Suudi Arabistan’da son senelerde meydana gelen modernleşme hareketlerini nasıl anlamalıdır?
Suudi Arabistan’ın 3.kralı Faysal bin Abdülaziz (1905-1975), ustaca siyasetiyle İslâm âleminde büyük bir şöhret, sempati ve nüfuz elde etti. O zamana kadar kaba güce dayalı Selefîliğin, fikrî satıhta yayılması için Râbıtatü’l-Âlemi’l-İslâmî’yi kurdu. Suudi Arabistan’da şeyhülislamlar hep Selefiliğin kurucusu Muhammed bin Abdilvehhab’ın soyundan gelirdi. 'Âlu’ş-Şeyh denilen bu aile, kraliyet ailesinden sonra en nüfuzlu ailedir. Faysal ilk defa bu aileden olmayan Abdülaziz bin Baz’ı şeyhülislam tayin ederek ailenin nüfuzunu kırmaya çalıştı. Kardeşi Kral Fehd (1922-2005) estetik zevki gelişmiş bir kişiydi. Bu sebeple, koyu Selefîlerin, bid’at olarak gördükleri, Kubbetü’l-Hadra’yı yıkma, minareleri ve mescid duvarındaki yazıları indirme isteklerini ciddiye almadı. Mevlid okumanın meşruluğuna dair bir risale yazdığı için Selefilerin idama mahkûm ettiği Muhammed el-Alevî el-Mâlikî adındaki sünni alimi serbest bıraktırdı. Kardeşi Abdullah, Resulullah’ın kabri önünde, etrafındakilerin şaşkın bakışları arasında ellerini açarak dua etmesi, büyük bir inkılap sayılabilir. Zira bilenler bilir, Arabistan’da kabir yanında dua etmek memnudur. Kardeşi Selman’ın oğlu veliahd prens Muhammed, siyasi iktidarı ele aldıktan sonra, radikal teşkilatların ilham kaynağı olan selefiliğin artık dünya konjonktüründe çok sevimsiz imajından kurtulabilmek adına modernleşme cereyanına hız verdi. Yakın istikbalde Selefiliğin resmi mezhep olmaktan çıkarılması sürpriz olmayacaktır. Koyu Selefîler, bugün kraliyet ailesini mezhep hususunda tavizkâr ve gevşek bulmaktadır. Hatta bunlardan “İhvân” (İhvânü’l-Müslimîn değil) adlı marjinal grubun fedaileri, 1979’da Kâbe’yi basmış; isyanları zorlukla bastırılmıştı. Suud ailesi politikayı dinin her zaman önünde tutmuştur.


12 Aralık 2023 Salı
Alakalı Başlıklar