İmam Buhârî’nin İmam Ebu Hanîfe için ağır ifadeler kullandığı doğru mudur?
İmam Buhari'nin doğrudan İmam-ı A’zam Ebu Hanife'yi kasd eden bir ifadesi yoktur. Müctehid olduğu için bazı meselerde kendi ictihadına uymayan mevzuları izah ederken, bazı kimseler şöyle demiş gbi ifadeler kullanır. 
Bu tenkitler iki grupta toplanır: İmam Ebu Hanife hakkındaki Mürcielik ithamı ve bazı hadisleri hüccet almama iddiasıdır. Buhari’nin İmam hakkında yanlış bilgiye istinad eden bu görüşleri, es-Sahih’de değil, (eğer tahrif edilerek başkası tarafından sonradan eklenmemişse Tarihü’l-Kebir, Tarihu’l-Evsat ve Kitabu’z-Zuafa’dadır.  Burada geçen, “İtimat edilmeyen kişi”, “Mürcie mensubu”, “Küfründen tövbeye devet edilen kişi” ifadelerindeki kişinin Ebu Hanife olduğu iddia edilmiştir. 
İmam Ebu Hanife, amelin imandan cüz olmadığını, büyük günah işleyen müminlerin, Allah dilerse affedileceğini söyler. Ehl-i sünnete uygun olan budur. Bidat fırkası olan Mürcie ise, kişinin amelle değil, sadece imanla kurtulacağını, günahın zarar vermeyeceğini düşünür. İkisi arasındaki fark açıktır. Buhari’nin bu sebeple tenkit ettiği sahih ise, İmam hakkında yanlış bilgilendirilmiş olmalıdır. Enver Şah Keşmirî Fethü’l-Bârî şerhinde ve Zahid Kevserî bu meseleye uzun cevaplar vermiştir. 
İmam Ebu Hanife’nin bazı hadislere itibar etmediği iddiası ise hiç ciddiye alınacak şey değildir. İmam, sahabeye dayanan ictihad usulüne göre bazı hadisleri sahih kabul etmemiş, bazıarını ise haram ve farza delil derecesinde görmemiştir. Yokas kendisinin aynı zamanda bir hadis alimi olduğu bellidir. Fakihlik, muhaddislikten yukarı bir mertebedir. İbn Abdilberr’den Süyûtî’ye kadar çok hadis alimi, İmam Ebu Hanife’nin tavrını gayet makul görmüştür.
Buhari’nin Sahih’de de 18 yerde “Bazıları der ki” diye başlayıp tenkit ettiği ifadelerde geçen bazılarının (ba’du’n-nâs) Ebu Hanife olmadığını ispatlayan kitaplar çoktur. Anlaşılıyor ki, burada bazen İmam Muhammed, bazen İsa bin Eban, bazen de kendi mezheb imamı Şafii kastedilmektedir. Aynî’nin Buhari şerhi Umdetü’l-Kârî’de bunlar uzun izah edilmiştir. Ayrıca Abdülgani Meydanî’nin bu mevzuda Keşfu’l-İltibas ammâ evredehu’l-Buhârî an Badi'n-nâs adıyla kitabı çok güzeldir.
Buhari, Ebu Hanife’nin vefatından 50 sene sonra, bambaşka bir coğrafyada ve muhitte doğup yetişmiştir. Sohbetinde çok bulunduğu Nuaym bin Hammad el-Mervezî’nin tesirinde kalmıştır. Bu kişinin en mühim alameti Ebu Hanife düşmanlığı idi. ehl-i reye muhalifti. Öyle ki sünneti müdafaa etmek için hadis bile uydurmuşluğu vardı.
Hatta bazıları der ki, güya başta Ebu Hafs Sagir olmak üzere Buhara’daki Hanefi alimleri kendisini kıskanmış; bu sebeple Buhara’dan sürgüne uğramış; bundan dolayı Hanefi mezhebine ve kurucusuna karşı kırılmış ve hasbelbeşer taassuba düşmüş.
İmam Ebu Hanife, kendi zamanında bazı alimler tarafından iyi tanınmadığı için, bazılarınca da hased sebebiyle tenkit edilmiştir. Ama bunların hiç birinin doğru olmadığını zamanla ortaya çıkmıştır. 
Buhari ehl-i hadis, Ebu Hanife ise ehl-i reydendir. Tarzlarının farklı olduğu ortadadır. Sahih-i Buhari’de geçen hadislerin çoğunun, Hanefi ictihad usulüne uymadığı için bu mezhepte farz ve harama esas alınmadığını görenler, Hanefi mezhebine, hatta İmam Ebu Hanife’ye dil uzatmışlardır. Hatta bazı Şâfiî kitaplarında, istishana yer verdiği için zaman zaman Hanefî ictihadları tenkit edilir. Ama bunun ilmî tenkitten öte bir mânâsı yoktur. 
İmam Ebû Hanîfe’yi en çok övenler de yine Şâfiîlerdir. Meselâ İmam Süyûtî, İmam Şa’rânî gibi Şâfiî âlimleri İmam Ebu Hanîfe’ye çok yüksek bir tazim göstermektedir. İbni Hacer, İmam Ebu Hanife hakkında övgü dolu müstakil bir kitap yazmıştır. Hatta Şa’rânî, İmam Ebu Hanife’yi tenkid eden kendisi gibi Şâfiî mezhebindeki Razi’yi, “O, İmam-ı Azamın ayaklarına su bile dökemez” diye vasıflandırmaktadır.




24 Ekim 2012 Çarşamba