımüslimin selâmını almak câiz midir?

Bir müslüman gayrımüslime önce selâm vermez. Çünkü şöyle bir hadîs vardır: “Yahudi ve Hıristiyanlara selâm vermek hususunda ilk başlayan siz olmayınız”. Eğer bir gayrımüslim, bir müslümana selâm verirse onu almakta herhangi bir beis yoktur. Fakat cevap verirken “Ve aleyke” (Sana da!) ifadesi kullanılır. Hele gayrımüslime onu tebcil, yani dinini yüceltmek maksadıyla selâm verirse imana zararlıdır. Şir'atü’l-İslâm’da şöyle der: “Kişi zimmet ehline (gayrımüslimlere) selâm verdiği zaman: Esselâmü alâ men ittibea’l-hüdâ (Selâm hidâyete tabi olanların üzerinde olsun)” desin. Onlara mektup yazdığı zaman da böyle yazılır”. Müslüman, zimmet ehline eğer onların yanında görülecek bir ihtiyacı varsa, selâm verir. Aksi takdirde selâm vermesi mekruhtur. Sahih olan da budur. Gayrımüslime selâm vermenin yasaklanması, ta’zim hâlindedir. Bir ihtiyaç için, fitneyi önlemek veya Müslüman olmasını temin etmek maksadıyla selâm vermek ve ta’zim olmaksızın selâmını almak câizdir. Çünki bir hadîs-i şerifte “Onlar size selâm verdiklerinde, onların selâmına cevap veriniz!” buyuruldu. Netice itibariyle gayrımüslime selâm vermek dinî bir mükellefiyet değildir. Ta’zim değil de, başka bir maksadla vermenin, selâm verirlerse almanın mahzuru yoktur. Karşılaşma sırasında gayrımüslime ilk olarak selâm vermeyi câiz görenler, Kur’an-ı kerîmde geçen bir âyet-i kerîmeyi de delil almıştır. O da Hazret-i İbrahim’in, Müslüman olmadığı belli olan üvey babası ve amcası Âzer’e selâm verdiğini anlatan âyet-i kerîmedir (Meryem: 47). (İbni Âbidin, Şir’atü’l-İslâm, Iklîl-i Süyûtî; Terâtib-i Kettânî). Seyyid Abdülhakîm Efendi, Sevânihü’l-Enzâr isimli gayrı matbu eserinde diyor ki: İslâmiyyetden evvel birbirlerine tesâdüfde, hayyekellâhü, ya’ni Allah sana hayat versin derlerdi. Uzun ömür belki de muzır olacağından, İslâmiyyet bunu daha hayrlı bir şekle kalbederek, esselâmü aleyküm, ya’ni, selâmet sizin üzerinize olsun, ya’ni Allah sizi dünyâda ve âhiretde kalbinize mazarrat verecek şeylerden muhâfaza buyursun, demeyi emretmişdir. Bu duâ bir kâfire söylendikde, onun mazarratdan kurtulması demekdir. Bir kâfire ise en muzır şey onun küfrüdür. O halde bir kâfire  “esselâmü aleyküm” dense, ona ziyâde muzır olan küfründen halâs olmasını taleb olacağından câizdir.




30 Ağustos 2012 Perşembe
Alakalı Başlıklar